Kızıl Güneş Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 5, 6, 7, Sonraki |
Anime Manga Forum -> Fan Fiction |
Yazar
Mesaj
Buradan devam
Bölüm 31 - Varış-
(Ecdebiye-Libya)
(Tren Ecdebiye ye varmadan önce durmuştu. Trene yapılan sadırı daha savaş başlamadan ağır kayıplar verdirmişti. Trende durgun bir hava vardı. Birliğin morali çöküşe geçmişti. Üst düzey duacılar ve havariler son durumu gözden geçirmek için toplandılar.)
Seyfi- Kaç kayıp verdik.
Ahad- Biri üst düzey olmak üzere yirmi beş duacı kaybettik. Geri çekilmekten başka çaremiz kalmadı. Bu sayıyla onlara karşı varlık gösteremeyiz.
Kushiro- Geri çekilmek mi? Sayıların bu savaşlarda bir önemi yok. On duacıda olsa yüz duacıda olsa biz ölürsek her şey biter. Geri kalan yirmi beş yeterli bir sayı.
Seyfi- Kushiro haklı. Önümüzde cevaplar bizi bekliyor. Bu şansı tepemeyiz. Ne acıdır ki bizim için yirmi beş duacıyı korumak elli duacıyı korumaktan daha kolay olacak.
(Üst düzey duacılardan biri öne atıldı.)
-- Bizden ayak bağıymış gibi bahsedemezsin. Orada ölenler cesur yürekli adamlardı.
Seyfi- Beni yanlış anladınız. Öyle demek istememiştim.
Kushiro- Ama öyle...
(Bu sefer diğer üst düzey duacılarda sinirlendi.)
-- Ne dedin lan sen?
-- Kendini ne zannediyorsun?
(Ahad hemen ortamı yumuşatmak için söze girdi.)
Ahad- Tamam, tamam sakin olun. Böyle bir durumda bir birimizle kavga edemeyiz. Şu an neler yapmamız gerektiğini konuşuyoruz.
Lea- Planda bir değişiklik yok. Anı şekilde devam ediyoruz. Ama bırakmak isteyen şimdiden bıraksın. Görünüşe göre gidince geri döneceğimizin hiç bir garantisi yok. İtiraz olan.
(Kompartımanı sessizlik kapladı.)
Lea- Kimsenin itirazı yoksa yolumuza devam ediyoruz. Yarım saat içinde Ecdebiye deyiz.
(Geri kalan birlik üyeleri yerlerini aldı ve tren harekete geçti. Trende ölüm sessizliği vardı. Varış noktasına neredeyse gelmişlerdi.)
Seyfi- Bu savaş önceki gibi olmayacak. Orada Katrea nın liderliğiyle duacılar büyük yardımda bulunmuşlardı fakat buradaki komutanların öyle bir yeteneği yokmuş gibi görünüyor.
Lea- Bizde o savaştaki gibi toy değiliz artık. Bu son hafta hepimiz büyük ilerleme gösterdik. Antrenman dövüşlerimiz de bize çok şey kattı.
Seyfi- Orası öyle ama Athwart bizi bekliyor olacak. Çok zorlu bir savaş bizi bekliyor.
(Tren yavaşlamaya başladı ve durdu. Bir duacı Kushiroların kompartımanının kapısını açtı.)
-- Geldik, efendim.
Bölüm 32 - Libya Savaşı 1-
(Tren Ecdebiye ye varmıştı. Birlik trenden inmiş ve savaş için hazır hale gelmişti. Kasaba tam karşılarında duruyordu. Ortamda ölüm sessizliği vardı. Herkesin dili tutulmuş gibiydi. Havariler ve üst düzey duacılar birliğin önünde toplandılar. )
Lea- Planda bir değişiklilik yok. Biz önden giderken duacılar bize arkadan destek olacaklar. Siz, üst düzey duacılar ise birliği koruyacaksınız.
Seyfi- Hadi harekete geçelim.
(Birlik ilerlemeye başladı. Kasabanın girişine kadar gelmişlerdi. Kasaba hareketlenmeye başladı.)
Kushiro- Geliyorlar. Herkes hazırlansın.
(Bir anda her evden her sokak arasından iblisler ortaya çıkmaya başladı. Havariler hemen silahlarına davrandı. Duacılar ise çoktan zayıflatma dualarına başlamışlardı bile.)
Seyfi- Yaptığımız eğitimin nasıl meyveler verdiğini onlara gösterelim.
(İblisler kasabadan dışarı ağır adımlarla çıkmaya başladılar. Her zaman ki pis sırıtışları suratlarındaydı. Savaş için sabırsızlıkları her hallerinden belliydi. İblislerden biri daha fazla bekleyemeyeceğini belirtmek için söze girdi.)
-- Hadi ama daha fazla bekletmeyelim misafirlerimizi. Parti başlasın artık.
-- Sabırsızlanmanıza gerek yok. Sadece suratlarındaki o korku dolu ifadeyi biraz daha izlemek istemiştim.
(Sesin geldiği yer bir evin çatısıydı. Üç kişi orada duruyorlardı.)
Kushiro- Bu o. Trenin tepesindeki adam.
Seyfi- Hangisi?
Kushiro- Ortadaki.
Ricardo- Merhaba zamanın gözlerinin kullanıcısı. Çok uzun zaman olmadı ama yinede beklediğimden daha iyi göründüğünü söylemeden geçemeyeceğim.
(Ricardo nun yanındaki diğer adam söze girdi.)
-- Hey, Ricardo daha bizi ne kadar bekletmeyi düşünüyorsun. Bırak da savaş başlasın.
Ricardo- Hevesini kırmak istemem ama biz önde savaşmıyoruz. Kasabanın merkezinde onları bekleyeceğiz. Sadece selamlamak için geldik. Meydana kadar gelebilen biraz vakit geçirmek için yeterli güçte demek olur. Böylece partimiz daha keyifli geçer.
(Ricardo nun diğer tarafındaki kadın Ricardo nun koluna girdi.)
-- Senin partilerin her zaman en iyileri olmuştur zaten. Ama bizi tanıtmayarak misafirlerimize kabalık ettiğini düşünmüyor musun?
Ricardo- Tamamen benim kabalığım. Bu yanımdaki hevesli arkadaşım Jasper ve bu güzel bayan ise Bella. Athwart örgütünün sizin için hazırladığı bu partiye geldiğiniz için çok minnettarım. Siz burada partinin keyfini çıkarırken bizler ise sizi kasabanın meydanında bekliyor olacağız. Lütfen eğlenmemize bakın.
(Ricardo, Bella ve Jasper bir anda yok olmuşlardı. İblisler ise yavaşça yürümeye başladılar.)
Seyfi- Beklemekten sıkılmıştım.
(İblisler hızlarını arttırarak saldırıya geçtiler. Ölüm sessizliği yerini savaş çığlıklarına bırakmıştı.)
Kushiro- Ben önden gidiyorum. Burasını size bırakıyorum.
Lea-(Sinirli bir sesle) Neden sen önden gidiyorsun ki?
Seyfi- Tamam, tamam. Hadi sen git. Lea ve ben bunlar için fazlayız bile.
(Kushiro bir anda ileriye atıldı. İblislerden bir kaçı bunu fark etti.)
-- Bizi geçebileceğini sanıyor. Hahaha!
(Kushiro nun gözleri zamanın kontrolü için parladı. Önüne geçen tüm iblisler yere serildi. Artık savaş tam anlamıyla başlamıştı. Seyfi ve Lea teker teker iblisleri öldürmeye başladılar. Fakat iblisler çok fazlaydı. Hemen ilk kayıplar verilmeye başlandı. Üst düzey duacılardan birinin yere devrilmesiyle iblislerden bir kaçı duacıların arasına girmişti. Kan oluk oluk akıyordu. )
Seyfi- Lea, sen yardıma git ben burayı tutarım.
(Lea tüm hızıyla duacılara yardım için koştu. Uçarcasına bir iblisin üzerine atladı. Atlamasıyla iblisin başının yere düşmesi bir oldu. Kan Lea nın üzerine fışkırırken diğer iblise yöneldi. Hançerlerinden birini iblise fırlattı. Hançer iblisin gözüne saplandı. Geriye doğru sendeleyen iblisi yakındaki üst düzey duacılardan biri ikiye böldü. Savaş kızışmıştı. İblisler ve duacılar bir bir düşüyordu. Bu sırada Lea, Ahad ın yere düştüğünü gördü. Yardım için hareketlenirken aslında Ahad ın kaçmaya çalıştığını gördü. Bu durum Ahad ın yanındaki duacıları da etkilemişti. Hepsi kaçmak için fırsat kolluyorlardı. Lea onları uyarmak için bağırdı.)
Lea- Bir birinizden ayrılmayın. Ayrılırsanız öleceksiniz...
(Ama sesi ulaşmıyordu. Kaçmaya çalışan kendini iblisler tarafından parçalanırken buluyordu. En sonunda Ahad ın bedenini yere düşerken gördü. Kafası ise bir iblisin elindeydi. Savaş alanı çok karışmıştı. Yardım için çok geçti. Yirmi beş duacıdan on ikisi çoktan ölmüştü. Geri kalanlar gruptan ayrılmayanlardı. Bu sırada Kushiro önüne gelen iblisi parçalara ayırarak kasabanın merkezine gelmişti. Artık iblisler Kushiro ya saldırmıyordu. Meydanda sadece Kushiro ve üç Athwart vardı.)
Ricardo- Buraya gelebileceğini biliyordum ama bu kadar çabuk olacağını düşünmemiştim. Arkadaşlarını orada yalnız bırakmak sence mantıklı mı?
Kushiro- Sen onları merak etme kendin için endişelen.
Ricardo- Gerçektende ilginç birisin. Benim rakibim olmaya değersin. Ama yorulmuş olmalısın. Biraz dinlen istersen.
Kushiro- Hiç gerek yok. Başlayalım.
Jasper- Hey, Ricardo. Bırak da ben dövüşeyim. Tek başıma ona yeterde artarım.
Ricardo- Rakibini küçümseme Jasper. Nede olsa o zamanın gözlerinin kullanıcısı.
Jasper- Neyse ne. Ben savaşmak istiyorum.
(Jasper elinde tuttuğu hastasıyla binanın çatısından aşağıya atladı ve Kushiro nun karşısına dikildi.)
Bölüm 33 -Libya Savaşı 2/Çift Kılıç Tekniği-
(Ecdebiye-Libya)
(Savaş tüm hızıyla devam ederken Kushiro düşmanı yarıp kasabanın merkezine ulaşmıştı. Artık Athwart ile karşı karşıyaydı. Hasta kullanıcısı Jasper ilk rakibi olmak için öne çıktı. Kasabanın dışındaki savaşın sesleri durmuyordu. Acı çığlıklar kasabanın sokaklarında yankılanıyordu. Kushiro elini kılıcına götürdü ve rakibini süzmeye başladı. Bu sırada Jasper alaycı bakışlarını Kushiro ya dikmişti, savaşacak olmanın verdiği heyecanla ileriye atılmak için hazırlandı.)
Jasper- Başlıyorum. Bana eşlik edip, beni eğlendirebilirsen çok sevinirim.
(Kushiro sessizliğini korudu. Jasper ileri atılmak için gerildi. İkisi de gözlerini birbirlerinden ayırmıyorlardı.)
Jasper- Geliyorum...
(Jasper büyük bir hızla Kushiro ya doğru atıldı ve bir anda ortadan kayboldu.)
Jasper- Benimsin.
(Bir anda Kushiro nun üstünde belirmişti. Mızrağını aşağıya doğrultmuş, büyük bir hızla Kushiro nun üzerine geliyordu. Kushiro ani bir hareketle bu saldırıdan sıyrıldı ama daha kılıcı kınında duruyordu.)
Jasper- Ricardo nun rakip olarak seçtiği biri bu saldırıyla yıkılsaydı zaten eğlenceli olmazdı.
Kushiro- Sadece konuşacak mısın?
(Jasper ın mutlu ifadesi ansızın bir katilin soğuk bakışlarına dönüştü.)
Jasper- Ağırdan alacaktım ama bunu sen istedin.
(Jasper yüksek hızını kullanarak ani saldırılar yapmaya başladı. Kushiro geriye doğru adım atıyordu.)
Bella- Jasper ın bu genç çocuğu öldürmesi an meselesi. Baksana nasıl çaresizce geri çekiliyor.
Ricardo- Gerçekten öyle mi düşünüyorsun. Orada çaresiz olan biri varsa o da Jasper. Çocuk daha ne kılıcını çekti, nede gözlerinin gücünü kullandı ve bu Jasper ın sinirlenip daha çok açık vermesine neden olmaya başladı. Dövüşlerinin bitmesi an meselesi ama kazananın Jasper olacağından şüpheliyim.
(Bu sırada Jasper nefes nefese bir halde saldırılara son verdi. Bakışları gittikçe daha öfke dolu olmaya başlamıştı.)
Jasper- Buraya oynamaya mı geldin? Bir erkek gibi dövüşsene.
Ricardo- Ben senin yerinde olsam şu an ondan böyle bir şey istemezdim.
Jasper- Kapa çeneni ve olduğun yerden seyret. Bana karışma.
(Jasper ın artık sinirden elleri titremeye başlamıştı. Çok güvendiği hızı ona ihanet ediyordu. Kushiro da tek bir çizik bile yoktu. Japer tekrar saldırı için hazırlandı.)
Jasper- Artık bu işi sonlandıralım. Bakalım bunda da kaçabilecek misin?
(Jasper ileriye atılmak için hazırlanırken, Kushiro boşta olan elini hiç bir zaman yanından ayırmadığı Kawasaki den kalan beyaz kılıcı tuttu. Jasper tüm öfkesiyle saldırıya geçti. Jasper ın saldırıya geçmesiyle Kushiro nun gözleri zaman için parladı.)
Kushiro- İntikam Ejderi, Çift Kılıç stili...
(Kushiro bir anda Jasper ın arkasında belirdi.)
Kushiro- ...Ejder Nefesi.
(Jasper kanlar içinde yere yığıldı. Ricardo ve Bella şaşkınlık için de donakaldılar. Jasper hareketsizce yerde yatıyordu. Onlar için inanılır gibi değildi. Kushiro sakin bir şekilde kılıçlarını kınlarına soktu.)
Ricardo- (iç ses)'Trende olduğundan çok daha hızlı. Bu nasıl olur? Yoksa trendeyken gözlerini kullanmamış mıydı?'
Bella- Seni pislik. Jasper a bunu nasıl yaparsın. Seni kendi ellerimle öldüreceğim.
(Ricardo, Kushiro ya saldırmak isteyen Bella yı durdurdu.)
Ricardo- Senin için çok güçlü. Ben hallederim.
(Ricardo falcatasını eline alarak üzerinde durduğu evin çatısından aşağıya atladı. Sinirli olduğu belli oluyordu. Falcatasıyla Kushiro yu işaret etti.)
Ricardo- Sen benimsin.
Bölüm 34 -Libya Savaşı 3-
(Ecdebiye-Libya)
(Ricardo nun bakışlarından nefreti rahatça hissediliyordu. Falcatasını olabildiğince sıkı kavramıştı. Öfkesinin alevleri savaş meydanını kaplamıştı.)
Ricardo- Kardeşim gibi sevdiğim bir adamı öldürdün. Senin için artık bir gelecek yok. Cehennemin ateşlerinde yanacaksın.
(Bir anda Ricardo nun falcatasını kızıl ateşler sarmaya başladı. Silah artık alev alev yanıyordu. Ricado nun yüzünde şeytani bir gülümseme oluştu.)
Ricardo- Bu alevler cehennemin derinliklerinden geliyor. Bunu sadece ruh gücü yüksek olan bir kaç seçilmiş kullanabilir. Bu güç bize Melek-i Tavus tarafından bahşedildi. Alevler içinde acı çek.
(Ricardo ileri doğru adım attı ve ansızın Kushiro nun arkasına geçti.)
Ricardo- Ben ondan çok daha güçlüyüm.
(Ricardo falcatasını var gücüyle savurdu. Kushiro yana doğru hareket ederek saldırıdan sıyrıldı.)
Kushiro-(iç ses) Çok hızlı.' Ama yeterli değil.
Ricardo- Yeterli olmayanda ne? Haa!!!
(Ricardo ardı ardına saldırmaya başladı. Falcatasındaki alevler gittikçe güçleniyordu. Kushiro tüm saldırılardan sıyrılsa da silahın alevleri tenini sıyırıyordu. Kushiro bir anda Ricardo nun saldırı mesafesinden uzaklaştı. Yavaşça iki kılıcını da çekti.)
Ricardo- Hala yeterli değil mi?(sırıtma) Seninle işim bittiğinde sıra Kızıl Güneşin merkezine saldırmaya gelecek. Melek-i Tavusun bize bahşettiği güç ile ustamız sizin merkezini yerle bir edecek ve yeni bir dönem başlayacak.
Kushiro-Konuşman bitti mi? Demek amacınız bu. Gerçekten de diğerlerinden çok daha güçlü olduğun aşikar. Ama benim için yeterli değilsin.
(Kushiro saldırı için pozisyon aldı. Kolları avına atılan bir ejderin kanatları gibi geriye doğru gerilmişti. Gözlerini parlamasıyla ileriye atılması bir oldu.)
Kushiro- İntikam Ejderi, Çift Kılıç Stili...
(Kılıç darbeleri o kadar hızlıydı ki Ricardo ne olduğunu anlayamamıştı.)
Kushiro- ...Ejderin Azı Dişi
(Kushiro yavaşça kılıçlarını kınına soktu. Ricardo hala ayaktaydı.)
Ricardo- Ustamızın bizim kadar güçsüz olduğunu sanma. O sana gerçek cehennemi yaşatacak.
(Bir anda Ricardo nun her yerinden kanlar fışkırdı. Vücudundaki kesikler sayılamayacak kadar çoktu. Ricardo önce dizlerinin üzerine çöktü, ardından gökyüzüne baktı.)
Ricardo- Bu uçsuz bucaksız maviliği tekrar görmek çok güzeldi.
Bella- Ricardo!!!!!!!
(Ricardo gözlerini kapadı. Dizlerinin üzerinde gökyüzüne bakar şekilde ölmüştü. Bella göz yaşları içinde kalmıştı, öfkesine daha fazla hakim olamadı ve Kushiro nun üzerine doğru atladı. Daha havadayken engellenmişti. Engelleyen Lea ydı. Bella etrafında baktığında savaşın çoktan bitmiş olduğunu, diğer iki havari ve geriye kalan beş duacının meydana gelmiş olduğunu gördü.)
Seyfi- Çok mu geç kaldık Kushiro?
Bella- Bu nasıl olur? Neden hepsi hayatta?
Lea- Bunu ben hallederim Kushiro sen dinlen?
Kushiro- Buna gerek yok. Zaten önce onla konuşmak istiyordum. Hem canlı daha çok işimize yarar.
Kushiro yavaşça Lea nın zapt ettiği Bella ya doğru yaklaştı. Kılıcını Bella nın boğazına dayadı ve sordu.)
Kushiro- Usta dediğiniz kişi kim ve merkeze ne zaman saldırmayı planlıyorsunuz?
Bella- Ustamız senin düşünebileceğinden çok güçlü biri ve çok yakın bir zamanda merkezinizi yerle bir edecek.
Lea- Daha net konuş.
Bella- Benden başka bir şey öğrenemeyeceksiniz.
(Lea sert bir yumruk attı. Bella nın ağzından kan geldi.)
Lea- Daha net konuş dedim.
(Bella, Lea ya baktı ve sırıttı. Lea tam bir yumruk daha atacakken Seyfi onu engelledi.)
Seyfi- Bence bu kadarı bile yeterli. Onu hemen merkeze gönderelim. Onlar bizden daha çok bilgi elde edebilirler. Hemen yola koyulalım.
(Duacılardan biri öne çıktı.)
-- Ama destek birliği ve ilk yardım ekibini beklemeliyiz. Sizinde durumunuz ciddi olabilir.
Seyfi- Buna vaktimiz yok. Hemen işe koyulmalıyız.
(Bilinmeyen bir yer)
-- Efendim. Ricardo, Jasper ve Bella yenildiler. Görünüşe göre Bella canlı ellerine geçmiş.
-- Önemli değil. Zaten ondan alabilecekleri her hangi bir bilgi yok. Saldırı günü için hazırlıklar devam etsin. İlk dolunayda saldıracağız.
-- Daha fazla iblis çağırmak için Cehennem kapılarını açarken dolunayın gücünden mi yararlanacağız?
-- Hahaha! Buna gerek yok. Gücümüz yeterince fazla. Sadece dolunayı seviyorum. O kadar. Şimdi çıkabilirsin.
(Raporu sunan eğilerek saygısını gösterdi ve yavaşça odayı terk etti. Oda da sadece Athwart ın lideri kalmıştı.)
-- Kushiro, demek bu kadar güçlendin ha? Seninle tekrar karşılaşmak için sabırsızlanıyorum.
Bölüm 35 -Beklenmeyen Elçi-
(İstanbul-Merkez)
(Ecdebiye deki kanlı savaş bitmişti. Kushiro, Seyfi ve Lea destek birliğini ile ilk yardım ekibini beklemeden yeni emirleri beklemek için Bingazi ye geri dönmüşlerdi. Ecdebiye hakkında sunulan rapor Kızıl Güneşte çok ses getirmişti. Örgüt içinde tedirginlik ve karmaşa oluşmaya başlamıştı. Merkeze yapılacağı öğrenilen saldırı haberi üzerine acil toplantı kararı alınmıştı.)
(Hologram Konuşma)
Leonard- Sayın temsilciler, hepinizin Libya dan gelen raporu okuduğunuzu var sayıyorum. Örgütümüzün merkezi tehlike altındadır. Benim önerim merkezimizi savunmak adına bütün havarileri geri çağırmaktır.
(Hoşnutsuzluk belirtileri baş gösterdi. Musevilik temsilcisi söze girdi.)
-- Leonard, sende biliyorsun ki havariler bizleri değil dünyayı korumak için var. Eğer hepsini geri çağırırsak diğer insanlara neler olur.
Leonard- Haklısınız ama Kızıl Güneş düşerse dünyada düşer. Bunu engellemek için bazı fedakarlıklarda bulunmalıyız. Başka seçeneğimiz yok.
(Tedirginlileri temsilcilerin yüzlerinde belli oluyordu. Leonard ise sinirini yatıştırmaya çalışıyordu. Tam konuşmaya devam edecekti ki büyük bir gürültü hemen ardından da bir sarsıntı meydana geldi. Herkes şaşkınlık içindeyken toplantı salonun kapısı bir duacı tarafından açıldı.)
-- Efendim, ön kapıya saldırı altında.
Leonard- İblisler mi?
-- Hayır, insan gibi görünüyor ama yinede kapı muhafızları onu durduramıyor.
Leonard- Lanet olsun, Athwart. Yerimizi çoktan öğrenmişler ha. Sen hemen merkezdeki havariler ve general Simon ı ön kapıya gelmelerini emrettiğimi bildir.
(Leonard toplantı salonunu hemen terk eder ve ön kapıya doğru hareketlenir. Ön kapıda işler karışmıştır. Aniden beliren bir yabancı kapı muhafızlarına saldırmış, kısa sürede muhafızların yarısını öldürmüştü.)
-- Bu kadar karışıklık çıkardım ama hala yetkili birilerini göremiyorum. Neyse biz keyfimize bakalım, nasıl olsa yakında ortaya çıkarlar.
(Saldıran kişi alevler içindeki baltasını tüm gücüyle savurarak muhafızları katletmeye devam ediyordu. Bu sırada muhafızların lideri direnmeleri için muhafızlara emirler yağdırmaktaydı.)
-- SAVAŞIN, NE OLURSA OLSUN BU KAPI AŞILAMAYACAK. SAVAŞINNNNNN!!!
-- Hey, sen biraz fazla gürültücüsün. Biraz sus bakalım.
(Saldırgan bir anda muhafızların liderinin arkasında belirdi. Tam baltasıyla muhafızlarının liderinin kafasını yaracakken balta durur. Muhafızların liderinin dizlerinin bağı çözülmüştür. Korkuyla yere yığılır.)
-- Sonunda yetkili birileri geldi ha?
(Gelen Simon dı, Kılıcıyla baltayı engellemişti.)
-- Beni çok beklettiniz. Kendimi tanıtmama izin ver. Ben Fionn Mac Cumhaill. Karışıklık için kusura bakmayın. Buraya bir elçi olarak gönderildim fakat yetkili birini çağırmamakta ısrar ettiler, bende kendim çağırmak zorunda kaldım.
Simon- Bende Simon. Mesajını bana iletebilirsin ama buradan canlı çıkacağını düşünme.
Fionn- Hahahaha! Kızıl Güneşin merkezi tam düşündüğüm gibi çok eğlenceli bir yer.
Bölüm 31 - Varış-
Spoiler:
(Ecdebiye-Libya)
(Tren Ecdebiye ye varmadan önce durmuştu. Trene yapılan sadırı daha savaş başlamadan ağır kayıplar verdirmişti. Trende durgun bir hava vardı. Birliğin morali çöküşe geçmişti. Üst düzey duacılar ve havariler son durumu gözden geçirmek için toplandılar.)
Seyfi- Kaç kayıp verdik.
Ahad- Biri üst düzey olmak üzere yirmi beş duacı kaybettik. Geri çekilmekten başka çaremiz kalmadı. Bu sayıyla onlara karşı varlık gösteremeyiz.
Kushiro- Geri çekilmek mi? Sayıların bu savaşlarda bir önemi yok. On duacıda olsa yüz duacıda olsa biz ölürsek her şey biter. Geri kalan yirmi beş yeterli bir sayı.
Seyfi- Kushiro haklı. Önümüzde cevaplar bizi bekliyor. Bu şansı tepemeyiz. Ne acıdır ki bizim için yirmi beş duacıyı korumak elli duacıyı korumaktan daha kolay olacak.
(Üst düzey duacılardan biri öne atıldı.)
-- Bizden ayak bağıymış gibi bahsedemezsin. Orada ölenler cesur yürekli adamlardı.
Seyfi- Beni yanlış anladınız. Öyle demek istememiştim.
Kushiro- Ama öyle...
(Bu sefer diğer üst düzey duacılarda sinirlendi.)
-- Ne dedin lan sen?
-- Kendini ne zannediyorsun?
(Ahad hemen ortamı yumuşatmak için söze girdi.)
Ahad- Tamam, tamam sakin olun. Böyle bir durumda bir birimizle kavga edemeyiz. Şu an neler yapmamız gerektiğini konuşuyoruz.
Lea- Planda bir değişiklik yok. Anı şekilde devam ediyoruz. Ama bırakmak isteyen şimdiden bıraksın. Görünüşe göre gidince geri döneceğimizin hiç bir garantisi yok. İtiraz olan.
(Kompartımanı sessizlik kapladı.)
Lea- Kimsenin itirazı yoksa yolumuza devam ediyoruz. Yarım saat içinde Ecdebiye deyiz.
(Geri kalan birlik üyeleri yerlerini aldı ve tren harekete geçti. Trende ölüm sessizliği vardı. Varış noktasına neredeyse gelmişlerdi.)
Seyfi- Bu savaş önceki gibi olmayacak. Orada Katrea nın liderliğiyle duacılar büyük yardımda bulunmuşlardı fakat buradaki komutanların öyle bir yeteneği yokmuş gibi görünüyor.
Lea- Bizde o savaştaki gibi toy değiliz artık. Bu son hafta hepimiz büyük ilerleme gösterdik. Antrenman dövüşlerimiz de bize çok şey kattı.
Seyfi- Orası öyle ama Athwart bizi bekliyor olacak. Çok zorlu bir savaş bizi bekliyor.
(Tren yavaşlamaya başladı ve durdu. Bir duacı Kushiroların kompartımanının kapısını açtı.)
-- Geldik, efendim.
Bölüm 32 - Libya Savaşı 1-
Spoiler:
(Tren Ecdebiye ye varmıştı. Birlik trenden inmiş ve savaş için hazır hale gelmişti. Kasaba tam karşılarında duruyordu. Ortamda ölüm sessizliği vardı. Herkesin dili tutulmuş gibiydi. Havariler ve üst düzey duacılar birliğin önünde toplandılar. )
Lea- Planda bir değişiklilik yok. Biz önden giderken duacılar bize arkadan destek olacaklar. Siz, üst düzey duacılar ise birliği koruyacaksınız.
Seyfi- Hadi harekete geçelim.
(Birlik ilerlemeye başladı. Kasabanın girişine kadar gelmişlerdi. Kasaba hareketlenmeye başladı.)
Kushiro- Geliyorlar. Herkes hazırlansın.
(Bir anda her evden her sokak arasından iblisler ortaya çıkmaya başladı. Havariler hemen silahlarına davrandı. Duacılar ise çoktan zayıflatma dualarına başlamışlardı bile.)
Seyfi- Yaptığımız eğitimin nasıl meyveler verdiğini onlara gösterelim.
(İblisler kasabadan dışarı ağır adımlarla çıkmaya başladılar. Her zaman ki pis sırıtışları suratlarındaydı. Savaş için sabırsızlıkları her hallerinden belliydi. İblislerden biri daha fazla bekleyemeyeceğini belirtmek için söze girdi.)
-- Hadi ama daha fazla bekletmeyelim misafirlerimizi. Parti başlasın artık.
-- Sabırsızlanmanıza gerek yok. Sadece suratlarındaki o korku dolu ifadeyi biraz daha izlemek istemiştim.
(Sesin geldiği yer bir evin çatısıydı. Üç kişi orada duruyorlardı.)
Kushiro- Bu o. Trenin tepesindeki adam.
Seyfi- Hangisi?
Kushiro- Ortadaki.
Ricardo- Merhaba zamanın gözlerinin kullanıcısı. Çok uzun zaman olmadı ama yinede beklediğimden daha iyi göründüğünü söylemeden geçemeyeceğim.
(Ricardo nun yanındaki diğer adam söze girdi.)
-- Hey, Ricardo daha bizi ne kadar bekletmeyi düşünüyorsun. Bırak da savaş başlasın.
Ricardo- Hevesini kırmak istemem ama biz önde savaşmıyoruz. Kasabanın merkezinde onları bekleyeceğiz. Sadece selamlamak için geldik. Meydana kadar gelebilen biraz vakit geçirmek için yeterli güçte demek olur. Böylece partimiz daha keyifli geçer.
(Ricardo nun diğer tarafındaki kadın Ricardo nun koluna girdi.)
-- Senin partilerin her zaman en iyileri olmuştur zaten. Ama bizi tanıtmayarak misafirlerimize kabalık ettiğini düşünmüyor musun?
Ricardo- Tamamen benim kabalığım. Bu yanımdaki hevesli arkadaşım Jasper ve bu güzel bayan ise Bella. Athwart örgütünün sizin için hazırladığı bu partiye geldiğiniz için çok minnettarım. Siz burada partinin keyfini çıkarırken bizler ise sizi kasabanın meydanında bekliyor olacağız. Lütfen eğlenmemize bakın.
(Ricardo, Bella ve Jasper bir anda yok olmuşlardı. İblisler ise yavaşça yürümeye başladılar.)
Seyfi- Beklemekten sıkılmıştım.
(İblisler hızlarını arttırarak saldırıya geçtiler. Ölüm sessizliği yerini savaş çığlıklarına bırakmıştı.)
Kushiro- Ben önden gidiyorum. Burasını size bırakıyorum.
Lea-(Sinirli bir sesle) Neden sen önden gidiyorsun ki?
Seyfi- Tamam, tamam. Hadi sen git. Lea ve ben bunlar için fazlayız bile.
(Kushiro bir anda ileriye atıldı. İblislerden bir kaçı bunu fark etti.)
-- Bizi geçebileceğini sanıyor. Hahaha!
(Kushiro nun gözleri zamanın kontrolü için parladı. Önüne geçen tüm iblisler yere serildi. Artık savaş tam anlamıyla başlamıştı. Seyfi ve Lea teker teker iblisleri öldürmeye başladılar. Fakat iblisler çok fazlaydı. Hemen ilk kayıplar verilmeye başlandı. Üst düzey duacılardan birinin yere devrilmesiyle iblislerden bir kaçı duacıların arasına girmişti. Kan oluk oluk akıyordu. )
Seyfi- Lea, sen yardıma git ben burayı tutarım.
(Lea tüm hızıyla duacılara yardım için koştu. Uçarcasına bir iblisin üzerine atladı. Atlamasıyla iblisin başının yere düşmesi bir oldu. Kan Lea nın üzerine fışkırırken diğer iblise yöneldi. Hançerlerinden birini iblise fırlattı. Hançer iblisin gözüne saplandı. Geriye doğru sendeleyen iblisi yakındaki üst düzey duacılardan biri ikiye böldü. Savaş kızışmıştı. İblisler ve duacılar bir bir düşüyordu. Bu sırada Lea, Ahad ın yere düştüğünü gördü. Yardım için hareketlenirken aslında Ahad ın kaçmaya çalıştığını gördü. Bu durum Ahad ın yanındaki duacıları da etkilemişti. Hepsi kaçmak için fırsat kolluyorlardı. Lea onları uyarmak için bağırdı.)
Lea- Bir birinizden ayrılmayın. Ayrılırsanız öleceksiniz...
(Ama sesi ulaşmıyordu. Kaçmaya çalışan kendini iblisler tarafından parçalanırken buluyordu. En sonunda Ahad ın bedenini yere düşerken gördü. Kafası ise bir iblisin elindeydi. Savaş alanı çok karışmıştı. Yardım için çok geçti. Yirmi beş duacıdan on ikisi çoktan ölmüştü. Geri kalanlar gruptan ayrılmayanlardı. Bu sırada Kushiro önüne gelen iblisi parçalara ayırarak kasabanın merkezine gelmişti. Artık iblisler Kushiro ya saldırmıyordu. Meydanda sadece Kushiro ve üç Athwart vardı.)
Ricardo- Buraya gelebileceğini biliyordum ama bu kadar çabuk olacağını düşünmemiştim. Arkadaşlarını orada yalnız bırakmak sence mantıklı mı?
Kushiro- Sen onları merak etme kendin için endişelen.
Ricardo- Gerçektende ilginç birisin. Benim rakibim olmaya değersin. Ama yorulmuş olmalısın. Biraz dinlen istersen.
Kushiro- Hiç gerek yok. Başlayalım.
Jasper- Hey, Ricardo. Bırak da ben dövüşeyim. Tek başıma ona yeterde artarım.
Ricardo- Rakibini küçümseme Jasper. Nede olsa o zamanın gözlerinin kullanıcısı.
Jasper- Neyse ne. Ben savaşmak istiyorum.
(Jasper elinde tuttuğu hastasıyla binanın çatısından aşağıya atladı ve Kushiro nun karşısına dikildi.)
Bölüm 33 -Libya Savaşı 2/Çift Kılıç Tekniği-
Spoiler:
(Ecdebiye-Libya)
(Savaş tüm hızıyla devam ederken Kushiro düşmanı yarıp kasabanın merkezine ulaşmıştı. Artık Athwart ile karşı karşıyaydı. Hasta kullanıcısı Jasper ilk rakibi olmak için öne çıktı. Kasabanın dışındaki savaşın sesleri durmuyordu. Acı çığlıklar kasabanın sokaklarında yankılanıyordu. Kushiro elini kılıcına götürdü ve rakibini süzmeye başladı. Bu sırada Jasper alaycı bakışlarını Kushiro ya dikmişti, savaşacak olmanın verdiği heyecanla ileriye atılmak için hazırlandı.)
Jasper- Başlıyorum. Bana eşlik edip, beni eğlendirebilirsen çok sevinirim.
(Kushiro sessizliğini korudu. Jasper ileri atılmak için gerildi. İkisi de gözlerini birbirlerinden ayırmıyorlardı.)
Jasper- Geliyorum...
(Jasper büyük bir hızla Kushiro ya doğru atıldı ve bir anda ortadan kayboldu.)
Jasper- Benimsin.
(Bir anda Kushiro nun üstünde belirmişti. Mızrağını aşağıya doğrultmuş, büyük bir hızla Kushiro nun üzerine geliyordu. Kushiro ani bir hareketle bu saldırıdan sıyrıldı ama daha kılıcı kınında duruyordu.)
Jasper- Ricardo nun rakip olarak seçtiği biri bu saldırıyla yıkılsaydı zaten eğlenceli olmazdı.
Kushiro- Sadece konuşacak mısın?
(Jasper ın mutlu ifadesi ansızın bir katilin soğuk bakışlarına dönüştü.)
Jasper- Ağırdan alacaktım ama bunu sen istedin.
(Jasper yüksek hızını kullanarak ani saldırılar yapmaya başladı. Kushiro geriye doğru adım atıyordu.)
Bella- Jasper ın bu genç çocuğu öldürmesi an meselesi. Baksana nasıl çaresizce geri çekiliyor.
Ricardo- Gerçekten öyle mi düşünüyorsun. Orada çaresiz olan biri varsa o da Jasper. Çocuk daha ne kılıcını çekti, nede gözlerinin gücünü kullandı ve bu Jasper ın sinirlenip daha çok açık vermesine neden olmaya başladı. Dövüşlerinin bitmesi an meselesi ama kazananın Jasper olacağından şüpheliyim.
(Bu sırada Jasper nefes nefese bir halde saldırılara son verdi. Bakışları gittikçe daha öfke dolu olmaya başlamıştı.)
Jasper- Buraya oynamaya mı geldin? Bir erkek gibi dövüşsene.
Ricardo- Ben senin yerinde olsam şu an ondan böyle bir şey istemezdim.
Jasper- Kapa çeneni ve olduğun yerden seyret. Bana karışma.
(Jasper ın artık sinirden elleri titremeye başlamıştı. Çok güvendiği hızı ona ihanet ediyordu. Kushiro da tek bir çizik bile yoktu. Japer tekrar saldırı için hazırlandı.)
Jasper- Artık bu işi sonlandıralım. Bakalım bunda da kaçabilecek misin?
(Jasper ileriye atılmak için hazırlanırken, Kushiro boşta olan elini hiç bir zaman yanından ayırmadığı Kawasaki den kalan beyaz kılıcı tuttu. Jasper tüm öfkesiyle saldırıya geçti. Jasper ın saldırıya geçmesiyle Kushiro nun gözleri zaman için parladı.)
Kushiro- İntikam Ejderi, Çift Kılıç stili...
(Kushiro bir anda Jasper ın arkasında belirdi.)
Kushiro- ...Ejder Nefesi.
(Jasper kanlar içinde yere yığıldı. Ricardo ve Bella şaşkınlık için de donakaldılar. Jasper hareketsizce yerde yatıyordu. Onlar için inanılır gibi değildi. Kushiro sakin bir şekilde kılıçlarını kınlarına soktu.)
Ricardo- (iç ses)'Trende olduğundan çok daha hızlı. Bu nasıl olur? Yoksa trendeyken gözlerini kullanmamış mıydı?'
Bella- Seni pislik. Jasper a bunu nasıl yaparsın. Seni kendi ellerimle öldüreceğim.
(Ricardo, Kushiro ya saldırmak isteyen Bella yı durdurdu.)
Ricardo- Senin için çok güçlü. Ben hallederim.
(Ricardo falcatasını eline alarak üzerinde durduğu evin çatısından aşağıya atladı. Sinirli olduğu belli oluyordu. Falcatasıyla Kushiro yu işaret etti.)
Ricardo- Sen benimsin.
Bölüm 34 -Libya Savaşı 3-
Spoiler:
(Ecdebiye-Libya)
(Ricardo nun bakışlarından nefreti rahatça hissediliyordu. Falcatasını olabildiğince sıkı kavramıştı. Öfkesinin alevleri savaş meydanını kaplamıştı.)
Ricardo- Kardeşim gibi sevdiğim bir adamı öldürdün. Senin için artık bir gelecek yok. Cehennemin ateşlerinde yanacaksın.
(Bir anda Ricardo nun falcatasını kızıl ateşler sarmaya başladı. Silah artık alev alev yanıyordu. Ricado nun yüzünde şeytani bir gülümseme oluştu.)
Ricardo- Bu alevler cehennemin derinliklerinden geliyor. Bunu sadece ruh gücü yüksek olan bir kaç seçilmiş kullanabilir. Bu güç bize Melek-i Tavus tarafından bahşedildi. Alevler içinde acı çek.
(Ricardo ileri doğru adım attı ve ansızın Kushiro nun arkasına geçti.)
Ricardo- Ben ondan çok daha güçlüyüm.
(Ricardo falcatasını var gücüyle savurdu. Kushiro yana doğru hareket ederek saldırıdan sıyrıldı.)
Kushiro-(iç ses) Çok hızlı.' Ama yeterli değil.
Ricardo- Yeterli olmayanda ne? Haa!!!
(Ricardo ardı ardına saldırmaya başladı. Falcatasındaki alevler gittikçe güçleniyordu. Kushiro tüm saldırılardan sıyrılsa da silahın alevleri tenini sıyırıyordu. Kushiro bir anda Ricardo nun saldırı mesafesinden uzaklaştı. Yavaşça iki kılıcını da çekti.)
Ricardo- Hala yeterli değil mi?(sırıtma) Seninle işim bittiğinde sıra Kızıl Güneşin merkezine saldırmaya gelecek. Melek-i Tavusun bize bahşettiği güç ile ustamız sizin merkezini yerle bir edecek ve yeni bir dönem başlayacak.
Kushiro-Konuşman bitti mi? Demek amacınız bu. Gerçekten de diğerlerinden çok daha güçlü olduğun aşikar. Ama benim için yeterli değilsin.
(Kushiro saldırı için pozisyon aldı. Kolları avına atılan bir ejderin kanatları gibi geriye doğru gerilmişti. Gözlerini parlamasıyla ileriye atılması bir oldu.)
Kushiro- İntikam Ejderi, Çift Kılıç Stili...
(Kılıç darbeleri o kadar hızlıydı ki Ricardo ne olduğunu anlayamamıştı.)
Kushiro- ...Ejderin Azı Dişi
(Kushiro yavaşça kılıçlarını kınına soktu. Ricardo hala ayaktaydı.)
Ricardo- Ustamızın bizim kadar güçsüz olduğunu sanma. O sana gerçek cehennemi yaşatacak.
(Bir anda Ricardo nun her yerinden kanlar fışkırdı. Vücudundaki kesikler sayılamayacak kadar çoktu. Ricardo önce dizlerinin üzerine çöktü, ardından gökyüzüne baktı.)
Ricardo- Bu uçsuz bucaksız maviliği tekrar görmek çok güzeldi.
Bella- Ricardo!!!!!!!
(Ricardo gözlerini kapadı. Dizlerinin üzerinde gökyüzüne bakar şekilde ölmüştü. Bella göz yaşları içinde kalmıştı, öfkesine daha fazla hakim olamadı ve Kushiro nun üzerine doğru atladı. Daha havadayken engellenmişti. Engelleyen Lea ydı. Bella etrafında baktığında savaşın çoktan bitmiş olduğunu, diğer iki havari ve geriye kalan beş duacının meydana gelmiş olduğunu gördü.)
Seyfi- Çok mu geç kaldık Kushiro?
Bella- Bu nasıl olur? Neden hepsi hayatta?
Lea- Bunu ben hallederim Kushiro sen dinlen?
Kushiro- Buna gerek yok. Zaten önce onla konuşmak istiyordum. Hem canlı daha çok işimize yarar.
Kushiro yavaşça Lea nın zapt ettiği Bella ya doğru yaklaştı. Kılıcını Bella nın boğazına dayadı ve sordu.)
Kushiro- Usta dediğiniz kişi kim ve merkeze ne zaman saldırmayı planlıyorsunuz?
Bella- Ustamız senin düşünebileceğinden çok güçlü biri ve çok yakın bir zamanda merkezinizi yerle bir edecek.
Lea- Daha net konuş.
Bella- Benden başka bir şey öğrenemeyeceksiniz.
(Lea sert bir yumruk attı. Bella nın ağzından kan geldi.)
Lea- Daha net konuş dedim.
(Bella, Lea ya baktı ve sırıttı. Lea tam bir yumruk daha atacakken Seyfi onu engelledi.)
Seyfi- Bence bu kadarı bile yeterli. Onu hemen merkeze gönderelim. Onlar bizden daha çok bilgi elde edebilirler. Hemen yola koyulalım.
(Duacılardan biri öne çıktı.)
-- Ama destek birliği ve ilk yardım ekibini beklemeliyiz. Sizinde durumunuz ciddi olabilir.
Seyfi- Buna vaktimiz yok. Hemen işe koyulmalıyız.
(Bilinmeyen bir yer)
-- Efendim. Ricardo, Jasper ve Bella yenildiler. Görünüşe göre Bella canlı ellerine geçmiş.
-- Önemli değil. Zaten ondan alabilecekleri her hangi bir bilgi yok. Saldırı günü için hazırlıklar devam etsin. İlk dolunayda saldıracağız.
-- Daha fazla iblis çağırmak için Cehennem kapılarını açarken dolunayın gücünden mi yararlanacağız?
-- Hahaha! Buna gerek yok. Gücümüz yeterince fazla. Sadece dolunayı seviyorum. O kadar. Şimdi çıkabilirsin.
(Raporu sunan eğilerek saygısını gösterdi ve yavaşça odayı terk etti. Oda da sadece Athwart ın lideri kalmıştı.)
-- Kushiro, demek bu kadar güçlendin ha? Seninle tekrar karşılaşmak için sabırsızlanıyorum.
Bölüm 35 -Beklenmeyen Elçi-
Spoiler:
(İstanbul-Merkez)
(Ecdebiye deki kanlı savaş bitmişti. Kushiro, Seyfi ve Lea destek birliğini ile ilk yardım ekibini beklemeden yeni emirleri beklemek için Bingazi ye geri dönmüşlerdi. Ecdebiye hakkında sunulan rapor Kızıl Güneşte çok ses getirmişti. Örgüt içinde tedirginlik ve karmaşa oluşmaya başlamıştı. Merkeze yapılacağı öğrenilen saldırı haberi üzerine acil toplantı kararı alınmıştı.)
(Hologram Konuşma)
Leonard- Sayın temsilciler, hepinizin Libya dan gelen raporu okuduğunuzu var sayıyorum. Örgütümüzün merkezi tehlike altındadır. Benim önerim merkezimizi savunmak adına bütün havarileri geri çağırmaktır.
(Hoşnutsuzluk belirtileri baş gösterdi. Musevilik temsilcisi söze girdi.)
-- Leonard, sende biliyorsun ki havariler bizleri değil dünyayı korumak için var. Eğer hepsini geri çağırırsak diğer insanlara neler olur.
Leonard- Haklısınız ama Kızıl Güneş düşerse dünyada düşer. Bunu engellemek için bazı fedakarlıklarda bulunmalıyız. Başka seçeneğimiz yok.
(Tedirginlileri temsilcilerin yüzlerinde belli oluyordu. Leonard ise sinirini yatıştırmaya çalışıyordu. Tam konuşmaya devam edecekti ki büyük bir gürültü hemen ardından da bir sarsıntı meydana geldi. Herkes şaşkınlık içindeyken toplantı salonun kapısı bir duacı tarafından açıldı.)
-- Efendim, ön kapıya saldırı altında.
Leonard- İblisler mi?
-- Hayır, insan gibi görünüyor ama yinede kapı muhafızları onu durduramıyor.
Leonard- Lanet olsun, Athwart. Yerimizi çoktan öğrenmişler ha. Sen hemen merkezdeki havariler ve general Simon ı ön kapıya gelmelerini emrettiğimi bildir.
(Leonard toplantı salonunu hemen terk eder ve ön kapıya doğru hareketlenir. Ön kapıda işler karışmıştır. Aniden beliren bir yabancı kapı muhafızlarına saldırmış, kısa sürede muhafızların yarısını öldürmüştü.)
-- Bu kadar karışıklık çıkardım ama hala yetkili birilerini göremiyorum. Neyse biz keyfimize bakalım, nasıl olsa yakında ortaya çıkarlar.
(Saldıran kişi alevler içindeki baltasını tüm gücüyle savurarak muhafızları katletmeye devam ediyordu. Bu sırada muhafızların lideri direnmeleri için muhafızlara emirler yağdırmaktaydı.)
-- SAVAŞIN, NE OLURSA OLSUN BU KAPI AŞILAMAYACAK. SAVAŞINNNNNN!!!
-- Hey, sen biraz fazla gürültücüsün. Biraz sus bakalım.
(Saldırgan bir anda muhafızların liderinin arkasında belirdi. Tam baltasıyla muhafızlarının liderinin kafasını yaracakken balta durur. Muhafızların liderinin dizlerinin bağı çözülmüştür. Korkuyla yere yığılır.)
-- Sonunda yetkili birileri geldi ha?
(Gelen Simon dı, Kılıcıyla baltayı engellemişti.)
-- Beni çok beklettiniz. Kendimi tanıtmama izin ver. Ben Fionn Mac Cumhaill. Karışıklık için kusura bakmayın. Buraya bir elçi olarak gönderildim fakat yetkili birini çağırmamakta ısrar ettiler, bende kendim çağırmak zorunda kaldım.
Simon- Bende Simon. Mesajını bana iletebilirsin ama buradan canlı çıkacağını düşünme.
Fionn- Hahahaha! Kızıl Güneşin merkezi tam düşündüğüm gibi çok eğlenceli bir yer.
Kawasakiiiiii! Ne yaptın adama saim daha içselleştirecektik ölmesin, samurai champloo daki mugenle jin gibi düşündüm ben onları tempo güzel evrene iyice girmeden bu tempodaysam ileride "uçur bizi!" moduna girerim ben
Yeni bölümü uzatma aralığını...
Not takipçi sayısını dert etme "anime klasiği" genelde az olur. Ha romantik klişe yazsan kız arkadaşlarına dayatsan bi artış olurdu bak yada benim gibi zamanında chatbox msn ö.m bilumum yerden reklam yapıp kanalize edebilirsende olur
Edit: "animeweb" klasiği diyecektim
Yeni bölümü uzatma aralığını...
Not takipçi sayısını dert etme "anime klasiği" genelde az olur. Ha romantik klişe yazsan kız arkadaşlarına dayatsan bi artış olurdu bak yada benim gibi zamanında chatbox msn ö.m bilumum yerden reklam yapıp kanalize edebilirsende olur
Edit: "animeweb" klasiği diyecektim
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): saim
Bölüm 5 – Kanlı Güverte 2-
(10 yıl öncesi)(Kyoto)
-- Kawasaki ne yapıyorsun pencerenin önünde, hemen aşağıya gel.
Kawasaki- Geliyorum baba.
-- Sen bir havari olarak yetiştiriliyorsun. Sorumluluklarının farkına var. Eğitim zamanı eğitim zamanıdır. Dışarı aval aval bakma zamanı değil. Hemen eline kılıcını al.
Kawasaki- Tamam baba.
(Birkaç gün sonra)
Kawasaki- Baba dışarıda çocuklarla oynamaya gidebilir miyim?
-- Ne saçmalıyorsun sen hemen eline kılıcını al ve çalışmaya başla. Bu gidişle diğer ailelerin çocukları seni geçip havari olacak. Nesillerdir bu onuru kazanmak için çalıştık. Sen de deden gibi bir havari olup ailemizi onurlandırmalısın.
Kawasaki- Ama ama.. Tamam baba.
-- Çalış Kawasaki, çalış ki ailemizi onurlandır. Dışarıda senin ihtiyacın olan hiç bir şey yok. Hizmetçilerimiz, paramız her şeyimiz senin için. Sen daha kolay havari olabilesin diye.
(Birkaç gün sonra)
-- Kawasakiiiii! Nerede bu çocuk.İki dakika gözünü ayırmaya gelmiyor. Kawasakiii! Hey, sen Kawasaki yi gördün mü?
Hizmetçi- Küçük bey az önce dışarı çıktılar.
-- Ah bu çocuk nereye gitti?
( Kawasaki nin babası Kawasaki yi dışarıda çocuklarla oynarken bulur.)
-- Kawasaki! Hemen buraya gel. Dışarıda ne işin var? Doğruca antrenmana.
Kawasaki- Ama baba bende oyun oynamak istiyorum.
(Babası Kawasaki ye tokat atar. Kawasaki ağlamaklı olur ama ağlamaz.)
Kawasaki- Tamam baba.
(Babası önden giden Kawasaki ye hüzünle bakar. Ve sonra ona seslenir.)
--Kawasaki! Gel biraz yanıma. Biliyorum sende diğer çocuklar gibi oynamak, hayatını yaşamak istiyorsun ama sen onlar gibi değilsin. Sen bir havari soyundan geliyorsun. Bu sırrı bilen nadir ailelerden birine üyesin. Sen bir havari olmalısın ki ileride senin koruman altında çocuklar rahatça oyun oynayabilsinler. Bizim ailemizin üzerine aldığı sorumluluk bu, yani senin sorumluluğun. Buna uygun davran ve ailemizi gururlandır.
(Sonra babası Kawasaki nin gözlerine bakar ve ona sarılır. Ve el ele tutuşarak evlerine geri dönerler.)
(Günümüz) (Babü’l Mendep)
(Kawasaki nin karnını delip geçen eli gören Kushiro acı bir şekilde bağırdı.)
Kushiro- Kawasakiiiiiiii!!!!!
(Başka bir iblis ortaya çıkmıştı. Nasıl, ne zaman gelmişti? Karışıklıktan yararlanan iblis fark edilmeden arkadan yaklaşmıştı. Sinsi saldırısını gerçekleşen iblisin yüzünde pis bir sırıtış vardı. Kushiro öfkeden deliye döndü. Gözleri bu sefer istemsiz parlamıştı. Kılıcını kaldırdı ve o inanılmaz hızıyla Kawasaki nin karnını delip geçen eli kesti. İblis acı içinde geri çekildi. Bu sırada Kawasaki kanlar içinde yere yığıldı. Yere yığılan Kawasaki yi gören Kushiro nun gözleri bir kez daha parladı. Kushiro nun aurası iblislerin ikisini de korkutmaya yetmişti. İblisler kaçmak için geminin burnuna doğru yönelmeye çalışsalar da artık çok geçti. Kushiro nun hızından kaçamadılar. Artık güvertenin tahtaları neredeyse görünmüyordu. Her yer kan gölüne dönmüştü. İblislerin yere devrilmesiyle Kushiro birazda olsa kendine geldi. Hemen Kawasaki nin yanına koştu.Ve yere diz çökerek Kawasaki yi kucağına aldı.)
Kushiro- Kawasaki? Hey, Kawasaki kendine gel.
Kawasaki- (acı çeken bir sesle) Hakladın mı onları dostum?
Kushiro- (ağlamaklı bir sesle) Hakladım. Sen iyi misin? Dayanabilirsin değil mi?
Kawasaki-(a.ç.b.s)Arkadaşlığımız biraz kısa sürdü değil mi? Eee, ne yaparsın ben bu konuda acemiyim.
Kushiro-(a.b.s.) Ne saçmalıyorsun sen daha ölmedin. Hem arkadaşlığımız sonsuza kadar sürecek. Nede olsa sen de benim ilk arkadaşımsın.
Kawasaki-(a.ç.b.s.) Daha fazla dayanamam kaptan. Benden bu kadarmış. Senden bir isteğim var. Bu kılıcı sana emanet ediyorum. Hem bu kutsal kılıç benden güçsüz birine giderse babam çok sinirlenir.
Kushiro-(a.b.s.) Salak! Hayatta kal ve kendin taşı o kılıcı.
Kawasaki- Elveda dostum. Benim için de yaşa ve dünyayı bu iblislere bırakma. Bunu senden daha iyi başarabilecek biri olduğunu düşünmüyorum.
(Ve Kawasaki son nefesini verir.)
Kushiro-(gözleri yaşlı bir şekilde) Söz veriyorum dostum, söz.
(Yağmur başlar. Kawasaki nin ölümüne gökyüzü dahi ağlamıştı. Kalan tayfa ve duacılar Kawasaki nin etrafına toplanır. Yağmur şiddetlenir. Kushiro, Kawasaki nin cansız bedenine sarılarak ağlar. Hayatta kalan herkesin gözyaşları sel olur. Yağmur güverteyi temizler. Kushiro, Kawasaki nin kılıcını yavaşça yerinden çıkarır ve kendi kuşağına takar.)
Emekleri için Bahadure ye teşekkür ederim.
Spoiler:
(10 yıl öncesi)(Kyoto)
-- Kawasaki ne yapıyorsun pencerenin önünde, hemen aşağıya gel.
Kawasaki- Geliyorum baba.
-- Sen bir havari olarak yetiştiriliyorsun. Sorumluluklarının farkına var. Eğitim zamanı eğitim zamanıdır. Dışarı aval aval bakma zamanı değil. Hemen eline kılıcını al.
Kawasaki- Tamam baba.
(Birkaç gün sonra)
Kawasaki- Baba dışarıda çocuklarla oynamaya gidebilir miyim?
-- Ne saçmalıyorsun sen hemen eline kılıcını al ve çalışmaya başla. Bu gidişle diğer ailelerin çocukları seni geçip havari olacak. Nesillerdir bu onuru kazanmak için çalıştık. Sen de deden gibi bir havari olup ailemizi onurlandırmalısın.
Kawasaki- Ama ama.. Tamam baba.
-- Çalış Kawasaki, çalış ki ailemizi onurlandır. Dışarıda senin ihtiyacın olan hiç bir şey yok. Hizmetçilerimiz, paramız her şeyimiz senin için. Sen daha kolay havari olabilesin diye.
(Birkaç gün sonra)
-- Kawasakiiiii! Nerede bu çocuk.İki dakika gözünü ayırmaya gelmiyor. Kawasakiii! Hey, sen Kawasaki yi gördün mü?
Hizmetçi- Küçük bey az önce dışarı çıktılar.
-- Ah bu çocuk nereye gitti?
( Kawasaki nin babası Kawasaki yi dışarıda çocuklarla oynarken bulur.)
-- Kawasaki! Hemen buraya gel. Dışarıda ne işin var? Doğruca antrenmana.
Kawasaki- Ama baba bende oyun oynamak istiyorum.
(Babası Kawasaki ye tokat atar. Kawasaki ağlamaklı olur ama ağlamaz.)
Kawasaki- Tamam baba.
(Babası önden giden Kawasaki ye hüzünle bakar. Ve sonra ona seslenir.)
--Kawasaki! Gel biraz yanıma. Biliyorum sende diğer çocuklar gibi oynamak, hayatını yaşamak istiyorsun ama sen onlar gibi değilsin. Sen bir havari soyundan geliyorsun. Bu sırrı bilen nadir ailelerden birine üyesin. Sen bir havari olmalısın ki ileride senin koruman altında çocuklar rahatça oyun oynayabilsinler. Bizim ailemizin üzerine aldığı sorumluluk bu, yani senin sorumluluğun. Buna uygun davran ve ailemizi gururlandır.
(Sonra babası Kawasaki nin gözlerine bakar ve ona sarılır. Ve el ele tutuşarak evlerine geri dönerler.)
(Günümüz) (Babü’l Mendep)
(Kawasaki nin karnını delip geçen eli gören Kushiro acı bir şekilde bağırdı.)
Kushiro- Kawasakiiiiiiii!!!!!
(Başka bir iblis ortaya çıkmıştı. Nasıl, ne zaman gelmişti? Karışıklıktan yararlanan iblis fark edilmeden arkadan yaklaşmıştı. Sinsi saldırısını gerçekleşen iblisin yüzünde pis bir sırıtış vardı. Kushiro öfkeden deliye döndü. Gözleri bu sefer istemsiz parlamıştı. Kılıcını kaldırdı ve o inanılmaz hızıyla Kawasaki nin karnını delip geçen eli kesti. İblis acı içinde geri çekildi. Bu sırada Kawasaki kanlar içinde yere yığıldı. Yere yığılan Kawasaki yi gören Kushiro nun gözleri bir kez daha parladı. Kushiro nun aurası iblislerin ikisini de korkutmaya yetmişti. İblisler kaçmak için geminin burnuna doğru yönelmeye çalışsalar da artık çok geçti. Kushiro nun hızından kaçamadılar. Artık güvertenin tahtaları neredeyse görünmüyordu. Her yer kan gölüne dönmüştü. İblislerin yere devrilmesiyle Kushiro birazda olsa kendine geldi. Hemen Kawasaki nin yanına koştu.Ve yere diz çökerek Kawasaki yi kucağına aldı.)
Kushiro- Kawasaki? Hey, Kawasaki kendine gel.
Kawasaki- (acı çeken bir sesle) Hakladın mı onları dostum?
Kushiro- (ağlamaklı bir sesle) Hakladım. Sen iyi misin? Dayanabilirsin değil mi?
Kawasaki-(a.ç.b.s)Arkadaşlığımız biraz kısa sürdü değil mi? Eee, ne yaparsın ben bu konuda acemiyim.
Kushiro-(a.b.s.) Ne saçmalıyorsun sen daha ölmedin. Hem arkadaşlığımız sonsuza kadar sürecek. Nede olsa sen de benim ilk arkadaşımsın.
Kawasaki-(a.ç.b.s.) Daha fazla dayanamam kaptan. Benden bu kadarmış. Senden bir isteğim var. Bu kılıcı sana emanet ediyorum. Hem bu kutsal kılıç benden güçsüz birine giderse babam çok sinirlenir.
Kushiro-(a.b.s.) Salak! Hayatta kal ve kendin taşı o kılıcı.
Kawasaki- Elveda dostum. Benim için de yaşa ve dünyayı bu iblislere bırakma. Bunu senden daha iyi başarabilecek biri olduğunu düşünmüyorum.
(Ve Kawasaki son nefesini verir.)
Kushiro-(gözleri yaşlı bir şekilde) Söz veriyorum dostum, söz.
(Yağmur başlar. Kawasaki nin ölümüne gökyüzü dahi ağlamıştı. Kalan tayfa ve duacılar Kawasaki nin etrafına toplanır. Yağmur şiddetlenir. Kushiro, Kawasaki nin cansız bedenine sarılarak ağlar. Hayatta kalan herkesin gözyaşları sel olur. Yağmur güverteyi temizler. Kushiro, Kawasaki nin kılıcını yavaşça yerinden çıkarır ve kendi kuşağına takar.)
Emekleri için Bahadure ye teşekkür ederim.
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): saim
Bölüm 6 –Geride Bırakılan Hüzün-
(Ege Denizi)
(İblisler tarafından gemiye yapılan baskının üzerinden 4 gün geçmiştir. Gemideki hasar yeterince hızlı onarılamayacağı için örgüt tarafından yeni bir gemi tahsis edilmiştir. Gemi hafif esen deniz meltemiyle yelkenlerini şişirmiş. İstanbul a doğru yola çıkmıştı. Mürettebat ve duacı birliği kayıplar için hüzünlüydü ama bu onların işinin bir parçasıydı. Bunu kabullenmişlerdi. Kushiro ise arkadaşının kaybetmenin şokunu üzerinden atamamıştı. Kushiro bu süre boyunca geminin güvertesinden hüzünlü bir şekilde denizi izlemiştir. Kimse Kushiro nun yanına yaklaşmaya cesaret edememişti. Gemi Ege denizine varmıştı. Duacı birliğinin başı yavaşça Kushiro nun yanına yaklaştı.)
-- Gerçekten çok üzgünüz. Özürlerimizi kabul edin. O iblisi durdurmayı başaramadık.
(Kushiro yavaşça başını çevirdi. Cevap vermek istedi ama kelimeler ağzından çıkmıyordu.)
-- Eğer o iblisi fark edebilseydik… Gerçekten çok üzgünüm. O sıra kendi derdimize düşmüştük.
(Duacı birliğinin başının gözlerinden yaşlar süzülür.)
Kushiro- Sizin değil benim hatamdı. Sizin elinizden bir şey gelmezdi. O iblisi fark edebilseydim…
-- Hayır, hata bizimdi. Bizim görevimiz sizin güvenliğinizi sağlamaktı. (elindeki iri boncuklu tesbihi göstererek.) Bu kutsal tesbihlere bunun için yemin ettik. Ama şimdi ağlayıp sızlanmamın zamanı değil. Bir görevimiz var. Sizi merkeze sağ salim götürmek için uğraşıyoruz. Elbet arkadaşlarımız için gözyaşı dökeceğiz ama şimdi bir görevimiz var. Bunun başarmak için ne gerekiyorsa yapacağız. Aynı şekilde sizinde bir göreviniz var. Bu dünyayı korumak gibi. Lütfen artık kendinize gelin bu dünyanın size ihtiyacı var. Neler yapabildiğinizi kendi gözlerimle gördüm. Ben yıllarımı bu mesleğe verdim birçok havarinin yanında savaştım ama sen farklısın. Senin gibisini daha önce hiç görmedim. Şimdi silkelen kendine gel. Arkadaşın için ağlamaktan daha iyisini başarabilirsin. Artık sen sadece kendin için değil onun içinde savaşıyorsun.
(Kushiro nun gözlerinden birer damla yaş süzülür.)
Kushiro- Teşekkür ederim.
(Duacı şaşırır.)
-- Asıl hayatlarımız kurtardığınız için biz size teşekkür ederiz. Sizin sayenizde hala bu geminin üzerindeyiz ve ölen arkadaşlarımız için hala bir şeyler yapma şansımız var. (bir an duraksar. Derin bir nefes çeker) Merkeze varmamıza az kaldı. Artık kendi aramızda da melek dilini konuşmaya başlayacağız ki sizde alışın. Merkezde her dilden, her renkten insan var. Bu melekler tarafından bize bahşedilmiş dil sayesinde aramızda çok rahat anlaşabiliyoruz. Havari seçilmenizden hemen sonra size de gizli yöntemlerle öğretilmiş olması gerekiyor.
Kushiro-(melek dilinde) Evet, öğretildi.
--(melek dilinde) Yemek hazırlandı istediğiniz zaman sofraya gelebilirsiniz.
(Kızıl Güneş Örgütü Merkezi- İstanbul)(Hologram konuşma)
( Salondaki masanın etrafı hologramlarla doludur. Yönetici Leonard masaya oturur. Ortama kasvetli bir hava hakimdir. Daha başlangıçta bir havarinin ölmesi din temsilcileri arasında büyük ses getirmiştir. Ve sessizliği Hıristiyanlık temsilcisi bozar. )
--(hiddetli bir şekilde) Yönetici Leonard, bir havarinin öldüğü doğru mu? Bu nasıl olur? Duacı birlikleri ne işe yarıyor.
Leonard- Temsilciler lütfen sakin olun. Çok büyük bir baskındı. İkisi üst düzey olmak üzere tam dört tane iblis saldırdı. Tabi ki de acımız büyük çok değerli bir silahımız kaybettik. Ama bu baskın ne kadar güçlü bir silaha da sahip olduğumuzu gösterdi. İblis baskını her ne kadar biri havari olmak üzere kayıplar verdirse de Japon havarimiz olan Kushiro nun da gücünü bize kanıtladı. Burada bize asıl zararı veren şeytanın haber ağını çok hafife almamız oldu. Dünyanın dört bir yanında havarilerimiz daha ilk günden iblislerle çarpışmak zorunda kaldı. Ağır yaralananlar oldu, pek çokta duacı kaybettik ama Japon temsilcimiz dışında savaşta kaybettiğimiz havari olmadı. Her ne kadar bazıları artık savaşamayacak durumda olsa da.
(Yahudilik temsilcisi bekletmeden sorar.)
-- Peki kayıpların yerleri dolduruldu mu?
Leonard- Tabi ki de. Hemen bağlı oldukları bölgelere bildirilerek ikinci olan havari adayları göreve çağrıldı. Her ne kadar ölenler kadar güçlü olmasalar da görevlerini hakkıyla yerine getireceklerinden eminim. İki gün içinde hepsi merkeze varmış olurlar. Ama ölen Japon havarimizin kılıcını Kushiro ya vermesi ve ölen havarinin babasının ‘Oğlumun kararına güveniyorum. Kılıcını hak edene emanet etmiştir.’ demesi üzerine bizde Japonya dan yeni havari çağırmadık. Hatta gerek olduğunu da düşünmüyorum.
(Budizm temsilcisi toplantıyı daha fazla uzatmamak adına söze girer.)
-- Tamamdır. Merkezdeki işleri sana bırakıyoruz yönetici.
Leonard- Tabi ki de din temsilcileri elimden geleni yapacağımdan emin olabilirsiniz. Bir daha ki toplantımızda görüşmek üzere.
(Hologramlar kapandı ve salon eski sessizliğine büründü. Leonard derin bir nefes aldıktan sonra işlerine devam etmek için salondan ayrıldın.)
Bahadure ye katkılarından dolayı teşekkür ederim.
Spoiler:
(Ege Denizi)
(İblisler tarafından gemiye yapılan baskının üzerinden 4 gün geçmiştir. Gemideki hasar yeterince hızlı onarılamayacağı için örgüt tarafından yeni bir gemi tahsis edilmiştir. Gemi hafif esen deniz meltemiyle yelkenlerini şişirmiş. İstanbul a doğru yola çıkmıştı. Mürettebat ve duacı birliği kayıplar için hüzünlüydü ama bu onların işinin bir parçasıydı. Bunu kabullenmişlerdi. Kushiro ise arkadaşının kaybetmenin şokunu üzerinden atamamıştı. Kushiro bu süre boyunca geminin güvertesinden hüzünlü bir şekilde denizi izlemiştir. Kimse Kushiro nun yanına yaklaşmaya cesaret edememişti. Gemi Ege denizine varmıştı. Duacı birliğinin başı yavaşça Kushiro nun yanına yaklaştı.)
-- Gerçekten çok üzgünüz. Özürlerimizi kabul edin. O iblisi durdurmayı başaramadık.
(Kushiro yavaşça başını çevirdi. Cevap vermek istedi ama kelimeler ağzından çıkmıyordu.)
-- Eğer o iblisi fark edebilseydik… Gerçekten çok üzgünüm. O sıra kendi derdimize düşmüştük.
(Duacı birliğinin başının gözlerinden yaşlar süzülür.)
Kushiro- Sizin değil benim hatamdı. Sizin elinizden bir şey gelmezdi. O iblisi fark edebilseydim…
-- Hayır, hata bizimdi. Bizim görevimiz sizin güvenliğinizi sağlamaktı. (elindeki iri boncuklu tesbihi göstererek.) Bu kutsal tesbihlere bunun için yemin ettik. Ama şimdi ağlayıp sızlanmamın zamanı değil. Bir görevimiz var. Sizi merkeze sağ salim götürmek için uğraşıyoruz. Elbet arkadaşlarımız için gözyaşı dökeceğiz ama şimdi bir görevimiz var. Bunun başarmak için ne gerekiyorsa yapacağız. Aynı şekilde sizinde bir göreviniz var. Bu dünyayı korumak gibi. Lütfen artık kendinize gelin bu dünyanın size ihtiyacı var. Neler yapabildiğinizi kendi gözlerimle gördüm. Ben yıllarımı bu mesleğe verdim birçok havarinin yanında savaştım ama sen farklısın. Senin gibisini daha önce hiç görmedim. Şimdi silkelen kendine gel. Arkadaşın için ağlamaktan daha iyisini başarabilirsin. Artık sen sadece kendin için değil onun içinde savaşıyorsun.
(Kushiro nun gözlerinden birer damla yaş süzülür.)
Kushiro- Teşekkür ederim.
(Duacı şaşırır.)
-- Asıl hayatlarımız kurtardığınız için biz size teşekkür ederiz. Sizin sayenizde hala bu geminin üzerindeyiz ve ölen arkadaşlarımız için hala bir şeyler yapma şansımız var. (bir an duraksar. Derin bir nefes çeker) Merkeze varmamıza az kaldı. Artık kendi aramızda da melek dilini konuşmaya başlayacağız ki sizde alışın. Merkezde her dilden, her renkten insan var. Bu melekler tarafından bize bahşedilmiş dil sayesinde aramızda çok rahat anlaşabiliyoruz. Havari seçilmenizden hemen sonra size de gizli yöntemlerle öğretilmiş olması gerekiyor.
Kushiro-(melek dilinde) Evet, öğretildi.
--(melek dilinde) Yemek hazırlandı istediğiniz zaman sofraya gelebilirsiniz.
(Kızıl Güneş Örgütü Merkezi- İstanbul)(Hologram konuşma)
( Salondaki masanın etrafı hologramlarla doludur. Yönetici Leonard masaya oturur. Ortama kasvetli bir hava hakimdir. Daha başlangıçta bir havarinin ölmesi din temsilcileri arasında büyük ses getirmiştir. Ve sessizliği Hıristiyanlık temsilcisi bozar. )
--(hiddetli bir şekilde) Yönetici Leonard, bir havarinin öldüğü doğru mu? Bu nasıl olur? Duacı birlikleri ne işe yarıyor.
Leonard- Temsilciler lütfen sakin olun. Çok büyük bir baskındı. İkisi üst düzey olmak üzere tam dört tane iblis saldırdı. Tabi ki de acımız büyük çok değerli bir silahımız kaybettik. Ama bu baskın ne kadar güçlü bir silaha da sahip olduğumuzu gösterdi. İblis baskını her ne kadar biri havari olmak üzere kayıplar verdirse de Japon havarimiz olan Kushiro nun da gücünü bize kanıtladı. Burada bize asıl zararı veren şeytanın haber ağını çok hafife almamız oldu. Dünyanın dört bir yanında havarilerimiz daha ilk günden iblislerle çarpışmak zorunda kaldı. Ağır yaralananlar oldu, pek çokta duacı kaybettik ama Japon temsilcimiz dışında savaşta kaybettiğimiz havari olmadı. Her ne kadar bazıları artık savaşamayacak durumda olsa da.
(Yahudilik temsilcisi bekletmeden sorar.)
-- Peki kayıpların yerleri dolduruldu mu?
Leonard- Tabi ki de. Hemen bağlı oldukları bölgelere bildirilerek ikinci olan havari adayları göreve çağrıldı. Her ne kadar ölenler kadar güçlü olmasalar da görevlerini hakkıyla yerine getireceklerinden eminim. İki gün içinde hepsi merkeze varmış olurlar. Ama ölen Japon havarimizin kılıcını Kushiro ya vermesi ve ölen havarinin babasının ‘Oğlumun kararına güveniyorum. Kılıcını hak edene emanet etmiştir.’ demesi üzerine bizde Japonya dan yeni havari çağırmadık. Hatta gerek olduğunu da düşünmüyorum.
(Budizm temsilcisi toplantıyı daha fazla uzatmamak adına söze girer.)
-- Tamamdır. Merkezdeki işleri sana bırakıyoruz yönetici.
Leonard- Tabi ki de din temsilcileri elimden geleni yapacağımdan emin olabilirsiniz. Bir daha ki toplantımızda görüşmek üzere.
(Hologramlar kapandı ve salon eski sessizliğine büründü. Leonard derin bir nefes aldıktan sonra işlerine devam etmek için salondan ayrıldın.)
Bahadure ye katkılarından dolayı teşekkür ederim.
Bu mesaja teşekkür edenler (2 kişi): saim, RPGer
Bölüm 7 –Yeni Bir Başlangıç 1-
(İstanbul)
(Kushiro nun gemisi artık İstanbul a varmıştır. Kushiro duacı birliğinin başının elini sıkar. Önce şaşıran duacı birliğinin başı sonrasında gülümser ve kendine iyi bakmasını söyler. Yanına eşlik için iki duacı verilen Kushiro koşar adımlarla merkeze doğru harekete geçer. Kushiro ne etrafındaki tarihi yapılara, ne de parlayan güneşin altında ki neşeli insan topluluklarına aldırmaz. Kafasında sadece merkeze varmak ve en kısa sürede görevine başlamak vardır. Yanındaki duacılar ona yetişebilmek için ekstra çaba sarf ediyorlardı. Sonunda merkezin girişine gelmişlerdi. Eski evlerle çevrili boş bir çıkmaz sokağın en sonundaki oldukça büyük ve bir o kadar ağır görünen bir kapının önündeydiler. Duacılardan biri öne çıkar ve kapının yanındaki boşluğa tespihini sokar. Kapı kendinden beklendiğinden daha az bir gürültüyle açılır. Açılan kapının arkasında her iki yana dağılmış on kadar duacı vardır. Bir ellerinde meşale diğer ellerinde uzunca mızrak tutan bu duacılar Kushiro aralarındaki yoldan yürürken hiç istiflerini bozmamışlardı. Başka bir kapı daha açıldı. Açılan kapının ardından yer altına doğru merdivenler uzanıyordu. Merdivenlerden yirmi kadarını inene Kushiro gözlerine inanamadı. Yerin altında dev bir tesisti bu gördüğü. Her yerde insanlar koşturuyor. Sanki boş duran kimse yokmuş gibiydi. Biraz afallayan Kushiro merdivenlerin bittiği yerdeki dev salonda toplanan kalabalığı gördü. Kalabalığın önünde konuşma yapmak için bekleyen biri vardı. Tam o sırada kalabalığın önünde bekleyen adamla göz göze geldi. Adam uzun boylu, sarışındı. Yüksek rütbeli birine benziyordu. Kushiro yu gören adam önce biraz sırıttı ve ardından hemen konuşmaya başladı)
Leonard- Ben bu tesisin yönetici ve aynı zamanda sizin yani havarilerin komutanı Leonard Rosen . Beklediğimiz son kişi de geldiğine göre, hepinize hoş geldiniz demek istiyorum.
(Bu sırada Kushiro sessizce kalabalığın arkasına geçer ve Leonard devam eder.)
Leonard- Burası sizin yeni eviniz olan Kızıl Güneş in ana üssü. Biz buraya kısaca Merkez deriz. Burası havarilerin yeni evidir. Burada hepimiz eşitiz. Burada kimseye ayrıcalık tanınmaz. Biz buraya Tanrının emirlerini yerine getirmek ve Şeytanın zulmüne karşı birlik olmak için toplandık. Buraya toplanırken bile birçok zorluk yaşadınız. Bu olaylar sizin durumun ciddiyetini bir kez daha kavratmış olmalı. Kayıplar verdik. Ama şimdi üzülme zamanı değil. Şimdi savaşma ve bu gidişe bir dur deme zamanıdır. Merkezimiz İstanbul dadır. Çünkü burası bize ulaşım ve koruma olanakları açısından en uygun yerdir. Kısaca dünyanın ortasındaki metropol diyebiliriz. Bu şehrin kalabalık oluşu iblislerin hareketini kısıtlar. Merkezimizde havarilerin ihtiyaç duyacağı her şey mevcuttur. Son iblis saldırılarının büyüklüğü yeni bir döneme girdiğimizi bize gösterdi. Önceden iki kişilik olan havari ekiplerini artık üç kişiliğe çıkardık. Tam üç saat sonra tekrar burada toplanılıp takımlar için kura çekilecek. Şimdi bu sürede isterseniz Merkezi keşfedebilir isterseniz de odalarınızda dinlenerek geçirebilirsiniz. Odalarınıza sağ taraftaki kapıdan geçerek ulaşabilirsiniz. Hizmetlilerimiz size yardım edeceklerdir.
(Leonard arkasını döner ve salonu terk eder. Herkesin suratında bir endişe vardır. Ne yapacaklarını bilmeden etraflarına bakınırken Kushiro sağa doğru hareketlenir ve kapıdan çıkıp gider. Bu hareket herkese bir cesaret verir. Bazıları Kushiro gibi odalara hareketlenirken bazıları da çoktan kaynaşmaya başlamış ve merkezi keşfetmek için yola koyulmuşlardı. Kushiro odasına varmıştı. Yatağına yattı ve önündeki üç saati tavana bakarak geçirdi. Üç saat hemen geçmişti. Leonard konuşma yaptığı yerde yerini çoktan almıştı. Tüm havariler toplandı ve kuralar başladı.)
Leonard- Evet, şimdi kura çekimlerimize başlıyoruz. Her takım üç kişiden oluşacak ve elimizde olan veriler ışığında takım liderleri seçilecek. Takım liderleri yöneticinin yani benim takım üzerindeki eli olacak. Takımlar rastgele belirlenecek ve takımlarda yapılacak değişimler bendeniz tarafından karar verilecek. Evet, ilk takımı belirliyorum. Meksika dan Balcazar, Rusya dan Andrei, Mısır dan Hassan . Üçünüz birinci takımı oluşturuyorsunuz. ABD den Timoty, Hollanda dan Mina…. Türkiye den Seyfi, Güney Afrika dan Lea, Japonya dan Kushiro… (Leonard isimleri okumaya devam etti.) Evet, artık takımlarınız belli oldu. Şimdi takım kaptanlarını belirlemek için yönetim kurulunun toplantısı olacak. Ve sonuçlar her takıma özel olarak yarın bildirilecek. Şimdi dağılabilir ve takım arkadaşlarınızla kaynaşabilirsiniz.
(Kushiro takım arkadaşlarına hiç bakmadan odasına yönelmişti ki omzundan biri tuttu. Kafasını arkaya çevirdiğinde sağlam yapılı biri ona gülümsüyordu.)
Seyfi- Merhaba, ben Seyfi aynı takımdanız. Tanıştığımıza memnun oldum.
(Kushiro hiçbir tepki vermeden yoluna ilerlemeye çalışsa da Seyfi izin vermez.)
Seyfi- Nereye gittiğini sanıyorsun. Bana kendini tanıtmayacak mısın?
(Kushiro istemeyerekte olsa geriye döner ve kendini tanıtır.)
Kushiro- Bende Kushiro. Tanıştığımıza memnun oldum. Şimdi müsaade edersen odama dönüp dinleneceğim.
Seyfi- Hadi ama yapma böyle. Hem biliyor musun? Takımımızın diğer üyesi taş gibi bir hatun. Acaba o nereye kayboldu? Galiba o da senin gibi soğuk biri. Nedense hep böyle tipler beni bulur. Her neyse sen git dinlen nasıl olsa yarın tekrar buluşmak zorundayız. Bende şu diğer üyemiz olan güzelliği bulmaya çalışayım. Güle güle.
(Seyfi, Kushiro nun yanından ayrılır ve Kushiro odasına geri döner. Ve merkezde yeni gün için hazırlıklar başlar.)
yardımları için Bahadure e teşekkür ederim.
ve evet daha karizma isim bulamadım. türk karakter zor.
Spoiler:
(İstanbul)
(Kushiro nun gemisi artık İstanbul a varmıştır. Kushiro duacı birliğinin başının elini sıkar. Önce şaşıran duacı birliğinin başı sonrasında gülümser ve kendine iyi bakmasını söyler. Yanına eşlik için iki duacı verilen Kushiro koşar adımlarla merkeze doğru harekete geçer. Kushiro ne etrafındaki tarihi yapılara, ne de parlayan güneşin altında ki neşeli insan topluluklarına aldırmaz. Kafasında sadece merkeze varmak ve en kısa sürede görevine başlamak vardır. Yanındaki duacılar ona yetişebilmek için ekstra çaba sarf ediyorlardı. Sonunda merkezin girişine gelmişlerdi. Eski evlerle çevrili boş bir çıkmaz sokağın en sonundaki oldukça büyük ve bir o kadar ağır görünen bir kapının önündeydiler. Duacılardan biri öne çıkar ve kapının yanındaki boşluğa tespihini sokar. Kapı kendinden beklendiğinden daha az bir gürültüyle açılır. Açılan kapının arkasında her iki yana dağılmış on kadar duacı vardır. Bir ellerinde meşale diğer ellerinde uzunca mızrak tutan bu duacılar Kushiro aralarındaki yoldan yürürken hiç istiflerini bozmamışlardı. Başka bir kapı daha açıldı. Açılan kapının ardından yer altına doğru merdivenler uzanıyordu. Merdivenlerden yirmi kadarını inene Kushiro gözlerine inanamadı. Yerin altında dev bir tesisti bu gördüğü. Her yerde insanlar koşturuyor. Sanki boş duran kimse yokmuş gibiydi. Biraz afallayan Kushiro merdivenlerin bittiği yerdeki dev salonda toplanan kalabalığı gördü. Kalabalığın önünde konuşma yapmak için bekleyen biri vardı. Tam o sırada kalabalığın önünde bekleyen adamla göz göze geldi. Adam uzun boylu, sarışındı. Yüksek rütbeli birine benziyordu. Kushiro yu gören adam önce biraz sırıttı ve ardından hemen konuşmaya başladı)
Leonard- Ben bu tesisin yönetici ve aynı zamanda sizin yani havarilerin komutanı Leonard Rosen . Beklediğimiz son kişi de geldiğine göre, hepinize hoş geldiniz demek istiyorum.
(Bu sırada Kushiro sessizce kalabalığın arkasına geçer ve Leonard devam eder.)
Leonard- Burası sizin yeni eviniz olan Kızıl Güneş in ana üssü. Biz buraya kısaca Merkez deriz. Burası havarilerin yeni evidir. Burada hepimiz eşitiz. Burada kimseye ayrıcalık tanınmaz. Biz buraya Tanrının emirlerini yerine getirmek ve Şeytanın zulmüne karşı birlik olmak için toplandık. Buraya toplanırken bile birçok zorluk yaşadınız. Bu olaylar sizin durumun ciddiyetini bir kez daha kavratmış olmalı. Kayıplar verdik. Ama şimdi üzülme zamanı değil. Şimdi savaşma ve bu gidişe bir dur deme zamanıdır. Merkezimiz İstanbul dadır. Çünkü burası bize ulaşım ve koruma olanakları açısından en uygun yerdir. Kısaca dünyanın ortasındaki metropol diyebiliriz. Bu şehrin kalabalık oluşu iblislerin hareketini kısıtlar. Merkezimizde havarilerin ihtiyaç duyacağı her şey mevcuttur. Son iblis saldırılarının büyüklüğü yeni bir döneme girdiğimizi bize gösterdi. Önceden iki kişilik olan havari ekiplerini artık üç kişiliğe çıkardık. Tam üç saat sonra tekrar burada toplanılıp takımlar için kura çekilecek. Şimdi bu sürede isterseniz Merkezi keşfedebilir isterseniz de odalarınızda dinlenerek geçirebilirsiniz. Odalarınıza sağ taraftaki kapıdan geçerek ulaşabilirsiniz. Hizmetlilerimiz size yardım edeceklerdir.
(Leonard arkasını döner ve salonu terk eder. Herkesin suratında bir endişe vardır. Ne yapacaklarını bilmeden etraflarına bakınırken Kushiro sağa doğru hareketlenir ve kapıdan çıkıp gider. Bu hareket herkese bir cesaret verir. Bazıları Kushiro gibi odalara hareketlenirken bazıları da çoktan kaynaşmaya başlamış ve merkezi keşfetmek için yola koyulmuşlardı. Kushiro odasına varmıştı. Yatağına yattı ve önündeki üç saati tavana bakarak geçirdi. Üç saat hemen geçmişti. Leonard konuşma yaptığı yerde yerini çoktan almıştı. Tüm havariler toplandı ve kuralar başladı.)
Leonard- Evet, şimdi kura çekimlerimize başlıyoruz. Her takım üç kişiden oluşacak ve elimizde olan veriler ışığında takım liderleri seçilecek. Takım liderleri yöneticinin yani benim takım üzerindeki eli olacak. Takımlar rastgele belirlenecek ve takımlarda yapılacak değişimler bendeniz tarafından karar verilecek. Evet, ilk takımı belirliyorum. Meksika dan Balcazar, Rusya dan Andrei, Mısır dan Hassan . Üçünüz birinci takımı oluşturuyorsunuz. ABD den Timoty, Hollanda dan Mina…. Türkiye den Seyfi, Güney Afrika dan Lea, Japonya dan Kushiro… (Leonard isimleri okumaya devam etti.) Evet, artık takımlarınız belli oldu. Şimdi takım kaptanlarını belirlemek için yönetim kurulunun toplantısı olacak. Ve sonuçlar her takıma özel olarak yarın bildirilecek. Şimdi dağılabilir ve takım arkadaşlarınızla kaynaşabilirsiniz.
(Kushiro takım arkadaşlarına hiç bakmadan odasına yönelmişti ki omzundan biri tuttu. Kafasını arkaya çevirdiğinde sağlam yapılı biri ona gülümsüyordu.)
Seyfi- Merhaba, ben Seyfi aynı takımdanız. Tanıştığımıza memnun oldum.
(Kushiro hiçbir tepki vermeden yoluna ilerlemeye çalışsa da Seyfi izin vermez.)
Seyfi- Nereye gittiğini sanıyorsun. Bana kendini tanıtmayacak mısın?
(Kushiro istemeyerekte olsa geriye döner ve kendini tanıtır.)
Kushiro- Bende Kushiro. Tanıştığımıza memnun oldum. Şimdi müsaade edersen odama dönüp dinleneceğim.
Seyfi- Hadi ama yapma böyle. Hem biliyor musun? Takımımızın diğer üyesi taş gibi bir hatun. Acaba o nereye kayboldu? Galiba o da senin gibi soğuk biri. Nedense hep böyle tipler beni bulur. Her neyse sen git dinlen nasıl olsa yarın tekrar buluşmak zorundayız. Bende şu diğer üyemiz olan güzelliği bulmaya çalışayım. Güle güle.
(Seyfi, Kushiro nun yanından ayrılır ve Kushiro odasına geri döner. Ve merkezde yeni gün için hazırlıklar başlar.)
yardımları için Bahadure e teşekkür ederim.
ve evet daha karizma isim bulamadım. türk karakter zor.
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): RPGer
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): saim
seninki biraz tiyatro havasında seyrediyor, yani aslına bakarsan biraz Haldun Taner havası sezinledim
burada bir hata var sanki
Alıntı:
Üçünüz birinci takımı oluşturuyorsunuz. ABD den Timoty, Hollanda dan Mina…. Türkiye den Seyfi, Güney Afrika dan Lea, Japonya dan Kushiro… (Leonard isimleri okumaya devam etti.)
burada bir hata var sanki
RPGer yazmış:
seninki biraz tiyatro havasında seyrediyor, yani aslına bakarsan biraz Haldun Taner havası sezinledim
Haldun Taner tiyatrosu nasıl oluyo ki
Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 5, 6, 7, Sonraki | |
2. sayfa (Toplam 7 sayfa) [ 61 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |