Araneae- Örümcek Ağlarında Bir Gül-Altıncı Bölüm- Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5 ... 9, 10, 11, Sonraki |
Yazar
Mesaj
gene son yorumu ben yazıyorum T_T hep böyle oluyor
ama bu sefer bahanem var sen anlarsın beni
neyse efem ben bu kızı çok sadist buldum ve sevdim keşke tötülükte okusaydı tam onluk bir kişilik
nasıl daa özledimmmmm onu
Ben gene saptım konudan
Shelvam geliyorrrr oleyyyyyy
bak shelvam benim ona göreee
yeni bölümü en kısa zamanda koyy bizi merakta bırakma sevgili kedimiz.

ama bu sefer bahanem var sen anlarsın beni

neyse efem ben bu kızı çok sadist buldum ve sevdim keşke tötülükte okusaydı tam onluk bir kişilik



Ben gene saptım konudan





bak shelvam benim ona göreee

yeni bölümü en kısa zamanda koyy bizi merakta bırakma sevgili kedimiz.
İnanılmaz gelebilir ama öm görme yeteneğim sıfır =_=

Alıntı:




[quote]Çok güzel bir bölümdü. Şu bahşiş olayı beni de gülümsetti hani. Yukiko'nun da dediği gibi bu renk yazı tipi çok hoş olmuş. Daha güzel canlandı gözümde. (Ben de mi değiştirsem ne yapsam?... ) Neyse devamını bekliyorum..[/quoteteşekkür ederim mangaka_sym


bahşiş olayına gülümsemene sevindim

Alıntı:
teşekkür ederim serasçım. seni evet çok iyi anlıyorum ^^ zaten geç klamadın ki daha dün koydum bölümü




"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^

Katil ruhlu kız çocuğa ne eziyetler çektiriyo yazıık
Ya biraz uzun yaz hatrım için ben 4 dk bitiriyorum okumayı. Çok güzel olmuş ama betimleme ççook fazla bide bana diyodun fazla betimleme yapmayı sevmem diye
Neysee nedense bu kadar sorun olmadı. Ama biraz konuşmada geçsin içinde




teşekkür eder,m melodie
gayet uzun yazıyorum aslında. daha uzun yazarsam sıkılırsınız diye ödüm kopuyor
betimem fazla mı
azaltmaya çalışırımda o zaman da olayın geçtiği ambiyans ve tipleri b,lmezsiniz. neyse elbet azaltıcam o zaman U_U
teşekkür ederim


betimem fazla mı

teşekkür ederim
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^


ya bu akşam ya yarın sabah koyuyorum canım 

"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^

Öncelikle, bütün özürlerimi kabul etmeni ve bu kadar geç kalmamı bağışlayabileceğini umuyorum Kara Kedi'ciğim. Bakar kör ben yeni hikayeni daha şimdi görmüş ve anında okumuş bulunmaktayım. ve yorumuma gelirsek; kendini bence aşırı derece de geliştirdin ve bu konu da seni gerçekten tüm kalbimle tebrik ediyorum. Artık olayların belirli bir sırası var ne karışık, ne de kopuk yazıyorsun. İlk bölümü görünce biraz şaşırdığımı itiraf edeyim yine kısacık bir şey bekliyorken (yine pek uzun sayılmaz ama
) yeterli diyebileceğim bir bölümle karşılaştım elbette bu bir artıydı. Hikayeye gelince paronayak karekterlerimiz tekrar konuşmaya başlamış, bu seferkinin böyle olmasının altında yatan sebebi merak ettim. Ve şaşırdığım bir şey var Niara'nın kardeşi demek kraliçe olmuş. Hainlik kız kardeşini belirli bir rütbeye ulaştırdı ama önemli olan bunu koruyup koruyamayacağı. Hımm, bu hikayende Niara'yla Jin'i görebilecek miyim onu da çok merak ettim. Neyse, geçte olsa tebriklerimi kabul et çok güzel olmuş devamını bekliyorum ^^


Sewimlİ_HırsıZ'a bu güzel imzadan dolayı çok teşekkür eder ve minnetimi gönderirim
Spoiler:

sailor maron yazmış:
Öncelikle yorumun için çoooook ama çooooooook teşekkür ediyorum. Bu seferkinin paronyaklığı....





"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^

Buyurunuz yeni bölüm, olaylar yavaş ilerliyor ve çok detaylı yazıyorum biliyorum ama bunun uzun olmasını çok istiyorum
Dışarıdaki soğuk havaya rağmen üzerimde, “ayak takımı perilerin” temizleyip bana vermekte geciktiği cüppem olmadan aedificiumu terk etmiş; anılara dalmış bir şekilde Shelva'yı ve onu bekliyordum. Shelva, Shelva acaba benim ona hediye ettiğim deniz kabuğu kolyeyi takıyor muydu?
Boynumda ölümün soğukluğunu taşıyan kılıcı hissetmek beni uyandırmıştı. Yutkundum. Bu kadar basit olamazdı. Benim ölümüm...
Kılıca gözümün ucuylada olsa bakmayı akıl ettiğimde içimi anlatılması zor bir mutluluk doldurdu.
Başka kim üzerinde “Shelva'nın gözyaşları dökülür kaybolan ruhunun arkasından” yazan bir kılıç taşırdı ki?
Hiç kimse.
-Eğer ben bir suikastçi olsaydım-
Sözünü kestim. Takım arkadaşım'ın önünde beni aşağılamasına izin veremezdim.
-Ölmüş olurdun.
Dedim arkamı dönerken. Anlamıştı derdimi. Hoş bir kahkaha attı. Gülüşü uçuşan bir kelebekti adeta kusursuz yüzündeç
Shelva, hoş karşılanmayacak kadar çekici zarif ve güzeldi. Gerçek bir kazanova, gönül hırsızı. Erkekleri kıskançlıktan çatlatır, kadınları peşinden koşturturdu.
Uzun başak rengi dümdüz saçları beline kadar büyük bir zarafetle inerdi. Açık mavi gözleri kendi güzelliğini baskın çıkarmak isternişçesine ayna görevi görüyor, bakana Shelva'nın yanında ne kadar çirkin kaldığını hatırlatıyordu. Kusursuz burnu, ince dudakları, güldüğünde ortaya çıkan çok hoş gamzeleri vardı.
-Shia bu Araneae.
Sesi o kadar şefkatli o kadar babacandı ki...
-Merhaba.
Shelva'nın öksürmesiyle Shelva'ya ağzından salyalar akarak bakan bir zombi numarası yapmayı bırakıp, Shia'yı aynı soğuklukla selamladım.
-Bundan sonra beraber çalışıyorsunuz. İkiniz de birbirinize karşı çok dikkatli olun!
Arkasını dönüp gitmeye mi hazırlanıyordu yıksa! İçimde büyük bir kırgınlıkla, küçük bir kızgınlık alevleniyordu. Neyse ki arkasına döndü ve beni o gereğinden fazla güzel gözleriyle süzdü. Eliyle beni yanına çağırdı.
-Üşümüyor musun sen!
Sorarcasına azarlamıştı beni. Kafamı öne eğdim.
-Üşüyorum ama...
Gözleri öfkeyle parlıyor, bana amaları soruyordu. Ona kara perileri anlatıp, onları çekiştirmeyi öyle çok isterdim. Ancak; beraber geçirdiğimiz yıllarda onunla dedikodu yapılmayacağını öğrenmiştim.
Ölülere karşı anlamsız bir saygısı da vardı zaten. Kaç defa denemiştim onunla kurbanlarımın apatallığını, sıradanlığını konuşmayı. Bana her seferinde hüzünlü gözlerler bakmış, susmamı rica etmişti.
Kırmızı kumaş ceketini çıkarıp üzerime geçiirdi. Kulağıma dikkatli olmamı fısıldadıktan sonra sanki yokluktan gelmiş gibi ilerlemye başladı gözüme uçsuz gözüken yolda.
-Buralarda mısın?
Diye ümitsizce bağırdım arkasından ama, dönmedi, cevap vermedi.
***
Bilmiyorum belki beni duymadı, belkide ona olan bağlılığım onu utandırmıştı. Dilerim ki yaşadığım anlar boyunca onu bir kez bile utandırmış, kızdırmış, üzmüş olmayayım. Zaten benim için yeterince utanacak.
***
Shia kesinlike dünyadaki en eğlenceli on kişi arasına giremezdi. Oysa ki onu ilk gördüğümde oldukça enterasan birisi olduğunu sanmıştım.
Nitekim, aman benim kadar olmasın da, oldukça güzel ve dikkat çekiciydi. Her ne kadar en ilginç ona da giremese bile en güzel ona girerdi herhal.
Birazz yarıda kestim ma özür dilerim. en yakın zamanda devam edeceğim
hee bu arada adı geçen Shia uchihaya ithaf bir karakter

Dışarıdaki soğuk havaya rağmen üzerimde, “ayak takımı perilerin” temizleyip bana vermekte geciktiği cüppem olmadan aedificiumu terk etmiş; anılara dalmış bir şekilde Shelva'yı ve onu bekliyordum. Shelva, Shelva acaba benim ona hediye ettiğim deniz kabuğu kolyeyi takıyor muydu?
Boynumda ölümün soğukluğunu taşıyan kılıcı hissetmek beni uyandırmıştı. Yutkundum. Bu kadar basit olamazdı. Benim ölümüm...
Kılıca gözümün ucuylada olsa bakmayı akıl ettiğimde içimi anlatılması zor bir mutluluk doldurdu.
Başka kim üzerinde “Shelva'nın gözyaşları dökülür kaybolan ruhunun arkasından” yazan bir kılıç taşırdı ki?
Hiç kimse.
-Eğer ben bir suikastçi olsaydım-
Sözünü kestim. Takım arkadaşım'ın önünde beni aşağılamasına izin veremezdim.
-Ölmüş olurdun.
Dedim arkamı dönerken. Anlamıştı derdimi. Hoş bir kahkaha attı. Gülüşü uçuşan bir kelebekti adeta kusursuz yüzündeç
Shelva, hoş karşılanmayacak kadar çekici zarif ve güzeldi. Gerçek bir kazanova, gönül hırsızı. Erkekleri kıskançlıktan çatlatır, kadınları peşinden koşturturdu.
Uzun başak rengi dümdüz saçları beline kadar büyük bir zarafetle inerdi. Açık mavi gözleri kendi güzelliğini baskın çıkarmak isternişçesine ayna görevi görüyor, bakana Shelva'nın yanında ne kadar çirkin kaldığını hatırlatıyordu. Kusursuz burnu, ince dudakları, güldüğünde ortaya çıkan çok hoş gamzeleri vardı.
-Shia bu Araneae.
Sesi o kadar şefkatli o kadar babacandı ki...
-Merhaba.
Shelva'nın öksürmesiyle Shelva'ya ağzından salyalar akarak bakan bir zombi numarası yapmayı bırakıp, Shia'yı aynı soğuklukla selamladım.
-Bundan sonra beraber çalışıyorsunuz. İkiniz de birbirinize karşı çok dikkatli olun!
Arkasını dönüp gitmeye mi hazırlanıyordu yıksa! İçimde büyük bir kırgınlıkla, küçük bir kızgınlık alevleniyordu. Neyse ki arkasına döndü ve beni o gereğinden fazla güzel gözleriyle süzdü. Eliyle beni yanına çağırdı.
-Üşümüyor musun sen!
Sorarcasına azarlamıştı beni. Kafamı öne eğdim.
-Üşüyorum ama...
Gözleri öfkeyle parlıyor, bana amaları soruyordu. Ona kara perileri anlatıp, onları çekiştirmeyi öyle çok isterdim. Ancak; beraber geçirdiğimiz yıllarda onunla dedikodu yapılmayacağını öğrenmiştim.
Ölülere karşı anlamsız bir saygısı da vardı zaten. Kaç defa denemiştim onunla kurbanlarımın apatallığını, sıradanlığını konuşmayı. Bana her seferinde hüzünlü gözlerler bakmış, susmamı rica etmişti.
Kırmızı kumaş ceketini çıkarıp üzerime geçiirdi. Kulağıma dikkatli olmamı fısıldadıktan sonra sanki yokluktan gelmiş gibi ilerlemye başladı gözüme uçsuz gözüken yolda.
-Buralarda mısın?
Diye ümitsizce bağırdım arkasından ama, dönmedi, cevap vermedi.
***
Bilmiyorum belki beni duymadı, belkide ona olan bağlılığım onu utandırmıştı. Dilerim ki yaşadığım anlar boyunca onu bir kez bile utandırmış, kızdırmış, üzmüş olmayayım. Zaten benim için yeterince utanacak.
***
Shia kesinlike dünyadaki en eğlenceli on kişi arasına giremezdi. Oysa ki onu ilk gördüğümde oldukça enterasan birisi olduğunu sanmıştım.
Nitekim, aman benim kadar olmasın da, oldukça güzel ve dikkat çekiciydi. Her ne kadar en ilginç ona da giremese bile en güzel ona girerdi herhal.
Birazz yarıda kestim ma özür dilerim. en yakın zamanda devam edeceğim

"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^


4. sayfa (Toplam 11 sayfa) [ 104 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |