Evet hizashi gerçekten yazım tarzı bakımından berenasanla birbirinizi tamamlıyorsunuz... Emek olunca işin içinde okuyucu da bunu farkediyor ve okumaktan haz alıyor açıkçası...
Bir de "Kızıl Günlükler"in neden başlık olarak seçildiğini de merak ediyorum...

Mangaka-san ovvv başlık olayını söylersem Bere beni bu sefer gerçekten gebertir =D Spoiler içeriyor çünkü gelecek bölümlerle ilgili. (ama aramızda kalsın günlüklerle ilgili birşey v.v (xDD)) Az kaldı az yakında çıkartacağız ortaya.

Bu arada anlatımımız hakkında söylediklerin için de teşekkür ederiz *.* Şimdi bu gazla ben Bere'ye bi bölüm yazdıram hemen... =DD

Bölüm 6:
Soğuk Savaş

“Eeee, Taiga, nasıl bir müzik açayım?”
“Canın cehenneme...”
“Hahah, öyle bir şarkı bizde mevcut değil kuso-hebi.”
“...”

Jin uğursuzu nedenini bilmediğim bir neşe ve alayla konuşuyordu, elindeki CD’leri karıştırırken.

Açık camdan esen rüzgâr beni rahatsız etmişti, kapattım. Bu seyir halindeki arabanın şoför koltuğunda Yuki eziği, yanında Jin uğursuzu, arkada eli kelepçeli bendeniz, uğursuzun evine doğru yol almıştık. Tabii ki de Jin’in beni koluna takarak sahil yolunda bir yürüyüşle eve eşlik etmesini falan beklemiyordum ama, bu kaba muameleyi hoşnutsuz mırıltılarla karşılamıştım. Kapılarda kilitliydi doğal olarak. 80 km ile giden bir arabadan atlayıp kafamı gözümü patlatmaya niyetim yoktu oysa ki...

Demek ki bu uğursuz için bu kadar öneliydim... Ne peşinde olduğunu öğrenmem gerek... Zira beni kendi evinde gözetim altında tutmaya karar verdiğine göre, gerçekten ciddi bir olay olmalıydı. (Bkz: Shiro’nun ölümü? Haii desuu...) Bir şekilde dışarıyla bağlantı kurabilsem... Ayrıntıları anlayabilirdim ama eh, Jin uğursuzu bu ihtimali düşünmüştür doğal olarak.

Yuki’nin ani freni beni kendime getirdi.

“Geldik...”
Hoşnutsuz bir inilti çıkarttım. Jin güldü.
“Evinde hisset!” Ama kaba bir tavırla beni arabadan çekip eve sürüklemesi, bu temennisi konusunda beni şüpheye düşürmüştü doğrusu.

Şu ani değişim! Çok kısa bir süre önce merkezde ağzım yüzüm kan içindeyken şimdi kendimi pansiyona yerleşecek bir turist gibi hissediyordum.
Jin kelepçeleri çıkartıp açtığı kapıdan beni içeri itttirdi.

“Ee evi nasıl buldun?”
“Berbat.” (Kiireeiiiii!*)
“İyi, zaten ne düşündüğün umurumda da değil.”

Jin ceketini askıya asar, Yuki mutfağa geçip buzlu bir bardak su yudumlar, arada birbirleriyle konuşur ve sağa sola hareket ederlerken ben salonun ortasında dikilmiş ne yapmam gerektiğini düşünüyordum. Sonunda durumumu ezik fark etti.
“Bazıları ayakta kalmış Jin.”
“Hebi-sama acaba süt banyosu da isterler mi?” Bu soğuk şaka ikisini güldürürken bende bir etki bırakmamıştı. Gülmeleri bitip ciddiyete büründüklerinde Jin karşıma dikildi. Bu uzun herife başımı kaldırıp bakmak beni daha çok deli ettiği için birkaç adım geriledim.

“Otur, Taiga.”

Yapacak işim yoktu başka zaten.

Karşıma Jin, onun yanına Yuki eziği çöktü.
“Seni keyfimden evime almadım biliyorsun.”
“Aklından nasıl fanteziler geçiyor bilemeyeceğim Bro.”
“Bana bak...!”
“Jin sakiiin.”Yuki onu dürttü, Jin sıktığı yumruğunu gevşetti.
“Tamam tamam, yok bir şey. Evet Taiga, bildiğin gibi Shiro öldü.”
“Eee?”
“Hala ee diyor... Neyse, konuşturabileceğimiz insan sayısı azaldı. Bu yüzden en büyük umudumuz, senden bildiklerini anlatmanı istiyorum. Er ya da geç mecbur olacaksın nasılsa. Ayrıca burada güvenliğin de sağlanacak biliyorsun.”
“Anlat Taiga, anlat Taiga! Ne anlatmamı istiyorsunuz bir de açık açık söyleseniz...”
“Ne mi?!” Jin aniden ayağa fırladı,” Bize kime çalıştığını neden nasıl ne zaman başladığını, işin içinde kimler var adlarını, bağlantılarını kısaca her haltı anlatmanı istiyorum beni anladın mı?!!”
“...”

Kendi velileri tarafından azarlanan çocuk gibi hissetmiş, başımı eğmiştim. Yuki eziği nefesini tutmuş bize bakıyordu...

“Anladın mı Taiga? Sonra kazanacaklarını bir düşün... Özgür olacaksın, hatta istersen bu berbat casusluk olayından da kurtulabilirsin. Bu kadar karlıyken, bu hale gelmen akıllıca mıydı?”

Bu hal derken sanki gurur duyulacak bir şey yapmış gibi yer yer yara bandı yapıştırılmış ve gelişi güzel pansumanlanmış suratımı gösterdi. Jin, tuhaf biriydi. Zaman zaman öfke patlamalarıyla beni azarlıyor, zaman zaman rüzgârımsı bir ses tonuyla sanki bir çocuğa masal anlatırmış gibi konuşuyordu. Çok çelişkiye düşürüyordu, sorguladığı kişileri. Tabii bu kişiler kararsız kişiler olduğu zaman... Ben ise... Gayet kararlıydım.

“Şimdi, bizimle işbirliği yapmanın faydalarını tekrar düşün ve bir da-“
“Jin...” üç küçük harf çıktı ağzımdan. İkisi susup bana baktı.
“Evet? Dinliyoruz?”

“Sen, beni nereden tanıyorsun?”
“...”
Başımı kaldırdım, açık sarı gözlerimi onun koyu kahverengi gözlerime diktim ve sorumu yineledim.
“Beni nereden tanıyorsun?”
“Önce sen benim soruma cevap ver.”
“Konuş Jin. Nereden tanıyorsun beni?”
“Lanet olsun kim kimi sorguluyor burada?!”

Güldüm. Sanırım sadece saklaması gereken şeyleri olan tek kişi ben değilmişim... En azından bunu anlamış oldum.

5 dakika sonra Yuki kalktı, Jin’e dikkatli olması gerektiği hakkında iki üç dakika ayaküstü vaaz verdi, bana tehditkâr bakışlar attıktan sonra toz oldu.

“Eeee Taiga, kaldık biz bize.”
“Sen süt banyomu hazırla ben geliyorum hayatım.”
“Bana bak! İğrenç şakalar yapmayı kes! Anlatacaklarını dinliyorum anlamında dedim ben onu!”
“Panik yapma Bro, anladım ben seni.” Ama açıkçası gözlerimden uyku damla damla akıp yerleri ıslatıyordu sanki. Bu uğursuzla fazla laf yarıştıramayacaktım bu uykuyla. Jin kendi kendine küfredip dururken kapı çaldı.

“Geldim efendim.”
“Sonunda, biraz geç kaldın ama olsun. Hoş geldin, Yuura.” Konuştuğu adamı içeri aldı.
“Hebi, oii Hebi! Bak.”
“Ne var?”
“Kapımızın önünde bize eşlik edecek polis dostum.”

Ve böylece kapıdan sıvışma planım suya düşmüş oldu...

Şimdi kendi kendine küfretme sırası bana geçmişti.
“12 saatte bir nöbet değiştir. Hadi güle güle Yuura. Bir şeye ihtiyacın olduğunda haber ver.”
“Baş üstüne efendim.”
Kapı kapandı.

“Senin rütben ne ki sana herkes ‘efendim’ diyor?”
“Bana efendim demelerini gerektiren bir rütbedeyim demek ki.”
“Ukala ve saçma bir cevaptı.”
“Doooomo.*”

Arkama yaslandım.
“Yüksek bir rütbe için gençsin.”
“28 yaşındayım o kadar da genç değil.”
“Hadi ya? 32 gösteriyorsun.”

Jin’in düşen suratı hoşuma gitmişti.
“Sen de 25 değil mi? Dosyanda görmüştüm.” Dedi bir taraftan da dolaptan bir şeyler çıkartırken. Benim aklım hala buradan kaçıp gitme fikrindeyken konuşmalarına zor konsantre oluyordum.
“Öyle, evet.”
“Hımmm...”

Düşünmek istiyordum, biraz düşünmek. Shiro’yu, Ryouzo’yu, buraya nasıl geldiğimi, durup düşünmek. Ben yakalanacak kadar toy değildim artık. Acaba bu nasıl olmuştu? Çok kısa bir zaman önce özgürdüm. Ve bu gece yine olacağım...

“Benim çok uykum var. Nerede yatacağım?”
“Nereye? Daha bir şeyler tıkınacaktık? Sen bana bağlantılarını anlatacaktın?”
“Kırmızı mum ışığında yemek isterim Bro.”
“Adi herif.”

Bu herifi kızdırmak çok zevkli...

“Hadi uzatma da bana yerimi göster.”
“Takip et.”
Bir merdiven çıktık. İlk sağdaki odayı bana gösterdi.
“İşte burası. Keyfine bak. Ya da bakma banane. Sabah 8 de kahvaltı ediyorum kalkamazsan aç kalırsın.”
“Hııı.”
“Al şunu da...” Elime bir not defteri sıkıştırdı.
“Bu ne?”
“Gece ilham gelir de işime yarayacak birkaç isim yazarsın belki.”

Not defterini suratına fırlattım. Defter tam yüzünün ortasına yapışıp ağır çekim yere düştü.
“Çok beklersin uğursuz herif.”

Jin öfkeden mosmor kesilmişti. Beni ensemden kavrayıp içeri tüm gücüyle itti, not defterini kafama fırlattı ve kapıyı üstüme kapattı.
“Kalem vermedin Bro. İsimleri kanımla mı yazacağım?”
Kapı aynı hışımla açıldı, jet hızı kıvamında bir kalem içeri uçup duvara çarptı.
“Sağol, orman resmimi bu gece bitirip yarın buzdolabına asarım.”

Ama, kapıda tuhaf bir hareketlenme olmuştu. Sanki, bu...
Shimatta!*

“Adi herif! Kapıyı mı kilitliyorsun üstüme?!”
“Ayyyynen öyle! Kes sesini de yat zıbar!”
“Onoreeeee!”

Ve böylece evden sıvışma planım suya düşmüş oldu... Lanet olsun!


Notlar;
*Kirei= çok güzel/ harika
*Domo= sağol
*Shimatta= kahretsin

XDXD

Tebrik ederim güzel bir bölüm olmuş Hiza-sama *-* Jin'in 28 yaşında oluşuna ihtimal veremedim nedense U___u Taiga'dan daha yaşlıymış fakat ben bir 50 diye düşünmüştüm onu O.o Harbi uçmuşum bu bölümden anlayacağım bu oldu... Gerçi Mösyö Taiga'da düşündüğümden de genç çıktı ama neyse ^.^''

Evet bu bölümde bazı esprilerini çok beğendim, bunu belirtmeden de geçmeyeyim ^.^


Taiga'nın Jin'le bu şekilde dalga geçmesi beni çok güldürüyor *-* Bunları mümkün mertebe de sürdürün *-*


Bu da favori diyaloğum olmuştu *-* Bu şekildedeki diyaloglara devam devam *-*


Bu da yine favori yerim *-* Jin-Taiga laf sokuşturmasına bayılıyore XDXD


Burasından da "Gece ilham gelirseli" kısım çok hoştu *-*


ve son favori diyaloğumda bu oldu *-* Komik bir bölüm oldu aynı zamanda düşündürücü *-* Bakalım hangisi daha çabuk pes edecek ve istediğini alacak?.. Tahminim Jin'den yana, Taiga'yı öttürmeyi başarabilir ama başaramayabilir de...

Devamını en kısa zamanda bekliyorum, güzel bir bölüm olmuş anlatımın her zamanki gibi harkulade *-*

Ehhehe ^^' çok iğneli espriler koyuyoruz aslında, biraz eleştiri alabileceğini düşünmüştüm ama beğenmene sevindim Maron-san v.v Aslında seninle birşey paylaşayım, esprinin ölçüsünü kaçıracağım diye tırstığım çok oldu. Çünkü çok fazla olursa çok sulu bir hikaye olur, çok az olursa fazla ciddiyet olur.. Dengelemekte zorlandığımı hissettiğim olmuştur zaman zaman =___= Ama Bere'nin bu konuda daha rahat olduğunu düşünmüşümdür... Kısacası aşırılık durumu olduğunda şiddetle eleştirinizi bekliyorum =D
Bir de;

Cidden 50 mi düşünmüştün =DD Acayip şaşırdım ilk okuduğumda söylemeden geçemeyeceğim Maron-san xDD Aslında yaşları durumla ilgili biraz ipucu verebilir.. Jin misal, bu kadar genç yaşta üst bir rütbede, demek ki adamımız zehir gibi O__O Taiga hakkında bişey demeyeceğim o daha çömezde olabilir profesyonel de =D
Okuyup zaman ayırdığın için çok teşekkür ederiz dikkatli okuyucumuz Maron-san...

kireeeiiiiiiiiiiiiii bu bu çok güzel bişi yaaaaa baştan sonuna kadar okudum daha yeni olsada olaylar espiriler karakterler çok güzel olmuş ve bir sürü cevaplanmamış sorular var yeni bölümü sabirsızlıkla bekliyorum kirei kirei kirei

teşekkürler bizi sizler yarattınız

bu hikayeyi oluşturabilmek için neler çektiğimizi anlatamayız aslında ve bu yüzden ilk başta biraz geçiştirmeli yazıyoruz yani şu an pek bir aksiyonumuz yok. ama hiza ile şu an yazdığımız bölümden itibaren aksiyon başlamış durumda
ve inanın harika olmaya başladı hikaye
neyse no spoiler no cry ve polisiye rullz

Ben daha yeni okudum valla ama hem 6. hemde 5. bölümü okudum çünkü 5. bölümü biraz okumuştum bide takıldıklarım olmuştu şimdi her şey yerine oturdu.Bu bölümde gene çok güzel olmuş.7. bölümde ne olacak kim bilir?

aklınıza takılan yerler olursa çekinmeden sorabilirsiniz bu arada cevaplayabiliriz ^^

taiganın boyu uzucak mı yuki neden hastanede yakalandı tüm bunlar olurken şef nerelerde sürtüyor

her zaman dediğim gibi.. no spoiler no cry
ama yorumlarınız ve okumak için harcadığınız zaman için teşekkür ederiz