S U N S H I N E Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, Sonraki |
Yazar
Mesaj
karakterleri hiç tanıyamadım ;_; hala cinsiyetlerinden emin değilim ;_; tanıtsan şöyle adı soyadı kişiliği saçı gözü fiziksel özellikleri boyu kilosu felan diye *u* ben çok severim öyle tanıtımlar yapmayı zevklidir baya sende yap xD
onun dışında fena durmuyo ama karakterler hakkında cidden kafam karışık
onun dışında fena durmuyo ama karakterler hakkında cidden kafam karışık
Arbeit macht frei.
Vendetta yazmış:
Tamam sana özel yapayım.
Setsu => Kız. Kahverengi saçlı, kahverengi gözlü. 1.62 boylarında. 51 kilo.
Satoshi => Erkek. Kahve saçlı kahve gözlü. 1.77 boylarında. 60 kilo.
Kira => Kız. Mavi gözlü, kahve. 1.61 boylarında. 52 kilo.
Tarachi => Erkek. Mavi gözlü, sarı saçlı. 1.67 boylarında. 55 kilo.
İşte bu kadar.
Yorum için teşekkürler.
''Haruki suzukeru, Allen!''
''Zavallı şeytan, ruhunun kurtarılmasına izin ver!''
ayy çok güzel bi ff uchi ciim
ee senden de bu beklenirdii yanii
bölümü bir nefeste okuyuverdimn,süpersin Uchii
hhmm,ff de aaşşk kokusu vaaarr,havada aaaaşşkk kokusu vaar(ayy noluyo şarkı söylemeye başladım yazarken de )
gerçekten tuttum ben bu ff yi ^^
leziiizzdi
neyse Uchi cim yeni bölümü sabırsızlıkla beklediğimi bilmeni isterimm
ee senden de bu beklenirdii yanii
bölümü bir nefeste okuyuverdimn,süpersin Uchii
hhmm,ff de aaşşk kokusu vaaarr,havada aaaaşşkk kokusu vaar(ayy noluyo şarkı söylemeye başladım yazarken de )
gerçekten tuttum ben bu ff yi ^^
leziiizzdi
neyse Uchi cim yeni bölümü sabırsızlıkla beklediğimi bilmeni isterimm
Vendetta yazmış:
1. Bölüm şirin olmuş.
Normal, sıradan, bildiğimiz günlük hayat =)))
Kira'nın durumu daha çok küçük olmasından dolayı trajikomik bir hal almış. Çocuğa yaklaşmak için kendince dümenler çeviriyor ve Tarachi bunu biliyor gibi. Eğer biraz aklı varsa zaten kızın bakışlarından, davranışlarından anlayacaktır. O kadar da 'küt' olamaz herhalde değil mi? xD
Güzel, şirin bi hikaye ^^
Yeni bölümü bekliyorum ve yazdığında haber verirsen çok sevinirim canımcım =))
Звезды ближе ко мне, чем когда-либо ♥
Ayyy süper yorumlar.
@Vendetta:
Küçük yazıları okumadım sanma. XD İyi, Tarachi senin karakterin olsun madem bu kadar sevdin.
@Avatarkkj:
Çok teşekkürler canım. Lezzetli, üztüne biraz çikolata sosu döktüm de ondandır. *-*
@Yukiko:
Canım beniiim, bak yeniden yazıyorum. ^-^ Tarachi odun değil merak etme.
@Vendetta:
Küçük yazıları okumadım sanma. XD İyi, Tarachi senin karakterin olsun madem bu kadar sevdin.
@Avatarkkj:
Çok teşekkürler canım. Lezzetli, üztüne biraz çikolata sosu döktüm de ondandır. *-*
@Yukiko:
Canım beniiim, bak yeniden yazıyorum. ^-^ Tarachi odun değil merak etme.
''Haruki suzukeru, Allen!''
''Zavallı şeytan, ruhunun kurtarılmasına izin ver!''
Sade bir başlangıç cidden... Adı geçen hiçbir karaktere ısınamadım diyebilirim... (Yani davranışlarından dolayı... ) Ama Setsu derslerinde başarılıymış bak bunu sevdim cidden... Bir de Satoshi şüpheli... O da gözüme girme konusunda iyi olabilir yani...
Neyse canım daha ilk bölümden fazla atıp tutmayım ben... Olayların gelişimine göre yorumlarımız gelecektir... Saygılar...
He bir de Sevgiler...
Neyse canım daha ilk bölümden fazla atıp tutmayım ben... Olayların gelişimine göre yorumlarımız gelecektir... Saygılar...
He bir de Sevgiler...
Bölüm 2
Bugün güneş o kadar güzel parlıyordu ki... Sabah güneşini hep sevmişimdir, bana umut getirir.
Yine giydim okul üniformasını ve Satoshi'nin bisikletine atladığımız gibi okula kadar resmen uçtuk diyebilirim. Satoshi'nin grubunun provası vardı, yetişemeyecek diye korkuyordu. Sonradan evde anlattığına göre, gittiğinde prova stüdyosunda kimse yokmuş, stüdyoyu o açmış.
Bugün Kira okulda değildi. Bana söylemişti gelemeyeceğini. Hasta omuş, bademcikleri şişmiş. Benimkiler ameliyatla alınmıştı, annemle babam ölmeden önce.
Sıramda oturup kitap okurken, Tarachi'nin arkadaşı olan kumral saçlı yeşil gözlü çocuk sınıfa daldı. Birden şaşırdım ve vücut ısımın arttığını hissettim. Neden böyle oluyordu ki?
Çocuk yanıma yaklaştı ve bana bir kağıt uzattı.
- Bunu Kira'ya götür. Tarachi'den.
Sonra da teneffüs ziliyle beraber sınıftan çıktı.
**********-**********-**********-**********
Eve geldiğimde çok ödevimiz olmadığını fark ettim. Dolaptan malzemeleri çıkardım; ramen yapmayı planlıyordum. Satoshi ramene bayılır, hele ben yaparsam bütün tencereyi bile yer.
Sonra birden büyükannemin evde olmadığını gördüm. Yoktu. Pembe elbisesi yatağın üstündeydi, bir yere gidip gelmiş olmalıydı. Ve evet, ayakkabıları da yoktu. Endişelenmedim, arada yakınımızda oturan Bayan Wanakaga'nın yanına giderdi.
Ben de müzik açtım ve rameni hazırladım. Düşündüğümden kısa sürmüştü. Birden telefon çaldı. Arayan: Bayan Wanakaga.
- Setsu, çabuk Japonya Devlet Hastanesi'ne gel!
Benim neler oluyor dememe kalmadan telefon kapandı. Hemen dışarı fırladım. Otobüste Satoshi'yi aradım. Neler olduğunu anlamasa da, gitarının kablosunu amfiden çıkardığını duyabiliyordum.
Kapıdaki danışmaya sordum büyükannemi. Bana hüzünlüce baktı.
- Bayan Ayame'yi arıyorum.
- Nesi oluyorsunuz?
Bunun cevabını çok iyi biliyordum.
- Kızıyım.
- Üzgünüm canım, büyükanneni kaybettik.
Bunun üzerine çok sinirlendim. Oradan dizi çeviren birilerine benziyordum sanırım.
- Bakın bayan, şu anda şaka kaldıracak halim yok! Bana büyükannemi bulun yeter!
Kadın ayağa kalktı. Beni asansöre götürdü.
- 3.katta, 198. oda.
Hemen odaya çıktım. İçeriden hıçkırıklar ve çığlıklar geliyordu. Satoshi'yi duyar gibi oldum.
- Neden büyükanne, neden?! Bizi neden bırakıp gittin?!
İçeri girdim. Kalbime çöreklenen acıyı hissedebiliyordum şimdiden.
Kapının sesini duyan Satoshi, bana baktı. Gözleri yaşlıydı. Birden dehşete düştüm. Satoshi hiç ağlamazdı; annemle babam öldüğünde bile ağlamamıştı. Gitarı çalındığında veya benim kolum kırıldığında da. İşte o güçlü gözler, ilk kez tutamamıştı yaşları.
O güçlü ağabeyimin çökmüş görüntüsü, beni de yıktı.
- O gitti Setsu. Şu anda cennette olmalı...
Birden yatağa dikkat ettim. Büyükannemdi. Beyaz saçları ve yeşil, çiçek desenli elbisesiyle aynı tatlı kadındı. Dudakları hınzır bir gülümsemeyle hafifçe kıvrılmıştı. Teni, normalinde olduğundan da soğuk görünüyordu.
Onu görmek, bütün takatimi yenmişti, dizlerimin üstüne çöküp ağlamaya başladım.
Satoshi'nin elini omzumda hissedebiliyordum. Son kez onun için ağlıyorduk.
**********-**********-**********-**********
Cenazeden sonra eve dönerken, Satoshi bir demet kırmızı gül almamızı önerdi. Büyükannemin yatağına koyar, onu anardık. Kabul ettim. Siyah elbiseme uyan, berbat bir ruh halindeydim çünkü.
Kapıdan içeri girerken bir eksiklik vardı içeride. 60'lardan kalma J-Pop çalmıyordu örneğin. Evin içinde pirinç ve papatya kokusu yoktu. Televizyonda ''İhtimaller'' adındaki Brezilya dizisi açık değildi ve biz daha girmeden ağzımıza kurabiye tıkıştıracak büyükannem yoktu.
Odama koştum, doya doya ağlarken, Satoshi beni yemeğe çağırdı. Hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. Ona baktığımda neden böyle yaptığını anladım. Beni incitmemek, bizi ve evi ayakta tutmak için uğraşıyordu.
Satoshi hep böyleydi, biz üzülmeyelim diye kendini feda ederdi.
Yemekten sonra yine odama çekildim. Kalemimi elime alıp karalamaya başladım. Beş dakika sonra ortaya çıkan karakalem taslakta, tatlı ve yaşlı bir kadın örgü örüyordu.
Kağıdı yırtıp attım.
**********-**********-**********-**********
- Ciddi misin?! Aman Tanrım, Setsu, bak ne yazıyor!
Kira, okulun son günü olan cuma gününde dönmüştü, Tarachi'den gelen kağıdı gösterdim. Sevinçten havalara uçtu.
Bense salı günü vefat eden büyükannemi özlüyordum. Ama hayat devam ediyordu; yaşamak, okula gitmek ve bu lanet dünyaya ''Kahretsin!'' diye bağırmak gerekiyordu.
Kira'nın çığlığıyla kendime geldim.
- AMAN TANRIM! Setsu, Tarachi bana çıkma teklif etti!
Gülümsedim, bu ilk kez bana bu kadar zor geliyordu.
- Çok sevindim Kira. Eee, ne diyor?
- ''Sevgili Kira,
Gerçekten çok tatlı bir kızsın. Özellikle de gözlerin... Bakarken bazen kendimi uçsuz bucaksız bir denizde hissediyorum.
Neyse, eğer pazar günü uygunsan, pizzacıda buluşalım. Özel bir şey söylemek istiyorum.
Sevgiler, Tarachi. ''
Bu mektuba içten gülümsedim.
**********-**********-**********
Eve geldiğimde Satoshi telefonla konuşuyordu. Ciddi bir havası ve resmi kelimeleri vardı.
- Evet... Evet... Anladım... Evet... Pazar günü başlayabilirim.... Tamam, saat onda orada olurum... Tamam... Teşekkürler, iyi akşamlar.
- Ne oldu?
Satoshi bütün kızları bayıltan çarpık gülümsemesini takındı.
- Eh, artık bize bakacak büyükannemin maaşı veya kendisi yok. Benim gruptan aldığım para da faturalara yetmez. Ben de kendime bir iş buldum.
- Nerede çalışacaksın?
- Köşedeki pizzacıda.
- Vay, artık küçük kardeşine indirim yaparsın.
Satoshi minik bir kahkaha attı.
- Hadi ordan!
Çantamı odama bıraktım, giyinip salona döndüm.
- Eee, neler yapıyorsun?
- Hiç, öyle internette geziniyordum, 2.el gitar alımı yapan yerlere bakıyordum.
- Neden?
- Gitarımı sattım da, daha iyi para veren bir yer bulursam, geri alıp oraya satacağım.
Benim için, bir anlığına dünya dönmedi. Sonra da BigBang'den beter bir şekilde patladım.
- Nasıl yani?! O gitar senin her şeyindi! Sevgilin ve ailendi! Nasıl satarsın?'
Satoshi kahkaha attı. Yine de sesindeki hüznü hissedebiliyordum.
- Gitarın sahibi benim, bas bas bağırıp kızan sensin.
- Ama ağabey, o gitar senin en büyük hayalindi. 3 yıl boyunca veterinerde çalışıp almıştın onu! Çok uğraşmıştın, üstelik orjinaldi! İmzalı bir Jimi Hendrix gitarıydı o!
Satoshi susmuştu. Tekrar bağırdım.
- Sana inanamıyorum. Biliyordum, ben aç kalmayayım ve üzülmeyeyim diye çok uğraşıyorsun ama bu kadar kendini paralaman gereksiz! Gidiyorum ve o gitarı artık satmayı düşünmediğimizi söylüyorum!
Tam ayağa kalkmıştım ki, Satoshi kolumdan tutup oturttu. Gözleri, buz parçaları gibiydi.
- Evet, gitarım orjinaldi, bebeğimdi ve 10 yaşımdayken ona kavuştuğumda dünyanın en mutlu çocuğu olmuştum. Ama bir gitar, benim kızkardeşimin eğitiminden önemli değil.
Şaşırıp kalmıştım. Bölgedeki en iyi okullardan birindeydim, gerçi Üstün Japon Gençlik Akademisi kadar iyi değildik -kimse olamazdı- ama yine de bir şeyler öğrenebiliyordum.
Satoshi'nin sözleri, beni çok etkiledi.
- Seni bu yıl dersaneye yazdıracağım.
Kara bulutların ardından, güneş biraz hızlı çıkmıştı ortaya.
**********-**********-**********-**********
Evet, bu bölüm de böyle oldu işte. Yorumlarınızdan mahrum bırakmayın lütfen!
Uchi
Bugün güneş o kadar güzel parlıyordu ki... Sabah güneşini hep sevmişimdir, bana umut getirir.
Yine giydim okul üniformasını ve Satoshi'nin bisikletine atladığımız gibi okula kadar resmen uçtuk diyebilirim. Satoshi'nin grubunun provası vardı, yetişemeyecek diye korkuyordu. Sonradan evde anlattığına göre, gittiğinde prova stüdyosunda kimse yokmuş, stüdyoyu o açmış.
Bugün Kira okulda değildi. Bana söylemişti gelemeyeceğini. Hasta omuş, bademcikleri şişmiş. Benimkiler ameliyatla alınmıştı, annemle babam ölmeden önce.
Sıramda oturup kitap okurken, Tarachi'nin arkadaşı olan kumral saçlı yeşil gözlü çocuk sınıfa daldı. Birden şaşırdım ve vücut ısımın arttığını hissettim. Neden böyle oluyordu ki?
Çocuk yanıma yaklaştı ve bana bir kağıt uzattı.
- Bunu Kira'ya götür. Tarachi'den.
Sonra da teneffüs ziliyle beraber sınıftan çıktı.
**********-**********-**********-**********
Eve geldiğimde çok ödevimiz olmadığını fark ettim. Dolaptan malzemeleri çıkardım; ramen yapmayı planlıyordum. Satoshi ramene bayılır, hele ben yaparsam bütün tencereyi bile yer.
Sonra birden büyükannemin evde olmadığını gördüm. Yoktu. Pembe elbisesi yatağın üstündeydi, bir yere gidip gelmiş olmalıydı. Ve evet, ayakkabıları da yoktu. Endişelenmedim, arada yakınımızda oturan Bayan Wanakaga'nın yanına giderdi.
Ben de müzik açtım ve rameni hazırladım. Düşündüğümden kısa sürmüştü. Birden telefon çaldı. Arayan: Bayan Wanakaga.
- Setsu, çabuk Japonya Devlet Hastanesi'ne gel!
Benim neler oluyor dememe kalmadan telefon kapandı. Hemen dışarı fırladım. Otobüste Satoshi'yi aradım. Neler olduğunu anlamasa da, gitarının kablosunu amfiden çıkardığını duyabiliyordum.
Kapıdaki danışmaya sordum büyükannemi. Bana hüzünlüce baktı.
- Bayan Ayame'yi arıyorum.
- Nesi oluyorsunuz?
Bunun cevabını çok iyi biliyordum.
- Kızıyım.
- Üzgünüm canım, büyükanneni kaybettik.
Bunun üzerine çok sinirlendim. Oradan dizi çeviren birilerine benziyordum sanırım.
- Bakın bayan, şu anda şaka kaldıracak halim yok! Bana büyükannemi bulun yeter!
Kadın ayağa kalktı. Beni asansöre götürdü.
- 3.katta, 198. oda.
Hemen odaya çıktım. İçeriden hıçkırıklar ve çığlıklar geliyordu. Satoshi'yi duyar gibi oldum.
- Neden büyükanne, neden?! Bizi neden bırakıp gittin?!
İçeri girdim. Kalbime çöreklenen acıyı hissedebiliyordum şimdiden.
Kapının sesini duyan Satoshi, bana baktı. Gözleri yaşlıydı. Birden dehşete düştüm. Satoshi hiç ağlamazdı; annemle babam öldüğünde bile ağlamamıştı. Gitarı çalındığında veya benim kolum kırıldığında da. İşte o güçlü gözler, ilk kez tutamamıştı yaşları.
O güçlü ağabeyimin çökmüş görüntüsü, beni de yıktı.
- O gitti Setsu. Şu anda cennette olmalı...
Birden yatağa dikkat ettim. Büyükannemdi. Beyaz saçları ve yeşil, çiçek desenli elbisesiyle aynı tatlı kadındı. Dudakları hınzır bir gülümsemeyle hafifçe kıvrılmıştı. Teni, normalinde olduğundan da soğuk görünüyordu.
Onu görmek, bütün takatimi yenmişti, dizlerimin üstüne çöküp ağlamaya başladım.
Satoshi'nin elini omzumda hissedebiliyordum. Son kez onun için ağlıyorduk.
**********-**********-**********-**********
Cenazeden sonra eve dönerken, Satoshi bir demet kırmızı gül almamızı önerdi. Büyükannemin yatağına koyar, onu anardık. Kabul ettim. Siyah elbiseme uyan, berbat bir ruh halindeydim çünkü.
Kapıdan içeri girerken bir eksiklik vardı içeride. 60'lardan kalma J-Pop çalmıyordu örneğin. Evin içinde pirinç ve papatya kokusu yoktu. Televizyonda ''İhtimaller'' adındaki Brezilya dizisi açık değildi ve biz daha girmeden ağzımıza kurabiye tıkıştıracak büyükannem yoktu.
Odama koştum, doya doya ağlarken, Satoshi beni yemeğe çağırdı. Hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. Ona baktığımda neden böyle yaptığını anladım. Beni incitmemek, bizi ve evi ayakta tutmak için uğraşıyordu.
Satoshi hep böyleydi, biz üzülmeyelim diye kendini feda ederdi.
Yemekten sonra yine odama çekildim. Kalemimi elime alıp karalamaya başladım. Beş dakika sonra ortaya çıkan karakalem taslakta, tatlı ve yaşlı bir kadın örgü örüyordu.
Kağıdı yırtıp attım.
**********-**********-**********-**********
- Ciddi misin?! Aman Tanrım, Setsu, bak ne yazıyor!
Kira, okulun son günü olan cuma gününde dönmüştü, Tarachi'den gelen kağıdı gösterdim. Sevinçten havalara uçtu.
Bense salı günü vefat eden büyükannemi özlüyordum. Ama hayat devam ediyordu; yaşamak, okula gitmek ve bu lanet dünyaya ''Kahretsin!'' diye bağırmak gerekiyordu.
Kira'nın çığlığıyla kendime geldim.
- AMAN TANRIM! Setsu, Tarachi bana çıkma teklif etti!
Gülümsedim, bu ilk kez bana bu kadar zor geliyordu.
- Çok sevindim Kira. Eee, ne diyor?
- ''Sevgili Kira,
Gerçekten çok tatlı bir kızsın. Özellikle de gözlerin... Bakarken bazen kendimi uçsuz bucaksız bir denizde hissediyorum.
Neyse, eğer pazar günü uygunsan, pizzacıda buluşalım. Özel bir şey söylemek istiyorum.
Sevgiler, Tarachi. ''
Bu mektuba içten gülümsedim.
**********-**********-**********
Eve geldiğimde Satoshi telefonla konuşuyordu. Ciddi bir havası ve resmi kelimeleri vardı.
- Evet... Evet... Anladım... Evet... Pazar günü başlayabilirim.... Tamam, saat onda orada olurum... Tamam... Teşekkürler, iyi akşamlar.
- Ne oldu?
Satoshi bütün kızları bayıltan çarpık gülümsemesini takındı.
- Eh, artık bize bakacak büyükannemin maaşı veya kendisi yok. Benim gruptan aldığım para da faturalara yetmez. Ben de kendime bir iş buldum.
- Nerede çalışacaksın?
- Köşedeki pizzacıda.
- Vay, artık küçük kardeşine indirim yaparsın.
Satoshi minik bir kahkaha attı.
- Hadi ordan!
Çantamı odama bıraktım, giyinip salona döndüm.
- Eee, neler yapıyorsun?
- Hiç, öyle internette geziniyordum, 2.el gitar alımı yapan yerlere bakıyordum.
- Neden?
- Gitarımı sattım da, daha iyi para veren bir yer bulursam, geri alıp oraya satacağım.
Benim için, bir anlığına dünya dönmedi. Sonra da BigBang'den beter bir şekilde patladım.
- Nasıl yani?! O gitar senin her şeyindi! Sevgilin ve ailendi! Nasıl satarsın?'
Satoshi kahkaha attı. Yine de sesindeki hüznü hissedebiliyordum.
- Gitarın sahibi benim, bas bas bağırıp kızan sensin.
- Ama ağabey, o gitar senin en büyük hayalindi. 3 yıl boyunca veterinerde çalışıp almıştın onu! Çok uğraşmıştın, üstelik orjinaldi! İmzalı bir Jimi Hendrix gitarıydı o!
Satoshi susmuştu. Tekrar bağırdım.
- Sana inanamıyorum. Biliyordum, ben aç kalmayayım ve üzülmeyeyim diye çok uğraşıyorsun ama bu kadar kendini paralaman gereksiz! Gidiyorum ve o gitarı artık satmayı düşünmediğimizi söylüyorum!
Tam ayağa kalkmıştım ki, Satoshi kolumdan tutup oturttu. Gözleri, buz parçaları gibiydi.
- Evet, gitarım orjinaldi, bebeğimdi ve 10 yaşımdayken ona kavuştuğumda dünyanın en mutlu çocuğu olmuştum. Ama bir gitar, benim kızkardeşimin eğitiminden önemli değil.
Şaşırıp kalmıştım. Bölgedeki en iyi okullardan birindeydim, gerçi Üstün Japon Gençlik Akademisi kadar iyi değildik -kimse olamazdı- ama yine de bir şeyler öğrenebiliyordum.
Satoshi'nin sözleri, beni çok etkiledi.
- Seni bu yıl dersaneye yazdıracağım.
Kara bulutların ardından, güneş biraz hızlı çıkmıştı ortaya.
**********-**********-**********-**********
Evet, bu bölüm de böyle oldu işte. Yorumlarınızdan mahrum bırakmayın lütfen!
Uchi
''Haruki suzukeru, Allen!''
''Zavallı şeytan, ruhunun kurtarılmasına izin ver!''
2. sayfa (Toplam 4 sayfa) [ 32 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |