Karanlıkta Aydınlık Arayışı Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5 ... 7, 8, 9, Sonraki |
|
Yazar
Mesaj
24 Nis 2008 23:54
ben çok beğendim canım yaaa
harika
harika
harikasın White Moon
harikasın jeanne'm
[Bağlantı]
ama yine de yasdımm
Hesaplaşma Zamanına Çeyrek Kala
İrem sesizce ev gibi görünen ama için için hapishane dediği yere girdi. Okuldakilerin ondan pek hoşlanmadığını anlamak için kâhin olmaya gerek yoktu. O geldiğinde kıkırdamalar, defterlerinde kendisinin karalamadığı yerler, yemek tepsisindeki süte tuz atma,… İrem onları kendine gıcık ettiğinin farkındaydı ve yapayalnız olmaktan başka eline hiçbir şey geçmiyordu. Zaten İrem’in böyle şeyleri umursadığı filan yoktu. Onun başka amaçları vardı. En başta kendisini çocukken hiçbir neden olmaksızın terk eden adamla. İrem ayakkabılarını çıkardı ve usulca ayakkabılığa koydu. Okul formasını hışırdatmadan kendi odasına geçmek için büyük çabalar harcadı. Çünkü müdür beyin kulakları radar gibiydi ve İrem’in doğuştan gelen aptal bir yasemin kokusu vardı. Ve bu her yerde fark ediliyordu. İrem sarı badanalı cicili bicili odasına geldiği zaman hemen gar dolabını açtı. Manzara gerçekten çok ilginçti! Renkli tek şey İrem’in okul formasıydı. Onun dışında kalanlar; siyah, kahverengi, bordo ve lacivertti. İrem siyah pantolonunu ve kahverengi bluzunu çıkardı gar dolaptan. Saçlarını açtı ve şöyle bir fırçaladıktan sonra kendi haline bıraktı. Bugün ne olacağını biliyordu. Bugün ne olacağını hissetmişti. İrem, hızla kapıyı açtı ve evden kendisini dışarı attı. Eve geldikten kısa bir süre sonra kaçmıştı ve sonra anahtarıyla içeri girmişti. Penceresinden de girmeyi düşünmüştü ama bir şey olursa bu değerli fırsatı kaçırabilirdi. İrem’in çok olağanüstü bir yeteneği vardı. Bazı şeylerin ne zaman olacağını kestirebiliyordu. Ve bu onu her zaman atik yapıyordu. Koşar adımlarla hiç girmediği bir sokağa saptı. Yine varoşlardan çıkıp, sarhoşların arasından girdi. İrem, amacına ulaşmak için dikkat çekmemeye çalışıyordu. Ama ne yazık ki fazlasıyla çekiyordu. Sonunda adi bir barın önünde durdu. O yana bu yana aptal aptal yerleştirilmiş ışıklar vardı. İrem hepsini lanetler gibi baktıktan sonra içeri girmek için hamle yaptı ama iri bir el onun kolunu tuttu.
- Masal dinlemek için yanlış yerdesin velet. Şimdi yürü git ve bir daha seni buralarda görmeyeyim.
- Masal dinleyecek yaşı çoktan geçtim. Önümden çekil! Bu gece kimseyi öldürmek istemiyorum.
Adam viski kokulu nefesiyle öyle bir güldü ki İrem’in içi dışına çıktı. Kirli sakalı, ızbandut gibi adam bir türlü çekilmiyordu. İrem’in çenesini ellerinin arasına aldı ve kendisine bakmaya zorladı. Adam biraz İrem’e baktıktan sonra:
- Burada işin olmaz senin. Suratından saflıktan başka bir şey yok! Evine dön. Benimde bir sabrım var gerekirse çekinmeden kafanı eline veririm!
İrem’in gözleri griye doğru hafif bir renk değişimi yaşadı. Ve ilk başta gözyaşı zannedilecek damlalar büyüdü ve buz parçası halini aldı. Adamın doğruca kalbine doğru giden bir buz parçası saplandığı anda adamdan boğuk bir inilti yükseldi. Sanki vurulduğuna inanmıyormuş gibi ellerini kalbine doğru birleştirdi. Sendeleyerek arkaya doğru düştü. Sıcak kan İrem’in ayaklarına kadar gelmişti. Ama kızın suratında hiçte saflık belirtisi yoktu aksine bir gülümseme olduğu bile söylenebilirdi. Adam İrem’e can çekişen bir hayvan edasıyla küfürleri bastı. Ama İrem yalnızca şeytani bir gülümsemeyle ona baktı.
- Sana söyledim ihtiyar! Benim masal dinleyecek yaşım çoktan geçti. Ve şimdi de hak ettiğin yerdesin…
Adam İrem’e yine küfür etmeye başladı. İrem adamın üstünden geçip gitti. Geriye can çekişen bir adam bırakmıştı arkasında…
Hesaplaşma Zamanına Çeyrek Kala
İrem sesizce ev gibi görünen ama için için hapishane dediği yere girdi. Okuldakilerin ondan pek hoşlanmadığını anlamak için kâhin olmaya gerek yoktu. O geldiğinde kıkırdamalar, defterlerinde kendisinin karalamadığı yerler, yemek tepsisindeki süte tuz atma,… İrem onları kendine gıcık ettiğinin farkındaydı ve yapayalnız olmaktan başka eline hiçbir şey geçmiyordu. Zaten İrem’in böyle şeyleri umursadığı filan yoktu. Onun başka amaçları vardı. En başta kendisini çocukken hiçbir neden olmaksızın terk eden adamla. İrem ayakkabılarını çıkardı ve usulca ayakkabılığa koydu. Okul formasını hışırdatmadan kendi odasına geçmek için büyük çabalar harcadı. Çünkü müdür beyin kulakları radar gibiydi ve İrem’in doğuştan gelen aptal bir yasemin kokusu vardı. Ve bu her yerde fark ediliyordu. İrem sarı badanalı cicili bicili odasına geldiği zaman hemen gar dolabını açtı. Manzara gerçekten çok ilginçti! Renkli tek şey İrem’in okul formasıydı. Onun dışında kalanlar; siyah, kahverengi, bordo ve lacivertti. İrem siyah pantolonunu ve kahverengi bluzunu çıkardı gar dolaptan. Saçlarını açtı ve şöyle bir fırçaladıktan sonra kendi haline bıraktı. Bugün ne olacağını biliyordu. Bugün ne olacağını hissetmişti. İrem, hızla kapıyı açtı ve evden kendisini dışarı attı. Eve geldikten kısa bir süre sonra kaçmıştı ve sonra anahtarıyla içeri girmişti. Penceresinden de girmeyi düşünmüştü ama bir şey olursa bu değerli fırsatı kaçırabilirdi. İrem’in çok olağanüstü bir yeteneği vardı. Bazı şeylerin ne zaman olacağını kestirebiliyordu. Ve bu onu her zaman atik yapıyordu. Koşar adımlarla hiç girmediği bir sokağa saptı. Yine varoşlardan çıkıp, sarhoşların arasından girdi. İrem, amacına ulaşmak için dikkat çekmemeye çalışıyordu. Ama ne yazık ki fazlasıyla çekiyordu. Sonunda adi bir barın önünde durdu. O yana bu yana aptal aptal yerleştirilmiş ışıklar vardı. İrem hepsini lanetler gibi baktıktan sonra içeri girmek için hamle yaptı ama iri bir el onun kolunu tuttu.
- Masal dinlemek için yanlış yerdesin velet. Şimdi yürü git ve bir daha seni buralarda görmeyeyim.
- Masal dinleyecek yaşı çoktan geçtim. Önümden çekil! Bu gece kimseyi öldürmek istemiyorum.
Adam viski kokulu nefesiyle öyle bir güldü ki İrem’in içi dışına çıktı. Kirli sakalı, ızbandut gibi adam bir türlü çekilmiyordu. İrem’in çenesini ellerinin arasına aldı ve kendisine bakmaya zorladı. Adam biraz İrem’e baktıktan sonra:
- Burada işin olmaz senin. Suratından saflıktan başka bir şey yok! Evine dön. Benimde bir sabrım var gerekirse çekinmeden kafanı eline veririm!
İrem’in gözleri griye doğru hafif bir renk değişimi yaşadı. Ve ilk başta gözyaşı zannedilecek damlalar büyüdü ve buz parçası halini aldı. Adamın doğruca kalbine doğru giden bir buz parçası saplandığı anda adamdan boğuk bir inilti yükseldi. Sanki vurulduğuna inanmıyormuş gibi ellerini kalbine doğru birleştirdi. Sendeleyerek arkaya doğru düştü. Sıcak kan İrem’in ayaklarına kadar gelmişti. Ama kızın suratında hiçte saflık belirtisi yoktu aksine bir gülümseme olduğu bile söylenebilirdi. Adam İrem’e can çekişen bir hayvan edasıyla küfürleri bastı. Ama İrem yalnızca şeytani bir gülümsemeyle ona baktı.
- Sana söyledim ihtiyar! Benim masal dinleyecek yaşım çoktan geçti. Ve şimdi de hak ettiğin yerdesin…
Adam İrem’e yine küfür etmeye başladı. İrem adamın üstünden geçip gitti. Geriye can çekişen bir adam bırakmıştı arkasında…
Sewimlİ_HırsıZ'a bu güzel imzadan dolayı çok teşekkür eder ve minnetimi gönderirim
Spoiler:
okudum ve şöyel söyliyeyim..HARİKA:D güzel bir hikaye ve gerçekten sürükleyici. sürüklenmeden okur yosun tutmuyo
--Kamina-sama is love--
Deviantart: [Bağlantı]
Spoiler:
24 Hzr 2008 22:17
bi de haber mi veriyim sen bana hiç bişiyden haber werme ben sanan haber veriyim çokk beklersinn!! sonunda buraya teşrif edebildinn yanii walla olan şu olacak sizin eve neti ben bağlıcamm yaff beğenmene sevindimm dark raincimmm senin kadar gerilim tarzı bişiy yazamaskta yapıyoruzz bişiylerrr ilk ilahımız sensin falan gelecek bölümü yarınn yazıcamm yine böle bişiy ıolcak.
Sewimlİ_HırsıZ'a bu güzel imzadan dolayı çok teşekkür eder ve minnetimi gönderirim
Spoiler:
gelecek bölümü ben yollicam büyük bi ihtimalle 8)
hahaha önceden okumuş oldum ayrıca
canım hikayenide nihayet okudum buda süper olmuş
hahaha önceden okumuş oldum ayrıca
canım hikayenide nihayet okudum buda süper olmuş
Shana~ Arigatou!! :3
Spoiler:
my_dream_jeanne@hotmail.com
İrem içeriye girdiğinde ağır içki kokuları midesini bulandırmaya yet ipte artmıştı bile… Adamlar ve kadınlar piste deli gibi dans ediyorlar bazıları daha ileriye bile gidebiliyordu. İrem, hepsine tiksintiyle baktıktan sonra köşeye çekildi ve kalabalığı dikkatle incelemeye başladı. Ve orada meşhur Cafe Gün Işığının sahibi Bahri Akar’ı gördü! Ve yanında yıllardır hesap soracağı adamı gördü, babasını! İrem’in gözleri gördüklerini yadsımak istiyormuş gibi büyüdü büyüdü ve büyüdü… Elleri birbirlerine hırsla tırnaklarını geçirdi ve koyu kandamlacıkları avucundan damla damla yere düştü… Ama babasının yanına gitmedi. Hızla çıkış kapısına doğru koşmaya başladı. Gözyaşları önünü görmesini engelliyordu. Neden kimse ona güven vermeyecekti? Niye herkes güvenini boşa çıkaracaktı? Bahri Akar da, yalancının biriydi! İrem koşar adımlarla kendini dışarıya atacaktı ki yine her şeye maydanoz olan adamla oğlunun sesini duydu:
Baba, ceset fazla soğumamış, tahminen öleli otuz dakika falan olmuş olabilir. Katil bu yakınlarda bir yerde…
Evet, haklısın Hasan ağabeyine haber ver! Ekipler çevreyi kolaçan etsinler.
Tamam, baba.
İrem içinden lanet olsun dedi. Niye sinirlerine biraz hâkim olup olay çıkarmadan içeriye girmemişti ki!
Arka taraftan gizlice sıvışmaya çalıştı. Ekipler içeride şimdiden insanları sorguya çekmeye başlamıştı bile… İrem, ne yapacağını şaşırmış halde düşünürken tekrar bir karaltı gördü. İrem, kaçacak bir delik ararken karaltı onu görmüştü…
İREM! Burada ne işin var senin?
Her şeye maydanoz olan familyadan Yavuz’du bu. İrem hızla Yavuz’u geçmeye çalıştı çünkü hala bir şansı olabilirdi! Ama İrem kaçmaya çalışırken Yavuz, İrem’in kolundan tuttu ve kızı kenara çekti. Sonra kızın önüne geçti ve o sırada aynasızlardan biri koridorda Yavuz’u gördü ve seslendi:
Yavuz, temiz mi buralar?
Evet, Hasan abi. Temiz buralar arka koridorda temiz.
Tamam.
Aynasız gittikten sonra Yavuz İrem’e sinirle baktı:
Katil sensin değil mi İrem? Ne yaptığını zannediyordun sen daha arkanda kaç ceset bırakmayı planlıyorsun Tanrı Aşkına!
Amacıma ulaşmak için gerekirse bütün dünyadakileri birden öldürebilirim. Asıl senin amacın ne Yavuz? Beni neden kurtardın?
Seni şu anda gidip de teslim edebilirim seni kurtarmadım.
Zaten siz insanlar asla iyilik yapmazsınız ve yalansız bir yaşam süremezsiniz!
Yalan mı? Burada yalan söyleyen kim? Seni tanımıyorum bile İrem! Sana neden yalan söyleyelim?
Doğru bende seni tanımıyorum…
Oysa gerçek çok farklıydı ve İrem onu doğmadan tanıdığını biliyordu!
Shana~ Arigatou!! :3
Spoiler:
my_dream_jeanne@hotmail.com
4. sayfa (Toplam 9 sayfa) [ 83 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |