***Amy*** Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 10, 11, 12, Sonraki |
Yazar
Mesaj
2. BÖLÜM
1 HAFTA SONRA...
Rüzgarla dans edercesine süzülen yapraklar Cascada’yla beni oldukça etkilemişti.Hala o gördüğüm rüyanın tesiri altındaydım.İkimizde biçimsiz kayalıkların üzerinde sessiz bi şekilde oturuyor, 3 gün önce kasabaya gelen yabancıları düşünüyorduk ve ne zaman bir yere gitsek hep onlarla karşılaşıyoruz. Cascada hafifçe fısıldayarak;
-‘Amy..’
Dökülen yapraklara bakarak;
-‘Efendim?’ dedim
-‘Sende benim gibi o yeni gelenleri mi düşünüyorsun?’
Yavaşça başımı ona doğru çevirdim ne söyleyeceğini kestirmeye çalışıyordum.
O ise sararmış çimenlerin üzerinden aldığı değneğe benzeyen dalı birşeyler iletmek istercesine çimenler üzerinde hafifçe süründüyordu.
-‘Acaba o adamların dedemizle ne ilgisi var, dedemin yanına ne zaman gitsem hep onları hışımla konuşurken görüyorum.’
Evet doğruydu.Hafifçe Cascada’ya gülümsedim.
-‘Amy, biliyorum, dedemiz bizim gözümüzde sokaktaki bir insandan farksız...Bize karşı hep soğuk ve sertti...’
-‘Sanki gençliğinde yaşamış olduğu birşeyden dolayı hep bizi suçluyormuş gibi...’diyerek Cascada’ya onay verdim.O ise gülümseyerek;
-‘Bize ne yaparsa yapsın o bizim dedemiz onu seviyorum ve seninde sevdiğini biliyorum; çünkü seni tanıyorum Amy...’
Evet doğru söylüyordu, bize karşı ne kadar huysuz olsada onu seviyorduk.Cascada elindeki o biçimsiz dalı çimenlerde savururken bana bakıyordu ne düşündüğümü anlamak istercesine...
-‘Amy, onun için endişeleniyorum!....’
-‘Evet güzelim’ diyerek gülümsedim.Sonra ’Bende’ diyebildim.
Cascada’yla bunları konuştuktan sonra çevreme bakındım, çimenler belirsizdi, sararmıştı, kahverengi çamurumsu toprakta daha çok solmuş ve dökülmüş yapraklar rüzgarla beraberer yer değiştiriyordu.Hava kararmaya başlamıştı. Cascada hala o biçimsiz dalla düşüncelerinin ahengiyle belli belirsiz şekiller çiziyordu....
Tam ayağa kalkıyordumki;
Karşımda:uzun krem renkli, şık bir çizme; çizmenin içine öylece sokulmuş kıvrımlı, kahverengi kayışlı bir pantolan ve biraz bol, beyaz renkli, gömlekli birisi duruyordu...Yavaş yavaş başımı adamın yüzüne doğru çevirmeye başlamıştım; acaba karşımdaki o 3 belirsiz adamlardan biri olabilir miydi... Sert bir tavır takınarak onun yüzünü incelemeye başlamıştım; maviden yeşilimsiye kaçmış gözleriyle, esmer, düzgün bir ağız ve burun yapısına sahipti.Yüz hatları onun sıcakkanlı birisi olduğunun işareti gibiydi...Düşünüyordum; acaba o, onlardan birisi miydi diye...
1 HAFTA SONRA...
Rüzgarla dans edercesine süzülen yapraklar Cascada’yla beni oldukça etkilemişti.Hala o gördüğüm rüyanın tesiri altındaydım.İkimizde biçimsiz kayalıkların üzerinde sessiz bi şekilde oturuyor, 3 gün önce kasabaya gelen yabancıları düşünüyorduk ve ne zaman bir yere gitsek hep onlarla karşılaşıyoruz. Cascada hafifçe fısıldayarak;
-‘Amy..’
Dökülen yapraklara bakarak;
-‘Efendim?’ dedim
-‘Sende benim gibi o yeni gelenleri mi düşünüyorsun?’
Yavaşça başımı ona doğru çevirdim ne söyleyeceğini kestirmeye çalışıyordum.
O ise sararmış çimenlerin üzerinden aldığı değneğe benzeyen dalı birşeyler iletmek istercesine çimenler üzerinde hafifçe süründüyordu.
-‘Acaba o adamların dedemizle ne ilgisi var, dedemin yanına ne zaman gitsem hep onları hışımla konuşurken görüyorum.’
Evet doğruydu.Hafifçe Cascada’ya gülümsedim.
-‘Amy, biliyorum, dedemiz bizim gözümüzde sokaktaki bir insandan farksız...Bize karşı hep soğuk ve sertti...’
-‘Sanki gençliğinde yaşamış olduğu birşeyden dolayı hep bizi suçluyormuş gibi...’diyerek Cascada’ya onay verdim.O ise gülümseyerek;
-‘Bize ne yaparsa yapsın o bizim dedemiz onu seviyorum ve seninde sevdiğini biliyorum; çünkü seni tanıyorum Amy...’
Evet doğru söylüyordu, bize karşı ne kadar huysuz olsada onu seviyorduk.Cascada elindeki o biçimsiz dalı çimenlerde savururken bana bakıyordu ne düşündüğümü anlamak istercesine...
-‘Amy, onun için endişeleniyorum!....’
-‘Evet güzelim’ diyerek gülümsedim.Sonra ’Bende’ diyebildim.
Cascada’yla bunları konuştuktan sonra çevreme bakındım, çimenler belirsizdi, sararmıştı, kahverengi çamurumsu toprakta daha çok solmuş ve dökülmüş yapraklar rüzgarla beraberer yer değiştiriyordu.Hava kararmaya başlamıştı. Cascada hala o biçimsiz dalla düşüncelerinin ahengiyle belli belirsiz şekiller çiziyordu....
Tam ayağa kalkıyordumki;
Karşımda:uzun krem renkli, şık bir çizme; çizmenin içine öylece sokulmuş kıvrımlı, kahverengi kayışlı bir pantolan ve biraz bol, beyaz renkli, gömlekli birisi duruyordu...Yavaş yavaş başımı adamın yüzüne doğru çevirmeye başlamıştım; acaba karşımdaki o 3 belirsiz adamlardan biri olabilir miydi... Sert bir tavır takınarak onun yüzünü incelemeye başlamıştım; maviden yeşilimsiye kaçmış gözleriyle, esmer, düzgün bir ağız ve burun yapısına sahipti.Yüz hatları onun sıcakkanlı birisi olduğunun işareti gibiydi...Düşünüyordum; acaba o, onlardan birisi miydi diye...
süpersin yaXD hadi üç ayı tin tin tin XD
Bişey değil canım Zaten galiba benim hikayeyi bi takip eden sensin Böyle olunca insan yazmasammı diye düşünüyor
----------------------------------------------------------
3. BÖLÜM
BELİRSİZLİK
Başımı Cascada’ya doğru çevirmiştim, o da yüzündeki belli belirsiz bir ifadeyle yabancıya doğru bakıyordu... Yanıma gelerek sıkıca elimi tuttu.Titrediğini hissediyordum...Yabancıya doğru döndüğümde gülercesine bize baktığını farkettim...Alay edercesine ,
-‘Ne yani beni tanımadınız mı!’diyerek gülümsedi
Bizse Cascada’yla o hala konuşuyormuş gibi şaşkın ördek yavrusu gibi bakınıyorduk.
-Tekrar gülerek,‘O kadar mı değişmişim’dedikten sonra hafifçe eğildi ve referans yaparcasına ‘Ben Samuel hanımlar 8) ’dedi.
Bir anlık suskunluktan sonra;
-‘Hadi ama cin görmüş gibi bakıyorsunuz’...gülerek; ’Kızlar hadi ama 5 sene aradan sonra sizden daha farklı bir karşılama beklerdim.’
Cascada çoktan kendisini Samuel’in kollarına atmıştı.Gülüyordu...Ben ise sevinçten hemde duyduğum heyecandan olduğum yerde kalakalmıştım.Samuel’le Cascada’nın attığı sevinç çığlıklarıyla kendime gelmeye çalışıyordum.Samuel;hadi Amy gel buraya dercesine bana bakıyordu.Bende dayanamayıp Samuel’in kollarına atılmıştım.Sarılmamla beraber üçümüzde az kalsın çamurumsu toprağın üzerinde kendimizi buluyorduk, Samuel bizi sabit bir şekilde tutmayı başaramasaydı
Üçümüzde birbirimize öyle sarılıyordukki sanki o geçmek bilmeyen 5 yılın öcünü almak istiyorduk...Samuel’i ne kadarda özlemiştik.Küçüklüğümüzde hiç birbirimizden ayrılmazken;nasıl bu kadar sene ayrı kalmıştık.Hemde birbirimize’hiç kopmamacasına’ dedikten sonra...
İç çekerek ‘Bıdıkcan ve Amy...Ne kadarda değişmişsiniz; sizi az kalsın tanıyamıcaktım.Sizi ne kadarda özlemişim...’dedi ve sıkıca ikimizinde elini tuttu.Eve doğru giderken yeşilliğin o taze kokusuyla, kuşların neşeli cıvıltılarıyla beraber neler olup bittiğini anlattık.Oda bütün bunları yere bakarak, hafifçe gülümseyerek dinlemeyi tercih etti.Artık hava kararmıştı.Kuşların o tatlı cıvıltıları yerini baykuşlara; siyah dik gagalı kargalara bırakmıştı.Köşkün kulübesinin bahçesine doğru geldiğimizde Jack bize anlayamadığımız bir durgunlukla ‘Görüşürüz.’ dedi.Kapıyı hizmetkarımız Jason açmıştı.
-‘Hoşgeldiniz efendim...Amcanız ve misafirleri koridorun sonundaki salonda toplantı yapıyorlar.’dedi.Tiksintiyle ‘Beyefendi kendilerinin rahatsız edilmemeleri gerektiğini ve odanıza çıkıp kendisini beklemenizi rica etti...’dedi.
Amcamızın bu dediklerine hiçbir anlam veremezken hizmetkara hemen ‘Tamam efendim, biz odamıza çıkıyoruz, yemeklerimizi orada yicez.’ dedim onaylarcasına...
Odamıza sessizce çıktıktan sonra hizmetkarlar gelerek masamızı hazırladılar.Bir süre sonra Cascada sabırsızlıkla ‘Gidebilirsiniz...’diyerek gülümsedi.5 dakika sonra;
-Kızgınlıkla‘Bu ne demek oluyor Amy, bıktım artık bu gizemlerden, sırlardan...’
Ne söylicemi, nasıl cevap vereceğimi bilmiyordum, Cascada sadece 1 gün bu gizemlerle yaşamıştı; peki ya ben o gördüğüm rüyalar, o üç yabancıyla her defasında karşılaşmam, amcamın bana olduğundan fazla iyi davranması...Aslında o günlerce hatta aylarca gördüğüm rüyanın etkisinde o kadar kalmıştımki başımdan geçen her olay benim için bir gizemden, sırdan ibaretti...
-Sertçe’Amy ne düşünüyorsun böyle !’
-‘Hiç...Hiçbirşey, sadece amcamın gelmesini bekliyordum’Bir anlık suskunluktan sonra, gülümseyerek ’Hadi canım yemeğini ye, amcam geldiğinde bize neler olup bittiğini anlatıcaktır’dedim...
Bir saat sonra kapıya hafifçe biri vurdu ve kapıyı aralayarak içeriye girdi.Gelen Antony amcaydı...
----------------------------------------------------------
3. BÖLÜM
BELİRSİZLİK
Başımı Cascada’ya doğru çevirmiştim, o da yüzündeki belli belirsiz bir ifadeyle yabancıya doğru bakıyordu... Yanıma gelerek sıkıca elimi tuttu.Titrediğini hissediyordum...Yabancıya doğru döndüğümde gülercesine bize baktığını farkettim...Alay edercesine ,
-‘Ne yani beni tanımadınız mı!’diyerek gülümsedi
Bizse Cascada’yla o hala konuşuyormuş gibi şaşkın ördek yavrusu gibi bakınıyorduk.
-Tekrar gülerek,‘O kadar mı değişmişim’dedikten sonra hafifçe eğildi ve referans yaparcasına ‘Ben Samuel hanımlar 8) ’dedi.
Bir anlık suskunluktan sonra;
-‘Hadi ama cin görmüş gibi bakıyorsunuz’...gülerek; ’Kızlar hadi ama 5 sene aradan sonra sizden daha farklı bir karşılama beklerdim.’
Cascada çoktan kendisini Samuel’in kollarına atmıştı.Gülüyordu...Ben ise sevinçten hemde duyduğum heyecandan olduğum yerde kalakalmıştım.Samuel’le Cascada’nın attığı sevinç çığlıklarıyla kendime gelmeye çalışıyordum.Samuel;hadi Amy gel buraya dercesine bana bakıyordu.Bende dayanamayıp Samuel’in kollarına atılmıştım.Sarılmamla beraber üçümüzde az kalsın çamurumsu toprağın üzerinde kendimizi buluyorduk, Samuel bizi sabit bir şekilde tutmayı başaramasaydı
Üçümüzde birbirimize öyle sarılıyordukki sanki o geçmek bilmeyen 5 yılın öcünü almak istiyorduk...Samuel’i ne kadarda özlemiştik.Küçüklüğümüzde hiç birbirimizden ayrılmazken;nasıl bu kadar sene ayrı kalmıştık.Hemde birbirimize’hiç kopmamacasına’ dedikten sonra...
İç çekerek ‘Bıdıkcan ve Amy...Ne kadarda değişmişsiniz; sizi az kalsın tanıyamıcaktım.Sizi ne kadarda özlemişim...’dedi ve sıkıca ikimizinde elini tuttu.Eve doğru giderken yeşilliğin o taze kokusuyla, kuşların neşeli cıvıltılarıyla beraber neler olup bittiğini anlattık.Oda bütün bunları yere bakarak, hafifçe gülümseyerek dinlemeyi tercih etti.Artık hava kararmıştı.Kuşların o tatlı cıvıltıları yerini baykuşlara; siyah dik gagalı kargalara bırakmıştı.Köşkün kulübesinin bahçesine doğru geldiğimizde Jack bize anlayamadığımız bir durgunlukla ‘Görüşürüz.’ dedi.Kapıyı hizmetkarımız Jason açmıştı.
-‘Hoşgeldiniz efendim...Amcanız ve misafirleri koridorun sonundaki salonda toplantı yapıyorlar.’dedi.Tiksintiyle ‘Beyefendi kendilerinin rahatsız edilmemeleri gerektiğini ve odanıza çıkıp kendisini beklemenizi rica etti...’dedi.
Amcamızın bu dediklerine hiçbir anlam veremezken hizmetkara hemen ‘Tamam efendim, biz odamıza çıkıyoruz, yemeklerimizi orada yicez.’ dedim onaylarcasına...
Odamıza sessizce çıktıktan sonra hizmetkarlar gelerek masamızı hazırladılar.Bir süre sonra Cascada sabırsızlıkla ‘Gidebilirsiniz...’diyerek gülümsedi.5 dakika sonra;
-Kızgınlıkla‘Bu ne demek oluyor Amy, bıktım artık bu gizemlerden, sırlardan...’
Ne söylicemi, nasıl cevap vereceğimi bilmiyordum, Cascada sadece 1 gün bu gizemlerle yaşamıştı; peki ya ben o gördüğüm rüyalar, o üç yabancıyla her defasında karşılaşmam, amcamın bana olduğundan fazla iyi davranması...Aslında o günlerce hatta aylarca gördüğüm rüyanın etkisinde o kadar kalmıştımki başımdan geçen her olay benim için bir gizemden, sırdan ibaretti...
-Sertçe’Amy ne düşünüyorsun böyle !’
-‘Hiç...Hiçbirşey, sadece amcamın gelmesini bekliyordum’Bir anlık suskunluktan sonra, gülümseyerek ’Hadi canım yemeğini ye, amcam geldiğinde bize neler olup bittiğini anlatıcaktır’dedim...
Bir saat sonra kapıya hafifçe biri vurdu ve kapıyı aralayarak içeriye girdi.Gelen Antony amcaydı...
2. sayfa (Toplam 12 sayfa) [ 112 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |