Code Geass: Lelouch of The Vebellion Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, Sonraki |
Yazar
Mesaj

Öncelikle herkese teşekkür ederim
Yaklaşık iki buçuk saat önce biten bayram tatili dolayısıyla bir sonraki bölümün öncekilere nazaran çok daha geç çıkacağını söylemek zorundayım. Fakat bana üzerinde düşünecek daha fazla zaman kalacağı için herhalde sonraki bölümler öncekilerden daha güzel olur diyorum ["ya da olmaz" da diyebilirdi Kıman. Her ne kadar bu 3 bölümü yazmaktan ve gelen yorumlardan memnun kalsa da, olağanüstü tembel kişiliği yüzünden yazmaktan sıkıldığı anda Vebellion'u bırakabileceğini söylememişti. Yine de şu an için böyle bir problem yok diye düşündü sandalyesinde geriye yaslanarak].
Bunun dışında söyleyecek bir şey gelmiyor aklıma
Tekrar teşekkürler.
All Hail Lelouch!!!
Not: Ben bu yazıyı yazmaya başladığımda bayram tatili biteli tam iki buçuk saat olmuştu. Şu anda iki saat kırkbeş dakika olmuş. Zaman çok çabuk geçiyor.

Yaklaşık iki buçuk saat önce biten bayram tatili dolayısıyla bir sonraki bölümün öncekilere nazaran çok daha geç çıkacağını söylemek zorundayım. Fakat bana üzerinde düşünecek daha fazla zaman kalacağı için herhalde sonraki bölümler öncekilerden daha güzel olur diyorum ["ya da olmaz" da diyebilirdi Kıman. Her ne kadar bu 3 bölümü yazmaktan ve gelen yorumlardan memnun kalsa da, olağanüstü tembel kişiliği yüzünden yazmaktan sıkıldığı anda Vebellion'u bırakabileceğini söylememişti. Yine de şu an için böyle bir problem yok diye düşündü sandalyesinde geriye yaslanarak].
Bunun dışında söyleyecek bir şey gelmiyor aklıma

All Hail Lelouch!!!
Not: Ben bu yazıyı yazmaya başladığımda bayram tatili biteli tam iki buçuk saat olmuştu. Şu anda iki saat kırkbeş dakika olmuş. Zaman çok çabuk geçiyor.



Sana da bişey söylemeye gelmio
4. bölüm kafamda oluşmadı bile daha, başları ve sonu var ama ortaya doyurucu bişeyler koyamadım henüz [bak bak bak nasıl da yazar havalarına girdim hemen].
Ama Aqua'nın fikri süper. Bundan sonra her pazar Vebellion günü olsun.

4. bölüm kafamda oluşmadı bile daha, başları ve sonu var ama ortaya doyurucu bişeyler koyamadım henüz [bak bak bak nasıl da yazar havalarına girdim hemen].
Ama Aqua'nın fikri süper. Bundan sonra her pazar Vebellion günü olsun.

"Az önce yapılan bir açıklamaya göre Prens Clovis'in katili olduğu belirlenen şahıs yakalandı. Parmak izleri Prens Clovis'i öldüren silahta bulunan şahıs Kururugi Suzaku adında bir Onbir. Sorgusu ve işkenceleri tamamlanan Kururugi Suzaku, Cuma günü sabah saatlerinde Sir David R. J. B. Stadyumu'nda halka açık olarak idam edilecek, daha sonra ise St. Catherine Booth Kilisesi'nde toprağa verilecektir. İdamı canlı olarak izlemek isteyenler için biletler piyasaya sürüldü. Marki Jeremiah Gottwald halkı idam sırasında taşkınlık yapmaması ve fairplay ruhuna aykırı hareket etmemesi için uyardı"
Bölüm 4: Zero
Lelouch televizyonu kapattı.
"Suzaku, ha?" dedi kendi kendine.
Lelouch ve Nunnally, Britanya henüz Japonya'yı işgal etmemişken Suzaku ile iyi arkadaştı. O günlerde Suzaku'nun babası olan Başbakan Kururugi Genbu'nun evinde kalıyorlardı. Britanya'nın Japonya'yı işgalinden sonra Lelouch ve Nunnally sahte ölüm belgeleri ile kendilerini ölmüş gibi gösterip Ashcroft ailesine sığınmışlardı. "Lamperouge", Lelouch ve Nunnally'nin yeni soyadıydı. Ashcroft ailesi ikisini okullarına almış ve -Lelouch'un döktüğü paralar sayesinde- kızlar yurdunu boşaltıp onlara tahsis etmişti.
Elbette ülkesinden ve prenslikten kovulan Lelouch'un bu kadar parasının olması garip bir olay gibi gelebilir. Aslında ilk başta Lelouch için de öyleydi. İmparator, Lelouch'u kovduğu zaman ona verdiği kredi kartının limiti 20.000 pounddu. Lelouch akıllı davranıp bu parayı çekmiş ve yeni açacağı hesabına yatırmak istemişti. 20.000 poundu yatırıp prenslikten kalan hesabını da boşaltmak için bankaya gittiğinde gözlerine inanamamıştı. Hesabında normalde olması gereken 234.005 pound yerine 154.462.024 pound vardı. Lelouch babasının vicdanı rahat olmadığından dolayı bu parayı yatırdığını düşünmüştü. Halbuki gerçekler öyle değildi. İmparator Lelouch'u ülkeden kovduğu gün hakikaten de Lelouch'un hesabına para yatırmıştı. Fakat bu yaklaşık 3.000 pound civarındaydı.
İmparator düzenli olarak Britanya hazinesinden para yürütüyordu. Yani hesabına aylık maaşından başka hortumladığı paralar da giriyordu. Karizmatik İmparator hazineden para hacıladığı günün sabahı Lelouch'un hesabına para göndermişti. O günkü ganimeti de yanlışlıkla Lelouch'un hesabına gönderen İmparator'un hatasını anlaması uzun sürmüştü. İnternet bankacılığı kullanışlıydı elbette ama böyle hatalar olmuyor da değildi. [Gerçi bu olay İmparator'a pek koymamıştı. Yaklaşık miktarda parayı her ay yürütüyordu. Tabi bu sinirlenip sonraki ay içinde bir-iki ülke fazladan fethetmesine engel olmamıştı].
"Ve gol" diye kısık sesle sevindi Rivalz. Matematik dersinde en arka sırada oturan Lelouch ve Rivalz PSP'lerinden PES17 oynuyordu.
"Neyin var?" diye sordu Rivalz, Lelouch'a. "Şimdiden farkı ikiledim. Bu kadar kötü oynamazdın sen."
"Haklısın sanıvım" dedi Lelouch gülümseyerek. "Yine de... kaybetmeye niyetim yok."
Ders zili çaldığında Lelouch maçı uzatmalarda attığı golle kazanmıştı. "Hmm" diye düşündü elini çenesine koyarak. "Buldum. Git ve Nina'dan ödünç film iste" dedi ve ekledi. "Bağıvavak"
"Tamam" dedi Rivalz ve sırıttı.
Lelouch ve Rivalz her maç için bahse girerdi. Maçı kaybeden, kazananın istediği şeyi yapmak zorundaydı. Yani şişe çevirmecedeki "cesaret"i seçmek gibiydi.
Rivalz, Nina'nın yanına gitti ve tüm sınıfın duyacağı bi sesle Nina'nın birkaç filmini ödünç almak istedi. Sabahtan beri ağlamak üzere olan Nina "Çok kötüsünüz" diye ağlayarak sınıftan koşarak çıktı.
Lelouch o sabah sınıfa girdiğinde planının çoktan başarıya ulaştığını ve dün akşam Nina'nın sırasının altına koyduğu DVD'nin tüm sınıfta elden ele dolaştığını gördü. Kızlı erkekli tüm sınıf Nina'nın filmini birbirlerine atıyor, en güzel sahneleri soruyor ve Nina'yla dalga geçiyordu.
Olayı gören Lelouch çantasını yere bırakarak araya girmişti. "Ne vav yani?" diye sordu tüm sınıfa bağırarak. Herkes bir anda sustu ve sınıf başkanını dinlemeye başladı. "İnsanlavın ihtiyaçlavı ile alay etme hakkını size kim vevdi?" diyerek DVD'yi kaptı ve elinde sallamaya başladı. Kapağı herkesin görebileceği şekilde tutuyordu.
Bir süre daha vaaz vermeye devam eden Lelouch herkesi sıralarına oturttu ve Nina'nın "ben bilmiyorum, o benim değil, sıramın altında buldum" laflarını dikkate almadan DVD'yi eline tutuşturdu.
Sırasına otururken zafer kazandığını düşünüyordu. Hem sınıf başkanı olarak karizmasına karizma katmış, hem de Nina'nın yavaş yavaş kalbine girmeye başlamıştı.
Ağlayarak sınıftan çıkan Nina'nın ardından Rivalz tekrar yerine oturdu. "Şimdiki ders de matematik" dedi Lelouch'a. "Bir maç daha yaparız."
Lelouch evet anlamında kafasını salladı. Tam o sırada sınıfın hemen dışında "Kaname-senpai, Kaname-senpai" diye bağıran kızların seslerini duymaya başladı. Kafasını çeviren Lelouch açık kalan kapıdan beyaz üniformalı birinin geçtiği gördü. Çocuk ellerini cebine koymuş, etrafında koşuşturup "Kaname-senpai elini tutabilir miyim?", "Kaname-senpai fotoğrafını çekebilir miyim?" "Kaname-senpai falan filan" diyen kızları umursamadan yürüyordu.
"Bu kim?" diye sordu Lelouch, Rivalz'e.
"Kuran Kaname" dedi Rivalz. "Birkaç gün önce okula geldi. Kızlar ona resmen tapıyor. Yan sınıftan."
"Neden beyaz ünifovma giyiyov. Hem neden hevkes ona senpai diyov?"
Rivalz sadece omuz silkti. "Kıskandın mı yoksa?" diye sordu ardından, pis pis sırıtarak.
"Tabi ki hayıv" diyerek gülümsedi Lelouch ve ayağa kalktı. "Devse geç gelebilivim" dedi. "Küçük biv işim vav"
"Tamam keyfine bak. Sen gelene kadar Final Fantasy 15'i oynarım ben de."
"Emredersiniz majesteleri" dedi Kuran Kaname ve boş laboratuvardan dışarı çıktı. Lelouch da içerde bir süre bekledi ve kimsenin kendisini görmediğinden emin olduktan sonra o da dışarı çıktı. Öğretmeninden özür dileyip sınıfa girmeyi planlarken telefonuna mesaj geldi. Mesajı atan Milly idi. "Burada bir sorun var. Acilen klüp odasına gelir misin? Shirley de burda."
Lelouch Shirley'i tüm gün boyunca görmemişti. Herhalde sabahtan beri Milly ile beraberdi. Yönünü değiştirip klüp odasına doğru gitmeye başladı.
Lelouch klüp odasına girdiği zaman içeride sadece Milly vardı. Bilgisayarın başına oturmuş bazı hesaplarla uğraşıyordu. Lelouch'u görünce gülümsedi.
"Shivley nevede?" diye sordu Lelouch.
"Aa, tuvalete kadar gitti sanırım" dedi Milly sonra kalkıp yerini Lelouch'a verdi. "Şu hesaplara bir göz atar mısın? Sanırım bir yanlışlık var, eksik para çıkıyor."
"Tamam, biv bakıyım" dedi ve oturup hesapları incelemeye başladı.
Bir süre sonra Milly elinde bir bardak kola ile geldi. "Biraz uzun sürecek sanırım. Kusura bakma seni de dersinden çıkardım" diyerek özür diledi ve kolayı Lelouch'a verdi.
"Önemli değil" dedi Lelouch bir yandan gözleriyle ekranı tarıyarak. "Teşekküv edevim" dedi ve kolayı alıp biraz içti.
Aradan yarım saat geçtikten sonra Lelouch tüm hesapları kontrol etmişti. Herhangi bir yanlışlık gözükmüyordu. Milly biraz daha uzaktaki masada oturuyor Lelouch'u izliyordu.
"Bişey bulamadım" dedi ve Milly'e baktı.
"Öyle mi?" dedi Milly "O zaman benim hatam olmalı. Özür dilerim seni de yordum.
Lelouch tam önemli olmadığını söyleyecekti ki Excel belgesini kapattığında ekranda Milly'nin Facebook'u gözüktü. Mesaj ekranı açıktı. Shirley'in gönderdiği bir mesaj görüntüleniyordu. "Özür dilerim Milly dün eve döndüm. Annem biraz hastalanmış yarına okulda olurum. Görüşürüz."
"Bu da ne ?" dedi Lelouch şaşkınlıkla ve arkasını döndü. Milly bacak bacak üstüne atmış masada oturuyor, gülümseyerek Lelouch'u izliyordu.
Lelouch o anda başına gelmek üzere olanları anlayıp ayağa kalktı. Tam ayağını ileri atmıştı ki yorgunluktan tekrar sandalyesine yığıldı. Son gördüğü şey boş kola bardağıydı.
"Kahvetsin... uyku ilacı" diye mırıldandı.
Lelouch uyandığında ilk farkettiği şey kendisine sarılan Milly idi. Daha sonra etrafına bakınca Milly'nin odasında olduklarını farketti. İkisi Milly'nin yatağında -Lelouch'un hissettiği kadarı ile- çıplaktı.
"Off" diyerek elini başına koydu Lelouch. Kolunu kaldırıp saatine bakmak istedi ama o bile yerinde yoktu.
"Altıya geliyor" dedi Milly uykulu bir sesle.
Lelouch cevap vermedi. Hala ona sarılmak için çabalayan Milly'den kurtulup ayağa kalktı. Yerde duran giysilerini üzerine geçirmeye başladı.
"Gidiyo musun?" diye sordu Milly. "Eğer istersen..." Lelouch cümlesini bitirmesine izin vermedi.
"İstemiyovum" dedi Lelouch. Ceketini de üzerine giydi, tam kapıyı açmış dışarı çıkacaktı ki Milly'e sordu "sigavan vav mı?"
Lelouch normalde sigara tiryakisi değildi. Arada sırada Rivalz ile beraberken ya da klübün düzenlediği partilerde içerdi. Şimdi ise nedense bir anda canı sigara istemişti.
"'Eğer istersen çekmeceden sigaramı alabilirsin' diyecektim zaten" dedi Milly gözleri kapalı.
"Hı, tamam o zaman"
Lelouch ağzında sigara ile koridorda ilerlemeye başladı. Sabahtan beri Suzaku'nun durumdan dolayı kendini huzursuz hissediyordu. Sürekli bir plan yapmaya çalışsa da bir yerde takılıyordu. Fakat Milly'nin ona verdiği ilaç yüzünden uyumadan bir an önce aklına bir fikir gelmişti.
Eve giden Lelouch, Nunnally uyuyana kadar onunla vakit geçirdi. Saat geceyarısına geldiği sıralarda odasına gidip bilgisayarı açtı ve Facebook'a girdi. İlk önce tamamı kızlardan kendisine gelen -birçoğu da ahlak sınırlarını zorlayan- mesajları okumadan sildi. Sadece Shirley'inkini silmedi ama onu da okumadı. Ne yazdığını tahmin edebiliyordu. Hesabından çıktı. "Rebel Zero" adında yeni bir Facebook hesabı açtı. Daha sonra bilgilerini ayarladı . Zor olan tarafı şimdi başlıyordu. Arkadaş arama yerine Karen yazdı. Karşısına yüzlerce Karen çıkmıştı. Teker teker hepsine bakacak zamanı yoktu ama bir yerden başlamak zorundaydı.
Bu şekilde yaklaşık iki saatini geçirdi. Karen'lerin bazılarının profili kapalıydı, bazıları resim bile koymamıştı. Böyle uğraşılmaz diye düşündü Lelouch ve Gruplar bölümüne girdi. Önce Japonya yazdı. "Haydi arkadaşlar Japonya'nın bağımsızlığını kazanması için 1Milyon imza" tarzı gruplarda dolaşıp Clovis'i öldürdüğü gün tanıştığı Karen'in ismini aradı.
Güneş doğmak üzereyken vazgeçmenin eşiğinde olan Lelouch aradığını bulmuştu. "Bahse girerim İmparator'a bir Britanya'ya iki diyen 500bin insan bulabilirim:))))))" grubuna girdiğinde adminlerden birinin isminin Kouzuki Karen olduğunu gördü. Diğer adminin ismi ise Ohgi idi.
"Bingo"
"Lelouch nasılsın?" dedi Shirley, Lelouch kapıdan içeri girer girmez.
Lelouch tüm gece uyumadığı için sabah saatlerinde yatağına girmişti. Uyandığında öğlen olmak üzereydi. Okula ancak derslerin yarısında gelebilmişti.
"Bivaz uykum vav" dedi Lelouch ve esnedi. "Dün gece uyumadım. Sabaha kadav WOW oynadım" diye de ekledi hemen. Eğer Shirley'in aklına farklı bir çeşit fikir gelirse okuldaki kaç kızın rapor almak zorunda kalıcağını düşünmek bile istemiyordu.
"Dün neredeydin?" diye sordu Rivalz yanına oturan Lelouch'a. "Bütün gün boyunca yoktun"
Lelouch elbette Milly'e sırılsıklam aşık olan Rivalz'e gerçekleri söylemeyecekti. "Eve gittim. Nunnally ile vakit geçivdim bivaz"
"He bu arada" diye konuştu Rivalz. "Kuran Kaname sabah okuldan atıldı"
"Gevçekten mi?" diye sordu Lelouch şaşırmış gibi yaparak.
"Evet" dedi Rivalz. "Disiplin Kurulu sabah acilen toplandı ve Kaname'yi okuldan attı"
"Ne yapmış peki?"
"Bu sabah oldu" dedi Rivalz, dedikodudan hoşlanan yaşlı kadınlar gibi konuşmaya başlamıştı. "Sabah okula gelince bahçede soyunmaya başladı"
"Yapma ya? Kızlav şikayet etmemiştiv hevalde" dedi Lelouch, elini çenesinin altına koymuş meraklı meraklı dinliyordu.
"İlk başta, evet" dedi Rivalz. "Fakat Kaname'nin içine kadın iççamaşırı giydiğini gören herkes ondan kaçmaya başladı."
"Cidden mi?" diyerek gülmeye başladı Lelouch.
"Tamamen soyunduktan sonra güvenlik yetişip onu götürdü." dedi Rivalz. O da gülmeye başlamıştı. "Götürürlerken, 'noldu bana böyle, bana bunu kim yaptı' diye bağırıyordu."
"Göven de adam sanıv" diye yorum yaptı Lelouch.
"Haklısın"
"Kimsin sen kardeşim?" dedi Ohgi karşısındaki kostümlü adama.
"Beni tanıyorsunuz" dedi Zero karşısındakilere. "Clovis'in öldürüldüğü gün size ....."
"Valla de" dedi Karen Zero'nun sözünü keserek. "O kadarını biz de bilioz abi. Gerçekte kimsin onu soruyoz."
"Kim olduğumun bir önemi yok. Önemli olan ne yapabildiğim. Bana sadece Zero diyin"
"Oldu canım" dedi Karen. Markalı güneş gözlüklerini çıkartmış, kolunda duran çantaya koymuştu şimdi.
"Canımızı sıkma lan hödük" dedi Ohgi ve Karen'in arkasında duran ve elinde çakı tutan adam. "İyice tilt olmaya başladım bak sana" dedi ve sonra çakısını yalayarak dilini hafifçe kesti.
"Yavaş ol Tamaki" dedi Ohgi ve konuşmaya başladı. "Bak dostum, bizi o gün cidden de kurtardın, eyvallah. Ama buraya böle artist gibi gelip laf yapıcaksan işimiz var."
"Size yardım etmek için burdayım" dedi Zero.
"Yüzünü göster o zaman bize abi" dedi Karen, bir taraftan da makyajını tazelemeye başlamıştı. [Aslında Karen'in Zero'nun yüzünü görmek isteme nedeni diğerlerinden biraz farklıydı. Sadece yakışıklı olup olmadığını bilmek istiyordu.]
"Pekala o zaman size göstericem"
Herkes merakla Zero'nun yüzüne bakmaya başladı.
"Ama yüzümü değil" diye ekledi Zero.
"Manyaksın sen oğlum" dedi Karen sırıtarak ve elindeki aynayı düşürdü. Artık Zero'nun yüzüne bakmıyordu.
"Size gücümü göstericem. Birlikte Kururugi Suzaku'yu kurtarıcaz."
Karen biraz hayalkırıklığına uğramıştı ama toparlandı. "Abi kafayı mı yedin sen? Kaç kişi olucak orda, oha diyorum yane."
"Eğer bana güvenirseniz hiçbir sorun olmaz" dedi Zero. Kendinden emin konuşmaya devam ediyordu.
"Benden günah gitti" diyerek Tamaki iki adım atmıştı ki Ohgi onu kolundan tuttu.
"O gün bizi kurtaran Zero'ydu. Belki de ona bir şans verebiliriz." dedi Ohgi ve Tamaki'yi bıraktı. "Planın ne?"
"Yha benim kuaföre gitmem lazım çabuk anlat ama tamam mııı?"
Birçoğunuz Zero'nun "R"leri söyleyebildiğini farketmiştir heralde. Aslında "R"leri söyleyememek Lelouch için çözümsüz bir sorun değildi. Lakin uygulaması biraz zordu. Lelouch eğer tam dilinin altına başparmağı büyüklüğünde bir silgi koyarsa çok belirgin olmasa da "R"ler ağzından çıkıyordu. Fakat bunun karşılığında konuşurken etrafa tükürükler saçmaya başlıyordu. Embesile benzemesi ise cabasıydı. Doğal olarak küçükken bunu farkeden Lelouch kullanmayı aklından bile geçirmemişti. Şu andaki karizmasını, babasını izlemesine borçlu olan Lelouch emindi ki "R"leri söyleyememek moron gibi görünüp etrafı yıkamaktan çok daha iyiydi.
Zero maskesi ise Lelouch'u bu durumdan kurtarıyordu. Arada sıçrattığı tükürüklerin cama gelip görüşünü engellemesi dışında bir sorun yoktu. Bunu da en yakın zamanda otomatik çalışacak olan bir silecekle düzeltmeyi umuyordu.
Bunun dışında okulun tiyatro klubünden yürüttüğü ve üzerinde biraz değişiklik yaptığı "Kara Şövalye" kostümü karizmasını katlamıştı. Sadece maskesi Nunnally'nin eski pembe Power Ranger giysisinden araklamaydı. Pembenin işini de biraz yağlı boya çözmüştü . İlerde kendine adam gibi bir kostüm yaptırabilirdi zaten. Şimdilik bunlar yeterli olurdu.
Lelouch ve Nunnally elele tutuşmuş büyük bahçede yürüyordu. Bir taraftan konuşuyorlar bir taraftan da durup çiçeklere bakıyorlar, onları kokluyorlardı.
"Nii-sama, bak ilerde bir çocuk var" dedi Nunnally, abisinin elini çekiştirerek.
Lelouch kardeşinin gösterdiği yerde çocuğu gördü. Çocuk yere eğilmiş bir şeyler yapıyordu.
"Kuvuvugi-san bize oğlundan hmpk... bahsetmişti hatıvlıyov musun Nunnally?" dedi Lelouch kardeşine gülümseyerek. "İsmi neydi hmpk.... hatıvlayamadım. Neyse gel hadi hmpk... gidip sovalım". [Hatırlarsanız o günlerde baba yadigarı fındık hala Lelouch'un burnunda duruyordu. Lelouch fındığı burnundan çıkarmak için artık düzenli olarak "hmpk" demeye başlamıştı.]
Lelouch ve Nunnally elele çocuğun yanına gittiler. Biraz daha yaklaşınca çocuğun yerde ne yaptığını gördüler. Çocuk eline biraz toprak alıyor sonra ağzına atıyordu. Bir süre ağzında çiğnedikten sonra tükürüp ağzından çıkarıyordu. İyice tükürüp tüm toprağı attıktan sonra da aynısın tekrar yapmaya başlıyordu.
"Eee... mevaba" dedi Lelouch. Gördüklerinden biraz tiksinmişti açıkçası. Yavaşça Nunnally'nin önüne geçmeye çalıştı. Fakat Nunnally hayvanat bahçesinde maymun izlermiş gibi durmadan çocuğa bakıyordu.
"Meraba" dedi çocuk ve kafasını çevirip Lelouch'a baktı. Ağzında toprak çiğnemeye devam ediyordu.
Bir süre sessizlik oldu. Lelouch çocuğa, çocuk da Lelouch'a bakmaya devam ediyordu.
"Eee... acaba neden hmpk... topvak yiyovsun?" diye sordu Lelouch.
"Ben toprak yemiyom ki" diye cevap verdi çocuk.
Bir süre daha sessizlik oldu. Çocuk hala yerden toprak alıp ağzına atıyordu. Lelouch tekrar konuştu.
"Neden, ağzına topvak hmpk... alıp tüküvüyosun"
"Sana ne!" dedi çocuk ağzında toprak varken konuşarak. Daha sonra ayağa kalktı ve pantolonunu indirdi. Ağzından çıkardığı toprakları bir yere biriktimişti. Şimdi oraya işemeye başladı. Lelouch ve Nunnally dehşetle olanları izliyordu.
Lelouch, Nunnally'nin gözlerini eliyle kapattı ve çocuğa bağırmaya başladı. "Ne yapıosun sen be!!"
Ses çıkarmayan çocuk çişini bitirdi ve pantolonunu giyip fermuarını çekti. Doğruca Lelouch'un üzerine yürüdü ve tam burnuna bir yumruk attı. Dengesini kaybeden Lelouch yere düştü.
"Niye böyle bişey yaptın" diye sordu yerde yatan [ve artık kendisi farketmese de hmpk... demek zorunda olmayan] Lelouch.
Çocuk cevap vermedi. Onun yerine Lelouch'un bacaklarının arasına bir tekme attı.
"Offf..."diye inledi Lelouch. "Anan...." fakat Lelouch daha sözünü bitiremeden çocuk aynı yere bir tekme daha attı.
Artık inleyecek hali bile kalmayan Lelouch'un gözlerinden yaş gelmeye başlamıştı. Çocuk tam bir tekme daha atmaya hazırlanıyordu ki Nunnally araya girdi.
"Abime dokunma" diye bağırdı.
Çocuk bir adım geri çekildi. Tam gitmeye hazırlanıyordu ki beklemediği bir şey oldu.
"AAahhh" diye bağırmaya başladı Nunnally. Kendini yere attı ve yerde tepinip ağlamaya başladı. "Nii-sama nerdesin?" diye çığlıklar atıyordu.
Lelouch acının etkisinden kurtulmuş şaşkın şaşkın Nunnally'e bakıyordu. Numara yaptığı belli olan Nunnally yerde kıvranmaya devam ediyor, ağlamayı sürdürüyordu.
Yine de çocuğunki ile kıyaslanınca Lelouch'un şaşkınlığı hiçbir şey değildi. Nunnally'nin durumunun kendi hatası olduğuna inanan çocuk onun yanına gidip "özür dilerim, ben istemeden böyle..." diyip onu durdurmaya çalışıyordu. En sonunda yerde kıvranmaktan vazgeçmeyen Nunnally'den uzaklaşarak koşmaya başladı. Koşarken bir taraftan da ağlayarak "kötü çocuk gibi oldum ben" diyordu.
Bölüm 4: Zero
Lelouch televizyonu kapattı.
"Suzaku, ha?" dedi kendi kendine.
Lelouch ve Nunnally, Britanya henüz Japonya'yı işgal etmemişken Suzaku ile iyi arkadaştı. O günlerde Suzaku'nun babası olan Başbakan Kururugi Genbu'nun evinde kalıyorlardı. Britanya'nın Japonya'yı işgalinden sonra Lelouch ve Nunnally sahte ölüm belgeleri ile kendilerini ölmüş gibi gösterip Ashcroft ailesine sığınmışlardı. "Lamperouge", Lelouch ve Nunnally'nin yeni soyadıydı. Ashcroft ailesi ikisini okullarına almış ve -Lelouch'un döktüğü paralar sayesinde- kızlar yurdunu boşaltıp onlara tahsis etmişti.
Elbette ülkesinden ve prenslikten kovulan Lelouch'un bu kadar parasının olması garip bir olay gibi gelebilir. Aslında ilk başta Lelouch için de öyleydi. İmparator, Lelouch'u kovduğu zaman ona verdiği kredi kartının limiti 20.000 pounddu. Lelouch akıllı davranıp bu parayı çekmiş ve yeni açacağı hesabına yatırmak istemişti. 20.000 poundu yatırıp prenslikten kalan hesabını da boşaltmak için bankaya gittiğinde gözlerine inanamamıştı. Hesabında normalde olması gereken 234.005 pound yerine 154.462.024 pound vardı. Lelouch babasının vicdanı rahat olmadığından dolayı bu parayı yatırdığını düşünmüştü. Halbuki gerçekler öyle değildi. İmparator Lelouch'u ülkeden kovduğu gün hakikaten de Lelouch'un hesabına para yatırmıştı. Fakat bu yaklaşık 3.000 pound civarındaydı.
İmparator düzenli olarak Britanya hazinesinden para yürütüyordu. Yani hesabına aylık maaşından başka hortumladığı paralar da giriyordu. Karizmatik İmparator hazineden para hacıladığı günün sabahı Lelouch'un hesabına para göndermişti. O günkü ganimeti de yanlışlıkla Lelouch'un hesabına gönderen İmparator'un hatasını anlaması uzun sürmüştü. İnternet bankacılığı kullanışlıydı elbette ama böyle hatalar olmuyor da değildi. [Gerçi bu olay İmparator'a pek koymamıştı. Yaklaşık miktarda parayı her ay yürütüyordu. Tabi bu sinirlenip sonraki ay içinde bir-iki ülke fazladan fethetmesine engel olmamıştı].
"Ve gol" diye kısık sesle sevindi Rivalz. Matematik dersinde en arka sırada oturan Lelouch ve Rivalz PSP'lerinden PES17 oynuyordu.
"Neyin var?" diye sordu Rivalz, Lelouch'a. "Şimdiden farkı ikiledim. Bu kadar kötü oynamazdın sen."
"Haklısın sanıvım" dedi Lelouch gülümseyerek. "Yine de... kaybetmeye niyetim yok."
Ders zili çaldığında Lelouch maçı uzatmalarda attığı golle kazanmıştı. "Hmm" diye düşündü elini çenesine koyarak. "Buldum. Git ve Nina'dan ödünç film iste" dedi ve ekledi. "Bağıvavak"
"Tamam" dedi Rivalz ve sırıttı.
Lelouch ve Rivalz her maç için bahse girerdi. Maçı kaybeden, kazananın istediği şeyi yapmak zorundaydı. Yani şişe çevirmecedeki "cesaret"i seçmek gibiydi.
Rivalz, Nina'nın yanına gitti ve tüm sınıfın duyacağı bi sesle Nina'nın birkaç filmini ödünç almak istedi. Sabahtan beri ağlamak üzere olan Nina "Çok kötüsünüz" diye ağlayarak sınıftan koşarak çıktı.
Lelouch o sabah sınıfa girdiğinde planının çoktan başarıya ulaştığını ve dün akşam Nina'nın sırasının altına koyduğu DVD'nin tüm sınıfta elden ele dolaştığını gördü. Kızlı erkekli tüm sınıf Nina'nın filmini birbirlerine atıyor, en güzel sahneleri soruyor ve Nina'yla dalga geçiyordu.
Olayı gören Lelouch çantasını yere bırakarak araya girmişti. "Ne vav yani?" diye sordu tüm sınıfa bağırarak. Herkes bir anda sustu ve sınıf başkanını dinlemeye başladı. "İnsanlavın ihtiyaçlavı ile alay etme hakkını size kim vevdi?" diyerek DVD'yi kaptı ve elinde sallamaya başladı. Kapağı herkesin görebileceği şekilde tutuyordu.
Bir süre daha vaaz vermeye devam eden Lelouch herkesi sıralarına oturttu ve Nina'nın "ben bilmiyorum, o benim değil, sıramın altında buldum" laflarını dikkate almadan DVD'yi eline tutuşturdu.
Sırasına otururken zafer kazandığını düşünüyordu. Hem sınıf başkanı olarak karizmasına karizma katmış, hem de Nina'nın yavaş yavaş kalbine girmeye başlamıştı.
Ağlayarak sınıftan çıkan Nina'nın ardından Rivalz tekrar yerine oturdu. "Şimdiki ders de matematik" dedi Lelouch'a. "Bir maç daha yaparız."
Lelouch evet anlamında kafasını salladı. Tam o sırada sınıfın hemen dışında "Kaname-senpai, Kaname-senpai" diye bağıran kızların seslerini duymaya başladı. Kafasını çeviren Lelouch açık kalan kapıdan beyaz üniformalı birinin geçtiği gördü. Çocuk ellerini cebine koymuş, etrafında koşuşturup "Kaname-senpai elini tutabilir miyim?", "Kaname-senpai fotoğrafını çekebilir miyim?" "Kaname-senpai falan filan" diyen kızları umursamadan yürüyordu.
"Bu kim?" diye sordu Lelouch, Rivalz'e.
"Kuran Kaname" dedi Rivalz. "Birkaç gün önce okula geldi. Kızlar ona resmen tapıyor. Yan sınıftan."
"Neden beyaz ünifovma giyiyov. Hem neden hevkes ona senpai diyov?"
Rivalz sadece omuz silkti. "Kıskandın mı yoksa?" diye sordu ardından, pis pis sırıtarak.
"Tabi ki hayıv" diyerek gülümsedi Lelouch ve ayağa kalktı. "Devse geç gelebilivim" dedi. "Küçük biv işim vav"
"Tamam keyfine bak. Sen gelene kadar Final Fantasy 15'i oynarım ben de."
"Emredersiniz majesteleri" dedi Kuran Kaname ve boş laboratuvardan dışarı çıktı. Lelouch da içerde bir süre bekledi ve kimsenin kendisini görmediğinden emin olduktan sonra o da dışarı çıktı. Öğretmeninden özür dileyip sınıfa girmeyi planlarken telefonuna mesaj geldi. Mesajı atan Milly idi. "Burada bir sorun var. Acilen klüp odasına gelir misin? Shirley de burda."
Lelouch Shirley'i tüm gün boyunca görmemişti. Herhalde sabahtan beri Milly ile beraberdi. Yönünü değiştirip klüp odasına doğru gitmeye başladı.
Lelouch klüp odasına girdiği zaman içeride sadece Milly vardı. Bilgisayarın başına oturmuş bazı hesaplarla uğraşıyordu. Lelouch'u görünce gülümsedi.
"Shivley nevede?" diye sordu Lelouch.
"Aa, tuvalete kadar gitti sanırım" dedi Milly sonra kalkıp yerini Lelouch'a verdi. "Şu hesaplara bir göz atar mısın? Sanırım bir yanlışlık var, eksik para çıkıyor."
"Tamam, biv bakıyım" dedi ve oturup hesapları incelemeye başladı.
Bir süre sonra Milly elinde bir bardak kola ile geldi. "Biraz uzun sürecek sanırım. Kusura bakma seni de dersinden çıkardım" diyerek özür diledi ve kolayı Lelouch'a verdi.
"Önemli değil" dedi Lelouch bir yandan gözleriyle ekranı tarıyarak. "Teşekküv edevim" dedi ve kolayı alıp biraz içti.
Aradan yarım saat geçtikten sonra Lelouch tüm hesapları kontrol etmişti. Herhangi bir yanlışlık gözükmüyordu. Milly biraz daha uzaktaki masada oturuyor Lelouch'u izliyordu.
"Bişey bulamadım" dedi ve Milly'e baktı.
"Öyle mi?" dedi Milly "O zaman benim hatam olmalı. Özür dilerim seni de yordum.
Lelouch tam önemli olmadığını söyleyecekti ki Excel belgesini kapattığında ekranda Milly'nin Facebook'u gözüktü. Mesaj ekranı açıktı. Shirley'in gönderdiği bir mesaj görüntüleniyordu. "Özür dilerim Milly dün eve döndüm. Annem biraz hastalanmış yarına okulda olurum. Görüşürüz."
"Bu da ne ?" dedi Lelouch şaşkınlıkla ve arkasını döndü. Milly bacak bacak üstüne atmış masada oturuyor, gülümseyerek Lelouch'u izliyordu.
Lelouch o anda başına gelmek üzere olanları anlayıp ayağa kalktı. Tam ayağını ileri atmıştı ki yorgunluktan tekrar sandalyesine yığıldı. Son gördüğü şey boş kola bardağıydı.
"Kahvetsin... uyku ilacı" diye mırıldandı.
Lelouch uyandığında ilk farkettiği şey kendisine sarılan Milly idi. Daha sonra etrafına bakınca Milly'nin odasında olduklarını farketti. İkisi Milly'nin yatağında -Lelouch'un hissettiği kadarı ile- çıplaktı.
"Off" diyerek elini başına koydu Lelouch. Kolunu kaldırıp saatine bakmak istedi ama o bile yerinde yoktu.
"Altıya geliyor" dedi Milly uykulu bir sesle.
Lelouch cevap vermedi. Hala ona sarılmak için çabalayan Milly'den kurtulup ayağa kalktı. Yerde duran giysilerini üzerine geçirmeye başladı.
"Gidiyo musun?" diye sordu Milly. "Eğer istersen..." Lelouch cümlesini bitirmesine izin vermedi.
"İstemiyovum" dedi Lelouch. Ceketini de üzerine giydi, tam kapıyı açmış dışarı çıkacaktı ki Milly'e sordu "sigavan vav mı?"
Lelouch normalde sigara tiryakisi değildi. Arada sırada Rivalz ile beraberken ya da klübün düzenlediği partilerde içerdi. Şimdi ise nedense bir anda canı sigara istemişti.
"'Eğer istersen çekmeceden sigaramı alabilirsin' diyecektim zaten" dedi Milly gözleri kapalı.
"Hı, tamam o zaman"
Lelouch ağzında sigara ile koridorda ilerlemeye başladı. Sabahtan beri Suzaku'nun durumdan dolayı kendini huzursuz hissediyordu. Sürekli bir plan yapmaya çalışsa da bir yerde takılıyordu. Fakat Milly'nin ona verdiği ilaç yüzünden uyumadan bir an önce aklına bir fikir gelmişti.
Eve giden Lelouch, Nunnally uyuyana kadar onunla vakit geçirdi. Saat geceyarısına geldiği sıralarda odasına gidip bilgisayarı açtı ve Facebook'a girdi. İlk önce tamamı kızlardan kendisine gelen -birçoğu da ahlak sınırlarını zorlayan- mesajları okumadan sildi. Sadece Shirley'inkini silmedi ama onu da okumadı. Ne yazdığını tahmin edebiliyordu. Hesabından çıktı. "Rebel Zero" adında yeni bir Facebook hesabı açtı. Daha sonra bilgilerini ayarladı . Zor olan tarafı şimdi başlıyordu. Arkadaş arama yerine Karen yazdı. Karşısına yüzlerce Karen çıkmıştı. Teker teker hepsine bakacak zamanı yoktu ama bir yerden başlamak zorundaydı.
Bu şekilde yaklaşık iki saatini geçirdi. Karen'lerin bazılarının profili kapalıydı, bazıları resim bile koymamıştı. Böyle uğraşılmaz diye düşündü Lelouch ve Gruplar bölümüne girdi. Önce Japonya yazdı. "Haydi arkadaşlar Japonya'nın bağımsızlığını kazanması için 1Milyon imza" tarzı gruplarda dolaşıp Clovis'i öldürdüğü gün tanıştığı Karen'in ismini aradı.
Güneş doğmak üzereyken vazgeçmenin eşiğinde olan Lelouch aradığını bulmuştu. "Bahse girerim İmparator'a bir Britanya'ya iki diyen 500bin insan bulabilirim:))))))" grubuna girdiğinde adminlerden birinin isminin Kouzuki Karen olduğunu gördü. Diğer adminin ismi ise Ohgi idi.
"Bingo"
"Lelouch nasılsın?" dedi Shirley, Lelouch kapıdan içeri girer girmez.
Lelouch tüm gece uyumadığı için sabah saatlerinde yatağına girmişti. Uyandığında öğlen olmak üzereydi. Okula ancak derslerin yarısında gelebilmişti.
"Bivaz uykum vav" dedi Lelouch ve esnedi. "Dün gece uyumadım. Sabaha kadav WOW oynadım" diye de ekledi hemen. Eğer Shirley'in aklına farklı bir çeşit fikir gelirse okuldaki kaç kızın rapor almak zorunda kalıcağını düşünmek bile istemiyordu.
"Dün neredeydin?" diye sordu Rivalz yanına oturan Lelouch'a. "Bütün gün boyunca yoktun"
Lelouch elbette Milly'e sırılsıklam aşık olan Rivalz'e gerçekleri söylemeyecekti. "Eve gittim. Nunnally ile vakit geçivdim bivaz"
"He bu arada" diye konuştu Rivalz. "Kuran Kaname sabah okuldan atıldı"
"Gevçekten mi?" diye sordu Lelouch şaşırmış gibi yaparak.
"Evet" dedi Rivalz. "Disiplin Kurulu sabah acilen toplandı ve Kaname'yi okuldan attı"
"Ne yapmış peki?"
"Bu sabah oldu" dedi Rivalz, dedikodudan hoşlanan yaşlı kadınlar gibi konuşmaya başlamıştı. "Sabah okula gelince bahçede soyunmaya başladı"
"Yapma ya? Kızlav şikayet etmemiştiv hevalde" dedi Lelouch, elini çenesinin altına koymuş meraklı meraklı dinliyordu.
"İlk başta, evet" dedi Rivalz. "Fakat Kaname'nin içine kadın iççamaşırı giydiğini gören herkes ondan kaçmaya başladı."
"Cidden mi?" diyerek gülmeye başladı Lelouch.
"Tamamen soyunduktan sonra güvenlik yetişip onu götürdü." dedi Rivalz. O da gülmeye başlamıştı. "Götürürlerken, 'noldu bana böyle, bana bunu kim yaptı' diye bağırıyordu."
"Göven de adam sanıv" diye yorum yaptı Lelouch.
"Haklısın"
"Kimsin sen kardeşim?" dedi Ohgi karşısındaki kostümlü adama.
"Beni tanıyorsunuz" dedi Zero karşısındakilere. "Clovis'in öldürüldüğü gün size ....."
"Valla de" dedi Karen Zero'nun sözünü keserek. "O kadarını biz de bilioz abi. Gerçekte kimsin onu soruyoz."
"Kim olduğumun bir önemi yok. Önemli olan ne yapabildiğim. Bana sadece Zero diyin"
"Oldu canım" dedi Karen. Markalı güneş gözlüklerini çıkartmış, kolunda duran çantaya koymuştu şimdi.
"Canımızı sıkma lan hödük" dedi Ohgi ve Karen'in arkasında duran ve elinde çakı tutan adam. "İyice tilt olmaya başladım bak sana" dedi ve sonra çakısını yalayarak dilini hafifçe kesti.
"Yavaş ol Tamaki" dedi Ohgi ve konuşmaya başladı. "Bak dostum, bizi o gün cidden de kurtardın, eyvallah. Ama buraya böle artist gibi gelip laf yapıcaksan işimiz var."
"Size yardım etmek için burdayım" dedi Zero.
"Yüzünü göster o zaman bize abi" dedi Karen, bir taraftan da makyajını tazelemeye başlamıştı. [Aslında Karen'in Zero'nun yüzünü görmek isteme nedeni diğerlerinden biraz farklıydı. Sadece yakışıklı olup olmadığını bilmek istiyordu.]
"Pekala o zaman size göstericem"
Herkes merakla Zero'nun yüzüne bakmaya başladı.
"Ama yüzümü değil" diye ekledi Zero.
"Manyaksın sen oğlum" dedi Karen sırıtarak ve elindeki aynayı düşürdü. Artık Zero'nun yüzüne bakmıyordu.
"Size gücümü göstericem. Birlikte Kururugi Suzaku'yu kurtarıcaz."
Karen biraz hayalkırıklığına uğramıştı ama toparlandı. "Abi kafayı mı yedin sen? Kaç kişi olucak orda, oha diyorum yane."
"Eğer bana güvenirseniz hiçbir sorun olmaz" dedi Zero. Kendinden emin konuşmaya devam ediyordu.
"Benden günah gitti" diyerek Tamaki iki adım atmıştı ki Ohgi onu kolundan tuttu.
"O gün bizi kurtaran Zero'ydu. Belki de ona bir şans verebiliriz." dedi Ohgi ve Tamaki'yi bıraktı. "Planın ne?"
"Yha benim kuaföre gitmem lazım çabuk anlat ama tamam mııı?"
Birçoğunuz Zero'nun "R"leri söyleyebildiğini farketmiştir heralde. Aslında "R"leri söyleyememek Lelouch için çözümsüz bir sorun değildi. Lakin uygulaması biraz zordu. Lelouch eğer tam dilinin altına başparmağı büyüklüğünde bir silgi koyarsa çok belirgin olmasa da "R"ler ağzından çıkıyordu. Fakat bunun karşılığında konuşurken etrafa tükürükler saçmaya başlıyordu. Embesile benzemesi ise cabasıydı. Doğal olarak küçükken bunu farkeden Lelouch kullanmayı aklından bile geçirmemişti. Şu andaki karizmasını, babasını izlemesine borçlu olan Lelouch emindi ki "R"leri söyleyememek moron gibi görünüp etrafı yıkamaktan çok daha iyiydi.
Zero maskesi ise Lelouch'u bu durumdan kurtarıyordu. Arada sıçrattığı tükürüklerin cama gelip görüşünü engellemesi dışında bir sorun yoktu. Bunu da en yakın zamanda otomatik çalışacak olan bir silecekle düzeltmeyi umuyordu.
Bunun dışında okulun tiyatro klubünden yürüttüğü ve üzerinde biraz değişiklik yaptığı "Kara Şövalye" kostümü karizmasını katlamıştı. Sadece maskesi Nunnally'nin eski pembe Power Ranger giysisinden araklamaydı. Pembenin işini de biraz yağlı boya çözmüştü . İlerde kendine adam gibi bir kostüm yaptırabilirdi zaten. Şimdilik bunlar yeterli olurdu.
Lelouch ve Nunnally elele tutuşmuş büyük bahçede yürüyordu. Bir taraftan konuşuyorlar bir taraftan da durup çiçeklere bakıyorlar, onları kokluyorlardı.
"Nii-sama, bak ilerde bir çocuk var" dedi Nunnally, abisinin elini çekiştirerek.
Lelouch kardeşinin gösterdiği yerde çocuğu gördü. Çocuk yere eğilmiş bir şeyler yapıyordu.
"Kuvuvugi-san bize oğlundan hmpk... bahsetmişti hatıvlıyov musun Nunnally?" dedi Lelouch kardeşine gülümseyerek. "İsmi neydi hmpk.... hatıvlayamadım. Neyse gel hadi hmpk... gidip sovalım". [Hatırlarsanız o günlerde baba yadigarı fındık hala Lelouch'un burnunda duruyordu. Lelouch fındığı burnundan çıkarmak için artık düzenli olarak "hmpk" demeye başlamıştı.]
Lelouch ve Nunnally elele çocuğun yanına gittiler. Biraz daha yaklaşınca çocuğun yerde ne yaptığını gördüler. Çocuk eline biraz toprak alıyor sonra ağzına atıyordu. Bir süre ağzında çiğnedikten sonra tükürüp ağzından çıkarıyordu. İyice tükürüp tüm toprağı attıktan sonra da aynısın tekrar yapmaya başlıyordu.
"Eee... mevaba" dedi Lelouch. Gördüklerinden biraz tiksinmişti açıkçası. Yavaşça Nunnally'nin önüne geçmeye çalıştı. Fakat Nunnally hayvanat bahçesinde maymun izlermiş gibi durmadan çocuğa bakıyordu.
"Meraba" dedi çocuk ve kafasını çevirip Lelouch'a baktı. Ağzında toprak çiğnemeye devam ediyordu.
Bir süre sessizlik oldu. Lelouch çocuğa, çocuk da Lelouch'a bakmaya devam ediyordu.
"Eee... acaba neden hmpk... topvak yiyovsun?" diye sordu Lelouch.
"Ben toprak yemiyom ki" diye cevap verdi çocuk.
Bir süre daha sessizlik oldu. Çocuk hala yerden toprak alıp ağzına atıyordu. Lelouch tekrar konuştu.
"Neden, ağzına topvak hmpk... alıp tüküvüyosun"
"Sana ne!" dedi çocuk ağzında toprak varken konuşarak. Daha sonra ayağa kalktı ve pantolonunu indirdi. Ağzından çıkardığı toprakları bir yere biriktimişti. Şimdi oraya işemeye başladı. Lelouch ve Nunnally dehşetle olanları izliyordu.
Lelouch, Nunnally'nin gözlerini eliyle kapattı ve çocuğa bağırmaya başladı. "Ne yapıosun sen be!!"
Ses çıkarmayan çocuk çişini bitirdi ve pantolonunu giyip fermuarını çekti. Doğruca Lelouch'un üzerine yürüdü ve tam burnuna bir yumruk attı. Dengesini kaybeden Lelouch yere düştü.
"Niye böyle bişey yaptın" diye sordu yerde yatan [ve artık kendisi farketmese de hmpk... demek zorunda olmayan] Lelouch.
Çocuk cevap vermedi. Onun yerine Lelouch'un bacaklarının arasına bir tekme attı.
"Offf..."diye inledi Lelouch. "Anan...." fakat Lelouch daha sözünü bitiremeden çocuk aynı yere bir tekme daha attı.
Artık inleyecek hali bile kalmayan Lelouch'un gözlerinden yaş gelmeye başlamıştı. Çocuk tam bir tekme daha atmaya hazırlanıyordu ki Nunnally araya girdi.
"Abime dokunma" diye bağırdı.
Çocuk bir adım geri çekildi. Tam gitmeye hazırlanıyordu ki beklemediği bir şey oldu.
"AAahhh" diye bağırmaya başladı Nunnally. Kendini yere attı ve yerde tepinip ağlamaya başladı. "Nii-sama nerdesin?" diye çığlıklar atıyordu.
Lelouch acının etkisinden kurtulmuş şaşkın şaşkın Nunnally'e bakıyordu. Numara yaptığı belli olan Nunnally yerde kıvranmaya devam ediyor, ağlamayı sürdürüyordu.
Yine de çocuğunki ile kıyaslanınca Lelouch'un şaşkınlığı hiçbir şey değildi. Nunnally'nin durumunun kendi hatası olduğuna inanan çocuk onun yanına gidip "özür dilerim, ben istemeden böyle..." diyip onu durdurmaya çalışıyordu. En sonunda yerde kıvranmaktan vazgeçmeyen Nunnally'den uzaklaşarak koşmaya başladı. Koşarken bir taraftan da ağlayarak "kötü çocuk gibi oldum ben" diyordu.





4. sayfa (Toplam 7 sayfa) [ 70 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |