Arkadaşlar Moğollar ve Japonların tarihte bir savaşı var biliyorsunuz.Onu anlatan bir Fan Fiction benimkisi, daha doğrusu ondan hayali bir kesit.
-------------------------------------------------------------

Yer Tayvan yakınları.Moğol egemenliğinin yılları.Oktay(Ögeday) Kan'ın keçi kılından koca çadırının içi.
-Kan'ım, İltiriş Bek ve Süvarilerin Noyanı YurtKan Bek geldiler.
-Buyuralar...
İltiriş ve YurtKan Bek dizlerini yere vurarak Oktay Kan'ı selâmladılar.Ve İltiriş Bek:
-Kan'ım, Japon Hakanı size tabiiliğini bildirmiyor, napmamız gerek?
-YurtKan Noyan, sen ne dersin bu işe?
-Kan'ım, biz ordu milletiyiz, sizin ve sülelenizin onuru için can benim ve İltirişin erleri vermeğe hazırdır.And içelim huzurunuzda.
Kan der:
-Kullar(köleler) And tası ve Kımız getirin.
Başları bellerine kadar eğik Rus köle kızlar Kımızın döküleceği ANd tasını getirirler.
Kımızı titrek elleriyle pamuktan ak tenli Rus güzeli kul And tasına döker.İlk iltiriş çıkarır bıçağını.Bileğine derin bir yara açar, akan kanı
içinde kımız olan And tasına döker.
-Andım anddır.
Sonra YurtKan noyan çıkarır bıçağını.Ani bir hareketle göğsünü açar, tam yüreğinin olduğu yeri bıçağıyla yarar, akan kan And Tasına tasa doğru eğilmesiyle damlar.
-Andım ta yüreğimdendir.
Kanla karışık kımızı And Tasından içerek birer yudumda bitirirler.
Kan der:
-Artık ikinizde anda(kan kardeşi)siniz Bekler.Bu yemininiz başınız gövdenizden düşünceye dek olsun.
İkiside çadırdan çıkarlar.Kan yorgundur.Ama artık Japon sorununu düşünmemektedir.Çünkü en güvendiği iki adamı Canları pahasına bu sorunu halletmek için Bozkır gelenğince yemin etmişlerdir.İçi rahattır artık.

Mançurya deniz kıyısı.Sabah vakti.Çinlilerden alınıp Moğolların olmuş gemilerin başında bir Erkek.Uzun saçlı, sapsarı derili, kıpkısık gözlü, ince ve aşağıya doğru inen byıklı bir kişi.Ona doğru dört nala gelen 7 atlıyı gözlemektedir.
Atlılar ona doğru yaklaşıp yere diz vurarak selamlarlar.
-Ben İltiriş Bek
-Ben İltiriş Bekin kulu, kölesi Çuçi
-Ben İltiriş Bek' can bağlamış, Yabgu Er
-Ben Süvarilerin Noyanı Yurkan Bek
-Ben YurtKan Bek'in Süvarilerinden ErBöğürtür
-Ben YurtKan Bek'in Süvarilerinden Abaka
-Ben YUrtKan Bek Süvarilerinden BatKan

-Hoş Geldiniz beyler, Bendeniz Tingiz(Deniz) Noyanı MüngeKörtül(Ebedi Güçlü).

10 atlı ve Münge Körtül atlarına tekrar binerler.MüngeKörtül'ün önderliğinde biraz ilerideki Obaya giderler.Obada büyük bir çadırın içindedirler.İçeride bir divan vardır.Yaşlı zatlar kurulmuşlardır.Konuşma başlar.İltiriş söyler:
-Kan'ımız Japon sorununu çözmek istiyor.Bu Toprağında bize tabiiliğini bildirmesi gerek.Ben ve erlerim, Noyan Yurtkan ve Süvarileri tamamen hazırlar.15Bin kişil bir kuvvetiz.Amacımız ele geçirme değil.Denizden çıkartma yapıpı girdiğimz yerde bulabildiğimiz kadar kişiyi öldürüp geri dönmek istiyoruz.Amacımız yalnızca İmparatorun tabiiliğini bildirmesi.
Tam o sırada divandaki ihtiyar Moğol söze atılır;
-Deniz Savaşı yapmamakla iyi düşünmüşsünüz.Biz savaşçı bir milletiz.Bu zamana kadar akıttığımız kan su olsa, çöller yemyeşil olurdu.Ama tingiz(deniz)de hiçbir savaşımız olmadı.Bu arada Noyan YurtKan atılır söze:
-Çinden aldığımız gürleyen kara tozlarıda kullanalım(ilkel barut bombalarını kastediyor.)
İltiriş:-Çinden aldığımız birçok şey gelicek zâten.Yanan dev oklar(ballista) dev merdivenler.Kapı kıran Koç başları vs..Münge Körtül, bize gemileri ayarlamanı istiyoruz senden.
-Gemiler emrinize amadedir.

Tam 20 gün sonra.Japon sahillerine 5 saatlik bir yer.
Av için çok fazla açılmış Balıkçı Takaşi dalgın dalgın ağına bakarken dev birkaç geminin geldiğini görür.Ta damarlarında bir korku duyar.Yoksa o kısık gözlü işgalciler midir?Moğollar mıdır?Çine birkaç yıl önce yaptığı seyahatinde tamamen halkı katledilmiş şehirleri ve özenle keslip kule yapılmış başları görmüştür.Hemen dönmek için yola koyulur.
Vardığında koşar adımlarla İmparatorun temsilcisinin binasına varır.
Muhafızların binbir zorlamalarına rağmen durmu anlatır.
İmparatorun temsilcisi Daisuke toplar divanını.
-Asiller, Rahipler.Şuan yardım alabileceğimiz kuvvetin bulunduğu bölgeye erişmemiz 7 saatimizi alır.ELimizde ne kadar kuvvet varsa yığmalıyız.
Birden terlerle dolu ulak Hikaru içeri girer,
-Moğollar! Moğollar!Sahilden aktılar.

Yer Sahil.15Bin kişilik moğol ordusu sahilden akmıştır.
Karşılarında henüz askeri güç olmadığından sahil kasabasına inerler, başlarlar kırmaya.
Sivil direnişçilerle çarpışma başlamıştır ama.
Çocukluğundan beri kılıç eğitimi almış Jin tek başına 3 Moğolu öldürür.Jin saçları örgülü yakışıklı bir erdir.Üstünde siyah bir kimono vardır.Karşısına YurKanın Onbaşılarından Erbögürtür çıkar. Hemde atlı olarak.ErBögürtür japonca bilmektedir.
-Hey siyah donlu çocuk bu sana" ve palayı andıran kılıcını indirir.
Katanasıyla bunu karşılayan Jin der:"O garip nesne beni korkutmaz,Bir kılıç darbesinide o indirir.
Birkaç karşılanan kılıç darbesi ardından ilk kan akar,
Jin Er Bögürtürün ayı postu giyimli kürkünü delip kolunda bir yara açar,
-N'oldu, çabuk düşüyorsun?
Kaybetmeğe Moğollar dayanamaz.Zira çok az kaybetmişlerdir.Küplere bier ErBöğürtür.Er Böğürtür güçlüdür.Tüm moğollar gibi her öğünde etle belsenir.
Birden koynundan birşey çıkarır.Bu bir koyun bağırsağıdır, içi kanla doludur.Bir moğol geleneğini uygular.Moğollar güç bulmak için atların kılcak damarlarından akıttıkları kanı koyun bağırsağına doldurup içerler.Bunu yapar atını geri çekerek.Bağırsağı Jin'in olduğu tarafa doğru fırlatır.Gözleri bir canavar gibi bakıyordur.Atından o uzak mesafede sıçrar.At üstüne basıldığından kişner.Tam Jin'in üstüne atlar.Nolduğunu şaşıran Jin tepesine konmuş ellerini arkadan boğazına bağlamış bir Moğolla karşı karşıyadır.
Çifte su verilmiş bıçağı tam bileğinden eline kayar Erböğürtürün.Birkaç debelenmeden sonra Jin'in boğazında bir testere gibi hızla gidip gelir bıçak.Öyle hızla gidip gelirki Jin'in çığlıkları çok az çıkar.Jinin etrafa fışkıran Kanı üstüne sıçramaktadır.Uzun saçlarından tuttuğu gibi zaten benden yarısı ayrılmış Jinin o başını koparır.
Orada Yabgu Erle Dövüşmekten bu olayları farkedemeyen sivil direnişçilerden Kurosakinin tam kafasına atar. Noduğunu şaşıran Kurosaki sağa sola bakınırken Yabgu erin mızrağı tam kalbine girer.Mızrağın ucundaki "Kurosakinin bedenini 4 nala atıyla gezdirir ve Orada bulunana bir evin kapısının önüne atar.
Evin penceresinden yaşı gözlerle Matsumoto bakmaktadır; o Kurosakinin sevgilisidr.Kendini tuamaz dışarı atılrı.
-Acımasızlari Hayvanlar diye bağırır, ama ağıtlarını bitirmeden kendini bir atın terkinde bulur.Moğollar köle almayı pek sever.Özellikle cariye almayı.Artık onun ömrü bir Moğol erkeğinin cariyesi olmakla geçicektir.Hıçkırarak ağlamaya başlar.Yüzüne hızlıca bir tokat iner, atın sırtına yüzü yapışır kalıri onu atına alan Sübetay:
-Sus! yoksa dilini keserim" der elindeki kılıncını onun çenesine sürerek.Sonra tam bir manyakça hareket yapar, Matsumotonun dilini yalar.Çünkü sarhoştur.Ama içki sarhoşu değil.Kan akıtmanın ona verdiği zevkin sarhoşu...
Gah Sivil direnişçilerle çatışma şeklinde gah rastgele sivil binaların yağması, sivillerin kkatli şeklinde süren savaş devam etmektedir.Sivil direnişçiler tek tek inmektedir.Ama phalıya mal olmaktadırlar.Her direnişçi en az 2 askeri öldürmektedir.
Yaşlı bir ihtiyar olan Murumasa elinde altın ve mücevherlerle koşarak Moğollara doğru gelir, çok yer gezdiğinden az Moğolcası vardır;
-Yapmayın durun efendilerimiz bu mallar sizin" diye bağırır, ama birden kafatasına bir moğol topuzunun inmesiyle sesi kesilir.Elindeki mücevherleri sıtına alan o Topuzun sahibi Çağatay Şeytani bir gülümsemeyle ilerideki bir eve yağmaya gitmektedir.O gülümseme bir fotoğraf gibi ileride gizlenmiş Japonların beyinlerine kazınır.
"İşte Şeytan bu imiş" derler içlerinden.
Son bir direnişçi kalmıştır artık.Etrafı yoğun bir kan kosu sarmıştır, Moğol atları terklerine zafer armağanı olarak bağlanmış kesik kellelerle doludur.
Orduya İlteriş ve Nogay YurtKan dur emri verir.
Son direnişçi olan Abaraida durur.
YurtKan yüksek sesle söyler;
"Ey yiğit, bizde yiğitlik önemlidir, senle yalnızca ben dövüşeceğiz."
Bunu Japonca bilen bir asker terücme edip Abarai'a söyler.
Atından iner Yurtkan.ELine bir ÇifteTeber(yarım hilale benzeyen keskin tarafı olan bir balta türü, iki taraflısına Çifte teber denir.) alır sadece.Ksık gözleriyle iyice süzer onu.
Abarai bağırarak elindeki katanasıyla ona saldırır,
"Al bakalım bunu, tüm soyum için!"
Darbe karşılanır.
Ağır teber kalkar YurtKanın ellerinde.İner Arbarai'a doğru.
O da karşılanır.
Derken birdensıçrar Abarai Yurtkanın üstüne Katanasıyla.Kalkan gibi kullandığı teberi Yurkanı korusada sol göğsünden bir yara alır..Abarai'ın üstüne koşar YurtKan teberiyle.
Hızlı bir şekilde bir sağa bir sola bir yukarıya doğru giden adeta çember çizen teber her seferinde karşılanır katnayla.Ama bir anlık bir gafletle bacağına gelir hafiten Abarai'ın.ufak bir et parçası kopuverir Teberin darbesiyle.Sol ayağı artık aksamaktadır Abaraiın.Bir teber daha sallanır YurtKan tarafından, tam bu sırada Abarai eğilip teberin altına gier, kaşının üstünü çizer Yurkanın daha derine tam giricekken Teberin altındaki Katanaya birden çekiç indirir gibi Teberini indirir YurtKan Katana Abaraiın elinden havalara fırlar, Katana yere düşmeden Abarai'ın başı yere düşmüştür.O andaki şakınlığından faydalanıp teberini tüm gücüyle boynuna indirmiştir Abarai'ın YurtKan.
-Yiğit Adamdın.Biz yiğitleri severiz.Abaka!Bu yiğidin başını al, tuza bastırıp saklayın, ölünceye kadar böyle bir yiğidi unutmamak isterim.
Moğolistana dönerlerse bu baş artık Moğol mumyalama tekniğiyle beyin çıkartılıp deri tuzlanarak, yada yüz derisi soyulup içi pamukla doldurulup tuzlanarak saklanıcaktır.

Artık yağma mıdır savaş mıdır belli olmayan şey tükenmektedir, ahil kasabasında kimse neredeyse klamamıştır, yerler kanla boyanmıştıri o kadarki yerlere bakan askerler Kan birikintilerinde yüzlerini görmektedirler.Birer bayrak gibi mızrakların ucunda yükseltilen masumların cesetleri, atların terklerine atılmış genç kızların çığlıklarla karışık ağlamaları, atların terklerine ve mızraklara bağlanmış kesik başların birbirlerine vurdukça çıkardığı sesler....
Adeta bir korku filminden sıçramış gibi bir sahnedir o anlar.

5 saat kadar sonra.

O da ne! Dev bir japon ordusu akmaktadır Moğol ordusu üzerine.Başkumandan Yamamato saldır emrini verir.
Uzun çarpışmalar sürmez.Çünkü İmparatorun en güçlü askerlerinden oluşmaktadır Japon ordusu.Demir zırhlarla kaplıdırlar.Halbuki Moğolalrın zırhları yoktur.Ayı postundan, keçi postundan, kıldan elibesleri vardır yalnızca.
Ordu büyük bir kırıma uğrar Japnolar tarafından.
Bir derede ErBöğürtür kıstırılır bir köşede.Japonlara vurduğu kılıçlar işe yaramaz zırhlarından ötürü.Öldürülür.Ölürken son derece sessizdir.Sırayla tüm Onbaşılar Yüzbaşılar gider.
Geri çekile çekile gemilerinin yanına kadar gelmiş bir avuç kalmış moğol ordusunda 2 Anda(kan kardeşi).YurtKan ve İltiriş.İltirişin bir kolu yoktur artık.Yurtkanınsa her yerinden aldığı küçük ama çok yaradan ötürü kan damlamaktadır.Der:
-Andam!(Kan Kardeşim) Andımızı bozmayacağız, Kanın damarımdayken öleceğim, Andımızın kuralı 1 yeminimizi bozmamak, 2 ölesiye kadar kanlarımızın her aktığından birbirimizin yaında olmak.
-öyle Andam öyle.Senin için vuruyorum şuan düşmana.,
-Bende bende...
-"Ana kaptanlar burada Kumandan Yamamato!" der Yüzbaşı Ken.
-Okçu er Hitsuguya Okçu Er Renji Okçu Er Goku tüm okçular ateş o tarafa doğru!

Sahilde iki Andanın cesetleri yan yana yatmaktadır.Kanları birbirine karışmıştır bu sefer de.
Ama bir kımızın içinde değil.Kan dolu elleri birbirin tutmaktadır.Hemde bedenlerinden ayrı olarak birkaç adım uzaklarda....