Niara-Ölüm öpücükleri- 17 bitti Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4 ... 30, 31, 32, Sonraki |
|
Yazar
Mesaj
Telepatiye ne gerek var canım...Sen iste gayiplerden bile gelir sana yorum.Sen yeter ki yaz.Tüm medyum alemini toplarsın siteye (Bu arada özür dilerim bir kaç gündür evde değildim bi türlü nasip olmadı girmek.Yoksa ben sana yorumumu esirgemezdim. )Soğuk danslar meselesinde hala kalbim kırık bunu bil önce.Zackın geçmişini beklerken bu mitolojik hikaye meselesi çıkmış.Ben geriden geliyorum olsun siz gidin ben yetişirim işim ne.Bi baktım xunlai yazmış hemen daldım okumaya.Güzel bi başlangıç.Pek inanmasamda severim böyle şeyleri.Hade dedim bi umut bende başladım takipe.Dewamını bekliyorum merakla...
gel geel hikayeye geel
*TRUST&BETRAYAL*
[img]http://www.imgplace.com/[/img]
[img]http://www.imgplace.com/[/img]
Bu aralar nete giremedim o yüzden okuyamamıştım. Aslında bu tür hikayeleri pek sevmem ama yazdığını okuyacağım. Belki böyle hikayeleri sevmeme vesile olursun.
Bence diğer bölümün biraz daha uzun ve açıklayıcı olmalı. (Yani ben biraz zor anlıyorum da )
Bence diğer bölümün biraz daha uzun ve açıklayıcı olmalı. (Yani ben biraz zor anlıyorum da )
Ohho şoke oldum. Çok sevindim. Aslında hepinize ayrı ayrı teşekkür etmiş bir şeyler demiştim ama o sırada net kopmuş( artık ne diyim yani bu ne kaç gündür düzgün net yok evde yaaa ) bende bunu bilmeden bayağı bir şey yazmıştım teşşekkür fealn ama hepsi gitti. Büüüü
hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum okuduğunuz ve yorumlarınız ve desteğiniz için
kızmayın bana sabırsızım diye bundan sonra sabırlı olacağım ama ne yapayım çok büyük bir heyecanla başlyıyorum hikayelerime. onadn böyle ...
Biraz bulanık ve net olmayacak şekilde yazıyorum biliyorum. ama
Bundan sonra daha açık ve daha net ve birde daha uzun yazmayağa gayret edeceğim.
Buradan psicoyu selamlıyor ve telepatik güçlerini kullanrak bana yardım ettiği için çok teşekkür ediyorum
hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum okuduğunuz ve yorumlarınız ve desteğiniz için
kızmayın bana sabırsızım diye bundan sonra sabırlı olacağım ama ne yapayım çok büyük bir heyecanla başlyıyorum hikayelerime. onadn böyle ...
Biraz bulanık ve net olmayacak şekilde yazıyorum biliyorum. ama
Bundan sonra daha açık ve daha net ve birde daha uzun yazmayağa gayret edeceğim.
Buradan psicoyu selamlıyor ve telepatik güçlerini kullanrak bana yardım ettiği için çok teşekkür ediyorum
Yeni bölümü koydum. Umarım hoşunuza gider. Fazla bir uzun oldu kusura bakmayın.
Sıkıcı olmuş olabilir.
En sevdiğim nedimem Asbarla, konuşmadan beyaz, gür ve sağlıklı saçlarımı tarıyordu. Çok uzaklardan gelen ürkütücü şarkıyı duyunca rengi sarardı, elindeki zümrüt tarak yere düştü. Kızcağızın rengi, yerdeki bin bir parçaya ayrılmış tarağı görünce bin kat daha sarardı. Önemli olmadığını söyledimse de o, gözyaşlarına hâkim olamadı ve hayatı boyunca çalışsa bile sahip olamayacağı tarak için ağlamaya başladı. Onu sakinleştirmem son derecede kolay oldu. Kendisini her zaman koruyacağından emin olduğu bana;
—Sirenler, sirenler niye şarkı söylüyor?
Sirenlerin çağıran şarkısıydı onu korkutan, tıpkı beni korkuttuğu gibi. Korkumu halkım için gizlemeyi bana çok küçükken öğretmişlerdi.
—Bilmiyorum. Ama önemli değildir.
Dedim ve gülümsedim. Gülümsememden şaşılacak derecede cesaret aldı. Gözleri heyecan, sevgi ve inanılmaz bir hayranlıkla parlıyordu. Belki de bininci kez bana, açık çikolata rengi tenimle, bembeyaz dalgalı saçlarımla ve de iri koyu mavi ceviz gözlerimle ne karda güzel olduğumu söyledi. Ah Asbarla, ne kadar güzel olduğunu hep benim güzelliğime bakmaktan göremezdi. Hâlbuki o hizmetçi kıyafetlerinin içinde bile, ben onun gölgesinde kalıyordum. Ona gitmesini söyledim. Beyaz elbisesi uçuşarak gitti.
Onu göndermemin sebebi, şarkının en çok benim odamdan duyulmasıydı. Damarlarında dünyadaki en asil kan akan ben bile bu şarkıya dayanamazken zavallı hizmetçi parçası ne yapabilirdi ki? Titreyerek balkona çıktım. Şarkı ne kadarda güzeldi öyle… On yedi yıllık ömrümde ikince kez duyuyordum bu Siren ninnisini.
Sirenlerin şarkısı halkımda panik yaratıyordu. Bu ikinci şarkıydı bir haftada söylenen. Sirenler kimi çağırıyordu. Neden yazılmıştı bu güzel ninniler?
Şarkıya karşı koyamadım. Ay ışığının aydınlattığı ovalarımızda çılgınlar gibi at koşturdum kayalığa doğru. İlkin kayalıkların arkasına saklanarak sirenleri izlemek aklıma gelse de, hem şarkının hem de prenseslik gururumdan olacak ki aralarına indim.
Ağlayarak şarkı söylüyorlardı varlığımdan habersiz. O dişlerin bulunduğu ağızlardan bu kadar güzel bir sesin çıkması olanaksızdı benim için.
Bende ne kibir nede gurur kalmıştı. Dizlerimin üstüne çöktüm. Şarkı bütün bastırılmış duygularımı dışarıya çıkarmış, beni gözyaşlarına boğmuştu. Şarkının bittiğini bile fark edemedim.
Pullu bir siren bana yaklaştı. Göz kapakları titriyordu.
—ne yapıyorsun. Burada, ey peri kızı?
Şarkının etkisiyle ne dediğimi bilmeden saçmalıyor, onlara ait olduğumu sayıklıyordum. Bana gitmemi söyledi siren, onu bir köpek gibi dinledim. Hiçbir soru sormadan. Aptal gibi.
Gerisini hatırlamıyorum. Uyandığımda yumuşak yatağımdaydım.
Kahvaltımız, büyük salonun kapılarının panik ve heyecan ile açılmasıyla bölündü. Annemin sinirlendiğini görebiliyordum. Ne var ki sinirliğinin yerini şaşkınlık ve üzgünlük aldı, yere çömelen ve ağlayan peri kızını görünce.
—Anlat yüce efendimize, Masirira.
Kız ağzını açtı ve kapadı. Siyah saçları dalgalanıyor, inci gibi gözyaşları yanaklarından dökülüyordu.
Derler ki hiçbir manzara bir perinin ağlayışından daha dokunaklı ve güzel olamazmış.
Bir perinin gözyaşlarına tabiat anamız hiç dayanamaz, hüngür hüngür ağlarmış.
Annem Varnira ile bana çıkmamızı eliyle işaret yaptı.
Meraktan çatlayacak gibiydim. Neden, ne olmuştu o peri kızına? Ne ağlatabilirdi ki pir peri kızını?
Ben hızla odama çıkarken, kardeşim Varnira durdu ve bekledi.
Odama girdiğimde yatağımın dağılmış, üzerinde ayakkabılarıyla uzanmış, şarkı söyleyen genç çocuğu görünce her şeyi unuttum ve avazım çıktığı kadar bağırmaya başladım.
—LANET OLSUN NE YAPTIĞINI SANIYORSUN? HEMEN DIŞARI ÇIKIYORSUN!
Sanki ona normal bir selam vermişim gibi sakince ayağa kalktı yanıma geldi
—Selam bebecik!
Dedikten sonra alnıma sıcak bir öpücük kondurdu.
Ne yaptığını sanıyordu.
—Sana kaç kere-
—offf kızınca süper güzel oluyorsun.
Kızgınlıkla karışık bir gülme hissi geldi içimden. Duygularımı bastırdım. Bunu yapmamın tek yolu onun güzel yüzünde olmayan kusurlar aramaktı.
Sıkıcı olmuş olabilir.
En sevdiğim nedimem Asbarla, konuşmadan beyaz, gür ve sağlıklı saçlarımı tarıyordu. Çok uzaklardan gelen ürkütücü şarkıyı duyunca rengi sarardı, elindeki zümrüt tarak yere düştü. Kızcağızın rengi, yerdeki bin bir parçaya ayrılmış tarağı görünce bin kat daha sarardı. Önemli olmadığını söyledimse de o, gözyaşlarına hâkim olamadı ve hayatı boyunca çalışsa bile sahip olamayacağı tarak için ağlamaya başladı. Onu sakinleştirmem son derecede kolay oldu. Kendisini her zaman koruyacağından emin olduğu bana;
—Sirenler, sirenler niye şarkı söylüyor?
Sirenlerin çağıran şarkısıydı onu korkutan, tıpkı beni korkuttuğu gibi. Korkumu halkım için gizlemeyi bana çok küçükken öğretmişlerdi.
—Bilmiyorum. Ama önemli değildir.
Dedim ve gülümsedim. Gülümsememden şaşılacak derecede cesaret aldı. Gözleri heyecan, sevgi ve inanılmaz bir hayranlıkla parlıyordu. Belki de bininci kez bana, açık çikolata rengi tenimle, bembeyaz dalgalı saçlarımla ve de iri koyu mavi ceviz gözlerimle ne karda güzel olduğumu söyledi. Ah Asbarla, ne kadar güzel olduğunu hep benim güzelliğime bakmaktan göremezdi. Hâlbuki o hizmetçi kıyafetlerinin içinde bile, ben onun gölgesinde kalıyordum. Ona gitmesini söyledim. Beyaz elbisesi uçuşarak gitti.
Onu göndermemin sebebi, şarkının en çok benim odamdan duyulmasıydı. Damarlarında dünyadaki en asil kan akan ben bile bu şarkıya dayanamazken zavallı hizmetçi parçası ne yapabilirdi ki? Titreyerek balkona çıktım. Şarkı ne kadarda güzeldi öyle… On yedi yıllık ömrümde ikince kez duyuyordum bu Siren ninnisini.
Sirenlerin şarkısı halkımda panik yaratıyordu. Bu ikinci şarkıydı bir haftada söylenen. Sirenler kimi çağırıyordu. Neden yazılmıştı bu güzel ninniler?
Şarkıya karşı koyamadım. Ay ışığının aydınlattığı ovalarımızda çılgınlar gibi at koşturdum kayalığa doğru. İlkin kayalıkların arkasına saklanarak sirenleri izlemek aklıma gelse de, hem şarkının hem de prenseslik gururumdan olacak ki aralarına indim.
Ağlayarak şarkı söylüyorlardı varlığımdan habersiz. O dişlerin bulunduğu ağızlardan bu kadar güzel bir sesin çıkması olanaksızdı benim için.
Bende ne kibir nede gurur kalmıştı. Dizlerimin üstüne çöktüm. Şarkı bütün bastırılmış duygularımı dışarıya çıkarmış, beni gözyaşlarına boğmuştu. Şarkının bittiğini bile fark edemedim.
Pullu bir siren bana yaklaştı. Göz kapakları titriyordu.
—ne yapıyorsun. Burada, ey peri kızı?
Şarkının etkisiyle ne dediğimi bilmeden saçmalıyor, onlara ait olduğumu sayıklıyordum. Bana gitmemi söyledi siren, onu bir köpek gibi dinledim. Hiçbir soru sormadan. Aptal gibi.
Gerisini hatırlamıyorum. Uyandığımda yumuşak yatağımdaydım.
Kahvaltımız, büyük salonun kapılarının panik ve heyecan ile açılmasıyla bölündü. Annemin sinirlendiğini görebiliyordum. Ne var ki sinirliğinin yerini şaşkınlık ve üzgünlük aldı, yere çömelen ve ağlayan peri kızını görünce.
—Anlat yüce efendimize, Masirira.
Kız ağzını açtı ve kapadı. Siyah saçları dalgalanıyor, inci gibi gözyaşları yanaklarından dökülüyordu.
Derler ki hiçbir manzara bir perinin ağlayışından daha dokunaklı ve güzel olamazmış.
Bir perinin gözyaşlarına tabiat anamız hiç dayanamaz, hüngür hüngür ağlarmış.
Annem Varnira ile bana çıkmamızı eliyle işaret yaptı.
Meraktan çatlayacak gibiydim. Neden, ne olmuştu o peri kızına? Ne ağlatabilirdi ki pir peri kızını?
Ben hızla odama çıkarken, kardeşim Varnira durdu ve bekledi.
Odama girdiğimde yatağımın dağılmış, üzerinde ayakkabılarıyla uzanmış, şarkı söyleyen genç çocuğu görünce her şeyi unuttum ve avazım çıktığı kadar bağırmaya başladım.
—LANET OLSUN NE YAPTIĞINI SANIYORSUN? HEMEN DIŞARI ÇIKIYORSUN!
Sanki ona normal bir selam vermişim gibi sakince ayağa kalktı yanıma geldi
—Selam bebecik!
Dedikten sonra alnıma sıcak bir öpücük kondurdu.
Ne yaptığını sanıyordu.
—Sana kaç kere-
—offf kızınca süper güzel oluyorsun.
Kızgınlıkla karışık bir gülme hissi geldi içimden. Duygularımı bastırdım. Bunu yapmamın tek yolu onun güzel yüzünde olmayan kusurlar aramaktı.
3. sayfa (Toplam 32 sayfa) [ 320 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |