Garip Karşılaşma Sayfaya git: 1, 2, 3, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Dumatra&Riyoshi Jintae & Dante
Saklı Yağmur Köyünün hemen girişindeki tehlikeli ormandasınız (neden geldiğinizi isteğinize göre belirleyin sığınma-saklanma-kafa dinleme vs. ilk rpleriniz ormana gelişinizin hikayesini ve ormanda hissettiğiniz şeyleri içerecek) uçsuz bucaksız balta girmemiş bu ormanda tek su ve sürekli sesin kaynağı olan bir dere mevcut. Su temiz görünüyor, etraftaki ağaçların bazılarından aşağıya doğru yemişler sarkıyor ve hava aydınlık. Yine de sık orman örtüsü öğlen vakti olmasına rağmen kasvetli bir ortam oluşmasına neden oluyor. Yaprakların hareketi rüzgarın batı yönünden estiğini gösteriyor ve arada sırada öten birkaç kuş sesi duyuluyor.
Saklı Yağmur Köyünün hemen girişindeki tehlikeli ormandasınız (neden geldiğinizi isteğinize göre belirleyin sığınma-saklanma-kafa dinleme vs. ilk rpleriniz ormana gelişinizin hikayesini ve ormanda hissettiğiniz şeyleri içerecek) uçsuz bucaksız balta girmemiş bu ormanda tek su ve sürekli sesin kaynağı olan bir dere mevcut. Su temiz görünüyor, etraftaki ağaçların bazılarından aşağıya doğru yemişler sarkıyor ve hava aydınlık. Yine de sık orman örtüsü öğlen vakti olmasına rağmen kasvetli bir ortam oluşmasına neden oluyor. Yaprakların hareketi rüzgarın batı yönünden estiğini gösteriyor ve arada sırada öten birkaç kuş sesi duyuluyor.
Karakter ismi: Dumatra
Cinsiyet: Belirsiz
Yaş: Belirsiz
Görünüş: Uzun koyu saç, orta boy, soluk yüz
Kıyafetler: Tüm ayağını kaplayan iyi materyalden yapılmış kahverengi koruyucu sandaletler, diz kapağının üstüne kadar gelen sıcak tutan kumaştan siyah tayt, kolsuz kahverengi yelek
Dumatra uzun yıllar Su Ülkesinde yaşamıştı. Fakat ailesel sorunlardan dolayı bu Ülke'yi terk etmeye karar verdi. İlk yolculuğunu hemen yanı başındaki adaya bir gemi aracılığıyla yaptı.
Gemideki yolcuğunda Ateş Ülkesi'nden bir kaç arkadaş edinmiş ve onlara uyarak bir kaç sene Ateş Ülkesi'nde takıldıktan sonra, artık bu ülkede de kalamayacağına karar vermişti.
Dumatra tüm tanıdığı ve bildiği insanları ve eşyaları geride bırakmış, kendine yeni bir ülke arayışı içerisindeydi. Ateş Ülkesinin tüm topraklarını gezdikten bir süre sonra aslında bu Ülkenin hemen komşusu olan Yağmur Ülkesini keşfetmesi çok uzun zaman almadı..
Tehlikeli ormana adımını atar atmaz yüzünde tanımı yapılamayacak bir huzur ve mutluluğun izleri okunmaya başladı. Tam o esnada gök gürledi ve yağmur tanecikleri soluk yüzüne ve koyu saçlarına konmaya başladı.
Dumatra kafasını gökyüzüne doğru kaldırdı. Kollarını olabildiğince açtı. Yağmur hızını arttırmıştı. İçinde yeni bir kişiliğin doğduğunu hissediyordu Dumatra..
Dumatra içindeki su elementlerinin tekrar doğduğunu hissetmeye başladı. Ana vatanına sonunda kavuşmuş olabilir miydi?
Cinsiyet: Belirsiz
Yaş: Belirsiz
Görünüş: Uzun koyu saç, orta boy, soluk yüz
Kıyafetler: Tüm ayağını kaplayan iyi materyalden yapılmış kahverengi koruyucu sandaletler, diz kapağının üstüne kadar gelen sıcak tutan kumaştan siyah tayt, kolsuz kahverengi yelek
Dumatra uzun yıllar Su Ülkesinde yaşamıştı. Fakat ailesel sorunlardan dolayı bu Ülke'yi terk etmeye karar verdi. İlk yolculuğunu hemen yanı başındaki adaya bir gemi aracılığıyla yaptı.
Gemideki yolcuğunda Ateş Ülkesi'nden bir kaç arkadaş edinmiş ve onlara uyarak bir kaç sene Ateş Ülkesi'nde takıldıktan sonra, artık bu ülkede de kalamayacağına karar vermişti.
Dumatra tüm tanıdığı ve bildiği insanları ve eşyaları geride bırakmış, kendine yeni bir ülke arayışı içerisindeydi. Ateş Ülkesinin tüm topraklarını gezdikten bir süre sonra aslında bu Ülkenin hemen komşusu olan Yağmur Ülkesini keşfetmesi çok uzun zaman almadı..
Tehlikeli ormana adımını atar atmaz yüzünde tanımı yapılamayacak bir huzur ve mutluluğun izleri okunmaya başladı. Tam o esnada gök gürledi ve yağmur tanecikleri soluk yüzüne ve koyu saçlarına konmaya başladı.
Dumatra kafasını gökyüzüne doğru kaldırdı. Kollarını olabildiğince açtı. Yağmur hızını arttırmıştı. İçinde yeni bir kişiliğin doğduğunu hissediyordu Dumatra..
Dumatra içindeki su elementlerinin tekrar doğduğunu hissetmeye başladı. Ana vatanına sonunda kavuşmuş olabilir miydi?
Kanlı Kiri'nin kirli sokakları... Ölümün kokusu sarmıştı dört bir yanını. Burada geçirilen her gün insanın zihnini, ruhunu yavaş yavaş zehirliyordu. Tüm kabusların gerçek olduğu bir dünya gibi. Güneşin bile doğarken tereddüt ettiği şehir.
Dante, biraz kafasını dinlemek için bu şehirden uzaklaşmaya karar vermişti. Bir elinde yanından hiç ayırmadığı aile yadigarı kunaisi, diğer elinde yakınlardaki manavdan aşırdığı bu şehir kadar çürük elma ile Kiri'nin sisli, balta girmemiş ormanlarına doğru yola koyuldu. Kısa bir yolculuğun ardından nefesini kesecek kadar yoğun sis ile buluşunca istediği yere vardığını anlamıştı. ormanın en sık yeri burası olmalıydı ki öğlen saatleri olmasına rağmen tüm ormanı kasvetli bir hava sarmıştı.
Dante sadece çürük yerleri kalmış elmayı yakınlardan sesi gelen dereye doğru fırlattıktan sonra yakınındaki en yüksek ağaca hızlı bir şekilde tırmandı. Yeterli yüksekliğe ulaştığında hızlı bir şekilde etrafı kolaçan etti. Evet, bu ıssız görünen ormanın derinliklerinde olabilirdi ama unutmaması gereken birşey vardı. Hala Kiri'nin sınırları içerisindeydi.
Bir süre ormanın sessizliğini dinledikten sonra. tehlike oluşturacak bir tehditin etrafta bulunmadığına karar verdi ve zihni kadar yorgun olan bedenini sert bir şekilde kalın dalın üzerine bıraktı. Elleri başının arkasında sanki bir çayırda yatarcasına rahattı Dante bu yükseklikte yattığı dalın üzerinde. Nede olsa yılları sokaklarda ve kuytu çatılarda geçmişti. Bu dal onun için konforlu bile sayılabilirdi.
Dante olduğu yerde gözlerini kapatarak etrafı dinlemeye başladı. Çok yakınında akan dere huzur vericiydi, batıdan esen rüzgarla gelen kuş sesleride dereye eşlik ediyordu. Kuş sesleri giderek çoğaldı Dantenin zihninde, çoğaldıkça çoğaldılar ve sonunda kafasının için bir vızıldama duymaya başladı. Vızıldama sesleri zihninde etrafta uçuşan kunailere dönüştü. Her kunai bir kuşa saplanmıştı. KUşlar artık ötmüyor, çığlık atıyorlardı. Dere kükremeye başlamıştı. Hepsini öldürün diyordu. Kan. Gözleri tekrar kanla doluyordu. Gözlerini açmak istiyordu ama açamıyordu. Kuşlar artık çığlık atmıyordu. Danteye bağırıyorlardı. Ailesinin, sevdiklerinin, masum köylülerin Bağırışları...
Dante hızla olduğu yerde sıçradı ve düşmemek için yandaki, çirkin bir cadının burnunu andıran dala tutunarak dengesini sağlamaya çalıştı. Boşta kalan eliyle de çoktan arka cebindeki kunaisini çıkarmıştı. Bir süre savunma pozisyonunda, hızlı hızlı soluyarak bekledikten sonra Dante gördüğü rüyanın etkisinden sıyrıldı ve ağaçtan atlayarak yüzünü yıkamak için dereye doğru yürümeye başladı. Lanet rüyalar burada bile peşini bırakmıyordu.
Dante, biraz kafasını dinlemek için bu şehirden uzaklaşmaya karar vermişti. Bir elinde yanından hiç ayırmadığı aile yadigarı kunaisi, diğer elinde yakınlardaki manavdan aşırdığı bu şehir kadar çürük elma ile Kiri'nin sisli, balta girmemiş ormanlarına doğru yola koyuldu. Kısa bir yolculuğun ardından nefesini kesecek kadar yoğun sis ile buluşunca istediği yere vardığını anlamıştı. ormanın en sık yeri burası olmalıydı ki öğlen saatleri olmasına rağmen tüm ormanı kasvetli bir hava sarmıştı.
Dante sadece çürük yerleri kalmış elmayı yakınlardan sesi gelen dereye doğru fırlattıktan sonra yakınındaki en yüksek ağaca hızlı bir şekilde tırmandı. Yeterli yüksekliğe ulaştığında hızlı bir şekilde etrafı kolaçan etti. Evet, bu ıssız görünen ormanın derinliklerinde olabilirdi ama unutmaması gereken birşey vardı. Hala Kiri'nin sınırları içerisindeydi.
Bir süre ormanın sessizliğini dinledikten sonra. tehlike oluşturacak bir tehditin etrafta bulunmadığına karar verdi ve zihni kadar yorgun olan bedenini sert bir şekilde kalın dalın üzerine bıraktı. Elleri başının arkasında sanki bir çayırda yatarcasına rahattı Dante bu yükseklikte yattığı dalın üzerinde. Nede olsa yılları sokaklarda ve kuytu çatılarda geçmişti. Bu dal onun için konforlu bile sayılabilirdi.
Dante olduğu yerde gözlerini kapatarak etrafı dinlemeye başladı. Çok yakınında akan dere huzur vericiydi, batıdan esen rüzgarla gelen kuş sesleride dereye eşlik ediyordu. Kuş sesleri giderek çoğaldı Dantenin zihninde, çoğaldıkça çoğaldılar ve sonunda kafasının için bir vızıldama duymaya başladı. Vızıldama sesleri zihninde etrafta uçuşan kunailere dönüştü. Her kunai bir kuşa saplanmıştı. KUşlar artık ötmüyor, çığlık atıyorlardı. Dere kükremeye başlamıştı. Hepsini öldürün diyordu. Kan. Gözleri tekrar kanla doluyordu. Gözlerini açmak istiyordu ama açamıyordu. Kuşlar artık çığlık atmıyordu. Danteye bağırıyorlardı. Ailesinin, sevdiklerinin, masum köylülerin Bağırışları...
Dante hızla olduğu yerde sıçradı ve düşmemek için yandaki, çirkin bir cadının burnunu andıran dala tutunarak dengesini sağlamaya çalıştı. Boşta kalan eliyle de çoktan arka cebindeki kunaisini çıkarmıştı. Bir süre savunma pozisyonunda, hızlı hızlı soluyarak bekledikten sonra Dante gördüğü rüyanın etkisinden sıyrıldı ve ağaçtan atlayarak yüzünü yıkamak için dereye doğru yürümeye başladı. Lanet rüyalar burada bile peşini bırakmıyordu.
Spoiler:
Sık bitki örtüsünün neden olduğu loş atmosfer batı ufkundan gelen kara bulutlarla iyice kalınlaşmıştı, yağmur damlalarının habercisi bir gök gürültüsü duyuldu. Bu gök gürültüsü aynı zamanda Dante adlı ninjanın uyanmasına vesile olmuştu. Huzursuzlanan birkaç kuş iki ninjanın arasında kaldıklarını fark edip aceleyle kanat çırptılar ormanın daha tekin görünen yerlerine doğru, bu hareket birbirlerinden şimdiye kadar haberdar olmayan shinobilerin dikkatini çekti. Yüksek sesle akan nehrin iki yakasındaki iki shinobi, birbirlerini aynı anda gördüler. Nitekim ikisi de de diğerinin ne yapacağını kestiremiyor gibi görünüyordu.
Ormanın kendi loşluğu yetmezmiş gibi şimdi de kara bulutlar, avlarının ölmesini bekleyen akbabalar gibi Dante'nin tepesinde dolanmaya başlamıştı. Bulutlar kendi arasında homuranmaya başlamışlardı. Yağmur çok yakındaydı ve Dante ıslanmayı hiç sevmezdi. Biran önce yağmurdan korunmak için kendine sığıncak bir yer bulmalıydı. Geldiği yönde herhangi mağara benzeri bir yer görmemişti. Belki derenin karşı tarafında sığınacak bir yer bulabilirdi. Dante, tüm sakinliğini kaybedip kükreyerek akmaya başlayan dereye doğru adımlarını hızlandırdı.
Derenin kenarına geldiğinde hafifçe çömelerek bir avuç suyu suratına vurdu. Henüz gördüğü kabusun etkisinden tam olarak kurtulamamıştı. Soğuk dere suyu kendisine gelmesini sağlayabilirdi. ikinci avuç suyu almak için dereye uzandığında Dante kara bulutlara rağmen sakinliğini kaybetmeyen kuşların bir anda uçarak oradan uzaklaştığını farketti.
Dante sol elini yavaşça arka cebine uzattı ve tüm soğukluğu ile güven veren kunaisini sımsıkı kavradı. Ani hareket yapmamaya dikkat ederek yavaşça olduğu yerde doğruldu. Kuşların şüpheli hareketini anlamak için etrafı hafifçe süzdü ama fazla zorlanmadan aradığını bulmuştu. İşte taam karşısında, derenin diğer tarafında bir sülüet vardı ve yavaşça dereye doğru yaklaşıyordu.
Derenin kenarına geldiğinde hafifçe çömelerek bir avuç suyu suratına vurdu. Henüz gördüğü kabusun etkisinden tam olarak kurtulamamıştı. Soğuk dere suyu kendisine gelmesini sağlayabilirdi. ikinci avuç suyu almak için dereye uzandığında Dante kara bulutlara rağmen sakinliğini kaybetmeyen kuşların bir anda uçarak oradan uzaklaştığını farketti.
Dante sol elini yavaşça arka cebine uzattı ve tüm soğukluğu ile güven veren kunaisini sımsıkı kavradı. Ani hareket yapmamaya dikkat ederek yavaşça olduğu yerde doğruldu. Kuşların şüpheli hareketini anlamak için etrafı hafifçe süzdü ama fazla zorlanmadan aradığını bulmuştu. İşte taam karşısında, derenin diğer tarafında bir sülüet vardı ve yavaşça dereye doğru yaklaşıyordu.
Spoiler:
Dumatra Yağmur'dan nasibini aldıktan hemen sonra en yakınındaki ağaca yatay olarak tırmanmış ve bir dalın üstünde dikey pozisyonda bekleyedurmuştu.
Dumatra gözlerini boşluğa dikmiş, akan her yağmur damlasına ayrı bir şekilde odaklanmaya çalışıyordu. Dumatra yüzünü ekşitti.
'Güç' sözü ağzından döküldü.
Gözlerini kapayan Dumatra, sahip olduğu ninja gücünü ölçmek için bir kaç alıştırma yapmaya karar vermişti. İnce bir dalın üzerinde durmaktaydı. Yağmur hızını arttırmış, koyu saçlarının üzerine bir ağırlık gibi çökmüştü. Deriden kahverengi yeleği göğsünün üşümesini engelliyor, kalbinin atışları ve kanının tüm vücudundaki sıcak dolaşımı Dumatrayı ısıtmaya yetiyordu.
Dumatra gözlerini kapadı. Sol ayağını sağ diz kapağının üzerine gelecek şekilde dikine kaldırdı. Bu pozisyonda ne kadar süre kalabileceği onun şu anki dengesini gösterecekti. Dumatra düşecek gibi olduğunu hissettiği için kollarını iki yana açtı. Yüzünü ekşitti..
'Olmuyor işte, olmuyor, dengem yeterli değil..'
Dumatra hırçın bir şekilde daldan atladı ve hemen yanıbaşında bulunan dereye bir göz attı. Olamaz... Orada biri vardı.. Hiç de hazırlıklı değildi..
Dumatra'nın kalp atışları son hızla yükselmeye devam ediyordu.
Dumatra gözlerini boşluğa dikmiş, akan her yağmur damlasına ayrı bir şekilde odaklanmaya çalışıyordu. Dumatra yüzünü ekşitti.
'Güç' sözü ağzından döküldü.
Gözlerini kapayan Dumatra, sahip olduğu ninja gücünü ölçmek için bir kaç alıştırma yapmaya karar vermişti. İnce bir dalın üzerinde durmaktaydı. Yağmur hızını arttırmış, koyu saçlarının üzerine bir ağırlık gibi çökmüştü. Deriden kahverengi yeleği göğsünün üşümesini engelliyor, kalbinin atışları ve kanının tüm vücudundaki sıcak dolaşımı Dumatrayı ısıtmaya yetiyordu.
Dumatra gözlerini kapadı. Sol ayağını sağ diz kapağının üzerine gelecek şekilde dikine kaldırdı. Bu pozisyonda ne kadar süre kalabileceği onun şu anki dengesini gösterecekti. Dumatra düşecek gibi olduğunu hissettiği için kollarını iki yana açtı. Yüzünü ekşitti..
'Olmuyor işte, olmuyor, dengem yeterli değil..'
Dumatra hırçın bir şekilde daldan atladı ve hemen yanıbaşında bulunan dereye bir göz attı. Olamaz... Orada biri vardı.. Hiç de hazırlıklı değildi..
Dumatra'nın kalp atışları son hızla yükselmeye devam ediyordu.
Dante adlı shinobi karşısında birini gördüğüne şaşırmış gibiydi, yine de hazırlıksız yakalanmış sayılmazdı çünkü çoktan silahını hazırlamıştı. Şimdi asıl sorun karşısındaki kişinin onun için bir tehdit unsuru oluşturup oluşturmadığını anlamaktı, bunu anlamak için ise yapabileceği iki şey vardı. Birincisi, kaçak ninjaların yolları kesiştiğinde kullandıkları selamı kullanarak çıkarlarıyla çakışmadığı sürece karşısındakine zarar vermeyeceğini belirtmekti. Diğeri ise elindeki kunaiyi rakibine fırlatıp onu hazırlıksız yakalamak ve belki de öldürmekti. Hangisini seçeceğini düşünürken zihninde oluşan gürültü, derenin sesini bile bastırıyordu genç shinobinin.
*Kaçak ninja selamı: Sağ el ile sol el birbirine çapraz şekilde havaya kaldırılır avuçlar karşıya bakar, iki elden birinde kunai ya da benzeri bir ninja silahı tutulur.
*Kaçak ninja selamı: Sağ el ile sol el birbirine çapraz şekilde havaya kaldırılır avuçlar karşıya bakar, iki elden birinde kunai ya da benzeri bir ninja silahı tutulur.
Dante elindeki kunaisini bırakmadan bir süre karşısındaki yabancıyı inceledi. Sonuçta karşısındaki bir tehdit olabilirdi, belkide sadece Dante gibi kafasını dinlemek için ormana gelmiş yorgun bir shinobi de olabilirdi. Ama hangisi olursa olsun Dante'nin gardını düşürmeye niyeti yoktu.
Karşısındaki kişi uzun siyah saçlara ve hayalet görmüş gibi beyaz bir surata sahipti. Üzerindeki siyah tayt, kahve rengi yelek ve karuyucu sandeletler ile bir shinobiye uygun giyinmişti. Yinede giyinimine tezat bir şekilde huzursuzlanmış ve hazırlıksız gibi duruyordu. Gerçek bir shinobi tehlike karşısında asla bu şekilde davranmazdı.Belkide karşısındaki sadece shinobi gibi görünmek isteyen bir acamiydi. Ortada sadece bir gerçek vardı, o da her kim olursa olsun şuan Dante'nin yolunun üzerinde duruyordu ve Dante ıslanmayı hiç sevmezdi.
Dante, kunaisini karşısındaki yabancının görebileceği şekilde cebinden çıkardıktan sonra umursamaz ama tehditkar bir sesle konuşmaya başladı.
"Kim olduğun veya burada ne aradığın beni hiç ilgilendirmez ama şuan yolumun üzerinde duruyorsun ve ben ıslanmayı hiç sevmem."
Karşısındaki kişi uzun siyah saçlara ve hayalet görmüş gibi beyaz bir surata sahipti. Üzerindeki siyah tayt, kahve rengi yelek ve karuyucu sandeletler ile bir shinobiye uygun giyinmişti. Yinede giyinimine tezat bir şekilde huzursuzlanmış ve hazırlıksız gibi duruyordu. Gerçek bir shinobi tehlike karşısında asla bu şekilde davranmazdı.Belkide karşısındaki sadece shinobi gibi görünmek isteyen bir acamiydi. Ortada sadece bir gerçek vardı, o da her kim olursa olsun şuan Dante'nin yolunun üzerinde duruyordu ve Dante ıslanmayı hiç sevmezdi.
Dante, kunaisini karşısındaki yabancının görebileceği şekilde cebinden çıkardıktan sonra umursamaz ama tehditkar bir sesle konuşmaya başladı.
"Kim olduğun veya burada ne aradığın beni hiç ilgilendirmez ama şuan yolumun üzerinde duruyorsun ve ben ıslanmayı hiç sevmem."
Spoiler:
riyoshi arkasında kileri atlatmıştı cantasını açıp bir şeyler atıştırdı bir kaç parçada yuureiye ayırdı. yuureiye etrafı kolaçan et geliyorlarmı diye bak dedi köpek hızla uzaklaştı. gücünü toplamak için derenin kenerına biraz oturdu . nehir boyunca yüzen küçük balılara baktı hepsi bir grup içindeydi bir balık gördü sürüyü dağıttı ne yapacağını bilmeyen balıklar dağılmıştı o an arkadaşlarını kayıp ettiğini hatırladı. gözünü kapadı ve ormanın sesini dinledi . burada yalnız değildi fazla uzakta değil ama yakında değil bir yerlerde birileri vardı. sağ belindeki kılıcı kucağına aldı bağdaş kurdu ve parmağına baktı . küçük bir sıyrık yara ve kabuk yapmış . parmağını suya daldırdı küçük bir balık gelip yara kabuğunu yemeye başladı gıdıklandı biraz sonra parmağını çekip yeter bu kadar doydun demi dedi. diliyle köpek dişini ısladı yeteri kadar dinlendi çakrası yerine geldi. ilk kez yalnız kalmıyordu ama biraz içi buruktu . derin düşüncelere daldı ayağa kalktı yüzünü yıkadı geçti dedi. kaçak tı alın bandını cebinde taşıyordu onu aldı ve sağ kolundaki sıyırığı kapamak için taktı. eşyalarından bir kaçını temizledi. iyi yapmıştı fazladan shuriken almakla çünkü 2 kişi hissetti . arkasından gelenler olduğunu düşündü. çakrasını bu değersizlere harcayamazdı . silahlarını birleştirdi. kılıcını keskinleştirmek için biledi diyerinin üstündeki kanı da suya soktu 2 3 balık hemen yanı başına geldi. birini kuyruğundan tuttu ve uzaklara attı hadi bu sefer de sen yalnız kal dedi ona. biraz yürümek istedi. sesin geldiği yere bakacaktı. hayalet gibi oldu bir anda yapraklara basmıyor çıtırdı çıkarmıyordu. alnına yağmur damlaları düşmeye başladı ağzını açtı ve 2 3 damla ağzına girdi. artık hazırdı farklı kokular alıyordu. burnunun üstünde ki suyu attı ve bir anda 2 shinobi gördü. bunlar arkalarından gelen tipler değildi tehlikeli gibiydiler şimdi olmaz dedi bir klon bırakıp uzakta durmağı yeğledi klonu yere çamura batmıştı ve uzaktakileri iziyordu düşman bunlar be dedi riyoshi. yağmura aldırmadı ve bir ağaca tırmandı daha net görüyordu klonu ve 2 yabancıyı. onlar eğer saldırırsa çekinmeyecem dedi. ama dosta da ihtiyacım var ilk kez bunu hissediyorum dedi. biraz üşüdü kahverengi örtüyü üstüne attı bunu ona annesi vermişti suyu çok geçirmiyordu ama olsun. artık sadece klonu vardı ortada bu sırada hızla yuurei klona koşuyordu fakat çakrayı hissederek ağaca baktı köpek yattı ve beklemeye başladı . klonu cebinden 1 kunai çıkardı ve üstüne bir kaç yazı yazdı patlayıcı bir kunaiye dönüştürdü onu atmamda atmamamda onların elinde dedi ve pusuya geçti. yuurei bu sırada ağacın dibinde bekliyordu.sahibinin en ufak komutunda her şeye saldıracak gibiydi.riyoshi ona döndü ve şşt biraz daha sabır oğlum dedi.
Konoha'nın ANBU ekibi Hokage'nin(bu arada hokage'i 3.hokage olarak sayıyorum çünkü Kanlı sis dönemini konu alıyorsak onun zamanları olmalı) odasına girerler.
ANBU:Hokage-sama, sonunda aramalarımız sonuç verdi.Inuzuka'lı kaçak ninja Riyoshii'nin izini bulduk.Sis köyünün yakınlarındaki bir sık ormanda.Bizden başka iki kişi daha vardı ve onlardan yararlanarak gizliliğimizi koruyup kaçabildik.Sonuçta bizde iki kişiydik.
HOKAGE:Demek öyle,tamam.Çekilebilirsiniz.
(bir süre sonra odaya Makio girer)MAKIO:Hokage-sama, beni çağırmışsınız.
HOKAGE:Evet Makio, yıllar önce köyden kaçan Inuzuka'lı öğrencini hatırlarsın belki Ryoshi.Hani şu genin sınavını geçirtmediğin ikinci genin grubundan.Sonunda izini bulmuşlar.Onunla ilgilenecek en uygun kişi olarak seni gördüm, onunla kişisel olarak ilgilenebilecek ve güç açısından da onunla yarışabilecek tek kişisin.İzleri bulunmuş, sis köyü yakınlarında bir sıklık ormanında.Ekibe gereğin yoktur sanırım?
MAKIO:Hayır Hokage-sama.Tek başıma ilgilenebilirim fakat kişisel olarak onunla ilgilenebileceğim sonucuna nerden vardığınızı anlayamadım.Sadece Genin sınavına soktum o kadar.Ve o benden bir hayli kuşak öncesi.Bunun için Riyoshi ile eşdeğer bir kişi ve ya bir ekip yollamanız daha mantıklı değil mi?O seviyedeki ninjaların tecrübe kazanması için...
HOKAGE:Evet ama bu onun üzerinde bir etki yarattı.Tabii kişisel olarak yine fazla bir rol oynamazsın ama köyde onunla bağlantısı kalan ve onu etkilemiş olan bir tek sen varsın.Ve o 19 yaşında ve bir Chuunin olabilir fakat köyde kalsaydı jounin olabilirdi de.Uzun süredir kaçak yaşıyor ve kendini geliştirmiş olabilir.Onun bir yeteneği var Makio, en uygun kişi sensin.
MAKIO:Tamam Hokage-Sama, onu en kısa zamanda köye getireceğim.(odadan çıkıp Konoha köyünün kapısından çıkar)
Güneş batmak üzeredir ve ağaç dallarında sımsıkı dikili yaprakların bile dayanamayıp beraberinde süzüldüğü sert bir rüzgar vardı.Bulutlar çok grimsiydi, yağmur yağacak gibiydi.Yolculuğu sırasında ise yağmur başlamıştı.Uzun süren bir yolculuktan sonra ise ormanın içine girmişti.
Makio bir süre arama yapar ve Dante ile Dumatra arasından uçuşan bir böcek Makio'nun işaret parmağına konar.
''Söyle bana''der ve böceğinin raporunu anlar.Fakat o ikisinden birinin Ryoshi olup olmadığından emin değildir gidip bakacaktır.O iki kişinin yakınlarındaki en büyük ağacın en yüksek dalında durur fakat o yükseklikten birşey göremez.Bir alttaki dala geçer fakat o dalın o kadar sağlam olmadığını farkeder etmez dal çatırdayıp düşer.Makio ise hemen bir diğer ağacın dalına zıplamıştır fakat o çıtırdama oradaki iki kişininde bunu farketmesine yetmiştir.
ANBU:Hokage-sama, sonunda aramalarımız sonuç verdi.Inuzuka'lı kaçak ninja Riyoshii'nin izini bulduk.Sis köyünün yakınlarındaki bir sık ormanda.Bizden başka iki kişi daha vardı ve onlardan yararlanarak gizliliğimizi koruyup kaçabildik.Sonuçta bizde iki kişiydik.
HOKAGE:Demek öyle,tamam.Çekilebilirsiniz.
(bir süre sonra odaya Makio girer)MAKIO:Hokage-sama, beni çağırmışsınız.
HOKAGE:Evet Makio, yıllar önce köyden kaçan Inuzuka'lı öğrencini hatırlarsın belki Ryoshi.Hani şu genin sınavını geçirtmediğin ikinci genin grubundan.Sonunda izini bulmuşlar.Onunla ilgilenecek en uygun kişi olarak seni gördüm, onunla kişisel olarak ilgilenebilecek ve güç açısından da onunla yarışabilecek tek kişisin.İzleri bulunmuş, sis köyü yakınlarında bir sıklık ormanında.Ekibe gereğin yoktur sanırım?
MAKIO:Hayır Hokage-sama.Tek başıma ilgilenebilirim fakat kişisel olarak onunla ilgilenebileceğim sonucuna nerden vardığınızı anlayamadım.Sadece Genin sınavına soktum o kadar.Ve o benden bir hayli kuşak öncesi.Bunun için Riyoshi ile eşdeğer bir kişi ve ya bir ekip yollamanız daha mantıklı değil mi?O seviyedeki ninjaların tecrübe kazanması için...
HOKAGE:Evet ama bu onun üzerinde bir etki yarattı.Tabii kişisel olarak yine fazla bir rol oynamazsın ama köyde onunla bağlantısı kalan ve onu etkilemiş olan bir tek sen varsın.Ve o 19 yaşında ve bir Chuunin olabilir fakat köyde kalsaydı jounin olabilirdi de.Uzun süredir kaçak yaşıyor ve kendini geliştirmiş olabilir.Onun bir yeteneği var Makio, en uygun kişi sensin.
MAKIO:Tamam Hokage-Sama, onu en kısa zamanda köye getireceğim.(odadan çıkıp Konoha köyünün kapısından çıkar)
Güneş batmak üzeredir ve ağaç dallarında sımsıkı dikili yaprakların bile dayanamayıp beraberinde süzüldüğü sert bir rüzgar vardı.Bulutlar çok grimsiydi, yağmur yağacak gibiydi.Yolculuğu sırasında ise yağmur başlamıştı.Uzun süren bir yolculuktan sonra ise ormanın içine girmişti.
Makio bir süre arama yapar ve Dante ile Dumatra arasından uçuşan bir böcek Makio'nun işaret parmağına konar.
''Söyle bana''der ve böceğinin raporunu anlar.Fakat o ikisinden birinin Ryoshi olup olmadığından emin değildir gidip bakacaktır.O iki kişinin yakınlarındaki en büyük ağacın en yüksek dalında durur fakat o yükseklikten birşey göremez.Bir alttaki dala geçer fakat o dalın o kadar sağlam olmadığını farkeder etmez dal çatırdayıp düşer.Makio ise hemen bir diğer ağacın dalına zıplamıştır fakat o çıtırdama oradaki iki kişininde bunu farketmesine yetmiştir.
1. sayfa (Toplam 3 sayfa) [ 27 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |