S U N S H I N E Sayfaya git: 1, 2, 3, 4, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Evet, başlayalım mı?
**********-**********-**********-**********
Bölüm-1
- Satoshi, Setsu'ya dikkat et! Bisiklet sürerken önüne bakmayı da unutma bu sefer!
- Tamam büyükanne! Akşama görüşürüz!
- Gelirken ekmek almayı unutma!
Babam ve annem öldüğünden beri bu diyaloğu her sabah duyuyordum. Ağabeyim Satoshi, Beni her sabah okula dek bırakır, sonra da kendi lisesine giderdi. Bu hayattan memnundum. Zaten tek yakınan ağabeyimdi, o da eskisi kadar neşeli ve canlı bir kız olmadığım için yakınıyordu.
- Evet küçük uğurböcüğü, sana iyi dersler.
- Sana da ağabey. Ekmeği unutma.
- Tamam!
Çantam kolumda, ağır adımlarla okul kapısına ilerledim. O anda içime bir hayıflanma çöreklendi. Sınıfta pek arkadaşım yoktu. Tamam, tek arkadaşım Kira'ydı ama yine de mutluydum. Derslerim hep mükemmeldi, 100'den düşük tek bir not almamıştım. Yine de...
- Merhaba Setsu. Dalgınsın bakıyorum?
- Merhaba Kira.
- Eee, anlat bakalım hangi denizde battı gemin?
Bir an tereddüt ettim; Kira'ya açılsa mıydım? Evet, ama şimdi değil.
- Tamam, sen kazandım ama öğle yemeğinde anlatacağım.
- Ah, sıkı pazarlıkçısın! Anlaştık!
Gülüşerek sınıfa çıktık. Her zamanki gibi harika bir zamanlamayla, sırama oturduğum sırada zil çaldı. İçeri odundan beter birisi olan matematik öğretmenimiz girdi.
- Günaydın!
- Sağol!
- Oturun, defterlerinizi açın! Bugün tam sayılarda bölmeyi işliyoruz! Yarın veya ertesi gün veya ertesi gün veya öteki hafta, bu konudan sözlü yapacağım!
Tamam, sorun yoktu. Nasılsa Satoshi beni evde çalıştırıyordu. Eğer yeterince para biriktirirsem, seneye dershaneye bile gidecektim. Böylece liseye giriş sınavlarında süper puanlar alacaktım.
- Yazın bakalım! Eksi on ikiyle...
**********-**********-**********-**********
- Bu adamdan nefret ediyorum! Yazmaktan anlattığı hiçbir şeyi anlamadım!
Hafifçe kıkırdadım. İlk teneffüsümüzü de yutmuş olan iki matematik dersinin ardından, edebiyat ve kültür dersine girmek üzereydik. Ve Kira her zamanki gibi yakınıyordu.
Aniden Kira yakınmayı kesti ve gözleri, heyecanlı bir pırıltıyla bahçenin köşesine kenetlendi. Bu bakışı biliyordum. Yine hoşlandığı çocuğu, Tarachi'yi görmüştü. Birden elimi tuttu.
- Setsu, bak... Bak orada, kapının yanında... Ah ah...
Gösterdiği tarafa baktım. Mavi gözlü, sarışın bir oğlan duvara yaslanmış çene çalıyordu. Birden onun konuştuğu çocuğa dikkatimi verdim. Tanıdık geliyordu. Şirin denilebilecek bir yakışıklılığı vardı. Ama bu imkansızdı. Benim hiç erkek tanıdığım yoktu ki.
Kira'nın bir cümlesi, beni uyandırmaya yetti.
- Gidip Tarachi'yle konuşacağım.
- Ne dedin sen?! Kira, aklını peynir ekmekle kahvaltıda yedin herhalde!
- Hayır yemedim. Kafamı açıp bakabilirsin, beynim yerinde duruyor. Gidip konuşacağım.
Benim dehşetli bakışlarım altında Tarachi'nin yanına gitti. Ben de moron gibi orada dikilip kalamayacağıma göre Kira'nın yanına gittim. Kira ise işe girişmişti bile. En şirin ses tonu ve en şirin bakışını takındı.
- Merhaba Tarachi. Nasılsın?
Çocuk, onu dikkatli bakışlarla süzdü ve çarpık bir sırıtışla cevap verdi.
- Ben iyiyim. Senden naber?
- İyi. Bir şey soracaktım. Cumartesi günü arkadaşlarla buluşup sinemaya gidecektik, sen de gelir misin?
- Tabi gelirim. Detaylar neler?
- Setsu ve ağabeysi Satoshi, ben, Hikaru, Mira ikizleri, Rai ve Kuranito. Ve de sen.
- Saat kaçta nerede buluşuyoruz?
- Babam jipiyle bizi yeni açılan EyeLike Cine 7'ye götürecek. Onun için akşam 7'de ben seni evinden alırım.
- Vay anasını! Dostum, EyeLike'a gideceğiz! Tamam, geliyorum. O zaman sana telefon numaramı vereyim, haberleşelim.
Resmen Kira'nın atan kalbini duyabiliyordum. Heyecandan bacakları titriyordu. Tarachi'nin göz kırpışı ile bayılacak gibi olmuştu. Neyse ki kimse farketmemişti.
- O-olur. Ben seni almaya bir saat erken gelirim.
- Tamam, oturup laflarız. Bu arada hangi film?
- Yeni çıkan var ya, ''Sealed'' filmi, ''Cursed''in devamı.
- Vay, süper! Tam da gitmek istediğim film!
Tarachi'nin lafı zille kesildi. Bir kağıdı Kira'ya uzattıktan sonra tekrar göz kırptı. Tanrım, bu çocuğun göz kırpmak gibi bir tiki mi var?
- Haberleşelim. Bu arada Kira, bugün çok tatlı olmuşsun.
Kira kıpkırmızı yanaklarla, okulun bahçesinde kalakaldı.
**********-**********-**********-**********
Evet, ilk bölümü çok uzun tutmadım, en baştan sıkmayayım diye.
İyi okumalar,
Uchi
**********-**********-**********-**********
Bölüm-1
- Satoshi, Setsu'ya dikkat et! Bisiklet sürerken önüne bakmayı da unutma bu sefer!
- Tamam büyükanne! Akşama görüşürüz!
- Gelirken ekmek almayı unutma!
Babam ve annem öldüğünden beri bu diyaloğu her sabah duyuyordum. Ağabeyim Satoshi, Beni her sabah okula dek bırakır, sonra da kendi lisesine giderdi. Bu hayattan memnundum. Zaten tek yakınan ağabeyimdi, o da eskisi kadar neşeli ve canlı bir kız olmadığım için yakınıyordu.
- Evet küçük uğurböcüğü, sana iyi dersler.
- Sana da ağabey. Ekmeği unutma.
- Tamam!
Çantam kolumda, ağır adımlarla okul kapısına ilerledim. O anda içime bir hayıflanma çöreklendi. Sınıfta pek arkadaşım yoktu. Tamam, tek arkadaşım Kira'ydı ama yine de mutluydum. Derslerim hep mükemmeldi, 100'den düşük tek bir not almamıştım. Yine de...
- Merhaba Setsu. Dalgınsın bakıyorum?
- Merhaba Kira.
- Eee, anlat bakalım hangi denizde battı gemin?
Bir an tereddüt ettim; Kira'ya açılsa mıydım? Evet, ama şimdi değil.
- Tamam, sen kazandım ama öğle yemeğinde anlatacağım.
- Ah, sıkı pazarlıkçısın! Anlaştık!
Gülüşerek sınıfa çıktık. Her zamanki gibi harika bir zamanlamayla, sırama oturduğum sırada zil çaldı. İçeri odundan beter birisi olan matematik öğretmenimiz girdi.
- Günaydın!
- Sağol!
- Oturun, defterlerinizi açın! Bugün tam sayılarda bölmeyi işliyoruz! Yarın veya ertesi gün veya ertesi gün veya öteki hafta, bu konudan sözlü yapacağım!
Tamam, sorun yoktu. Nasılsa Satoshi beni evde çalıştırıyordu. Eğer yeterince para biriktirirsem, seneye dershaneye bile gidecektim. Böylece liseye giriş sınavlarında süper puanlar alacaktım.
- Yazın bakalım! Eksi on ikiyle...
**********-**********-**********-**********
- Bu adamdan nefret ediyorum! Yazmaktan anlattığı hiçbir şeyi anlamadım!
Hafifçe kıkırdadım. İlk teneffüsümüzü de yutmuş olan iki matematik dersinin ardından, edebiyat ve kültür dersine girmek üzereydik. Ve Kira her zamanki gibi yakınıyordu.
Aniden Kira yakınmayı kesti ve gözleri, heyecanlı bir pırıltıyla bahçenin köşesine kenetlendi. Bu bakışı biliyordum. Yine hoşlandığı çocuğu, Tarachi'yi görmüştü. Birden elimi tuttu.
- Setsu, bak... Bak orada, kapının yanında... Ah ah...
Gösterdiği tarafa baktım. Mavi gözlü, sarışın bir oğlan duvara yaslanmış çene çalıyordu. Birden onun konuştuğu çocuğa dikkatimi verdim. Tanıdık geliyordu. Şirin denilebilecek bir yakışıklılığı vardı. Ama bu imkansızdı. Benim hiç erkek tanıdığım yoktu ki.
Kira'nın bir cümlesi, beni uyandırmaya yetti.
- Gidip Tarachi'yle konuşacağım.
- Ne dedin sen?! Kira, aklını peynir ekmekle kahvaltıda yedin herhalde!
- Hayır yemedim. Kafamı açıp bakabilirsin, beynim yerinde duruyor. Gidip konuşacağım.
Benim dehşetli bakışlarım altında Tarachi'nin yanına gitti. Ben de moron gibi orada dikilip kalamayacağıma göre Kira'nın yanına gittim. Kira ise işe girişmişti bile. En şirin ses tonu ve en şirin bakışını takındı.
- Merhaba Tarachi. Nasılsın?
Çocuk, onu dikkatli bakışlarla süzdü ve çarpık bir sırıtışla cevap verdi.
- Ben iyiyim. Senden naber?
- İyi. Bir şey soracaktım. Cumartesi günü arkadaşlarla buluşup sinemaya gidecektik, sen de gelir misin?
- Tabi gelirim. Detaylar neler?
- Setsu ve ağabeysi Satoshi, ben, Hikaru, Mira ikizleri, Rai ve Kuranito. Ve de sen.
- Saat kaçta nerede buluşuyoruz?
- Babam jipiyle bizi yeni açılan EyeLike Cine 7'ye götürecek. Onun için akşam 7'de ben seni evinden alırım.
- Vay anasını! Dostum, EyeLike'a gideceğiz! Tamam, geliyorum. O zaman sana telefon numaramı vereyim, haberleşelim.
Resmen Kira'nın atan kalbini duyabiliyordum. Heyecandan bacakları titriyordu. Tarachi'nin göz kırpışı ile bayılacak gibi olmuştu. Neyse ki kimse farketmemişti.
- O-olur. Ben seni almaya bir saat erken gelirim.
- Tamam, oturup laflarız. Bu arada hangi film?
- Yeni çıkan var ya, ''Sealed'' filmi, ''Cursed''in devamı.
- Vay, süper! Tam da gitmek istediğim film!
Tarachi'nin lafı zille kesildi. Bir kağıdı Kira'ya uzattıktan sonra tekrar göz kırptı. Tanrım, bu çocuğun göz kırpmak gibi bir tiki mi var?
- Haberleşelim. Bu arada Kira, bugün çok tatlı olmuşsun.
Kira kıpkırmızı yanaklarla, okulun bahçesinde kalakaldı.
**********-**********-**********-**********
Evet, ilk bölümü çok uzun tutmadım, en baştan sıkmayayım diye.
İyi okumalar,
Uchi
''Haruki suzukeru, Allen!''
''Zavallı şeytan, ruhunun kurtarılmasına izin ver!''
Kira, aklını peynir ekmekle kahvaltıda yedin herhalde!
- Hayır yemedim. Kafamı açıp bakabilirsin, beynim yerinde duruyor.
Bu nasıl bir konusmadır ya asdasasd kac yasında bunlar bakim xD
Hmm sevdıgım bır tarz degıl gıbı ama 1 2 bolum daha okuyayım anlarız nasıl bişi oldugunu xD
- Hayır yemedim. Kafamı açıp bakabilirsin, beynim yerinde duruyor.
Bu nasıl bir konusmadır ya asdasasd kac yasında bunlar bakim xD
Hmm sevdıgım bır tarz degıl gıbı ama 1 2 bolum daha okuyayım anlarız nasıl bişi oldugunu xD
Yok aşka kaymaz. U.U Koyu bir romantik olsam da, bunda o kadar çok aşka kaymayacağım. Günlük yaşam, biraz trajedi, biraz eğlence, biraz düşünce, biraz felsefe... Her şeyden bir yudum! XD
''Haruki suzukeru, Allen!''
''Zavallı şeytan, ruhunun kurtarılmasına izin ver!''
1. sayfa (Toplam 4 sayfa) [ 32 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |