Neo-Nazi kavramının ve "kutsal aryan ırkı"nın bir nevi 20. yüzyıl yansımasını görüyoruz bu filmde ve bir nevi ikinci dünya savaşındaki o faşist düşüncenin göbeğine oturuyoruz. edward norton'un şahane oyunculuğunun yanısıra hikaye örgüsüyle de gerçekten şahane bir film. vaktiyle KKK ( Ku klux Klan) ile başlamış "cadı avlarının" sonucu olan tepki olarak yansıtılmış, şiddet ve psikoloji bakımından tatmin edici....

izlenilmesi gerek. hatta arşive eklenip ileride torun torbaya bile izletilebilir.

Filmin sonunu beğenmeyenler çok ancak mesajın asıl verildiği kısım sonuydu. Yeni nesli nefret ile yetiştirmenin onlara yalnızca zarar vereceğini anlatıyor film. Bu nefret yüzünden iki gencin hayatının saçma sapan bir şekilde mahvolması izliyoruz son kısımda. Danny'nin başına gelenlerin ve yaptıklarının suçlusu abisi, abisinin başına gelenlerin ve yaptıklarının suçlusu ise babalarıydı. Bu açıdan baba olmanın, abi olmanın veya kısacası bir büyük olmanın aslında ne derece hassas bir iş olduğunu hatırlatıyor; bu da övgüyü hak ettiği noktalardan biri. Filmin ırkçılığı sadece "gariban zenciler" şeklinde değil, çok yönlü bir biçimde işlemiş olması da filmi iyi yapan etkenlerden.

Son kısım iyi düşünülmüş derim. Lakin film boyunca çılgın atan Edward Norton'ın son sahnede kötü bir oyunculuk çıkarmış olması üzücü. En etkileyici performansı sergilediği kısım ise teslim olurken attığı o gurur dolu bakıştı sanırım.

Not: Küçük kız kardeş de pek bir sevimliydi