Foton Kuşağı / 6. Bölüm / 3. Sayfa Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, Sonraki |
Yazar
Mesaj
26 Tem 2009 4:11
Bölüm 4
Nihayet düştükleri tünelin sonu görünüyordu. Yaklaşık 3 saniyedir düşüyorlardı fakat bu onlara 30 saniye gibi gelmişti. Faint Smile ve Melovyn hızla, sırt üstü çimenlerin üstüne düştüler. Faint Smile eliyle başını ovaladı ve “Bir daha asla yapmayacağım…” diye inledi. Noldwire birçok kez ışınlandığı için buna alışıktı. Lucas daha önce ışınlanmamıştı fakat paralel evrende dolaşmak ile benzer bir his vermişti. Yavaşça süzülerek yere indiler. Mitrusel’in biraz güneyinde, MistTree ormanındaydılar. Her taraf sisler içerisindeydi. Uzun ve eğreltili, söğüt ağacından yapılan asasını sıkıca kavradı Noldwire. “Yolumuz uzun, güneşin doğmasına da pek az kaldı. Harekete geçsek iyi olur.” Yerden önce kalkan Melovyn, Faint Smile’a elini uzatıp yerden kalkmasına yardım etti. “Bu ormanın garip bir havası var.”
Yola koyuldular ve sisli ormanda, uzun koyu kahverengi ağaçların arasından, hızlıca yürüyorlardı. Aylar ve yıldızlar artık gözükmüyor, yerlerini Güneşe bırakıyordu. Neredeyse 5 saattir yürüyorlardı ve hepsi yorulmaya başlamıştı. Beyaza doğru dönmüş kahverengi sakallarını sıvazladı Noldwire. “Sanırım yolu hatırlamıyorum. Fakat bitişinde bir bataklık var.” Ve Lucas’a dönüp “Yardımın gerekecek kadim dostum” dedi. Lucas ne yapması gerektiğini anlamıştı. Paralel evrene geçmeyi pek sevmiyordu fakat başka şansları yok gibiydi. “İçin rahat olsun, bedenini koruyacağız.”
Lucas, sırtını bir ağaca yaslayarak yere oturdu. Gözlerini kapatıp, kafasından bütün düşünceleri attı. Sadece ruhunun vücudundan ayrıldığını düşünüyordu. Hayat gittikçe renksizleşiyor ve soluyordu. Sesler gittikçe azaldı, vücudunun hafiflediğini hisseti… Gittikçe yükseldiğini. Yukarı doğru baktığında mavi gökyüzünü döndüren girdabı gördü. Fısıltıları duymaya başladı. Sanki ona bir şeyler söylüyordu. İyice yükselmişti. Etrafına bakınıp, ormanın bitişindeki bataklığı gördü. Geri dönmek için, vücudu ile bağlantılı olan altınımsı ipi takip etmeye başladı.
“İnsan kokusu alıyorum… Evet, kesinlikle insan kokusu!” Ormanın derinliklerinden dört Kurtadam fırladı. İlk başta tamamen insan gibiydiler fakat inanılmaz bir cazibeleri vardı. İnsanlara doğru hızlıca yürüyorlardı. Yavaş yavaş sivri dişlerleri çıkmaya başladı. Tüm vücutları kıllanıyordu. Hızlıca koşmaya başladılar ve aniden kurt’a dönüştüler. Tüm kıyafetleri parçalandı. Artık 4 bacaklarının üstünde koşuyorlardı. Normal bir kurttan çok daha iriydiler. Gri, heybetli gözleri insanlara doğru kilitlenmişti.
Noldwire asasını iki eliyle kavrayıp, hızla yere vurdu. Lucas ve kendisini mavi bir kürenin içine aldı. Faint Smile ve Melovyn ileri atıldı. Biri, Faint Smile’a saldırıya geçti. Faint Smile kılıçlarını sıkıca kavradı. Kurtadam iri sağ pençesi ile Faint Smile’ın yüzüne doğru saldırmaya çalıştı. O kadar hızlıydı ki Faint Smile son anda yüzünü geriye doğru çekti. Pençe yüzünü birkaç santim yakınından geçti. Normal bir insanın bu saldırıdan kurtulması imkânsızdı. Beklediği fırsatın bu olduğuna karar veren Faint Smile, kılıçlarını yüzünün önünden geçmekte olan pençeye doğru hızlıca çekti. Kurtadam hala havadayken, sol tarafına doğru atıldı ve kılıcı ile karnına derin bir yarık açtı. Kurtadam acı içinde inleyerek yere düştü. Yere düşen arkadaşını gören diğer kurtadamlar çok öfkelendi. Faint Smile’ın kalbi çok hızlı atmaya başladı. Gittikçe hızlanıyor ve görmesi netleşiyordu. Yaralanan kurt son gücü ile sıçradı. İri kocaman dişleri ile Faint Smile’ın göğsüne doğru saldırdı. Faint Smile sol tarafa doğru kaçmaya çalıştı fakat kurtadam çok hızlıydı. Sağ pençesi ile Faint Smile’ın kolunda derin bir yarık açtı. Faint Smile acı içinde bir çığlık attı. Sağ elindeki kılıcı yere düştü. Yarası çok acı veriyordu ve kolu titriyordu. Bir şeyler yapmalıydı. Sol kılıcını iki eliyle iyice kavradı ve tüm gücü ile kurtadamın üstüne doğru atlayıp kılıcını kurtadamın boynundan içeri doğru soktu. Kurtadam kanlar içinde can verdi.
Lucas gittikçe yaklaşıyordu. Aniden karşısındaki savaşı görünce çok şaşırdı. Hemen bedeninin olduğu yöne baktı. Noldwire, onu korumak için bir büyü yapmıştı. Biraz ilerde duran Faint Smile’a baktı. Ölü bir kurt yanında duruyordu. Fakat bu kutrun normal olmadığını hemen fark etti. Normalden çok daha iriydi. Yavaş yavaş kılları yok oluyor ve normale dönüyordu. “Bu bir kurtadam.” Dedi kendi kendine. Melovyn’in etrafını üç kurtadam sarmıştı. Hepsi dehşet içindeydi, ağızlarından salyaları akıyordu. Melovyn gözlerini kapatmıştı. Sağ eli ile belinde asılı duran kılıcının kınını kavramış olarak bekliyordu. Kurtadamlar aynı anda Melovyn’in üstüne doğru sıçradılar.
Melovyn aniden gözlerini açtı. Gözleri dehşet verici şekilde donuk kızıl renkteydi. Vücudundan üç tane birbirinin aynı olan görüntüsü çıktı. Havada duran kurtların her tarafını müthiş bir hızla kestiler. Kurtadamların kana bulanmış bedenleri yere düştü. Faint Smile ve Noldwire ne olduğunu anlamamıştı. Kurtadamlar birden bire kanlar içinde kalıp yere düşmüşlerdi. Vücutlarının her yerinde kesikler vardı. Lucas ne olduğunu gördü. Kendisi paralel evrende olduğu için Melovyn’in nasıl saldırdığını görebilmişti. Melovyn dehşet verici, kızıl gözleri ile Lucas’ın uçmakta olan ruhuna baktı. Lucas’ın onun nasıl savaştığını görebildiği gibi oda Lucas’ı görebiliyordu.
Noldwire koruma büyüsünü kaldırınca, Lucas hızla bedenine geri girdi. Gözlerini güçlükle açtı ve Noldwire’in yardımı ile ayağa kalktı. “Ne oldu? Kurtadamlar nereden geldi?” Faint Smile kılıçlarını iki yanına doğru hızlıca hareket ettirip üzerlerindeki kanı silkeledikten sonra “Bir anda ormandan fırlayıp, üzerimize atladılar. Soylarının tükendiğini sanıyordum.”
“Sanırım tükenmemiş.” Dedi Lucas, gözlerini ovuştururken.
Kurtadamlar asırlar önce soyları tükenmiş olduğu zannedilen bir ırktı… Çok güçlüydüler ve istedikleri zaman dönüşebiliyorlardı. İnsanlar var oluşlarından beri kendinden üstün ırkları kıskanmıştı. Çok bencildiler ve büyük bir kıskançlık ile bütün kurtadamları, en çok yardıma muhtaç oldukları dönemde, göğüslerinin ortasına kazık saplayarak canice katletmişlerdi. İki asırdan fazla süredir hiç kurtadam görülmemişti. Fakat anlaşılan MistTree ormanında tekrar üreyip, çoğalmışlar. Noldwire’in endişeli bir hali vardı. “Buradan hemen uzaklaşsak iyi olur, bu gece beyaz dolunay olacak. Arkadaşlarının yokluğu fark ettikten sonra, aramaya çıkarlar. Beyaz dolunayda onlarla birlikte olmak istemeyiz.”
Sisten önlerini zor görerek, ilerlemeye başladılar. Lucas önden gidiyordu. “Daha ne kadar kaldı?” diye sordu Faint Smile. Sabırsızlanmaya başlamıştı. Havada iyice kararmıştı. Melovyn çok sessiz ve sakindi. Sanki hiçbir şey onu etkilemiyor gibiydi. Noldwire gülümseyerek “Az kaldı genç efendi” dedi. Nihayet ormanın sonu görünmekteydi. Noldwire gökyüzüne baktı, Dolunay tüm zarafeti ile parıldıyordu. Aniden uluma sesleri her yeri doldurdu. Sesler gittikçe çoğalıyordu ve bir yenisi ekleniyordu… Uzun uzun uluyorlardı. Dolunay çıktığında hepsi kurda dönüşürdü. Fakat normal dönüşümden farklıydı. Daha iri, daha güçlüydüler. Dişleri ve pençeleri normalden çok daha keskin ve iri bir hal almıştı. Koku alma duyuları artmıştı ve gri gözleri çok daha keskin görür olmuştu. Bu dönüşümündeyken, dolunay bitene dek insan hallerine dönemezlerdi.
“Bizi takip ediyorlar, Koşun!” diye telaşla bağırdı Noldwire. Ormanın bittiği yere doğru koştular. Kurtadamlar hızla, tozu toprağa katarak peşlerinden koşuyorlardı. Başka çareleri yoktu, Kâbus bataklığına girmek zorundaydılar. Hızla kaçıyorlardı. Faint Smile’ın ayağı bir ağaç köküne takıldı ve yere düştü. Melovyn kılıcı ile ağaç kökünü kesmeye çalıştı fakat kök çok kalındı ve kesilmiyordu. “Beni beklemeyin, başımın çaresine bakarım. Gidin!” diye bağırdı Faint Smile. Başka çareleri yoktu, koşmaya devam ettiler, nihayet MistTree’den çıkmışlardı. Eski asma köprünün üzerinden hızla geçtiler. Köprü sağa ve sola sallanıyordu. Lucas ve Noldwire köprüyü geçtikten sonra. Köprünün halatları kopmaya başladı. Melovyn’in köprünün sonuna ulaşmasına 3–4 adım kala, 2 halat da koptu. Köprü derin bir uçuruma doğru düşüyordu. Melovyn son anda atladı ve köprünün bitişine tek eli ile tutunabildi. Zırhı çok ağırdı ve parmakları ittikçe kayıyordu, daha fazla dayanamıyordu. Parmakları acıdan yanmaya başlamıştı.
Lucas çok yorgun düşmüştü ve ayakta zor duruyordu. İki elini Melovyn’e doğru uzatarak, telekinezi gücü ile Melovyn’i kaldırıp, yukarıya doğru çekti. Melovyn son anda ölümden dönmüştü. “Teşekkür ederim Lucas” dedi gözlerinin üzerine düşen saçlarını düzelttikten sonra. Nefes nefeseydi. Lucas’a bir hayat borcu olmuştu. Melovyn çok minnettar kalmıştı. Kızıl Göz Paladinleri hayatlarını kurtaran kişiye aynı şekilde bir hayat borçlu olurdu. Hayatlarını kurtaran kişiyi, ne pahasına olursa olsun korurlardı. Herkes Faint Smile’ı arayan meraklı gözlerle arkalarına baktı.
Kurtadamlar çok yaklaşıyordu. Faint Smile arkasına baktı, onları görebiliyordu. Yaklaşık 10 saniyelik mesafedeydiler. “İşte oldu!” ayağına dolanan ağaç kökünü güçlükle kesmeyi başarmıştı. Hızla koşmaya başladı. Kalbi patlayacak kadar hızlı atıyordu. Düşen her yaprağı, uçuşan her böceği en ufak ayrıntısına kadar görebiliyordu. Zaman yavaşlamış gibiydi. Arkadaşlarının gittiği yöne doğru koşmaya başladı. Biraz koştuktan sonra karşısında bir uçurum gördü. Asma köprü kopmuştu. Karşıda kendisine umutsuzca bakan arkadaşlarını gördü. Uçurumun diğer tarafı daha alçaktaydı.
Kurtadamların hırıltılarından gittikçe yaklaştıkları anlaşılıyordu. Faint Smile geri geri yürüyüp, arkasındaki ağaca yaslandı. Karşısındaki uçurumun diğer tarafına iyice odaklandı. Derin bir nefes aldıktan sonra, inanılmaz bir hızla koşmaya başladı. Geçtiği yerdeki yapraklar, rüzgârından delice savruluyordu. Derin bir çığlık atarak uçurumdan atladı. Kollarını iki yanına doğru açmıştı, saçları rüzgârla birlikte geriye doğru savruluyordu. Uçurumun karşı tarafına kadar atlamıştı. Karşı tarafa tam düşerken yuvarlanıp, düşüş hızını yavaşlattı.
Yüzlerce kurtadamlar diğer tarafta kalmışlardı. Nefret ve kızgınlıkla, derinden uluyorlardı. Öfke dolu gözlerle karşılarındaki insanlara baktılar. Kendilerine yapılanın, intikamını almak için yanıp tutuşuyorlardı.
Hepsi Faint Smile’a tek tek sarıldı. “Bir an için öleceğini sanmıştım” dedi Lucas. Faint Smile gülümsedi. “Beni bu kadar kolay halledemezler.”
“Dumanlı dağların batısında kalan yoldan, otuz gün kadar gitmemiz lazım. Şansımız yaver giderde Saltras geçidinden geçebilirsek oradan kuzeye Frezul’a doğru dönebiliriz. Fakat önce bataklıktan geçmek zorundayız” dedi Noldwire. “Bence yolu, boş yere dolandırıp uzatıyoruz Noldwire, Sessiz Kaya tünelinden geçebiliriz.”
“Hayır, Melovyn. Ancak başka çaremiz kalmazsa Slient Rock tünelini tercih edelim.”
Ve böylece, Kâbus bataklığına doğru yürümeye başladılar. Her tarafta ağaç kökleri ve bulanık durgun su birikintileri vardı. Noldwire, elini asasının ucuna doğru getirdi. “Biraz ışık fena olmaz” diyerek gülümsedi. Asasının ucunda aniden beyaz bir ışık belirdi. Çok fazla değildi fakat önlerini görmelerine yetecek kadardı.
“Buraya neden Kâbus bataklığı denilmiş Noldwire?” diye sordu Faint Smile. “Burada uyuya kalanlar, en karanlık kâbuslarını görürmüş. Hayal bile edilemeyecek kadar karanlık kâbuslar. Bu yüzden bir an önce bu bataklıktan geçmeliyiz.”
Written by: Ömer Güleryüz
------
Arkadaşlar kusura bakmayın bilgisayarım bozuktu 15 gündür.. paylaşamadım yeni bölümleri.. bende deftere yazdım.. bilgisayara geçirip onlarıda paylaşıcam
benim yazılarıma benziyor hikayen ben de yeri geldi mi yazıyorum ince detaya özen gösterenlerdensin sende hikayenden belli oldu nasıl anlatayım mesela;
yağmurun çiselemesi kısık bir melodiydi kulaklarımda topluluğun adımlarıyla hayat buluyordu sanki her damlasında,, gibi gibiii bu benim aptal örneklerimden yalnızca biri xD
yani anlatmak istediğim hikaye içinde kendimiz türettiğimiz hoş cümleleri kullanmadan geçemiyoruz şahsen benim hikaylerimin başında ortasında özelliklede sonunda mutlaka kendime özel cümlelerim vardır bunlar okuyucuyu mest eder genelde hmm benim görüşüm [lütfen üstte verdiğim örneğe takılmayın şu dakikada uydurduğum bir şeydi o xD] ama bir düşün hikayede ordan burdan çaldığın laflar yerine kendi ürettiğin cümleleri kullanmak hikayeyi tamamen senin yapar bir de o tür cümlelerin hiç olmadığını say,
sabah kalktı başı çok ağrıyordu pencereye baktı ve daldı,,
ne kadar iğrenç bir cümle,, bir de şöyle deneyelim,,
tatil günü olmasına rağmen sabah erkenden kalktı dün geceden kalma baş ağrısı etkisini kaybetmemişti, biraz nefes almak için pencereye doğru üşengeç adımlarla yürüdü, İstanbul'un o sert havası kendine getirecekti onu, emindi.
pencereyi açar açmaz iliklerine kadar işleyen soğuk hava ve ayaz kokusu bile derinlere dalmasınına engel olamadı ve... ve veeeeee diye gider bu yine benim aptal örneklerim işte bu üstteki örneğimle güzel bir hikaye çıkarabilirim ben, ben yazmaya başlarken benim için konu önemli değil nasıl başlayacağım önemlidir, sıkıcı bir takıntı işte nasıl başlarsam gerisi öyle gelir düşüncesi ama tuhaf bir şekilde işe yarıyor xD
bu arada yazılarıma takılma kendimi anlatabilmek içindi tüm bunlar -ki umarım anlatabilmiş ve sen anlayabilmişsindir^^
şu anlayabilmişsindir lafı küçük düşürücü müydü? yanlış anlama sakın kendime de anlatabilmişimdir dedim xD
ve hikayende ince ayrıntılar olduğu için çok sevindim ve şu hayal gücün =)) emeğine sağlık ama şunu da söylemek isterim gereksiz kelimeler kullanıyorsun hikayende,, örnek vereyim mesela [4. hikayeden]
eliyle başını ovaladı eliyle lafı gereksiz oldukçaaa,, sonra kurt adamlar çok yaklaşıyordu, çok lafı gereksiz orda veya bulanık durgun su birikintileri, su birikintilerinin dalgalı olduğunu gördün mü sen hiç hayatında ama dersen ki rüzgar yoktu kardeşim belitmediğim için rüzgarı durgun........... dersennn eyvallah derim bunlar küçük detaylar tabii ama hikayeni tekrar tekrar okursan bunlar akışı bozuyor ve tuhaf bir anlam çıkıyor yani ben biraz gülmüştüm
ve görünüşede aldanma sen elinden gelenin en iyisini yaptığına inanıyorsan insanların girişi okuması yeterlidir, ben çok rahat okuduğumu düşünüyorum
amma ''ve'' demişim xD insan geveze olmasın, yazacakları bitmez onu da yazayım şunu da yazayım ehh bu da eksik kalmasın bari bunu da yazayım gibisinden
ve yine ve dedim xD Sajin +1 =))
yağmurun çiselemesi kısık bir melodiydi kulaklarımda topluluğun adımlarıyla hayat buluyordu sanki her damlasında,, gibi gibiii bu benim aptal örneklerimden yalnızca biri xD
yani anlatmak istediğim hikaye içinde kendimiz türettiğimiz hoş cümleleri kullanmadan geçemiyoruz şahsen benim hikaylerimin başında ortasında özelliklede sonunda mutlaka kendime özel cümlelerim vardır bunlar okuyucuyu mest eder genelde hmm benim görüşüm [lütfen üstte verdiğim örneğe takılmayın şu dakikada uydurduğum bir şeydi o xD] ama bir düşün hikayede ordan burdan çaldığın laflar yerine kendi ürettiğin cümleleri kullanmak hikayeyi tamamen senin yapar bir de o tür cümlelerin hiç olmadığını say,
sabah kalktı başı çok ağrıyordu pencereye baktı ve daldı,,
ne kadar iğrenç bir cümle,, bir de şöyle deneyelim,,
tatil günü olmasına rağmen sabah erkenden kalktı dün geceden kalma baş ağrısı etkisini kaybetmemişti, biraz nefes almak için pencereye doğru üşengeç adımlarla yürüdü, İstanbul'un o sert havası kendine getirecekti onu, emindi.
pencereyi açar açmaz iliklerine kadar işleyen soğuk hava ve ayaz kokusu bile derinlere dalmasınına engel olamadı ve... ve veeeeee diye gider bu yine benim aptal örneklerim işte bu üstteki örneğimle güzel bir hikaye çıkarabilirim ben, ben yazmaya başlarken benim için konu önemli değil nasıl başlayacağım önemlidir, sıkıcı bir takıntı işte nasıl başlarsam gerisi öyle gelir düşüncesi ama tuhaf bir şekilde işe yarıyor xD
bu arada yazılarıma takılma kendimi anlatabilmek içindi tüm bunlar -ki umarım anlatabilmiş ve sen anlayabilmişsindir^^
şu anlayabilmişsindir lafı küçük düşürücü müydü? yanlış anlama sakın kendime de anlatabilmişimdir dedim xD
ve hikayende ince ayrıntılar olduğu için çok sevindim ve şu hayal gücün =)) emeğine sağlık ama şunu da söylemek isterim gereksiz kelimeler kullanıyorsun hikayende,, örnek vereyim mesela [4. hikayeden]
eliyle başını ovaladı eliyle lafı gereksiz oldukçaaa,, sonra kurt adamlar çok yaklaşıyordu, çok lafı gereksiz orda veya bulanık durgun su birikintileri, su birikintilerinin dalgalı olduğunu gördün mü sen hiç hayatında ama dersen ki rüzgar yoktu kardeşim belitmediğim için rüzgarı durgun........... dersennn eyvallah derim bunlar küçük detaylar tabii ama hikayeni tekrar tekrar okursan bunlar akışı bozuyor ve tuhaf bir anlam çıkıyor yani ben biraz gülmüştüm
ve görünüşede aldanma sen elinden gelenin en iyisini yaptığına inanıyorsan insanların girişi okuması yeterlidir, ben çok rahat okuduğumu düşünüyorum
amma ''ve'' demişim xD insan geveze olmasın, yazacakları bitmez onu da yazayım şunu da yazayım ehh bu da eksik kalmasın bari bunu da yazayım gibisinden
ve yine ve dedim xD Sajin +1 =))
Değerli yorumun için çok teşekkür ederim ^^ üşenmeden bu kadar ayrıntılı inceleyip, hikayemi geliştirmeme yardımcı olduğun için çok sevindim... Bende tam sevilmediğini düşünüp dahasını yollamaktan vazgeçiyordum.
Bilgisayarım bozukken 3 bölümü deftere yazmıştım fakat bilgisayara geçirmeye üşeniyordum açıkçası. Bana gereken morali sağladığın için son kez kocaman TEŞEKKÜR EDERİM (:
Tavsiyelerini dikkate alacağım ve daha güzel bölümlerle karşınızda olacağım
Bilgisayarım bozukken 3 bölümü deftere yazmıştım fakat bilgisayara geçirmeye üşeniyordum açıkçası. Bana gereken morali sağladığın için son kez kocaman TEŞEKKÜR EDERİM (:
Tavsiyelerini dikkate alacağım ve daha güzel bölümlerle karşınızda olacağım
Öncelikle çok özenmiş olduğun için gayet kaliteli bir Fan Fiction çıkarmış olduğunu belirtmeliyim
Genel anlamda, Fan Fiction'ında Ataerkil'in baskın olduğu bir toplum ve savaşçıları var. Doğa betimlemelerin ortama gayet uyum sağlamış, ırkların çeşitliliği hoşuma gitse de isimlerini ezberlemek konusunda zorlandığımı itiraf etmeliyim O__o'' buna yer isimleri de dahil O.o
Hikayen, Yüzüklerin Efendisi'ni anımsatıyor, Faint Smile, Lucas, Noldwire ve Melovyn'in olduğu grup, Yüzük Kardeşliği'ne çok benziyor
Syatril'ler de Orklara benziyor *-* Trolleri, kurtadamları görünce iyiden iyiye Yüzüklerin Efendisi'nde okuyorum zannetmeye başladım Nipaltinlerinde Elflerle olan benzerliği şaşırtıcıydı *-* Sakın yanlış anlama bu arada, Yüzüklerin Efendisi Fanlığım vardı, yine o eski günleri yaşatacak bir hikayeyle karşılabileceğimi zannetmiyorum.
Bu yüzden seni taktir ettim
Ufak bazı anlatım bozukluklarında var. Ama en sık anlatım bozukluğunun olduğu yerler, genelde dövüş sahneleri ya da dövüş sahnesi sonrası. Bu sahnelere ekstra dikkat etmen senin açından daha yararlı olabilir.
Misal, bu cümlede olduğu gibi Eğer iki cümleyi bu şekilde birbirine bağlayacaksan, ikinci cümleninde "-yor" ile bitiyor olması gerekirdi. Aksi taktirde yaptığın anlatım bozukluğu olur.
Dövüş sahneleriyle ilgili söylediğim şeye de örnek vermek istedim.
Bu cümleyi biraz hızlı ele almışsın. Normalde doyurucu bir anlatım tarzın var. Fakat bu tarz yerleri hızla ele almak anlatımına gölge düşürmüş.
Basit bir anlatım tarzın olmadığını, bu yüzden bölümleri uzun yazdığın taktirde kaliteli anlamda okunamayacağını belirtmek isterim. Yani bu kalitlei anlamda okunmak; istediğin sayıda okuyucu sayısına ulaşamazsın demek oluyor. Biraz daha kısa yazsan daha çok okuyucu toplayabilirsin.
Güzel olmuş, devamını bekliyorum
Genel anlamda, Fan Fiction'ında Ataerkil'in baskın olduğu bir toplum ve savaşçıları var. Doğa betimlemelerin ortama gayet uyum sağlamış, ırkların çeşitliliği hoşuma gitse de isimlerini ezberlemek konusunda zorlandığımı itiraf etmeliyim O__o'' buna yer isimleri de dahil O.o
Hikayen, Yüzüklerin Efendisi'ni anımsatıyor, Faint Smile, Lucas, Noldwire ve Melovyn'in olduğu grup, Yüzük Kardeşliği'ne çok benziyor
Syatril'ler de Orklara benziyor *-* Trolleri, kurtadamları görünce iyiden iyiye Yüzüklerin Efendisi'nde okuyorum zannetmeye başladım Nipaltinlerinde Elflerle olan benzerliği şaşırtıcıydı *-* Sakın yanlış anlama bu arada, Yüzüklerin Efendisi Fanlığım vardı, yine o eski günleri yaşatacak bir hikayeyle karşılabileceğimi zannetmiyorum.
Bu yüzden seni taktir ettim
Ufak bazı anlatım bozukluklarında var. Ama en sık anlatım bozukluğunun olduğu yerler, genelde dövüş sahneleri ya da dövüş sahnesi sonrası. Bu sahnelere ekstra dikkat etmen senin açından daha yararlı olabilir.
Alıntı:
Misal, bu cümlede olduğu gibi Eğer iki cümleyi bu şekilde birbirine bağlayacaksan, ikinci cümleninde "-yor" ile bitiyor olması gerekirdi. Aksi taktirde yaptığın anlatım bozukluğu olur.
Dövüş sahneleriyle ilgili söylediğim şeye de örnek vermek istedim.
Alıntı:
Bu cümleyi biraz hızlı ele almışsın. Normalde doyurucu bir anlatım tarzın var. Fakat bu tarz yerleri hızla ele almak anlatımına gölge düşürmüş.
Basit bir anlatım tarzın olmadığını, bu yüzden bölümleri uzun yazdığın taktirde kaliteli anlamda okunamayacağını belirtmek isterim. Yani bu kalitlei anlamda okunmak; istediğin sayıda okuyucu sayısına ulaşamazsın demek oluyor. Biraz daha kısa yazsan daha çok okuyucu toplayabilirsin.
Güzel olmuş, devamını bekliyorum
Sewimlİ_HırsıZ'a bu güzel imzadan dolayı çok teşekkür eder ve minnetimi gönderirim
Spoiler:
Tekrar yorum ve tavsiyeler için çok teşekkür ederim. Hatalarımı gösterdiğiniz içinde, mümkün olduğunca kusursuz yazmaya çalışıyorum fakat bazen hatalarım oluyor.
Bende sıkı bi yüzüklerin efendisi fanıyım. Bu hikayemi Yüzüklerin Efendisi ve Warcarft tan esinlenerek yazıyorum. O yüzden okurken, sanki onların havasını hissediyor insan ^^
Nipaltinler elf gibi fakat biraz daha ruhsallar. Yani dünya işleriyle uzaktan ilgileniyolar sadece
Uzun yazmamın sebebine gelince, arkadaşlar ben bu hikayemi eğer devam ettireiblirsem roman yapmayı planlıyorum 250-300 sayfa gibi. Burada sizin değerli yorumlarınızla geliştirmemde yardımcı oluyorsunuz ve hatalarım varsa görmemi sağlıyorsunuz. Çok teşekkür ederim 4. bölümü biraz aceleye getirdim sanırım o yüzden biraz hatası var Yarın 2 bölüm daha paylaşmayı planlıyorum.
4.bölüme bi kaç ekleme daha yaptım. Yorumlarınızı eksik etmeyin. ÇOOoooOOook Teşekkürler
Bende sıkı bi yüzüklerin efendisi fanıyım. Bu hikayemi Yüzüklerin Efendisi ve Warcarft tan esinlenerek yazıyorum. O yüzden okurken, sanki onların havasını hissediyor insan ^^
Nipaltinler elf gibi fakat biraz daha ruhsallar. Yani dünya işleriyle uzaktan ilgileniyolar sadece
Uzun yazmamın sebebine gelince, arkadaşlar ben bu hikayemi eğer devam ettireiblirsem roman yapmayı planlıyorum 250-300 sayfa gibi. Burada sizin değerli yorumlarınızla geliştirmemde yardımcı oluyorsunuz ve hatalarım varsa görmemi sağlıyorsunuz. Çok teşekkür ederim 4. bölümü biraz aceleye getirdim sanırım o yüzden biraz hatası var Yarın 2 bölüm daha paylaşmayı planlıyorum.
4.bölüme bi kaç ekleme daha yaptım. Yorumlarınızı eksik etmeyin. ÇOOoooOOook Teşekkürler
Fa1ntSm1le yazmış:
teşekküre gerek yok, yazılması gereken yorumlardan biriydi.
açıkçası bu kadar moral olacağını tahmin etmiyordum
''ve'' önerilerimi dikkate aldığın için teşekkürler^^
bu arada hikayeni roman yapmayı düşünüyormuşsun güzel düşünce ama biraz masraflı nasıl uğraşacaksın romanla xD neyse insan istedikten sonra^^
''ve'' 250-300 sayfa olmasada romanını forumda yayınlamayı düşünmüyorsundur umarım online kitap okumak gibi birşey olur hem madem ki roman yapacaksın kısa yani romanın yanı sıra çok çok kısa kesmek en mantıklısı, -kii bunu düşünmüşsündür herhalde_??
2. sayfa (Toplam 4 sayfa) [ 33 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |