Beyaz Ölünün Masalı- 6. Bölüm; Küçük Bir Kedi Gibi... Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5, 6, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Çok güzel yazmışsın Kendine ait güzel ve havalı bir tarzın var. (Ayrıca azcık da karanlık.) Beni şu ana kadar en çok ikinci bölümün etkiledi. Çok duygulandım o bölümde. Ben de bir ablayım böyle şeylere gelemem
Mantıklı U__U
Buldum ben sana Aangiye diye *-* Nasıl ama
Ayhh çok iğrencim Sustum ^_^ tamam ^^
Avatar-chan ^^
Edit;
Teşekkür etmeyi unutmuşum Kızgın hatun^^ Teşekkür ederim =)
Buldum ben sana Aangiye diye *-* Nasıl ama
Ayhh çok iğrencim Sustum ^_^ tamam ^^
Avatar-chan ^^
Edit;
Teşekkür etmeyi unutmuşum Kızgın hatun^^ Teşekkür ederim =)
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Çirkin Maskeler
Büyük, tablo bakımından zengin salonumuza inen taş merdivenin tam en ortasındaki basamağında durdum.
Bana çevrilmiş olan yüzlere kocaman gülücüklerimi yolladım. Birkaç saniye daha bekledim… Erkek kısmının beni fazlasıyla beğendiğine ikna olduktan sonra zarif adımlarla merdivenlerden inmeye devam ettim, yavaşça. Her adımımı büyük bir özenle atıyor, biliyordum ki yanlış bir hareketle merdivenlerden yuvarlanıp ebeveynlerimin aşırı tepkisini üzerimde toplamam an meselesi.
İstemedim değil. Her adımım da düşmenin; annemim yüzündeki dehşet ifadesinin, babamın yüzündeki utancın hayalini kuruyordum. Nitekim boynumu kırmaktan duyduğum endişe beni hayallerimi
gerçekleştirmekten alı koyuyordu.
Suratımda aynı yapay gülümseme, merdivenin son basamağından indim. Sırtıma attığım kırmızı, ipek şalı düşürmeyi unutmadım. İpek şal havada adeta dans ede ede merdivene kondu. Kandan bir nehri andırıyordu…
Masaya vardığımda uşağımız acele ile sandalyemi çekti, oturdum. Yapmam söylenildiği gibi utangaç bir şekilde kafamı eğdim. Ve müstakbel kayınvalidemin bana sorduğu soruyla kaldırdım başımı.
-Peki, Arp çalmayı biliyor musunuz?
Annemin normalde karga gibi olan sesime yaptığı yalan övgülerden sonra sormuştu bu soruyu.
-Ah evet. Küçüklüğümden beri çalarım.
Babamın onaylayan yüzüne baktım. İçim öfke ile kaynıyordu. Hırsları için beni bulldoga benzeyen iğrenç, gençliğinin en güzel yıllarını içkiyle kumara yatırmış bir adamla evlendiriyorlardı.
“Saray eğlencelerine davet bile edilebiliriz!” demişti annem beni çileden çıkaran bir şekilde.
Normal şartlar altında bu, başımı döndürebilirdi bile… Ama “o” varken bir ayyaşa gitmek… Üstelik onların, başka kimseyle anlaşmaya varamadıkları için bize gelmeleri gururumu çok incitiyordu.
Düşünmek bile gözlerimin dolmasına sebep oluyordu.
Birden bire salonun kapalı kapsının ardından bir ses geldi.
-Hayır, küçükhanım!
Annemin yeşil gözleri yaşlı dadının sesini duyunca öfkeyle parladı. Yine de gülümsemesine devam etti.
Kapı sert bir şekilde açıldı. Gülümsememi elimle kapattım.
Tera…
İçeriye yüzünde palyaçoyu andıran makyajıyla Tera girdi. Kendi kendisine yapmıştı makyajını. Dudaklarından burnuna kadar taşan ruju, yüzünü tamamen pembe yapan allığı, gözlerinin etrafını maviye yapan boyası gösteriyordu bunu.
Üzerine pembe, gelinliği andıran balon gibi şişkin bir elbise giymişti.
Tanrım, ne manzara ama
Rezil olmuştuk. En azından ailem öyle düşünüyordu. Öyle şaşkındılar ki …
Tera, evleneceğim iğrenç adamın yanına hiçbir şey demeden oturdu. Ki hiç te kolay olmadı çünkü boyu birisinin yardımı olamadan kolay kolay yüksek bir sandalyeye oturamayacak kadar kısaydı.
Kahkahalarımı bastırmakta zorlanıyordum.
Ve isterikli bir şekilde kahkaha atmaya başladım; Tera kaba bir şekilde sofradakilere uzanmıştı. Annemin hayal kırıklığıyla dolu gözlerini gördüm; kahkahalarımın şiddeti arttı.
Babamın elleri titriyordu; zevkten dört köşe olmuştum. Kontrolsüz bir şekilde düştüm .
Yaşlı dadım beni odama çıkardığında mutluluktan uçuyordum. Sonu kötü bitecekti biliyordum ama…
Gece yarsına doğru küçük “tık tık” sesleriyle uyandım. Birisi taş atıyordu pencereme. Kıkırdadım. Balkonumun kapısını açmamla beraber sert, soğuk rüzgar odama girdi. Uçuşan saç ve geceliğimle adeta koşarcasına çıktım balkona.
Bir hayaleti andırdığıma eminim.
Hayalet…
Günümün bütün iğrençliğini, onu balkonumun altında serenat yapmaya hazırlanırken görmemle unuttum. Sesli bir kahkaha attım; elimle ona sessiz olmasını işaret ettim.
Temiz, tüysüz esmer yüzünde bir tebessüm gördüm. Baharda açan bir çiçek gibiydi.
-Aşağıya gel!
Kafa salladım. Üzerime kalın bir pelerin alıp koşarcasına çıktım odamdan. Müstakbel eşim için nazlı nazlı indiğim merdivenleri, tutkulu sevgilim için coşkuyla kat ettim.
Evden usul kaçışımı hiç kimse fark etmedi. Her zamanki gibi…
Dışarısı soğuktu ve şaşırtıcı şekilde hiç kimse yoktu. O da yoktu. Will… lanet olası nereye kaybolmuştu?
Ürperdim. Onunla beraberken severek dinlediğim gecenin yaratıklarının sesi ürpertici bir ninniye dönüştü adeta.
-Will…
_______________________________________________________
Biraz fazlaca uzun olmuş sankiii Umarım hoşunuza gitmiştir ^^
Büyük, tablo bakımından zengin salonumuza inen taş merdivenin tam en ortasındaki basamağında durdum.
Bana çevrilmiş olan yüzlere kocaman gülücüklerimi yolladım. Birkaç saniye daha bekledim… Erkek kısmının beni fazlasıyla beğendiğine ikna olduktan sonra zarif adımlarla merdivenlerden inmeye devam ettim, yavaşça. Her adımımı büyük bir özenle atıyor, biliyordum ki yanlış bir hareketle merdivenlerden yuvarlanıp ebeveynlerimin aşırı tepkisini üzerimde toplamam an meselesi.
İstemedim değil. Her adımım da düşmenin; annemim yüzündeki dehşet ifadesinin, babamın yüzündeki utancın hayalini kuruyordum. Nitekim boynumu kırmaktan duyduğum endişe beni hayallerimi
gerçekleştirmekten alı koyuyordu.
Suratımda aynı yapay gülümseme, merdivenin son basamağından indim. Sırtıma attığım kırmızı, ipek şalı düşürmeyi unutmadım. İpek şal havada adeta dans ede ede merdivene kondu. Kandan bir nehri andırıyordu…
Masaya vardığımda uşağımız acele ile sandalyemi çekti, oturdum. Yapmam söylenildiği gibi utangaç bir şekilde kafamı eğdim. Ve müstakbel kayınvalidemin bana sorduğu soruyla kaldırdım başımı.
-Peki, Arp çalmayı biliyor musunuz?
Annemin normalde karga gibi olan sesime yaptığı yalan övgülerden sonra sormuştu bu soruyu.
-Ah evet. Küçüklüğümden beri çalarım.
Babamın onaylayan yüzüne baktım. İçim öfke ile kaynıyordu. Hırsları için beni bulldoga benzeyen iğrenç, gençliğinin en güzel yıllarını içkiyle kumara yatırmış bir adamla evlendiriyorlardı.
“Saray eğlencelerine davet bile edilebiliriz!” demişti annem beni çileden çıkaran bir şekilde.
Normal şartlar altında bu, başımı döndürebilirdi bile… Ama “o” varken bir ayyaşa gitmek… Üstelik onların, başka kimseyle anlaşmaya varamadıkları için bize gelmeleri gururumu çok incitiyordu.
Düşünmek bile gözlerimin dolmasına sebep oluyordu.
Birden bire salonun kapalı kapsının ardından bir ses geldi.
-Hayır, küçükhanım!
Annemin yeşil gözleri yaşlı dadının sesini duyunca öfkeyle parladı. Yine de gülümsemesine devam etti.
Kapı sert bir şekilde açıldı. Gülümsememi elimle kapattım.
Tera…
İçeriye yüzünde palyaçoyu andıran makyajıyla Tera girdi. Kendi kendisine yapmıştı makyajını. Dudaklarından burnuna kadar taşan ruju, yüzünü tamamen pembe yapan allığı, gözlerinin etrafını maviye yapan boyası gösteriyordu bunu.
Üzerine pembe, gelinliği andıran balon gibi şişkin bir elbise giymişti.
Tanrım, ne manzara ama
Rezil olmuştuk. En azından ailem öyle düşünüyordu. Öyle şaşkındılar ki …
Tera, evleneceğim iğrenç adamın yanına hiçbir şey demeden oturdu. Ki hiç te kolay olmadı çünkü boyu birisinin yardımı olamadan kolay kolay yüksek bir sandalyeye oturamayacak kadar kısaydı.
Kahkahalarımı bastırmakta zorlanıyordum.
Ve isterikli bir şekilde kahkaha atmaya başladım; Tera kaba bir şekilde sofradakilere uzanmıştı. Annemin hayal kırıklığıyla dolu gözlerini gördüm; kahkahalarımın şiddeti arttı.
Babamın elleri titriyordu; zevkten dört köşe olmuştum. Kontrolsüz bir şekilde düştüm .
Yaşlı dadım beni odama çıkardığında mutluluktan uçuyordum. Sonu kötü bitecekti biliyordum ama…
Gece yarsına doğru küçük “tık tık” sesleriyle uyandım. Birisi taş atıyordu pencereme. Kıkırdadım. Balkonumun kapısını açmamla beraber sert, soğuk rüzgar odama girdi. Uçuşan saç ve geceliğimle adeta koşarcasına çıktım balkona.
Bir hayaleti andırdığıma eminim.
Hayalet…
Günümün bütün iğrençliğini, onu balkonumun altında serenat yapmaya hazırlanırken görmemle unuttum. Sesli bir kahkaha attım; elimle ona sessiz olmasını işaret ettim.
Temiz, tüysüz esmer yüzünde bir tebessüm gördüm. Baharda açan bir çiçek gibiydi.
-Aşağıya gel!
Kafa salladım. Üzerime kalın bir pelerin alıp koşarcasına çıktım odamdan. Müstakbel eşim için nazlı nazlı indiğim merdivenleri, tutkulu sevgilim için coşkuyla kat ettim.
Evden usul kaçışımı hiç kimse fark etmedi. Her zamanki gibi…
Dışarısı soğuktu ve şaşırtıcı şekilde hiç kimse yoktu. O da yoktu. Will… lanet olası nereye kaybolmuştu?
Ürperdim. Onunla beraberken severek dinlediğim gecenin yaratıklarının sesi ürpertici bir ninniye dönüştü adeta.
-Will…
_______________________________________________________
Biraz fazlaca uzun olmuş sankiii Umarım hoşunuza gitmiştir ^^
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
ovvvv... O_O
ovvv... O_O
ovvv... O_O
şoktayım ya...
yapacak yorum bulamadım yani. benim zayıf kelime haznemle anlatılamayacak kadar güzel olmuş desem yeridir *-*
edit: kıskançlık nüksetti birden. ben niye böyle yazamıyorum lan? TT^TT
ovvv... O_O
ovvv... O_O
şoktayım ya...
yapacak yorum bulamadım yani. benim zayıf kelime haznemle anlatılamayacak kadar güzel olmuş desem yeridir *-*
edit: kıskançlık nüksetti birden. ben niye böyle yazamıyorum lan? TT^TT
Arbeit macht frei.
Rhea* merak etme o kıskançlık hepimizde oluyo
pisi-chan, harika bi bölümdü *-*
gözlerimi kırpmadan okudum desem biliyorum ki inanmazsın ama olsun ben bi şansımı deniyim *-*
bu bölüm başlı başına mükemmmeldi, ailesine de 'ohhh iyi oldu' diyesim geldi bi insanı istemediği biriyle evlendirmek ne demek yaa O___o
ayrıca will nereye kayboldu?? iyi bi yerde bitirmişsin
pisi-chan, harika bi bölümdü *-*
gözlerimi kırpmadan okudum desem biliyorum ki inanmazsın ama olsun ben bi şansımı deniyim *-*
bu bölüm başlı başına mükemmmeldi, ailesine de 'ohhh iyi oldu' diyesim geldi bi insanı istemediği biriyle evlendirmek ne demek yaa O___o
ayrıca will nereye kayboldu?? iyi bi yerde bitirmişsin
Shana~ Arigatou!! :3
Spoiler:
my_dream_jeanne@hotmail.com
Tanrı'm, kendimi neden acaba ihanete uğramışım gibi hissediyorum O___o''
Seni nankör, hain, kötü Pisi O__o'' Sana daha kaç defa yeni bölümü koyduğun zaman bana haber vermen gerektiğini söyleyeceğim O__o'' Bundan sonra yanımda pala taşımaya başlayacağım ve yeni bölümü koyduğu zaman haber vermeyen kötü pisiler için de kullanmaktan çekinmeyeceğimi bildiririm
Bu arada bölümün harikulade olduğunu söylemem gerek yok herhalde Tera'cığımız, Sevgili Ablası Shaina'ya bilmeden büyük bir iyilikte bulunmuş gibi oldu ^^
Shaina'nın birine aşık olabileceğine ihtimal vermiyordum O__o'' Yalnız, bir sorun var herhalde. Sevgili Will'ine acaba kavuşabilecek mi?.. Acaba Will'in Tera'nın ölümünde ufacıkta olsa katkı payı var mı?..
Bu arada Tera öldüğünde, Shaina ve Tera'nın annesiyle babası ne yapıyordu?.. Tera'yı öldüren Shaina artık bu su götürmez bir gerçek. Shaina'nın da inanmak istememesi bu olayı kaza niteliğine bağlıyor. "Çok pardon Tera, seni istemeden öldürdüm." şeklindeki kaza biçimi olabilir
Bu arada, devasa on altılık puntoyla yazan Hain pisi sen buna uzun bölüm mü diyorsun?.. Q___Q Seninle harbi harbi şu uzun-kısa bölüm hakkında konuşmamız gerektiğini fark etmiş bulunmaktayım O__o''
Bu arada duyguları çok iyi yansıttığını, harika kelime oyunların olduğunu da bilmeni istedim. Sade ve duru bir anlatımın tarzın yok *-* Bunu yapmayı başaran yazar sayısı da azdır, taktir ve tebrik ediyorum *-*
Çok güzel olmuş, devamının bana haber verilmesi dileğiyle bekliyor olacağım *-*
Seni nankör, hain, kötü Pisi O__o'' Sana daha kaç defa yeni bölümü koyduğun zaman bana haber vermen gerektiğini söyleyeceğim O__o'' Bundan sonra yanımda pala taşımaya başlayacağım ve yeni bölümü koyduğu zaman haber vermeyen kötü pisiler için de kullanmaktan çekinmeyeceğimi bildiririm
Bu arada bölümün harikulade olduğunu söylemem gerek yok herhalde Tera'cığımız, Sevgili Ablası Shaina'ya bilmeden büyük bir iyilikte bulunmuş gibi oldu ^^
Shaina'nın birine aşık olabileceğine ihtimal vermiyordum O__o'' Yalnız, bir sorun var herhalde. Sevgili Will'ine acaba kavuşabilecek mi?.. Acaba Will'in Tera'nın ölümünde ufacıkta olsa katkı payı var mı?..
Bu arada Tera öldüğünde, Shaina ve Tera'nın annesiyle babası ne yapıyordu?.. Tera'yı öldüren Shaina artık bu su götürmez bir gerçek. Shaina'nın da inanmak istememesi bu olayı kaza niteliğine bağlıyor. "Çok pardon Tera, seni istemeden öldürdüm." şeklindeki kaza biçimi olabilir
Bu arada, devasa on altılık puntoyla yazan Hain pisi sen buna uzun bölüm mü diyorsun?.. Q___Q Seninle harbi harbi şu uzun-kısa bölüm hakkında konuşmamız gerektiğini fark etmiş bulunmaktayım O__o''
Bu arada duyguları çok iyi yansıttığını, harika kelime oyunların olduğunu da bilmeni istedim. Sade ve duru bir anlatımın tarzın yok *-* Bunu yapmayı başaran yazar sayısı da azdır, taktir ve tebrik ediyorum *-*
Çok güzel olmuş, devamının bana haber verilmesi dileğiyle bekliyor olacağım *-*
Sewimlİ_HırsıZ'a bu güzel imzadan dolayı çok teşekkür eder ve minnetimi gönderirim
Spoiler:
Evet evet. Şu ana kadar yazdığın hikayeler içinde en beğendiğim bu sanırım =D Aşk temalı şeyleri pek sevmesem de bu hikayedeki anlatımına hayran kaldım. Çünkü bu seferki hikayenin bıraktığı tat kesinlikle diğerlerinden daha farklı iddia ediyorum. Tabi bir sayısal öğrencisine dil anlatım yorumları hakkında ne kadar güvenebilirsin orası meçhul xDD işte,idare ediver Kedicik v.v
İlerki zamanlarda bu Will'e yazık olacak gibime geliyor =D Tarzına alışmış biri olaraktan. Ama benim hiiiiç bir itirazım yok, hatta 'sekiz gözle' bekliyorum v.v (bkz:örümceğin anatomisi..) O bulldog tipliyi de aradan çıkartırsın sen v.v
Kendimi tekrar edeceğim ama bir daha söylüyorum, bu dili sakın bozma böyle şaahaane; Luffy'nin deyimiyle 'Suggggeeee!'
Hadi bakalım Kedi, aynı tempoyla devam. Sana verdiğim süreyi unutma =D
Adiossu~
İlerki zamanlarda bu Will'e yazık olacak gibime geliyor =D Tarzına alışmış biri olaraktan. Ama benim hiiiiç bir itirazım yok, hatta 'sekiz gözle' bekliyorum v.v (bkz:örümceğin anatomisi..) O bulldog tipliyi de aradan çıkartırsın sen v.v
Kendimi tekrar edeceğim ama bir daha söylüyorum, bu dili sakın bozma böyle şaahaane; Luffy'nin deyimiyle 'Suggggeeee!'
Hadi bakalım Kedi, aynı tempoyla devam. Sana verdiğim süreyi unutma =D
Adiossu~
Sen cidden aştın kendini Pisi-chan... Valla ciddi diyorum bak.
Seni geçen gün hayal kırıklığına uğrattım aramızdaki o mevzudan dolayı ama, umarım kalbini kırmamışımdır. Vicdan azabı çekiyorum da, ben uyarımı yapmıştım hatırlarsan. Yine de affedilir miyim, orası senin kedisel inisiyatifine kalmış.
Gerçi sen böyle milleti kıskançlıktan çatır çatır çatlattıkça, ben vicdan azabı çekmeye devam ederim. Ne yalan söyleyeyim, korkuyorum o meelüm fiilimsiyi hayata geçirmeye... Anladın sen onu canım.
Ve artık prenses-chanın pembe dizilerini ve trajik duygularını bir kenara bırakalım.Yoksa son raddeye gelerek "saçmalardan seçmeler Allah ne verdiyse" değip önüne sunmaktan -kısaca dırdırımdan; kırılan kalbim değil çenem olacak.(Gerçekten iğrencim, biliyorum )
Yine, yeniden yeni bölümle muhteşemsin canııııım.
Doğrusunu söylemek gerekirse, senin hikayelerini böyle yaşlı babaannelerin 2009 model yeni versiyon nasihatlerine benzetiyorum. Aradaki tek fark (bu bir eleştiri değil, tövbe ettim, sadece yazıyorum) senin bölümlerinin daha "kısa", ve daha "güzel" olması. Hani ben kelime süslemelerinin güzelliği açısından öyle karşılaştırarak şeyettim, yani.
Hikayenin kaşı gözü yok yani şimdi yalan mı, kelimelerine hayran kalmazsak neresine imreneceğiz? Gerçi söz konusu senin hikayense imkansız değil, sen yapacak bir kaş göz bulursun Bu günden sonra kedigillerde her şeyi bekliyorum ben.
İçeriğin...
Ramazan Ramazan orucumu bozduracaksın bana Pisicik ya, heyecandan tırnaklarımı kemiriyorum, o derece.
Evet, içeriğin mükemmel. O insanı tırnaksız bırakacak gizemine kurban olsun Prensesin, ah canım tü tü tü tütü kırk bir kere maşşallah!
Sen şimdi böyle çok güzel yazıyor olabilirsin, hepimizi imrendiredebilirsin, forumu ziyaret edecek henüz üye olmamış arkadaşlar üzerinde yan etkileri görülen bir kitap kurdu olduğum izlenimini de bıraktırabilirsin, kabul. Ama sen böyle yazarsan, biz napacağız Lütfin efem, cevabını bekliyorum bu sorunun.
Karaktercikciklerimize gelecek olursak...Shania'yı çözdüm çözecem,ya o beni ya ben onu çözecem, ikisinin ortası bir yerlerdeyim. Hazır ol, bir dahaki bölüme geliyor benim "psikolocik karakter tespit analizim".(Çok yaratıcıyım, huyum kurusun )
Ama bu yeni gelen Will... Ayağı ne uğurluymuş bu çocuğun ya. Daha gelir gelmez içimde bir şeyler kabardı. Çağırıyorlar beni Pisi-chan! Tut kolumdan kapmasınlar. Nedir, neyin ensidir bilemiyorum, ama bu çocuğun çok derin duyguları var ya İleride öğreneceğiz umarım, temennilerimiz o yönde U.U
Devamını beklemekteyim canım.
Seni geçen gün hayal kırıklığına uğrattım aramızdaki o mevzudan dolayı ama, umarım kalbini kırmamışımdır. Vicdan azabı çekiyorum da, ben uyarımı yapmıştım hatırlarsan. Yine de affedilir miyim, orası senin kedisel inisiyatifine kalmış.
Gerçi sen böyle milleti kıskançlıktan çatır çatır çatlattıkça, ben vicdan azabı çekmeye devam ederim. Ne yalan söyleyeyim, korkuyorum o meelüm fiilimsiyi hayata geçirmeye... Anladın sen onu canım.
Ve artık prenses-chanın pembe dizilerini ve trajik duygularını bir kenara bırakalım.Yoksa son raddeye gelerek "saçmalardan seçmeler Allah ne verdiyse" değip önüne sunmaktan -kısaca dırdırımdan; kırılan kalbim değil çenem olacak.(Gerçekten iğrencim, biliyorum )
Yine, yeniden yeni bölümle muhteşemsin canııııım.
Doğrusunu söylemek gerekirse, senin hikayelerini böyle yaşlı babaannelerin 2009 model yeni versiyon nasihatlerine benzetiyorum. Aradaki tek fark (bu bir eleştiri değil, tövbe ettim, sadece yazıyorum) senin bölümlerinin daha "kısa", ve daha "güzel" olması. Hani ben kelime süslemelerinin güzelliği açısından öyle karşılaştırarak şeyettim, yani.
Hikayenin kaşı gözü yok yani şimdi yalan mı, kelimelerine hayran kalmazsak neresine imreneceğiz? Gerçi söz konusu senin hikayense imkansız değil, sen yapacak bir kaş göz bulursun Bu günden sonra kedigillerde her şeyi bekliyorum ben.
İçeriğin...
Ramazan Ramazan orucumu bozduracaksın bana Pisicik ya, heyecandan tırnaklarımı kemiriyorum, o derece.
Evet, içeriğin mükemmel. O insanı tırnaksız bırakacak gizemine kurban olsun Prensesin, ah canım tü tü tü tütü kırk bir kere maşşallah!
Sen şimdi böyle çok güzel yazıyor olabilirsin, hepimizi imrendiredebilirsin, forumu ziyaret edecek henüz üye olmamış arkadaşlar üzerinde yan etkileri görülen bir kitap kurdu olduğum izlenimini de bıraktırabilirsin, kabul. Ama sen böyle yazarsan, biz napacağız Lütfin efem, cevabını bekliyorum bu sorunun.
Karaktercikciklerimize gelecek olursak...Shania'yı çözdüm çözecem,ya o beni ya ben onu çözecem, ikisinin ortası bir yerlerdeyim. Hazır ol, bir dahaki bölüme geliyor benim "psikolocik karakter tespit analizim".(Çok yaratıcıyım, huyum kurusun )
Ama bu yeni gelen Will... Ayağı ne uğurluymuş bu çocuğun ya. Daha gelir gelmez içimde bir şeyler kabardı. Çağırıyorlar beni Pisi-chan! Tut kolumdan kapmasınlar. Nedir, neyin ensidir bilemiyorum, ama bu çocuğun çok derin duyguları var ya İleride öğreneceğiz umarım, temennilerimiz o yönde U.U
Devamını beklemekteyim canım.
4. sayfa (Toplam 6 sayfa) [ 58 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |