3.Sezon => Ateşten Harfler Kitabı
Sayfaya git: 1, 2, Sonraki

Anime Manga Forum -> Fan Fiction
 
Yazar
Mesaj
Near's Toy
Mangaka
Mangaka



Yaş: 29
Kayıt: 25 Eyl 2008
Mesajlar: 1,210
Cinsiyet: Kız
Nerden: Black Order... Off yeni görevden geldim çatmayın kardeşim!
Teşekkür: 9

Durumu: Çevrimdışı

Near's Toy
Mangaka
3.Sezon => Ateşten Harfler Kitabı Konu: 3.Sezon => Ateşten Harfler Kitabı
Alıntıyla Cevap Gönder
Eveet, baya uzun bir ara ve moral bozukluklarından sonra buradayız. Çok Mutlu
Bölüme geçmeden önce önemli bir şeyi size göstermek istiyorum.

İTHAFLAR
Öncelikle ithaf listesini açıyoruz ve dikkatlice dinliyoruz.

SEVGİLİ OKUYUCULAR,
Öncelikle takibiniz ve desteğiniz için binlerce teşekkürümü buradan kalplerinize özenle yerleştiriyorum. Sizin bu iyiliğinize karşılık, en sıkı okuyucularıma birer karakter veya bölüm ithaf etmek istiyorum. Böylece her yazışımda sizi hatırlayacak ve daha özenle yazacağım.
Listemize başlıyoruz:

Kara Kedi = Lotus : Başından beri aslında öldürmeyi planladığım karakterin öyle tutmasını sağladı ki, ben de ona ithaf etmek istedim.

ay_prensesi_usagi = Lavie : O kadar duygulu ve mükemmel bir insan ki... Belki Lavie onun yanında şeytanın sağ kolu kalıyor ama o da benim kalbim kadar önemli benim için.

mangaka_sym = Leo : Yeni bir karakter belki ama Leo da ana karakterlerden birisi. Mangaka'm da benim ana karakterim. Onun kadar hayatı hafife alan tek kişi Leo olabilir. Yardın eden, her zaman seni dinleyen birisi...

psico_mama = Jas : Bana aslında katil yapacağım bir karakteri sevmeyi öğretti. Fanı olmanın tam anlamını ve takımı öğtretti. Takım birlikte, takım oraya, takım buraya... Onun en sevdiği minik veledini ona veriyorum.

seras = Vivietta : Şu anda hikayede olmayan ama girdiğinde büyük etki yaratacak bir kız olan bu karakteri de seras'a verdim gitti. Çünkü seras hemencecik ısınmayı, aynı zamanda da ağırbaşlılığı öğretti bana.

Anya = Onya : Kendisi bu siteden, bu ülkeden veya bu ırktan değil. Danimarkalı bir arkadaşım. Ama bana yabancıların da bizden farklı olmadıklarını, filmlerdeki gibi saçma saçma harekeler yapmadıklarını öğretti.

Luis = Dante : O da bana bir abi sevgisini öğretti. Yine Türk değil ama bu benim için bir şey farkettirmiyor. Türk olan tanıdıklarım bile bana böyle yakın davranmamıştı.

İthaflar tükendi. Dinleyip okuduğunuz için teşekkür ederim.

ÖDÜLLER

En Sıkı Takipçi Ödülü:
ay_prensesi_usagi
Kara Kedi
paylaşıyor.

En Manyak Yorum Ödülü:
psico_mama
alıyor.

En Anlayarak Okuyan Ödülü:
mangaka_sym
alıyor.

Eveet, törenin ardından bölümleri ithaf ediyorum.

29 - 30 : ay_prensesi_usagi
30 - 31 : mangaka_sym
31 - 32 : Kara Kedi

Törenimiz sona ermiştir. Fragmanı okuyan çıkabilir. Çok Mutlu

(Büyük yazılanları birleştirin ve cümleyi okuyun.)
'' Lotus, Minayo'ya masal okuyordu. Ama farketmeden masalı değiştirmeye başlamıştı.
- Evvel zaman içinde, bir dağın tepesinde, GÜMÜŞ renkli bir ejderha yaşarmış. Bu EJDERİN gözleri zümrüt renkliymiş. Aslında bu bir kızmış ve prensesmiş. Köyündekiler onun prensini öldürmüşler. Kızın DÖNÜŞÜ çok kötü olmuş. Köyü yerle bir etmiş VE herkesi yakmış. Yıllar sonra bu kızı katledebilecek kişiler yetiştirmeye çalışmışlar. İlk önce bunlara AY Çocukları demişler. Sonra bunlardan çok yetişince adı değişmiş ve ninja olmuş. Her ülkenin kendine ait bir NİNJASI varmış .Sonra bu kızı katletmişler. Kafasını koparmışlar ve...
Minayo'nun tir tir titrediğini farkeden Lotus, farkında olmadan Lavie'yi anlattığını gördü. Ayrıca elinde Minayo'nun ayıcıklarından beri, kafası kopmuş bir şekilde duruyordu.... ''

Tören bitti. Bölüme geçiyoruz. Gülücük Dağıtıyor


''Haruki suzukeru, Allen!''
''Zavallı şeytan, ruhunun kurtarılmasına izin ver!''
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
28 Hzr 2009 21:20
Near's Toy
Mangaka
Mangaka



Yaş: 29
Kayıt: 25 Eyl 2008
Mesajlar: 1,210
Cinsiyet: Kız
Nerden: Black Order... Off yeni görevden geldim çatmayın kardeşim!
Teşekkür: 9

Durumu: Çevrimdışı

Near's Toy
Mangaka
3.Sezon => Ateşten Harfler Kitabı Konu: Yanıt: 3.Sezon => Ateşten Harfler Kitabı
Alıntıyla Cevap Gönder

(Lavie Shandoran)

Bölüm 29 - Konoha'ya Dönüş

Lavie'den gözlerini alamıyordu. ANBU giysisinin, ince bedeninin kıvrımlarını nasıl sardığını inceledi. Uzun siyah saçlarının nasıl da omuzlarından döküldüğünü, ince kemikli parmaklarının ANBU maskesi üzerinde nasıl gergince gezindiğini inceledi. Sonra da kahvesinden bir yudum aldı ve konuşmaya girişti:
- Lavie, tatlım bugün pek gergin görünüyorsun.
Lavie başını kaldırmadan hafifçe gülümsedi:
- Biliyorum Dante. Zaten öyleyim.
Dante kahvesinden yine bir yudum aldı ve duydukları karşısında kaşlarını yukarı kaldırmakla yetinmeyip sordu:
- Peki neden hayatım? Artık kimse seni Orochimaru için suçlamıyor. İçindeki ejder mühürlendi ve bir aydır ANBU'sun.
Lavie içini çekti. Sonra derin bir nefes alıp sözüne başladı:
- Bİliyorsun yıllar yıllar önce, bu kasabaya ilk düşüşümde benim de arkadaşlarım -bu kelimeyi vurgulayarak söyledi- ve bir hayatım vardı. Fakat ben onlar için aşırı tehlikeliydim ve arkamda çözmem gereken bir yığın hesap kitap vardı. Bunların bitmesi iki yılımı aldı. Orochimaru'nun cansız bedeni mezarlıkta yatıyor, şato kül oldu ve Hokage'yi kaybettik fakat bunlar o kadar uzun sürdü ki. Tabi araya o dört asalak, yılışık Kabuto ve İtachi de girince, işler pekmez kıvamı aldı. Her şey sona erdiğinde içim rahattı ama arkamda iki koca yıl bırakmıştım ve şimdiye kadar beni unuttuklarına eminim. Ama beni gördükleri an...
Lavie sözünü bitirince elini boğazına götürdü ve kesiyormuş gibi bir hareket yaptı.
Dante'nin kahkahası duvarlarda yankılandı ve yumuşacık gözlerle Lavie'ye baktı.
- Ah Lavie... Ne kadar duygusal ve incinebilir derecede kırılgansın. Merak etme, senden hesap soracaklardır ama seni gördüklerine sevineceklerdir.
Lavie'nin gözleri parladı. Hemen mutfaktan çıktı ve odasına doğru koştu. Dante arkasından bağırıyordu:
- Hemen demedim ya sana deli kız! Şurada konuşuyorduk ne güzel...
Takmadı ve çabucak üzerinden ANBU kıyafetine aldırmadan saçlarını taradı ve hemen köy sokaklarında koşmaya başladı. Köylüler, sokakta böylesine delice koşan bir ANBU görünce şaşkınlıktan kendilerini alamadılar.
---------------------------------
Aynı sabah... Güneş cıvıl cıvıl ve kuşlar etrafta ötüşüyor. Odada salınan ramen kokusu Naruto'nun saçlarında, en çok da burnunda geziniyor ve midesini daha da fazla guruldatmaya yetiyordu. Naruto, çubukları eline aldı ve -
ZIRRRR!
... ve irkilerek çubukları elinden düşürdü. Çubukları yerden aldı ve-
ZIRRRR!
... ve bu sefer çubuklarla beraber ramen tabağını da düşürdü. Sinirli bir halde -daha çok saçlarına ramen yapışmış bir hale- kapıyı açtı. Kimdi sabahın bu kör saatinde gelen bu lanet olası yabancı?
Naruto, karşısında dikilen oldukça ''seksi'' denebilecek ANBU kızı süzdü. Pembeleşmiş yanakları, hızlı hızlı nefes alışı ve alnından dökülen ter damlacıkları çok hareket ettiğini gösteriyordu. Siyah uzun saçları omuzlarında dağılmış, yeşil gözleri Naruto'ya odaklanmıştı.
Ve kız bütün apartmanı çınlatan bir çığlıkla Naruto'nun boynuna atladı.
- NARUTOO!
Naruto kızı hafifçe çekip yüzüne baktı. Sonra da gülümseyerek sorgulamaya çekti:
- Bak tatlım, kim olduğunu bilmiyorum. Gerçi oldukça güzelsin ve... -Burada Naruto yutkundu ve kıpkırmızı oldu.- neyse işte, kimsin sen bebeğim?
Kız alt dudağını sarkıttı. Kaşlarını küçük bir çocuk gibi büzdü. Naruto'nun üzerinden kalkıp ona sırtını döndü ve bağdaş kurdu. Kollarını da göğsünde birleştirdi.
-Ne yani? Tanımadın mı? Beni, Lavie'yi?
Naruto'nun gözleri kocaman açıldı. Dudağının bir köşesi hafifçe yukarı kalkmıştı. Sonra birden Lavie'nin üzerine atladı.
- BÜCÜRÜKK! YAŞIYORSUN!
Lavie, Naruto'dan bulaşan ramenlere bakarak ve azıcık iğrenerek söylendi:
- Sen de ramenle yıkanmış gibisin.
Naruto Lavie'ye döndü ve ciddi bir yüz ifadesine uyan ciddi bir ses tonuyla konuştu:
- Bana bir kase ramen borçlusun.
Lavie hemen çakmıştı olayı. Naruto'nun elini tuttu ve avucunu açtı. İçine beş adet bedava ramen kuponu bıraktı ve bir miktar para eklemeyi de unutmadı. Sonra da birlikte odayı temizlediler. Naruto, gününü güzel geçeceğine inanıyordu.
------------------------------------
- Tamam anne tamam!
Sakura kapıyı çarpıp evden çıktı. Onun günü pek güzel başlamamıştı. Şimdi de annesiyle tartışmıştı ve akşam yemeği için eve dönmeyi düşünmüyordu. Eteğinin cebinde şıkırdayan paraları saydı. İchiraku Ramen'de atıştırmak için yeterli parası vardı. Saat akşama yaklaşıyordu ve güneş, Sakura'nın saçlarında kırılarak parıldamasını sağlıyordu.
(Birkaç dakika sonra... )
- Hmm... Öyleyse sadece iki onigiri alayım ben.
Parası nasıl da ramene veya misoya yetmemişt, anlayamadı Sakura. İki onigiri ile asla doymayacağını kendisi de biliyordu.
Birden duyduğu kahkahalarla düşüncelerinden sıyrıldı. Arkasını dönünce şoke oldu. Naruto... Lavie'nin koluna girmiş kahkahalarla İchiraku'ya geliyordu. Hemen arkasını döndü ve iki onigiriyi ağzına tıkıştırdı. Bir yandan pirinç tanelerini çiğniyor, bir yandan da küçükken İno'yla yaptıkları ''Ağzına En Çok Onigiri Koyabilen Kazanır.'' oyununa dua ediyordu.
- Ah, Sakura!
Lavie, sabahleyin Naruto'ya yaptığı gibi Sakura'nın boynuna atlayınca, Sakura ağzında kalan piriç tanelerini aşçıya doğru püskürttü. Lavie şaşkınca bakıyor, Sakura kendine kızıyor, Naruto ise arkada iptal olmuş bir biçimde makaraları koyveriyordu.
---------------------------------------
Naruto ve Sakura, Lavie'ye el salladıktan sonra sokak lambalarının aydınlattığı yollardan Sakura'nın evine doğru yollanıyorlardı. Çünkü Naruto, centilmen(!) bir erkek olarak Sakura'yı gecenin bu saatinde sokakta tek başına bırakamazdı. Onlar, Sakura'nın evine giden köşeyi döndüklerinde, Lavie'de aşçıya döndü ve hesabı sordu.
- Bugün baya götürdük ama ne kadar tuttu?
Aşçı, elindeki kağıdı dikkatle inceledi ve gayet sakin tutarı söyledi:
- 87 yen.
Lavie, inanmaz gözlerle baktı. * su damlası*
- Ya? O kadar yedik mi yahu?
- Yediniz küçük hanım. Hem de Naruto çok yedi.
Aşçı kahkahalarını atarken Lavie de tezgahın üzerine 100 yenlik banknotu bıraktı ve sessizce ayrılmadan önce:
- İyi akşamlar usta. Üstü kalsın, bahşiş olsun, diye bağırdı.
Sonra üzerine, Naruto'nun geceleyin evine dönerken üşür diye verdiği ceketi giydi. Elindeki poşeti sıkı sıkı tuttu ve parkın alt sokağından, ANBU Bölgesi'ne doğru koşmaya başladı. Onya, Vivietta ve Dante sıcak ramene bayılıcaklardı. Zaten uzun bir gün olmuştu. Lavie sıcacık gülümsedi.
Sonra aklının köşesinde takılan soruyu dile getirdi fısıldayarak:
- Sasuke nerede acaba? Onu göremedim bugün.
Sonra iç çekti ve esnedi.
- Amaan, yarın da sorabilirim nasıl olsa.
Sonra adımlarını sıklaştırdı ve ANBU Bölgesi'ne doğru koşmaya başladı.

******************************

Bir Sonraki Bölümde:
Sevgili Lavie,
Senden çok özür diliyorum. Bu intikam ''sorumluluğunu'' anlayabilecek bir tek sen varsın ve durumumu mazur gör. Unutma ki, bende asla solmayan bir çiçek var.
Eğer bunu okuyorsan ve okuduğundan haberim olursa çok sevineceğim.
Sevgiler, Sasuke...


********************************

Eveet, hayırlısıyla yeni sezonumuzun ilk bölümünü de koyduk. Gülücük Dağıtıyor
Ödüller, yeni takipilere de verilecektir. Gülücük Dağıtıyor Ama iki sezon sonra. Gülücük Dağıtıyor

Bu töreni yapmamın nedeni, sanırım en uzun FanFic'in bu olması nedeniydi. Çünkü diğer FanFic'ler 17'lerde bitiyor. Benimki neredeyse 30. Şaşırmış Durumda

Neyse, umarım beğenerek okuyorsunuzdur. Gülücük Dağıtıyor
Yorumlarınızı ve eleştirilerinizi bekliyorum.
Sevgiler, Saku-saku... Gülücük Dağıtıyor


''Haruki suzukeru, Allen!''
''Zavallı şeytan, ruhunun kurtarılmasına izin ver!''
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
28 Hzr 2009 22:30
mangaka_sym
Mangaka
Mangaka



Yaş: 36
Kayıt: 31 Tem 2008
Mesajlar: 2,085
Teşekkür: 983

Durumu: Çevrimdışı

mangaka_sym
Mangaka
3.Sezon => Ateşten Harfler Kitabı Konu: Yanıt: 3.Sezon => Ateşten Harfler Kitabı
Alıntıyla Cevap Gönder
Hayırlı olsun sakura-chan... Kayan Gözler
Biz devam edemiyoruz sen bari yürü... Kim tutar seni.. Kahkaha Atıyor
Okudum bölümü... güzeldi...
Tek beğenmediğim yer İtachi'ye asalak denmesiydi... Madde Mazur gör çünkü İtachi'yi çok seviyorum... Şaşırmış Durumda
Bir de Naruto öyle güzel bir kız karşısında nasıl rahat kelimeler kullanabildi şaşırdım... Şaşırmış Durumda
Neyse sen de biliyorsun ki ikinci bölüm spoilerine de bakarsak o bölümü daha çok merak ediyorum.... Şaşırmış Durumda Bekliyorum.... Şık

http://www.youtube.com/watch?v=LuRuLqzuhbM
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
29 Hzr 2009 0:01
Avatar-sama
Mangaka
Mangaka



Yaş: 28
Kayıt: 04 May 2009
Mesajlar: 897
Cinsiyet: Kız
Nerden: Küstüm senle konuşma benle hıah.
Teşekkür: 18

Durumu: Çevrimdışı

Avatar-sama
Mangaka
3.Sezon => Ateşten Harfler Kitabı Konu: Yanıt: 3.Sezon => Ateşten Harfler Kitabı
Alıntıyla Cevap Gönder
güzel olmuş sakura-chan Çok Mutlu
ben de Naruto'nun güzel kızın karşısında nasıl rahat kelimeler kullanabildiğine şaşırdım Şaşırmış Durumda Çok Mutlu
bi sonraki bölümü merakla bekliyorum Çok Mutlu

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
29 Hzr 2009 14:10
seras
Otaku (Level 4)
Otaku (Level 4)



Yaş: 32
Kayıt: 24 Nis 2008
Mesajlar: 260
Tanıtımlar: 8
Favori Anime & Manga: helsing,lovehinna,aysavaşçısı,elfenlied,death note,basilik,naruto
Nerden: bir bilene sorun U_U
Teşekkür: 4

Durumu: Çevrimdışı

seras
Otaku (Level 4)
3.Sezon => Ateşten Harfler Kitabı Konu: Yanıt: 3.Sezon => Ateşten Harfler Kitabı
Alıntıyla Cevap Gönder
adıma bir karakterr çok duygulandımmm okuyorumm ffni bıraktığım için özür ama bu aralar hiç giremiyordum Üzgün ya da Ağlıyor
süper ötesi hep derim nadir yazarlar az bulunur XD bu ne biçim bir benzetemyi iğrenç bir espiri Üzgün ya da Ağlıyor neyse sık sık uğrarım artık ffler canlanmaya başladı gibi Çok Mutlu

İnanılmaz gelebilir ama öm görme yeteneğim sıfır =_=
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder MSN Messenger  
02 Tem 2009 0:27
JEANNE D'ARC
Misafir

Avatar





Avatar
JEANNE D'ARC
Misafir
3.Sezon => Ateşten Harfler Kitabı Konu: Yanıt: 3.Sezon => Ateşten Harfler Kitabı
Alıntıyla Cevap Gönder
bayıldım.devamını bekliyorum

En Yukarı Git
 
02 Tem 2009 0:35
Near's Toy
Mangaka
Mangaka



Yaş: 29
Kayıt: 25 Eyl 2008
Mesajlar: 1,210
Cinsiyet: Kız
Nerden: Black Order... Off yeni görevden geldim çatmayın kardeşim!
Teşekkür: 9

Durumu: Çevrimdışı

Near's Toy
Mangaka
3.Sezon => Ateşten Harfler Kitabı Konu: Yanıt: 3.Sezon => Ateşten Harfler Kitabı
Alıntıyla Cevap Gönder
Hepinize yorumlarınızdan dolayı teşekkürlerimi arz ediyorum. Beğenmenize sevindim.
Ayrıca gerçekten takip etmek isteyenler benden birinci ve ikinci sezonun bölümlerini alabilirler. Gülücük Dağıtıyor
Çok Keyifli

Naruto çünkü çapkın bir erkek, rahat olmalı haliyle değil mi? XD

******************************************************
Ben de yeni bölümü koyuyorum! Çok Keyifli

(Bu ve bundan önceki bölüm Prenbuazlı Pastam'a ithaftır.Yaşadığı önce ihanet ve yıkıntıdan sonra bu ona iyi gelecektir. İ <3 U BEBEKÜM! GEÇMİŞ OLSUN!)


(Queen Raizse)

Bölüm 30 - Değişmeyen Tek Şey

Kasılmış elini, cüretkar bir biçimde havada savurdu ve karşısındaki açık alana doğrulttu. Parmakları açılmış, kasılmaktan titreyen eli ise kıpkırmızı olmuştu. Gözlerini elinin üzerine dikti yoğunlaştı. Bütün düşünceler savruldu kafasından ve rüzgara karıştılar.
İşte o anda Minayo'nun gözleri büyüdü ve dudakları gülümsemek için kıvrıldı. Ağzı açık kalmıştı. Lotus, iyi ki onu buraya getirmişti de bunları gösteriyordu.
Lotus ise alnından akan damla damla terlerin sıcaklığını ve yere düşüşünde çıkardığı o ''pıt'' sesini duyuyordu ancak. Gözü Minayo'yu bile göremeyecek kadar kasılmış, kendinin sınırlarını zorlayan bir kaplan gibiydi. Birden eli serbest kaldı ve dizlerinin üzerine çökmek zorunda kaldı. Acı bir çığlık koyverdi bomboş semaya. Minayo hemen gözlerini yamulmuş ve renk değiştirmiş olan ağaçlardan çekip, dadısının üzerine kaydırdı. Minicik yüreği hızla çarpmaya başlamış, dadısının bileğinden gelen çatırtıyı duyunca irkilmeden duramamıştı.
Lotus, elini büküyor, kırık yerle oynayıp duruyordu. Minayo'nun betinin benzinin attığını görünce hemen bileğini iyileştirdi. Minayo'nun beyaza dönmüş rengi, tekrar pembemsi tonunu alınca, Lotus da derin bir nefes aldı ve Minayo'yu aşınmış patikaya doğru iteklemeye başladı.
- Haydi canım, bu günlük bu kadar yeter. Zaten ben bu güçleri kullanmayalı çok olmuş, yapamıyorum bile. Hem annen de gelir birazdan. Sıcak sıcak kurabiyeler yeriz.
Minayo, Lotus'un yanına geçti ve yorumlarını döktü ortaya.
- Süperdi Loti! Süperdi! Nasıl yaptın?! Hele o ağaçlar nasıl böyle kıvrılıverdiler kuğu gibi! Asıl inanamadığım, şu on yıllık ömrümde hiç mor renkli ağaç görmemiştim!
Lotus kahkahayı koyverdi. Ama içinde, ta derinlerde bir yerde, aslında bunun bir işaret olduğunu biliyordu. Umut ediyordu ki, elinin değmediği yerleri görmezden gelse diye.
_______________________________

- Tamam efendim. Hemen geliyor.
Başını dikeltti ve gitmesini işaret etti. Koltuğuna iyice yaslandı ve elleriyle bir işaret yaptıktan sonra gözlerini kapattı. Bir süre öylece durduktan sonra kaşlarını çattı ve el işaretini bozdu. Dünyada olup bitenler pek nahoştu ama dilden gelen elden gelmezdi. Doğanın kendisi olarak, doğaya karşı çıkamazdı ki.
Her şey yine aynıydı fakat moralini bozan en büyük etken, işaret olmuştu. Böyle dengeyle oynamayı bilen tek kişi vardı ve onun da 37 yıl önce hapiste çürümüş olması gerekirdi. Bir göz atmalıydı, devriye gezmeyi yıllar önce gözardı etmeye başlamış olsa bile.
________________________________

Akşam üzeriydi ve Lavie, elinde sıcak bir çift ekmeğin bulunduğu bir paketle koşturuyordu ara sokaklarda. Siyah saçları uçuşuyor, arada gözünün önüne geliyorlardı. Aniden durdu. Elinden ekmekler birer birer kaydılar. Siyah saçları uçuşmayı ve parlamayı kesti. Zümrüt gözleri dehşetle ve itaat etmenin verdiği tatminle doluydu. Hemen dizlerinin üzeirne çöktü ve elinin birini alnına koydu. Diğer elini ise havaya doğru kaldırdı. Hafif bir sis dalgası, pembe geceyi kapladı ve tüm varlıkları sakladı içinde.
Lavie, eline batırılan bıçağın acısını duymuyordu bile. çünkü kanın akmaya başlamasıyla acının da sisle birlikte kaybolacağını biliyordu. Ve tam da ezberlediği gibi kan, sis ve acı, aynı anda yok olup, hiçliğe karıştılar. Lavie ise sular seller gibi bildiği o küçük kıtayı okudu.
'' Tek bir yaratıcının kanatları altında,
Kurallar onun ve doğa da boyun eğmiş.
O verir ve O alır,
Zaman durana dek ve durduğunda bile
Tek O'dur
Bilen ve öğreten.''

Zarif bir kadın eli, ağır ve pahalı kumaşların altından çıkıp, başını eğmiş olan Lavie'nin siyah saçlarını okşadı. Yumuşak, yalayıp geçen bir sesle ona yanıt verdi.
''Yaratıcın sana inanacak,
Varlığından beliren güç ve sadakat,
Omuzlarındaki ölümden kesilecek hesabı.
Ve cesaretinde çağıldayan kan,
Tekrar dönecektir O'na.
O da senin çağrını duyacaktır elbet.
Göklerde saygınla uçarken.''

Lavie fısıldayan ve kendini aşağılarmışcasına sert bir tokat gibi inen sözlerine devam etti:
- Kadim Varlık, neden bizim alt dünyamızdasınız? Yoksa dengeyle oynayan birileri işaret mi verdi?
- Evet Lavinia. Bu kişi Lotusha. Onunla görüşmemiz, hatta onu kaybetmemiz söz konusu olabilir şu durumda.
Lavie sessizce yutkundu. Lotus'u alt etmek fikri, birden gözüne o kadar da cici bir fikirmiş gibi görünmemeye başlamıştı. Tabi ki bu, O'nun gözünden kaçmamıştı.
- Bunun hakkında endişelenme. En iyi öğrencimi kendi ellerimle ateşe atmam, vezirimi piyona yedirmek kadar saçma ve gereksiz bir davranış. Şimdi senden tek bir isteğim var. Şu anahtarları al ve Sasukendett'in evine git. Çerçeveli ve açık kalmış tek bir fotoğraf var. Altındaki notu al. Sonrasını sana bırakıyorum.
Lavie, eline düşen anahtarların soğuk metalini hissetti. Ardından da mayhoş kokular arasında kaybolmasını bekledi. Ve Yaratıcı gidince, hemen ekmeklerini yerden aldı ve evine doğru koşmaya başlamıştı. Sasuke'den bahsedilmişti. Acaba bu, onu görememesiyle ilişkili miydi?Peki neden herkes bu zincirin bir halkasıydı da, o neden bunu kırmaya zorlanıyordu?
_________________________
-A..Alooouuu....
- NARUTO!!! Sakura'nın bağrışı üzerine, gecenin kör saatinde, yatağından düşen Naruto, acıyla başını sıvazladı. Neydi ki bu kadar acil olan? Telefonu diğer eline geçirdi ve yatağın üzerine oturdu.
- Ne oldu Sakura-chan?
- PENCEREDEN BAKSANA BALIK BEYİNLİ!!!
Naruto, bu bağırışı duymamak için telefonu kendisinden biraz uzaklaştırdı. Pencereye doğru ilerledi. İlerlemesiyle, Sasuke'nin evinin bulunduğu yerden gümüş ışıkların geldiğini ve kar tanesi büyüklüğündeki gümüş renkli tozların havada uçuşmakta olduğunu gördü. Işık, sürekli kıvrılıyor, kıvrılıyordu. Ve birden giderek azalmaya başladı ve Sasuke'nin evinin içine doğru kayboldu. Hemen ardından da sessiz ve rüzgarsız bir patlamayla her tarafa yayıldı. Öyle ki Naruto'nun önünde durduğu can tuzla buz oldu fakat birden eridi bütün o küçük tanecikler. Naruto ise gözlerini kapatmıştı, hiç bir şey göremiyordu. Arkasını döndüğünde, odasının aşırı aydınlatılmış gibi parlak olduğunu farketti. Lambası bir sağa bir sola sallanıyor, kısa devre yaptığı için kıvılcım taneleri saçıyordu. Naruto hemen tişörtünü giydi ve kapıyı açıp dışarı çıktı. Koşa koşa Sasuke'nin evine yollandı. Soluk soluğa kalıp da biraz dinlenmek ve aşırı ışıktan korunmak için bir duvarın arkasına yaslandığında, Sakura ve Sai'nin, hatta Kakashi'nin bile oarad olduğunu gördü. Sakura tek nefeste her şeyi özetledi:
- Lavie, Sasuke'nin öldüğünü öğrenmiş. Ve gücü, duygularıyla ters tepkiye girince biz de ışık banyosu yapmış olduk!
Naruto, Lavie'nin durumunu en iyi şekilde bilen kişiydi. Gözlerini ışıktan korumaya çalışarak ilerledi. Lavie'nin bedenini hissetmeyi beklerken, ışığın bir kubbe oluşturarak, içerisine yansımadığını gördü. bu ışıktan kubbeli yere yaklaştığında, ortasında birinin diz çökmüş ve hıçkıra hıçkıra ağladığını farketti. Bu Lavie olmalıydı. Yanına gitti fakat ona dokunamıyordu. Lavie, bir hologram gibiydi. Sonra birden bu ağlayan kişinin kıpırdandığını gördü. Lavie, ayağa kalkıyordu ve ışık seli de onu sarmalıyordu. Birkaç dakika içinde şehire yayılmış halde olan bütün ışık, Lavie'nin vücudunun şekline girdi. Kalp noktasında da Lavie'nin kendisi vardı. Kocaman ve ışıktan yapılmış bir kadın ilerliyordu şehrin sokaklarında. Naruto dikkatle baktığında, Lavie'nin cenin pozisyonunda durduğunu farketti. Saçları ise gittikçe uzuyor, bu bembeyaz ışık huzmesini karanlıklaştırıyordu. Naruto, bir şeyler yapması gerektiğini biliyordu. Gözü, yerde duran kağıda takıldı. Kağıdı yerden aldı ve hayretli yüz ifadesini koruyarak okudu. Sonra da sesli, tüm gücüyle bağırarak okudu.
_______________________________

Acı... Tek hissettiği, zaten bütün ömrü ve ölümünde hissettiği şeydi: acı... Aleyhine işleyen dünya, biteviye geçen ve her dakikada yeni bir canı bu iğrençlikten kurtaran zaman bile acısından bir parça koparamıyordu. Envai çeşit anı, gözünün önünden tekrar yaşanırcasına geçiyordu. Tek isteği ise artık bu işi bitirmek ve Yaratıcı'nın verdiği yetkiyle tek hamlede halletmekti. Acı çekmeye gelen herkesi, acı çektiren herkesi ve buna seyirci kalanları. Sevgi, artık sonsuzlukta ve hiçlikte bir yerlerde, başka insanları ''acıtıyor'' ve onları yokoluşa sürüklüyor olmalıydı. Sanırım onun dünyasına hiç uğramamış gibiydi. Kalbine saplanan iğneler bile, ki bunlardan nefret ettiği halde unutmasını engelliyordu, acının temsilcisi olamazdı.
Ve kadifeden örülmüş bir sesin bu iğneleri daha içerilere, kendini daha da suçlamasına neden olacak ''yasak bölgelere' doğru ittiğini hissetti.
''Sevgili Lavie,
Senden çok özür diliyorum. Bu intikam ''sorumluluğunu'' anlayabilecek bir tek sen varsın ve durumumu mazur gör. Unutma ki, bende asla solmayan bir çiçek var.
Eğer bunu okuyorsan ve okuduğundan haberim olursa çok sevineceğim.
Sevgiler, Sasuke... ''

Dayanamıyordu. Birden alnına dokunan buz gibi soğuk ve donuk bir elin yardımıyla bilincini yitirdi. Bir evin tahta çatısını kırıp geçişini bile hissetmedi. Onun acısının yanında, çok aciz ve zavallıydı fiziksel acılar...
_____________________________

Birden bütün şehir maviye dönen gökyüzünü, damarlarındaki kanın canlanışını, güneş ışığını, sevgi ve itaati hissetti ta derinden. Yaratıcı, işlerin yolunda gitmediğini anladığı anda, gökyüzünün bir köşesinden kopup gelmiş ve köylülere sormuştu neler olduğunu. Sakura ve Naruo'nun birbirlerinin sözlerini tamamlayarak anlattıkları hikayeyi dinledikten sonra Lavie'yi bir yatağa yatırmalarını emretti. Onlar yatağa yatırırken, evin çatısını tek bir hareketle onarıp, kapıyı da kilitledi.
Aradan - ki Naruto süre tutmuştu- tamı tamına 57 dakika geçtikten sonra Yaratıcı ile Lavie, kapının önünde belirdiler. Lavie'nin yüzünde buruk bir gülümseme vardı. Yaratıcı da, buralarda olduğunu ve gözünü üzerlerinden ayırmayacağını söyleyerek uzaklaştı. Lavie de anında sessizce ağlamaya başladı. Sakura ona destek oldu ve eve doğru yürüdüler. Lavie, elindeki beyaz kağıdı sıkıca tutuyordu. Sonra kağıdı eline aldı ve kunaisi yardımıyla iki tane küçük kelebek yaptı kağıttan. Sonra onlara sihirli bir üfleyişle can verdi. Arkalarından bakarken yüzündeki gülümsme daha mutlu bir hal almıştı.
____________________

- Lotusha... Artık eve dönmenin vaktidir. Şafağımıza az kaldı ve her şey üstte kalacak şekilde planlandı.
Lotus, ayağa kalktı. O, böyle saygı suygu ayaklarına gelemiyordu.
- Hayır, artık benim evim burası.
- İnsanlar sana göre değil Lotusha. Sen buraya aitsin. Ruhunu geri verebilirim. Seni tekrar canlı yapabilirim.
Lotus birden sinirlendi. Tıslayarak lafı yapıştırdı:
- Benim bir ruhum var zaten. Ayrıca ha yaşamışım, ha ölmüşüm. Ne farkeder ki!
Sonra birden durakladı. Aklına rüya gelmişti. Rüyalarda çağırırdı Yaratıcı onu. Ejderhaya dönüştüğü ve savaştığı rüyada da aynı şey olmuştu ama bu işleri bırakalı çok olduğu için düşünememişti.
- Bakın ustam, size karşı gelmekte tereddüt ettiğimi belirterek söylüyorum ki, artık yapabileceğim bir şey yok. İnsanlar iyi yaratıklar ve onlara çektirdiklerinize karşı gelmek için hazırım.
Yaratıcının zarif kaşları hüzünle çatıldı.
- Öyle mi Lotusha? Seninle bu kitap daha kapanmadı, haberin olsun.
Lotus, acıma dolu bir ifadeyle, kibirlice söylendi:
- Ateşten Harfler Kitabı çoktan kapandı. Alev küllendi.
Ve Yaratıcı hafif bir rüzgar bırakarak.
Aynı anda da konuşmayı kapının arkasından gizlice dinlemekte olan Minayo, ayakucuna basarak ve endişeli düşünceler arasında yatağına girdi.
________________________________

Sasuke, elindeki zarfı önce iyice inceledi. Zarif kağıdın üzerine işlenmiş olan gül motiflerine baktı uzunca. Güller onu anlatırdı. Zaten zarf da yeşildi. Onun gözleri gibi. Asla unutamamıştı onu.
Zarfı kokladı son kez, onu yine hissetmek için. Sonra da sıyırdı yavaşça ve içindeki kağıdı çıkardı. Mükemmel bir el yazısıyla döktürülmüş olan kelimeleri okudukça gözyaşları süzüldü yanaklarından. Lavie onunla konuşuyordu sanki.
Ve mektubu tekrar okudu. Bütün gece boyunca tekrar tekrar...

'' Sasukem,
Bil ki mektubunu okudum. Yokluğunun üzüntüsü kadar anlayışının mutluluğu var yüreğimde. İntikamından tatmak isterdim fakat ben bu ayakları bıraktım artık.
Seni seven, her zaman sevecek olan...
Lavie...

Not: Sakın unutma, değişmeyen tek şey, sevginin sabitliğidir.''


*******************************************

Gelecek Bölümde:
-Geri çağrılıyordum ama gitmek istemiyordum. Bir yanım ise eski günlerimi özlüyordu. Ama asla o günlerde olamayacağımı biliyordum. Ustam beni istiyordu. Ve ben onu değiştirmeliydim...
Lotus

- Artık bir hayatım vardı üzerine kurulu olduğum. Fakat Leo, gizemli ilişkilerde tehlikeli ihanetler yapıyordu ve bu işe beni bulaştırmasını istememe rağmen korkuyordum. Eğer beni 'kıdemli şahsiyet'' ile tanıştırırsa, belki biraz da olsun korkum artardı da başımı belaya sokmazdım.
Jas

- Toparlanıyoruz Noda, artık bir arada olacağız. Ama sen cezanı bulacaksın. Mitaraki'deki günlerine döneceksin Noda. Ve ben seni kurtarmayacağım. Toparlanıyoruz, çünkü buradan ayrılıyoruz. Daha doğru sen değil, ben...
Kintada

**************************************

İşte yeni bölüm! Göz Kırpıyor
Umarım beğenirsiniz ve severek okursunuz! Çok Mutlu
Sizleri seviyorum benim takipçilerim! Çok Keyifli
Yazarınız, Sakura-chan... Hayranlık Besliyor


''Haruki suzukeru, Allen!''
''Zavallı şeytan, ruhunun kurtarılmasına izin ver!''
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
08 Tem 2009 0:38
ay_prensesi_usagi
Otaku (Level 4)
Otaku (Level 4)



Yaş: 28
Kayıt: 06 Tem 2008
Mesajlar: 499
Favori Anime & Manga: sailor moon
Nerden: Eskişehir

Durumu: Çevrimdışı

ay_prensesi_usagi
Otaku (Level 4)
3.Sezon => Ateşten Harfler Kitabı Konu: Yanıt: 3.Sezon =&gt; Ateşten Harfler Kitabı
Alıntıyla Cevap Gönder
Ah, benim minik kelebeğim... Ah benim güzeller güzeli zarafet tırtılım...

Beni bilirsin, eğer şu an "gerçekten" yapabilecek gücü kendimde bulabilseydim; her zamanki o bölümlerin iki misli yorumlarımı neşe dolu kahkahalarla doldururdum senin için. Fakat şu an pörtlemiş gözlerim ve kazan gibi olmuş kafamla beraber bunları yapabilmek cesaret istiyor. Yeni başlangıcının çoşkusuyla kimse geçemezdi benim attığım gülücüklerin sayısını. Ama biliyorum ki şu olanların ardından, içimde buruk bi hüzün de olsa; kimse benim gibi gülümsemedi satırlarını okuduktan sonra.Emin ol, şu an yüzümdeki minik tevessüm, şimdiye kadar attığım tüm kahkahalardan daha sevgi dolu...

Öncelikle biricik, gülücük, içi dolu duygucuk... en sevdiğim karakterler arasında olan Laviem'i bana ithaf ettiğin için teşekkür ederim. "Onun yanında şeytanın sağ kolu kalır" dedin gerçi, ama ben böyle olduğuna inanmıyorum. Kaç tane olduğu ya da ne ağırlıkta olduğu önemli değil... Herkesin kocaman bi hatası yok mu hayatında? O yüzden yargılamıyorum ben Lavie'yi. Onun hataları kırmızıyla dehşete boyandı belki. Ama benimkiler de morla dolu bir pişmanlıkla.(Bilmem anlatabildim mi Göz Kırpıyor )
Bölümlerin ithafı için de ayrıca sonsuz teşekkür ederim. Nasıl moral oldu anlatamam. Bütün gün gidenlerin arkasından boş kalan evin içinde, yüzümde şapşirik bi ifade, sağa sola sallana sallana dolaşıyorum. Birşeyler yapmaya çalışıyorum, ama nereye dönsem yine aynı... Ben de oturdum bi köşeye.Baktım, yeni sezonumuz da gelmiş... Yüzümdeki aptal karmaşayı buruk da olsa mutluluğa çevirdiğin için teşekkür ederim bitanem. Şunu belirteyim ki; öyle bi yazım tarzın var ki, öyle bi içime işlemiş ki, her satırını bu kafayla bile anladım. Öyle mükemmelsin yani...

İçerik için söylenecek bir şey yok... Her şey ortada zaten. Ama geç farkettiğim için beni affedebilir misin, onu bilemem. Sasuke'nin ardında neler yatıyor, öğrenicez inşallah. Çünkü bir öldü bi kaldı, sayende alışkanlık yaptı bu fanda. Artık anormal gelmiyor. Aksine merak uyandırıyor.

Yazım tarzına gelince... Geçen sezondan hatırladığım satırlarla karşılaştırdığımda... Sen iyice aştın kendini. Cümlelerin, betimlemelerin, akıcılığın.. Daha sayacağım ama aklıma gelmiyor, hepsi çok gelişmiş. Senin gibi gittikçe zarifleşmişler.

Ayrıca belirteyim;

***
Acı... Tek hissettiği, zaten bütün ömrü ve ölümünde hissettiği şeydi: acı... Aleyhine işleyen dünya, biteviye geçen ve her dakikada yeni bir canı bu iğrençlikten kurtaran zaman bile acısından bir parça koparamıyordu. Envai çeşit anı, gözünün önünden tekrar yaşanırcasına geçiyordu. Tek isteği ise artık bu işi bitirmek ve Yaratıcı'nın verdiği yetkiyle tek hamlede halletmekti. Acı çekmeye gelen herkesi, acı çektiren herkesi ve buna seyirci kalanları. Sevgi, artık sonsuzlukta ve hiçlikte bir yerlerde, başka insanları ''acıtıyor'' ve onları yokoluşa sürüklüyor olmalıydı. Sanırım onun dünyasına hiç uğramamış gibiydi. Kalbine saplanan iğneler bile, ki bunlardan nefret ettiği halde unutmasını engelliyordu, acının temsilcisi olamazdı.
***
Bu kısım bana ithafen yazılmış mükemmel yazının en can alıcı notasıydı. Resmen beni anlatmışsın. Dün gece rollerimizin değiştiğini fark ettim. Koza bendim, kelebek o. Ne kadar umutla araladım gözlerimi bilmem. Ne, nasıl başladı, nasıl devam eder ve nasıl bitecek; onu da bilmiyorum. Ama o kelebek sabah geri döndü... Tekrar gider mi, yine bilmiyorum. Ama o karşımdaydı, ben onun karşısındaydım. İçimde bir şeyler daha farklıydı. yine de o beni göremedi, ben ona bakamadım. O konuşamadı, ben sustum. Ne kadar iyi, ne kadar kötü; manzara değerlendirmesi sana kalmış.

Ama sana, kendime, senin sevginle dolu kalbile söz verdim...

Who knows; maybe, there is a hope...
Gülücük Dağıtıyor

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
08 Tem 2009 11:05
Near's Toy
Mangaka
Mangaka



Yaş: 29
Kayıt: 25 Eyl 2008
Mesajlar: 1,210
Cinsiyet: Kız
Nerden: Black Order... Off yeni görevden geldim çatmayın kardeşim!
Teşekkür: 9

Durumu: Çevrimdışı

Near's Toy
Mangaka
3.Sezon => Ateşten Harfler Kitabı Konu: Yanıt: 3.Sezon => Ateşten Harfler Kitabı
Alıntıyla Cevap Gönder
ay_prensesi_usagi'ciğim benim, altın kalpli kelebek;
Sana cevap yazmayacağım. Yeni bölümde bulacaksın cevabı. Gülücük Dağıtıyor


(Minayo Takahashi)

Bölüm 31 - Kalbinin Kapıları Açılırsa

Kollarını açabildiğince açtı ve gerindi. Gözlerini kırpıştırdı ve yavaşça araladı. Odasında, normalinden fazla bir beyazlık vardı. Yorganı yavaşça üzerinden sıyırdı ve doğruldu. Ayağına pembe tavşanlı terliklerini geçirdi ve pencereye ilerledi. Perdeyi kenara çekmeden önce üzerindeki desenleri inceledi bir düre. Yoksa gerçekten de...
- KAR YAĞMIŞ! YAŞASIN! YİHUUU!
Lotus, Minayo'nun bu çığırışlarını duyunca, elindeki sosis tavasını ocağın üzerine bırakıp mutfaktan fırladı. Minayo, koridor boyunca zıp zıp zıplayarak bir sağa bir sola koşturuyordu.
- Sakin ol Minayo! Daha kahvaltı edeceğiz! Sonra dışarı çıkarsın!
Ama Minayo dinler mi hiç? Hala oradan oraya koşturuyordu. Lotus ise koridoru kaplayan dumanlara bakarak bir çığlık attı:
- SOSİSLEEEERRR!
Minayo'nun kıs kıs gülüşünün ardından da mutfağa fırlayarak, yeniden sosis pişirmeye koyuldu.
Minayo ise odasına geçip giyinmeye koyuldu.
_________________________________________

Bir o yana, bir bu yana dönüyordu yatakta. Damla damla terler akıyordu alnından. Gözleri sıkı sıkı kapanmış, dişleri kenetlenmişti. Parmaklarını çarşafa geçirdi. Bütün kasları kasılmıştı ve kıpırdayamamaya başlıyordu.
Queen, onu çenesinden yakalamış ve pençe gibi tırnaklarını, Lavie'nin pembe yanaklarına bastırıyordu.
- Son kez soruyorum, LEO NEREDE?!
Lavie, dişlerini çözmeye çalışarak cevapladı Queen Raizse'yi.
- Ne bileyim nerede! Cehennemin dibine kadar yolu var!
Queen sinirlenmişti. Yardımcılarının adını haykırdı.
- Detrez, Trenez, Erez! Neredesiniz lanet olası ayak bağları!
Birden üç kız belirdiler odanın ortasında. Queen onları görünce sinsi bir biçimde gülümsedi.
Lavie de kim olduklarını görmek için gözlerini araladı.
Birinci kız -Lavie, bu kişinin Detrez olduğunu tahmin etmişti.- sarışındı ve beyaza çalan saçları omuzlarından aşağıya, dizlerine kadar iniyordu. Üzerinde siyah bir elbise vardı. Gözleri ise ölüm kadar soğuk bakıyordu.
İkinci ise -Bu kıza ''Erez.'' diye seslenmişti Queen Raizse.- kısa ve kızıl saçları ardında, ince hatlı bir yüze sahip ve gülümsemekte olandı. Dizlerine kadar gelen kırmızı botları ve aynı renkte bir tulumu vardı.
Üçüncü ve en ürkütücü kız ise Trenez olmalıydı. Siyah saçları ancak omuzlarına iniyordu ve dalgalıydı. Kırmızı gözleri Lavie'nin üzerine takılmış, lacivert giysisine kan lekeleri yayılmıştı.
Queen hafifçe sırıttı ve dikilip durmakta olan kızlara seslendi.
- Kızlar, bu aptal bize Leo'nun nerede olduğunu söylemekte zorlanıyor. Yardım edelim mi?
Queen sırıtadursun, bir anda odaya dalan Sakura, Naruto, Sai ve Kakashi ortamı hareketlendirmişti. Lavie, kapının açılmasıyla,içeride aslında ne kadar ağır bir kan kokusu olduğunu farketti.
Ve Queen, Lavie'ye bir kunai fırlatıp, müridleriyle birlikte ortadan kayboldu. Ondan geriye kalan tek şey, yerde bıraktığı kanlı ayak izleriydi.
___________________________________

- Şu sepeti Bayan Nakamura'ya götür Minayo!
- Tamam Lotus!
Kimonosunu üzerine geçiren Minayo, evden fırladı. Yere düşen karları izliyordu. Nasıl da geçmişti zaman... Tamı tamına iki yıl önce, annesi Mist'e gitmişti. Fakat o kadar büyük bir iş çeviriyordu ki, Mist'ten iki yıl daha dönemeyecekti. Minayo ise bütün bu iki yıl boyunca Lotus ile yaşamış, annesinin ona tattıramadığı bir çok deneyimi onunla tatmıştı. Ve şimdi de, çok sevdiği bakıcısıyla iki yılı devirmişlerdi.
Düşünceli düşünceli yürüyen Minayo, arkasından gelen çocuğu görmemişti, ayak seslerini bile duymamıştı. Çocuk koşarak yaklaştı ve hızlıca Minayo'ya bindirdi. Minayo'nun elindeki sepet havaya fırladı ve yere düşerek içindeki bütün yumurtaların kırılmasına neden oldu. Minayo, oğlanı üzeirnden itti ve kırılan yumurtaların yanına gitti. Ellerini yumurtanın sarısına dokunduruyor, yavaşça ağlamaklı bir hal alıyordu. Oğlan, Minayo'nun yanına gitti ve elini omzuna koydu.
- Oh, ben... ben çok özür dilerim. İstemeden oldu.
Minayo'dan ses gelmemişti. Kıpırtısız bir şekilde, karların üstünde oturuyordu.
- S-sen iyi misin?
Minayo tıslayan ve ürkütücü bir sesle söylenmeye başladı.
- Şu yaptığına bak... Lotus beni gebertecek senin yüzünden... Hep de dikkatsiz ve saygısız insanlar beni bulur.
Ve Minayo arkasını döndü. Dilinin anında tutulması da cabası.
- Merhaba... Benim adım Minayo...
______________________________

- Noda, çabuk ol dedim sana!
- Geliyorum Kintada!
Kintada, son iki yılda çok değişmişti. En az 30 yaşında olmasına rağmen biraz uzamış, zayıflamış, sarı saçları da belini bulur olmuştu.
Noda ise kaplan tüyleri ve tüy sıklet pençeleri ile yine aynı Noda'ydı. Tek fark, Kintada ile pek anlaşamamasıydı.
- Geldim. Yine ne istiyorsun benden?
Kintada, tek bir el işareti ile Noda'nın tüm vücudunu kilitledi. Bir kaç dakika sonra da önünde açılan boyut kalbinden gelen rüzgarlar nedeniyle sarı saçları havada uçuştu. Ve Noda'yı Mitaraki'nin içine atıp, kalbi kilitledi.
- Noda, biliyorum benden bu yaptığım nedeniyle nefret edeceksin ama ikimiz için de en iyisi buydu. Ruhun şad olsun...
Ve ardından, sırt çantasını omuzlayıp, ormanın içinde kayboldu.
_______________________________

Ağlıyor da ağlıyordu. Bir türlü dinmek bilmeyen gözyaşı seli, yanaklarından süzülüyor ve ince damlalar halinde yatağı ıslatıyordu. Sakura ile Naruto, ağlamamasını istiyorlardı ama o, bunu yapabilecek gücü kendinde bulamıyordu. Sonunda ağlayamayacak kadar yorgun düştü. Hıçkırması ise, artçı deprem gibi devam ediyordu.
- Bütün bunları nasıl başarıyorsun? Nasıl bu kadar karışık iler çevirebiliyorsun, anlamıyorum.
Lavie, önce burnunu çekti. Sonra da yavaşça ama beklenmedik bir şekilde yumuşakça açıklamaya koyuldu.
- Zorlanıyorum. Zorlayarak yaptırıyorlar bana. Zamanında ben de sizin gibi saf ve temiz çocuklardandım. Tam 37 yıl önce. Fakat bir gün, içimdeki Ejder denilen o vahşi yaratık nedeniyle, boyut kalbine atılmak zorunda kaldım. Çıkmam için tek çare, Orochimaru'nun kölesi olmaktı. Boyut kalbinde zaman akmaz. Nasıl düştüysen öyle kalırsın. Bunu bilen Orochimaru, beni çıkardı ve kontrolü altına aldı. Sasuke'nin boynundaki işaretten bende de var. Bu da demektir ki Orochi'nin tutsağıyım. Neyse, ona kölelik yaptım. Yıllarca ve yıllarca bu karışık işlere ben atladım. Öldürdüm ve yaralandım ama bir kez vahşet isteği sizi sardığında, bunun kaçış yolu yoktur. Orochimaru'nun emrinden çıkıp, kendi özgürlüğümü kan ve savaşla yaptım. İnsanları öldürdüm ama bu günler sonradan geride kaldı. Ben, bunları durdurmayı öğrendim ve vahşetin aslında sadece göz boyayan bir istek olduğunu da. Fakat Leo ile Lotus, yani ikizler, bunu göremediler. İkisi de ayrı cephelerde birbirlerine savaş açtılar. Lotus, Yaratıcı'nın emri altındaydı. Onun özel güçlerini öğreniyordu, gözbebeğiydi Yaratıcı'nın. Leo ise Queen Raizse, yani bugün bana sataşan kadının uşağıydı. Queen ile Yaratıcı, eşit güçteler ya, ikisi de kazanamadı. Fakat Lotus, kendi başına bir uyanış yaşadı ve şimdi çok mutlu. Leo ise bir ihanetten dolayı normale döndü. Queen, onu bırakıp gittiğinde, kendi hayatını kurdu.
İşte bu kontrol altında olmak, zorunluluk ve vahşet isteği nedeniyle döndü bütün dolaplar.
Sonra da iç çekti Lavie ve gözlerini pencereden sızan güneşe doğru kaydırdı.
- Fakat bunu şu anda o kadar iyi açıklayabileceğimi sanmıyorum. Şimdi, lütfen beni yalnız bırakın.
Sakura, Sai ve Kakashi, apartmandan ayrıldılar. Naruto ise, Lavie'nin evinin kapısına yaslanıp, söylediklerini düşündü.
_______________________________________

Lotus endişelenmeye başlamıştı. Saat, akşamın yedisi olmuştu ama Minayo'dan eser yoktu. Yoksa... Yoksa onu Yaratıcı mı almıştı şantaj amacıyla? Hayır, böyle olamazdı.
Ve birden, sanki onun sesini duymuşcasına arkasında beliren Yaratıcı, elini Lotus'un omzuna koydu.
- Lotusha, geri dönmen için bir şans sundum sana. Neden bunu geri tepiyorsun?
- Artık senin gibi masum insanları, güçsüz oldukları için öldürmeyeceğim. Ben değiştim ''Diana''.
Lotus'un haince gülümsemesi ve bomba gibi patlayan lafları altında kalan Yaratıcı, tek bir el hareketiyle onu duvara yapıştırdı. Lotus, kollarını ve bacaklarını oynatamadığını hissediyordu.
- Küstah! Nasıl benimle böyle konuşursun!
Ve sonra Yaratcısı yumuşadı.
- Lotusha, sana son bir şans veriyorum. Eski günlerini özlediğini hissedebiliyorum. Dönmek istersen, ne yapman gerektiğini biliyorsun.
Lotus'un elleri serbest kaldı ve yere kapaklandı. Yaratıcı kayboldu. Telefon çalmaya başladı. Ve Lotus, ağlıyordu...
___________________________________

- Tanıştır artık!
- Olmaz!
Jas alt dudağını sarkıttı ve arkasını dönüp, kollarını göğsünde kavuşturdu.
Sonra da mızırdanmaya başladı. Leo ise elini alnına koydu ve onun bu çocuksu davranışlarına güldü.
- Jas, kıdemli şahısı göremezsin, seni çıtır çıtır yer.
Jas, gözlerini hırçın bir bakışla Leo'ya dikti.
- Bak Leo, senin üzerine kurulu bir hayatım oldu beni kurtardığından beri. İki yılı aşkın süredir de birlikteyiz. Sana bütün fikirlerimi, sırlarımı ve dünyamı açtım. Her zaman ne düşündüğümü açıkladım. Fakat senin şu yaptıkların, beni korkutuyor. Başına iş alıyorsun Leo ve farkında bile değilsin! Dön ve bak artık dünyaya! Beni de düşün biraz...
Leo susmuştu. sessizce elindeki yaprakla oynuyordu.
_______________________________

- Sana bir şeyi itiraf edeceğim.
- Neyi?
- Beni senden iyi anlayan yok, Naruto.
- Ehehe, teşekürler Lavie.
Geceyi izleyen çiftin arasındaki sessizlik, Lavie'nin bir şarkı mırıldanmaya başladığı anda kırılmıştı.

'' Bilmem ki bir gün
Geri gelir mi umutlar?
Gün doğar mı yeniden,
Düşer mi ay ellerime?
Sevgi tutar mı
Kaderin tasmasını?... ''


Naruto, şarkının devamını getirdi.

'' Ya da vazgeçtim bu eskimiş rüyadan.
Sattım güneşi bir kuruşa.
Yeni bir sayfa açılır bu yürekte
Kelebekler uçar mavi gökte.
Bulutsuz ruhuma iner mutluluk,
Yapraklar düşer yağmurların sesine. ''


Ve iki genç sesi, şarkının nakaratını haykırdılar yıldızlara.

'' Hadi gel, sarıl bana.
Hadi ver masalları.
Tükenmez kırlarda koşturan umutları.
Hadi gel öp güneşi,
Hadi gel tut geleceği.
Kaçmasın ellerinden,
Kaderin kelebeği... ''


**********************************
Gelecek bölümü yazmayacağım, çünkü bölümleri kafama göre yazıyordum ben. Kısıtlanmak istemiyorum, ondan gelecek bölümler artık sürpriz size! Çok Mutlu
**********************************
Uzun oldu biraz bu bölüm ama ilhamı tuttum, bırakasım gelmiyor. Çok Mutlu
Neyse, umarım beğenirsiniz. Gülücük Dağıtıyor
Yorumlarınızı esirgemeyin lütfen! Çok Mutlu
Tüm okuyucularıma selamlar,
Sakura-chan... Çok Mutlu


''Haruki suzukeru, Allen!''
''Zavallı şeytan, ruhunun kurtarılmasına izin ver!''
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
13 Tem 2009 23:48
ay_prensesi_usagi
Otaku (Level 4)
Otaku (Level 4)



Yaş: 28
Kayıt: 06 Tem 2008
Mesajlar: 499
Favori Anime & Manga: sailor moon
Nerden: Eskişehir

Durumu: Çevrimdışı

ay_prensesi_usagi
Otaku (Level 4)
3.Sezon => Ateşten Harfler Kitabı Konu: Yanıt: 3.Sezon => Ateşten Harfler Kitabı
Alıntıyla Cevap Gönder
Ben anladım o yarumu bi bi bi bitanemmm!!! Bitanesin sen ya! Hayranlık Besliyor

Canım benim daha mükemmel olabilerr mi bi insan?

Ve bölüme gelirsekk...

Wuuuuuuu... Lotusun ikizi mi varmış yanii? Leo da bu oluyor galiba. Ben anladım canımm U.U (Ne parlak zekalıyım de mi? Kahkaha Atıyor )Ama şu Queen denen gudubetin ne alıp veremediği var benim Laviem'le yaa!!! (LAVİE"M": sonuna "m" getirmekten onur ve saygı ve sevgi ve aklına hangi üstün bağlılıkta duygu geliyorsa duyuyorum. Şık )Kadın terminatör gibi walla ya! Tuttuğunu kökünden koparıyor. Zaten Sasuke de ölmüş, dertli kıza işkence çektiriyor utanmaz. Allah cezasını verecek ama aaaa!

Öhö öhö öhmm... Minoya'ya da gelecek olursam, sadece ikicik sözüm var: Geldi soğuk ayları, gevşedi gönül yayları. Hadi görelim bakalım kalbini kaptıran Minoya'yı! Kahkaha Atıyor Kahkaha Atıyor Kahkaha Atıyor

Şu Lotus'un tüm teklif hakları saklı son şansına da gelirsek. Telefon hakkını kullansın, ver numaramı uchikolatam ben arasın. U.U Sonumuz hayrola inşallah!

Şu Jas meselesi ayrı bir nokta... Bakalım tanışabilecek mi o "muhterem şahısla" Ama o kişi de şu Queen denen canavar çıkarsa, yollama el kadar çocuğu yanına. Leo haklı, yazık etmeyelim Psicomun yakışıklısına...

Veee ve veee...En mükemmel kısım!

Mırıldanılan şarkı için de teşekkür ederim canım. Ama anladım ki; o umutcuk kurtcukları, benim için çayırlarda koşuşturup kelebek kovalamaya başladı, senin sayende Hayranlık Besliyor

Ve Bal Böcüğüm sana bir şey itiraf edeceğim. Beni senden daha çok seven yok, bilior musun?"

Devamını bekliyorum canummm. Kısa tuttum ama sana daha fazla yorum işkencesi çektirmek istemiyorum. Sonra Gülme krizleri sonrası beni çok korkutuyorsun. Sana benim yüzümden bişi olsun istemem, gülüyor da olsan...

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
23 Tem 2009 22:29
 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder Sayfaya git: 1, 2, Sonraki
1. sayfa (Toplam 2 sayfa) [ 14 mesaj ]  

 
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız