Kamikaze Kaitou Jeanne _Heaven Of The Dark_ Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 40, 41, 42, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Şimcikk canımm hatırlarsan eskiden maron içine kötü ruhun kaçtığı eşyaların sahipleri için not yazardı
bu gece sizin şu güsell şeyinisi alcamm diee
altındada hepp kaitou jeanne
yasardı.
Şimdi kamikaze kaitou jeanne maron... Kartı yasan maron olmalı.. Ama kartı yasan maron deill tam tersine kartı alan maron ve ikinci olarak maronun bi eşyasına kötünün girmesi olanaksız çünkü maron tanrı tarafından korunuyoo
kartı yasan kişi maronunn çokk sefdiğii kişininn içine kötü bi ruhunn girdiğinin sölüyoo
Garipp demii umarımm anlatabilmişimdir canımm
bu gece sizin şu güsell şeyinisi alcamm diee
altındada hepp kaitou jeanne
yasardı.
Şimdi kamikaze kaitou jeanne maron... Kartı yasan maron olmalı.. Ama kartı yasan maron deill tam tersine kartı alan maron ve ikinci olarak maronun bi eşyasına kötünün girmesi olanaksız çünkü maron tanrı tarafından korunuyoo
kartı yasan kişi maronunn çokk sefdiğii kişininn içine kötü bi ruhunn girdiğinin sölüyoo
Garipp demii umarımm anlatabilmişimdir canımm
Sewimlİ_HırsıZ'a bu güzel imzadan dolayı çok teşekkür eder ve minnetimi gönderirim
Spoiler:
Kaybedilen Ve Bulunan
Maron, Rosary’ye doğru baktı. Bu Jeanne d’Arc’la olan iletişimini sağlıyor ve Jeanne d’Arc’ın ona gücünü yollamasını sağlıyordu. Fin’in şeytan tarafından etkilenmesi sonucu Fin Maron’u çok umutsuz bir duruma sokarak kırdırmıştı bunu ama Accsess bunu Tanrı’ya götürerek eski halini almasını sağlamıştı. Ama son savaşında Miyako’ya bir söz vermişti Maron. Bir daha asla Kaitou Jeanne olmayacaktı. Peki, ama Maron en sevdiği şeyi bu şişme Kaitou Jeanne’dan nasıl koruyacaktı? Ve işin en kötü tarafı Maron en sevdiği şeyin ne olduğu hakkında ufacık bir fikri bile yoktu… Maron, en çok ne seviyordu? Ritmik jimnastik, annesini, babasını, Chiaki, Miyako, … Listesi sürüyor da sürüyordu… Derken kapısı yıkılırcasına çalınmaya başladı. Maron daha önce evde yokmuş numarası yapmaya çalıştı ama kapıyı vuran kişi gayet inatçıydı. Maron en sonunda dayanamadı ve kapıyı gidip açtı. Karşısındakini görünce yüzü eğrilir gibi oldu ve büküldü… Kapıyı tam kapatmaya hazırlanıyordu ki!
- Maron, kapatma kapıyı senden af dilemek veya o tür saçmalıkları yapmak için buraya gelmedim! Bana neden bu kartı gönderdiğini öğrenmek için geldim… Tanrı Aşkına Maron seni daha akıllı sanırdım… Bu yaptığınla beni korkutabileceğini mi sanıyorsun?
Maron, Chiaki’ye öfkeyle baktı ve:
—Neden söz ediyorsun sen? Ben sana kart falan göndermedim… Dedi ama Chiaki yine Maron’un kapıyı kapatmasın engelledi ve ona daha önce bakmadığı kadar sert baktı:
— Peki, bu ne Maron? Senden başka kim bu aptal Kaitou Jeanne kartını gönderebilir?
— Ne?...
Chiaki, Maron’a kartı atarcasına verdi ve Maron hızlı bir şekilde okumaya başladı okudukça bayılası geliyordu.
Sayın Nagoya Chiaki-san
Sizin hayatta en çok değer verdiğiniz şey yarın gece yarısı saat 01:00 ‘da alınacaktır.
Uyarım kendi şahsınızdan yardım almaktır…
Kamikaze Kaitou Jeanne
Maron önce ne olduğunu anlamadan hızla göz kırpıştırdı… Kendi kartına ne yazılmışsa Chiaki’ye de tıpatıp aynısı yazılmıştı. Sadece isimler farklıydı…
- Bunun ne olduğu hakkında ufacık bir fikrim bile yok! Aynı kart bana da geldi.
- Ne sana mı geldi?
- Bu kartı bana da yollamışlar ve çok değer verdiğim bir şeyi alacağı yazıyordu… Bu yüzden kimseye güvenemem…
- Hımm… Ama benim en çok değer verdiğim şeyi korumam lazım… nDedi ve Maron’u itekleyerek içeri girdi. Maron hınçla Chiaki’nin arkasından bakarak:
- Senin değüer verdiğin şey her neyse bu evde işi olmaz Chiaki… Şimdi hemen çık evimden!
- Yanılıyorsun Maron… Benim en çok değer verdiğim kişi karşımda avaz avaz bağırıyor ve bu evde yaşıyor…
Maron önce ne diyeceğini bilemedi… Duyguları Chiaki’yi gidip öpmesi ve en değer verdiği şeyin kendisinin de o olduğunu söylemek istiyordu ama mantığı iki çift lafla Chiaki’yi affetmemesi gerektiğini söylüyordu ve mantığı ağır bastı Maron’un…
- Ben kendimi koruyabilirim yardıma ihtiyacım yok! Evimden hemen dışarı çık!
- Hımm… Niye her şeyi kendi üstüne alıyorsun anlamıyorum… Ben Fin’den söz etmiştim…
- Fin’i ben koruyabilirim… İki saniye içinde evimden çıkmazsan Chiaki bu senin için iyi olmayacak… Evimden ÇIK!
- Maron, komiksin… Yalnızca komiksin… Aynı zamanda çokta güzel…
Maron’un yanağına eğilip ufak bir öpücük kondurdu ve ışık hızıyla Maron’un evini terk etti. Maron Chiaki’nin arkasından bakarken düşündü bunu kim yapmıştı?
Uzun, lapiska saçlı deniz yeşili gözlü bir kız karanlıkta beline kadar inen saçlarının rüzgâr tarafından savrulmasını usulca seyretti. Bileğindeki yara izine baktı. Daha çok bir kapı kilidini anımsatıyordu ama bu doğumda alınan yaralar veya sonradan alınan yaralar kadar doğal değildi. Kumral, kızıl karışımı saçları geceyi ışık gibi aydınlatıyordu. Yüzü kararlıydı… Yanına kendisiyle aynı yaşlarda görünen bir kız daha geldi. O da boy ve kilo olarak diğer kızı anımsatsa da daha çok yüzünde sakin bir ifade vardı. Sanki o an ve o ortam olmasaydı kanatlanıp uçacaktı… Yeşil gözlü kızın eline dokundu ve gözlerini kapadı… Biraz sonra ağzından şu sözler döküldü:
- Yine mi o kız Hatsu? Benimde rüyalarımda çoğunlukla o oluyor… Ama kim olduğunu çözemedim görüntüler çok silik…
- Evet, her gece o kız… “Tanrı Adına”… Bu ne demek oluyor şimdi?
- Bilmiyorum… Yerdeki insanları görüyorsun değil mi?
- Evet, sanki yaralanmışlar…
Ay ışığı yeşil gözlü kızın yanındaki kıza ışığını vurduğunda kızın Hatsu’dan bir ton koyu kızıl,sarı saçları fark ediliyordu. Ama gözleri Hatsu’yla aynı renkti… Olağanüstü bir yeşil…
Hatsu diğer kıza dönerek:
- Mitsu, artık o rüyaları ben daha sık görmeye başladım… Bu ne demek oluyor? O kız yakınımızda bir yerlerde olmalı… Yoksa bu kadar sık görmezdik…
- Haklısın, Hatsu bu ayda özel bir aymış… Birinin doğmasına çok az kalmış Hatsu…
- Kim peki?
- Jeanne d’Arc…
Maron, Rosary’ye doğru baktı. Bu Jeanne d’Arc’la olan iletişimini sağlıyor ve Jeanne d’Arc’ın ona gücünü yollamasını sağlıyordu. Fin’in şeytan tarafından etkilenmesi sonucu Fin Maron’u çok umutsuz bir duruma sokarak kırdırmıştı bunu ama Accsess bunu Tanrı’ya götürerek eski halini almasını sağlamıştı. Ama son savaşında Miyako’ya bir söz vermişti Maron. Bir daha asla Kaitou Jeanne olmayacaktı. Peki, ama Maron en sevdiği şeyi bu şişme Kaitou Jeanne’dan nasıl koruyacaktı? Ve işin en kötü tarafı Maron en sevdiği şeyin ne olduğu hakkında ufacık bir fikri bile yoktu… Maron, en çok ne seviyordu? Ritmik jimnastik, annesini, babasını, Chiaki, Miyako, … Listesi sürüyor da sürüyordu… Derken kapısı yıkılırcasına çalınmaya başladı. Maron daha önce evde yokmuş numarası yapmaya çalıştı ama kapıyı vuran kişi gayet inatçıydı. Maron en sonunda dayanamadı ve kapıyı gidip açtı. Karşısındakini görünce yüzü eğrilir gibi oldu ve büküldü… Kapıyı tam kapatmaya hazırlanıyordu ki!
- Maron, kapatma kapıyı senden af dilemek veya o tür saçmalıkları yapmak için buraya gelmedim! Bana neden bu kartı gönderdiğini öğrenmek için geldim… Tanrı Aşkına Maron seni daha akıllı sanırdım… Bu yaptığınla beni korkutabileceğini mi sanıyorsun?
Maron, Chiaki’ye öfkeyle baktı ve:
—Neden söz ediyorsun sen? Ben sana kart falan göndermedim… Dedi ama Chiaki yine Maron’un kapıyı kapatmasın engelledi ve ona daha önce bakmadığı kadar sert baktı:
— Peki, bu ne Maron? Senden başka kim bu aptal Kaitou Jeanne kartını gönderebilir?
— Ne?...
Chiaki, Maron’a kartı atarcasına verdi ve Maron hızlı bir şekilde okumaya başladı okudukça bayılası geliyordu.
Sayın Nagoya Chiaki-san
Sizin hayatta en çok değer verdiğiniz şey yarın gece yarısı saat 01:00 ‘da alınacaktır.
Uyarım kendi şahsınızdan yardım almaktır…
Kamikaze Kaitou Jeanne
Maron önce ne olduğunu anlamadan hızla göz kırpıştırdı… Kendi kartına ne yazılmışsa Chiaki’ye de tıpatıp aynısı yazılmıştı. Sadece isimler farklıydı…
- Bunun ne olduğu hakkında ufacık bir fikrim bile yok! Aynı kart bana da geldi.
- Ne sana mı geldi?
- Bu kartı bana da yollamışlar ve çok değer verdiğim bir şeyi alacağı yazıyordu… Bu yüzden kimseye güvenemem…
- Hımm… Ama benim en çok değer verdiğim şeyi korumam lazım… nDedi ve Maron’u itekleyerek içeri girdi. Maron hınçla Chiaki’nin arkasından bakarak:
- Senin değüer verdiğin şey her neyse bu evde işi olmaz Chiaki… Şimdi hemen çık evimden!
- Yanılıyorsun Maron… Benim en çok değer verdiğim kişi karşımda avaz avaz bağırıyor ve bu evde yaşıyor…
Maron önce ne diyeceğini bilemedi… Duyguları Chiaki’yi gidip öpmesi ve en değer verdiği şeyin kendisinin de o olduğunu söylemek istiyordu ama mantığı iki çift lafla Chiaki’yi affetmemesi gerektiğini söylüyordu ve mantığı ağır bastı Maron’un…
- Ben kendimi koruyabilirim yardıma ihtiyacım yok! Evimden hemen dışarı çık!
- Hımm… Niye her şeyi kendi üstüne alıyorsun anlamıyorum… Ben Fin’den söz etmiştim…
- Fin’i ben koruyabilirim… İki saniye içinde evimden çıkmazsan Chiaki bu senin için iyi olmayacak… Evimden ÇIK!
- Maron, komiksin… Yalnızca komiksin… Aynı zamanda çokta güzel…
Maron’un yanağına eğilip ufak bir öpücük kondurdu ve ışık hızıyla Maron’un evini terk etti. Maron Chiaki’nin arkasından bakarken düşündü bunu kim yapmıştı?
Uzun, lapiska saçlı deniz yeşili gözlü bir kız karanlıkta beline kadar inen saçlarının rüzgâr tarafından savrulmasını usulca seyretti. Bileğindeki yara izine baktı. Daha çok bir kapı kilidini anımsatıyordu ama bu doğumda alınan yaralar veya sonradan alınan yaralar kadar doğal değildi. Kumral, kızıl karışımı saçları geceyi ışık gibi aydınlatıyordu. Yüzü kararlıydı… Yanına kendisiyle aynı yaşlarda görünen bir kız daha geldi. O da boy ve kilo olarak diğer kızı anımsatsa da daha çok yüzünde sakin bir ifade vardı. Sanki o an ve o ortam olmasaydı kanatlanıp uçacaktı… Yeşil gözlü kızın eline dokundu ve gözlerini kapadı… Biraz sonra ağzından şu sözler döküldü:
- Yine mi o kız Hatsu? Benimde rüyalarımda çoğunlukla o oluyor… Ama kim olduğunu çözemedim görüntüler çok silik…
- Evet, her gece o kız… “Tanrı Adına”… Bu ne demek oluyor şimdi?
- Bilmiyorum… Yerdeki insanları görüyorsun değil mi?
- Evet, sanki yaralanmışlar…
Ay ışığı yeşil gözlü kızın yanındaki kıza ışığını vurduğunda kızın Hatsu’dan bir ton koyu kızıl,sarı saçları fark ediliyordu. Ama gözleri Hatsu’yla aynı renkti… Olağanüstü bir yeşil…
Hatsu diğer kıza dönerek:
- Mitsu, artık o rüyaları ben daha sık görmeye başladım… Bu ne demek oluyor? O kız yakınımızda bir yerlerde olmalı… Yoksa bu kadar sık görmezdik…
- Haklısın, Hatsu bu ayda özel bir aymış… Birinin doğmasına çok az kalmış Hatsu…
- Kim peki?
- Jeanne d’Arc…
Spoiler:
Sewimlİ_HırsıZ'a bu güzel imzadan dolayı çok teşekkür eder ve minnetimi gönderirim
Spoiler:
23 Nis 2008 19:54
23 Nis 2008 21:00
23 Nis 2008 22:49
23 Nis 2008 23:06
2. sayfa (Toplam 42 sayfa) [ 418 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |