Sewimlİ_HırsıZ'ım *-* Bu güzel yorumun için çok teşekkür ederim yeawrum ^^

XDXD Ahah, işte tam da Ayşegul'ümün ağzına layık bir bölüm yapmayı başarmışım, kendimi tebrik ediyorum *-*

Önceki versiyonunda Gabrielle Fanları bu kadar çok muydu yoksa sevgilerin dile getirmek şimdi daha mı cazip hale geldi Anlamadım, ama Fanlarının çokluğu özellikle Mini Sister'ımın da onların arasında olması beni sevindirdi *-*

Yorum için teşekkürler *-*

Ahah, işte en sevdiğim okuyucum *-* Prenses-chan bu güzel yorumun için çok teşekkür ederim *-*

Bilmiyorum acaba daha kaç defa benden özür dilemene gerek olmadığını söylemek zorundayım Prenses *-* Özür dilenecek hiçir şey yapmıyorsun *-* Bir daha yorumlarında "özür dilerim"'li bir şeyler görürsem, gerçek yüzümü ortaya çıkarmaktan hiç çekinmeyeceğim XDXD

O___o'' Ayaklarıma kapanmak mı? Koskoca Prensesin ne haddine zavallı bir Kontes'in ayaklarına kapanmak O___o''

Anam, Prenses'ciğimizi mutlu etmeyi başarmışım *-* Çok teşekkür ederim, son zamanlarda KKK'ye acaba boşu boşuna mı yeniden başladım diye düşünürkene, yorumun ilaç gibi geldi

XD Prenses, ben senin yaşındayken, senin onda birin kadar güzel yazamıyordum *-* Benimle kendini kıyaslamakla büyük bir hata yaptığını söyleyebilirim *-* Efenim, ben senden belki daha ihtiyar olduğum için performansımı daha fazla ortaya koyuyorum, yaş artınca bilgi birikiminde otomatik olarak artıyor o bakımdan*-* Sen yaşına göre harikulade yazıyordun, şimdi kimbilir nasıl yazıyorsundur *-*

Kesinlikle kıskanılacak vasıflara sahip kişi sensin *-*

Evet, Gabrielle'miz daha bir duygusal olmuş olabilir *-* En azından bu duygusallığını artı olarak topladım *-*

Bu güzel yorum için tekrardan çok teşekkür ederim *-*

Aslında çok önceden okudum bölümünü ama bir takım problemlerim olduğu için yoktum meydanda =D

Hikayenin sonunu verip gidişatı ortadan başlatmak çok orjinal olmuş çok hoşuma gitti =D Sürprizlerle dolusun Maron-san. İkisinin de geçmişini oldukça merak ettiğimi söylemem lazım, Kedi'nin dediği gibi oldukça gizemli ama gizem iyidir v.v . Abimiz de öldüren cazibe bu arada ha =D

Bu seferlik kısa tuttum ama bir dahaki yazında bunun acısını çıkarcam merak etme =D Sonraki bölümde görüşürüz bakalım.

Hizashi-sama bu güzel yorumun için çok teşekkür ederim *-*

Malum sebeplerinizi biliyorum efenim, geç kaldım kalmadım tarzı şeylere de takılmıyorum bu arada *-*

Yorumunla beni çok mutlu ettin *-* Sonunu önceden verip, nasıl bu olaylara geldiğimizi anlatmakla değişik bir başlangıç yaptığıma inanıyordum ki senin de öyle düşünmen beni çok mutlu etti ^.^

Evet, Sevgili Kedi Ablama söz verdiğim üzere bu bölümü uzun tuttum *-* İyi okumalar ^^


Küçük Gabrielle'e Elveda

Uçuk sarı saçlı, küçük bir meleği andıran dört yaşındaki kız kardeşim Cathy büyük bir telaşla bağırarak:

- Acele etmemiz gerekiyor Gabby! Babam onu bu kadar çok bekletmemizden hiç hoşlanmıyor! Bize… Bize çok ama çok kızacak! Cathy, babasının ona sinirlenmesini istemiyor… Cathy, babasının onu sürekli sevmesini istiyor. Dedi billur sesiyle.

Kulak arkasındaki bukle bukle sarı saçlardan bazıları, yüzüne doğru dökülüyor ve kendince çok önem farz eden bu konuşmadan sonra heyecandan iyice kızaran yanaklarını okşuyordu.

Cathy’nin çok tatlı ve sevimli bir yüzü, mükemmel ufacık bir burnu, süt gibi beyaz yumuşacık bir cildi vardı. Kendi soluk fildişi renkli ellerim arasına aldığım, küçük, sıcak, pembemsi elleri tuttum ve:

- Haklısın Cathy, eğer biraz daha oyalanır ve babamı daha çok bekletirsek, kesinlikle bize ateş püskürecek! Haydi, Cathy sen benden daha hızlısın. Babamın yanına git ve ben yanınıza gelene kadar onu oyalayıp sakinleştir. Biliyorsun, daha yapacak bir sürü işim var ve senden başka beni kimse anlayamaz. Dedim ve büyük bir sırrı açıklıyormuşum gibi göz kırptım.
Kardeşimin, gök renkli iri mavi gözleri beni anladığını belirtircesine yanıp söndü. Sonra sesini mümkün mertebe de alçak tutmaya çalışarak:

- Kızsal mevzular bunlar değil mi Gabby? Merak etme, Cathy babayı oyalayacak ve Gabby’nin kızsal mevzularını tamamlamasına yardımcı olacak!.. Ama unutma Gabby, Cathy’ye de makyaj yapacağına söz verdi. Mızıkçılık yapmayacaksın öyle değil mi? Diye sordu küçük yüzü şüpheci bir tavırla kısılarak.
Küçük kardeşimin, yanına diz çökerek onun boyuna inmeye çalıştım. Sonra şüpheci, gök mavisi gözlere gülümseyerek:

- Tabii ki Cathy, sana söz vermiştim. Benim sözlerime güvenmen gerektiğini biliyorsun. Haydi, babamı daha fazla bekletme, bende işimi olabildiğince çabuk bitirip sizin yanınıza geleceğim. Dedim.

Cathy, heyecanla başını “evet” anlamında sallayıp tombul bacaklarıyla zıplaya zıplaya verandanın kapısını açmaya gitti. Uçuk renkli saçlarının nasıl dalgalandığını görmek için kasten başını iyice geriye doğru atıyor, bu haliyle de paytak paytak yürüyen bir ördek yavrusunu anımsatıyordu.

Gülümsedim ve verandamızın tam zıt istikametinde bulunan ve arka bahçeye açılan kapıyı sessizce açtım.

Ne ile karşılaşacağımı bilmeme rağmen bu manzarayı her gördüğümde nutkum tutuluyordu.

Arka bahçemizin mükemmel bir bitki potansiyeli vardı. Babamın, ben daha Cathy’nin yaşında küçük bir kızken, özene bezene bahçemize diktiği çam, söğüt ve sedirin yumuşacık ve ferahlık veren kokularını buradan bile duyumsayabiliyordum.
Altın ve gül renginin birleşip bütünleştiği gökyüzünün mükemmel bir yansıması mini havuzumuzun şeffaf renkli ılık sularında dalgalanıyor, ulu mavi çamın dalları bu harika manzarayı gölgeleyerek, o kadar sakin ve huzurlu bir yer oluşturuyordu ki!..

Zümrüt renkli sağlıklı çimenlerin nefis kokusunu içime çekerken, geçen hafta Cathy’yle beraber diktiğimiz soluk pembe renkli narin ceylan gözünün yavaş yavaş çiçeklenmeye başladığını gördüm.

Ellerimle çiçeklenen kadife yumuşaklığındaki ceylan gözünü usulca okşadım. Soluk renkli yüzeyde pastel pembesi renginde lekeler vardı. Zaman ilerledikçe bu yüzeydeki pastel pembesi lekeler artacaktı.

Söğüt ve sedir ağaçlarının uçuşan yapraklarının gölgelediği bir yere babam krem rengindeki bir şezlong salıncak koymayı tercih etmişti. Yavaşça ileriye geriye doğru sallanırken, hem kitap okumak hem de enfes manzaranın keyfini çıkarmak harika bir duygu oluyordu. Çamların ferah kokusu ve gölgeliği, çiçeklerin egzotik kokuları ve sıcaklığı beni sanki bir tür bitki cennetinin prensesiymişim gibi hissettiriyordu.

Ufacık, kırılgan, beyaz renkli papatyaların nasıl zümrüt renkli çimenlerde inci gibi parıldadığını görünce gülümsedim.

Babamın arka bahçenin en orta yerine koyduğu sert bir ağaçtan yapılma olan – yanlış hatırlamıyorsam okaliptüs ağacıydı.- çardağın tepesine astığı sallanan ufacık çiçek saksılarında cam gözü ve lillium vardı.

Ben beyaz renkli cam gözünü, Cathy’se pastel rengindeki cam gözünü sevdiği için babam dekorasyonda iki tür kullanmıştı. Cam gözlerinin saksıları da birbirinin tam tersiydi.

Sarıçiçekleri ve ortası kızarık bir turuncuya sahip olan lilliumun yapraklarını okşadım. Sonra bahçeyi uçtan uca kuşatan ve güneşin altın renkli soluk ışığında ışıldayan heykellere baktım.

Ben bu büyüleyici manzarayı seyrederken elimde ufacık bir ıslaklık hissettim. Bakışlarımı heykellerden alıp aşağıya yönlendirdiğim de karamel renkli tüyleri olan dostumu gördüm.

Koyu siyah renk gözlerinin sevgiyle parıldayıp, onunla oynamam için bana yalvardığını görebiliyordum. Golden Retriever cinsi, bu dişi köpeğin tüyleri köpüğümsü bir yumuşaklığından dolayı babamla beraber ona “Köpük” adını takmıştık. Ama Cathy, “Prenses” demeyi yeğliyordu.

Boynunun ve karının okşanmasını ne kadar çok sevdiğini bildiğim için usulca çimlere uzanan köpeğimin karnını okşadım.

Diliyle minnetini göstermek için beni baştan aşağıya yalama çalışsa da ellerimi kendime siper ederek, yüzümü korumaya çalıştım.

İşaret parmağımı ciddi ciddi ona doğru sallayarak:

- Beni bugün yalamamalısın Köpük! Bugün kesinlikle buna müsemma gösteremem. Dedim ve köpeğimin anlamadan bana bakan siyah gözlerine koca bir kahkaha patlattım.

Köpük, aradığı iznin çıktığı anlayınca beni baştan aşağıya ıslak dili ve sıcacık nefesiyle sarmaladı. Ben hala kahkahalarıma engel olamıyor, karamel tüylü dostumla oynuyordum.

Sevgili Kontes'im, çok eğlenceli ve sevimli bir bölüm olmuş ^^

Cathy'nin konuşmalarına bayıldım! =D Çok sevimli, bıcı bıcı bişey Büyümüşte küçülmüş XDD

Gabby çok hayvan ve bitkisever bir insanmış O_o Bir bölüm boyunca bitkilerle uğraştı O_O; XD Ayrıca köpekleri bende çok severim

Çok hoş bir bölüm olmuş ^-^ Yeni bölümü sabırsızlıkla bekliyorum =P

Duygusal kontesim benim ...
ne akıcı paragraflar, ne hoş betimlemeler ...
Sevgi,acı ve yalnızlık ....
Kocaman bir aşkın arkasına saklandığı yakıcı bir nefret, ihtirasla harmanlanmış korkunç bir intikam...kurgunu dehşet merak ettim. İnanıyorum ki hayal kırıklığına uğramayacağım.
Fazla söze gerek yok ...
seviyorum seni be Küçük hanımefendiciğim ...
beni dır dır etmek(devam etme konusunda) zorunda bırakmayacağına inanıyorum ve de eline sağlık diyorum...

Maron-san botanikle aran nasıl? =D Bence gayet iyi zira karşımda sanki bir seranın içinde bitkileri tanıtan bir botanikçi varmış gibi hissettim. Gayet profesyonelceydi v.v

Şöyle yeşil,çimen,mutluluk,huzur temalarının ardından geleceğini bildiğimiz kasvet bana Final Fantasy'den Vincent'ın başına gelenleri hatırlattı birden. Bu yüzden bir Vincent fanı olarak (bkz:imza avatar.. =D) bu bölümde hüzünlendim açıkçası. Gerçi her ne kadar oldukça pozitif bir yazı bölüm olsa da ben bunları hissettim =D Tuhaf mı bilemem.

Ve birde bu karakterlerin telef olacağını bilmenin de etkisi var sanırım bunda =D Ben hikayelerde böyle temalı şeyleri severim hoş. Baş karakter acı çekmeli,üzülmeli,sevdikleri ölmeli =D (Barbar Hiza..)

Ben kafama çürük yumurta yemeden toz olayım =D Gelecek bölüm görüşürüz Maron-san.

uy uyy! Gabby öldü O_O nolamazz! ama daha Julian' la aşk meşk cart curt olmadı bilee ühüü *-* yanlışın var melum -_-" ben Julian' ı seviyordum bikerem bebeğiim çok tatlı olan siyah saçlı mavi gözlü oğlan değilmiydi o resmine de bitmiştim *-* ama bu beyinsiz madem kızı seviyo ne öldürüyo. T_T onu bilmiyorum işte. belki de Gabby' nin ölmesi gerek hı? çözülecek yavaş yavaş Mel böyledir bir yazar gibi bilgili *-* Bu sene sayısala mı girdin Mel? ben ordayım da

bölümler geç gliyor almuyor ama böyle diyorumki biz birleşip tyf olalım (Tembel Yazar Fanı )
Ayaktaki terlikler kafama geçmeden bu mevzuyu kapatayım ben
bölümler çok güzel ve betimleyici ancak henüz sadete ulaşmışız gibi hissetmiyorum

talebimiz şu efenim ya hızlı yazılsın yada uzun yazılsın

Efenim, öncellikle bu gecikmiş cevap için herkesten özür diliyorum ^^''

Şu sıralar çok meşguldüm ^.^ Neyse ben çok konuşmadan yorumlarınızı cevaplayayım *-*

Sevgili Sister'ım, bu güzel yorumun için çok teşekkür ederim *-*

Abla-kardeş ilişkilerini yansıtmayı çok seviyorum, ne de olsa benim de bir tane ablam var *-* Ve, geçen sefer ki hikayemde kızların yaşlarına göre bayağı bilmiş oldukları konusunda eleştiri almıştım ^^'' Değerli Okuyucularımın haklı olduğunu ve biraz abarttığımı kabul ediyorum burada düzeltmeye çalıştım görüyorum ki başarılı olmuşum *-*

Hayvan sevgin olması çok güzel *-* Bu güzel yorumun için teşekkür ederim *-*

KaNaShiiSaigo-sama (burayı copy paste yaptığımı itiraf ediyorum O_o'') bu güzel yorumun için sana da çok teşekkür ederim *-*

XD Valla yorumunu okurken ilk düşüncem şu oldu normal konuşma dilinde bile cümleleri ne kadar akıcı *-* Ben bir türlü beceremiyorum bunu U___u''

*-* Hayal ettiklerimi okuyucularıma hissettirmeyi başarabilmem çok hoş bir şey *-* Hayalimdeki acı veren bir aşktı, kanatan yürek burkan ve sürekli engellerle dolu bir aşk. Tutku, bağlılık, nefret ve kin tabii ki bunun çeşnisiydi *-*

Yorumunla o çizgide ilerlediğimi anladım, tekrardan çok teşekkür ederim *-*

Hiza-sama, bu güzel yorumundan dolayı teşekkür ederim *-*

Botanikle aram vasattır Çiçeklerden, hayvanlarda, böceklerden nefret ederim *-* İnsan her zaman hikayesinde hissettiği şeyleri yazmıyor, bende sanırsam bunun en canlı örneğiyim. İnsanın bitkilerle yatıp kalkmayı çok seven bir babası olunca kulak dolgunluğu bazı bilgileri oluyor tabii *-*

Tekrardan bu güzel yorumun için çok teşekkür ediyorum *-* Bu arada geçmiş doğum gününü (bayağı bayağı geçmiş doğum gününü) kutluyorum *-* O sıralar işim vardı, nete bir türlü girememiştim ama senin için çok şugar bir doğum günü planım vardı. Bazı yanlış anlaşılmalar olmaması açısından açıklama lüzumu duydum *-*

XD Maron_Rei'ciğim bu güzel yorumun için teşekkür ederim *-*

*-* Evet, Gabrielle'ciğimiz hakkın rahmetine kavuştu fakat bu aşk meşk sahnelerini görmeyeceğimiz anlamına gelmiyor *-* Yalnızca sabır diyorum, Kontes yakında size güzel rüyalar gösterecek *-*

Evet, hayatım Julian şu kedi gözlü çocuk (Bu senden alıntı bu arada. Sen onu bu şekilde tarif etmiştin *-*) He, o zaman küçük bir yanlış anlaşılma olmuş, gomen ne sai *-*

Julian Gabrielle'i öldürdü çünkü Gabrielle bunun böyle olmasını istedi. Fazla spoiler vermeden diğer soruna geçeyim (Malumunuz konuşunca susmak bilmiyorum.) *-* Sayısaldayım tatlım *-* Tekrardan teşekkürler ^^

Seras-onee-san, bu güzel yorumun için teşekkür ederim *-*

Bölümler geç geliyor çünkü yazarın derslerine çok ama çok çalışması ve adı anılmaması gereken bazı şahsiyetleri açık ara yenmesi gerekiyor. Bundan sonra üzülerek söylüyorum bölümler daha da yavaş gelebilir. Bundan dolayı tüm değerli okuyucularımın affına sığınıyorum *-*

Evet, saadete ulaşamadık maalesef bu da benim kötülüğüm Daha olayların lay lay lom kısmındayız. Gabrielle'in ailesine ve çevresine olan sevgisini aktarmak adına bu kısımlara bu kadar çok değiniyorum. Sonradan iyi bir trajik sahneyle okuyucularımı ağlatmayı planlıyorum (Sadist Kontes...)

Hepinize tekrardan yorumlarınız için teşekkür ediyorum. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere, benimle kalın, hoşça kalın efenim *-*