Kızıl Nefretin Öpücükleri [Yeni Bölüm 28.08.09- Sayfa 7] Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 5, 6, 7 |
Yazar
Mesaj
Bunlar bunlar *-* Ne kadar güzel yorumlardır böyle Çok duygulandım *-* Kusura bakmayın enerjimi daha yeni toplayabildim; teşekkür etmeliyim şimdi *-*
Kınalı kontes *-* Sana teşekkürlerimi zati iletmiştim ben *-*
O senin gözleirnin güzelliği *-*
Hizashi;
Sizi tınlıyorum ben *-* Neden inanmıyorsun
Çok ama çok teşekkür ederiz*-*
Bu arada o paragrafı beğenmene çok sevindim XD O paragrafı silmeyi çok düşünmüştüm kötü oldu diye XD Çok teşekkür edeiriz biz hiza *-*
HaYaLiMjeanne nam-ı diğer ortağımın sister' ı *-*
Kızlarımız vampir efnm *-* Bu güzel yorumun için çok teşekkür eder, yerlere kadar eğilirz *-*
Prensesim *-*Teşekkür ederiiiiiiiiiiiiiz *-* Ne güzel yorumlar yapıyorsun öyle :şl:
Yaa kompleks yapma ama sakın *-* Sen kompleksli olmak için fazla havalısın
Sayın Seras, tabiri diğer kayıp kız U_U
Sayın piskopat maron ve ben bu güzel, değerli yorumun için çok teşekür ederiz =) Çok mutlu olduk *-*
Bölümler bundan sonra hızlanacaktır efnm U_U
Kınalı kontes *-* Sana teşekkürlerimi zati iletmiştim ben *-*
O senin gözleirnin güzelliği *-*
Hizashi;
Sizi tınlıyorum ben *-* Neden inanmıyorsun
Çok ama çok teşekkür ederiz*-*
Bu arada o paragrafı beğenmene çok sevindim XD O paragrafı silmeyi çok düşünmüştüm kötü oldu diye XD Çok teşekkür edeiriz biz hiza *-*
HaYaLiMjeanne nam-ı diğer ortağımın sister' ı *-*
Kızlarımız vampir efnm *-* Bu güzel yorumun için çok teşekkür eder, yerlere kadar eğilirz *-*
Prensesim *-*Teşekkür ederiiiiiiiiiiiiiz *-* Ne güzel yorumlar yapıyorsun öyle :şl:
Yaa kompleks yapma ama sakın *-* Sen kompleksli olmak için fazla havalısın
Sayın Seras, tabiri diğer kayıp kız U_U
Sayın piskopat maron ve ben bu güzel, değerli yorumun için çok teşekür ederiz =) Çok mutlu olduk *-*
Bölümler bundan sonra hızlanacaktır efnm U_U
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
ayyyyyyyy................
(bölümün etkisindeyim,titriyorum )
çok güzellll demek az kalıyor.(ne diyim siz söyleyin )
anlatımın süpeeeerrrrrrreeeee ve süper
betimlemelerin wuuuuuuuuuuuuuuwwwwwwww*rüzgar esiyor *
süper betimlemelerr
çokkkooooçooookkk beğendim ve kışkandıııımm
ayyy süpeeeyyyy
(başka ne diyim ki )
(bölümün etkisindeyim,titriyorum )
çok güzellll demek az kalıyor.(ne diyim siz söyleyin )
anlatımın süpeeeerrrrrrreeeee ve süper
betimlemelerin wuuuuuuuuuuuuuuwwwwwwww*rüzgar esiyor *
süper betimlemelerr
çokkkooooçooookkk beğendim ve kışkandıııımm
ayyy süpeeeyyyy
(başka ne diyim ki )
*-*
Çok teşekkür ederiz Avatar-chan ^.^
O kadar sevindik ki bu yorumuna *-*
Çok teşekkür ederiz Avatar-chan ^.^
O kadar sevindik ki bu yorumuna *-*
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Emily...
Emily, petrol mavisi iri gözlerini yumup, kendisini rahatsız eden her şeyden kaçmak istedi… Amelia’nın kıskançlıklarından, sadistliklerinden, Güney’den gelen düşmanlarından, bu bitmek tükenmek bilmeyen, azap dolu ölümsüzlükten…
Ama yapamayacağını biliyordu, ne yazık ki yapamayacağını biliyordu!.. Kendisine huzur veren geçmişinin gölgesi hala üstünde onu sarmalasa da, aslında yapayalnız olduğu hissinden kurtulamıyordu… Yaşamak için herhangi bir amacı yoktu… Ama eskiden… Eskiden kendisini çok seven ailesinin yanında, çok umutsuz bir durum da olsa bile hiçbir zaman böyle hissetmemişti… O günleri hatırlıyordu, zaten şu son zamanlar da hiç aklından çıkmıyordu ki o günler!..
“Küçük bir kızken alabildiğine uzanan eflatun, açık pembe renkli gökyüzüne bakarak, sürekli hayal kurar ve bunların gerçekleşmesini beklerdim…
En çok istediğim şeyse, yaşıtlarım gibi hiçbir şeyden korkmadan koşup oynamak, belime kadar gelen altın başaklar arasında, rüzgârın arkamda olduğunu hissederek özgürlüğe uzanmaktı…
Ama ne zaman bu tür şeylere özlem duysam, yaşıtlarımdan hatta benden küçüklerden daha zayıf ve hassas olduğum hatırlatır, ardından “Zavallı Bayan Emily, siz çok hassas bir genç hanımefendisiniz, eğer size bir şey olursa, kim bilir sevgili Lordumuz ve Leydimiz nasıl üzülür…” derlerdi… Herkes, anne ve babamın üzülmesi fikrine katlanamayacağımı bildiğim için içimde patlayan volkanlara karşılık yalnızca bunları söylerlerdi ve bende o zaman bütün hıncımı içime atarak susardım…
Bazen nasıl olduğunu hatırlayamadığım nedenlerden dolayı, bacaklarımda morluklar, kollarımda çürükler bulduğum çok oluyordu… Ne zaman ufak bir şekilde yaralansam, bu yara içimde biriken öfke kadar keskin bir şekilde, benliğimde uğulduyordu. İşte o zaman dünyayı kızıl renkte görmeye başlıyor, beni neden bu şekilde yarattığını düşünerek Tanrı’ya sitem ediyordum…
Bu hastalığım o kadar garipti ki babamın uzak doğu ülkelerinden getirdiği hekimler, ülkemizin en iyi şifacıları, manastırdaki papazları bile bu hastalığıma çare bulmak bir yana isimlendiremiyorlardı bile…
Her gece aşırı kanamalarımdan dolayı bitkin düşmüş bir halde yatağıma uzanırdım. Hizmetkârların yanı başımda ettikleri duaları, anne ve babamın sevgiyle elimi tutan sıcacık elleri bu dayanılmaz işkenceye bir nebze de olsun katlanmama yardımcı olurdu. Her yerim kanıyordu, her yerimden o sıcak kızıl sıvı akıyordu… Ben lanetliydim, aklıma daha mantıklı bir açıklama gelmiyordu!..
İlerleyen zamanlar da belli belirsiz gözlerimden, tırnaklarımdan ve hatta göbek deliğimden bile kan gelmeye başlayınca iyiden iyiye dehşete düşmüştüm… Her yerim gittikçe morarıyordu, zayıf düşüyor, hiçbir şey yapamıyordum… En ufak bir yaralanmalarım, hemen duracak olan kanamalarım saatler sonra duruyor, beni derin bir işkencenin eşiğinde bırakıyordu…
Babamın ne zaman canım yansa, “Ellerimi tut ve canın ne zaman yansa bütün gücünle sık.” Deyişini, can havliyle “Baba” diye inleyişimi anımsıyordum… Ağlardım, yalvarırdım, Tanrı’ya bütün gün dua eder ve bu laneti bir an önce üstümden kaldırmasını isterdim… Ama kaldırmamıştı… Tanrı beni sevmiyordu, ben kesinlikle Amelia’nın dediği gibi ucube bir yaratıktım…
İkiz kız kardeşim Amelia’nın karanlık köşelerden, bana hain hain baktığını ve ne zaman acı çekip inlemeye başlarsam, tatminkâr bir varıla beni ortada bıraktığını hatırlıyordum. Bazen bilerek bana çelme takar saatlerce o küçük çiziğin kanayacağını bilmesine karşın aldırmazdı…
Çocukluğumdaki bu zor zamanlara karşın anne ve babamın sevgisi sayesinde tüm bunları atlattığımı hatırlıyordum… Babam da tıpkı benim gibi küçük yaralardan gereğinden fazla etkilenir, ufak çizikleri saatlerce kanardı… Ama Amelia’nın yüzünde, o zaman saf bir endişe gördüğüme yemin dahi edebilirdim… Amelia, ailesinden nefret etmiyordu… Amelia, sadece benden nefret ediyordu…”
Emily, hayallerindekiyle hiç alakası olmayan gece yarısı renkli göğe baktı ve derin bir iç çekti… Anlaşılan, Amelia’yla bayağı uğraşması gerekiyordu ve bu çekişmede yalnızca tek bir galip olacak gibi görünüyordu.
Kanlı Rüyalarımız Devam Ediyor...
Kara Pisi-chan ve Kınalı Lisbeth
Emily, petrol mavisi iri gözlerini yumup, kendisini rahatsız eden her şeyden kaçmak istedi… Amelia’nın kıskançlıklarından, sadistliklerinden, Güney’den gelen düşmanlarından, bu bitmek tükenmek bilmeyen, azap dolu ölümsüzlükten…
Ama yapamayacağını biliyordu, ne yazık ki yapamayacağını biliyordu!.. Kendisine huzur veren geçmişinin gölgesi hala üstünde onu sarmalasa da, aslında yapayalnız olduğu hissinden kurtulamıyordu… Yaşamak için herhangi bir amacı yoktu… Ama eskiden… Eskiden kendisini çok seven ailesinin yanında, çok umutsuz bir durum da olsa bile hiçbir zaman böyle hissetmemişti… O günleri hatırlıyordu, zaten şu son zamanlar da hiç aklından çıkmıyordu ki o günler!..
“Küçük bir kızken alabildiğine uzanan eflatun, açık pembe renkli gökyüzüne bakarak, sürekli hayal kurar ve bunların gerçekleşmesini beklerdim…
En çok istediğim şeyse, yaşıtlarım gibi hiçbir şeyden korkmadan koşup oynamak, belime kadar gelen altın başaklar arasında, rüzgârın arkamda olduğunu hissederek özgürlüğe uzanmaktı…
Ama ne zaman bu tür şeylere özlem duysam, yaşıtlarımdan hatta benden küçüklerden daha zayıf ve hassas olduğum hatırlatır, ardından “Zavallı Bayan Emily, siz çok hassas bir genç hanımefendisiniz, eğer size bir şey olursa, kim bilir sevgili Lordumuz ve Leydimiz nasıl üzülür…” derlerdi… Herkes, anne ve babamın üzülmesi fikrine katlanamayacağımı bildiğim için içimde patlayan volkanlara karşılık yalnızca bunları söylerlerdi ve bende o zaman bütün hıncımı içime atarak susardım…
Bazen nasıl olduğunu hatırlayamadığım nedenlerden dolayı, bacaklarımda morluklar, kollarımda çürükler bulduğum çok oluyordu… Ne zaman ufak bir şekilde yaralansam, bu yara içimde biriken öfke kadar keskin bir şekilde, benliğimde uğulduyordu. İşte o zaman dünyayı kızıl renkte görmeye başlıyor, beni neden bu şekilde yarattığını düşünerek Tanrı’ya sitem ediyordum…
Bu hastalığım o kadar garipti ki babamın uzak doğu ülkelerinden getirdiği hekimler, ülkemizin en iyi şifacıları, manastırdaki papazları bile bu hastalığıma çare bulmak bir yana isimlendiremiyorlardı bile…
Her gece aşırı kanamalarımdan dolayı bitkin düşmüş bir halde yatağıma uzanırdım. Hizmetkârların yanı başımda ettikleri duaları, anne ve babamın sevgiyle elimi tutan sıcacık elleri bu dayanılmaz işkenceye bir nebze de olsun katlanmama yardımcı olurdu. Her yerim kanıyordu, her yerimden o sıcak kızıl sıvı akıyordu… Ben lanetliydim, aklıma daha mantıklı bir açıklama gelmiyordu!..
İlerleyen zamanlar da belli belirsiz gözlerimden, tırnaklarımdan ve hatta göbek deliğimden bile kan gelmeye başlayınca iyiden iyiye dehşete düşmüştüm… Her yerim gittikçe morarıyordu, zayıf düşüyor, hiçbir şey yapamıyordum… En ufak bir yaralanmalarım, hemen duracak olan kanamalarım saatler sonra duruyor, beni derin bir işkencenin eşiğinde bırakıyordu…
Babamın ne zaman canım yansa, “Ellerimi tut ve canın ne zaman yansa bütün gücünle sık.” Deyişini, can havliyle “Baba” diye inleyişimi anımsıyordum… Ağlardım, yalvarırdım, Tanrı’ya bütün gün dua eder ve bu laneti bir an önce üstümden kaldırmasını isterdim… Ama kaldırmamıştı… Tanrı beni sevmiyordu, ben kesinlikle Amelia’nın dediği gibi ucube bir yaratıktım…
İkiz kız kardeşim Amelia’nın karanlık köşelerden, bana hain hain baktığını ve ne zaman acı çekip inlemeye başlarsam, tatminkâr bir varıla beni ortada bıraktığını hatırlıyordum. Bazen bilerek bana çelme takar saatlerce o küçük çiziğin kanayacağını bilmesine karşın aldırmazdı…
Çocukluğumdaki bu zor zamanlara karşın anne ve babamın sevgisi sayesinde tüm bunları atlattığımı hatırlıyordum… Babam da tıpkı benim gibi küçük yaralardan gereğinden fazla etkilenir, ufak çizikleri saatlerce kanardı… Ama Amelia’nın yüzünde, o zaman saf bir endişe gördüğüme yemin dahi edebilirdim… Amelia, ailesinden nefret etmiyordu… Amelia, sadece benden nefret ediyordu…”
Emily, hayallerindekiyle hiç alakası olmayan gece yarısı renkli göğe baktı ve derin bir iç çekti… Anlaşılan, Amelia’yla bayağı uğraşması gerekiyordu ve bu çekişmede yalnızca tek bir galip olacak gibi görünüyordu.
Kanlı Rüyalarımız Devam Ediyor...
Kara Pisi-chan ve Kınalı Lisbeth
Sewimlİ_HırsıZ'a bu güzel imzadan dolayı çok teşekkür eder ve minnetimi gönderirim
Spoiler:
Öncelikle yeni bölümü çabuk koyduğun için teşekkür ederim Maron-san. Kedi gibi olmadığın için çok memnunum v.v
Bölümü okuduktan sonra aklıma ilk gelen şu oldu; Maron-san bu yazısında flashback kısmına ağırlık verdiği için betimlemeleri kısmış. Bu kötü mü? Tabii ki hayır =D Zaten flashback dediğin hızlı geçmelidir değil mi? Böylece kendi sorumu kendim yanıtlamış oldum xD
İlginç bir hastalık, kötü bir geçmiş. Onun verdiği eziklik ve birşeylerden mahrum kalmak gerçekten kötü bir durum. Hastalığı bana hemofiliyi anımsattı =D Tabii sadece kanamaların geç durması kısmı. Babasında da olması durumun kalıtsal olma olasılığını düşünmeme neden oldu bir de.
Bu bölümde hem Emily'e acıma duygusu kabardı içimde hemde kafama Amelia takıldı. Emily'den ailenin ilgisi onun üzerinde diye mi bu kadar nefret ediyor ve kıskançlıkla dolu yoksa başka birşey mi var, tam emin olamadım. Görcük.
Son olarak en ilginç cümle son cümleye geldik. Sıkı bir versus isterik yeah v.v Galibin kim olmasını istediğime daha karar veremedim =D Ama şundan eminim ikisinden biri mutlaka ölecek. Veyahut ikisi de ölcek =D
Neysem, bu bölüm Emily'nin derinliklerine inmiş olduk. Sıra Amelia'da mı ne? v.v
Harika yazınız için tebrik ediyorum efenim. Sonraki bölümde görüşmek üzere.
Bölümü okuduktan sonra aklıma ilk gelen şu oldu; Maron-san bu yazısında flashback kısmına ağırlık verdiği için betimlemeleri kısmış. Bu kötü mü? Tabii ki hayır =D Zaten flashback dediğin hızlı geçmelidir değil mi? Böylece kendi sorumu kendim yanıtlamış oldum xD
İlginç bir hastalık, kötü bir geçmiş. Onun verdiği eziklik ve birşeylerden mahrum kalmak gerçekten kötü bir durum. Hastalığı bana hemofiliyi anımsattı =D Tabii sadece kanamaların geç durması kısmı. Babasında da olması durumun kalıtsal olma olasılığını düşünmeme neden oldu bir de.
Bu bölümde hem Emily'e acıma duygusu kabardı içimde hemde kafama Amelia takıldı. Emily'den ailenin ilgisi onun üzerinde diye mi bu kadar nefret ediyor ve kıskançlıkla dolu yoksa başka birşey mi var, tam emin olamadım. Görcük.
Son olarak en ilginç cümle son cümleye geldik. Sıkı bir versus isterik yeah v.v Galibin kim olmasını istediğime daha karar veremedim =D Ama şundan eminim ikisinden biri mutlaka ölecek. Veyahut ikisi de ölcek =D
Neysem, bu bölüm Emily'nin derinliklerine inmiş olduk. Sıra Amelia'da mı ne? v.v
Harika yazınız için tebrik ediyorum efenim. Sonraki bölümde görüşmek üzere.
Öncelikle bende bu güzel yorumun için çok teşekkür ederim Hiza-sama ^^ Tembel Kedi'ciğimize oranla herkesin çok çalışkan kalacağını belirtmenin iyi olacağını düşündüm ^^
XDXD Normalde, flasback yaparken betimlemelerimi kısmıyorum O___o'' Sana daha önce de söylediğim gibi alel acele yazılmış bir bölüm olduğu için betimeleme performansyonum oldukça düşük ^^'' Ama yine de çok kaliteli bir yazar tarafından bu bölümün güzel bulunmasına sevdindim v.v
Evet, Emily'mizin hastalığı hemofili *-* Babası da hemofili hastasi *-* Annesi ve Amelia bu hastalığı genlerinde taşıyorlar ama baskılayacak bir X kromozomları bulunduğu için hastalık onlarda ortaya çıkmamış. Ağabeyimiz de sağlıklı *-* Emily'nin şansına hasta olmak varmış XDXD
Amelia'nın Emily'yi neden kıskandığına gelirsek, turnayı gözünden vurmuş olabilirsin *-* Amelia'nın Emily'yi kıskanma nedenlerinden bir tanesi de ailenin bütün ilgisinin Emily'nin üzerinde olmasıydı ^.^
XDXD Galibin henüz kim olacağı belli değil ^^ Flashback kısımlarına biraz ara vermeyi düşünüyoruz, bundan sonra olaylar esas akışından devam edecek ^.^
Okuma zahmetine katlandığın ve yorum yazma inceliğini gösterdiğin için teşekkür ederiz ^.^
XDXD Normalde, flasback yaparken betimlemelerimi kısmıyorum O___o'' Sana daha önce de söylediğim gibi alel acele yazılmış bir bölüm olduğu için betimeleme performansyonum oldukça düşük ^^'' Ama yine de çok kaliteli bir yazar tarafından bu bölümün güzel bulunmasına sevdindim v.v
Evet, Emily'mizin hastalığı hemofili *-* Babası da hemofili hastasi *-* Annesi ve Amelia bu hastalığı genlerinde taşıyorlar ama baskılayacak bir X kromozomları bulunduğu için hastalık onlarda ortaya çıkmamış. Ağabeyimiz de sağlıklı *-* Emily'nin şansına hasta olmak varmış XDXD
Amelia'nın Emily'yi neden kıskandığına gelirsek, turnayı gözünden vurmuş olabilirsin *-* Amelia'nın Emily'yi kıskanma nedenlerinden bir tanesi de ailenin bütün ilgisinin Emily'nin üzerinde olmasıydı ^.^
XDXD Galibin henüz kim olacağı belli değil ^^ Flashback kısımlarına biraz ara vermeyi düşünüyoruz, bundan sonra olaylar esas akışından devam edecek ^.^
Okuma zahmetine katlandığın ve yorum yazma inceliğini gösterdiğin için teşekkür ederiz ^.^
Sewimlİ_HırsıZ'a bu güzel imzadan dolayı çok teşekkür eder ve minnetimi gönderirim
Spoiler:
Kontesim ve de kediciğim miniciğim ...
ellerinize sağlık ....
ortaklığınızın sonucu,biribirinizi her daim tamamlayan yanlarınız ve tabiiiki bir öğretmen edasıyla birbirinize verdiğiniz takdikler etkileyici...
elinize sağlık şirineler çook güzelll...
yarım bıraktığınız öyküleriniz nedeniyle size kızgındım bi miktar. Ama siz bunu yazdığınız yeni öykülerinizle telafi etmişsiniz görüyorum ki ...
başarılı ve lezzetli...
Takipteyim...
ellerinize sağlık ....
ortaklığınızın sonucu,biribirinizi her daim tamamlayan yanlarınız ve tabiiiki bir öğretmen edasıyla birbirinize verdiğiniz takdikler etkileyici...
elinize sağlık şirineler çook güzelll...
yarım bıraktığınız öyküleriniz nedeniyle size kızgındım bi miktar. Ama siz bunu yazdığınız yeni öykülerinizle telafi etmişsiniz görüyorum ki ...
başarılı ve lezzetli...
Takipteyim...
Nemesis Divinaya sonsuz tesekkürlerimi sunarım ....cici kyo'm seviyorum seni...
_______________________
Yine de güzel Mel! performansın her zaman yüksek. ve kediye gelecek olursak onun güzel yazdığını zaten biliyoruz U_U devam et ^^ bu emily sen mi oluyosun burda? Amelia kim kedi mi?
***VeRa TePeS***
Eski Maron_Rei
Karin Axelsson
Eski Maron_Rei
Karin Axelsson
7. sayfa (Toplam 7 sayfa) [ 68 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |