Kamikaze Kaitou Jeanne _Heaven Of The Dark_ Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 36, 37, 38 ... 40, 41, 42, Sonraki |
Yazar
Mesaj
09 Mar 2009 16:54
Hımm, ilerleyen bölümlerde kim kimdir onu görebileceğiz tabii ama tahminlerinde sana biraz yardımcı olayım. Genelde aynı kişilerin fiziksel özlelliklerini aynı tuttuk. Mesela a kişisi kahverengi saçlıysa yine a kişisi kahverengi saçlı oluyor ^^ Onun dışında güzel tahminler JEANNE D'ARC bir kaç uymayan noktayı saymazsak
Sewimlİ_HırsıZ'a bu güzel imzadan dolayı çok teşekkür eder ve minnetimi gönderirim
Spoiler:
09 Mar 2009 17:39
DÖNÜŞ
Mitsu şimdi hatırlıyordu geçmişini… Katliam gecesini. Annesinin, babasının kanlarının yüzüne ve duvarlara sıçramasını, ona yalvaran gözleri, keskin kılıcın şıngırtısını, Hatsuhikari’ nin yüzünü, kin ve şaşkınlık dolu bakışlarını, gece boyunca savaşmalarını… Annesine nefretle baktığını ve bir bakışıyla kafasını bedeninden ayırdığını, babasının uzuvlarını keserek, kılıcı kalbine saplayarak onu öldürdüğünü… o lanetli günü… “Ölüm tanrıçası Helldyâ” dediği genç kadının uzun sarı saçlarını, uzun tırnaklı ellerini, boynuzlarını, şeytan kanatlarını ve sadist bakışlarını… O kadının şefkatle, uzun tırnaklı elleriyle yüzünü okşadığını… Kendisinin ona “anne” dediğini… Ablası Jasumin Zenryou’ nun anlamsız bakışlarını…
Her şeyi hatırlamaya başlamıştı. Acı içinde kıvranıyor, başını tutuyordu. Ikuto, Zen, Maron, Chiaki ve Hatsu heykel gibiydi. Zaman akmıyordu. Buz mavisi olan kız zamanı durdurmuştu. Gücünü kullanırken gözleri kırmızıya dönmüştü. Mitsu hatırladığı şeylerin etkisiyle şoka uğruyordu. Bütün bunları kendi elleriyle yapmıştı. Ailesini öldüren kızıl saçlı seri katil kendisiydi… İnanamıyordu buna. Kendi iradesiyle yapmadığını da hatırlamıştı… Ama hala kendini suçluyordu.
Helldyâ’ nın fısıltılarını hatırlamıştı: “Aferin sana küçük şeytanım. Onları öldürerek sadakatini kanıtladın. Artık benim kızımsın. Baban da şeytan kral’ dır.” Helldyâ, Mitsu’ ya gerçekleri anlatmıştı. Şeytan kral, Helldyâ’yı geçici eşi olarak seçmişti. Mitsu’ yu da kızı olarak seçmişti. Onun gücünü kullanacaktı. Aslında gerçek eşi olarak Hatsuhikari’ yi istiyordu Şeytan kral. Ama Hatsu, ne geçmiş yaşamında, ne de gelecek yaşamında bunu kabul etmemişti. Hatsu’ nun güçlü ruhu kralın çok işine yarardı. Tek çare, Hatsu’ yu bir iblisin öldürmesiydi. Ama gönderdiği kölelerinden hiçbiri onu öldürememişti. Onu ancak, Mitsu’ nun öldürebileceğini anlamıştı kral. Böylece bir şekilde Mitsu’ nun ruhuna sahip olmuştu kral. Ancak kötü ruh mühürlenirse etkisiz kalıyordu.
Mitsu, bunların hepsini hatırlamıştı. O gece, ablası Jasumin’ in de öldüğünü sanıyorlardı. Ama cesedi ortalıkta yoktu. Ama yaşamasının imkânsız olduğunu düşünüyorlardı. O geceden beri Jasumin’ den haber alamamışlardı çünkü. Hatsu dışında kimse olanları bilmiyordu… Bir kişi hariç… Uzaktan üzgün bakışlarıyla evi süzen küçük bir kız vardı. İpeğimsi saçları rüzgârda dalgalanıyordu. Dolunay’ ın aydınlattığı gecede gözden kayboldu.
Mitsu gözlerini kocaman açmış ve şaşkınca bakıyordu. Zaman akmaya başlamıştı.
—Ben… Ben! Bunların hepsini ben yaptım! Ailemin katili benim! O benim… Diye haykırıyordu Mitsu.
Hatsu, Mitsu’ ya sarıldı ve ona baktı.
—Sen yapmadın Mitsu! O sen değildin. Beni anlıyor musun? O senin bedenini ele geçiren aşağılık bir iblisti. Diye bağırıyordu.
Kötü ruh gücünü iyice kaybetmişti. Hatsu o gizemli üç kelimeyi söyleyip kötü ruhu mühürledi. Mitsu kendini kaybetmişti, küfürler ediyordu.
Yüzü yeniden masum ifadesini aldı. Mitsu başını kaldırdı ve ‘buz mavisi gözleri olan’ kıza koşmaya başladı.
—Jasumin! Onee-sama! Diyordu kıza ona sarılırken.
Evet, o kız Jasumin Zenryou’ ydu. Öldü sanılan, Zenryou ailesinin “Zarafet Prensesi” idi o. Hatsu ona sevinçli bir ifadeyle bakıyordu.
—Aramıza yeniden hoş geldin. Jasu… Diye fısıldadı.
Getsu’ ya bakıyordu Hatsu. Onu kucağına aldı. Yavaşça gözlerini araladı küçük kız. Kötü ruh mühürlenince verdiği zararlar da ortadan kalkıyordu. Sevimli bir şekilde ablasına baktı.
—Bir daha ablanı sakın üzme canım. Diyerek ona sarıldı Hatsu.
Hepsi iyiydi şimdi. Maron ve Chiaki olanlar karşısında ne yapacaklarını bilemiyorlardı. Jasumin hepsiyle kucaklaştıktan sonra herkes mutluydu. Jasumin çok sıcakkanlıydı ki Maron’u, Chiaki’ yi, Ikuto’ yu ve Zen’ i bile kucaklamıştı. Ortamı yumuşatırdı o her zaman. Mitsu aniden ciddileşti.
—Maron’ un meleği gibiydi Helldyâ! Dedi.
Maron, Mitsu’ nun neden bahsettiğini anlamamış ve merak etmişti.
—Ne olmuş Fin’e? Helldyâ da kim? Dedi.
—Senin meleğinde aynı Helldyâ gibiydi. Tek farkla Helldyâ gelmişinde insandı. Seninki ise melek…
Jasumin de ciddileşmişti. Açıklama yapma gereği duydu:
—Şeytan kral, Tanrı’ nın yarattığı en güçlü ruhları sonsuz eşi olarak seçmek istedi her zaman. Ama onlar hiçbir zaman kabul etmedi. Çünkü hep Tanrı’ya bağlı kaldılar. Şeytan kral nedeniyle her zaman yakınları tarafından ihanete uğratıldılar. Bunlardan biri de Jeanne d’Arc’tı. O, hiçbir zaman iblise boyun eğmedi. Yakıldıktan sonra kanatlı bir melek olarak en yakınlarının evlerinin çevresinde dolaştığı hakkında söylentiler var. Bu kişiler Claude, De La Valiéré ve Du Lac ailesindendi. Birisi tabii ki Noin Claude. Ama diğer iki soyadı hiç duymadım. Helldyâ adını duymuştum. Mitoloji kitaplarında ‘Ölüm Tanrıçası’ olarak geçiyor. Jeanne d’Arc zamanından beri var olduğu sanılıyor. Bir zamanlar insanmış, şimdi şeytan.
Maron bu soyadları duyduğunda etkilenmişti. Çünkü Jeanne d’Arc’ ın en yakın arkadaşıydı onlar.
—O kızları biliyorum. Küçük bir araştırma yaptım. Sanırım bu büyük kütüphanede birkaç bilgi vardır. Ama düşmanlarımla işbirliği yapmam. Dedi Maron.
—O halde biraz araştırma yapalım. İşbirliği yapmak zorundasın Maron. Sen Jeanne d’Arc’ ın ruhuna sahipsin ve bu olaylar direkt olarak seni ilgilendiriyor. Ama… Yine de istemiyorsan, ben yanındaki şu şirin çocukla araştırabilirim. Sanırım adı Chiaki’ ydi. Dedi muzip bir şekilde.
Muzip bakışları, Getsu’ nunki ile buluştu. Getsu, Chiaki’ ye hayrandı. Hemen onun koluna yapıştı ve:
—Chiaki hadi gidelim. Dedi.
Maron, küçük kızı kıskanmıyordu ama Jasumin’ in sinsi bakışlarına dayanamamıştı.
—Tamam! Geliyorum. Dedi.
Diğerleri de kabul edince Jasumin dört grup oluşturdu.
—Ben, Getsu’ cuğumla gideceğim. Maron; Chiaki ile Hatsu; Ikuto’yla ve Mitsu; Z-Zero-kun’ la. Diyerek Zen’ e göz kırptı.
—Olmaz! Ben Mitsu ile gitmek istiyorum. Dedi Hatsu.
Jasumin’ in zarafetini bir köşeye bıraktığı zamanlarda “ölümcül bakışlarıyla” ünlüydü. Hatsu sızlanarak durumu kabul etmişti çünkü Jasumin’i kıramayacak kadar seviyordu. Hepsi dağılırken Zen, Jasumin’ in kulağına fısıldamıştı.
—Yardımın için teşekkür ederim genç bayan. Daha doğrusu Zenryou Jasumin… Dedi havalı ve sinsi bir ifadeyle.
—Rica ederim Takazuchiya Zen. Dikkat etmelisin. Maron, seni fark etmemeli. Düşmanı olduğunu öğrenirse, seni bir daha görmek istemeyecektir. Senden nefret edecek. Diyerek Zen’ i olduğu yere çivilemişti.
Uyarılar bittikten sonra herkes dağıldı ve araştırmaya başladılar…
******************Bölüm Sonu*****************************
bölüm sonu resimleri
evet biraz monotondu bu bölüm ve çok gecikti biliyorum önemli bi işim çıktı ve söz verdiğim saatte koyamadım. neysem iyi okumalar ^^
Mitsu şimdi hatırlıyordu geçmişini… Katliam gecesini. Annesinin, babasının kanlarının yüzüne ve duvarlara sıçramasını, ona yalvaran gözleri, keskin kılıcın şıngırtısını, Hatsuhikari’ nin yüzünü, kin ve şaşkınlık dolu bakışlarını, gece boyunca savaşmalarını… Annesine nefretle baktığını ve bir bakışıyla kafasını bedeninden ayırdığını, babasının uzuvlarını keserek, kılıcı kalbine saplayarak onu öldürdüğünü… o lanetli günü… “Ölüm tanrıçası Helldyâ” dediği genç kadının uzun sarı saçlarını, uzun tırnaklı ellerini, boynuzlarını, şeytan kanatlarını ve sadist bakışlarını… O kadının şefkatle, uzun tırnaklı elleriyle yüzünü okşadığını… Kendisinin ona “anne” dediğini… Ablası Jasumin Zenryou’ nun anlamsız bakışlarını…
Her şeyi hatırlamaya başlamıştı. Acı içinde kıvranıyor, başını tutuyordu. Ikuto, Zen, Maron, Chiaki ve Hatsu heykel gibiydi. Zaman akmıyordu. Buz mavisi olan kız zamanı durdurmuştu. Gücünü kullanırken gözleri kırmızıya dönmüştü. Mitsu hatırladığı şeylerin etkisiyle şoka uğruyordu. Bütün bunları kendi elleriyle yapmıştı. Ailesini öldüren kızıl saçlı seri katil kendisiydi… İnanamıyordu buna. Kendi iradesiyle yapmadığını da hatırlamıştı… Ama hala kendini suçluyordu.
Helldyâ’ nın fısıltılarını hatırlamıştı: “Aferin sana küçük şeytanım. Onları öldürerek sadakatini kanıtladın. Artık benim kızımsın. Baban da şeytan kral’ dır.” Helldyâ, Mitsu’ ya gerçekleri anlatmıştı. Şeytan kral, Helldyâ’yı geçici eşi olarak seçmişti. Mitsu’ yu da kızı olarak seçmişti. Onun gücünü kullanacaktı. Aslında gerçek eşi olarak Hatsuhikari’ yi istiyordu Şeytan kral. Ama Hatsu, ne geçmiş yaşamında, ne de gelecek yaşamında bunu kabul etmemişti. Hatsu’ nun güçlü ruhu kralın çok işine yarardı. Tek çare, Hatsu’ yu bir iblisin öldürmesiydi. Ama gönderdiği kölelerinden hiçbiri onu öldürememişti. Onu ancak, Mitsu’ nun öldürebileceğini anlamıştı kral. Böylece bir şekilde Mitsu’ nun ruhuna sahip olmuştu kral. Ancak kötü ruh mühürlenirse etkisiz kalıyordu.
Mitsu, bunların hepsini hatırlamıştı. O gece, ablası Jasumin’ in de öldüğünü sanıyorlardı. Ama cesedi ortalıkta yoktu. Ama yaşamasının imkânsız olduğunu düşünüyorlardı. O geceden beri Jasumin’ den haber alamamışlardı çünkü. Hatsu dışında kimse olanları bilmiyordu… Bir kişi hariç… Uzaktan üzgün bakışlarıyla evi süzen küçük bir kız vardı. İpeğimsi saçları rüzgârda dalgalanıyordu. Dolunay’ ın aydınlattığı gecede gözden kayboldu.
Mitsu gözlerini kocaman açmış ve şaşkınca bakıyordu. Zaman akmaya başlamıştı.
—Ben… Ben! Bunların hepsini ben yaptım! Ailemin katili benim! O benim… Diye haykırıyordu Mitsu.
Hatsu, Mitsu’ ya sarıldı ve ona baktı.
—Sen yapmadın Mitsu! O sen değildin. Beni anlıyor musun? O senin bedenini ele geçiren aşağılık bir iblisti. Diye bağırıyordu.
Kötü ruh gücünü iyice kaybetmişti. Hatsu o gizemli üç kelimeyi söyleyip kötü ruhu mühürledi. Mitsu kendini kaybetmişti, küfürler ediyordu.
Yüzü yeniden masum ifadesini aldı. Mitsu başını kaldırdı ve ‘buz mavisi gözleri olan’ kıza koşmaya başladı.
—Jasumin! Onee-sama! Diyordu kıza ona sarılırken.
Evet, o kız Jasumin Zenryou’ ydu. Öldü sanılan, Zenryou ailesinin “Zarafet Prensesi” idi o. Hatsu ona sevinçli bir ifadeyle bakıyordu.
—Aramıza yeniden hoş geldin. Jasu… Diye fısıldadı.
Getsu’ ya bakıyordu Hatsu. Onu kucağına aldı. Yavaşça gözlerini araladı küçük kız. Kötü ruh mühürlenince verdiği zararlar da ortadan kalkıyordu. Sevimli bir şekilde ablasına baktı.
—Bir daha ablanı sakın üzme canım. Diyerek ona sarıldı Hatsu.
Hepsi iyiydi şimdi. Maron ve Chiaki olanlar karşısında ne yapacaklarını bilemiyorlardı. Jasumin hepsiyle kucaklaştıktan sonra herkes mutluydu. Jasumin çok sıcakkanlıydı ki Maron’u, Chiaki’ yi, Ikuto’ yu ve Zen’ i bile kucaklamıştı. Ortamı yumuşatırdı o her zaman. Mitsu aniden ciddileşti.
—Maron’ un meleği gibiydi Helldyâ! Dedi.
Maron, Mitsu’ nun neden bahsettiğini anlamamış ve merak etmişti.
—Ne olmuş Fin’e? Helldyâ da kim? Dedi.
—Senin meleğinde aynı Helldyâ gibiydi. Tek farkla Helldyâ gelmişinde insandı. Seninki ise melek…
Jasumin de ciddileşmişti. Açıklama yapma gereği duydu:
—Şeytan kral, Tanrı’ nın yarattığı en güçlü ruhları sonsuz eşi olarak seçmek istedi her zaman. Ama onlar hiçbir zaman kabul etmedi. Çünkü hep Tanrı’ya bağlı kaldılar. Şeytan kral nedeniyle her zaman yakınları tarafından ihanete uğratıldılar. Bunlardan biri de Jeanne d’Arc’tı. O, hiçbir zaman iblise boyun eğmedi. Yakıldıktan sonra kanatlı bir melek olarak en yakınlarının evlerinin çevresinde dolaştığı hakkında söylentiler var. Bu kişiler Claude, De La Valiéré ve Du Lac ailesindendi. Birisi tabii ki Noin Claude. Ama diğer iki soyadı hiç duymadım. Helldyâ adını duymuştum. Mitoloji kitaplarında ‘Ölüm Tanrıçası’ olarak geçiyor. Jeanne d’Arc zamanından beri var olduğu sanılıyor. Bir zamanlar insanmış, şimdi şeytan.
Maron bu soyadları duyduğunda etkilenmişti. Çünkü Jeanne d’Arc’ ın en yakın arkadaşıydı onlar.
—O kızları biliyorum. Küçük bir araştırma yaptım. Sanırım bu büyük kütüphanede birkaç bilgi vardır. Ama düşmanlarımla işbirliği yapmam. Dedi Maron.
—O halde biraz araştırma yapalım. İşbirliği yapmak zorundasın Maron. Sen Jeanne d’Arc’ ın ruhuna sahipsin ve bu olaylar direkt olarak seni ilgilendiriyor. Ama… Yine de istemiyorsan, ben yanındaki şu şirin çocukla araştırabilirim. Sanırım adı Chiaki’ ydi. Dedi muzip bir şekilde.
Muzip bakışları, Getsu’ nunki ile buluştu. Getsu, Chiaki’ ye hayrandı. Hemen onun koluna yapıştı ve:
—Chiaki hadi gidelim. Dedi.
Maron, küçük kızı kıskanmıyordu ama Jasumin’ in sinsi bakışlarına dayanamamıştı.
—Tamam! Geliyorum. Dedi.
Diğerleri de kabul edince Jasumin dört grup oluşturdu.
—Ben, Getsu’ cuğumla gideceğim. Maron; Chiaki ile Hatsu; Ikuto’yla ve Mitsu; Z-Zero-kun’ la. Diyerek Zen’ e göz kırptı.
—Olmaz! Ben Mitsu ile gitmek istiyorum. Dedi Hatsu.
Jasumin’ in zarafetini bir köşeye bıraktığı zamanlarda “ölümcül bakışlarıyla” ünlüydü. Hatsu sızlanarak durumu kabul etmişti çünkü Jasumin’i kıramayacak kadar seviyordu. Hepsi dağılırken Zen, Jasumin’ in kulağına fısıldamıştı.
—Yardımın için teşekkür ederim genç bayan. Daha doğrusu Zenryou Jasumin… Dedi havalı ve sinsi bir ifadeyle.
—Rica ederim Takazuchiya Zen. Dikkat etmelisin. Maron, seni fark etmemeli. Düşmanı olduğunu öğrenirse, seni bir daha görmek istemeyecektir. Senden nefret edecek. Diyerek Zen’ i olduğu yere çivilemişti.
Uyarılar bittikten sonra herkes dağıldı ve araştırmaya başladılar…
******************Bölüm Sonu*****************************
bölüm sonu resimleri
Spoiler:
evet biraz monotondu bu bölüm ve çok gecikti biliyorum önemli bi işim çıktı ve söz verdiğim saatte koyamadım. neysem iyi okumalar ^^
***VeRa TePeS***
Eski Maron_Rei
Karin Axelsson
Eski Maron_Rei
Karin Axelsson
oy oy oyyy zarafetimi yesinlerrrr =D eed girdim ff ye değiştircem akışını =D mitsucuk üzülme seni hepimz seviyoz sen katil değilsin *-* ellerine sağlık bebiş süper olmuş =D buna monoton mu diyosun ben bi ff yazmayı denedim onu görmelisin o zmn XD
Shana~ Arigatou!! :3
Spoiler:
my_dream_jeanne@hotmail.com
Ehem, biraz uzun bir aradan sonra (!) yeni bölümü görmekten büyük bir mutluluk duyuyorum ^^ Evet, genele bakarsak yazım tarzını bayağı geliştirmişsin İlki, tam performansını gösterdiğin daha güzel hikayelerin de var o bakımından seni tebrik ediyorum ^^ Gördüğüm en büyük hatan o kadar çok olmasa da devrik cümle kullanman. Devrik cümleyi kullanım açısından beğenmiyorum, kurallı cümleler oluştursan eminim daha iyi bir anlatım tarzı sergilerisin canem. İkinci olarak "ama" ve "çünkü" yü çok kullanmışsın. Bunları azalt ya da sürekli ama veya çünkü kullanma aynı anlama gelen başka sözcükler kullan ^^ Bölüme gelirsek;
Mitsu'cuğum sonunda iyi yolu buldu, güzeller güzeli Onee-chan'im yuvaya geri döndü. Getsu'cuk hala yaşıyor, Hatsu biraz nötr bir durum. Bu arada son kısmı hoşuma gitmedi, Jau bir kerem Zen'imin kulağını fısıdayamaz (!) o her şeyiyle benim tapulu malımdır işte o kedar Hehe, Ayşegul'umun Chiaki sevgisini de bu bölümde işlemişsin, sisterım çok mutlu olurdu Chiaki'yle kendini bir arada görünce ^^ Jasu, bir geldi geliş o geliş valla çok olaylı geçecek gibi Telekinetiğin gücünü iyi anlatmışsın canem, ama o karanlıklar kraliçesi hakkında biraz konuşmamız lazım zannersem. Onun dışında süpper olmuş tebrik ederim ve devamını en kısa zamanda görürsem çok sevindirik olurum ^^
Mitsu'cuğum sonunda iyi yolu buldu, güzeller güzeli Onee-chan'im yuvaya geri döndü. Getsu'cuk hala yaşıyor, Hatsu biraz nötr bir durum. Bu arada son kısmı hoşuma gitmedi, Jau bir kerem Zen'imin kulağını fısıdayamaz (!) o her şeyiyle benim tapulu malımdır işte o kedar Hehe, Ayşegul'umun Chiaki sevgisini de bu bölümde işlemişsin, sisterım çok mutlu olurdu Chiaki'yle kendini bir arada görünce ^^ Jasu, bir geldi geliş o geliş valla çok olaylı geçecek gibi Telekinetiğin gücünü iyi anlatmışsın canem, ama o karanlıklar kraliçesi hakkında biraz konuşmamız lazım zannersem. Onun dışında süpper olmuş tebrik ederim ve devamını en kısa zamanda görürsem çok sevindirik olurum ^^
Sewimlİ_HırsıZ'a bu güzel imzadan dolayı çok teşekkür eder ve minnetimi gönderirim
Spoiler:
konuşuruz yewrım ^^ tanrıça nın resmini görünce yazasım geldi ve hikayede büyük bir rolü olmayacak... sadece da- tenshi fin gibi bi iki bölümlüktü^^ kötü yazdığımı biliyorum aceleye geldi çünkü... defterde yazanlarla alakasız oldu neysem jasu'mm ve mitsu'mm beğenmenize sevindim. kıskanç mitsu jasu herkese takılıyo ama şaka manayla ve bu arada zen hala senin tapulundur Ikuto'da beniiim *-* neysemmm bu kadar :N
***VeRa TePeS***
Eski Maron_Rei
Karin Axelsson
Eski Maron_Rei
Karin Axelsson
10 Mar 2009 16:51
37. sayfa (Toplam 42 sayfa) [ 418 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |