***Amy*** Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 7, 8, 9, 10, 11, 12, Sonraki |
Yazar
Mesaj

çok sağlun
tavsiyen içinde çok sağol yukukocum
******************
9.BöLÜM && YİNE Mİ &&
Esrarengiz bir yoldaydım sanki herşey karanlıktı...Yanımda ne İan ne Elton ne de Samuel’im vardı.Sadece ben, o karanlığın, çalılıkların,karamsar bir şekilde her an içine çekecek gibi duran gri talaşların üzerinde sadece ben...Üzerimdeki bej renkli uzun, parlak, çekici bir tuvaletle yürüyordum.Arada bir rüzgarın ağaçları süzerken çıkardığı seslerin yanında kumaş sesi geliyordu.Bu tıpkı *cızttttttt* gibi gelen seri bir sese benziyordu.Bu sesi her duyuşumda arkama bakıyor elbisemin çalılıklarda süzülen parçası gözlerimin önünde süzülüyordu.Belirli aralıklarla yer tabakası hareket ediyordu.O anda kendimi güvensiz hissedip avuçlarımı toprağa dayayarak dizlerimin üzerine çöktüm.
-‘Neler oluyor!’
-‘Tanrım, neler oluyor, elverişli, sarsılmaz, uslu toprağımıza...Ne oluyor!!!!!!’ diyerek avuçlarıma aldığım talaşları, toprak taneciklerini teker teker parmak aralarımda süzüyordum.Bu tanrının bir isyanı mıydı?Hayır olamazdı biz ona hiçbirşey yapmamıştık ki tam tersi ona yardım ediyorduk...
Başımı kaldırdığımda gözlerimin önünde iyice parlatılmış botlar çimenlerin üzerine basıyordu.Dikkatle bakındıktan bir süre sonra karşımdakinin bir adam olduğunu zorlukla seçebildim.
Bana bakıyordu, küçümser gibiydi.
-‘Prenses...’
-Durgunlaşmıştım ‘Ppp-prenses mi?’
Kollarını dirseklerinde tıpkı ‘Z’ harfi gibi birleştirerek öylece baktı.
-‘Birşey söyleyin lütfen, sizi seçç-emiyorum?’
Dizlerinin üzerine çökerek parmaklarını narince saçlarımda gezindirmeye başladı.Şaşırmıştım, bu adam kim oluyorduda bana böyle yaklaşabiliyordu! Onu kendimden uzaklaştırmak ağzıma gelen şeyleri söylemek istiyordum...Ama yapamıyordum korkuyordum.
Başımı sola çevirerek karşılık verdim...
-‘Siz kimsiniz ve bana niye anlamını bile bilmediğim ‘prenses’ kelimesiyle hitap ettiniz!’-isyan çıkarır gibiydim.Ama aynı zamanda korku doluydum.Alnımı toğrağa doğru yönelttiim.
-‘Aaa beni tanımadın mı sevgilim’ dedi.Bunu derken sinsicee sırıttığını hissedebiliyordum.Tüylerim diken diken olmuştu.
-‘Efendim!!!!Bunu söyleme cürretini nasıl gösterirsiniz!!!!!!’ diyerek ayağa kalktım ve koşmaya başladım.
*derken birşey tenime değiyordu.Gözlerim uyuşmuştu bir anda göz kapaklarımı aralarken...
-*Samuel* ‘Eltonnn, çabul ol!!’
-*İan* ‘Düşücek!!!!’
Herşey bir rüyamıydı, o adam, o sarsıntı...Sanki omuzlarımdan bir yük kalkmış gibi çok rahatladım.Ama bir dakika bu bağırışların nedeni neydi.Neden Samuel’le, İan hep bir ağızdan bağırıyorlardı.Diye ben düşünürken Elton ani bir hareketle beni kucağına oturttu.
-‘Yakaladım, işte oldu !’
Beline tutunmayı kendime ihtiyaç duyarak;
-‘Beni neden...?’ diye konuşmaya çalışırken Elton;
-‘Ahhh, siz uyanık mıydnız!’
Ağzını bükerek;
-‘Hay allah, özür dilerim efendim, siz uyuyordunuz sanıyorduk
At sırtından düşecek gibiydiniz de...’
-‘Hımm... Peki ya şimdi arkanıza geçsem.’ diyerek gülümsedim.
Atı durdurarak, yere indi.Belimle elimi kavrarken anlam veremediğim bir ifadeyle bakındı.Duraksamıştım.
-‘Yardım ettiğin için teşekkür ederim fakat, inmeme gerek yoktu ki..=)’
-Beni selamlayarak ‘Neredeyse 9 saattir yolculuk yaptınız efendim, dinlenip yemek yemelisiniz bu arada atlarımızda kaç gündür yemek yiyemediler.’ diyerek Samuel’le İan’a işaret gönderdi.İkiside sonradan atlara yem koyup, yanıma geldiler
-‘İyi uyudunuz mu. Efendim ’ diyerek bir an gülümsediler.Beklenilen cevabı aldıktan sonra İan yemekleri hazırlamaya, Samuel’le Elton ise birşeye ihtiyacım olup olmadığını sorup teke tek görüşebilecekleri bir yere gittiler.Sanırsam yol planını tekrar gözden geçireceklerdi.
Bense birkaç dakika etrafa bir göz attıktan sonra öylece yeşilimsi, bal kokan çimenlerin üzerine uzanıp, gökyüzünü tüm ahengiyle izlemeye koyuldum.


******************
9.BöLÜM && YİNE Mİ &&
Esrarengiz bir yoldaydım sanki herşey karanlıktı...Yanımda ne İan ne Elton ne de Samuel’im vardı.Sadece ben, o karanlığın, çalılıkların,karamsar bir şekilde her an içine çekecek gibi duran gri talaşların üzerinde sadece ben...Üzerimdeki bej renkli uzun, parlak, çekici bir tuvaletle yürüyordum.Arada bir rüzgarın ağaçları süzerken çıkardığı seslerin yanında kumaş sesi geliyordu.Bu tıpkı *cızttttttt* gibi gelen seri bir sese benziyordu.Bu sesi her duyuşumda arkama bakıyor elbisemin çalılıklarda süzülen parçası gözlerimin önünde süzülüyordu.Belirli aralıklarla yer tabakası hareket ediyordu.O anda kendimi güvensiz hissedip avuçlarımı toprağa dayayarak dizlerimin üzerine çöktüm.
-‘Neler oluyor!’
-‘Tanrım, neler oluyor, elverişli, sarsılmaz, uslu toprağımıza...Ne oluyor!!!!!!’ diyerek avuçlarıma aldığım talaşları, toprak taneciklerini teker teker parmak aralarımda süzüyordum.Bu tanrının bir isyanı mıydı?Hayır olamazdı biz ona hiçbirşey yapmamıştık ki tam tersi ona yardım ediyorduk...
Başımı kaldırdığımda gözlerimin önünde iyice parlatılmış botlar çimenlerin üzerine basıyordu.Dikkatle bakındıktan bir süre sonra karşımdakinin bir adam olduğunu zorlukla seçebildim.
Bana bakıyordu, küçümser gibiydi.
-‘Prenses...’
-Durgunlaşmıştım ‘Ppp-prenses mi?’
Kollarını dirseklerinde tıpkı ‘Z’ harfi gibi birleştirerek öylece baktı.
-‘Birşey söyleyin lütfen, sizi seçç-emiyorum?’
Dizlerinin üzerine çökerek parmaklarını narince saçlarımda gezindirmeye başladı.Şaşırmıştım, bu adam kim oluyorduda bana böyle yaklaşabiliyordu! Onu kendimden uzaklaştırmak ağzıma gelen şeyleri söylemek istiyordum...Ama yapamıyordum korkuyordum.
Başımı sola çevirerek karşılık verdim...
-‘Siz kimsiniz ve bana niye anlamını bile bilmediğim ‘prenses’ kelimesiyle hitap ettiniz!’-isyan çıkarır gibiydim.Ama aynı zamanda korku doluydum.Alnımı toğrağa doğru yönelttiim.
-‘Aaa beni tanımadın mı sevgilim’ dedi.Bunu derken sinsicee sırıttığını hissedebiliyordum.Tüylerim diken diken olmuştu.
-‘Efendim!!!!Bunu söyleme cürretini nasıl gösterirsiniz!!!!!!’ diyerek ayağa kalktım ve koşmaya başladım.
*derken birşey tenime değiyordu.Gözlerim uyuşmuştu bir anda göz kapaklarımı aralarken...
-*Samuel* ‘Eltonnn, çabul ol!!’
-*İan* ‘Düşücek!!!!’
Herşey bir rüyamıydı, o adam, o sarsıntı...Sanki omuzlarımdan bir yük kalkmış gibi çok rahatladım.Ama bir dakika bu bağırışların nedeni neydi.Neden Samuel’le, İan hep bir ağızdan bağırıyorlardı.Diye ben düşünürken Elton ani bir hareketle beni kucağına oturttu.
-‘Yakaladım, işte oldu !’
Beline tutunmayı kendime ihtiyaç duyarak;
-‘Beni neden...?’ diye konuşmaya çalışırken Elton;
-‘Ahhh, siz uyanık mıydnız!’
Ağzını bükerek;
-‘Hay allah, özür dilerim efendim, siz uyuyordunuz sanıyorduk
At sırtından düşecek gibiydiniz de...’
-‘Hımm... Peki ya şimdi arkanıza geçsem.’ diyerek gülümsedim.
Atı durdurarak, yere indi.Belimle elimi kavrarken anlam veremediğim bir ifadeyle bakındı.Duraksamıştım.
-‘Yardım ettiğin için teşekkür ederim fakat, inmeme gerek yoktu ki..=)’
-Beni selamlayarak ‘Neredeyse 9 saattir yolculuk yaptınız efendim, dinlenip yemek yemelisiniz bu arada atlarımızda kaç gündür yemek yiyemediler.’ diyerek Samuel’le İan’a işaret gönderdi.İkiside sonradan atlara yem koyup, yanıma geldiler
-‘İyi uyudunuz mu. Efendim ’ diyerek bir an gülümsediler.Beklenilen cevabı aldıktan sonra İan yemekleri hazırlamaya, Samuel’le Elton ise birşeye ihtiyacım olup olmadığını sorup teke tek görüşebilecekleri bir yere gittiler.Sanırsam yol planını tekrar gözden geçireceklerdi.
Bense birkaç dakika etrafa bir göz attıktan sonra öylece yeşilimsi, bal kokan çimenlerin üzerine uzanıp, gökyüzünü tüm ahengiyle izlemeye koyuldum.

süpersin yaXD hadi üç ayı tin tin tin XD





Pe-ka-laaaa!!
Samuelll????? Nerdesin?
Prensesimizi koruman gerek ayrılma yanından! Bak ayrılırsan çok kızarım! Nerde bu çocuk ya?
Elma dersem çık kivi dersem çıka
İnşallah Samuel onu bi güzel döver ( iyice şiddet yanlısı oldum ya
)
Samuelll????? Nerdesin?

Elma dersem çık kivi dersem çıka

İnşallah Samuel onu bi güzel döver ( iyice şiddet yanlısı oldum ya

Звезды ближе ко мне, чем когда-либо ♥




8. sayfa (Toplam 12 sayfa) [ 112 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |