Foton Kuşağı / 6. Bölüm / 3. Sayfa
Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, Sonraki

Anime Manga Forum -> Fan Fiction
 
Yazar
Mesaj
FaintSmile
Mangaka
Mangaka



Yaş: 32
Kayıt: 13 Nis 2009
Mesajlar: 825
Favori Anime & Manga: Death Note, Naruto, Full Metal Alchemist(+Brotherhood), One Piece, Steins Gate
Cinsiyet: Erkek
Nerden: Samanyolu Galaksisi
Teşekkür: 622

Durumu: Çevrimdışı

FaintSmile
Mangaka
Foton Kuşağı / 6. Bölüm / 3. Sayfa Konu: Yanıt: Foton Kuşağı; Büyük Direniş
Alıntıyla Cevap Gönder
Bölüm 5




Sanki vücudumdaki tüm sıcaklık çekilir verdi.” Dedi Lucas tereddütlü adımlarla ilerlerken. Her taraf sisler içerisindeydi ve gökyüzü görünmeyecek kadar karanlıktı. Etrafta tek bir canlı bile görünmüyordu. Lucas tiksinerek “Bu kokuda ne böyle.” Dedi ve kıyafetinin parçası ile burnunu kapattı. Bataklığa iğrenç bir koku hâkimdi. Rengi kahverengiye dönmüş yabani otların arasında yer yer, su birikintileri vardı ve birkaç adımlık mesafeye gelmeden bu su birikintilerini görmek neredeyse imkânsız gibiydi. Suyun rengi yeşile dönüktü ve içerisinde bir şeyler yüzüyordu. Faint Smile en arkadan ilerliyordu. Yüzü solgun görünüyordu. MistTree’de kurtadamın pençesi ile kolunu yaraladığı yeri, Melovyn bir süre idare etmesi için temiz bir bez parçası ile sarmıştı. Paladinlerin doğal olarak bir şifa yeteneği vardı. Melovyn’in sıkıntılı bir hali vardı. “Buranın, insanın içini bunaltan bir havası var. Sanki bir daha gün ışığını göremeyecekmişiz gibi hissediyorum.” Ne kadar gizlemeye çalışsa da korktuğu, her halinden anlaşılıyordu. “Dikkatli olun ve peşimden ayrılmayın.” Dedi Noldwire. Sonra etrafına göz gezdirdi. “Fazla gürültüde yapmayın. Burada tekin olmayan bir şeyler var.” Tek ışık kaynakları Noldwire’in asasından çıkan soluk ışıktı.
“Gerçekten bu ko-“ derken sağ ayağı yeşilimsi suyun içine girdi ve bir şeyi hareket ettirdiğini hissetti. Faint Smile hızla ayağını sudan çekti ve hareket edenin ne olduğuna baktı.
“Ölü bedenler!” diye korku içinde bağırdı. Yüzlercesi, binlercesi… Her su birikintisinde hareketsizce yatıyorlardı. Derileri çürümüştü ve giysileri zamanla parçalanmıştı. Hepsi yıllar önce ölmüş gibiydi.
Noldwire böyle bir tepkiyi beklediği için pek şaşırmamıştı. Öksürürcesine bir ses çıkarttıktan sonra gayet sakince “Hepsi, yolunu kaybedip bu karanlık bataklıkta can vermiş. İnsanlar, Troller, Syatriller, Anzroklar… Bu bataklığa kâbus bataklığı denmesinin sebebi; burada uzun süre kalanların korkunç hayaller görerek delirmesi. Bu yüzden mümkün olduğunca çabuk, bu lanetli yeri terk etmeliyiz.” Diyip arkasına baktı.
“Melovyn nerede?!” Hepsi heyecanla etrafına bakındı.
“Melovyn! , Neredesin!”
Lucas 10–15 adım gerisinde suda kıpırdayan bir şey gördü. Bu Melovyn’in peleriniydi. Melovyn hızla aşağıya çekiliyordu. Su buz gibi soğuktu.
Lucas ellerini Melovyn’in battığı yöne doğru uzatıp yoğunlaştı. Dikkatini çok veremiyordu çünkü uzun süredir dinlenmemişlerdi ve bataklığın ağır kokusu midesini kaldırıyordu. Tüm dikkatini Melovyn’e verdi. Suyun yüzeyinde önce titreşimler başladı, sonra hava baloncukları yüzeye doğru çıkmaya başladı. Melovyn’in zırhı çok ağırdı fakat Lucas’ın vazgeçmeye niyeti yoktu.
Melovyn büyük bir su kütlesi ile birlikte yukarıya doğru sıçradı. Nefes nefeseydi. Lucas onu yakınlarına doğru çekip, yere indirdi. Faint Smile heyecanla sordu. “Melovyn orada ne oldu? Neden suya girdin?” Melovyn’in vücudunun her yeri acı içinde yanıyordu. Sanki milyonlarca çivi vücuduna batırılmıştı. Güçlükle hatırlamaya çalışarak, kısık bir ses tonu ile “Ben… Bir an kontrolümü kaybettim ve kendimi suyun içerisinde buldum. Ruhlar… Ruhlar beni çağırıyordu.” Gözleri hala korku doluydu ve saçlarından sular akıyordu. “Ruhlar mı?” Noldwire endişeli gözlerle Melovyn’e baktı, bir şeyler biliyormuş gibiydi.
“Ürkütücü seslerini kafamın içinde duydum. Melovyn’e sesleniyorlardı.” Diye karşılık verdi Lucas. Faint Smile, Melovyn’e kalkarken yardım etti. Gümüş zırhı gerçekten çok ağırdı. Noldwire çaresizce sakallarını sıvazlayarak “Buna inanmak istememiştim fakat söylentiler doğruymuş. Eğer güneş doğana kadar buradan çıkamazsak, sonsuza kadar bu lanetli yerde esir oluruz ve ruhların arasına karışırız.” Dedi. Konuşurken sesi titriyordu.
Hızla yollarına devam ettiler. Saatlerdir yürüyorlardı. “Bu defa kimse geride kalmasın.” dedi Noldwire. Güneşin doğmasına sadece yarım saat kalmıştı. Yeşilimsi kirli suda bir şeyler kıpırdamaya başladı. Gittikçe artıyordu. Suyun içinden çıkan iskeletimsi bir el Faint Smile’ın bacağını yakaladı. Aniden yüzlerce iskeletimsi, gri parlayan ruhlar sudan fırlamaya başladı. Yüzlerinde çok az et kalmış dehşet verici ruhlardı.
Üzerlerine doğru uçarcasına, hızlıca ilerliyorlardı. Faint Smile kılıcı ile bacağını yakalamış olan ele saldırdı. Fakat kılıcı içinden geçti. Noldwire “Fiziksel saldırılar onlara zarar veremez” dedi.
Faint Smile bacağını yakalayan ruhtan kendini kurtarmaya çalışırken, Noldwire asasını havaya kaldırıp büyülü sözcükleri söylemeye başladı. Konuştuğu lisan kadim, unutulmuş bir lisandı. Sadece çok güçlü büyücüler bu lisandaki büyüleri bilirdi. Kulaklarını gitgide artan bir çınlama sesi doldurdu. Melovyn gözlerini kapatıp, kılıcının kınını kavradı. Melovyn’in yakınındaki sudan 6 tane ruh tiz bir çığlık atarak fırladı. Melovyn gözlerini açması ile birlikte 6 ruhunda paramparça olup dağılması bir oldu. Siyah gözleri şimdi dehşet verici şekilde donuk kızıl renge dönmüştü. Bir süre hızlı hızlı nefes alıp verdikten sonra gözleri yeniden kapandı ve tekrar açıldığında siyah rengine dönmüştü. Lucas ve Faint Smile, Melovyn’in 6 ruhu, 1 saniyeden kısa sürede yok edişini hayranlıkla seyretmişlerdi.
Noldwire’in asasının ucundaki ışık hızla arttı ve büyüdü. Gözleri kör edecek kadar güçlü bir ışık yayıldı. Tüm gücüyle derin bir çığlık attıktan sonra asasını hızla yere vurdu. Asasının ucundaki beyaz ışık, muazzam büyüklükteki dalgalar halinde etraflarına yayıldı. Her dalgalanmada yüksek frekansta, kulaklara baskı yapan bir ses çıkıyordu. Lanetli ruhlar bu ışık karşısında eriyip, toza dönüştüler. Acı çeken ruhların çığlıkları kulakları tırmalıyordu.
Noldwire düşük bir ses tonu ile zorlanarak “Kaçsanıza!” dedi.
Melovyn “Seni bırakmayacağız.” Dedi.
Yavaş yavaş ışık azalıyordu ve en sonunda söndü. Noldwire yere yığıldı. Yaptığı büyü yüzünden tüm enerjisi bitmişti. Melovyn ve Faint Smile, Noldwire’in kollarının altına girip ayağa kaldırdılar. Noldwire kısık bir ses ile “Bu onları çok uzun süre engellemeyecek. Güneş doğmadan buradan ayrılmalıyız!” dedi. Çok bitkin görünüyordu. Uzun süredir hiç bir şey yememişlerdi ve uyumamışlardı.
Lucas “Faint Smile, bu lanet yerin sonunu görebiliyor musun” dedi. Faint Smile dikkatlice odaklandıktan sonra yüzünde bir şey görmüş gibi bir ifade belirdi. Sevinçle “Evet, 100 metre ileride.” diye karşılık verdi. Günün ilk ışıkları belirmek üzereydi. Lanetli ruhlar tekrar kirli suların derinliklerinden çıkmaya başladı. “Daha hızlı!” diye bağırdı Faint Smile.
Yüzlerine ölümün ürkütücü rüzgârı esiyordu. Yüzlerce, hatta binlerce ruh peşlerinden onlara doğru ilerliyordu. Nihayet varmak üzereydiler fakat güneş dağların arasında görünmeye başlamıştı. Güneş ışığı kâbus bataklığına doğru gitgide ilerliyordu. Yerdeki siyah gölge gitgide aydınlanıyor ve yok oluyordu. “Yetişemeyeceğiz!” diye bağırdı Lucas.
Yetişemeyeceklerdi fakat Noldwire güçlükle geriye dönüp asasını yere doğru uzattı ve “Karnul Ezshor!!” diye bağırdı. Sesi bir inleme gibi çıkmıştı. Asasının ucundan devasa bir kızıl alev kütlesi fışkırıp yerde patladı. Patlamanın etkisi ile birlikte dördü de bataklığın dışına doğru fırladılar. O kadar şiddetliydi ki hepsi bilincini kaybetti. Yüksek bir tepeden aşağıya doğru yuvarlanıp, kayıyorlardı. Kısa bir süre sonra birbirlerinin yakınına düştüler. Ruhlar güneşin doğması ile gözden kayboldu ve geride sadece acı içindeki çığlıkları kaldı.
Düştükleri toprak nemli ve yumuşaktı. Faint Smile zorla gözlerini araladı. Bilinci yerinde değildi ve bulanık görüyordu. Başlarında duran birkaç siluet gördü ve gözleri kapandı. Gözlerini tekrar açtığında farklı bir yerdeydi ve yine bulanık görüyordu. Kendisine bir şeyler soran birisini gördü ve gözleri ağır bir yorgunluk hissi ile son kez kapandı.


Written by: Ömer Güleryüz

İstek üzerine düzenleyip yeniden gönderdim Gülücük Dağıtıyor

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et MSN Messenger Anime Listesi  
27 Ağu 2009 0:24, Değiştirme: 27 Ağu 2009 20:51 (Toplamda 1 kere)
Kanlı Kontes
Mangaka
Mangaka



Yaş: 30
Kayıt: 10 Arl 2007
Mesajlar: 644
Nerden: Elizabeth Bathory-Sensei'min yanından *-*
Teşekkür: 1

Durumu: Çevrimdışı

Kanlı Kontes
Mangaka
Foton Kuşağı / 6. Bölüm / 3. Sayfa Konu: Yanıt: Foton Kuşağı; Büyük Direniş
Alıntıyla Cevap Gönder
Evet, art arda bölümler okuyorum ve bu yüzden kendimi çok şanslı sayıyorum *-*

Bu bölüm kanaatimce biraz hızlı ilerlemiş. Eğer, bir kitap yazmak niyetindeysen anlatımını biraz daha ağırdan almanı, çevreyi daha iyi betimlemeni tavsiye ederim Çok Mutlu Eğer bir kitap kriterlerine göre hikayeni değerlendirecek olursak çok çalışman gerektiğinin umarım farkındasındır ^.^

Yine de 16 yaşındaki birisine göre çok iyi yazdığını da belirtmeden geçmeyeceğim ^^

Bu arada, o bataklık sahnesi bana bir yerden tanıdık geldi. Yüzüklerin Efendi'Sinde de Frodo, Sam ve Gollum öyle bir yerden geçmişlerdi. Sonra sudaki birisi aynı Melovyn'e olduğu gibi Frodo'ya da seslenerek onu suya doğru çekmişti ^^

Bu arada Faint Smile'lar neredeler ve Faint Smila'a soru soran kişi acaba kim?.. Burada bence olayları biraz hızlı geçmişsin ^^ Dediğim gibi biraz yavaştan ele alsaydın senin için daha iyi olabilirdi ^^

Kurgunu çok iyi ve güçlü bulduğumu da belirtmeden geçmeyeceğim ^^ Güzel bir bölüm olmuş devamını bekliyorum ^^


Sewimlİ_HırsıZ'a bu güzel imzadan dolayı çok teşekkür eder ve minnetimi gönderirim

Spoiler:
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
27 Ağu 2009 17:05
FaintSmile
Mangaka
Mangaka



Yaş: 32
Kayıt: 13 Nis 2009
Mesajlar: 825
Favori Anime & Manga: Death Note, Naruto, Full Metal Alchemist(+Brotherhood), One Piece, Steins Gate
Cinsiyet: Erkek
Nerden: Samanyolu Galaksisi
Teşekkür: 622

Durumu: Çevrimdışı

FaintSmile
Mangaka
Foton Kuşağı / 6. Bölüm / 3. Sayfa Konu: Yanıt: Foton Kuşağı; Büyük Direniş
Alıntıyla Cevap Gönder
^^ Çabuk geçtiğimi söyleyeceğini tahmin ediyordum. Herkes den istek geldiği için kısa yazmıştım fakat, bence de pek güzel olmamıştı. Bende yeniden yazıp gönderdim. Şimdi daha iyi oldu sanırım Göz Kırpıyor

----

Bu arada yeniden düzenlemeye 4 saat harcadım. Bu seferki dahamı uygun sence roman olmaya Dil Çıkartıyor

Yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen. Hayranlık Besliyor

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et MSN Messenger Anime Listesi  
27 Ağu 2009 20:53
'DeStiNa
Mangaka
Mangaka

Avatar

Kayıt: 27 Arl 2008
Mesajlar: 568
Teşekkür: 5

Durumu: Çevrimdışı

Avatar
'DeStiNa
Mangaka
Foton Kuşağı / 6. Bölüm / 3. Sayfa Konu: Yanıt: Foton Kuşağı; Büyük Direniş
Alıntıyla Cevap Gönder
aslında hızlı geçmesi onun için bir avantaj, nasıl bir avantaj önceden de dediğim gibi eğer roman çıkartmak gibi ciddi bir karar almışsa burda ''hikayesini'' gerçek anlamda hikaye olarak tutması gerekir, diye düşünüyorum bu tabii ki ona kalmış bir şey ben sadece görüşümü söyledim^^

''vee'' evet son bölüm roman için daha uygun, her ne kadar uzun yazmış gibi görünsende bu kısa kesmelerin okuyucuyu yani hikayeni okuyan forum halkını meraklandırıyor, tıpkı Kanlı Kontes'in de meraklandığı gibi,, (tabii bunun normal bir merak olmadığını biliyoruz altını çizmeme gerek yok, misal: kapının arkasında ne var acaba gibi birşey değil, laflar birbirine dolandı ama kanlı kontes anlamıştır herhalde beni xD) ...

aslında ben yazdıkça yazasın geleceğini ve hikayelerinde kısaltmalar gibi değişiklikler yapmayacağını zannediyordum, içinde ince detay olmayan hikaye hikaye değildir ya haniii, foruma falan okutmak için yazacağını düşünmüştüm ama sen ince ayrıntıyı bozmadan da gayet kısaltabilmişsin,, Çok Keyifli

hikayeni bizimle paylaştığın için sağol,,

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
31 Ağu 2009 8:22
DEVILBRINGER
Otaku (Level 2)
Otaku (Level 2)



Yaş: 21
Kayıt: 18 Ekm 2008
Mesajlar: 75
Favori Anime & Manga: Gantz , Trigun , Gungrave
Cinsiyet: Erkek
Nerden: Plüton
Teşekkür: 1

Durumu: Çevrimdışı

DEVILBRINGER
Otaku (Level 2)
Foton Kuşağı / 6. Bölüm / 3. Sayfa Konu: Yanıt: Foton Kuşağı; Büyük Direniş
Alıntıyla Cevap Gönder
Foton kuşağı kelimesini görünce okuyim dedim üşendim doğrusu Şaşırmış Durumda

KEFALNNN

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder MSN Messenger  
02 Eyl 2009 2:07
FaintSmile
Mangaka
Mangaka



Yaş: 32
Kayıt: 13 Nis 2009
Mesajlar: 825
Favori Anime & Manga: Death Note, Naruto, Full Metal Alchemist(+Brotherhood), One Piece, Steins Gate
Cinsiyet: Erkek
Nerden: Samanyolu Galaksisi
Teşekkür: 622

Durumu: Çevrimdışı

FaintSmile
Mangaka
Foton Kuşağı / 6. Bölüm / 3. Sayfa Konu: Yanıt: Foton Kuşağı; Büyük Direniş
Alıntıyla Cevap Gönder
^^ normaldir, bende böyle uzun yazılar görünce üşeniyorum fakat.. Warcarft yada Yüzüklerin efendisini seviyorsan.. Yada orta çağ savaş oyunları ve fantastik maceraları seviyorsan, hikayemide seveceğine eminim (:

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et MSN Messenger Anime Listesi  
02 Eyl 2009 3:23
Kanlı Kontes
Mangaka
Mangaka



Yaş: 30
Kayıt: 10 Arl 2007
Mesajlar: 644
Nerden: Elizabeth Bathory-Sensei'min yanından *-*
Teşekkür: 1

Durumu: Çevrimdışı

Kanlı Kontes
Mangaka
Foton Kuşağı / 6. Bölüm / 3. Sayfa Konu: Yanıt: Foton Kuşağı; Büyük Direniş
Alıntıyla Cevap Gönder
Bu bölümü düzelttiğini yeni fark ettim, yoksa yorumum daha erken gelirdi ^.^

Gecikmeden dolayı özür ^^

Kesinlikle bu halinin daha güzel olduğunu herhalde söylememe gerek yoktur. Melovy'in sudaki sahnesini ve yine aynı karakterin ruhları öldürüş sahnesini harikulade denilebilecek bir şekilde anlatmışsın. Üşenmemişsin detaylara girmişsin ama farklı kelime seçimi kullanmış ve kelime tekrarına düşmemişsin Çok Mutlu

Taktir ettim seni Fa1ntSm1le, bu haliyle hikayen gerçekten bir profesyonelin elinden çıkmış gibi görünüyor. Ama daha da fazla çalışıp daha da iyi olman gerektiğini tabii ki de biliyorsundur. Bunun farkındalığıyla hareket ettiğini bu bölümü hiç üşenmeden düzeltişinden çıkarabiliriz Çok Mutlu

Şunu da belirtmeliyim ki, Noldwire'ın ruhları geri püskürtmek adına yaptığı büyünün şimdiki hali gerçekten harika ^.^ Detaylara güzel değinmişsin, kelime seçimin de ortama uyum sağlamış ^^

Kısacası yeni hali daha güzel olmuş, devamını bekliyorum ^.^


Sewimlİ_HırsıZ'a bu güzel imzadan dolayı çok teşekkür eder ve minnetimi gönderirim

Spoiler:
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
02 Eyl 2009 12:14
FaintSmile
Mangaka
Mangaka



Yaş: 32
Kayıt: 13 Nis 2009
Mesajlar: 825
Favori Anime & Manga: Death Note, Naruto, Full Metal Alchemist(+Brotherhood), One Piece, Steins Gate
Cinsiyet: Erkek
Nerden: Samanyolu Galaksisi
Teşekkür: 622

Durumu: Çevrimdışı

FaintSmile
Mangaka
Foton Kuşağı / 6. Bölüm / 3. Sayfa Konu: Yanıt: Foton Kuşağı; Büyük Direniş
Alıntıyla Cevap Gönder
Yeni bir bölüm ile karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz ^^



Bölüm 6




Anzroklar ilk bakışta insan gibi görünseler de insandan farklıydılar. Tenleri çok pürüzsüz ve narindi. En önemlisi gözleriydi. Bütün Anzrok ırkının gözleri eflatun rengiydi ve bir yakut gibi parlıyordu.
Gözleriyle ilgili tek özelliği sadece renkleri değildi. Anzroklar her varlığın vücudundan akan enerjiyi ve enerji noktalarını görebilmeleriyle bilinirlerdi. Bir kuşun ya da bir ayının bile enerji noktalarını kilitleyerek onu etkisiz hale getirebilirlerdi.

Noldwire gözlerini araladı. Göğsünde bir acı hissetti. Eli ile yokladığında sargı bezi ile özenle sarılmış olduğunu gördü. “Noldwire! Sonunda uyandın” dedi Lucas. Tüm yoldaşları Nolwire’in başında bekliyordu. Fakat başka bir yerden tanıdığın bir kişi daha vardı. Bu bir insan değildi, bir Anzroktu.
Faint Smile minnettar bir ses tonu ile “Moltras’ın hüneri sayesinde iyileştin” dedi. Lucas ve Noldwire, Moltras’ı Işık Yoldaşlığından tanıyordu.
Moltras sevecen bir bakış attı. Anzroklar’ın şifacısıydı ve efendileriydi. Anzroklar iyileştirme konusunda bütün ırklardan daha yetenekliydi. “Buraya getirildiğinde çok kötü durumdaydın. Fakat şimdi iyisin. Kısa sürede eski sağlığına kavuşmuş olacaksın.”
Noldwire başını öne eğerek minnettarlığını belirtti. Moltras gülümsedi. Yaşlı bir adamdı fakat çok sağlıklıydı ve en azından 20 yaş daha genç gösteriyordu. “Kendinizi iyi hissettiğiniz zaman sizi fıskiyenin başında bekliyor olacağım.” Dedi ve odadan ayrıldı.
Noldwire yavaşça doğruldu. Yumuşak bir yataktaydı.
“Seni iyileşmiş olarak görmek çok güzel. Neredeyse 2 gündür baygındın.” Dedi Melovyn. Ne kadar uzun süredir baygın olduğunu duyan Noldwire durumunun ne kadar ciddi olduğunu anladı. Faint Smile’ında sol kolu yeniden sargılanmıştı ve yüzünde garip bir bakış vardı. Lucas ve Melovyn gayet sağlıklı görünüyordu.
Kızıl göz paladinleri her zaman Anzroklar’a hayran olmuşlardı. Üstün iyileştirme kabiliyetlerine ve de dövüş tekniklerine. Anzrok dövüşçüleri çıplak elli ölüm makineleriydi. Düşmanının vücudundaki enerji noktalarına vurarak, kısa sürede etkisiz hale getirirlerdi. Noldwire yavaşça yataktan kalktı. “Fazla bekletmesek iyi olur” dedi. Bulundukları oda yüksek bir kattaydı. Ya da camdan dışarı bakınca öyle görünüyordu. Ağır adımlarla kapıya doğru ilerlediler ve Lucas ahşap kapıyı tek eliyle ittirdi.
Karşılarında dev bir avlu vardı. Zeminini iri ve düz taşlar oluşturuyordu. Çok temiz bir havası vardı. Avlunun dört bir köşesinde birer heykel vardı. Bu heykeller 4 Anzrok Liderine aitti. İlki bir kadın okçunun heykeliydi. Sonraki bir erkek dövüşçünündü. Diğeri kılıcını yere saplamış, başı aşağıya doğru eğik, dizlerinin üzerinde duran ve iki eliyle kılıcının kınını kavramış olan bir Anzrok Paladin’inin heykeliydi. En sondaki heykel ise Moltras’ın heykeliydi. Elinde bir kitap tutuyordu ve düşünceli bir hali vardı. Avlunun tam ortasında bir fıskiye vardı. Yuvarlak ve kat kat yükselen büyük bir Fıskiye. Hava bulutluydu ve güneş görünmüyordu.
Dört yoldaş taştan yolda fıskiyeye doğru yürüdüler. Fıskiyenin yanında iki kişi duruyordu. Hemen hemen aynı boydaydılar. Sol taraftaki Moltras’tı. Sağ taraftaki kişi Lucas ve Noldwire’e tanıdık geliyordu.
“Benim gördüğümü sende görüyor musun Noldwire?” dedi Lucas hayretler içinde. Noldwire’in yüzünde şaşkınlıktan çok sevinç vardı.
“Evet, ama bu nasıl olur!” diye karşılık verdi coşku içinde. İkisi de gözlerine inanamıyordu. Faint Smile ve Melovyn ne olup bittiğini anlamamıştı.
“Ne oluyor Lucas? Bu adamda kim? Neden bu kadar şaşırdınız?” diye sordu Faint Smile.
“Bu Tulsalk!” diye karşılık verdi Lucas.
Bütün ihtişamı ile hayattaydı. Omuzlarına kadar uzun, kahverengi saçları rüzgârla hafifçe savruluyor ve siyah bir cübbenin içinden parıldayan çelik zırhı görünüyordu. Zırhının ortasında kırmızı bir ejderha işlemesi vardı. Bu işleme Tulsalk’ın, Mitrusel’in 4 Ejder savaşçısından biri olduğunun sembolüydü. Ejder savaşçılar Mitrusel’in onur kaynağıydı. Bir ejder savaşçısının bulunduğu savaş, asla yenilgi ile sonuçlanmazdı. Zırhlarındaki ejder işlemesi, düşmanlarının yüreklerine korku salardı. Ne yazık ki Tulsalk ejder savaşçıların son hayatta kalanıydı.
“Merhaba kadim dostlarım Lucas ve Noldwire” dedi Tulsalk.
“Seni hayatta görmek çok güzel” diye karşılık verdi Noldwire.
Lucas hâlâ gözlerine inanamıyordu. “Bu nasıl olur Tulsalk? Sen ölmüştün.”
Tulsalk gülümseyerek “İstersen bu sorunun cevabını Moltras versin.” dedi. Moltras derin bir nefes aldıktan sonra “Lütfen beni takip edin” diye karşılık verdi ve sakin adımlarla fıskiyenin yanından uzaklaşarak avlunun geniş kapısından dışarı çıktı.
Hepsi Moltras’ın peşinden ilerledi. Avlunun, geniş ve işlemeli kapısından dışarı çıkarlarken gözlerini beyaz bir ışık kamaştırdı. İlk gördükleri şey mavi gökyüzündeki koca beyaz bulutlardı. Tüm şehir havada duruyordu. Burası Anzroklar’ın efsanevi uçan şehri Norellia’ydı.
“Hayatımda böyle bir şehir göreceğime inanmazdım” dedi Faint Smile. Hepsi gördükleri manzara karşısında çok etkilenmişti. Tüm şehir dairemsi bir kara parçasının üstündeydi. Kara parçasının altından dev sarkaçlar sarkıyordu.
Moltras yürümeye devam etti. Norellia’nın en üst noktasındaydılar. Beyaz taş zemin üzerindeki aralıklardan, kısa yeşil otlar hayat bulmuştu. Tüm şehir sağ taraflarındaki çitlerin ardından görünmekteydi.
“Kopyalanmak… Bu teknik için 15 yıl boyunca çalışıyordum. Araştırdım, deneyler yaptım… Bir atom parçasını kopyalamakla başladım işe. Sonrasında daha büyük şeyler üzerinde çalıştım.” Büyük bir tahta kapının girişine vardılar. Moltras iki eliyle kapıyı ittirdi. Kapı iki yana doğru açıldı. Bu oda Moltras’ın çalışma odasıydı. Oda bakımsız görünüyordu ve tozluydu. Ortada geniş bir masa vardı. Üzerinde birçok parşömen ve aletler duruyordu. Erimiş mumlar masaya yapışmıştı. Odanın duvarlarında ise tahta raflar ve üzerlerinde iksir şişeleri vardı. Bazılarının içinde pembe çiçek yaprakları bulunuyordu. Masanın karşı tarafında yerden tavana kadar, insan DNA’sı şeklinde sıvımsı bir madde yükseliyordu. Kırmızı, mavi ve sarı renklerinde parıldıyordu.
“Uzun süre çalışmalarımın sonucunda nihayet kopyalanma tekniğinde başarılı olmak için gerekli her şeyi tamamladım.” Yüzünde mutlu bir ifade belirdi. Yaptığı işle gurur duyuyordu.
Tulsalk ahşap sandalyeye oturup arkasında yaslandı.“Gereken en önemli şey insan DNA’sı bulunduran küçük bir parça. Bir saç teli bunun için yeterli oluyor.” Saçından bir tel koparıp havaya fırlattı. Havada süzülen saç telinin etrafında altın sarısı bir parıltı oluştu. Ve bir anda Tulsalk’ın kopyası oluşuverdi. Kopya Tulsalk eğilerek selam verdi.
Hepsi hayretler içindeydi. Kopya Tulsalk’ın etrafında yine altın rengi bir parıldama oluştu ve tekrar saç teline dönüşüp yere düştü. Moltras eserine bakarak gurur duyuyordu. Bu tekniği Tulsalk’a öğretmesi 1 yıl sürmüştü. Bunu kendisinden başka yapabilecek tek kişinin Tulsalk olduğunu biliyordu. Bu tekniği başarılı bir şekilde uygulayıp, kontrol etmek büyük bir sabır ve yetenek gerektirirdi.
Noldwire merakla sordu. “Fakat neden Tulsalk’ı ölmüş gibi gösterdiniz?” Aslında sorunun cevabını tahmin edebiliyordu. Moltras kısa bir kahkaha attıktan sonra “İşte en önemli kısım burası. Tulsalk’ı bütün dünyaya ölmüş gibi göstermek istedim bu yüzden bunu yoldaşlıktan bile gizledim. En başından beri Tulsalk ile benim fikrimdi bu.” Melovyn bir şeyler tahmin etmiş gibi görünüyordu.
“Eğer Syatriller, Mitrusel’in son ejder savaşçısının da öldüğünü zannederse Frezuldaki ordularının büyük kısmını savunmadan çekerek istila ordusuna katacaktı ve böylece Baltrix daha az korumada olacak.”
“Tebrik ederim Kızıl Göz Paladin’i Melovyn. Tamda sizden beklediğim kadar çabuk anladınız.” diye karşılık verdi Moltras memnuniyetle.
Lucas meraklı bir ses tonu ile “Peki Tulsalk’ın tamamlamadığı, Baltrix’i yok etme görevini benim tamamlamak isteyeceğimi tahmin ediyor muydunuz?” diye sordu.
“Aslında bunu hesaba katmamıştık kadim dostum Draltin ustası Lucas. Fakat sizin yardımınız için minnettarız.” diye karşılık verdi Moltras. Kısa bir süre duraksadıktan sonra “Artık görevinize devam etmelisiniz, Syatril güçleri gittikçe artıyor. Baltrix yok edilmeli ve bunu yapabilecek kişiler sizlersiniz.
Odadan dışarı çıkıp yüksek merdivenlerden indiler. Norellia’nın etrafı metrelerce yükseklikte surlarla çevriliydi. Aniden şiddetli bir sarsıntı hissettiler. Çığlıklar yükselmeye başladı. Anzrok halkı panik içerisindeydi. Yüksek surları yıkılıyordu.
Syatrillerin devasa mancınıklar, iri kaya parçaları fırlatıyordu. Gökyüzünde, birkaç kilometre uzakta 2 ejderha göründü. Büyük bir hızla yaklaşıyorlardı. Siyah renkliydiler ve derileri büyük pullarla kaplıydı. Dev kanatları perdeliydi ve her kanat çırpışlarında yüzlerce metre yol alıyorlardı. Gözleri bir yılan gözüne benziyordu ve her nefes alıp verişinde burnundan alev püskürüyordu. Her birinin sırtında 20 ye yakın Syatril savaşçısı vardı ve ayak pençelerinde 2 büyük küre taşıyorlardı. Kürelerin etrafında mavimsi ışık huzmeleri oluşup kayboluyordu.
Moltras “Kahretsin!” diye bağırdı. Anzrok ordu komutanları, Moltras’ın yanına geldiler. “Hemen durum raporu istiyorum.” Dedi Moltras. Ellerinde dikenli eldivenler takılı olan, kaslı komutan öne çıktı. Bu Anzrok dövüşçülerinin lideri Turshon”du. “Karadan 4 mancınık surlarımıza saldırıyor ve 2 ejderha Norellia’ya doğru uçuyor. Üzerlerinde yaklaşık 40’a yakın Syatril savaşçısı var ve Pençelerinde ise garip bir nesne taşıyorlar. Ne olduklarını bilmiyorum fakat yine Syatrillerin şeytani bir icadıdır.”
“Gözcü kuleleri neden yaklaştıklarını görememiş peki?” diye kızgınlıkla sordu Moltras. Aslında cevabını kendiside tahmin edebiliyordu.
Anzrok okçularının komutanı Alleria öne çıktı. Sırtında açık mavi renginde bir pelerin vardı. Ve kolları bir kadına göre kaslı görünüyordu. Belinde bir uzun bir bıçak aslılıydı. “Efendim, Syatriller karanlığı kontrol ederek kendilerini gizlemişler. Gözcü kulelerimiz bu yüzden mağdur duruma düştü.”
Moltras sıkıntılı bir ses tonu ile “Tüm savaşçılar, savaş yerlerini alsın. Halk sığınağa tahliye edilsin. Norellia’nın dü-” Tekrar bir sarsıntı oldu ve yakınlarındaki surlar düşmeye başladı. Her yer toz duman içindeydi.


Written By: Ömer Güleryüz

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et MSN Messenger Anime Listesi  
04 Eyl 2009 3:48
FaintSmile
Mangaka
Mangaka



Yaş: 32
Kayıt: 13 Nis 2009
Mesajlar: 825
Favori Anime & Manga: Death Note, Naruto, Full Metal Alchemist(+Brotherhood), One Piece, Steins Gate
Cinsiyet: Erkek
Nerden: Samanyolu Galaksisi
Teşekkür: 622

Durumu: Çevrimdışı

FaintSmile
Mangaka
Foton Kuşağı / 6. Bölüm / 3. Sayfa Konu: Yanıt: Foton Kuşağı / 6. Bölüm / 3. Sayfa
Alıntıyla Cevap Gönder
Heh kimse okumayacak herhalde ^^

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et MSN Messenger Anime Listesi  
13 Eyl 2009 2:40
alik1818
Otaku (Level 1)
Otaku (Level 1)

Avatar

Kayıt: 21 Tem 2009
Mesajlar: 23
Favori Anime & Manga: One Piece, Slam Dunk

Durumu: Çevrimdışı

Avatar
alik1818
Otaku (Level 1)
Foton Kuşağı / 6. Bölüm / 3. Sayfa Konu: Yanıt: Foton Kuşağı / 6. Bölüm / 3. Sayfa
Alıntıyla Cevap Gönder
İlk gözüme çarpan bazı yerlerdeki imla ve noktalama hataların oldu. Bana göre bu tarz bir şeyler yazarken özellikle dil bilgisi kurallarına dikkat etmelisin.

Olaya giriş kısmını çok kısa tutmuşsun. Betimleme yapmayı bilmiyorsak sakız gibi uzatılmaması gerektiğine düşünmeme rağmen bu sefer direkt daha hikayenin havasına girememişken aksiyon sahnelerine girmen bir gelişigüzellik
yaratmış sanki yazında. Mesela Yüzüklerin Efendisi'nden etkilendiğini söylemişsin, ama o kitaptan önce sırf o Dünya'yı tanımlayabilmek için Tolkien'in ne kadar uğraştığını atlamışsın.

Şu daha önce de bahsedilmiş hoş cümle meselesine de değinmek istiyorum. O tarz cümleler gerçekten iyi ve yerinde kullanılmadığı sürece kötü sonuçlara yol
açabileceğinin farkında olmalısın. Yazarın sık sık devrik ve uzun cümleler kullanması büyük bir üstad olmadığınız sürece hikayenin duruluğunu ve akıcılığını bozar. Edebiyat yapmak domino taşı dizmeye benzer. Birini
devirdiğinizde verdiğiniz bütün emek boşa gider. Senin hikayende de bu taşların sallantıda olduğunu gördüm, onların yıkılmasına izin verme.
Konu hakkında bu saatten sonra bir şey demeyeceğim. Defalarca kez yazdım. Lütfen "Fan fiction yazıyoruz burada!" bahanesine sığınıp beni eleştiriden anlamamakla suçlamayın. Suçlayacaksanız da mantıklı açıklamalaral gelin. Fan fiction demek illa fantastik bir şeyler yazmak demek değildir!

Buna rağmen gerçekten uğraştığın belli oluyor. Ayrıca üşengeçlikten midir bilinmez, yazının okunmamasından dolayı bıraktığında belli oluyor. İşte bahsetmeye çalıştığım buydu, kurgun ne kadar ilgi çekici olursa olsun, teman aynı olduğu sürece aradan sıyrılamazsın. Ama sadece bu forumun üyelerini de kendine kıstas alma. Sadece bu amaçla kurulmuş siteler var. Bence oralara da bir şeyler yaz, kendini geliştirmeye bak. Ama asıl şu fantastik bağımlılığından kurtulmana bak.

Yaptığım eleştiriyi sadece bu yazına mal etme, ilerde de belirli noktaların üstünde durmaya özen göster. Eleştirmen bozuntusu gibi çıkıp ukala ukala konuşuyorum gibi gelebilir. O konuda bir sıkıntısı olduğunu düşünen varsa söylesin, ama boş konuşmaya da gelmesin.

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
31 Oca 2010 1:44
 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, Sonraki
3. sayfa (Toplam 4 sayfa) [ 33 mesaj ]  

 
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız