Araneae- Örümcek Ağlarında Bir Gül-Altıncı Bölüm- Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4 ... 9, 10, 11, Sonraki |
Yazar
Mesaj
çok ama çok geçmiş olsun yukikocum ağrılı başınla yorumladın beni çok feci bir suçluluk hissediyorum özür dilerim ,
ve de yorumun için teşekkür ederim. bütün söylediklerini yapacağım senin sözünden çıkmayacağım U_U
he bu arada bu orjinal başlık için Uchiha' ya minnetarım. o buldu
ve de yorumun için teşekkür ederim. bütün söylediklerini yapacağım senin sözünden çıkmayacağım U_U
he bu arada bu orjinal başlık için Uchiha' ya minnetarım. o buldu
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Flood için özür dilerim aslında yarın koymayı planlıyordum ama ama ama ama ama zayıf bir iradem var U_U buyurun ;
Odamın kapısını usulca açtım. Soğuk hava yüzüme çarptı. Çıkmadan önce pencereyi hep açık bırakırdım.
Odamda çok az eşya vardı; basit iki tane yatak, büyüük bir gardırop, ikişer aynalı masa. Siyah kadife perdeler nasılda uçuşuyordu öyle. Aslında oda oldukça sade bir şıklıkla düzenlenmişti.
Pencereye doğru ilerledim; kapattım. Sırtımdaki ikiz kılıçları duvara yasladım. Yorucu bir gündü. Kraliçenin emri doğrultusunda küçük bir katliam yapmıştım, çok uzak bir diyarda.
***
Geceleri yatmadan önce saçımı tarayacak birilerinin olduğunu hayal etmişimdir hep. Fil dişi, uzun ince telli siyah düz saçlarımda gezdirdiğini...
Ama yoktu öyle birisi. Hiç olmamıştıda zaten. Ah, hayır öyle birisi olmuştu. Çok ama çok eskiden...
Düşünceyle eğidiğim kafamı hayretle kaldırdım. Aynaya yakından bakma ihtiyacı duydum. Gri gözlerim acı dolu yaşlarla dolmuştu. Geçmişi düşünmek istemiyordum ama oluyordu işte...
O yaşlı kadının bana sarılışı, ne kadar güzel olduğumu söylemesi..
Ellerimi öfkeyle sıktım.
Ne demişti bana Godebeurllü Mashka, “Genç kızlar seninki gibi bembeyaz, pürüssüz bir tene sahip olabilmek için neler yapıyorlar bir bilsen...”
Kafamı kararlılıkla iki yana salladım. Geçmiş, geçmiş bitmişti. Düşünerek vakit kaybetmeye değmezdi.
Çıplak omzumda hoş bir karıncalanma hissedince gülümseme engel olamadım. Elimi dev tarntulanın üzerinde gezdirdim. İşte bu huzu veriyordu.
Yatağıma girdim. Fazlasıyla soğuktu, sıkıcı. Nefret ediyordum o evde kalmaktan, her gün aynı şeyleri yapmaktan. Huzursuz oluyordum. Göz kapaklarım gözlerimi bir yorgan gibi örttüğü anda derin bir uykuya daldım.
***
Evin kapısını o kadar şiddetli vuran her kimse hayatının hatasını yapıyordu. Beni uyandırmaya cüret eden varlıkların canını almak gibi sevimli bir huyum vardı.
Merdivenleri büyük bir asabilikle birer birer inerken, geceleri çalışan kara peri bozuntularına lanet okuyordum. Kapının tokmağını acaleyle çevirdim.
Hangi salak bir avuç katilin evine en fazla on yaşındaki bir postacıyı gece gönderirdi ki?
Posta amirliği.
Cahil ve Hiçbir şeyden haberi olmayan posta amirliği...
Çocuğun güzel yeşil gözleri hayretle açıldı. Pembe ağzını açabildiği kadar çok açtı ve çığlığı bastı. Anında kafasını kesmek için elimi sırtıma götürdüm. Elim çıplak omuzma gelince ; üzerimde omuz dekolteli, dizimin bir karış üstüne gelen gecelikten başka hiç bir şey olmadığını hatırladım.
Ne bir kılıç, ne bir hançer.
Ama bir tarantula. Kafamın bir birinden uzak sekiz noktasındaki basınç, çocuğun heyecanını anlamama sağladı.
Çocuğun sakinleşmesini bekleyecek halim yoktu. Geri geri birkaç adım attığı anda onu boğazından yakaladım. Kaldırdım; duvara yapıştırdım ince bedenini.
-Sökül.
Oldukça sakin söylememe rağmen sesim, içimdeki nefreti, öfkeyi, kısacası bütün duygularımı yansıtıyordu.
Mektubu titreyerek uzattığı anda onu bıraktım. Yere gürültülü bir şekilde düştü. Toparlanması kolay olmadı, sürünerek evden çıktı. Ölesiye korkmuştu.
Ne aptaldı. Şu hamam böcekleri kendilerinden masum örümceklerden nasılda kokuyorlardı. Kapıyı kapattım. Yatağıma dönmek için sabırsızlanıyordum.
Zarfı aceleyle açtım. Shelva'dan takım “arkadaşımla” beraber bana geleceğini; onlarla ertesi gün öğlen, Issız Gece Mezarlığın'da buluşacağımı söyleyen basit bir nottu beni bu kadar rahatsız eden.
Ama mutlu olmuştum. Shelva'dan gelen en ufak bir not, bir hediye, bir gülümseme nefretle kararan kalbimi aydınlatan ışıktı benim için.
Sevinmiştim. Öyle ki kaçmamış olsaydı postacı çocuğa bahşiş bile verirdim.
Odamın kapısını usulca açtım. Soğuk hava yüzüme çarptı. Çıkmadan önce pencereyi hep açık bırakırdım.
Odamda çok az eşya vardı; basit iki tane yatak, büyüük bir gardırop, ikişer aynalı masa. Siyah kadife perdeler nasılda uçuşuyordu öyle. Aslında oda oldukça sade bir şıklıkla düzenlenmişti.
Pencereye doğru ilerledim; kapattım. Sırtımdaki ikiz kılıçları duvara yasladım. Yorucu bir gündü. Kraliçenin emri doğrultusunda küçük bir katliam yapmıştım, çok uzak bir diyarda.
***
Geceleri yatmadan önce saçımı tarayacak birilerinin olduğunu hayal etmişimdir hep. Fil dişi, uzun ince telli siyah düz saçlarımda gezdirdiğini...
Ama yoktu öyle birisi. Hiç olmamıştıda zaten. Ah, hayır öyle birisi olmuştu. Çok ama çok eskiden...
Düşünceyle eğidiğim kafamı hayretle kaldırdım. Aynaya yakından bakma ihtiyacı duydum. Gri gözlerim acı dolu yaşlarla dolmuştu. Geçmişi düşünmek istemiyordum ama oluyordu işte...
O yaşlı kadının bana sarılışı, ne kadar güzel olduğumu söylemesi..
Ellerimi öfkeyle sıktım.
Ne demişti bana Godebeurllü Mashka, “Genç kızlar seninki gibi bembeyaz, pürüssüz bir tene sahip olabilmek için neler yapıyorlar bir bilsen...”
Kafamı kararlılıkla iki yana salladım. Geçmiş, geçmiş bitmişti. Düşünerek vakit kaybetmeye değmezdi.
Çıplak omzumda hoş bir karıncalanma hissedince gülümseme engel olamadım. Elimi dev tarntulanın üzerinde gezdirdim. İşte bu huzu veriyordu.
Yatağıma girdim. Fazlasıyla soğuktu, sıkıcı. Nefret ediyordum o evde kalmaktan, her gün aynı şeyleri yapmaktan. Huzursuz oluyordum. Göz kapaklarım gözlerimi bir yorgan gibi örttüğü anda derin bir uykuya daldım.
***
Evin kapısını o kadar şiddetli vuran her kimse hayatının hatasını yapıyordu. Beni uyandırmaya cüret eden varlıkların canını almak gibi sevimli bir huyum vardı.
Merdivenleri büyük bir asabilikle birer birer inerken, geceleri çalışan kara peri bozuntularına lanet okuyordum. Kapının tokmağını acaleyle çevirdim.
Hangi salak bir avuç katilin evine en fazla on yaşındaki bir postacıyı gece gönderirdi ki?
Posta amirliği.
Cahil ve Hiçbir şeyden haberi olmayan posta amirliği...
Çocuğun güzel yeşil gözleri hayretle açıldı. Pembe ağzını açabildiği kadar çok açtı ve çığlığı bastı. Anında kafasını kesmek için elimi sırtıma götürdüm. Elim çıplak omuzma gelince ; üzerimde omuz dekolteli, dizimin bir karış üstüne gelen gecelikten başka hiç bir şey olmadığını hatırladım.
Ne bir kılıç, ne bir hançer.
Ama bir tarantula. Kafamın bir birinden uzak sekiz noktasındaki basınç, çocuğun heyecanını anlamama sağladı.
Çocuğun sakinleşmesini bekleyecek halim yoktu. Geri geri birkaç adım attığı anda onu boğazından yakaladım. Kaldırdım; duvara yapıştırdım ince bedenini.
-Sökül.
Oldukça sakin söylememe rağmen sesim, içimdeki nefreti, öfkeyi, kısacası bütün duygularımı yansıtıyordu.
Mektubu titreyerek uzattığı anda onu bıraktım. Yere gürültülü bir şekilde düştü. Toparlanması kolay olmadı, sürünerek evden çıktı. Ölesiye korkmuştu.
Ne aptaldı. Şu hamam böcekleri kendilerinden masum örümceklerden nasılda kokuyorlardı. Kapıyı kapattım. Yatağıma dönmek için sabırsızlanıyordum.
Zarfı aceleyle açtım. Shelva'dan takım “arkadaşımla” beraber bana geleceğini; onlarla ertesi gün öğlen, Issız Gece Mezarlığın'da buluşacağımı söyleyen basit bir nottu beni bu kadar rahatsız eden.
Ama mutlu olmuştum. Shelva'dan gelen en ufak bir not, bir hediye, bir gülümseme nefretle kararan kalbimi aydınlatan ışıktı benim için.
Sevinmiştim. Öyle ki kaçmamış olsaydı postacı çocuğa bahşiş bile verirdim.
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
teşekkür ederim cnm
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Sonuna çok güldüm ya Bahşiş, kaçmasaydı... Ya bu kız bi acayip takılıyo kendi edasında.Sen çocuğun karşısına kocamannn bir tarantulayla çık, sonra da korktu diye, tut kavana yapıştır Ay gerçekten çok matrak
Güzel bi bölümdü.Merak ettim şu kadını bak Kimmiş bakalım bizim kızın saçını tarayan Ama bişi sorucam.Araneae'nin saçları sarı değil miydi? Walla benim gözümde sarı gibi canlanıyo.Böyle dalgalı dalgalı...
Yine çok güzeldi.Ve (bi mucize bu heralde) daha uzun gibi geldi bana.Dewamını bekliyorum.
Güzel bi bölümdü.Merak ettim şu kadını bak Kimmiş bakalım bizim kızın saçını tarayan Ama bişi sorucam.Araneae'nin saçları sarı değil miydi? Walla benim gözümde sarı gibi canlanıyo.Böyle dalgalı dalgalı...
Yine çok güzeldi.Ve (bi mucize bu heralde) daha uzun gibi geldi bana.Dewamını bekliyorum.
teşekkür ederim canım yok siyah saçlı o ama belki niara siyah diyeceğime yalnışlıkla sarı demiş olabilirim
birde şey ıhm bu kız dediğin gibi braz acayip takılıyor farklı zevkleri ve espiri anlayışı var
birde şey ıhm bu kız dediğin gibi braz acayip takılıyor farklı zevkleri ve espiri anlayışı var
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Üzülmene gerek yok tatlım!
Nerden bilecektin ki başımın ağrıdığını
Şimdiiiii:
1. Bölüm giriş amaçlı olmuş ve ve zaten eksikleri yazmıştım.
2. Bölüm ise harika olmuş. Zaten hikayenin kan koktuğunu yazının renginden de anlaşılıyor. Eğer soğuk ve acımasız, dram ağırlıklı bi hikaye anlatılıyorsa açık mavi veya koyu mavi kullanılması gerek.
Eğer içinde aşk, drama, kan, vahşet bulunuyorsa kırmızı ve koyu kırmız, kısaca kırmızının tonları kullanılmalı. Sen de gayet hoş ve yakışan bi renk seçmişsin! Tebrik ederim. Renklerin insan psikolojisine çokça etki ettiğini biliriz ama hikaye yazarken pek aklımıza gelmez. Sen de bu kozunu da kullanarak bizi daha çok etkiliyorsun şimdi!
Bölümün içeriği hakkındaki yorumum:
Hem bolca ürktüğümüz hem de bu ürkütücü olaylardan bile elimizde olmadan gülebildiğimiz bi bölüm yazmışsın. Açkçası böyle vahşi vahşi gideceğimizi sanıyordum ama sen gün geçtikçe değişiyor ve gelişiyorsun.
Eğer tüm bölümler bu havada (tabi ara sıra değişebilir) gidecekse, burada gecelemeye başlamam gerekecek. Hatta yanıma bi de battaniye alaym ki üşütmeyeyim
Nerden bilecektin ki başımın ağrıdığını
Şimdiiiii:
1. Bölüm giriş amaçlı olmuş ve ve zaten eksikleri yazmıştım.
2. Bölüm ise harika olmuş. Zaten hikayenin kan koktuğunu yazının renginden de anlaşılıyor. Eğer soğuk ve acımasız, dram ağırlıklı bi hikaye anlatılıyorsa açık mavi veya koyu mavi kullanılması gerek.
Eğer içinde aşk, drama, kan, vahşet bulunuyorsa kırmızı ve koyu kırmız, kısaca kırmızının tonları kullanılmalı. Sen de gayet hoş ve yakışan bi renk seçmişsin! Tebrik ederim. Renklerin insan psikolojisine çokça etki ettiğini biliriz ama hikaye yazarken pek aklımıza gelmez. Sen de bu kozunu da kullanarak bizi daha çok etkiliyorsun şimdi!
Bölümün içeriği hakkındaki yorumum:
Hem bolca ürktüğümüz hem de bu ürkütücü olaylardan bile elimizde olmadan gülebildiğimiz bi bölüm yazmışsın. Açkçası böyle vahşi vahşi gideceğimizi sanıyordum ama sen gün geçtikçe değişiyor ve gelişiyorsun.
Eğer tüm bölümler bu havada (tabi ara sıra değişebilir) gidecekse, burada gecelemeye başlamam gerekecek. Hatta yanıma bi de battaniye alaym ki üşütmeyeyim
Звезды ближе ко мне, чем когда-либо ♥
wuuu bilgilendirme için çok teşekkür ederim yorumun içinde çok ama çok teşekkür ediyorum. Hikayenin bu havada gitmesine özen göstereceğim U_U
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Çok güzel bir bölümdü. Şu bahşiş olayı beni de gülümsetti hani. Yukiko'nun da dediği gibi bu renk yazı tipi çok hoş olmuş. Daha güzel canlandı gözümde. (Ben de mi değiştirsem ne yapsam?... ) Neyse devamını bekliyorum..
3. sayfa (Toplam 11 sayfa) [ 104 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |