Kamikaze Kaitou Jeanne _Heaven Of The Dark_ Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 34, 35, 36 ... 40, 41, 42, Sonraki |
Yazar
Mesaj
evet... arkadaşımızı beklemek zorundayım bu ortak yazılan bir hikaye olduğu için kurguda anlaşmamız gerek bölüm hazır bekliyor zaten 16. bölüm heyecanlı olmayıp, monoton gidecek ama 17 de neler olur bilmem 

***VeRa TePeS***
Eski Maron_Rei
Karin Axelsson

Eski Maron_Rei

Karin Axelsson



31 Oca 2009 19:00

31 Oca 2009 21:05, Değiştirme: 01 Ağu 2009 21:35 (Toplamda 2 kere)


03 Şub 2009 3:32

İBLİS VE O
O an, Hatsu çılgına dönmüştü… Ağlıyordu… Sonra kafasını ön eğmişti… Gözyaşları yere düşüyordu… Mitsu ona küçümseyerek bakıyordu.
—Neden ağlıyorsun Hatsuhikari? Sana bunun olacağını söylemiştim, değil mi? Hazırlıklı olmalıydın !
Bu zehirli sözcükler, Hatsu’ nun nefretinin büyümesine yardımcı olmuştu. Kafasını kaldırdı ve kin dolu gözlerle iblise baktı. Sinsice ve ani bir hareketle kılıcını çekti. Tam iblise saldıracaktı ki Ryuchi onu kolundan yakaladı ve geri çekti. Hatsu şaşırmıştı. Kor gibi yanan gözleriyle, Ryuchi’ nin derin, mavi gözlerine baktı. Büyük bir kızgınlıkla aydınlanıyordu yüzü Ryuchi’ nin.
—Sen bu işe karışmayacaksın Tsukiyomi! Diye haykırdı Ryuchi’ ye Hatsu. Gitmeye yeltendi ama başarılı olamadı. El kolunu sıkıca kavramıştı ve bırakmıyordu. Hatsu ona sağlam bir yumruk attı ve şans eseri elinden kurtuldu. Ryuchi ona öylece bakıyordu sadece. Zen birden Ryuchi’ yi dürtükledi ve güldü.
—Kedi çocuk! Kendine gel dostum… O kız sana uymaz, sonra parçalarını bir yerlerden toplamayayım. Şimdi unut şu kızı ve eğlenmeye başlayalım. Dedi rahat bir tavırla.
Maron ise Hatsu’ nun başında dikilmiş, iblisin kucağındaki sarışın kıza bakıyordu. Onun öylece cansız bedenini görünce kalbine bıçaklar saplanıyordu sanki… ‘Neden?’ diye sordu kendine. Onu tanımıyordu bile Maron. İblis kendine yapılan ani hamleyi son anda fark edip kendini geri atmıştı ve bunun sonuncunda kucağındaki Getsu’ yu düşürmüştü. Boşlukta öylece süzülen Getsu’ yu kurtarmak için Maron öne atlayıp onu tuttu. Aynı amaç için koşan Ryuchi, Maron’ la göz göze gelmişti… Maron, o anda yakışıklı delikanlının bakışlarını tanıdığını ve daha önce karşılaştığını düşündü. Bu bakışlar…! Aynı Ryuchi’ nin bakışlarıydı. Ama Ryuchi’ nin saçları siyahtı… Ve yüz hatları hatta anatomisi değişikti. Aynı şekilde Zen'in de kim olduğunu bilmiyordu Maron. Çünkü değişim geçirmişlerdi.Ryuchi, gerçek kimliğinde yani İkuto Tsukiyomi'ydi. Zen ise başka birisiydi .Kimliklerinin henüz ortaya çıkmasını istemiyorlardı. Bu bakışlar… Birbirlerine öylece baktıklarını gören Chiaki, kıskançlık krizine girmişti. Hemen yanlarına gidip Ryuchi’ yi ittirdi. Ryuchi, sinsice gülerek ona baktı ve kavga çıkmıştı. Birbirlerini parçalamak isteyen, pençelerini çıkaran kaplanlar gibi birbirlerine yumruk, tekme, tokat… Ne bulurlarsa geçiriyorlardı. Chiaki seriydi ama Ryuchi bir kediymiş gibi kıvrılarak, zıplayarak darbe almadan kurtuluyordu. Çok seri olması onun bir özelliğiydi. Ardından Chiaki'den nefret eden Zen'de Chiaki'ye bir yumruk attı. Ryuchi sinsi gülüşüyle
—Hey! Biz iki kişiyiz ama o tek kişi. Bu haksızlık çık aradan! Dedi. Hıncını alamayan Zen, Chiaki'ye bir tekme daha atarak kendini sıkmaya başladı ve oradan uzaklaştı.
Maron, onları ayırmaya çalışsa da ayrılmıyorlardı. Maron, Getsu’ yu bir köşeye yavaşça yatırdı ve kaplan kesilmiş iki erkeğin arasına girdi. Onun araya girmesiyle Chiaki hemen durdu. Durumu berbattı. Ağzı ve burnu kanıyordu. Ryuchi’ ninse durumu gayet iyiydi. Sadece birkaç sıyrık vardı o kadar. Hatsu ise hala iblise kısa ve ani saldırılarda bulunuyordu. Bu durumdan sıkılan Zen, iblise bir tekme geçirdi ve havalı bir hareketle yere indi. Ryuchi’ ye “Artık eğlenme zamanı” dercesine bir bakış attı. Ryuchi ona güldü. Ryuchi ona saldırırken, Chiaki’ den
—ŞAH VE MAT! Sesi duyuldu.
İblise iğnelerinden birini fırlatmıştı ama iblis sadece gülüyordu. Hatsu sinirli bir şekilde onlara bağırmaya başladı.
—Sizi aptallar! Onu siz yok edemezsiniz! O iğneler hiçbir etki yapmıyor ona! Aksine onu güçlendiriyorsunuz! Sizin gücünüzü o iğneden emiyor…
İblis gülerek iğneyi çıkardı ve
—Hatsuhikari haklı! Bu küçük oyuncaklarınız beni yok edemez! Dedi.
Zen ona kılıcıyla saldırdı ve iblisin kolunu çizdi. Hatsu, Zen havadayken bacağından tuttu ve onu aşağı çekti. Hemen üstüne atladı ve boynunu sıktı. Onu duvara sıkıştırdı. O kadar çok sıkıyordu ki Zen nefes alamıyordu.
—Bana bak seni havalı sürüngen! Bu bedenin sahibi o iblis değil,anladın mı?! Eğer o bedene bir zarar gelecek olursa yemin ederim seni öldürürüm!
Zen ‘tamam’ der gibi başını salladı. Hatsu onu bıraktı ve kılıcını çekip iblise ani saldırılar yapıyordu. Maksadı, iblisin dışarı çıkmasıydı. Hatsu bir yandan Getsu’ yu düşünüyor bir yandan da iblise saldırıyordu. İblis birden elini şaklattı ve diğerlerinin etrafında bir sürü iblis belirdi. Hepsi savaş pozisyonuna geçmişti bile… Ryuchi ve Zen sırt sırta vermişti. Maron, Chiaki’ nin arkasına geçmiş ve onu koruyordu. Hepsi iblisleri yok ediyordu. Mitsu’ nun istediği olmuştu. Şimdi, Hatsu’ yu öldürmek için çok iyi bir fırsattı.
Kılıçlar çekilmiş, ölümüne bir dövüş başlamıştı Hatsu ve iblis Mitsu’ nun arasında… Kan içinde kalmışlardı… Hatsu, bedene çok zarar vermek istemiyordu. Sadece hafif ve çabuk kapanacak yaralar açıyordu iblise… Hatsu, artık sıkılmıştı bundan… Kılıca kanından birazını sürdü ve “athéma elyosa” diye fısıldadı. Bu kelime sanki ona gökten Tanrı’ nın hediyesi olarak gönderilmişti. Daha önce hiç bilmediği ve yapmadığı bu şeyi nereden biliyordu ki şimdi? Kılıç mor bir ışıkla parladı. Hatsu, kılıcı iblisin tam karnına saplamıştı. Kılıç, bedene zarar vermemişti ama iblis acı çekiyordu.
Herkes, bir kız sesi duyduktan sonra bakışlarını o yöne çevirdi. Hatsu bu sesi duyunca irkilmişti.
—Acınacak haldesin Mitsu! İnatçı buz prensesimize ne oldu böyle? Bedenin başka birisinin kullanmasına izin mi vereceksin? Diyordu kız.
Mitsu ve Hatsu o anda donakalmıştı. Bu sesin kime ait olduğunu biliyorlardı. İblis gücünü kaybediyordu. Çünkü Mitsu kendini hatırlamıştı! Kızın karanlık yüzü ay ışığıyla aydınlanmaya başlayınca buz mavisi gözler ortaya çıkmıştı… Kim olduğunu hepsi merak ediyordu…
bölüm sonu resmi
(İkuto Tsukiyomi yani Ryuchi )[
O an, Hatsu çılgına dönmüştü… Ağlıyordu… Sonra kafasını ön eğmişti… Gözyaşları yere düşüyordu… Mitsu ona küçümseyerek bakıyordu.
—Neden ağlıyorsun Hatsuhikari? Sana bunun olacağını söylemiştim, değil mi? Hazırlıklı olmalıydın !
Bu zehirli sözcükler, Hatsu’ nun nefretinin büyümesine yardımcı olmuştu. Kafasını kaldırdı ve kin dolu gözlerle iblise baktı. Sinsice ve ani bir hareketle kılıcını çekti. Tam iblise saldıracaktı ki Ryuchi onu kolundan yakaladı ve geri çekti. Hatsu şaşırmıştı. Kor gibi yanan gözleriyle, Ryuchi’ nin derin, mavi gözlerine baktı. Büyük bir kızgınlıkla aydınlanıyordu yüzü Ryuchi’ nin.
—Sen bu işe karışmayacaksın Tsukiyomi! Diye haykırdı Ryuchi’ ye Hatsu. Gitmeye yeltendi ama başarılı olamadı. El kolunu sıkıca kavramıştı ve bırakmıyordu. Hatsu ona sağlam bir yumruk attı ve şans eseri elinden kurtuldu. Ryuchi ona öylece bakıyordu sadece. Zen birden Ryuchi’ yi dürtükledi ve güldü.
—Kedi çocuk! Kendine gel dostum… O kız sana uymaz, sonra parçalarını bir yerlerden toplamayayım. Şimdi unut şu kızı ve eğlenmeye başlayalım. Dedi rahat bir tavırla.
Maron ise Hatsu’ nun başında dikilmiş, iblisin kucağındaki sarışın kıza bakıyordu. Onun öylece cansız bedenini görünce kalbine bıçaklar saplanıyordu sanki… ‘Neden?’ diye sordu kendine. Onu tanımıyordu bile Maron. İblis kendine yapılan ani hamleyi son anda fark edip kendini geri atmıştı ve bunun sonuncunda kucağındaki Getsu’ yu düşürmüştü. Boşlukta öylece süzülen Getsu’ yu kurtarmak için Maron öne atlayıp onu tuttu. Aynı amaç için koşan Ryuchi, Maron’ la göz göze gelmişti… Maron, o anda yakışıklı delikanlının bakışlarını tanıdığını ve daha önce karşılaştığını düşündü. Bu bakışlar…! Aynı Ryuchi’ nin bakışlarıydı. Ama Ryuchi’ nin saçları siyahtı… Ve yüz hatları hatta anatomisi değişikti. Aynı şekilde Zen'in de kim olduğunu bilmiyordu Maron. Çünkü değişim geçirmişlerdi.Ryuchi, gerçek kimliğinde yani İkuto Tsukiyomi'ydi. Zen ise başka birisiydi .Kimliklerinin henüz ortaya çıkmasını istemiyorlardı. Bu bakışlar… Birbirlerine öylece baktıklarını gören Chiaki, kıskançlık krizine girmişti. Hemen yanlarına gidip Ryuchi’ yi ittirdi. Ryuchi, sinsice gülerek ona baktı ve kavga çıkmıştı. Birbirlerini parçalamak isteyen, pençelerini çıkaran kaplanlar gibi birbirlerine yumruk, tekme, tokat… Ne bulurlarsa geçiriyorlardı. Chiaki seriydi ama Ryuchi bir kediymiş gibi kıvrılarak, zıplayarak darbe almadan kurtuluyordu. Çok seri olması onun bir özelliğiydi. Ardından Chiaki'den nefret eden Zen'de Chiaki'ye bir yumruk attı. Ryuchi sinsi gülüşüyle
—Hey! Biz iki kişiyiz ama o tek kişi. Bu haksızlık çık aradan! Dedi. Hıncını alamayan Zen, Chiaki'ye bir tekme daha atarak kendini sıkmaya başladı ve oradan uzaklaştı.
Maron, onları ayırmaya çalışsa da ayrılmıyorlardı. Maron, Getsu’ yu bir köşeye yavaşça yatırdı ve kaplan kesilmiş iki erkeğin arasına girdi. Onun araya girmesiyle Chiaki hemen durdu. Durumu berbattı. Ağzı ve burnu kanıyordu. Ryuchi’ ninse durumu gayet iyiydi. Sadece birkaç sıyrık vardı o kadar. Hatsu ise hala iblise kısa ve ani saldırılarda bulunuyordu. Bu durumdan sıkılan Zen, iblise bir tekme geçirdi ve havalı bir hareketle yere indi. Ryuchi’ ye “Artık eğlenme zamanı” dercesine bir bakış attı. Ryuchi ona güldü. Ryuchi ona saldırırken, Chiaki’ den
—ŞAH VE MAT! Sesi duyuldu.
İblise iğnelerinden birini fırlatmıştı ama iblis sadece gülüyordu. Hatsu sinirli bir şekilde onlara bağırmaya başladı.
—Sizi aptallar! Onu siz yok edemezsiniz! O iğneler hiçbir etki yapmıyor ona! Aksine onu güçlendiriyorsunuz! Sizin gücünüzü o iğneden emiyor…
İblis gülerek iğneyi çıkardı ve
—Hatsuhikari haklı! Bu küçük oyuncaklarınız beni yok edemez! Dedi.
Zen ona kılıcıyla saldırdı ve iblisin kolunu çizdi. Hatsu, Zen havadayken bacağından tuttu ve onu aşağı çekti. Hemen üstüne atladı ve boynunu sıktı. Onu duvara sıkıştırdı. O kadar çok sıkıyordu ki Zen nefes alamıyordu.
—Bana bak seni havalı sürüngen! Bu bedenin sahibi o iblis değil,anladın mı?! Eğer o bedene bir zarar gelecek olursa yemin ederim seni öldürürüm!
Zen ‘tamam’ der gibi başını salladı. Hatsu onu bıraktı ve kılıcını çekip iblise ani saldırılar yapıyordu. Maksadı, iblisin dışarı çıkmasıydı. Hatsu bir yandan Getsu’ yu düşünüyor bir yandan da iblise saldırıyordu. İblis birden elini şaklattı ve diğerlerinin etrafında bir sürü iblis belirdi. Hepsi savaş pozisyonuna geçmişti bile… Ryuchi ve Zen sırt sırta vermişti. Maron, Chiaki’ nin arkasına geçmiş ve onu koruyordu. Hepsi iblisleri yok ediyordu. Mitsu’ nun istediği olmuştu. Şimdi, Hatsu’ yu öldürmek için çok iyi bir fırsattı.
Kılıçlar çekilmiş, ölümüne bir dövüş başlamıştı Hatsu ve iblis Mitsu’ nun arasında… Kan içinde kalmışlardı… Hatsu, bedene çok zarar vermek istemiyordu. Sadece hafif ve çabuk kapanacak yaralar açıyordu iblise… Hatsu, artık sıkılmıştı bundan… Kılıca kanından birazını sürdü ve “athéma elyosa” diye fısıldadı. Bu kelime sanki ona gökten Tanrı’ nın hediyesi olarak gönderilmişti. Daha önce hiç bilmediği ve yapmadığı bu şeyi nereden biliyordu ki şimdi? Kılıç mor bir ışıkla parladı. Hatsu, kılıcı iblisin tam karnına saplamıştı. Kılıç, bedene zarar vermemişti ama iblis acı çekiyordu.
Herkes, bir kız sesi duyduktan sonra bakışlarını o yöne çevirdi. Hatsu bu sesi duyunca irkilmişti.
—Acınacak haldesin Mitsu! İnatçı buz prensesimize ne oldu böyle? Bedenin başka birisinin kullanmasına izin mi vereceksin? Diyordu kız.
Mitsu ve Hatsu o anda donakalmıştı. Bu sesin kime ait olduğunu biliyorlardı. İblis gücünü kaybediyordu. Çünkü Mitsu kendini hatırlamıştı! Kızın karanlık yüzü ay ışığıyla aydınlanmaya başlayınca buz mavisi gözler ortaya çıkmıştı… Kim olduğunu hepsi merak ediyordu…
bölüm sonu resmi
Spoiler:
***VeRa TePeS***
Eski Maron_Rei
Karin Axelsson

Eski Maron_Rei

Karin Axelsson


İlki'ciğim yine döktürmüşsün kuzum ama ayrıntılara biraz daha girsen daha şugar olacaktı. Konuşma sahnelerine gerçekten hayran kaldım ^^ Herkes kişiliğine uygun olarak davranmış canım yine tebrik ederim. Acaba bundan sonraki bölümlerde ne olacak
Hatsu, nasıl birdenbire eski medyum kesilip o sözleri fısıldadı
Mitsu'ya seslenen o şahıs kimdi acaba Mitsu onu tanıyor mu
Neyse, bu ayrıntıları atlarsak bu bölümde Zen beni acayip sinirlendirdi ümüğüne yapışıp, böğrünü sıkmamak için kendimle mücadele verdim. Nerede len o centilmen azıcık asi kişilik Zen?
Hatsu <3 Ryuchi (Ikuto) aşkı biraz alevlendi gibi ama bakalım bizim pak kız Hatsu ne zaman fark edecek ^^ Süper bir bölüm olmuş tebrik ediyorum seni devamını da en kısa zamanda bekliyorum 






Sewimlİ_HırsıZ'a bu güzel imzadan dolayı çok teşekkür eder ve minnetimi gönderirim
Spoiler:

sağol canım biraz kötü oldu farkındayım ama daha da güzel olcak sonra
Zen, Maron'un karşısında ne yapçağını şaşırıyo demek ki
ve normalde Zen zaten Chiaki'yi sevmezz çünkü Maron'a aşık 




***VeRa TePeS***
Eski Maron_Rei
Karin Axelsson

Eski Maron_Rei

Karin Axelsson


Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): ErzaScarlett
35. sayfa (Toplam 42 sayfa) [ 418 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |