The Butterfly Inside - İçerideki Kelebek |
Yazar
Mesaj
Uzun uzun buraya yazıp gözünüzü yormak istemedim. Bunu bir pilot bölüm olarak yazdım. Giriş gibi bir şey yani. İşte adres:
[Bağlantı]
Fondaki resim hikayenin esas kızı Chou Furukawa'ya aittir.
Yorumlarınızı beklerim
[Bağlantı]
Fondaki resim hikayenin esas kızı Chou Furukawa'ya aittir.
Yorumlarınızı beklerim
gayet romantik hoş bi giriş olmuş ^^
kullandığın japonca kelimeler konusunda kararsız kaldım. aslında hoşuma gitti ama biraz abartmışsın sanki. yine de sen bilirsin tabii
kullandığın japonca kelimeler konusunda kararsız kaldım. aslında hoşuma gitti ama biraz abartmışsın sanki. yine de sen bilirsin tabii
13 Tem 2009 19:13
Vanilla-san ^^ İlk önce belirtmeliyim ki kullandığın Japonca kelimeler çok hoşuma gitti, zira bende yazarken Japonca kullanmayı çok severim. Sık sık paragraf bırakmışsın, okumak da kolay, akıcı gidiyor. Yazım tarzını çok beğendim. Ama hikayeni buraya da koyman daha iyi olabilir ^^ Yine de sen bilirsin tabii..
Peki öyleyse.
Bunkai* 1: "Yoroshiku!*"
"Nakatsu (藤林中津 )...
Tam hayalimdeki kişisin."
Uzun, siyah saçlarını rüzgarda savura savura yürüyordu Furukawa Chou (古川 蝶). Okuldaki kızlar onu ne zaman görse imrenerek bakarlardı:
"Furukawa-sempai wa kiree*!"
Ama herkesin onu güzel bulması Chou'ya yetmiyordu. Umursamıyordu hiçbirini. Herkes söylemiş, o söylememiş neye yarardı.
ÇAT!
O kadar dalmıştı ki dolabına vardığını farketmemişti bile. Kapağını açıp ayakkabılarını içeri koydu. Dalgın dalgın sırasına geçip oturdu. Çaktırmamaya çalışarak arkasına baktı. Gelmemişti daha.
"Furukawa. Furukawa. FURUKAWA!!"
"Hai, Imamura-sensei?!"
"Bu saç stili Mizui Lisesi'ne yakışmıyor. Kesin lütfen."
"Peki."
Shimatta!* Neden kesecekmişim? Unuttum derim.
"SUMIMASEN*! SUMIMASEN! SUMIMASEN, SENSEI!!"
"Fujibayashi! Yine geç kaldın."
"Hai! Sumimasen, sensei."
"Cezalısın. Okuldan sonra 1 saat kalacaksın."
"Hai."
Fujibayashi yerine geçip oturdu. Chou'nun gözleri onu takip ediyordu. Bir an için gözgöze geldiler.
Kissou*. Yakalandım.
Sanki duyguları yüzünde dev harflerle yanıp sönüyordu. Baştan aşağı kızardığını biliyordu. Ter içinde kalmıştı. Osaka bugün kaç dereceydi ki?
"FURUKAWA!!"
"Hai, sensei!!"
"Bu sana beşinci seslenişim! Beni dinlemiyor musun?"
"Hayır, sensei. Dinliyorum!"
"Yalan söyleme! Cezalısın. Fujibayashi'yle birlikte okuldan sonra bir saat!"
Ceza mı?
CEZA MI?!
Ahh Imamura-Sensei..
ARIGATO GOZAIMASU*!!!
Okulun bitiş zilini duyuran zille birlikte tüm öğrenciler ayaklandı.
"Fujibayashi'yle birlikte...!"
"Bir saat!"
Sakin ol, sakin, sakin!!!
"Ne, Furukawa-san.."
"NANDE YO*....?!"
Omzunda aniden hissettiği elle Chou yerinden sıçramıştı. Tam bu densizi tokatlamak üzereyken...
"Are. Fujibayashi-kun?"
"Neden böyle tepki veriyorsun ki?! Erkek arkadaşın sana nasıl katlanıyor böyle?"
Baka. Benim erkek arkadaşım yok ki..!
"Seni ilgilendirmez, tamam mı?"
"Haha. Kızma hemen. Ore, gidelim. Sensei odasında bizi bekliyor."
Fujibayashi, Chou'nun elini kaptığı gibi koşmaya başladı. Chou'yu bir panik halidir almıştı.
"Ah, kahretsin! Kalp atışlarımı hissedecek!!"
"Hadi ama, Furukawa-san! Elinden gelenin en iyisi bu mu?!"
Ah bu gülüş... Chou'nun içinin erimesine yeter de artardı bile.
Nakatsu. Neden?
Neden bir tek senin yanında mutluyum?
Neden bu kadar hızlı atıyor kalbim?
Neden sen de bana, benim sana hissettiklerimi hissetmiyorsun?
Nande..?
"Furukawa."
"Hai."
Sınıfın birinden kafası görünen bu adam Miyagi-Sensei'ydi. Eliyle makas işareti yapıyordu.
"Bu da ne böyle?"
"Anlamadın mı Furukawa-san?"
Gözleri gözlerinin içindeydi. Gittikçe yaklaşıyordu yüzüne.
Sen ne halt ediyorsun?
"Saçını kes diyor."
Bu fısıldama Chou'yu öldürmeye yetmişti. Fujibayashi'nin kafasına bir tokat indirdi.
"Bir daha kulağıma öyle tıslama lanet olası!!!"
"Nande yo?!"
"Hıh."
Baka. Ölmek üzereyim görmüyor musun?!
Chou adımlarını vura vura Imamura-sensei'nin odasının kapısını vurdu.
"Sensei?"
"Ah, Furukawa-san. Bugün kalmanıza gerek yok."
"Eh?"
Öyleyse ne demeye geldik buraya?
Imamura-sensei'nin suratında aptal bir ifade, elinde telefon, gülüyor da gülüyordu.
"Az önce bir kızım olduğunu öğrendim."
"Eeeeeehhh?!!"
"Omedetou gozaimasu*Sensei!"
"Nande, Fujibayashi!? Sana dibime girme dedim."
"Böyle bir anda bile beni azarlayacak mısın Furukawa-san? Sensei'nin bir kızı olmuş!"
Bir kolu Sensei'de, bir kolu Chou'da zıplamaya başlamıştı. Sensei bile bir şey demiyordu. Gülüyorlardı birlikte. Chou da bırakmıştı kendini gülsün. Fujibayashi'nin yanında hiç olmadığı kadar rahattı o an. Bir kolu omzunda...
"Ne, sensei, ona ne isim vereceksiniz?"
"Emiko'ya ne dersiniz sensei?"
Imamura sensei başını salladı. Açık pencereden ılık bir rüzgar içeri girdi. Dışarıda kiraz ağaçlarının görüntüsü harikaydı. Rüzgar çok hoş bir kokuyu da beraberinde getirmişti.
"Ona Kaze* (風) adını vereceğim."
Bir süre odadaki herkes camdan dışarı baktı. Rüzgar o kadar yumuşaktı ki... Chou'nun saçlarını okşuyor, tarıyordu sanki. Gözlerini kapadı.
Fujibayashi...
Elelelerdi. Yeşil bir tepeden aşağı koşuyorlardı. Kahkahalar atıyorlardı.
Kaze...
Gözlerini açtı. Gülümseyerek Fujibayashi'ye döndü.
"Bence çok güzel bir isim. Kawaii, ne?"
"Bence de.."
Hoşgeldin Kaze-chan, dedi içinden Chou, yoroshiku!
***************************************************
Mini Sözlük: ^.^
*Bunkai: Bölüm
*Yoroshiku: Tanıştığımıza sevindim.
*Furukawa-sempai wa kiree: Furukawa-sempai çok güzel.
*Shimatta: Lanet olsun!
*Sumimasen: Özür dilerim.
*Kissou: Kahretsin.
*Arigato gozaimasu: Çok teşekkürler
*Nande yo: Ne yapıyorsun / Neden?
*Omedetou gozaimasu: Tebrikler.
*Kaze: Rüzgar
Bunkai* 1: "Yoroshiku!*"
"Nakatsu (藤林中津 )...
Tam hayalimdeki kişisin."
Uzun, siyah saçlarını rüzgarda savura savura yürüyordu Furukawa Chou (古川 蝶). Okuldaki kızlar onu ne zaman görse imrenerek bakarlardı:
"Furukawa-sempai wa kiree*!"
Ama herkesin onu güzel bulması Chou'ya yetmiyordu. Umursamıyordu hiçbirini. Herkes söylemiş, o söylememiş neye yarardı.
ÇAT!
O kadar dalmıştı ki dolabına vardığını farketmemişti bile. Kapağını açıp ayakkabılarını içeri koydu. Dalgın dalgın sırasına geçip oturdu. Çaktırmamaya çalışarak arkasına baktı. Gelmemişti daha.
"Furukawa. Furukawa. FURUKAWA!!"
"Hai, Imamura-sensei?!"
"Bu saç stili Mizui Lisesi'ne yakışmıyor. Kesin lütfen."
"Peki."
Shimatta!* Neden kesecekmişim? Unuttum derim.
"SUMIMASEN*! SUMIMASEN! SUMIMASEN, SENSEI!!"
"Fujibayashi! Yine geç kaldın."
"Hai! Sumimasen, sensei."
"Cezalısın. Okuldan sonra 1 saat kalacaksın."
"Hai."
Fujibayashi yerine geçip oturdu. Chou'nun gözleri onu takip ediyordu. Bir an için gözgöze geldiler.
Kissou*. Yakalandım.
Sanki duyguları yüzünde dev harflerle yanıp sönüyordu. Baştan aşağı kızardığını biliyordu. Ter içinde kalmıştı. Osaka bugün kaç dereceydi ki?
"FURUKAWA!!"
"Hai, sensei!!"
"Bu sana beşinci seslenişim! Beni dinlemiyor musun?"
"Hayır, sensei. Dinliyorum!"
"Yalan söyleme! Cezalısın. Fujibayashi'yle birlikte okuldan sonra bir saat!"
Ceza mı?
CEZA MI?!
Ahh Imamura-Sensei..
ARIGATO GOZAIMASU*!!!
Okulun bitiş zilini duyuran zille birlikte tüm öğrenciler ayaklandı.
"Fujibayashi'yle birlikte...!"
"Bir saat!"
Sakin ol, sakin, sakin!!!
"Ne, Furukawa-san.."
"NANDE YO*....?!"
Omzunda aniden hissettiği elle Chou yerinden sıçramıştı. Tam bu densizi tokatlamak üzereyken...
"Are. Fujibayashi-kun?"
"Neden böyle tepki veriyorsun ki?! Erkek arkadaşın sana nasıl katlanıyor böyle?"
Baka. Benim erkek arkadaşım yok ki..!
"Seni ilgilendirmez, tamam mı?"
"Haha. Kızma hemen. Ore, gidelim. Sensei odasında bizi bekliyor."
Fujibayashi, Chou'nun elini kaptığı gibi koşmaya başladı. Chou'yu bir panik halidir almıştı.
"Ah, kahretsin! Kalp atışlarımı hissedecek!!"
"Hadi ama, Furukawa-san! Elinden gelenin en iyisi bu mu?!"
Ah bu gülüş... Chou'nun içinin erimesine yeter de artardı bile.
Nakatsu. Neden?
Neden bir tek senin yanında mutluyum?
Neden bu kadar hızlı atıyor kalbim?
Neden sen de bana, benim sana hissettiklerimi hissetmiyorsun?
Nande..?
"Furukawa."
"Hai."
Sınıfın birinden kafası görünen bu adam Miyagi-Sensei'ydi. Eliyle makas işareti yapıyordu.
"Bu da ne böyle?"
"Anlamadın mı Furukawa-san?"
Gözleri gözlerinin içindeydi. Gittikçe yaklaşıyordu yüzüne.
Sen ne halt ediyorsun?
"Saçını kes diyor."
Bu fısıldama Chou'yu öldürmeye yetmişti. Fujibayashi'nin kafasına bir tokat indirdi.
"Bir daha kulağıma öyle tıslama lanet olası!!!"
"Nande yo?!"
"Hıh."
Baka. Ölmek üzereyim görmüyor musun?!
Chou adımlarını vura vura Imamura-sensei'nin odasının kapısını vurdu.
"Sensei?"
"Ah, Furukawa-san. Bugün kalmanıza gerek yok."
"Eh?"
Öyleyse ne demeye geldik buraya?
Imamura-sensei'nin suratında aptal bir ifade, elinde telefon, gülüyor da gülüyordu.
"Az önce bir kızım olduğunu öğrendim."
"Eeeeeehhh?!!"
"Omedetou gozaimasu*Sensei!"
"Nande, Fujibayashi!? Sana dibime girme dedim."
"Böyle bir anda bile beni azarlayacak mısın Furukawa-san? Sensei'nin bir kızı olmuş!"
Bir kolu Sensei'de, bir kolu Chou'da zıplamaya başlamıştı. Sensei bile bir şey demiyordu. Gülüyorlardı birlikte. Chou da bırakmıştı kendini gülsün. Fujibayashi'nin yanında hiç olmadığı kadar rahattı o an. Bir kolu omzunda...
"Ne, sensei, ona ne isim vereceksiniz?"
"Emiko'ya ne dersiniz sensei?"
Imamura sensei başını salladı. Açık pencereden ılık bir rüzgar içeri girdi. Dışarıda kiraz ağaçlarının görüntüsü harikaydı. Rüzgar çok hoş bir kokuyu da beraberinde getirmişti.
"Ona Kaze* (風) adını vereceğim."
Bir süre odadaki herkes camdan dışarı baktı. Rüzgar o kadar yumuşaktı ki... Chou'nun saçlarını okşuyor, tarıyordu sanki. Gözlerini kapadı.
Fujibayashi...
Elelelerdi. Yeşil bir tepeden aşağı koşuyorlardı. Kahkahalar atıyorlardı.
Kaze...
Gözlerini açtı. Gülümseyerek Fujibayashi'ye döndü.
"Bence çok güzel bir isim. Kawaii, ne?"
"Bence de.."
Hoşgeldin Kaze-chan, dedi içinden Chou, yoroshiku!
***************************************************
Mini Sözlük: ^.^
*Bunkai: Bölüm
*Yoroshiku: Tanıştığımıza sevindim.
*Furukawa-sempai wa kiree: Furukawa-sempai çok güzel.
*Shimatta: Lanet olsun!
*Sumimasen: Özür dilerim.
*Kissou: Kahretsin.
*Arigato gozaimasu: Çok teşekkürler
*Nande yo: Ne yapıyorsun / Neden?
*Omedetou gozaimasu: Tebrikler.
*Kaze: Rüzgar
çok güzel yazmışsın gerçekten ^^ devamını merakla bekliyorum xD
Belki konuşmaları renk kodlarıyla şey yapabilirsin *-* en azından siteye koyarken görünüm açısından daha da hoş görünür ama bir ff için o kadar da önemli bir ayrıntı değil.
Ayrıca bence kendi açtığın sitede okumanın havası oldukça farklı
Belki konuşmaları renk kodlarıyla şey yapabilirsin *-* en azından siteye koyarken görünüm açısından daha da hoş görünür ama bir ff için o kadar da önemli bir ayrıntı değil.
Ayrıca bence kendi açtığın sitede okumanın havası oldukça farklı
İnti-chaaan~~ Kyaah~ Süper teşekkürler ^w^
1. sayfa (Toplam 1 sayfa) [ 7 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |