Son Görüşte Aşk
Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 6, 7, 8, Sonraki

Anime Manga Forum -> Fan Fiction
 
Yazar
Mesaj
BelloWeN
Mangaka
Mangaka



Yaş: 29
Kayıt: 30 Eyl 2009
Mesajlar: 1,943
Teşekkür: 452

Durumu: Çevrimdışı

BelloWeN
Mangaka
Son Görüşte Aşk Konu: Yanıt: Son Görüşte Aşk
Alıntıyla Cevap Gönder
Heh tamam ^^ XD

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
05 Mar 2010 22:36
Leia
Otaku (Level 2)
Otaku (Level 2)



Kayıt: 19 Oca 2010
Mesajlar: 51
Favori Anime & Manga: Junjou Romantica, Ouran, Kimi ni Todoke, Death Note, Fairy Tail
Cinsiyet: Kız
Nerden: Uwajima
Teşekkür: 1

Durumu: Çevrimdışı

Leia
Otaku (Level 2)
Son Görüşte Aşk Konu: Yanıt: Son Görüşte Aşk
Alıntıyla Cevap Gönder
İşte karşınızda 2. bölüm.
Umarım memnuz kalırsınız. Kızarmış Durumda!
Sansürsüz versiyonunu imzandaki linke tıklayarak okuyabilirsiniz.
Bölümün gidişatı açısında buraya eklemediğim o bölümü okuyun derim. Göz Kırpıyor


2. Bölüm
Catwalk ~




11 Mayıs 2008
Seul - Itaewon


Coolish isimli barın yeni yeni popüler olduğu dönemlerde bu bara sayısız yakışıklı ve güzel akın ediyordu. İçeride dark roomlar kadar, uluorta sevişen türlü türlü çiftlere kadar her türlü enteresanlık vardı.

Zaten barın sloganı her şeyi anlatmaya yetiyordu:

"Sınır yok"un anlamının gerçek olduğu tek yer!

Bu bara her Cumartesi gelen gizemli bir yakışıklı vardı. Simsiyah saçları, keskin gözleri ve altın oran*lı vücuduyla oradaki herkesin beraber olmak isteyeceği türden biriydi.

Bara geldiği 7. haftanın Cumartesi'nde karşı masada tek başına oturan birini gördü gizemli şahsiyetimiz. Koreli olmadığını hemen anlamıştı. Gözleri daha büyüktü ve tişçrtünde Japonca bir şeyler yazmaktaydı. Bu bir Japon'du ve bu bardaki bütün Korelilere, bütün Uzakdoğululara bin basardı.

Çantasından cep telefonunu çıkardı ve Japon'un bir kaç fotoğrafını çekti. Telefonun flaşı çakmış olsada etraftaki ışıktan dolayı hiç bir şey anlaşılmamıştı..

-----

Plastiscines - Camera: http://fizy.com/s/1cxlga

-----

İstediği votka-red bull'un nerede kaldığını merak ederken Japon'un gittiğini gördü. Nereye gitmişti 2 saniye içerisinde? Etrafına baktı ama onu göremedi.

"Kahretsin. Nerede bu?" diye söylenirken yanına gelip onla tanışmak isteyen 6. kişiyi de başında savdı. O sadece Japon'u istiyordu.

Sinirle elini telefonuna uzattığı sırada sırtına bir parmak dokundu. "Yine mi tanışmak isteyen bir mal" diyerek hışımla arkasını döndüğünde Han Japon'u gördü. Elinde votka vardı.

"Votka-redbull istemiştin di mi? Al bakalım" diyerek Han'a içeceği uzattı.

Teşekkür etmekle yetinen Han şaşırmıştı ama hemen toparlandı.

"Garson musun sen? Neden sen getirdinki?"

"Hayır garson değilim. Bana baktığını gördüm ve siparişini alan arkadaşımdan rica ettim. O da beni kırmadı ve tadaaa. İşte içeceğin" şeklinde cevapladı.

Han çocuğun ne kadar akıcı Korece konuştuğunu düşündü. İsmini sormalıydı. Böylece Japon olup olmadığını anlayabilirdi.

"Bana içkimi getirmiş olan bu yakışıklının adını öğrenebilir miyim?"

"Kai. Nakayama Kai. Peki ya sen?"

"Kim Kyung Han. ( Alttan hafif çapkın bakış ve gülüşle ) Tanıştığıma kesinlikle ama kesinlikle memnun oldum Kai. Artı tahmin etmiştim Japon olduğunu"

"Ben de Han. Ah siz Korelilerin isimleri? Kolay ezberlenmiyor. Hemen gidiveriyor akıldan"

"Öyle bir sorun var işte. İsim ve soyisim az olunca böyle oluyor. Peki neden Kore'desin Kai?"

"Aslında bu uzun bir hikaye. Ama şu anda okumak için diyebilirim. Seul National'e başvurum kabul edildi ve kendimi burada, Seul'de buldum"

"Hmm anlıyorum.. Kabul edilmen çok iyi olmuş diyebilirim o zaman. Sevindim.. Göz Kırpıyor "

"Bence çok içtiğinden dolayı bunları söylüyorsun Han"

"Peki o zaman şimdide çok içtiğimden dolayı seni yanaktan öpeceğim"

"Hatırlatırım ben de senin gibi çok içtim"

Kai bu sözü söyledikten sonra Han'ın yanağına uzanmasını beklemeden yanaklarından tuttu ve hızla kendine çekerek Han'ı dudaklarından öptü.

"Atik olmalısın Han. Ve cesur. Biz Japonların en önemli özelliklerindendir"

Han şaşkınlığını giderdikten sonra elindeki votka dolu bardakla Kai ile şerefe yapıp "Böyle güzel özelliklere" dedi.


***


İkili tam 2 saat 25 dakika boyunca hem o masada, hem de dışarıdaki kaldırımda sohbet etti. Kai ona Japonya'yı, kendi kültürlerini ve neden Kore'de olduğunu anlattı. Han ise Kore'de nereleri görmesi gerektiğini, neler yapması gerektiğinden bahsetti. Gezilecek yerler için rehberlik yapmayı bile teklif etmişti. Çok mutlu görünüyordu.


***

Itaewon yolunda ikili yavaşça ilerlerken Ewon'da biraz gerilerinden onları takip ediyordu.

"Eh ne uzakmış yahu evi. Yorulmadı bunlar. Bir ara koştular hatta. O sırada kendimi Elvan* gibi hissetim" diye söyleniyordu. Ama Ewon için değerdi. Gerekirse Kuzey Kore sınırına kadar "o" nu takip edebilirdi. "İnşallah eve gidiyordur" diye düşündü. Evinin nerede olduğunu öğreneceği için çok heyecanlıydı.

Ewon birisine karşı bu türden hisler besleyecek biri değildi. Hissettiklerinin ne anlama geldiğini dair Jen Ma'ya sormuştu. Ablasının bu konuda daha sonra kendisiyle dalga geçeceğini düşüne düşüne hem de.

Dikkat çekmiyordu. Zaten arkalarına dönüp baksalar bile onu tanıyamazlardı. Ewon "o"nun belki tanıyacağını düşünmüştü ama karanlıkta bir kereliğine kendisinin siluetini görmüştü sadece. Çıkartamazdı kendisini. Tanıyamazdı. Keşke tanısaydı.

Ewon Yong uzun zamandır aşka olan inancını kaybetmiş biri gibi davranıyordu. Onun için aşk seksin gerçekleşmesini sağlayan en önemli etmenlerden ve yalanlardan biriydi. İnsanlar karşılarında kişilere aşık olduğunu söylerler, sonrada onlarla yatarlar. Siz aşık olduğunuz kişiyle yattığınızı zannederseniz, onun size kalbini açtığını zannederseniz ama o sadece bel altını açmıştır. Umarsızca, hiç düşünmeden ağızdan çıkan o iki kelime ile insanlar kendilerini bedenen ve ruhen nasıl karşısındakilere teslim edebiliyordu? Bu kadar kolay mıydı her şey? Seks, bütün bu olanlara değer miydi? Beyinle dil ortak çalıştıktan sonra insanların yapamayacağı adilik yok gibiydi.

Itaewon alışveriş merkezi önüne geldiklerinde öndeki ikili durdu. Alışverin merkezinin hemen dışarısındaki banklarda oturmaya başladılar. Yorulmuş olmalıydılar; zira 25 dakikadır yürüyorlardı.

Ewon "Onun yanında şimdi ben olmalıydım. Ben onunla sohbet etmeliydim. Bu uzun boylu zürafa değil!" diye söylendi. Banklardan birine de kendisi oturdu ve ikiliyi dikizlemeye başladı. Konuşup gülüyorlardı. "O" arada sırada kızıyordu. Her bir duyguyu aynı anda yaşıyordu. Ewon'un aklında ise türlü türlü şeyler geçmekteydi.

"Yoksa, yoksa bunlar sevgili mi?" diye düşündü. Hayır, olamazdı böyle bir şey. Hayatında ilk kez birine karşı tam anlam veremediği şeyler besliyordu ve bu zürafa onun bu duygularını elinde alamazdı. Ewon buna izin vermezdi. "Bunu bir an önce öğrenmeliyim" dedi kendi kendine.

İkili banklardan kalkıp yürümeye devam etmek için hazırlanmıştı. Yürümeye başladıkları sırada Ewon'da hazırlandı; tam gidiyorduki yan taraftan bir ses:

"Ewonnn! Ewon Yong!" diye bağırdı.

Ewon yan tarafına baktığı anda birden buz kesti. Scrat* mıyım ben be ne bu şanssızlık diye içinden bağırdı. Bizimkinin adını söyleyen kişi Ewon'un 2 gün önce götürdüğü erkeklerden biriydi. Sabah otel odasından habersizce ayrılmıştı. Ne telefon, ne de mail adresi vermişti. Şans bu ya, burada karşısına çıkmıştı çocuk.

Adı Choi olan çocuk Ewon'un yanına geldi; sıkıca kollarını tuttu ve: "Sana çok kızgınım. O gün beni nasıl bırakırsın? Uyandığımda bir baktım, odada yoktun. Nasıl deli oldum anlatamam. Ne telefonun ne de mail adresin vardı. Seni kaybetmekten korktum Ewon!" diye söylendi.

Aklından bu çocuk kendini tereyağı sanıyor gibisinden absürd şeyler geçiren Ewon birden diğer tarafa baktı ve ikilinin gitmiş olduğunu gördü. Göz bebekleri büyüdü, kalp atışları hızlandı, sinirden damarları çıktı.

Choi'ye dönerek: "Yaptığını beğendin mi? O gün haber vermeden ayrılmam sana hiç bir şey anlatmadı mı? Sana böyle bir şey yapan birini gördüğünde adını bağırıp liseli kızlar gibi küt küt kalbinin* mi atması gerekiyordu yoksa o kişinin suratına nefretle bakıp çekip gitmek mi? Tek gecelik bir şeydi o. Emin ol o malum yere bir daha benimki girmeyecek" diye bağırarak çocuğun kollarının üzerine çekip ilerlemeye başladı.

"Şansımı s..keyim beeee!!" diye avazı çıktığı kadar bağırdı.

Kim bilir "o"nu bir daha ne zaman görecebilecekti? Belkide tamamen kaybetmişti.


***


Gong 190 metrekarelik evin bahçesinde Lee'nin köpeği Ren'in başını okşayarak 5. birasını içiyordu. Kendisi ve Lee için 6'lık bira almıştı ama Lee Gong'u evine sokmuyordu.

Lee ile lafta anlaşmış olsalar dahi, 1 haftadan önce eve taşınamayacaktı. Bahçede sessizce Lee'yi protesto etmekteydi. "Bu kadar inatçı olmaya ne gerek var. Altı üstü 1 hafta"

"Hava güzel, Ren güzel, yıldızlar güzel, Ben güzelim!!" Hafif çakırkeyif olduğu söylediği bu sözlerden anlaşılıyordu. Yurduna gitmesi gerektiğini biliyordu; fakat kim 10 adım ötede şahane bir ev dururken 2. sınıf bir yurda gitmek isterdiki? Bu gece o evde yatmalıydı. Mariah Carey'in bu duruma uyan meşhur şarkısı*ndaki gibi takıntılı olmuştu.

Öğlen eve giden cadde yolu üzerinde uzun uzun konuşmuşlardı. Gong o zaman Lee'nin buzlarını biraz kırdığını düşünmüştü. Ama gördüğü gibi sonuç ortadaydı. Suratına kapalı kocaman bir demir kapı..


Öğlene Geri Dönüş


Yolda yürürken Felta'ya girmişti ikili. Gong'un yine grissini krizi tutmuştu. Jen Ma her zamanki gibi siparişi almak için gelmişti. gong o zaman ilk kez bu kızı baştan aşağı süzmüştü. Daha önce bir yerlerden hatırlıyor gibiydi. Görmüş müydü acaba bu kızı daha önce. yoksa Gunsam'day mıydı kendiside?

Kıza nereli olduğunu sorduğunda aldığı Busan cevabı Gong'u aydınlatmamıştı. Nerede okuduğunu sorduğunda ise Seul National cevabını almıştı. "Peki ben nerede gördüm bu kızı?" diye deli deli düşünürken arkadaki yaşıtı bir gencin "Hadi be artık ne alıyorsan al!" diye söylenmesiyle aklı başına geldi.

Lee bu sırada masalardan birine oturmuş kahve içiyordu. Gong ne zaman masaya oturdu, ne zaman kahve aldı bu çocuk? diye söylenerek yanına gitti. Lee'nin bu kızı daha önce görüp görmediğini öğrenmek için ona da sordu.

"Tabiki de gördüm Jen Ma'yı. Bizim okulda o da. Tarih okuyor"

"Ne çok biliyor bu piç" diye içinden söylenirken suratında yalandan sırıtma belirtti.

"Şu gülümsemenin yalandan olduğu nasılda belli. Anında Gülriz Sururi* oldun, Sheldon Cooper* oldun"

Gong 'İçimi okuyor çok bilmiş' diye söylenirken Jen Ma grissinileri getirdi. Gong teşekkür ettikten sonra Lee ile beraber dükkandan çıktı.

Yolda Lee Gong'a "Hiç bir şeyin farkında değilsin di mi?" diye sordu.

"Farkında olacağım bir şey yokki oğlum. Neyin farkında olayım? Söyle bana.."

Lee ise bu duruma şaşırmış olmasına rağmen hiç bir şey belli etmeden "Yakında anlarsın. Yakında..." diye geçiştirdi.


***


"Leeeeeee... Leeee!! Aç kapıyı seni piç. Burada kalacağımm!!"

Ön bahçeye bakan üst kattaki odanın ışığı yandı; Gong'a bir çift sinirli ve uykulu göz dikildi.

"Manyak mısın oğlum sen ya? Ev arkadaşımı aldım, mızmız bir bebek mi aldım belli değil. Anlaşma anlaşmadır. 1 hafta sonra kontrat başlıyor. O zaman taşınacaksın. Şimdi yurduna git ve uyu. Bir de içiyor utanmadan"

"İstesem bile gidemem. Giriş saatini kaçırmışımdır muhtemelen"

"İster girişteki adama kur çek, ister sulan, istersen yurda gizlice gir. Beni ilgilendirmez. Bu gece bu evde yatmayacaksın. Kimse yok mu derneği değil burası!!"

"Ben de bu masada yatarım o zaman. Huysuz piçin tekisin"

"Ya demek öyleyim? Ren saldır oğlumm!! Çık üstüne!!!"

O sevimli köpeğin yüz hatları birden gerildi ve hışımla kulübesinden çıkarak Gong'a yöneldi. Gong ne yapacağını bilmez bir halde elindeki bira şişesini fırlattı. Kaçacağını düşünmesi gerektiği halde hala hayalinde Tuborg vardı. Sersemlediği için kaçamıyordu ve o sırada üzerinde bir ağırlık hissetti.

Alman kurdu Gong'un üstüne çıkarak onu yere serdi. Yukarıdan Lee'nin talimatları geliyordu:

"Yala oğlum onu.. Yala.. Kime "piç" diyormuş beyefendi görsün bakalım.."

Gong bağırarak yüzünü köpeğin dilinden uzaklaştırmaya çalışıyordu. Ancak bu direniş sadece bir dakika sürmüştü.

Gong içtiği 5 biradan sonra "sızmıştı" Yüzü ise yalanmaya devam ediyordu.

Lee yukarıdan gülerek "Ne kadar kolay bir çocuk. Hiç düşünmem bile gerekmiyor" diyerek yatağına – onun tabiriyle mabedine – geri döndü.

Schrödinger'in Kedisi* ile ilgili rüyasının devamını göreceğini umuyordu.


***


Gong sabah uyandığında evin içinde olduğunu gördü. Elini yüzünü yıkamaya giderken Lee'nin aslında iyi biri olduğunu ama bunu belli etmeyi sevmediğini öğrenmişti.



***


-----

SNSD - Genie: http://fizy.com/s/1c862vhttp://

-----


"Manyağın tekiyim ben. Naptım öyle? Adam gelmiş grissini alıyor her zamanki gibi benden, parasını ödemeye kalktığı zaman 'Müessesemizin ikramı olsun bu. Siz daimi müşterilemizdensiniz ehi' moduna girdim ya. Kafamı duvarlara vursam akıllanmam. Aptalsın Jen Ma. Aptallll!! Dizilerde en nefret ettiğin kız tipinin birebir örneği oldun bugün. Rezalet!!!"

Bütün bu bağırışlarımı Jen Ma evindeki meşhur boy aynasının önünde gerçekleştiriyordu. Hoşlandığı çocuk -yani Gong- öğle üzeri cafeye yanında okulda her zaman gördüğü o havalı çocukla gelmiş ve grissini istemişti. Parasını vermek üzereyken Jen Ma utanıp sıkılarak bu sefer bizden iması yapmıştı. İma ne kelime, direk bunu söylemişti hatta!!

Şimdi ise kafasını duvara vurma sebebi bu yüzdendi. Boy aynasının karşısına geçmiş, kendine bağırıp duruyordu. Jen Ma her zaman zayıf karakterli kızlardan nefret etmişti. Hatta lisede bir çocuğa açılıp red cevabı alan, bunun üzerine de ağlamaya başlayan en yakın arkadaşını tokatlamıştı. "Kendine gel! Hiç bir zaman erkekler karşısında boynu bükük durma. Sakın bunu alışkanlık haline getirme!" diyen kendisi değil miydi?

Bu sözleri hatırladıkça bugün kendine olan nefreti katmerleniyordu.


***


Bu sırada ise Ewon ablasının kapısının önünde dikilip onun haykırışlarını dinleyerek kendine yeni bir eğlence kaynağı oluşturmuştu. Jen Ma ne zaman kendine aptal dese sayıyordu. "8 oldu" Hadi kız, düz hesap olsun 10 olsun diye için için gülüyordu.

Jen Ma'nın evine gelme sebebi beraber Cuma akşamı yürüyüşüne çıkmak içindi. Abla kardeş her Cuma saat 7'de Itaewon caddelerinde 1 saat turluyorlardı. Ewon o sırada içinden "Belki bir umut, yakışıklıyı yine görürüm" diye sayıklıyordu.

Kendini toparladı, saçını düzelltti ve kapının zilini çaldı. Jenma bir an bağırışları kesmişti. Saatine baktı, 19:05'ı görünce Ewon'un gelmiş olduğunu anladı. Kapıyı açtığında her zamanki zoraki mutluluk ifadesini takınıyordu.

Ewon bu suratı görünce kendini birden yere attı.

"Hahahahahahahaha. Bu ne ya. Şişmiş kırmızı bir surat bana gülüyor. Anime karakteri gibi olmuşsun. Koizumi*'ye benziyorsun Jen Ma. Tırlattın di mi? Apartman inliyordu sen benim bunları duymayacağı mı sandın? Hahahahaha!!"

Jen Ma sinirlendiği halde bozuntuya vermeden "Ewon'cum ağzınla götünün yer değiştirmesini istemiyorsan eğer haha larına bir son ver derim"

Ewon bunu duyar duymaz yutkundu ve sustu. ünkü ablasını az çok tanıyordu. "Gidelim mi? Hadi gir koluma. Bugün bana A-chan* de tamam.."

"Ah Ewon ah. Hadi bakalım çıkalım.."

Evden çıkarken bilselerdi eğer sağ tarafa doğru adım atarlar mıydı hiç? Çünkü sol taraftaki caddenin sonundaki yeni cafede Lee ve Gong oturmuş sohbet ediyordu.


***


Lessima Cafe Itaewon'un en yeni cafesiydi. İtalyan tarzı cafede çeşit çeşit pizzalar, makarnalar ve şaraplar vardı. Makarnanın her çeşidide tapan Lee için bu cafe bulunmaz bir nimet gibiydi. "Neden ona gelmesini söylemediğim halde peşime takılıp geldi bu denyo?" diye içinden söylendi Gong için.

Lee "Randevum var!" dediğinde Gong ona inanmamıştı. Hatta içinden kahkaha atıyordu. Aşka inanmadığını söyleyen birinin randevuyla ne ilişkisi olabilirdi ki? Hem nerde tanışmışlardı? Ne zaman konuşmuşlardı? Gong nedensiz yere bunları merak ediyordu.

Lee sakince "Saat nerdeyse 19:30 olmak üzere Gong. Şimdi gelir. lütfen randevumu sabote etmeyi bırakır mısın? Liz Lemon* olabilirim ama benimde sosyal bir hayatım var değil mi? Benim Jack*'im olma!"

"Gönderme de yaparmış. Oğlum beni başından atmak için yapmıyor musun? Yalnız kalmayı sevdiğini biliyorum. Beni yollayıp burada tek başına makarnanla keyif çatacaksın değil mi?

"Ya ne demezsin evet öyle yapacağım. Hetalia'daki İtalya*'yım zaten bende. Son kez diyorum randevum var, birisiyle buluşacağım, anlamak mı istemiyorsun yoksa zor kullanmamı mı istiyorsun çözebilmiş değilim.."

"Lee sen ciddi misin?"

"Evin orada sana yakanlandığımdan beri 7. söyleyişim. EVET CİDDİYİM!! Bu bir randevu. Sonunda tek gecelik bir seks ya da başka bir şey olmayacak zaten. Tamamen zaman öldürmeye yönelik bir aktivite benim için"

"Peki Lee, ya karşındaki için öyle değilse? Ya o hayatının aşkını aramak için bu tür buluşmalara çıkıyorsa. Onunda duyguları yok mu?"

Lee sinirle içinden "Sen daha kendi duygularından haberdar değilsin, bir de burada bana ahkam kesiyorsun. Aptal!" diye söylendi.

Tek elini yumruk haline getirip Gong'un gözlerinin içine bakarak "Bırakta bunu ben düşüneyim di mi? İster siker atarım, ister yüzüğü takarım. Kime ne lan?"

Gong afalladı. Lee'yi genelde sakin görürdü. Ama bu hali hiç hoşuna gitmemişti. Demekki gerçekten ciddiydi. Lee'yi az tanıyor olabilirdi ama aşk hakkındaki düşüncelerinin sabit olduğuna emindi halbuki.

"Daha fazla takılmadan gitsem iyi olur. Hem beklediği kişi geldiğinde burada olursam beni daha sonra öldürür!" diye düşündü Gong.

"Tamam o zaman ben gidiyorum. Selam söylersin gelen kişiye. Adı ne demiştin.

"Adı Han. Han Kyul.."

"Erkek miiiii?!!!!"

"Yok Hermafrodit*. Niye şaşırdın böyle? Her ne kadar aşka inancım olmadığı halde sana dememiş miydin ben 'aşkın cinsiyeti olduğuna inanmayan bir insanım'diye"

"Demiştin ama ben kız diye düşünmüştüm. Birden şaşırdım. Kusura bakma. Her ne kadar pek alışkın olmasamda bu duruma saygı duyduğumu biliyorsun"

"Evet biliyorum. Zaten duymasaydın o evin kapısı sana açılmazdı"

"Pufff.. Sanki çok açıldı da. Daha 6 gün var. Neyse.. O zaman gittim ben. Sana ve Han'a iyi eğlenceler. Bol bol eğlenin"

"Eğlenme kavramını yeniden bile yaratırız senin için"

Ayrıldığımızda bile laf sokmayı ihmal etmiyor beyefendi diye düşündü Gong. "Ahh, ne yapsam -akşam bir başıma kaldım- diye söylenerek yerdeki kola şişesine olanca gücüyle vurdu. Yalpalaya yalpalaya ana caddeye doğru adım atıyordu.

***

Bu sırada Lee tek başına kaldığı masada düşünüyordu. Acaba nasıl biriydi? Birbirlerinin fotolarını görmemişlerdi. Telefonda bile sesini duymamıştı. Yer ve zamanı internette halletmişti. Cryworld'te tanışmışlardı. Çocuğun ısrarla buluşmak istemesine daha fazla kayıtsız kalamamıştı Lee. Normalde bu tarz randevuları sevmezdi.

Acaba çocuk kendisini beğenecek miydi? Gayet yakışıklıydı Lee. Kendisine pek bakmaz, salaş giyinmeyi severdi ama bu onun yüzünün ve vücudunun güzelliğini kesinlikle örtbas etmiyordu. Çocuğun yakışıklı ya da çekici olup olmaması Lee için zerre kadar önemli değildi. Sadece zeki ve sempatik olmasını istiyordu. Baktığı en önemli 2 kıstas buydu çünkü.

Neden fotoğrafımı görmediği halde bu kadar buluşmak için ısrar etti diye düşündü. Sonuçta kendisi hiç bir vaatte bulunmayacaktı. Aklında kara bir lekesi, çıkmaz bir hatırası zincirlenmiş bir şekilde dururken olmazdı.

Kafasındaki bu kötü düşünceleri kırmızı şarabını tazelemeye gelen garson bozdu. Saatine baktı 19:29'du. "Şimdi gelir" dedi.

Han Kyul Lee'ye onu kendisinin bulacağını söylemişti. İçgüdülerime güveniyorum, bu yüzden ne kadar kalabalık olursa seni bulacağıma eminim demişti.

19:32


***


-----

Nelly Furtado & Alex Cuba - Mi Plan: http://fizy.com/s/1cxk9q

-----


Ayağındaki converseleri rap rap yere vurarak yürüyen 1.82'lik genç için ufukta Lessima gözükmüştü. Üstüne sıktığı burberry parfüm, giydiği kapri, kolundaki dövmesi.. Hepsinin bugünkü olayla ilgili bağları vardı.

Cafeye girdi. Gözü Nintendo Dsi'yla oyun oynayan çocuğa yöneldi. "Aynen Konata* gibi" diye düşündü. Adımlarını seyrekleştirdi ve tepesine dikildi.

Tırnağıyla kenarda duran şarap kadehine vurduğunda ise karşısındaki eğik yüz onu görmüş oldu. Lee'nin elindeki Nintendo DSi yere düştü, kalemi ileriye uçtu. Normalde hiç şaşırmayan bir karaktere sahip olan Lee Han Do, karşısındaki kişiyi gördüğünden beri put gibi duruyordu. Düşünceler beyninde uçuyordu, hayal ettiği - düşündüğü şeyler inanılmaz boyutlardı. Kendine kendine "Neden?" diyebildi içinden sadece.

Han Kyul artık Lee'nin bu halini bozmak için bir adım önündeki sandalyeyi ters çevirdi ve oturdu. Gözlerini kısıp, karşısındakinin gözlerinin içine bakarak

"Uzun zaman oldu Lee" dedi.

Hayal ettiğinizin ötesinde istediğiniz ama bir yandan da bu kadar korktuğunuz bir şeyin aniden karşısınıza çıkması halinde vereceğiniz tepki nasıl olurdu? Bunu zekiliğiyle her daim gurur duymuş olan Lee bile bilmiyordu..


***


-----

Destiny's Child - Lose My Breath: http://fizy.com/s/17dbdl

-----


Seul Havaalimanı


Pasaport kontolüne catwalk yaparak gelen kişi vardır? Ve bu catwalk yapan kişiyi görenler ona ne der? Deli denmesini normal kabul ederek deli diyoruz.

Bavulunu açıpta içinden tek tek iç çamaşırlarına bakan erkek görevliye "Çok mu merak ettin. Giymek istiyorsan hediyem olsun" diyecek kadar çılgın olan Lu Na için yeniden Kore macerası başlamıştı.

"Ülkemi, evimi, insanlarımı, hatta öğlen saatlerinden soğan kokan sokaklarını bile özledim"

Havaalanı kapısının hemen dışında bekleyen bir taksiciye seslendi. 5 parça bavulunu almak istemeyen taksiciye fazladan 50.000 Won ( 50 TL ) vereceğini söyledi. Ağzının suyunu aktığını düşünerek taksiciye mendil uzattı, tabi taksici bu olayı anlamadı.

Lu Na'nın olduğu şehirde hareket hiç bir zaman bitmezdi. -Sadece ara verirdi- Bunu taksiciye sürekli daha hızlı, daha hızlı, Han döneminden kalma fayton parodisi yapmıyoruz burada beee!! gibi söylemlerinden çıkartabiliriz.

Taksi 120 ile giderken Lu Na pencereyi açıp dışarı çıkarak olanca sesiyle "Seni özledimmmmmm Seullllllll!!!!" diye bağırıyordu.

Her şey Lessima cafe ve havalimanı ile değişecekti.[/align]


Devam edecek.

Göz Kırpıyor

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
06 Mar 2010 2:48
Leia
Otaku (Level 2)
Otaku (Level 2)



Kayıt: 19 Oca 2010
Mesajlar: 51
Favori Anime & Manga: Junjou Romantica, Ouran, Kimi ni Todoke, Death Note, Fairy Tail
Cinsiyet: Kız
Nerden: Uwajima
Teşekkür: 1

Durumu: Çevrimdışı

Leia
Otaku (Level 2)
Son Görüşte Aşk Konu: Yanıt: Son Görüşte Aşk
Alıntıyla Cevap Gönder
Bölümü bayağı uzun tutmuşum şimdi okuyunca.

Ama güzel olmuş yahu. Dil Çıkartıyor

Benim gibi romantik-komedi seven kızlarv nerdesiniz aa.. Dil Çıkartıyor

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
08 Mar 2010 21:41
ErzaScarlett
Mangaka
Mangaka



Kayıt: 05 Eyl 2008
Mesajlar: 613
Favori Anime & Manga: kamikaze kaitou jeanne,shugo chara,code geass,kamisama kazoku,full moon wo sagashite, junjou romantica, kamichama karin, Naruto, Bleach , Fairy Tail, NANA
Cinsiyet: Kız
Nerden: Fairy Tail
Teşekkür: 16

Durumu: Çevrimdışı

ErzaScarlett
Mangaka
Son Görüşte Aşk Konu: Yanıt: Son Görüşte Aşk
Alıntıyla Cevap Gönder
çok güzeldi. ama biraz türk ağzı yahu o.O biraz kore tarzı olsa iyi olurdu mesela. bunlarda bayaa hızlılarmış canıım Çok Mutlu jen ma ve ewon kısmı güzel olmuş Çok Mutlu

***VeRa TePeS***
Eski Maron_Rei Çok Mutlu

Karin Axelsson
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
12 Mar 2010 22:37
Leia
Otaku (Level 2)
Otaku (Level 2)



Kayıt: 19 Oca 2010
Mesajlar: 51
Favori Anime & Manga: Junjou Romantica, Ouran, Kimi ni Todoke, Death Note, Fairy Tail
Cinsiyet: Kız
Nerden: Uwajima
Teşekkür: 1

Durumu: Çevrimdışı

Leia
Otaku (Level 2)
Son Görüşte Aşk Konu: Yanıt: Son Görüşte Aşk
Alıntıyla Cevap Gönder
Kore tarzını dizilerde çokça gördüğümüzden böyle olsun istedim.

Hem olay Kore'de geçiyor, hem de bizim ağzımız var daha ilgi çekici değil mi? Gülücük Dağıtıyor

3. bölümden itibaren olaylar daha da hızlanacak =)

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
15 Mar 2010 18:10
Leia
Otaku (Level 2)
Otaku (Level 2)



Kayıt: 19 Oca 2010
Mesajlar: 51
Favori Anime & Manga: Junjou Romantica, Ouran, Kimi ni Todoke, Death Note, Fairy Tail
Cinsiyet: Kız
Nerden: Uwajima
Teşekkür: 1

Durumu: Çevrimdışı

Leia
Otaku (Level 2)
Son Görüşte Aşk Konu: Yanıt: Son Görüşte Aşk
Alıntıyla Cevap Gönder
3. bölümle ilgili bir kaç bilgi vereyim size.. Şık

Mükemmel bir buz pateni sahnesi var, o sırada çalacak olan şarkıda bir o kadar güzel.

Bir kavga var. Yumruklu filan..

Geçmişe gitme var, bu sefer başka bir ülkeye gidiyoruz ve geçmişte neler yaşanmış yavaşça öğrenmeye başlıyoruz. Wink

***

Şimdilik kısa bilgilerimiz bunlar olsun ^^


Gülücük Dağıtıyor

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
21 Mar 2010 17:48
Leia
Otaku (Level 2)
Otaku (Level 2)



Kayıt: 19 Oca 2010
Mesajlar: 51
Favori Anime & Manga: Junjou Romantica, Ouran, Kimi ni Todoke, Death Note, Fairy Tail
Cinsiyet: Kız
Nerden: Uwajima
Teşekkür: 1

Durumu: Çevrimdışı

Leia
Otaku (Level 2)
Son Görüşte Aşk Konu: Yanıt: Son Görüşte Aşk
Alıntıyla Cevap Gönder
Beğendiğine sevindim Candy

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
24 Mar 2010 19:19
Leia
Otaku (Level 2)
Otaku (Level 2)



Kayıt: 19 Oca 2010
Mesajlar: 51
Favori Anime & Manga: Junjou Romantica, Ouran, Kimi ni Todoke, Death Note, Fairy Tail
Cinsiyet: Kız
Nerden: Uwajima
Teşekkür: 1

Durumu: Çevrimdışı

Leia
Otaku (Level 2)
Son Görüşte Aşk Konu: Yanıt: Son Görüşte Aşk
Alıntıyla Cevap Gönder
3. Bölümün adı:

Buzla Beraber Ortaya Çıkan İlk Duygu



Yakında.. Burada..

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
26 Mar 2010 1:07
Leia
Otaku (Level 2)
Otaku (Level 2)



Kayıt: 19 Oca 2010
Mesajlar: 51
Favori Anime & Manga: Junjou Romantica, Ouran, Kimi ni Todoke, Death Note, Fairy Tail
Cinsiyet: Kız
Nerden: Uwajima
Teşekkür: 1

Durumu: Çevrimdışı

Leia
Otaku (Level 2)
Son Görüşte Aşk Konu: Yanıt: Son Görüşte Aşk
Alıntıyla Cevap Gönder
Bu hafta sınavlarım bitiyor. Rahatçana 3. bölüme odaklanabileceğim.

Geç kaldı biraz ama malum vizeler işte. Gülücük Dağıtıyor


En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
06 Nis 2010 16:34
Leia
Otaku (Level 2)
Otaku (Level 2)



Kayıt: 19 Oca 2010
Mesajlar: 51
Favori Anime & Manga: Junjou Romantica, Ouran, Kimi ni Todoke, Death Note, Fairy Tail
Cinsiyet: Kız
Nerden: Uwajima
Teşekkür: 1

Durumu: Çevrimdışı

Leia
Otaku (Level 2)
Son Görüşte Aşk Konu: Yanıt: Son Görüşte Aşk
Alıntıyla Cevap Gönder
Arkadaşlar çok güzel bir 3. bölüm geliyor diyebilirim. Gülücük Dağıtıyor

Diğerleri kadar uzun olmayacak ama seveğinize eminim.

Hem bu bölümden sonra ana konuya tamamen girmiş olacağız.

Hikayemiz bu ana konu üzerinden gidecek.

En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
12 Nis 2010 19:29
 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 6, 7, 8, Sonraki
7. sayfa (Toplam 8 sayfa) [ 71 mesaj ]  

 
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız