Uyanış mı?, Diriliş mi? -> Sezon Sonu! Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 28, 29, 30, Sonraki |
|
Yazar
Mesaj
Hahaha! Hepinize teşekkür ederim. Bu arada _aKııN_, maalesef hediye veremem ama neden öyle yazdım; çünkü eğer bu seçenek olursa daha kolay yazarım fakat bence bu olmamalı. Yoksa elimde en sert kişiler bile bir aşk adamı olabiliyor. Ama tabi ki Lavie'yi çok sevdiğim ve kendime benzettiğim için onun Sasuke il aşık olması işini sadece kafamdan kurmakla, hayal etmekle yetiniyorum.
Gelelim prensese... Merak etme, Shippuuden'e dek ölmez bu kız. Ölemez. Zaten baş karakter olan kişi nasıl ölsün? Bu ilk bölümde Naruto'nun ölmesi gibi birşey olurdu. Sen hiiç mi hiç merak etme.
Gelelim prensese... Merak etme, Shippuuden'e dek ölmez bu kız. Ölemez. Zaten baş karakter olan kişi nasıl ölsün? Bu ilk bölümde Naruto'nun ölmesi gibi birşey olurdu. Sen hiiç mi hiç merak etme.
''Haruki suzukeru, Allen!''
''Zavallı şeytan, ruhunun kurtarılmasına izin ver!''
Zaten Sasuke kabadayı olsa, ben yine aşk adamı yaparım. Çünkü birkaç kere öyle yaptım. Ama senin fikrin de güzel. Fakat ben aklımda çoktan kurdum. O yüzdeeeen biraz bekleyeceksiniz sabırla.
''Haruki suzukeru, Allen!''
''Zavallı şeytan, ruhunun kurtarılmasına izin ver!''
Opening: ''Umutsuz Fısıltı''
Yağmurlar yağar nefretler üstüne...
Güller fısıldar sevgiyi rüzgara...
Kar tanesi ile umutları uçuşur gökyüzüne...
Ve sevgi yeşertir aşkı, minicik gülümsemelerde...
Acının umutsuz fısıltısı ile,
Kıskanır deniz, bulutları Ay'dan...
Ve kaçar yıldızlar mutluluk ile,
Kara papatyalar açan, nefret diyarlarından...
Bölüm 15 - Misyon
Lotus, kenara çekildi. Lavie artık öldüğünü zannediyordu. Fakat o kadar iyi değildi durumu. ölmeyi diliyordu. Lotus'u tanıyordu fakat onu uzun zamandır unutmuştu. Aşk ve acılardan güç alan bir kıza yem olması, onu çok güzel bir enerji kaynağına dönüştürmüştü Lotus için. Fakat durumu ölecek kadar iyi değildi. Lotus, elinde pembe bir küre yapmıştı. Lavie'ye tekrar yaklaştı ve sol elinin iki parmağını Lavie'nin alnına koydu. Ve o küreyi Lavie'nin göğsüne indirdi. Kızın çığlığı ve acısı dayanılmazdı. Lotus ise onun bu durumundan zevk alıyor, Lavie'nin acısı ile daha da güçlü kılınıyordu. Onun bu yalvarışları, ona ayrı bir zevk veriyordu. Madem kurtulmak için yalvarıyor, bir şart koyalım...
-Lavie, ölmek istiyor musun?
Bu da şimdi sorulacak soru muydu? Lavie acısından ağlarken hem de...
- EVET! Tanrım lütfen beni öldür! AAAAAH! Lotus, Allahaşkına lütfen dur! AAAAAH! Lotus, yalvarırım, lütfen! Ahhh! Ühüü ühüü! AHHHHH!
Lotus ise onun bu yakarışlarından mutlu oluyordu. Şimdi yapacağı en can alıcı sürprizi düşündükçe içi içine sığmıyordu.
- O zaman sana ölmen için izin vereceğim fakat sen de bana istediğim ve senden asla elde edemediğim bir şeyi vereceksin. Yoksa sana bu acıyı, ikinci kez yaşatırım. Hem de ona da uygulayarak...
- Hayır! Asla sana söylemem ve vermem. Acıyla ölmek istiyorum. ACIYLA YAŞAMAK İSTİYORUM!!!
Fakat artık ölse bile yararı olmazdı çünkü Ejderha uyanmış, Lotus amacına ulaşmıştı. Lavie'nin gözleri gümüş gümüş parıldadı ve transa geçti. Ejder'i istemsizce çağırıyordu. Ağzından o uğursuz sözler döküldü.
- Shannan No Litu...
- Evvet... Nihahahahaha!
Lotus uğursuz gülüşünü ortaya koyuverdi. O sırada Lavie'nin havadaki ayakları altında bir işaret belirdi. Ardından çok büyük bir ejderha, işaretin içinden çıkmaya başladı ve Lavie'nin etrafında dönerek, Lavie'yi lanetlemeye. Sonra birden, ani bir hareketle ejderha, Lavie'nin içine girdi ve Lavie çok vahşi ve korkunç bir görünüm aldı. Kaslarından dolayı giysileri parçalanmış, dişleri uzamış ve ağzından salyalar akmaya başlamıştı. Derisi ise beyaza çalan bir renk almıştı. Birden saçları da bembeyaz oldu ve çok ama çok uzadı. Sonra da dönüşüm bitince, kızgın gözlerle Lotus'a baktı fakat Lotus yerinde değildi. Onun yerine Naruto, Sasuke ve Sakura vardı. Fakat o kadar gözü dönmüştü ki, onlara saldırdı. Zavallılar ise savundular fakat kimse Ejder'i durduramazdı.
Lavie yaklaşık bir saat onlarla uğraştı. En sonunda Lotus'un sesini duydu. Bir hışım arkasını döndü. Lotus sinsice gülümsüyordu.
- Şunlara yaptığına bak... Onları resmen ölümün eşiğine getirmiştin. Bir de ona aşık olduğunu söylüyordun. Lavie, sen asla bir insan olmadın. Sen bir canavardın ve hep öyle kalacaksın. Hep insan öldüreceksin. Sen bir canavarsın. Üzerinden sevdiği insanın kanları damlayan bir canavar...
Lavie, işte o anda uyandı. Uzun tırnaklı, kanlı ve parçalanmış ellerine baktı. Sonra da küçücük hayallerin yarı cansız bedenlerine... O bir canavardı. Lotus haklıydı. Sonra birden normale döndü. Kolları küçüldü ve saçları siyahlaştı. Tamamen insan formuna geçince ağlayarak Sasuke'nin yanına gitti. Sasuke'nin kafasını kolları arasına aldı. Ağlıyordu sessizce. Bir canavarın akıttığı gözyaşları, Sasuke'nin kanlı yüzüne damlıyordu.
- Ben ne yaptım... Sana... Sana zarar verdim...
Sonra Naruto'ya baktı. O daha kötü bir durumdaydı. Yanına gitti.
- Ben hep küçücük hayalleri çalmak için uğraştım. Hep onların mutluluklarını bozdum...
O ağlayadursun, Lotus, güvenliklere haber vermişti. Lavie'nin kollarını birden birisi yakaladı. Lavie şaşırdı. Ve adam Lavie'nin son sözlerini söyledi. Hem de çok ciddi olarak...
- Küçük hanım, yaklaşık olarak 500 sabıkadan dolayı aranıyorsunuz. Bizimle gelmeniz ve idam edilmeniz çok iyi gelecektir herkese.
Lavie ise direniyor, kurtulmaya çabalıyordu. Ölüm umurunda bile değildi ki. Ölmek zor bile değildi. O sadece onu düşünüyordu. Adamlar onu gittikçe uzaklaştırırken, sadece yarı cansız bedenine, kanlı yüzüne bakıyordu. Ona geri dönmek, onunla ölmek istiyordu.
- Bırakın beni! Ona gideceğim! Onsuz yaşayamam! Lütfen, bırakın da onunla öleyim. Lütfen beni ondan ayırmayın. Bu acıyı kaldıramam!
Fakat artık kimsenin yapabileceği birşey yoktu. O sırada Sasuke gözlerini araladı ve hafifçe konuştu. Ya da kısaca, Lavie'yi öldürdü...
- Lavie...
-Sasuke! Bırakın beni aptallar! Ona gideceğim!
- Lavie... Git ve öl... Seni... İstemiyoruz... Ne diğerleri... Ne de... ben... Git ve öl... Herkese bir iyilik yap ve öl...
Lavie bunları duyar duymaz direnmeyi kesti. Başını eğdi ve 1 haftalığına, yani idam zamanı gelene dek kalacağı küçük hücresine götürüldü. Sessizce ve üzgünce... Artık yaşamanın bir anlamı kalmamıştı...
Ona inanmadıktan sonra sevmenin ve yaşamanın ne gereği vardı ki...
Gelecek Bölümde:
İnanamıyorum! Burası gerçekten berbat. Ama Sasuke benimle ilgilenmiyor. Artık yaşamak istemiyorum. Bir kaçış yolu var. Deneyeceğim. Umarım ölmem(ne kadar istesem de). Bu ahatayı düzelteceğim ve Lotus'a ağzının payını vereceğim. Hücreden kaçacağım ve işler artık değişecek. Tabi umarım.
Ending: ''Sensizce ve Sessizce''
Ölüyorum aşkım...
Ayrılıyorum bu terkedilmişlikten...
Ve yanına geliyorum...
Gümümsüyorum ölürken...
Sızan kanları umursamıyorum...
Tek isteğim, dileğimsin ölürken...
Sıcak kolların arasına,
Teninin hissi parmaklarında geliyorum....
Son kez saçlarının kokusunu kokluyorum bana verdiğin çiçeklerden...
Ölüyorum ben sadece...
Önemli değil ki ölmek, zor bile değil...
Sadece ölüyorum...
Sensizce ve Sessizce...
Yağmurlar yağar nefretler üstüne...
Güller fısıldar sevgiyi rüzgara...
Kar tanesi ile umutları uçuşur gökyüzüne...
Ve sevgi yeşertir aşkı, minicik gülümsemelerde...
Acının umutsuz fısıltısı ile,
Kıskanır deniz, bulutları Ay'dan...
Ve kaçar yıldızlar mutluluk ile,
Kara papatyalar açan, nefret diyarlarından...
Bölüm 15 - Misyon
Lotus, kenara çekildi. Lavie artık öldüğünü zannediyordu. Fakat o kadar iyi değildi durumu. ölmeyi diliyordu. Lotus'u tanıyordu fakat onu uzun zamandır unutmuştu. Aşk ve acılardan güç alan bir kıza yem olması, onu çok güzel bir enerji kaynağına dönüştürmüştü Lotus için. Fakat durumu ölecek kadar iyi değildi. Lotus, elinde pembe bir küre yapmıştı. Lavie'ye tekrar yaklaştı ve sol elinin iki parmağını Lavie'nin alnına koydu. Ve o küreyi Lavie'nin göğsüne indirdi. Kızın çığlığı ve acısı dayanılmazdı. Lotus ise onun bu durumundan zevk alıyor, Lavie'nin acısı ile daha da güçlü kılınıyordu. Onun bu yalvarışları, ona ayrı bir zevk veriyordu. Madem kurtulmak için yalvarıyor, bir şart koyalım...
-Lavie, ölmek istiyor musun?
Bu da şimdi sorulacak soru muydu? Lavie acısından ağlarken hem de...
- EVET! Tanrım lütfen beni öldür! AAAAAH! Lotus, Allahaşkına lütfen dur! AAAAAH! Lotus, yalvarırım, lütfen! Ahhh! Ühüü ühüü! AHHHHH!
Lotus ise onun bu yakarışlarından mutlu oluyordu. Şimdi yapacağı en can alıcı sürprizi düşündükçe içi içine sığmıyordu.
- O zaman sana ölmen için izin vereceğim fakat sen de bana istediğim ve senden asla elde edemediğim bir şeyi vereceksin. Yoksa sana bu acıyı, ikinci kez yaşatırım. Hem de ona da uygulayarak...
- Hayır! Asla sana söylemem ve vermem. Acıyla ölmek istiyorum. ACIYLA YAŞAMAK İSTİYORUM!!!
Fakat artık ölse bile yararı olmazdı çünkü Ejderha uyanmış, Lotus amacına ulaşmıştı. Lavie'nin gözleri gümüş gümüş parıldadı ve transa geçti. Ejder'i istemsizce çağırıyordu. Ağzından o uğursuz sözler döküldü.
- Shannan No Litu...
- Evvet... Nihahahahaha!
Lotus uğursuz gülüşünü ortaya koyuverdi. O sırada Lavie'nin havadaki ayakları altında bir işaret belirdi. Ardından çok büyük bir ejderha, işaretin içinden çıkmaya başladı ve Lavie'nin etrafında dönerek, Lavie'yi lanetlemeye. Sonra birden, ani bir hareketle ejderha, Lavie'nin içine girdi ve Lavie çok vahşi ve korkunç bir görünüm aldı. Kaslarından dolayı giysileri parçalanmış, dişleri uzamış ve ağzından salyalar akmaya başlamıştı. Derisi ise beyaza çalan bir renk almıştı. Birden saçları da bembeyaz oldu ve çok ama çok uzadı. Sonra da dönüşüm bitince, kızgın gözlerle Lotus'a baktı fakat Lotus yerinde değildi. Onun yerine Naruto, Sasuke ve Sakura vardı. Fakat o kadar gözü dönmüştü ki, onlara saldırdı. Zavallılar ise savundular fakat kimse Ejder'i durduramazdı.
Lavie yaklaşık bir saat onlarla uğraştı. En sonunda Lotus'un sesini duydu. Bir hışım arkasını döndü. Lotus sinsice gülümsüyordu.
- Şunlara yaptığına bak... Onları resmen ölümün eşiğine getirmiştin. Bir de ona aşık olduğunu söylüyordun. Lavie, sen asla bir insan olmadın. Sen bir canavardın ve hep öyle kalacaksın. Hep insan öldüreceksin. Sen bir canavarsın. Üzerinden sevdiği insanın kanları damlayan bir canavar...
Lavie, işte o anda uyandı. Uzun tırnaklı, kanlı ve parçalanmış ellerine baktı. Sonra da küçücük hayallerin yarı cansız bedenlerine... O bir canavardı. Lotus haklıydı. Sonra birden normale döndü. Kolları küçüldü ve saçları siyahlaştı. Tamamen insan formuna geçince ağlayarak Sasuke'nin yanına gitti. Sasuke'nin kafasını kolları arasına aldı. Ağlıyordu sessizce. Bir canavarın akıttığı gözyaşları, Sasuke'nin kanlı yüzüne damlıyordu.
- Ben ne yaptım... Sana... Sana zarar verdim...
Sonra Naruto'ya baktı. O daha kötü bir durumdaydı. Yanına gitti.
- Ben hep küçücük hayalleri çalmak için uğraştım. Hep onların mutluluklarını bozdum...
O ağlayadursun, Lotus, güvenliklere haber vermişti. Lavie'nin kollarını birden birisi yakaladı. Lavie şaşırdı. Ve adam Lavie'nin son sözlerini söyledi. Hem de çok ciddi olarak...
- Küçük hanım, yaklaşık olarak 500 sabıkadan dolayı aranıyorsunuz. Bizimle gelmeniz ve idam edilmeniz çok iyi gelecektir herkese.
Lavie ise direniyor, kurtulmaya çabalıyordu. Ölüm umurunda bile değildi ki. Ölmek zor bile değildi. O sadece onu düşünüyordu. Adamlar onu gittikçe uzaklaştırırken, sadece yarı cansız bedenine, kanlı yüzüne bakıyordu. Ona geri dönmek, onunla ölmek istiyordu.
- Bırakın beni! Ona gideceğim! Onsuz yaşayamam! Lütfen, bırakın da onunla öleyim. Lütfen beni ondan ayırmayın. Bu acıyı kaldıramam!
Fakat artık kimsenin yapabileceği birşey yoktu. O sırada Sasuke gözlerini araladı ve hafifçe konuştu. Ya da kısaca, Lavie'yi öldürdü...
- Lavie...
-Sasuke! Bırakın beni aptallar! Ona gideceğim!
- Lavie... Git ve öl... Seni... İstemiyoruz... Ne diğerleri... Ne de... ben... Git ve öl... Herkese bir iyilik yap ve öl...
Lavie bunları duyar duymaz direnmeyi kesti. Başını eğdi ve 1 haftalığına, yani idam zamanı gelene dek kalacağı küçük hücresine götürüldü. Sessizce ve üzgünce... Artık yaşamanın bir anlamı kalmamıştı...
Ona inanmadıktan sonra sevmenin ve yaşamanın ne gereği vardı ki...
Gelecek Bölümde:
İnanamıyorum! Burası gerçekten berbat. Ama Sasuke benimle ilgilenmiyor. Artık yaşamak istemiyorum. Bir kaçış yolu var. Deneyeceğim. Umarım ölmem(ne kadar istesem de). Bu ahatayı düzelteceğim ve Lotus'a ağzının payını vereceğim. Hücreden kaçacağım ve işler artık değişecek. Tabi umarım.
Ending: ''Sensizce ve Sessizce''
Ölüyorum aşkım...
Ayrılıyorum bu terkedilmişlikten...
Ve yanına geliyorum...
Gümümsüyorum ölürken...
Sızan kanları umursamıyorum...
Tek isteğim, dileğimsin ölürken...
Sıcak kolların arasına,
Teninin hissi parmaklarında geliyorum....
Son kez saçlarının kokusunu kokluyorum bana verdiğin çiçeklerden...
Ölüyorum ben sadece...
Önemli değil ki ölmek, zor bile değil...
Sadece ölüyorum...
Sensizce ve Sessizce...
''Haruki suzukeru, Allen!''
''Zavallı şeytan, ruhunun kurtarılmasına izin ver!''
Opening: ''Umutsuz Fısıltı''
Yağmurlar yağar nefretler üstüne...
Güller fısıldar sevgiyi rüzgara...
Kar tanesi ile umutları uçuşur gökyüzüne...
Ve sevgi yeşertir aşkı, minicik gülümsemelerde...
Acının umutsuz fısıltısı ile,
Kıskanır deniz, bulutları Ay'dan...
Ve kaçar yıldızlar mutluluk ile,
Kara papatyalar açan, nefret diyarlarından...
Bölüm 15 - Cesaret Dayanırsa
Dalgaların sesleri, karanlık duvarlarda yankılanıyordu. Bu sırada iki damla gözyaşı, sessizce zindanın asla eskimeyen prangalarına düştüler. parıldadılar son kez umutsuzca...
O sırada, zindanın demir kapısı gıcırdadı. O ise başını kaldırıp bakmaya bile tenezzül etmedi. Edemedi. Bütün umudunu yitirmişti. Ama karşısında iki kişinin durduğunu anlamıştı. Birisi sessizce fısıldadı.
- Cesaretin dayanırsa yüzüme bak.
Hafifçe başını kaldırdı. Gözleri sanki onu rahat bırakmalarını söylüyordu. Gelen kişi, korktuğu idi.
- Sana söyleyecek lafım yok. Defol pislik.
- Bana bak kızım. Buradan kaçabilirsin ve ben de Sasuke'ciğini iyileştiririm. Ama beni takip edeceksin.
Lavie'nin şansı yoktu. İyi madem... Bileklerindeki prangaları kolayca kırdı ve önündeki parmaklıkları basitmiş gibi kırdı. Lotus'a yaklaştı ve ani bir hareketle onu yakasından kavrayıp havaya kaldırdı.
- Tekrar bir oyun oynayacak olursan...
- Merak etme. Sadece niyetim seni kurtarmak. Bunun için para alıyorum diye yapıyorum, bunu bilesin.
Ne salak bir kızmış bu Lotus... Para için ruhunu bile satacak...
Yavaş yavaş ilerliyorlardı. Birden Lotus, sağ koridora doğru bir kunai fırlattı. Lavie, o tarafa baktığında, bir ANBU savaşçısının onlara doğru gelmekte olduğunu gördü. Lotus ise ona talimat vermekle meşguldü.
- Ne yapman gerektiğini biliyorsun...
Lavie, parmaklarından çıkan ani bir şimşek ile onu küle çevirdi. Lotus birden kolundan yakaladı ve sağ tarafa doğru koştular. Zindan merdivenlerini üçer beşer tırmandılar. O sırada bir ANBU ordusu onları yakaladı. Lotus'un ise iyi bir planı vardı.
- Güle güle şapşal veletler. Beni yakalayabileceğinizi zannetmiyordunuz, değil mi? Hah, hepinizi yere devirirdim ama, bu şerefi sana bırakıyorum Lavie'ciğim!
Lavie, bir an afalladı. Lotus aniden yok olmuştu. Artık kaçmanın bir anlamı yoktu. Kendini ANBU'ların ellerine bıraktı.
- Bu girişiminden dolayı, hemen şimdi diri diri gebertileceksin.
Onu saçından tutup sürükleyerek meydana götürdüler. Boynundan bir ipe astılar fakat ayakları yere değiyordu.
Sasuke, Sakura ve Naruto, Kakashi'den aldıkları haber ile birlikte meydana doğru koşuyorlardı. Cellada, bu canavarlık için Lotus'un suçlu olduğunu açıklayacaklardı. Fakat biraz gecikmişlerdi. Oraya vardıklarında, cellat, orağa benzeyen kocaman bıçağını çekti ve Lavie'nin kafasını boynundan ayırdı. Sakura ve Naruto arka tarafta oldukları için görmemişlerdi. Fakat Sasuke olan biteni görmüştü. Yüzüne gözüne kan bile sıçramıştı. O bakışlar... Lavie, başı kesilmeden önce Sasuke'yi görmüş ve ona birşey söylemek için ağzını açmıştı fakat... Şu anda ölüydü. sasuke dehşete düşmüştü. Neden onun olduğu her yerde katliam olmak zorundaydı? Yavaşça Lavie'nin ikiye ayrılmış bedenine yaklaştı. Herkes başlarına toplanmıştı. Kusanlar, bayılanlar, hatta ağlayanlar oldu. Sasuke ise umursamıyordu bile. Lavie... Neden hep iyiler ölür ki sanki?...
Fakat birden, yıldızlar kadar mucizevi birşey oldu. Lavie'nin vücudu, düştüğü yerde kaydı ve kafayla birleşti. Lavie ise ardından gözlerini araladı. Sasuke oldu ilk gördüğü şey. Gözleri yaşlı bir Sasuke... Umutlarını unutmuş bir Sasuke... Yağmur da başlamıştı üstelik. İkisinin de üstünden kanlar akıyorlardı. Kanlar, imkansızların kaynağı toprağa karışıyorlardı. Lavie gözlerini belli olacak kadar araladı.
Sasuke artık hayatında değer verebileceği hiç birşeyin kalmadığını zannetmişti bir an için. Ama Lavie'nin o derin zümrütyeşili gözleri onun için sevgi çağrısı olmuştu. Lavie'ye sıkıca sarıldı. Hala ağlıyordu. Lavie ise şaşırmıştı. o da Sasuke'yi teselli edercesine sarıldı. Birden Sasuke, Lavie'nin kollarından sıyrıldı. Pespembe olmuş yanaklarını avuşları içine aldı ve Lavie'nin kırmızı dudaklarıyla buluştu. Lavie şaşkınlıktan ne yapacağını bilemedi. Sonra o da, kollarını Sasuke'nin boynuna doladı. Sasuke hala onu bırakmamıştı. O da Sasuke'den ayrılmak istemiyordu.
İki sevgili, yağmurun koruyucu kolları altında, isyan ettiler hayallerden...
Gelecek Bölümde:
İnanamıyorum! Beni affettiler! Sasuke beni seviyor! İlk görevimize başladık! Lotus'un iyi olduğunu sanmıştım ama yine de teşekkür ederim. Sayesinde Sasuke'mi geri kazandım. Ama şimdi yıllarımı geçirdiğim Mist köyüne gideceğiz. Umarım düşündüğüm kişiyi görmem.
Ending: ''Sensizce ve Sessizce''
Ölüyorum aşkım...
Ayrılıyorum bu terkedilmişlikten...
Ve yanına geliyorum...
Gümümsüyorum ölürken...
Sızan kanları umursamıyorum...
Tek isteğim, dileğimsin ölürken...
Sıcak kolların arasına,
Teninin hissi parmaklarında geliyorum....
Son kez saçlarının kokusunu kokluyorum bana verdiğin çiçeklerden...
Ölüyorum ben sadece...
Önemli değil ki ölmek, zor bile değil...
Sadece ölüyorum...
Sensizce ve Sessizce...
Yağmurlar yağar nefretler üstüne...
Güller fısıldar sevgiyi rüzgara...
Kar tanesi ile umutları uçuşur gökyüzüne...
Ve sevgi yeşertir aşkı, minicik gülümsemelerde...
Acının umutsuz fısıltısı ile,
Kıskanır deniz, bulutları Ay'dan...
Ve kaçar yıldızlar mutluluk ile,
Kara papatyalar açan, nefret diyarlarından...
Bölüm 15 - Cesaret Dayanırsa
Dalgaların sesleri, karanlık duvarlarda yankılanıyordu. Bu sırada iki damla gözyaşı, sessizce zindanın asla eskimeyen prangalarına düştüler. parıldadılar son kez umutsuzca...
O sırada, zindanın demir kapısı gıcırdadı. O ise başını kaldırıp bakmaya bile tenezzül etmedi. Edemedi. Bütün umudunu yitirmişti. Ama karşısında iki kişinin durduğunu anlamıştı. Birisi sessizce fısıldadı.
- Cesaretin dayanırsa yüzüme bak.
Hafifçe başını kaldırdı. Gözleri sanki onu rahat bırakmalarını söylüyordu. Gelen kişi, korktuğu idi.
- Sana söyleyecek lafım yok. Defol pislik.
- Bana bak kızım. Buradan kaçabilirsin ve ben de Sasuke'ciğini iyileştiririm. Ama beni takip edeceksin.
Lavie'nin şansı yoktu. İyi madem... Bileklerindeki prangaları kolayca kırdı ve önündeki parmaklıkları basitmiş gibi kırdı. Lotus'a yaklaştı ve ani bir hareketle onu yakasından kavrayıp havaya kaldırdı.
- Tekrar bir oyun oynayacak olursan...
- Merak etme. Sadece niyetim seni kurtarmak. Bunun için para alıyorum diye yapıyorum, bunu bilesin.
Ne salak bir kızmış bu Lotus... Para için ruhunu bile satacak...
Yavaş yavaş ilerliyorlardı. Birden Lotus, sağ koridora doğru bir kunai fırlattı. Lavie, o tarafa baktığında, bir ANBU savaşçısının onlara doğru gelmekte olduğunu gördü. Lotus ise ona talimat vermekle meşguldü.
- Ne yapman gerektiğini biliyorsun...
Lavie, parmaklarından çıkan ani bir şimşek ile onu küle çevirdi. Lotus birden kolundan yakaladı ve sağ tarafa doğru koştular. Zindan merdivenlerini üçer beşer tırmandılar. O sırada bir ANBU ordusu onları yakaladı. Lotus'un ise iyi bir planı vardı.
- Güle güle şapşal veletler. Beni yakalayabileceğinizi zannetmiyordunuz, değil mi? Hah, hepinizi yere devirirdim ama, bu şerefi sana bırakıyorum Lavie'ciğim!
Lavie, bir an afalladı. Lotus aniden yok olmuştu. Artık kaçmanın bir anlamı yoktu. Kendini ANBU'ların ellerine bıraktı.
- Bu girişiminden dolayı, hemen şimdi diri diri gebertileceksin.
Onu saçından tutup sürükleyerek meydana götürdüler. Boynundan bir ipe astılar fakat ayakları yere değiyordu.
Sasuke, Sakura ve Naruto, Kakashi'den aldıkları haber ile birlikte meydana doğru koşuyorlardı. Cellada, bu canavarlık için Lotus'un suçlu olduğunu açıklayacaklardı. Fakat biraz gecikmişlerdi. Oraya vardıklarında, cellat, orağa benzeyen kocaman bıçağını çekti ve Lavie'nin kafasını boynundan ayırdı. Sakura ve Naruto arka tarafta oldukları için görmemişlerdi. Fakat Sasuke olan biteni görmüştü. Yüzüne gözüne kan bile sıçramıştı. O bakışlar... Lavie, başı kesilmeden önce Sasuke'yi görmüş ve ona birşey söylemek için ağzını açmıştı fakat... Şu anda ölüydü. sasuke dehşete düşmüştü. Neden onun olduğu her yerde katliam olmak zorundaydı? Yavaşça Lavie'nin ikiye ayrılmış bedenine yaklaştı. Herkes başlarına toplanmıştı. Kusanlar, bayılanlar, hatta ağlayanlar oldu. Sasuke ise umursamıyordu bile. Lavie... Neden hep iyiler ölür ki sanki?...
Fakat birden, yıldızlar kadar mucizevi birşey oldu. Lavie'nin vücudu, düştüğü yerde kaydı ve kafayla birleşti. Lavie ise ardından gözlerini araladı. Sasuke oldu ilk gördüğü şey. Gözleri yaşlı bir Sasuke... Umutlarını unutmuş bir Sasuke... Yağmur da başlamıştı üstelik. İkisinin de üstünden kanlar akıyorlardı. Kanlar, imkansızların kaynağı toprağa karışıyorlardı. Lavie gözlerini belli olacak kadar araladı.
Sasuke artık hayatında değer verebileceği hiç birşeyin kalmadığını zannetmişti bir an için. Ama Lavie'nin o derin zümrütyeşili gözleri onun için sevgi çağrısı olmuştu. Lavie'ye sıkıca sarıldı. Hala ağlıyordu. Lavie ise şaşırmıştı. o da Sasuke'yi teselli edercesine sarıldı. Birden Sasuke, Lavie'nin kollarından sıyrıldı. Pespembe olmuş yanaklarını avuşları içine aldı ve Lavie'nin kırmızı dudaklarıyla buluştu. Lavie şaşkınlıktan ne yapacağını bilemedi. Sonra o da, kollarını Sasuke'nin boynuna doladı. Sasuke hala onu bırakmamıştı. O da Sasuke'den ayrılmak istemiyordu.
İki sevgili, yağmurun koruyucu kolları altında, isyan ettiler hayallerden...
Gelecek Bölümde:
İnanamıyorum! Beni affettiler! Sasuke beni seviyor! İlk görevimize başladık! Lotus'un iyi olduğunu sanmıştım ama yine de teşekkür ederim. Sayesinde Sasuke'mi geri kazandım. Ama şimdi yıllarımı geçirdiğim Mist köyüne gideceğiz. Umarım düşündüğüm kişiyi görmem.
Ending: ''Sensizce ve Sessizce''
Ölüyorum aşkım...
Ayrılıyorum bu terkedilmişlikten...
Ve yanına geliyorum...
Gümümsüyorum ölürken...
Sızan kanları umursamıyorum...
Tek isteğim, dileğimsin ölürken...
Sıcak kolların arasına,
Teninin hissi parmaklarında geliyorum....
Son kez saçlarının kokusunu kokluyorum bana verdiğin çiçeklerden...
Ölüyorum ben sadece...
Önemli değil ki ölmek, zor bile değil...
Sadece ölüyorum...
Sensizce ve Sessizce...
''Haruki suzukeru, Allen!''
''Zavallı şeytan, ruhunun kurtarılmasına izin ver!''
2. sayfa (Toplam 30 sayfa) [ 296 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |