Oraklı melekler-Kanlı gözyaşları-12 T_____________T Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 13, 14, 15, Sonraki |
|
Yazar
Mesaj
Böyle herşeyi çakmayın ama
ama Leada insan canım yani şimdilik
onun da duyguları var, tıpkı her insanın olduğu gibi o da üzülür U_U nadirde olsa sevinir U_U
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
13 Oca 2009 19:42
o leanenin insan olduğundan şüpeleniyorum ben ortalarda yokken buralarda neler olmuşşşş.
Ama yakışıklılarımız kutsaldır yeni bölümlerde bolca isteriz
Bilgisayarım çokmeseydi hep sıkıştıracaktım seni xunlai ama bu boşlukta yeni bölümlere ara vermişsin benim yokluğumda
Niaraaaaa yıda bekliyoruz yoksa elektirikli sandaliye
Ama yakışıklılarımız kutsaldır yeni bölümlerde bolca isteriz
Bilgisayarım çokmeseydi hep sıkıştıracaktım seni xunlai ama bu boşlukta yeni bölümlere ara vermişsin benim yokluğumda
Niaraaaaa yıda bekliyoruz yoksa elektirikli sandaliye
İnanılmaz gelebilir ama öm görme yeteneğim sıfır =_=
seras senlen kapışcaz sanırsam biiir jin beniimm ikkiiiii eric beniiimmmm nese tmm sakinim eric ısır beni aşkıımmm nijhaaaahahah çook süslü anlatımlarına bayılıyorum çok güzel olmuş uzun yorum yazmak isterdim canım ama zmnım kısıtlı aaah ahhh kahpe dünyaa buda iice melankoli
oldu yaf
oldu yaf
*TRUST&BETRAYAL*
[img]http://www.imgplace.com/[/img]
[img]http://www.imgplace.com/[/img]
saol psico
senide yorumlarınıda özlemişem valla
olsun olsun senin kısa yorumunda çok değerli benim için
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yüz yıl spnra tekrar okuyucu bulurmuyum bilmem ama ben bir koyayım dedim kendi kendime. çok ilham verici müzikler dinledim de işte buyrunuzz....
Birr hatırlatma yapatım Lord Earword, Eric'in amcası
Hiç konuşmadan yerine oturdu. Kimse tek bir kelime etmiyordu.
Ticaret, kardeşinin yaptığı yalnış ticaret anlaşmalırından bahsediyordu, Lord Earword. Her ne kadar ölü evinde ticaret konuşmaktan hoşlanmasada Edward onu can kulağıyla dinliyordu. İhtiyacı vardı, bizi yavaş yavaş iflasa sürüklüyordu, annemin de ölümünden sonra.
Eric' e baktım.
Gözlerinde öfke ve kırgınlıkla masadan kalkmasını bekliyordum. Ama aramızda bile olmayan o çocuk nasıl konuşmanın içeriğini anlyabilirdi ki?
Büyük salonun kapıları gürültüyle açıldı. Siyah sağlıklı saçlarını sallay sallaya içeriye O
girdi. Donup kalmıştım. Deli kızdı o. Bize küçük bir selam vermiş; kollarını Eric' in boynuna dolamıştı. Kulağına bir şeyler fısıldıyor, arada sırada da kafasını hafifçe kaldırarak ağabeyim Edward'ı memnun gözlerle süzüyordu.
Annie...
Bana bakmıyordu bile. Onu ilk gördüğüm günde, onu görmezden gelmemin intikamını alıyordu.
En sonuda Eric'i kolundan sürüyerek odadan çıkardı. Lord Earword ağzını bile açamamıştı , Annie'nin baskın bakışlarından sonra...
Kusursuz vücudunu sallaya sallaya çıktı gitti Ericle beraber.
Tahminlerim doğru çıkmıştı, o lanet yerde mahsur kalmıştık...
Bana verilen üçüncü oda, şatonun aile mezarlığına bakıyordu.
Sabahtan beri usul usul yağan karın yerini amansız bir yağmur almıştı, buna rağmen...
İçimde hiç ama hiç sevmediğim bir hoşnutsuzluk vardı. Eric babasının mezarının kenarında titreye titreye ağlıyor, Annie ise ona sarılıyor ve öpüyordu. Güzel uzun parmaklı elleriyle, Eric'in kusursuz yüzünü siliyor, parmaklarını onun dudaklarında susturmak istermişçesine okşuyordu.
Onu bir bebek gibi kollarının arasına almış kulağına bir şeyler fısıldıyordu.
-Ve Léa birisini önemser! Kendini kalpsiz sanan ana kız-
-Helga! Şapşallaştın gene.
Ne ara olduğunu anlayamadan burnumun dibinde bulmuştum onu. Açık mavi, iri, parlak gözlerinden kendi güzel yansımamı görebiliyordum. Dudakları muzipçe kıvrılmıştı.
-O zaman bu hüzünlü sahneyi niye bu kadar ilgiyle izlediğini öğrenebilir miyim?
İçimde dalga gibi yükselen kahakaham odayı doldurmuştu. Gözlerinde gördüm kendi zalim bakışlarımı. Onun sivri dilinden kurtulmak için bir kez daha açtım, gerçek bir yılma yuvası olan ağzımı;
- Helga, eminim ki Eric'in benliğini aşan hüzünü sana da zevk veriyor, geleceğe yönelik şantaj planlarını su yüzüne çıkartıyordur.
Gülümsedim. Gülümsedi.
Yanıma geçti; sanki tiyatro izliyormuş gibi gözleri büyümüş, izlediği komediymiş gibi dudakları kıvrılmıştı.
Kaşlarımı kaldırdım. Helga, duygularını her ne olursa olsun göstermezdi. Ne annem öldüğünde bir üzüntü, ne de ilk köpeği için bir sevinç belirtisi göstermişti. Ona göre duygular birer hazineydi, asla ışık altında durmaması gereken, karanlığa gömülmesi farz olan. İnsanın yalnızken yaşayacağı.
Şimdi ise çok nadir gördüğüm gülümesemesi yüzüne yayılmıştı. Numara yapıyordu. Beni avucunda oynatmak istiyordu, o lanet olasıca.
İfadesi çoğunlukla olduğu gibi ruhunu yansıtmıyordu.
Birr hatırlatma yapatım Lord Earword, Eric'in amcası
Hiç konuşmadan yerine oturdu. Kimse tek bir kelime etmiyordu.
Ticaret, kardeşinin yaptığı yalnış ticaret anlaşmalırından bahsediyordu, Lord Earword. Her ne kadar ölü evinde ticaret konuşmaktan hoşlanmasada Edward onu can kulağıyla dinliyordu. İhtiyacı vardı, bizi yavaş yavaş iflasa sürüklüyordu, annemin de ölümünden sonra.
Eric' e baktım.
Gözlerinde öfke ve kırgınlıkla masadan kalkmasını bekliyordum. Ama aramızda bile olmayan o çocuk nasıl konuşmanın içeriğini anlyabilirdi ki?
Büyük salonun kapıları gürültüyle açıldı. Siyah sağlıklı saçlarını sallay sallaya içeriye O
girdi. Donup kalmıştım. Deli kızdı o. Bize küçük bir selam vermiş; kollarını Eric' in boynuna dolamıştı. Kulağına bir şeyler fısıldıyor, arada sırada da kafasını hafifçe kaldırarak ağabeyim Edward'ı memnun gözlerle süzüyordu.
Annie...
Bana bakmıyordu bile. Onu ilk gördüğüm günde, onu görmezden gelmemin intikamını alıyordu.
En sonuda Eric'i kolundan sürüyerek odadan çıkardı. Lord Earword ağzını bile açamamıştı , Annie'nin baskın bakışlarından sonra...
Kusursuz vücudunu sallaya sallaya çıktı gitti Ericle beraber.
Tahminlerim doğru çıkmıştı, o lanet yerde mahsur kalmıştık...
Bana verilen üçüncü oda, şatonun aile mezarlığına bakıyordu.
Sabahtan beri usul usul yağan karın yerini amansız bir yağmur almıştı, buna rağmen...
İçimde hiç ama hiç sevmediğim bir hoşnutsuzluk vardı. Eric babasının mezarının kenarında titreye titreye ağlıyor, Annie ise ona sarılıyor ve öpüyordu. Güzel uzun parmaklı elleriyle, Eric'in kusursuz yüzünü siliyor, parmaklarını onun dudaklarında susturmak istermişçesine okşuyordu.
Onu bir bebek gibi kollarının arasına almış kulağına bir şeyler fısıldıyordu.
-Ve Léa birisini önemser! Kendini kalpsiz sanan ana kız-
-Helga! Şapşallaştın gene.
Ne ara olduğunu anlayamadan burnumun dibinde bulmuştum onu. Açık mavi, iri, parlak gözlerinden kendi güzel yansımamı görebiliyordum. Dudakları muzipçe kıvrılmıştı.
-O zaman bu hüzünlü sahneyi niye bu kadar ilgiyle izlediğini öğrenebilir miyim?
İçimde dalga gibi yükselen kahakaham odayı doldurmuştu. Gözlerinde gördüm kendi zalim bakışlarımı. Onun sivri dilinden kurtulmak için bir kez daha açtım, gerçek bir yılma yuvası olan ağzımı;
- Helga, eminim ki Eric'in benliğini aşan hüzünü sana da zevk veriyor, geleceğe yönelik şantaj planlarını su yüzüne çıkartıyordur.
Gülümsedim. Gülümsedi.
Yanıma geçti; sanki tiyatro izliyormuş gibi gözleri büyümüş, izlediği komediymiş gibi dudakları kıvrılmıştı.
Kaşlarımı kaldırdım. Helga, duygularını her ne olursa olsun göstermezdi. Ne annem öldüğünde bir üzüntü, ne de ilk köpeği için bir sevinç belirtisi göstermişti. Ona göre duygular birer hazineydi, asla ışık altında durmaması gereken, karanlığa gömülmesi farz olan. İnsanın yalnızken yaşayacağı.
Şimdi ise çok nadir gördüğüm gülümesemesi yüzüne yayılmıştı. Numara yapıyordu. Beni avucunda oynatmak istiyordu, o lanet olasıca.
İfadesi çoğunlukla olduğu gibi ruhunu yansıtmıyordu.
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
14. sayfa (Toplam 15 sayfa) [ 149 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |