Karga Burun Agnes |
Yazar
Mesaj
Karga Burun Agnes, lakabını fazlasıyla hak ediyordu; bu lakap için savaşmıştı! Kadınlardan yana fazla şansı olmayan erkekler ona iltifat ettiklerinde onlara komik olmamalarını, koskocaman, gaga gibi bir burnu olduğunu söylerdi. Annesi keçe gibi saçlarını yüzünden çekmesini söylediğinde, burnunu kapatması için o “ipek” saçlara ihtiyacı olduğunu iddia ederdi. Abisi ineği sağmasını söylediğinde ise ahırda bir yabancının olduğunu, kimsenin onun o büyük burnuyla karşılaşmak zorunda olmadığı cevabını alırdı. Gölün güzelliğinden bahseden babasına, deli olmamasını gölde burnunu gördüğünü söylerdi.
Uzun lafın kısası, siz ona güneşten bahsedin o size burnundan bahsederdi.
Bu kesinlikle doğruydu; onun büyük gaga gibi bir burnu vardı.
O ün yapmış burnu, küçük kara gözleri, ince kağıt gibi dudaklarıyla, hastalıklı beyaz teniyle öyle pek güzel yüzlü bir kadın değildi ne yazık ki. Vücudu da işi kurtarmıyordu. Bir kere genç yaşına rağmen göğüsleri, dik, sağlıklı değildi. Beli ise yoktu ve karnı eski büzüşmüş bir su torbasını andırıyordu. Bacakları vücuduyla oldukça orantısız bir şekilde aşırı inceydi.
Anlaşılacağı üzere bu Agnes ne güzel ne de, çarpıcı bir kadındı. Hiçbir yerinde, kutsal bir çekicilik, saflık yoktu.
Bir yer dışında… Boynu.
Agnes’in her zaman, saçlarıyla ve kalın deri paçavralarla sakladığı boynu öyle güzeldi ki… Ah, ne yazıktı zavallı Agnes’e. Bir bilseydi o boynunun ne kadar beyaz, ince olduğunu. Bir bilseydi, o boynun hiç olmamış koca adaylarının rüyasını nasıl süsleyeceğini. O kuğu boynunun nasıl bütün çirkinliklerini gölgeleyeceğini, burnunu bile hoş göstereceğini. Bir bilseydi bütün bunları, o güzel boynunu sergiler, insanların başını döndürür, birkaç sene daha erken evlenir, ve kocası olacak o kralla hiçbir zaman tanışmazdı.
Evet, çirkin burunlu, güzel boyunlu Agnes bir krala varmıştı işte. Burnu yüzünden insan içine çıkmayı reddeden Agnes, birden bire köyün güzellik sembolü haline gelmişti. Hanlarda, yabancılara o anlatılır, küçükler onun adını duya duya büyürdü.
Ve efsane yayıldıkça yayıldı. Yıllar her zamanki gibi hızlı geçti. Eh halkın hayal gücü de boş durur mu hiç. Hancı kızı Agnes artık, safkan bir kraliçe olarak anılmaya başlamıştı. Kızının düğününe giderken, kayalıktan düşen cahil anneciği mezarında büyük hanımefendi, kızının verdiği ilk davette çok yemekten çatlayan şişko babacığı ise büyük savaşçı lakabına halk tarafından uygun görülmüşlerdi.
Eh tabii verilen bütün bu lakaplar, onurlar, şanlar vakti geldiğinde çeşitli lanet ve hakarete dönüşmeyi de unutmadı.
________________________________________________________
Uzun zamandır hiç bir şey yazmamıştım ^^ Sonra canım bunu yazmayı çok istedi, eh
Bu kadar oldu XD Toparlamaya çalışacam ^^'
Uzun lafın kısası, siz ona güneşten bahsedin o size burnundan bahsederdi.
Bu kesinlikle doğruydu; onun büyük gaga gibi bir burnu vardı.
O ün yapmış burnu, küçük kara gözleri, ince kağıt gibi dudaklarıyla, hastalıklı beyaz teniyle öyle pek güzel yüzlü bir kadın değildi ne yazık ki. Vücudu da işi kurtarmıyordu. Bir kere genç yaşına rağmen göğüsleri, dik, sağlıklı değildi. Beli ise yoktu ve karnı eski büzüşmüş bir su torbasını andırıyordu. Bacakları vücuduyla oldukça orantısız bir şekilde aşırı inceydi.
Anlaşılacağı üzere bu Agnes ne güzel ne de, çarpıcı bir kadındı. Hiçbir yerinde, kutsal bir çekicilik, saflık yoktu.
Bir yer dışında… Boynu.
Agnes’in her zaman, saçlarıyla ve kalın deri paçavralarla sakladığı boynu öyle güzeldi ki… Ah, ne yazıktı zavallı Agnes’e. Bir bilseydi o boynunun ne kadar beyaz, ince olduğunu. Bir bilseydi, o boynun hiç olmamış koca adaylarının rüyasını nasıl süsleyeceğini. O kuğu boynunun nasıl bütün çirkinliklerini gölgeleyeceğini, burnunu bile hoş göstereceğini. Bir bilseydi bütün bunları, o güzel boynunu sergiler, insanların başını döndürür, birkaç sene daha erken evlenir, ve kocası olacak o kralla hiçbir zaman tanışmazdı.
Evet, çirkin burunlu, güzel boyunlu Agnes bir krala varmıştı işte. Burnu yüzünden insan içine çıkmayı reddeden Agnes, birden bire köyün güzellik sembolü haline gelmişti. Hanlarda, yabancılara o anlatılır, küçükler onun adını duya duya büyürdü.
Ve efsane yayıldıkça yayıldı. Yıllar her zamanki gibi hızlı geçti. Eh halkın hayal gücü de boş durur mu hiç. Hancı kızı Agnes artık, safkan bir kraliçe olarak anılmaya başlamıştı. Kızının düğününe giderken, kayalıktan düşen cahil anneciği mezarında büyük hanımefendi, kızının verdiği ilk davette çok yemekten çatlayan şişko babacığı ise büyük savaşçı lakabına halk tarafından uygun görülmüşlerdi.
Eh tabii verilen bütün bu lakaplar, onurlar, şanlar vakti geldiğinde çeşitli lanet ve hakarete dönüşmeyi de unutmadı.
________________________________________________________
Uzun zamandır hiç bir şey yazmamıştım ^^ Sonra canım bunu yazmayı çok istedi, eh
Bu kadar oldu XD Toparlamaya çalışacam ^^'
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Tötü Tedi!!!
Ben o kadar yalvarayım sana, "Yazdın mı bir şey söyle e mi? " diye... Sen bırak söylemeyi, bir haberi bile çok gör benden.... Bu sefer gözüme toz kaçmadı, ağğlıyoruuum
Öhööö,öhö,öhmm öhö ömh... Yine ve yeniden; karşımda senin hikayeni görmek, tüm tötüülüüğüne rağmen beni sevindirdi. Ben de yalan yok. Ne kadar olmuştu yazmayalı kuzum? Evet, ne sen sor ne ben söyleyeyim, cevap alınmıştır.
Kıssadan hisse yazıyor olmana takılmıyorum, nedenini sen biliyorsun zaten. Onun dışında da, tekrar yazdığını görmek bunu fark bile etmememe neden oldu.
Ve evet, evet, evet... Senaryo...Evet...
Neler dönüyor kafanın içinde, emin değilim. Zaten sen de bu hayalperestlik olduktan sonra, -bulunmaz hint kumaşı mübarek; ara ara bulamıyoruz!- neyi nasıl sürdürürsün kestiremiyorum."Kedi Gücüüüü!!!" dedikleri bu olsa gerek. Ama, ama, ama... Biliyorum ki, bu Agnes'in senin eline düştüğünde mutlu mesut yaşaması kurallara aykırıymış gibi imkansız! Hiç ir şey bile olmasa, burnu(!) kırılır, ya da ne biliyim uçurumdan yuvarlanır falan.
Ama seviyorum bu yönünü senin ya Sendeki orjinallik kimsede yok bu konuda.
Lafı uzatmayalım. Bekleyelim devamını
Tekrar geri dönüşün şerefine!!! "HOŞGELDİN PİSİİİİ"
Ben o kadar yalvarayım sana, "Yazdın mı bir şey söyle e mi? " diye... Sen bırak söylemeyi, bir haberi bile çok gör benden.... Bu sefer gözüme toz kaçmadı, ağğlıyoruuum
Öhööö,öhö,öhmm öhö ömh... Yine ve yeniden; karşımda senin hikayeni görmek, tüm tötüülüüğüne rağmen beni sevindirdi. Ben de yalan yok. Ne kadar olmuştu yazmayalı kuzum? Evet, ne sen sor ne ben söyleyeyim, cevap alınmıştır.
Kıssadan hisse yazıyor olmana takılmıyorum, nedenini sen biliyorsun zaten. Onun dışında da, tekrar yazdığını görmek bunu fark bile etmememe neden oldu.
Ve evet, evet, evet... Senaryo...Evet...
Neler dönüyor kafanın içinde, emin değilim. Zaten sen de bu hayalperestlik olduktan sonra, -bulunmaz hint kumaşı mübarek; ara ara bulamıyoruz!- neyi nasıl sürdürürsün kestiremiyorum."Kedi Gücüüüü!!!" dedikleri bu olsa gerek. Ama, ama, ama... Biliyorum ki, bu Agnes'in senin eline düştüğünde mutlu mesut yaşaması kurallara aykırıymış gibi imkansız! Hiç ir şey bile olmasa, burnu(!) kırılır, ya da ne biliyim uçurumdan yuvarlanır falan.
Ama seviyorum bu yönünü senin ya Sendeki orjinallik kimsede yok bu konuda.
Lafı uzatmayalım. Bekleyelim devamını
Tekrar geri dönüşün şerefine!!! "HOŞGELDİN PİSİİİİ"
1. sayfa (Toplam 1 sayfa) [ 3 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |