ilk 5 bölüm biraz sıkıcı gelebilir ama güzel bir anime

pandora yı çok seviyorum özellikle alice ve gilbertin didişmeleri çok hoş oluyo

en sevdiğim anime 2. sezonu çıkmalı biiirsürü cevaplanmamış soru var

evet en kötü yeri sonu olmuş adam akıllı bitiremediklerinde gerçekten sinir oluyorum claymore falanda böle olmuştu yazık ediyolar güzelim seriye pandora hearts uzun bir seri olabilirdi ve izlenebilirdi

aynı fikirdeyim o kadar olaylar güzel oluyo beyeniyoruz sonrada bitiriyolar hemencicik şöle bi 60 , 70 bölüm izlesek daha güzel olurdu

60-70 bölüm ne güzl olurdu en azından herşeyi cevaplarlardı o animenin devamı çıksa (ne zaman olduğu önemsiz) kesin en baştan bir daha izlerim bu arada lacie ne kadar güzel bir melodidir senle konuşurken aklıma geldi dinledimde bi hoş oldum

evet bende şimdi sen diyince aklıma geldi bayadır dinlemiyordum çok güzel bir melodi ya o ses tonu melodinin gidişatı inasının içini ısıtan bir sesi var ince, narin, nostalajik bende çok seviyorum lacie nin melodisini ve evet sorular cevaplansa bende ne zmaan çıkarsa çıksın baştan başlarım izlerim yeterki çıksın 2. sezonu olsun ^^

efendim bu animeye gilbert nightgray'i bu forumdan birinin -kim olduğunu hatırlamıyorum şimdi- imzasında görerek başlamıştım... hayatımın animesi olmadı belki ama mangası kesinlikle hayatımın mangası oldu.

kısaca bir tanıtım yazısı yazma gerekirse:

oz vezallius ya da bezarius, -v'lisini tercih ediyorum- ülkenin dört büyük soylu ailesinden vesallius'un gelecekteki varisi olan, 15 yaşına basmak üzere olan bir delüğanludur. babası tarafından hiç sevilmeyen ve bu acı gerçeğe kendisini alıştıran oz, her ne kadar bu durum yüzünden içi kan ağlasa da dışarıya karşı son derece eğlenceli, gürültücü, hayat dolu bir görünüm sergilemektedir. ona babası yerine babalık eden amcası oscar, oscar'ın yıllar önce kendisine hediye ettiği 14 yaşındaki korkak, kırılgan uşağı gilbert ve sevimli kızkardeşi ada ile yaşayan oz, 15. doğum günü töreni için ailenin uzun süredir kullanılmayan, eski malikanelerinden birine gelir.

bu arada ph evreni ile ilgili bilmemiz gereken önemli bir ayrıntı daha vardır: ülke bundan 100 sene önce korkunç bir felakete uğramış ve başkent Sabrie, bugün Sabrie Trajedisi diye anılan bir "doğal afet" ile, üzerinde yaşayan insanlarla beraber yok olmuştur. işte başta bahsettiğim dört büüyük soylu aile, yani vesallius'lar, nightgray'lar, barma'lar ve rainsworth'lar bu felaketin ardından gelen karmaşa dönemini engelledikleri ve felaketin sorumlusu olarak suçlanan, diğer bir soylu aile baskerville'leri ortadan kaldırdıkları için soyluluk ünvanı kazanmış ve ülkenin sayılı aileleri olmuşladır.

anime, oz'un doğum gününde gerçekleşen olaylarla başlar, bu eski malikanede oz önce bir mezar keşfeder, derken o mezar üzerinde bulduğu ve kapağını açtığınızda bir melodi çalmaya başlayan cep saatini bulur, cep saatindeki melodiyi dinler dinlemez de kendisini başka bir boyutta, çok güzel bir kızın oyuncaklarla dolu odasında bulur, bu güzel kız, güzelliğini gölgede brakacak bir hiddetle oz'un üzerine saldırır ve tam onu boğarak öldürecekken oz uyanır!

fakat asıl olay akşam yaşanacak ve oz, kökleri kazındı sandığımız baskerville'li birkaç saldırgan tarafından doğum günü töreninin orta yerinde abyss denilen bir hapishaneye atılacaktır.

abyss, aslında sadece çocukları korkutmak için uydurulmuş bir hikaye sanılmaktadır halk tarafından, halbuki gerçektir ve bildiğimiz hapishanelere benzemez. abyss, farklı bir zaman akışının yaşandığı farklı bir boyuttur ve burada çeşitli güçlere sahip insanüstü varlıklar yaşamaktadır. bu varlıklara zincir "chain" denmektedir. bu zincirlerin arasında ölüm tehlikesiyle yüzleşen oz, tehlikeden insan görünümünde başka bir zincir tarafından kurtarılır: bu zincir oz'u rüyasında öldürmeye çalışan -hatta baskerville'lilerin bastığı törende de kısa süreliğine ortaya çıkan- kızdan başkası değildir. kız kendisine alice demektedir ama abyss'te "kan lekeli kara tavşan" yani b-rabbit olarak anılmaktadır. ve alice, oz'a bir teklifte bulunur. bir zincirin dünyada istediği kadar bulunabilmesi için bir insanla antlaşma yapması zorunludur. alice, oz'dan kendisiyla anlaşma yapmasını ister, karşılığında onu bu abyss'ten çıkaracak ve ailesinin yanına geri götürecektir.

alice dünyaya, diğer zincirler gibi insan yemeye-ya da insanlara zarar vermeye diyelim- değil de, dünyada bulmayı umduğu hatıralarını aramak için gitmek istemektedir. çünkü alice, geçmişine dair hiçbir şey hatırlamamaktadır. ve başta alice'e şüpheyle yaklaşan oz, sonunda onun teklifini kabul eder ve ikili bir anlaşma yaparak abyss'ten kaçmayı başarırlar:

oz, raven adında genç bir adamın kollarında baygın uyandğında; başında raven ile birlikte iki kişi daha bulur. bunlar oz'un tam da doğum gününün akşamında tanıştığı sharon rainsworth ve onun uşağı xerxes break'tir ve görünüşe göre bu üçlü oz'u uzun zamandır aramaktadırlar.

xerxes ve sharon oz'a pandora adında gizli bir oluşuma üye olduklarını, pandora'nın abyss'ten gelen her türlü varlıkla savaşan bir oluşum olduğunu ve üçünün b-rabbit ile oz için orada olduklarını açıklarlar.

oz'un kayboluşunun üstünden tam 10 yıl geçmiştir.

şimdi oz, alice, raven, sharon ve xerxes; bir yandan alice'in hatıralarını arayacak, bir yandan da sabrie trajedisi ile abyss'in ilgisini ortaya çıkarıp baskerville'lilere karşı savaşacaklardır.
-------
tabii ben sadece hikayenin beş ana karakterini saydım ve fazla spoiler vermeden daha izlemeyenleri meraklandıracak bir özet geçtim. atladığım, unuttuğum şeyler olabilir.

her şeyden önce ph, bir hikayenin yüz yıl arayla tekrar edilişinin hikayesidir. iki çok yakın arkadaşın bir kadın için bir başkentin yok olmasına neden olacak bir savaşa-mücadeleye tutuşmalarının hikayesidir ve bu iki arkadaşın ruhlarının yıllar yıllar sonra başka bedenlerde tekrar bir araya gelmelerinin hikayesidir.

bu hikaye, dünyanın en çılgın, en umutsuz, en vahşi ve en özel kardeşlik hikayesidir, vincent'ın hikayesidir.
bu hikaye, dünyanın en sadık ve en bahtsız hizmetkarının ve onun sadakatinin kılıca dönüşüp korumak istediği insanları kesmesinin hikayesidir, kevin'ın hikayesidir.
bu hikaye dünyanın aynı anda hem en şanslı hem de en şanssız kadınının, lacie'nin hikayesidir.
bu hikaye, dünyanın en güzel dostluklarının; gilbert'ın, oz'un, leo'nun, elliot'ın hikayesidir.
bu hikaye oz ile alice'in büyümelerinin hikayesidir.
bu hikaye, manga tarihinin en büyük yanlış anlaşılmasının, iyiyle kötünün birbirinin içine geçip ayırt edilemeyecek hale gelmesinin, jack ve glen'in hikayesidir.
bu hikaye hayatımın en güzel hikayesidir.



bu konuyu güncel tutmak artık benim boynumun borcu. bir de ayda bir çıkmayaydı bu manga, o zaman ne güzel olacağıdı, di mi jun sensei?

ve über bir spoiler klibi, manga 60'tan sonrasını okumayanlar uzak dursun:

[/spoiler]

@quincy,
Biraz spoiler'ı bol bir tanıtım olmuş ama tek kelimeyle BİTTİM! Harika anlatmışsın!! Ve animesini de beğenerek izledim ama çok çabuk bitti, bir sürü soru işaretini arkasında bırakarak bitti. Bu yüzden mangasını ben de daha çok seviyorum.