Bloodline-EK BÖLÜM Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 13, 14, 15, 16, Sonraki |
|
Yazar
Mesaj
30 Mar 2009 20:41
9. Ve aynı zamanda Sonuncu bölüm:
Uyanış
Mai koşarak Alexander'a sarıldı.Ağlayan gözlerle Alexander'a "Lütfen beni bu vahşiden kurtar!" dedi.Mai'nin başından çok fazla olay geçmişti ve artık kaldıramayacak konuma geldi.Başından geçenleri özetlemek gerekirse Seichiyle 1-2 ay daha sevgilicilik oynadıktan sonra Seichi yavaş yavaş gerçek yüzünü yani Samurai'yi ortaya çıkarmıştı.Başlarda Mai'ye az ilgi göstermekti bu sonradan şiddete dönüşmüştü.Hatta Alexander oraya gelmeseydi Tıpkı Haruya yaptığı gibi Mai'yi de oracıkta kılıçtan geçirecekti.Mai delirmek üzereydi.Abisinin gözleri önünde kılıçtan geçirildikten sonra Kafasına bir şarjör boşaltılması sonra da sevgilisinin ya da kendisinin sevgilisi sandığı kişinin delirmiş gözlerle "Sıra sende!" diye üzerine yürümesi sürekli gözünün önüne geliyordu.Özellikle abisinin çığlıkları ve o durumda bile kardeşini düşünüp Seichiye kafa tutabilecek konumda olması Mai'yi derinden sarsmıştı.Kendi türünden nefret ediyordu.Peki Alexander oraya nasıl gelmişti?İşte aklını kurcalayan asıl soru buydu.O sırada Alexander nam-ı diğer "Bloodline" Samurai ye "Hemen elindeki kılıcı bırak ve uzaklaş.Sana toplam 15 saniye veriyorum.İntikam almak istiyorsan gelip benden al!Zavallı insanlardan değil!" dedi ve kılcını çekti ve "eğer burdan uzaklaşmassan seni bu kılıçla öldürücem!" dedi.Samurai güldü."Diyelim gitmedim,ve beni öldüremedin,o zaman neler olucağını biliyorsun değil mi?" Bloodline karşılık verdi "Dediklerinin hiçbirinin olmayacağını da sen biliyorsundur heralde?" Seichi "Deneyelim ve görelim!" dedi ve hamlesini yaptı.Bu hamle Bloodline için çok kolaydı.Ama onun işini hemen bitirmek istemiyordu.Hemen onu duvara mıhladı ve hareket etmemesi için kollarından ve bacaklarından tam damarların üstüne birer bıçak sapladı.o orda acı içinde kıvranırken Mai'ye döndü ve "Onu nasıl öldürmemi istersin?Çabuk cevap ver yoksa seçme şansın kalmdadan kan kaybından ölecek!" dedi.Ama Mai'den cevap alamadı.Alexander ona doğru yürüdü,nabzını kontrol etti ve acı içinde "Gülegüle Mai,seni mutlu edemediğim için üzgünüm..." dedi.Anlamıştı.Mai'nin aklı iflas etmişti.Ama mai'nin vücudu kıpıdıyordu.Beyni ölmğş fakat hala acı çekiyordu.Bloodline üzgün bir şekilde "Tekrar üzgünüm Mai,fakat bilmeni isterimki bunu senin için yapıyorum..." dedi ve bıçağını Mai'nin tam kalbine sapladı.Mai artık tamamen ölmüştü.O anda yaşamanın ne kadar değerli olduğunu anladı.İntihar etmek çok aptalcaydı.Mai'nin onu izlediğini biliyordu ve onu ancak şimdi mutlu edebileceğini de anlamıştı.Mai'nin bedenini aldı ve Fabrikaya götürdü.Orada bir delik açıp gömdü.Fabrikanın içini tamamen çiçeklerle kapladı ve Fabrikanın olduğu yeri tamamen bir çeşit karabüyüyle dokunulmaz yaptı.Msanın üstüne de Mai'nin okuyacağından adı gibi emin olduğu bir mektup yazıp bıraktı.Birkaç saat sonra Mektup, Ölü,Kızıl saçlı bir genç kızın gözyaşlarıyla ıslandı.Mektupta şunlar yazılıydı:
Mai;
Ben Alexander.Üzgünüm...Gerçekten...Hemde çok...Sanırım seni nasıl kurtarmaya geldiğimi merak ediyorsundur?Seini şu ana kadar hiç mutlu edemedim...Şimdi sorularını cevaplamaya çalışarak ve sana içimden geçenleri anlatarak seni rahatlatmaya çalışacağım.Hatırlıyor musun seni her an izlediğimi ve gittiğim yerden istediğim zaman dönebileceğimi söylemiştim?İşte böyle döndüm.Senin başının belada olduğunu gördüm ve geldim....Özür dilerim abin için gelemedim...Dünyaya geldiğimde nerede olduğumu bilmiyordum.Herkes garip bir dil konuşuyordu.Hemen oradan en son hızımla İngiltereye geldim.Önce bir harita alıp nerde olduğumu da bayrak yardımıyla buldum tabi yönümü bulmak için...O sırada Samurai abini...Üzgünüm...Samurai'yi seviyordun...Biliyorum...Ama bazen birilerinin gözüktüğü gibi olmadığını acı bir deneyimle anladın...Sanırım bu deneyim bir daha işine yaramayacak...Biliyorum bir yerlerden beni izliyorsun...Belki de şu anda yanımdasın.Çekinme ne zaman yanımdaysan bir işaret göster...Söz veriyorum seininle konuşurum.Senin abin bana bazen türler arasında barışın ve kardeşliğin olabileceğini ayrıca çalışmanın değerini öğretmişti.Ben de sana ve Abine kadar sonuna kadar sevgi ve saygı duyuyorum.Abinin öğretilerini kullanarak bundan sonra Türlerin kardeşliği için çalışacağıma söz veriyorum...Birgün ben de sizin yanınıza geleceğim...O zamana kadar beni bekleyin...Abini ve Seni şimdiden çok özledim...Özellikle de seni...Unutmayın ki kimse ölümsüz değildir..ben bile değilim...O yüzden yanınıza geleceğime dair garanti verebilirim...
Alexander...
Uyanış
Mai koşarak Alexander'a sarıldı.Ağlayan gözlerle Alexander'a "Lütfen beni bu vahşiden kurtar!" dedi.Mai'nin başından çok fazla olay geçmişti ve artık kaldıramayacak konuma geldi.Başından geçenleri özetlemek gerekirse Seichiyle 1-2 ay daha sevgilicilik oynadıktan sonra Seichi yavaş yavaş gerçek yüzünü yani Samurai'yi ortaya çıkarmıştı.Başlarda Mai'ye az ilgi göstermekti bu sonradan şiddete dönüşmüştü.Hatta Alexander oraya gelmeseydi Tıpkı Haruya yaptığı gibi Mai'yi de oracıkta kılıçtan geçirecekti.Mai delirmek üzereydi.Abisinin gözleri önünde kılıçtan geçirildikten sonra Kafasına bir şarjör boşaltılması sonra da sevgilisinin ya da kendisinin sevgilisi sandığı kişinin delirmiş gözlerle "Sıra sende!" diye üzerine yürümesi sürekli gözünün önüne geliyordu.Özellikle abisinin çığlıkları ve o durumda bile kardeşini düşünüp Seichiye kafa tutabilecek konumda olması Mai'yi derinden sarsmıştı.Kendi türünden nefret ediyordu.Peki Alexander oraya nasıl gelmişti?İşte aklını kurcalayan asıl soru buydu.O sırada Alexander nam-ı diğer "Bloodline" Samurai ye "Hemen elindeki kılıcı bırak ve uzaklaş.Sana toplam 15 saniye veriyorum.İntikam almak istiyorsan gelip benden al!Zavallı insanlardan değil!" dedi ve kılcını çekti ve "eğer burdan uzaklaşmassan seni bu kılıçla öldürücem!" dedi.Samurai güldü."Diyelim gitmedim,ve beni öldüremedin,o zaman neler olucağını biliyorsun değil mi?" Bloodline karşılık verdi "Dediklerinin hiçbirinin olmayacağını da sen biliyorsundur heralde?" Seichi "Deneyelim ve görelim!" dedi ve hamlesini yaptı.Bu hamle Bloodline için çok kolaydı.Ama onun işini hemen bitirmek istemiyordu.Hemen onu duvara mıhladı ve hareket etmemesi için kollarından ve bacaklarından tam damarların üstüne birer bıçak sapladı.o orda acı içinde kıvranırken Mai'ye döndü ve "Onu nasıl öldürmemi istersin?Çabuk cevap ver yoksa seçme şansın kalmdadan kan kaybından ölecek!" dedi.Ama Mai'den cevap alamadı.Alexander ona doğru yürüdü,nabzını kontrol etti ve acı içinde "Gülegüle Mai,seni mutlu edemediğim için üzgünüm..." dedi.Anlamıştı.Mai'nin aklı iflas etmişti.Ama mai'nin vücudu kıpıdıyordu.Beyni ölmğş fakat hala acı çekiyordu.Bloodline üzgün bir şekilde "Tekrar üzgünüm Mai,fakat bilmeni isterimki bunu senin için yapıyorum..." dedi ve bıçağını Mai'nin tam kalbine sapladı.Mai artık tamamen ölmüştü.O anda yaşamanın ne kadar değerli olduğunu anladı.İntihar etmek çok aptalcaydı.Mai'nin onu izlediğini biliyordu ve onu ancak şimdi mutlu edebileceğini de anlamıştı.Mai'nin bedenini aldı ve Fabrikaya götürdü.Orada bir delik açıp gömdü.Fabrikanın içini tamamen çiçeklerle kapladı ve Fabrikanın olduğu yeri tamamen bir çeşit karabüyüyle dokunulmaz yaptı.Msanın üstüne de Mai'nin okuyacağından adı gibi emin olduğu bir mektup yazıp bıraktı.Birkaç saat sonra Mektup, Ölü,Kızıl saçlı bir genç kızın gözyaşlarıyla ıslandı.Mektupta şunlar yazılıydı:
Mai;
Ben Alexander.Üzgünüm...Gerçekten...Hemde çok...Sanırım seni nasıl kurtarmaya geldiğimi merak ediyorsundur?Seini şu ana kadar hiç mutlu edemedim...Şimdi sorularını cevaplamaya çalışarak ve sana içimden geçenleri anlatarak seni rahatlatmaya çalışacağım.Hatırlıyor musun seni her an izlediğimi ve gittiğim yerden istediğim zaman dönebileceğimi söylemiştim?İşte böyle döndüm.Senin başının belada olduğunu gördüm ve geldim....Özür dilerim abin için gelemedim...Dünyaya geldiğimde nerede olduğumu bilmiyordum.Herkes garip bir dil konuşuyordu.Hemen oradan en son hızımla İngiltereye geldim.Önce bir harita alıp nerde olduğumu da bayrak yardımıyla buldum tabi yönümü bulmak için...O sırada Samurai abini...Üzgünüm...Samurai'yi seviyordun...Biliyorum...Ama bazen birilerinin gözüktüğü gibi olmadığını acı bir deneyimle anladın...Sanırım bu deneyim bir daha işine yaramayacak...Biliyorum bir yerlerden beni izliyorsun...Belki de şu anda yanımdasın.Çekinme ne zaman yanımdaysan bir işaret göster...Söz veriyorum seininle konuşurum.Senin abin bana bazen türler arasında barışın ve kardeşliğin olabileceğini ayrıca çalışmanın değerini öğretmişti.Ben de sana ve Abine kadar sonuna kadar sevgi ve saygı duyuyorum.Abinin öğretilerini kullanarak bundan sonra Türlerin kardeşliği için çalışacağıma söz veriyorum...Birgün ben de sizin yanınıza geleceğim...O zamana kadar beni bekleyin...Abini ve Seni şimdiden çok özledim...Özellikle de seni...Unutmayın ki kimse ölümsüz değildir..ben bile değilim...O yüzden yanınıza geleceğime dair garanti verebilirim...
Alexander...
17 Nis 2009 22:32
18 Nis 2009 17:08
18 Nis 2009 18:21
18 Nis 2009 18:27
18 Nis 2009 23:36
amanniiiiin bitmişşş ben sınavlarımııı bitirene kadar bitmişşşşş
Hikayede bir yer eksik kaldı ama U_U Haddim olmadan hikayeyi bitiriyorum
şincik şöyle ki :
canının son damlasında yerden kalktı samurai gidiyordu biricik aşkı olan serasın yanına Bu kavganın sona varacağı yoktu artık.İki ölümsüzün birbiri ile savaşması şaçmaydı(felsefe bile yaptım bak bakXD)Gidip serasıyla çayırlarda bir aşşayı bir yukarı gezecekti.
Ve kapanııışş XD (ciddiye almayın dersler bitince biraz şoke oldum )
Gökten üç elma düştü
Biri öyle hızlı düştü kii blodline elmayı fark edemeden kafasına çarptı.Kafası karpuz gibi patlayıp ikiye yarıldı.Şincik dirilsin de göreyim
İkinci elma serasın eline düştü.Ama samurai de elmayı isteyince kavga edip ayrıldılar.Cimri seras
Üçüncü elma da yazarımız ahimeti in tam ayağının dibine düştü.Zavallı ahimet elmayı görmedi.
Üstüne bastı kaypı kafa üstü düşüverdi.
(Allah korusun kaka elmaa deet bakimmm )
Ne hayırlı elma ama dimi
Ne diyelim darısı bütün okuyucuların başına.Şakaaa şakaaaa
neyse ben gene saçmalama dozajımı aştım kaçsam iyi olecekk
Hikayede bir yer eksik kaldı ama U_U Haddim olmadan hikayeyi bitiriyorum
şincik şöyle ki :
canının son damlasında yerden kalktı samurai gidiyordu biricik aşkı olan serasın yanına Bu kavganın sona varacağı yoktu artık.İki ölümsüzün birbiri ile savaşması şaçmaydı(felsefe bile yaptım bak bakXD)Gidip serasıyla çayırlarda bir aşşayı bir yukarı gezecekti.
Ve kapanııışş XD (ciddiye almayın dersler bitince biraz şoke oldum )
Gökten üç elma düştü
Biri öyle hızlı düştü kii blodline elmayı fark edemeden kafasına çarptı.Kafası karpuz gibi patlayıp ikiye yarıldı.Şincik dirilsin de göreyim
İkinci elma serasın eline düştü.Ama samurai de elmayı isteyince kavga edip ayrıldılar.Cimri seras
Üçüncü elma da yazarımız ahimeti in tam ayağının dibine düştü.Zavallı ahimet elmayı görmedi.
Üstüne bastı kaypı kafa üstü düşüverdi.
(Allah korusun kaka elmaa deet bakimmm )
Ne hayırlı elma ama dimi
Ne diyelim darısı bütün okuyucuların başına.Şakaaa şakaaaa
neyse ben gene saçmalama dozajımı aştım kaçsam iyi olecekk
İnanılmaz gelebilir ama öm görme yeteneğim sıfır =_=
14. sayfa (Toplam 16 sayfa) [ 151 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |