Araneae- Örümcek Ağlarında Bir Gül-Altıncı Bölüm- Sayfaya git: 1, 2, 3 ... 9, 10, 11, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Evet evet evet biliyorum ama bu Niara da ki bir karakertin öyküsü olduğu için önceden kafamda bişiçikler vardı. O kadar da değil yanii....Dur niarayı okumadım bunuda okumam diye kaçmaaaa anlarsın, ona çok bağımlı değil...
Her şeyden önce Buradan Uchiha_Avenger adlı çok cici üyeye sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum. gerek konuda bana çok ilham kaynağı olmuş, çok güzel fikirlerini paylaşmış , gerek başlığı o bulmuştur. Anında buldu başlığı hayran oldum dedim ki ona Aranea örümcekl, bi kız aşık meşk anında dedi Örümcek ağlarında gül şaştım kaldım. Gülde aşkı simgeler Her neyse ona teşekkrümü kelimelerle anlatama bende ona bir karakteri İthaf ediyorum .(ithaf lı teşekkür modası XD) Ama ilk bölümde yok. Çok konuştum daha hikaye başlamadan kaçtınız kaçmadıysanız buyurun;
Örümcek Ağlarında Bir Gül
Dinlemeyi en sevdiğim ses; denizin şarkısı. Dalgaların iskeleye vurup kaçmalarının sesi, doğanın en içten şarkısı
İzlemeyi en sevdiğim manzara; denizin azın dalgaları, çıplak ayın denizdeki yansıması
Bulunmayı, oturmayı en sevdiğim yer; deniz kokan ıslak zeminiyle iskele
Öldürürken bana en çok zevki veren alet; Shelva'nın bana hediye ettiği uzun kılıçlar
Beni bekliyorlar galiba ...
***
İnsanlar... Durdurulması imkansız hamam böcekleri, o sağanak yağmurlu günde bile birbirlerine yapışık zıt yönlere ilerlemeyi becerebiliyordu.
Kılıçlarımı çıkartıp küçük bir katliam yapmamak için dilimi ısırıyor, bu arzuya karşı ayakta durmaya çalışıyordum.
Huzursuz ve hüzünlüydüm. Soğuktu; iliklerime kadar üşüyordum üzerimdeki kalın siyah cüppeye rağmen. O sokaklarda her gün aynı zorlukları aşmaktan ve Varnira' nın yaşamamı emrettiği “periler evine” gitmekten bir hafta içinde sıkılmıştım. Kraliçem diğerleriyle takım çalışması yapabilmem için onlarla iyi anlaşmam gerektiğini söylemişti. Ben ise yalnız çalışabildiğimi. Bana o güzel gülümseyişiyle “hayatım” demiş ve konu orada kapanmıştı.
İnsanlar her birinin kafasını kesmeme gerek kalmadan seyrekleşiyordu. Gittiğim yön dolayısıyla...
Kirli bir aedificium önünde durdum. Taşlar eskimiş, sararmıştı. Perdeler de simsiyahtı ve içerisi hiç gözükmeyecek şekilde kapatılmıştı.
Kimse evin içindeki zenginlikleri hayal edemezdi. İçeriden gelen sesler kapıyı açmadan önce duraksamama sebep oldu. Gülüyorlardı. Tabi ona gülmek denirse...
-Ben beyaz peri meleziyim. Woaaaah hepinizden güçlüyüm! Örümceklerim var!
Kahkahalar hayvansı bir biçim almıştı. Elimi kapının tokmağından çektim. Sırtımı kalın kapıya verdim.
Niye durmuştum ki? Üzülmüş, korkmuş muydum yoksa benimle alay etmelerine? Tabiki de hayır! O kadar basitleşmemiştim. Kapıyı hızla açtım. Hepside beni görünce susacak kadar korkaktı. Öyle de olmaları gerekiyordu. Benden delilercesine korkmaları, saygıyla eğilmeleri...
İçlerinden geçeni biliyordum “ Bizi duymamış olsun” Ama hepsini duymuştum işte. Ne yazık ki onları bu sebeple öldüremezdim.Cezalandırılırdım. Aynı statüdeydik onlardan daha güçlü olmama karşın. Nitekim onlara iyi bir ders vermek için olanaklarım vardı.
Ölüm sessziliği içinde salonu aşmak içn ilerledim. Salon fazlasıyla şıktı evin dış görünüşüne rağmen. Avizedeki mumlar bile en pahalısındandı. Koltuklar kırmızı ve kadifeydi.
Tabiki o korkak köpekler paranın da kıymetini bilmiyorlardı, kraliçe için çalışan bol maaşlı kara perilerdi onlar. Aynalar da daha dün silinmişti; salondaki dağnıklığı gayet iyi gösterebiliyorlardı. Cüppemi çıkardım. Hepsi kıskançlıkla kraliçenin terzisinin özel olarak hazrıladığı, siyah parlak çekici, mini etekli güzel zırhıma, kraliçenin demircisinin yaptığı onlarca silaha baktılar. Zırhımın bir çok noktasında silah saklama şansına sahiptim.
Çamurlanmış cüppemi, benimle alay edenin o olduğunu düşündüğüm siyah saçlı, uzun siyah tırnaklı bir kızın suratına attım. Konuşmasına fırsat vermeden söze girdim;
-Dikkatlice temizle şunu. Bir kirli tarafını göreyim...
-Sen kendini ne sanıyorsun! Bana emir veremezsin!
Diye bağırdı, kirli ayakları koltuğun üzerinde, peltekçe. Bütün dişlerini törpületmişti daha sert bir görünüm için. Siren ağzından bir farkı kalmamıştı ağzının. Sadece komikti. Ve zavallı...
-Ben beyaz peri meleziyim! Woah! Hepinizden güçlüyüm, örümceklerim var!
Dedim. Sesim ölümün soğukluğunu, tartışmasız gururunu yansıtıyordu. Dondu kaldı. Sade siyah deri eldivenlerimle yanından geçerken iki tane tokat attım ona.
-Eğer beğenmezsem seni çiğ çiğ örümceklerime, kalanını da arkadaşlarına yediririm.
Arkamı döndüm, göz kırptım. Ekledim;
-Aşağıya indiğimde bu salon tertemiz olacak!
Arkamdan sesini çıkarmadan küfür ediyordu adını bilmediğim “Törpü Diş”. Bunu biliyordum. Umursamadım.
Geçen hafta, geldiğim ilk gün arkadaşlarından “Bitli kraliçenin uyuz köpeği” diyeni saniye içinde öldürmem onları etkilemişti. O günden beri yanımda kraliçe Varnira ile olumsu tek bir kelime dahi etmediler.
Meridvenleri asil adımlarla birer ikişer çıktım.
_____________________________________________________________
Umarım hoşunuza gitmiştir bu arada Araneae (arané) nin tilemsini çok yakında yapacağım
Her şeyden önce Buradan Uchiha_Avenger adlı çok cici üyeye sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum. gerek konuda bana çok ilham kaynağı olmuş, çok güzel fikirlerini paylaşmış , gerek başlığı o bulmuştur. Anında buldu başlığı hayran oldum dedim ki ona Aranea örümcekl, bi kız aşık meşk anında dedi Örümcek ağlarında gül şaştım kaldım. Gülde aşkı simgeler Her neyse ona teşekkrümü kelimelerle anlatama bende ona bir karakteri İthaf ediyorum .(ithaf lı teşekkür modası XD) Ama ilk bölümde yok. Çok konuştum daha hikaye başlamadan kaçtınız kaçmadıysanız buyurun;
Örümcek Ağlarında Bir Gül
Dinlemeyi en sevdiğim ses; denizin şarkısı. Dalgaların iskeleye vurup kaçmalarının sesi, doğanın en içten şarkısı
İzlemeyi en sevdiğim manzara; denizin azın dalgaları, çıplak ayın denizdeki yansıması
Bulunmayı, oturmayı en sevdiğim yer; deniz kokan ıslak zeminiyle iskele
Öldürürken bana en çok zevki veren alet; Shelva'nın bana hediye ettiği uzun kılıçlar
Beni bekliyorlar galiba ...
***
İnsanlar... Durdurulması imkansız hamam böcekleri, o sağanak yağmurlu günde bile birbirlerine yapışık zıt yönlere ilerlemeyi becerebiliyordu.
Kılıçlarımı çıkartıp küçük bir katliam yapmamak için dilimi ısırıyor, bu arzuya karşı ayakta durmaya çalışıyordum.
Huzursuz ve hüzünlüydüm. Soğuktu; iliklerime kadar üşüyordum üzerimdeki kalın siyah cüppeye rağmen. O sokaklarda her gün aynı zorlukları aşmaktan ve Varnira' nın yaşamamı emrettiği “periler evine” gitmekten bir hafta içinde sıkılmıştım. Kraliçem diğerleriyle takım çalışması yapabilmem için onlarla iyi anlaşmam gerektiğini söylemişti. Ben ise yalnız çalışabildiğimi. Bana o güzel gülümseyişiyle “hayatım” demiş ve konu orada kapanmıştı.
İnsanlar her birinin kafasını kesmeme gerek kalmadan seyrekleşiyordu. Gittiğim yön dolayısıyla...
Kirli bir aedificium önünde durdum. Taşlar eskimiş, sararmıştı. Perdeler de simsiyahtı ve içerisi hiç gözükmeyecek şekilde kapatılmıştı.
Kimse evin içindeki zenginlikleri hayal edemezdi. İçeriden gelen sesler kapıyı açmadan önce duraksamama sebep oldu. Gülüyorlardı. Tabi ona gülmek denirse...
-Ben beyaz peri meleziyim. Woaaaah hepinizden güçlüyüm! Örümceklerim var!
Kahkahalar hayvansı bir biçim almıştı. Elimi kapının tokmağından çektim. Sırtımı kalın kapıya verdim.
Niye durmuştum ki? Üzülmüş, korkmuş muydum yoksa benimle alay etmelerine? Tabiki de hayır! O kadar basitleşmemiştim. Kapıyı hızla açtım. Hepside beni görünce susacak kadar korkaktı. Öyle de olmaları gerekiyordu. Benden delilercesine korkmaları, saygıyla eğilmeleri...
İçlerinden geçeni biliyordum “ Bizi duymamış olsun” Ama hepsini duymuştum işte. Ne yazık ki onları bu sebeple öldüremezdim.Cezalandırılırdım. Aynı statüdeydik onlardan daha güçlü olmama karşın. Nitekim onlara iyi bir ders vermek için olanaklarım vardı.
Ölüm sessziliği içinde salonu aşmak içn ilerledim. Salon fazlasıyla şıktı evin dış görünüşüne rağmen. Avizedeki mumlar bile en pahalısındandı. Koltuklar kırmızı ve kadifeydi.
Tabiki o korkak köpekler paranın da kıymetini bilmiyorlardı, kraliçe için çalışan bol maaşlı kara perilerdi onlar. Aynalar da daha dün silinmişti; salondaki dağnıklığı gayet iyi gösterebiliyorlardı. Cüppemi çıkardım. Hepsi kıskançlıkla kraliçenin terzisinin özel olarak hazrıladığı, siyah parlak çekici, mini etekli güzel zırhıma, kraliçenin demircisinin yaptığı onlarca silaha baktılar. Zırhımın bir çok noktasında silah saklama şansına sahiptim.
Çamurlanmış cüppemi, benimle alay edenin o olduğunu düşündüğüm siyah saçlı, uzun siyah tırnaklı bir kızın suratına attım. Konuşmasına fırsat vermeden söze girdim;
-Dikkatlice temizle şunu. Bir kirli tarafını göreyim...
-Sen kendini ne sanıyorsun! Bana emir veremezsin!
Diye bağırdı, kirli ayakları koltuğun üzerinde, peltekçe. Bütün dişlerini törpületmişti daha sert bir görünüm için. Siren ağzından bir farkı kalmamıştı ağzının. Sadece komikti. Ve zavallı...
-Ben beyaz peri meleziyim! Woah! Hepinizden güçlüyüm, örümceklerim var!
Dedim. Sesim ölümün soğukluğunu, tartışmasız gururunu yansıtıyordu. Dondu kaldı. Sade siyah deri eldivenlerimle yanından geçerken iki tane tokat attım ona.
-Eğer beğenmezsem seni çiğ çiğ örümceklerime, kalanını da arkadaşlarına yediririm.
Arkamı döndüm, göz kırptım. Ekledim;
-Aşağıya indiğimde bu salon tertemiz olacak!
Arkamdan sesini çıkarmadan küfür ediyordu adını bilmediğim “Törpü Diş”. Bunu biliyordum. Umursamadım.
Geçen hafta, geldiğim ilk gün arkadaşlarından “Bitli kraliçenin uyuz köpeği” diyeni saniye içinde öldürmem onları etkilemişti. O günden beri yanımda kraliçe Varnira ile olumsu tek bir kelime dahi etmediler.
Meridvenleri asil adımlarla birer ikişer çıktım.
_____________________________________________________________
Umarım hoşunuza gitmiştir bu arada Araneae (arané) nin tilemsini çok yakında yapacağım
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
beğendiğine çok sevindim canım çoook mutluyum
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
oo yine süper görünüo zaten aranaea adamımdır biliosun çok güzel olmuş iyiki koydun devamını getir lütfen takipçin hazırda
*TRUST&BETRAYAL*
[img]http://www.imgplace.com/[/img]
[img]http://www.imgplace.com/[/img]
teşekkür ederim psico bu hikayeyi düzenli koymaya da karar verdim bu arada
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Wayyyy... Niara'dan sora da bi hayal kırıklığı yaşamıştık.Ama bu kız dehşet yahu.Bunun sonu da "DİĞERLERİ GİBİ" kötü bitmicek di mi?Senin hikayelerine bayılıyorum ama, "DRAMA" dediğin katliyamların gerçekten hayal kıt,rıklığına uğratıyor.Onun dışında süpersin.Tamam, kabul.Her hikayenin mutlu sonla bitmesi olmaz.Ama sen her sonu kötü yapıyosun ki olmaz böyle
Kaptım bu kızı. Harika gidiyosun.Yaw beni de kendine benzettin valla. Hangi akşam senle konuşsam, kardeşimin karşısına uyumak için geldiği karanlık odada böhh diye atlama isteği duyuyorum ya. Ne hikmetse.Ama kan meselesi hala tutuyor arada. Neyse.Dewamını bekliyorum.
Kaptım bu kızı. Harika gidiyosun.Yaw beni de kendine benzettin valla. Hangi akşam senle konuşsam, kardeşimin karşısına uyumak için geldiği karanlık odada böhh diye atlama isteği duyuyorum ya. Ne hikmetse.Ama kan meselesi hala tutuyor arada. Neyse.Dewamını bekliyorum.
ayyh çok teşekkür ederim canıım beğenmene çok sevindim sonunuda artık zamanla
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
01 Şub 2009 2:43
Çook teşekkür ederim gerçekten de çok sevindim
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yaa neden en son ben bakıyorum
Neyse ya direk hikaye yorumum:
Ohaaa ya nasıl yazmayı beceriyorsun??
Seni gördükten sonra artık resmen kendimi ezik gördüm diyerek ne düşündüğümü anlamışsındır. Bu arada çook güzel bak merak ettim. Devammmm çok kısa olmuş bana göre
Neyse ya direk hikaye yorumum:
Ohaaa ya nasıl yazmayı beceriyorsun??
Seni gördükten sonra artık resmen kendimi ezik gördüm diyerek ne düşündüğümü anlamışsındır. Bu arada çook güzel bak merak ettim. Devammmm çok kısa olmuş bana göre
1. sayfa (Toplam 11 sayfa) [ 104 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |