Kızıl Günlükler "bölüm 15" Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4 ... 10, 11, 12, Sonraki |
Yazar
Mesaj
KaNaShiiSaigo-san, (adını copy paste yaptım =___=) Öncelikle yorumun için teşekkür ederiz. Bölümlerin uzun olması bizim de canımıza millet ama, biz bir kaptırdık mı wordde 7-8-9-10... sayfalar dolusu yazıyoruz ayarımız kaçıyor bir süreden sonra =D Şimdi güç bela 4 sayfaya düşürdük. Kendi adıma zor oldu, büyük ihtimal Bere için de T_T
Ama diğer ffleri incelediğimde bizim fazla uzun yazdığımızı gördüm. Bunun okuyucuyu sıkabileceğini düşündük, belki de polisiyenin dezavantajı kim bilir.. Zaten bazı bölümlerde gaza gelip uzun yazıyoruz inan =D Yani, yapabildiğimiz bu anca.. Arigatou v.v
Ama diğer ffleri incelediğimde bizim fazla uzun yazdığımızı gördüm. Bunun okuyucuyu sıkabileceğini düşündük, belki de polisiyenin dezavantajı kim bilir.. Zaten bazı bölümlerde gaza gelip uzun yazıyoruz inan =D Yani, yapabildiğimiz bu anca.. Arigatou v.v
Eğer bu bir romansa ben seni michael conelly ya da Dean R Koontz gibi okumak isterim Bere yi de ... bu arada akıcı olmak ,kaptırmak işte bunlarıda bir yazıda bulabiliyorsam o yazı değerlidir. ayrıca polisiye uzun olmalı, insanıı sarmalamalı, akıl karıştırmalı.....
ellerinize sağlıkkk...
ellerinize sağlıkkk...
Nemesis Divinaya sonsuz tesekkürlerimi sunarım ....cici kyo'm seviyorum seni...
_______________________
duydum duydum
önceki yazdığımız hikayeyi elimizin ayarını vs bilmediğimiz için yazdık ekledik koyduk e her seferinde de bir bölümümüz toplam 14 sayfa tutardı (wordde 11 puntoda)
ama işte bazı zorluklar karşımıza çıktı zamanımız olmuyor vs diye mecburen kısaltmak zorunda kaldık
daha da uzun yazmayı isteriz ama okuyucuların bile zamanı azken bir de bizim zamamınımz var.. onu kullanma vs vs vs
ama uzun olmasını isteyen birilerini görmek bizi çok sevindirdi teşekkürler^^
bir basın toplantısından sonra sizlerle görüşmek dileğiyle..deyim ve ben kaçıyım artık
önceki yazdığımız hikayeyi elimizin ayarını vs bilmediğimiz için yazdık ekledik koyduk e her seferinde de bir bölümümüz toplam 14 sayfa tutardı (wordde 11 puntoda)
ama işte bazı zorluklar karşımıza çıktı zamanımız olmuyor vs diye mecburen kısaltmak zorunda kaldık
daha da uzun yazmayı isteriz ama okuyucuların bile zamanı azken bir de bizim zamamınımz var.. onu kullanma vs vs vs
ama uzun olmasını isteyen birilerini görmek bizi çok sevindirdi teşekkürler^^
bir basın toplantısından sonra sizlerle görüşmek dileğiyle..deyim ve ben kaçıyım artık
Spoiler:
******
-Kara Murat benim!
-Hayır! O benim!
-Yalannn söylüyorsunuz! Kara Murat beniiim!
(nim-nim-ni-ni-ni-i-i-i) *bizans şatolarından yükselen yankı efekti O_o
waahuuuww müthijj yaa!!1 bi solukta okudum süper yazmışsınız
daha başları olduğu için cevaplanmamış baya soru var kafamda ama yakında açıklanacak bekliyorum taiga nın başı fena dertte bide shiro yu da tanıo artık çocuu konuşturmak için neler yaparlar 2 kilo sopa çekerler bide bn yuki yi çok sevdim sessiz sakin duruo ama saı solu belli olmayan tiplerden taiga ondan güzel bi dayak yicek belli yannız ne yalan söliim taiganın bu kadar kısa zmnda yakayı ele vermesi kötü oldu ama siz yaratıcı yazarların buna dehşet bi kulbu var biliorum ve gelecek bölümü sabırsızlıkla bekliorum
ikizim taigamm benim gözlerimde sarıya çalıo
gel beraber casusluk yapalım
sürtelim sokaklarda sen bana söw bn sana
dönsün böyle bizim dünya xdxd
kaeninki ilk şiirimdi buda ikinci XD
daha başları olduğu için cevaplanmamış baya soru var kafamda ama yakında açıklanacak bekliyorum taiga nın başı fena dertte bide shiro yu da tanıo artık çocuu konuşturmak için neler yaparlar 2 kilo sopa çekerler bide bn yuki yi çok sevdim sessiz sakin duruo ama saı solu belli olmayan tiplerden taiga ondan güzel bi dayak yicek belli yannız ne yalan söliim taiganın bu kadar kısa zmnda yakayı ele vermesi kötü oldu ama siz yaratıcı yazarların buna dehşet bi kulbu var biliorum ve gelecek bölümü sabırsızlıkla bekliorum
ikizim taigamm benim gözlerimde sarıya çalıo
gel beraber casusluk yapalım
sürtelim sokaklarda sen bana söw bn sana
dönsün böyle bizim dünya xdxd
kaeninki ilk şiirimdi buda ikinci XD
*TRUST&BETRAYAL*
[img]http://www.imgplace.com/[/img]
[img]http://www.imgplace.com/[/img]
Sıradan gidelim v.v Beğenmene çok sevindik Psico teşekkürler *.* Taiga'nın başı evet bayaaağı bir dertte şu an Jin sağolsun xD Hayatından bezdircek kendisini =D Sorgu dünyasının acımasız yüzüyle karşılaşacaksınız bvahahaha O.o (ben çok biliyorum ya sorgu dünyasını =D)
Şiire gelince sende de ne yaratıcılık var Psico ayaklı şiir makinesi gibisin O.o
Özellikle;
"sürtelim sokaklarda sen bana söw bn sana"
Müthiş XDDDD
Sarı göz kısmına gelince, sarı gözü hep çok beğenmişimdir keşke benim de olsa T___T şanslısın valla. Tekrardan teşekkür ederiz v.v
Şiire gelince sende de ne yaratıcılık var Psico ayaklı şiir makinesi gibisin O.o
Özellikle;
"sürtelim sokaklarda sen bana söw bn sana"
Müthiş XDDDD
Sarı göz kısmına gelince, sarı gözü hep çok beğenmişimdir keşke benim de olsa T___T şanslısın valla. Tekrardan teşekkür ederiz v.v
biz sana yapıoz die intikam alıosun ama bn bunun acısını çıkarırım nese
bu şiirlerde hep size denk gelio bnm edebiyatçılıımı tetiklio sizn güzel hikayeleriniz sarı gözler babaannemim hediyesi ama şu yaşıma kdr hep anormal lakaplar almamı sağladı büyücü kedi şeytan vs.. pek ii bişe deilyane
bu şiirlerde hep size denk gelio bnm edebiyatçılıımı tetiklio sizn güzel hikayeleriniz sarı gözler babaannemim hediyesi ama şu yaşıma kdr hep anormal lakaplar almamı sağladı büyücü kedi şeytan vs.. pek ii bişe deilyane
*TRUST&BETRAYAL*
[img]http://www.imgplace.com/[/img]
[img]http://www.imgplace.com/[/img]
Bölüm 4: Shiro Otokou?*
Beyaz adam*
“S-Sen ne dedin?”
Jin adlı polis kekeleyerek ağır çekimde kafasını bana çevirdi. Saatlerdir tepemde vızıldayıp duran bu polisler için mi lanet okuyayım, yumruk yemekten kan içinde kalmış ağzıma ve masaya çarpıp açılan kaşıma mı lanet okuyayım, yoksa Shiro’nun aniden kaçıp gitmesine mi lanet okuyayım lanet olsun!
Şu an çok tuhaf bir pozisyondaydık. Hem o hem ben, birbirimizin Shiro’yu önceden tanıdığını açık etmiştik. Hoşnutsuz bir iniltiyle içimi çektim, ama hem Jin’in hem de Yuki adlı diğer asalak polisin gözleri dikkatle beni izliyordu.
Sessizlik... Rüzgâr efekti... Cırcır böceklerinin şarkısı... Yoldan geçen bir toz kütlesi... Sessizlik...
“Konuşsana seni pislik! Ne dedin diye sordum sanaaa!” Jin yakama yapışmış beni sarsıyordu şimdi de. Lanet olası, çok çabuk öfkeye kapılıyordu ve bu hiç işime gelmiyordu!
“J-Jin yeter dur çok sars-“
“Sen karışma Yuki!” Vahşice bir öfkeyle dolu gözlerini tekrar bana çevirdi. Derin bir nefes aldı, ve çektiği tüm nefesiyle bağırdı.
“Shiro’yu nereden tanıyorsun?!!”
Ağzımdaki kan topağını yakasına tükürdüm ve bende aynı şekilde onun yakasına yapıştım.
“Ancak cesedimi konuşturursun, bakayarrooo*!”
Ne pervasızdım, ne rahattım. Polislerin sadece ışığın etrafına doluşan sinekler gibi sorgulanan kişinin etrafına dönüp, bağırıp çağıran kişiler olduklarını düşünüyorsam yanılıyordum doğrusu. Zira, bu hakaretimden sonra Jin adlı bu uğursuz herif elmacık kemiğime çok güzel oturtmuştu. Ağzımda birikmiş kan damlacıkları duvara sıçradı. Hmm, boksör potansiyeline sahip, tabi biraz daha kaslı olsaymış.
Neyse ki Yuki denen ezik aramıza girdi de birbirimizin gırtlağını bıraktık. Zaten kelepçeli elimle doğru düzgün de sıkamamıştım, olan yine benim boynuma olmuştu. Neyse ki benim sinirim daha çabuk geçmişti. Ağır bir tavırla alnıma yapışmış koyu kahve saçlarımı şöyle bir geriye attım. Sandalyeme kaykılıp öfkeden hızlı hızlı nefes alıp veren Jin adlı uğursuza baktım.
“Haa, istersen bir psikologla anlaş çocukluğuma falan dönelim belki bir ipucu bulabilirsin.” Biraz güldüm ama tüm yüz kaslarım sızlamıştı.
“Bunun gibilerine doğruluk ilaçları gerekir Jin.” Dedi yanındaki ezik. Doğruluk ilaçları, verilen kişiyi uyuşturup sorgularda konuşturmak için kullanılan bir tür ilaç işte.
“Ne yazık ki Japonya’da böyle şeyler yasak. Ahh yasalarımızı seviyorum.”
Artık susmalı mıydım acaba?
Jin uğursuzu sakinleşmiş gibiydi. Ağır ağır yürüdü, sandalyesini bana iyice yaklaştırdı, bir eli masanın üstünde bir eli omzumdaydı şimdi. Yakından bu kadar uzun olduğunu fark etmemiştim. Hoş bu dar yerde nefes aldığımı bile hissedemiyordum ki. Jin uğursuzu kocaman gözlerini benim küçük sarı gözlerime dikti, çok kontrollü görünüyordu ve bu beni ürkütmeye başlamıştı.
“Dinle Taiga, sen bir casussun. Senin gibiler hiçbir şekilde kimseye konuşmaz, değil mi?
“...”
“Değil mi?!” Omzumu öyle bir sıkmıştı ki ister istemez başımı sallamak zorunda kalmıştım.
“Güzel. Ama bizim seni er geç konuşturacağımızı da idrak ettin değil mi?”
Bu sefer başımı sallamadım ama ona bakmaya devam ediyordum.
“Siz, ruhunuzu sokaklara satmış pislik parçalarısınız. Amacınız yok, tarafınız yok, hedefiniz yok... Boşsunuz. Boşsun, Taiga.”
Jin güldü, ben dişlerimi sıktım. Boşum... Demek, boşum...
“Haklısın adamım, gerçekten de midem bomboş. Acı sesini duyabiliyor musun?”
Jin uğursuzu ayağa kalkıp kapıya yöneldi, tam yanındaki ezikle çıkacaklarken bana döndü.
“Bakalım kaç gün daha bu alaycı tavrını sürdürebileceksin? Çok merak ediyorum kuso hebi!” kapıyı çarpıp çıktılar. Şansa bakın ki yılanları da sevmem. Ama zaten hep sevmediğimiz kelimeler lakabımız olmaz mı?...
Baaaaaaah! Şimdi de bu sorgu odasında tek başıma kaldım. Ne güzel az önce eğlence vardı. Hmmf sanırım kafama çok darbe yedim bugün. Ne dediğimin farkında değilim. Karnım da hoş bir senfoni çalıp duruyor. Açım kahretsin!
Acaba Shiro nereye kaçtı? Niye kaçtı? Bu adam... Tamam, dur ve düşün. Bu adam eğer bir hafta içinde öldürülmezse temizdir. Şayet öldürülürse o zaman...
O zaman ne olur hiçbir fikrim yok. Ama içimden bir ses hiç iyi şeyler olmayacağını söylüyor. Casuslar hislerine de güvenmelidir değil mi?
Ve aşağılık Ryouzo. Acaba onu ikna etmek için ne yaptılar, nasıl yakaladılar? Jin uğursuzunun beni tanıdığı da belli. Ama nereden? O kadar çok soru var ki kafamda, Jin uğursuzuna sorarsam muhtemelen bir yumruk daha yiyecektim.
Başımı masaya dayadım, derin bir nefes aldım. Yakalanmamın verdiği utanç bende büyük bir eziklik yaratıyordu. Buradan bir şekilde kurtulmam lazımdı ama, nasıl? Bu uğursuz herif pek uyanık birine benziyordu. Uykum da var. Ne yapsam... Nasıl yaps... yüzüm... yüzüm de çok acıy...
“Uyan, hey uyan kuso hebi!”
Ağır ağır başımı kaldırdığımda karşımda Jin uğursuzunun oturduğunu gördüm.
“Ne var? Uyurken bile rahat vermiyorsun ha?”
Jin uğursuzu güldü, siyah saçlarını söyle bir karıştırıp konuşmaya başladı.
“Senin nefes alman bile fazlalık ya, neyse.”
“Yapma adamıııım! Nefes almama ihtiyacın var değil mi?”
“Sadece bir süreliğine öyle evet.”
“Boğazımı sıkarken böyle düşünmüyordun ama?”
“Şansını zorlama.”
“Yooosh!*”
Jin uğursuzu kaşlarını çatıp başını salladı.
“Ne zaman ciddi olacaksın sen?”
“Benim ciddiyetim...” Masaya doğru biraz eğildim, “...adamına göredir uğursuz herif.”
Karşımdaki polis dişlerini sıktı, ama sonra ani bir ruh hali değişimiyle bir kahkaha attı.
“Yaaa öyle mi? O zaman sana alaya alacağın bir şey söyleyeyim. Casusluk işini ne zaman bırakıp ne zaman başladığını tespit ettik. Neden ayda 2 kez bu kısır döngüyü tekrarlıyorsun bakalım?”
Hay lanet...
“Seni ilgilendirmez.”
“Shiro da mı ilgilendirez?”
“...”
“Demek ki ilgilendirir.”
“Beni buradan çıkar uğursuz herif.”
“Tabii tabii, birbirinden güzel koğuşlarımız, oldukça konforlu ve loş hücrelerimiz var. Seçip beğenmek sana kalmış.”
“Seni...”
“Hakaret kıvamına geldiysen doğru yolda gidiyorum demektir, kuso hebi.”
“...”
“Hayatını hapiste geçirmeye çok meraklısın anlaşılan. Bak, gençsin de. Hatta eminim ki casusluk için toysundur da...”
“...”
“Toylar çok hataya düşer, bak şimdiden düştün bile. Burayı fare kapanı gibi düşünürsen, bence gayet hatanın içine batmışsın...”
Öfkeden kaskatı kesilen yüzüm eskisinden daha çok acımaya başlamıştı. Belki öfkemi zor kontrol ettiğimi yüzümden okuyabiliyordu kim bilir. Ama son ana kadar bırakmayacaktım.
“Bir anaokulunda masal anlatıcısı olarak çalışmaya başlamalısın adamım, kariyerinde zirve yapacağından eminim.”
Jin yine bana doğru bir hamle yapmaya hazırlanıyordu ki içeri ufak tefek esmer bir kadın girip bu küçük piyesimizi bozdu.
“Efendim kötü haberlerim var!” Hemen Jin uğursuzunun kulağına eğilip bir şeyler söyledi. Aynı hızla yok olup gitti. Jin bir süre hareketsiz kaldı, sonra başını ağır ağır bana çevirdi. Sonra ayağa kalkıp kapıyı açtı.
“Biri şunu odama götürüp pansuman yapsın. Ben gelene kadar bir polisi de yanına verin.”
İki kişi beni aniden kaldırıp kapıya doğru sürüklerken başımı ona çevirip bağırdım.
“Hey ne oluyor?!”
Jin uğursuzu gayet sakindi. Çok sakindi.
“Shiro öldürülmüş. Uzun namlulu bir suikast silahıyla vurulmuş...”
Ben, acaba kaç saat uyudum?...
Notlar;
*Bakayaro= ahmak/aptal
*Yosh= evet/ tabii/ pekâlâ (onaylama ünlemi)
Edit: tam da KaNaShiiSaigo-san'ın lafı üstüne gelen bi bölüm oldu bu arada O.o =DD
Beyaz adam*
“S-Sen ne dedin?”
Jin adlı polis kekeleyerek ağır çekimde kafasını bana çevirdi. Saatlerdir tepemde vızıldayıp duran bu polisler için mi lanet okuyayım, yumruk yemekten kan içinde kalmış ağzıma ve masaya çarpıp açılan kaşıma mı lanet okuyayım, yoksa Shiro’nun aniden kaçıp gitmesine mi lanet okuyayım lanet olsun!
Şu an çok tuhaf bir pozisyondaydık. Hem o hem ben, birbirimizin Shiro’yu önceden tanıdığını açık etmiştik. Hoşnutsuz bir iniltiyle içimi çektim, ama hem Jin’in hem de Yuki adlı diğer asalak polisin gözleri dikkatle beni izliyordu.
Sessizlik... Rüzgâr efekti... Cırcır böceklerinin şarkısı... Yoldan geçen bir toz kütlesi... Sessizlik...
“Konuşsana seni pislik! Ne dedin diye sordum sanaaa!” Jin yakama yapışmış beni sarsıyordu şimdi de. Lanet olası, çok çabuk öfkeye kapılıyordu ve bu hiç işime gelmiyordu!
“J-Jin yeter dur çok sars-“
“Sen karışma Yuki!” Vahşice bir öfkeyle dolu gözlerini tekrar bana çevirdi. Derin bir nefes aldı, ve çektiği tüm nefesiyle bağırdı.
“Shiro’yu nereden tanıyorsun?!!”
Ağzımdaki kan topağını yakasına tükürdüm ve bende aynı şekilde onun yakasına yapıştım.
“Ancak cesedimi konuşturursun, bakayarrooo*!”
Ne pervasızdım, ne rahattım. Polislerin sadece ışığın etrafına doluşan sinekler gibi sorgulanan kişinin etrafına dönüp, bağırıp çağıran kişiler olduklarını düşünüyorsam yanılıyordum doğrusu. Zira, bu hakaretimden sonra Jin adlı bu uğursuz herif elmacık kemiğime çok güzel oturtmuştu. Ağzımda birikmiş kan damlacıkları duvara sıçradı. Hmm, boksör potansiyeline sahip, tabi biraz daha kaslı olsaymış.
Neyse ki Yuki denen ezik aramıza girdi de birbirimizin gırtlağını bıraktık. Zaten kelepçeli elimle doğru düzgün de sıkamamıştım, olan yine benim boynuma olmuştu. Neyse ki benim sinirim daha çabuk geçmişti. Ağır bir tavırla alnıma yapışmış koyu kahve saçlarımı şöyle bir geriye attım. Sandalyeme kaykılıp öfkeden hızlı hızlı nefes alıp veren Jin adlı uğursuza baktım.
“Haa, istersen bir psikologla anlaş çocukluğuma falan dönelim belki bir ipucu bulabilirsin.” Biraz güldüm ama tüm yüz kaslarım sızlamıştı.
“Bunun gibilerine doğruluk ilaçları gerekir Jin.” Dedi yanındaki ezik. Doğruluk ilaçları, verilen kişiyi uyuşturup sorgularda konuşturmak için kullanılan bir tür ilaç işte.
“Ne yazık ki Japonya’da böyle şeyler yasak. Ahh yasalarımızı seviyorum.”
Artık susmalı mıydım acaba?
Jin uğursuzu sakinleşmiş gibiydi. Ağır ağır yürüdü, sandalyesini bana iyice yaklaştırdı, bir eli masanın üstünde bir eli omzumdaydı şimdi. Yakından bu kadar uzun olduğunu fark etmemiştim. Hoş bu dar yerde nefes aldığımı bile hissedemiyordum ki. Jin uğursuzu kocaman gözlerini benim küçük sarı gözlerime dikti, çok kontrollü görünüyordu ve bu beni ürkütmeye başlamıştı.
“Dinle Taiga, sen bir casussun. Senin gibiler hiçbir şekilde kimseye konuşmaz, değil mi?
“...”
“Değil mi?!” Omzumu öyle bir sıkmıştı ki ister istemez başımı sallamak zorunda kalmıştım.
“Güzel. Ama bizim seni er geç konuşturacağımızı da idrak ettin değil mi?”
Bu sefer başımı sallamadım ama ona bakmaya devam ediyordum.
“Siz, ruhunuzu sokaklara satmış pislik parçalarısınız. Amacınız yok, tarafınız yok, hedefiniz yok... Boşsunuz. Boşsun, Taiga.”
Jin güldü, ben dişlerimi sıktım. Boşum... Demek, boşum...
“Haklısın adamım, gerçekten de midem bomboş. Acı sesini duyabiliyor musun?”
Jin uğursuzu ayağa kalkıp kapıya yöneldi, tam yanındaki ezikle çıkacaklarken bana döndü.
“Bakalım kaç gün daha bu alaycı tavrını sürdürebileceksin? Çok merak ediyorum kuso hebi!” kapıyı çarpıp çıktılar. Şansa bakın ki yılanları da sevmem. Ama zaten hep sevmediğimiz kelimeler lakabımız olmaz mı?...
Baaaaaaah! Şimdi de bu sorgu odasında tek başıma kaldım. Ne güzel az önce eğlence vardı. Hmmf sanırım kafama çok darbe yedim bugün. Ne dediğimin farkında değilim. Karnım da hoş bir senfoni çalıp duruyor. Açım kahretsin!
Acaba Shiro nereye kaçtı? Niye kaçtı? Bu adam... Tamam, dur ve düşün. Bu adam eğer bir hafta içinde öldürülmezse temizdir. Şayet öldürülürse o zaman...
O zaman ne olur hiçbir fikrim yok. Ama içimden bir ses hiç iyi şeyler olmayacağını söylüyor. Casuslar hislerine de güvenmelidir değil mi?
Ve aşağılık Ryouzo. Acaba onu ikna etmek için ne yaptılar, nasıl yakaladılar? Jin uğursuzunun beni tanıdığı da belli. Ama nereden? O kadar çok soru var ki kafamda, Jin uğursuzuna sorarsam muhtemelen bir yumruk daha yiyecektim.
Başımı masaya dayadım, derin bir nefes aldım. Yakalanmamın verdiği utanç bende büyük bir eziklik yaratıyordu. Buradan bir şekilde kurtulmam lazımdı ama, nasıl? Bu uğursuz herif pek uyanık birine benziyordu. Uykum da var. Ne yapsam... Nasıl yaps... yüzüm... yüzüm de çok acıy...
“Uyan, hey uyan kuso hebi!”
Ağır ağır başımı kaldırdığımda karşımda Jin uğursuzunun oturduğunu gördüm.
“Ne var? Uyurken bile rahat vermiyorsun ha?”
Jin uğursuzu güldü, siyah saçlarını söyle bir karıştırıp konuşmaya başladı.
“Senin nefes alman bile fazlalık ya, neyse.”
“Yapma adamıııım! Nefes almama ihtiyacın var değil mi?”
“Sadece bir süreliğine öyle evet.”
“Boğazımı sıkarken böyle düşünmüyordun ama?”
“Şansını zorlama.”
“Yooosh!*”
Jin uğursuzu kaşlarını çatıp başını salladı.
“Ne zaman ciddi olacaksın sen?”
“Benim ciddiyetim...” Masaya doğru biraz eğildim, “...adamına göredir uğursuz herif.”
Karşımdaki polis dişlerini sıktı, ama sonra ani bir ruh hali değişimiyle bir kahkaha attı.
“Yaaa öyle mi? O zaman sana alaya alacağın bir şey söyleyeyim. Casusluk işini ne zaman bırakıp ne zaman başladığını tespit ettik. Neden ayda 2 kez bu kısır döngüyü tekrarlıyorsun bakalım?”
Hay lanet...
“Seni ilgilendirmez.”
“Shiro da mı ilgilendirez?”
“...”
“Demek ki ilgilendirir.”
“Beni buradan çıkar uğursuz herif.”
“Tabii tabii, birbirinden güzel koğuşlarımız, oldukça konforlu ve loş hücrelerimiz var. Seçip beğenmek sana kalmış.”
“Seni...”
“Hakaret kıvamına geldiysen doğru yolda gidiyorum demektir, kuso hebi.”
“...”
“Hayatını hapiste geçirmeye çok meraklısın anlaşılan. Bak, gençsin de. Hatta eminim ki casusluk için toysundur da...”
“...”
“Toylar çok hataya düşer, bak şimdiden düştün bile. Burayı fare kapanı gibi düşünürsen, bence gayet hatanın içine batmışsın...”
Öfkeden kaskatı kesilen yüzüm eskisinden daha çok acımaya başlamıştı. Belki öfkemi zor kontrol ettiğimi yüzümden okuyabiliyordu kim bilir. Ama son ana kadar bırakmayacaktım.
“Bir anaokulunda masal anlatıcısı olarak çalışmaya başlamalısın adamım, kariyerinde zirve yapacağından eminim.”
Jin yine bana doğru bir hamle yapmaya hazırlanıyordu ki içeri ufak tefek esmer bir kadın girip bu küçük piyesimizi bozdu.
“Efendim kötü haberlerim var!” Hemen Jin uğursuzunun kulağına eğilip bir şeyler söyledi. Aynı hızla yok olup gitti. Jin bir süre hareketsiz kaldı, sonra başını ağır ağır bana çevirdi. Sonra ayağa kalkıp kapıyı açtı.
“Biri şunu odama götürüp pansuman yapsın. Ben gelene kadar bir polisi de yanına verin.”
İki kişi beni aniden kaldırıp kapıya doğru sürüklerken başımı ona çevirip bağırdım.
“Hey ne oluyor?!”
Jin uğursuzu gayet sakindi. Çok sakindi.
“Shiro öldürülmüş. Uzun namlulu bir suikast silahıyla vurulmuş...”
Ben, acaba kaç saat uyudum?...
Notlar;
*Bakayaro= ahmak/aptal
*Yosh= evet/ tabii/ pekâlâ (onaylama ünlemi)
Edit: tam da KaNaShiiSaigo-san'ın lafı üstüne gelen bi bölüm oldu bu arada O.o =DD
Rabbbım bu nasıl bi hız asımı bööle aynı adın gibi.....bu arada istek üzerine bölüm geliyo ne hoş.
hızlı adam hizashi....
Edit'ine not :kalbim temizmiş, .
not 2: okumadan yorum yapan bir insanım ben ya...gevezeyim ben...
hızlı adam hizashi....
Edit'ine not :kalbim temizmiş, .
not 2: okumadan yorum yapan bir insanım ben ya...gevezeyim ben...
Nemesis Divinaya sonsuz tesekkürlerimi sunarım ....cici kyo'm seviyorum seni...
_______________________
3. sayfa (Toplam 12 sayfa) [ 111 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |