Donmuş Kalpler Sayfaya git: 1, 2, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Eski bir hikaye buldum bilgisayarımda. Bitmemiş. Baktım hala hatırlıyorum hem buraya koyayım hem de bitireyim dedim. Burası da çok durgun bu günlerde T__________T yorum gelir mi bilmem
Kusursuz bir tanrıçaydı o. Güzelliği ve zarafetiyle, kendisini gören zavallı insanların gözyaşlarını dondururdu. Buzların, suların kraliçesiydi o. Dostları vardı, dürüst ve sevgi dolu. Düşmanları vardı onurlu ve güçlü. Mutluydu o.
Çok eskiden.
Yalnız, üzgün, güzel ve zayıf o, şimdi. Eskilerden hatıra olarak kalmış, o buzdan güzelliği.
Neden mi kaybetti kendi kusursuzluğunu, kusursuz yaşamını?
Eritti çirkinlikler onun gücünü. Kirletti dostlarını-düşmanlarını. Hapsetti onu koyu bir karanlığa.
Emdi onun buzdan gururunu.
O, savaşı kaybetti. Yenilgisi kabul edilemezdi. Kendi güzelliğine ve gururuna yenilmişti. Nefret dolu ateşler onu esir aldı.
***
Saatlerce hareketsiz duran, porselen bebek kadar güzel olan kadın kapının tıkırtısını duyunca umutla kafasını kaldırdı. Sıkıcı hayatının tek heyecanı, eğlencesi gelmişti. Kalbinin umutsuzluk ve nefretle donmasını engelleyen tek varlıktı kapının paslı mandalını çeviren.
Kalbi heyecan ve sevgiyle küt küt atıyordu. Ama sevgilisi Ateş Pençe' yi görünce tabii ki de Hiçbir duygusunu belli etmedi. Tıpkı bir kraliçe gibi kibirle baktı ona.
Ateş Pençe'nin açık pembe dudakları zevkle kıvrıldı. Yüz yıldır tutsak olan Mavi Alev eskisi gibi gururlu ve kibirliydi. Bu onu her ne kadar eğlendirse de kız için daha da çok endişelenmesine sebep oluyordu.
Ona sarıldı.
-Bebeğim.
Sesi öylesine dokunaklı ve içtendi ki...
Kız soğuk dudaklarını çocuğun sıcak boynuna yapıştırdı. Kendisini hızla geri çekti. Elinin tersiyle çocuğun pürüzsüz yanağını tokatladı.
-Bir daha ama bir daha iki gün gelmemezlik edersen eğer, seni-seni...
-Sadece bir gün oldu ama.
Kız oldukça sert çıkışmıştı. Gün ışığını görmeden geçirdiği günler onu fazlasıyla saldırgan yapıyordu.
-Beni aptal yerine koyma, alçak yalancı! Işık göremiyorum diye bir dakikanın altmış saniye olduğunu, bir saatin altmış dakika olduğunu ve de bir günün yirmi dört saat olduğunu unuttuğumu sanma sakın! Saymayı da bildiğime göre kaç gün olduğunu gayet iyi biliyorum!
Ateş Pençe ona daha sıkı sarıldı. Onu mutlu etmek istiyordu.
-Bu seferki çok daha zor.
Dedi, kızın soğuk ellerine küçük demirden bir zekâ oyunu sıkıştırırken. Ondan Birkaç adım uzaklaştı.
Kız teşekkür etti. Her zamanki gibi kibirliydi sesi, ancak yolunda gitmeyen bir şeyler vardı.
-Ne oldu?
Mavi Alev ona cevap vermek isterdi, nitekim veremezdi. Nerede görülmüştü bir kraliçenin hayıflandığı? Hangi kraliçe söyleyebilirdi ki, ölümünü hissettiğini ondan korktuğunu? Her ne kadar yaşamaktan bıkmış olsa da görüyordu ya o Ateş Pençesini, krallığını yerle bir eden Ateş Pençe' sini Ona yaşamak için güç veriyordu sonsuz sevgisi.
Zayıf meşalenin ışığı ölümüne sevdiği kraliçenin gözlerindeki mutsuzluğu görmesine yetiyor hatta artıyordu bile.
Önceden sevinirdi ona zekâ oyunları getirdiğinde. Şimdi ise…Demek ki bir vakit gelecekti, paslı mandalın tıkırtısıyla da sevinmeyecekti tutsak Mavi Alev .
Kusursuz bir tanrıçaydı o. Güzelliği ve zarafetiyle, kendisini gören zavallı insanların gözyaşlarını dondururdu. Buzların, suların kraliçesiydi o. Dostları vardı, dürüst ve sevgi dolu. Düşmanları vardı onurlu ve güçlü. Mutluydu o.
Çok eskiden.
Yalnız, üzgün, güzel ve zayıf o, şimdi. Eskilerden hatıra olarak kalmış, o buzdan güzelliği.
Neden mi kaybetti kendi kusursuzluğunu, kusursuz yaşamını?
Eritti çirkinlikler onun gücünü. Kirletti dostlarını-düşmanlarını. Hapsetti onu koyu bir karanlığa.
Emdi onun buzdan gururunu.
O, savaşı kaybetti. Yenilgisi kabul edilemezdi. Kendi güzelliğine ve gururuna yenilmişti. Nefret dolu ateşler onu esir aldı.
***
Saatlerce hareketsiz duran, porselen bebek kadar güzel olan kadın kapının tıkırtısını duyunca umutla kafasını kaldırdı. Sıkıcı hayatının tek heyecanı, eğlencesi gelmişti. Kalbinin umutsuzluk ve nefretle donmasını engelleyen tek varlıktı kapının paslı mandalını çeviren.
Kalbi heyecan ve sevgiyle küt küt atıyordu. Ama sevgilisi Ateş Pençe' yi görünce tabii ki de Hiçbir duygusunu belli etmedi. Tıpkı bir kraliçe gibi kibirle baktı ona.
Ateş Pençe'nin açık pembe dudakları zevkle kıvrıldı. Yüz yıldır tutsak olan Mavi Alev eskisi gibi gururlu ve kibirliydi. Bu onu her ne kadar eğlendirse de kız için daha da çok endişelenmesine sebep oluyordu.
Ona sarıldı.
-Bebeğim.
Sesi öylesine dokunaklı ve içtendi ki...
Kız soğuk dudaklarını çocuğun sıcak boynuna yapıştırdı. Kendisini hızla geri çekti. Elinin tersiyle çocuğun pürüzsüz yanağını tokatladı.
-Bir daha ama bir daha iki gün gelmemezlik edersen eğer, seni-seni...
-Sadece bir gün oldu ama.
Kız oldukça sert çıkışmıştı. Gün ışığını görmeden geçirdiği günler onu fazlasıyla saldırgan yapıyordu.
-Beni aptal yerine koyma, alçak yalancı! Işık göremiyorum diye bir dakikanın altmış saniye olduğunu, bir saatin altmış dakika olduğunu ve de bir günün yirmi dört saat olduğunu unuttuğumu sanma sakın! Saymayı da bildiğime göre kaç gün olduğunu gayet iyi biliyorum!
Ateş Pençe ona daha sıkı sarıldı. Onu mutlu etmek istiyordu.
-Bu seferki çok daha zor.
Dedi, kızın soğuk ellerine küçük demirden bir zekâ oyunu sıkıştırırken. Ondan Birkaç adım uzaklaştı.
Kız teşekkür etti. Her zamanki gibi kibirliydi sesi, ancak yolunda gitmeyen bir şeyler vardı.
-Ne oldu?
Mavi Alev ona cevap vermek isterdi, nitekim veremezdi. Nerede görülmüştü bir kraliçenin hayıflandığı? Hangi kraliçe söyleyebilirdi ki, ölümünü hissettiğini ondan korktuğunu? Her ne kadar yaşamaktan bıkmış olsa da görüyordu ya o Ateş Pençesini, krallığını yerle bir eden Ateş Pençe' sini Ona yaşamak için güç veriyordu sonsuz sevgisi.
Zayıf meşalenin ışığı ölümüne sevdiği kraliçenin gözlerindeki mutsuzluğu görmesine yetiyor hatta artıyordu bile.
Önceden sevinirdi ona zekâ oyunları getirdiğinde. Şimdi ise…Demek ki bir vakit gelecekti, paslı mandalın tıkırtısıyla da sevinmeyecekti tutsak Mavi Alev .
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Sonunda ne zamandan beri okumadığım fanfiction bölümüne geri döndüm =D Kedi-chanım özlemişim seni okumayı. Nasıl anlatsam sana, uzun süreden beri okuma şevkim kırılmıştı sebepsiz sanırım emin değilim. Bugün yine dirildi bu istek. Anlatabiliyorum değil mi? Anlayışına sığınıyorum Kedi-chanım...
Bu arada şu zeka oyunu işini sevdim v.v harika...
Bu arada şu zeka oyunu işini sevdim v.v harika...
Çok teşekkür ederim Shinjutsu çok sevindim -^_^-
Hiza^^
Çok teşekkür ederim . elbette seni çok iyi anlıyorum aynısı bazen banada oluyor U_U
gene çok teşekkür ederim hiza
Hiza^^
Çok teşekkür ederim . elbette seni çok iyi anlıyorum aynısı bazen banada oluyor U_U
gene çok teşekkür ederim hiza
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yeni hikayemiz cümlemize hayırlı uğurlu olsun arkadaşlar! Evet Kara Kedicik lütfen kurdeleyi kesmek için sizi bekliyoruz Alkış yok mu arkadaşlar? Ah işte geldi...
Buyrun makas veeee evet, kuvvetli bir alkış istiyorum
--------------ŞAK ŞAK ŞAK!---------------
Hayırlı olsuuunn!!!!
Tatlımcım! Gerçekten güzel bir başlangıç! Devamını bekliyorum canım
Buyrun makas veeee evet, kuvvetli bir alkış istiyorum
--------------ŞAK ŞAK ŞAK!---------------
Hayırlı olsuuunn!!!!
Tatlımcım! Gerçekten güzel bir başlangıç! Devamını bekliyorum canım
Звезды ближе ко мне, чем когда-либо ♥
Bir şey sorabilir miyim Pisicik?
Ya acaba yazılarını okuduktan sonra insanların açık kalan ağızları yüzünden bozulan klavyelerden çok mu hoşlanıyorsun?Bu kaçıncı klavye ya!
Diyecek kelime bulamıyorum ben artık sana. Uzun da yazsam kısa da yazsam, yettiremiyorum, parmaklarım sızlıyor yani. (şaka bir yana, basmaktan kalvye tutukluk yapmaya başladı ya ) Karşımda süpeeeerrrr ötesi turbo misali bir yeteneek duruyor. Ben artık ne diyeyim, ne söyleyeyim?
Eveeett... Baştan maruzatlarımı bildireyim Pisicik Hanım.
Yeni fanımız hayırlı uğurlu olsun. Unutturma, bi daha ki girişime nazar boncuğu getireyim. Bunu bari karşı marketin donmuş gıda reyonuna çevirip, iki de bir "Canlarım! Ben donduruyorum!!!" diyip yüreğime ağzıma getirme. Kaç hayranını burada kalp krizi geçittittiriyorsun, haberin var mı?
Bi de, bi de, bi de...
Bunda bari uzun yaz ya. Ya lütfen ama, bıdıcık bıdıcık elim kadar bir şey yazıyorsun. Tadı damağımda kalıyor.
Onun dışında, her zamanki gibi cümle kuruşların, betimlemelerin harika olmuş canıım. (Hazır yapıştırmalık laf. Her yorumda sahurluk pilav gibi ısıtıp ısıtıp önüne getirmekten ne anlıyorum bilmem. Ama söylemeden de edemiyorum )Zaten içerik harika, bunu her zaman söylüyorum. Ama bir kere daha belirtiyorum, "kısa yazma şunları canım ya!"
Mart geldi dedik coşar bizim kedi dedik. Dedik demesine de form öldü (Allah taksiratını affetsin) kimseden ses yok,hala da öyle maşşallah. Baktık bizim kediden de ses yok. Mart geçti hala yok. Öldü kaldı desem, arada mırlıyor. Geri geldi gelmesine, yine bir değişiklik yok. Hortlatıver şu fanı da, azıcık yüzümüz gülsün di mi? Mart'ta bıraktım kısacık, geliyorum yine kısacık. Bunu değiştiremeyecekmiyiz biz yani?
İlerde bir kitap çıkarırsan, ilk imzalı basımını ben isterim, şimdiden söyleyeyim. Buraya da yazıyorum, kimse niyetlenmesin. Ben siparişimi çıkmadan vereyim. Ama böyle kısa yazmaya devam edersen, heralde onu kitap değil, broşür diye yayınlıcaklar pisicim. Yapma böyle yaa...
Evett...Dewamını bekliyorum (Bu sefer pat diye kestim ama, ikinci hazır cevap )
Ya acaba yazılarını okuduktan sonra insanların açık kalan ağızları yüzünden bozulan klavyelerden çok mu hoşlanıyorsun?Bu kaçıncı klavye ya!
Diyecek kelime bulamıyorum ben artık sana. Uzun da yazsam kısa da yazsam, yettiremiyorum, parmaklarım sızlıyor yani. (şaka bir yana, basmaktan kalvye tutukluk yapmaya başladı ya ) Karşımda süpeeeerrrr ötesi turbo misali bir yeteneek duruyor. Ben artık ne diyeyim, ne söyleyeyim?
Eveeett... Baştan maruzatlarımı bildireyim Pisicik Hanım.
Yeni fanımız hayırlı uğurlu olsun. Unutturma, bi daha ki girişime nazar boncuğu getireyim. Bunu bari karşı marketin donmuş gıda reyonuna çevirip, iki de bir "Canlarım! Ben donduruyorum!!!" diyip yüreğime ağzıma getirme. Kaç hayranını burada kalp krizi geçittittiriyorsun, haberin var mı?
Bi de, bi de, bi de...
Bunda bari uzun yaz ya. Ya lütfen ama, bıdıcık bıdıcık elim kadar bir şey yazıyorsun. Tadı damağımda kalıyor.
Onun dışında, her zamanki gibi cümle kuruşların, betimlemelerin harika olmuş canıım. (Hazır yapıştırmalık laf. Her yorumda sahurluk pilav gibi ısıtıp ısıtıp önüne getirmekten ne anlıyorum bilmem. Ama söylemeden de edemiyorum )Zaten içerik harika, bunu her zaman söylüyorum. Ama bir kere daha belirtiyorum, "kısa yazma şunları canım ya!"
Mart geldi dedik coşar bizim kedi dedik. Dedik demesine de form öldü (Allah taksiratını affetsin) kimseden ses yok,hala da öyle maşşallah. Baktık bizim kediden de ses yok. Mart geçti hala yok. Öldü kaldı desem, arada mırlıyor. Geri geldi gelmesine, yine bir değişiklik yok. Hortlatıver şu fanı da, azıcık yüzümüz gülsün di mi? Mart'ta bıraktım kısacık, geliyorum yine kısacık. Bunu değiştiremeyecekmiyiz biz yani?
İlerde bir kitap çıkarırsan, ilk imzalı basımını ben isterim, şimdiden söyleyeyim. Buraya da yazıyorum, kimse niyetlenmesin. Ben siparişimi çıkmadan vereyim. Ama böyle kısa yazmaya devam edersen, heralde onu kitap değil, broşür diye yayınlıcaklar pisicim. Yapma böyle yaa...
Evett...Dewamını bekliyorum (Bu sefer pat diye kestim ama, ikinci hazır cevap )
Ahaaaaahh bennn bennn yine sonnnn ennnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnn sonn yeterrrrr
ağlicammm yıkıcam buralarıııı ama bütün sınavlarımı bitirdim sabah akşam uğricamm ilk yorumu ben yazıcaammmmmm
Xunlai ben sanna ne diyim yaaa süpersinn senn mütişsinnn harikasınnn
Umutsuzlukların donuk yazarı bak slogan bile buldummm eyoo geri döndümmm yokmu alkışş XD
ağlicammm yıkıcam buralarıııı ama bütün sınavlarımı bitirdim sabah akşam uğricamm ilk yorumu ben yazıcaammmmmm
Xunlai ben sanna ne diyim yaaa süpersinn senn mütişsinnn harikasınnn
Umutsuzlukların donuk yazarı bak slogan bile buldummm eyoo geri döndümmm yokmu alkışş XD
İnanılmaz gelebilir ama öm görme yeteneğim sıfır =_=
Küçük Kuzgun' dan yine mükemmel tasvirler eşliğinde bir ruh ziyafeti. Yazılarını tekrar ve tekrar okuyorum. Tasvirlerin o kadar canlı ki her karesi gözümün önüne geliyor. Her tekrar okuyuşumda bir yerlerde tanıdık birşeylerin hazzı beliyor içimde... Sanki başka yaşamlarım olmuşçasına
Ama Kuzguncuk, haddimde olmayarak bir eleştirim olacak -isimler konusunda. Bu tür hikayelere günlük isimler yerine sıfatlı, isimli tamlamalar bulsan çok daha hoş olur.
Nasıl diyeyim;
Mesela Zoé için: Mavi Alev (Çünki karakterin kaderi ve doğası gereği buza hakim. Ama aynı zamanda içinde tutkunun ateşi var.), Peri Ateşi (Perilerin cezbeden ikonik bir yanları vardır. Ateş için ise sanırım çok taktım ateşe diyicem ), Harmoni (yine doğasının soğukluğu ve içindeki tezatlığı harmonik bir şekilde yansıtmasından geldi aklıma)
Ya da Lee için: Ateş Pençesi, Tilki Ateşi (ki Lee'nin içinde ateşin yakıcılığı ve tilkinin kurnazlığı, oyunseverliği var) , Safir Atmaca (Zoé'nin değerli taşı ve bir atmacanın tetikte, avlayan, kurbanını süzen doğası)
gibi isimler versen -ki özellikle karakterlerin bazı yönlerini ortaya çıkaran tezatlı tamlamalar öykülerini çok daha çekici kılar.
Canını sıktıysam özür dilerim. Benim gereksiz ve değersiz bulduğum isimlerden çok daha güzellerini ve kulak okşayanlarını bulacağın bir ruh derinliğin olduğunu biliyorum.
Ama Kuzguncuk, haddimde olmayarak bir eleştirim olacak -isimler konusunda. Bu tür hikayelere günlük isimler yerine sıfatlı, isimli tamlamalar bulsan çok daha hoş olur.
Nasıl diyeyim;
Mesela Zoé için: Mavi Alev (Çünki karakterin kaderi ve doğası gereği buza hakim. Ama aynı zamanda içinde tutkunun ateşi var.), Peri Ateşi (Perilerin cezbeden ikonik bir yanları vardır. Ateş için ise sanırım çok taktım ateşe diyicem ), Harmoni (yine doğasının soğukluğu ve içindeki tezatlığı harmonik bir şekilde yansıtmasından geldi aklıma)
Ya da Lee için: Ateş Pençesi, Tilki Ateşi (ki Lee'nin içinde ateşin yakıcılığı ve tilkinin kurnazlığı, oyunseverliği var) , Safir Atmaca (Zoé'nin değerli taşı ve bir atmacanın tetikte, avlayan, kurbanını süzen doğası)
gibi isimler versen -ki özellikle karakterlerin bazı yönlerini ortaya çıkaran tezatlı tamlamalar öykülerini çok daha çekici kılar.
Canını sıktıysam özür dilerim. Benim gereksiz ve değersiz bulduğum isimlerden çok daha güzellerini ve kulak okşayanlarını bulacağın bir ruh derinliğin olduğunu biliyorum.
şiddet sorununu çözemiyorsa kesinlikle eksik kullandığındandır
Yukikocuuuuum Çok ama çok teşekkür ederim.
Wuuuu Prensesim ne güzel bir yorumdur böyle ^^ Çok teşekkür ederim. İnan bana yorumunu okumaktan o kadar çok zevk aldım ki.... Ve de öyle çok güldüm kiii
Seraaaas ben hep burdaydım da sen nerelerdeydin Beklemekten ağaç oldum ağaaaaç Çok sevindim seni görüdüğüme. Ve elbette güzel yorumuna ^^ Teşekkür ederim =)
Yakut, bu güzel yorumun için çok ama çok teşekkür ederim Çok sevindim ^^ Haddimde olmayarak ta nedemek bunu söylemen benim için çok muhteşem oldu ki herşeyi söylemeye hakkın var . Bu güzel fikirlerin içinde kocaman teşekkürlerimi belirtmek isterim.Çok büyük isim sorunları yaşıyordum . Beni bu dertten kurtardın. *-* Bulduğun isimler de çok muhteşem zaten. "Mavi Alev" ve "Ateş Pençe" bu isimlere bayıldım. Daha iyisini bulabileceğimi hiç sanmıyorum. Canımı sıkmak konusuna gelince bu güzel fikirler karşısnda canım nasıl sıkılabilir ki Hemen isimleri kullanıyorum
Konu dışı : Küçük Kuzgun olmak benim için bir onurdur
Wuuuu Prensesim ne güzel bir yorumdur böyle ^^ Çok teşekkür ederim. İnan bana yorumunu okumaktan o kadar çok zevk aldım ki.... Ve de öyle çok güldüm kiii
Seraaaas ben hep burdaydım da sen nerelerdeydin Beklemekten ağaç oldum ağaaaaç Çok sevindim seni görüdüğüme. Ve elbette güzel yorumuna ^^ Teşekkür ederim =)
Yakut, bu güzel yorumun için çok ama çok teşekkür ederim Çok sevindim ^^ Haddimde olmayarak ta nedemek bunu söylemen benim için çok muhteşem oldu ki herşeyi söylemeye hakkın var . Bu güzel fikirlerin içinde kocaman teşekkürlerimi belirtmek isterim.Çok büyük isim sorunları yaşıyordum . Beni bu dertten kurtardın. *-* Bulduğun isimler de çok muhteşem zaten. "Mavi Alev" ve "Ateş Pençe" bu isimlere bayıldım. Daha iyisini bulabileceğimi hiç sanmıyorum. Canımı sıkmak konusuna gelince bu güzel fikirler karşısnda canım nasıl sıkılabilir ki Hemen isimleri kullanıyorum
Konu dışı : Küçük Kuzgun olmak benim için bir onurdur
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Kara Kedicik... Öncelikle hayırlı olsun diyim yeni hikayen için...
Sonra da girişinin çok güzel olduğunu belirteyim...
1-Yeni hikayen hayırlı olsun...
2-Girişin çok güzel olmuş...
Sevgilerle devamını bekliyorum....
Sonra da girişinin çok güzel olduğunu belirteyim...
1-Yeni hikayen hayırlı olsun...
2-Girişin çok güzel olmuş...
Sevgilerle devamını bekliyorum....
1. sayfa (Toplam 2 sayfa) [ 11 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |