Luminor...//Luminor'du bu...Eminim...//Epsiode 2 Sayfaya git: Önceki, 1, 2 |
|
Yazar
Mesaj
ay_prensesi_usagi yazmış:
Daha önceden söylesen belki o hikayeyi kurturabilirdik. Ama o da yarım kalanlar hikayelerimin arasında kaldı. Kisme okumadığı için bitirdim. ilgilenen yoktu. Neyse hiç olmazsa bu siteden seninde okuduğum iyi oldu. Sonra kafama takıyorum
gecşkmelşde olsa bende okudum
çok güzel olmuş
da niye ağladı bu kız canım
birde yazık on dört yaşında mı vampir oldu korkunç
çok güzel olmuş
da niye ağladı bu kız canım
birde yazık on dört yaşında mı vampir oldu korkunç
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Ben nasıl vampir odluğundan filan bahsetmedim. Aklınızı karıştırmak istemiyorum şimdilik. Orası biraz karışık. Ben sana söyleyecektim ama Cuma gününe kadar açmam diyince... Beklemekde istemedim. Ağlamasının nedeninide zaten bahsetmediğim için anlamadın ama neyse ikinci bölüm daha ayrıntılı olcak
hımm tamam o zaman
ben sabırlı bir insanım
ama sonra bana söyleyecen ona göre
ben sabırlı bir insanım
ama sonra bana söyleyecen ona göre
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Anket açtım. Zaten soruyu filan görüyorsunuz. İstediğinizi seçin. Bu ayın sonuna kadar sürecek anket. Daha sonrasında ise ona göre ne olacağına karar vercem eğer istemezseniz size kızmam. Bu sizin düşünceniz. Zaten açmamının nedeninide sizin düşüncelerizi öğrenmek. Bazıları koymamamı isteyebilir. Onları ezip kendim için Cb karakteri koymam. Sizin düşünceleriniz benim için çok değerli.
Bölüm 2: Luminor’du bu...Eminim...
Okula doğru ilerliyordum. Okul yolunda kimse yoktu. Kimsenin olmaması beni şaşırtmıştı. Bu saatte öğrenciler okul yolunda toplanırlardı. Okulda ben dışında kimse bile olmazdı. Okul bahçesine yaklaşınca bir kalabalık gördüm herkesten sesler çıkıyordu.
“Kimmiş?”
“Hani?”
“Orda işte”
“Vvv olamaz çok kötü.”
İlerledim. Yerlerde kıpkırmızı kan vardı. Neler olmuştu buraya?Kalabalığın içine daldım. Kalabalığın ortasında bembeyaz sırtüstü yatmış bir ceset vardı. Kanı emilmişti. Oğlanlardan birisi cesede yaklaşıp yüzünü görmemi sağladı. Ceset...bendim...Ben!
**
Sıçrayarak yataktan kalktım. Sadece bir rüya olduğu için içim biraz rahatlamıştı. Ter içinde kalmıştım. Terlerimi silemeden annem odama girdi. Her zamanki gibi bir şey demeden pencereyi açtı. Yerdeki kıyafetlerimi yerden alıp katlamaya başladı.
“Günaydın” dedi buz gibi bir sesle.
Anlaşılan amcamla dün gece kavga etmişlerdi. Onun sesi ancak amcamla kavga edince böyle buz gibi çıkabiliyordu. Gülümsemek istemiyordum bende aynı onun gibi buz gibi “günaydın” dedim. Noel’e 10 gün kalmıştı. Yarın hafta sonu olduğu için mutluydum. Okul yoktu. Doya doya gezecektim. Tertemiz annemin dün yıkadığı okul kıyafetlerimi giydim. Servisi beklemek için evin önüne çıktım. Ella ile kaç gündür görüşmüyorduk. Sınıflarımız ayrıydı. Teneffüslerde de bile sınıfına gidene kadar zil çalıyordu. Okulumda son senemizdeydik. Ama ikimizde ne okuyacağımıza hangi liseye gideceğimize karar verememiştik. Servis buz gibi soğukta beni 5-10 dakika beklettikten sonra gelmişti. Biner binmez Ella’nın yanına oturdum. 4 gün boyunca okula babası bıraktığı için servise gelememişti. Ella camdan dışarı bakıyordu. Anlaşılan derinlere dalmıştı. Geldiğimin farkında bile değildi. Elimle ceketini dürtünce farkına vardı. Yüzü solmuştu.
“Ella iyi misin?”
“Evet,sadece açım. “
“Açsın?Sen?”
“Cam kenarına geçebilir miyim?”
İlk hayır demek için ağzını açtı ama daha sonradan beni şaşırtarak ‘evet’ dedi. Şok olmuştum. Normalde cam kenarından öldürseler kalkmazdı. Yer değiştirdik. Başımı cama dayadım. Sanırım Ella’nın duymaması doğaldı. Servis giderken dışarıyı izlemek çok güzeldi. Birden bir sanat lisesinin önünden geçerken bahçesinde dün gece gördüğüm oğlanı gördüm. Hayretle bana bakıyordu. Pek umursamadım. Kafam hala dün gece gördüğüm rüyada kalmıştı.
**
Akşamüstü eve doğru yürüyordum. Bugün eve gitmeden önce arkadaşıma verdiğim defterimi almak için dün gece gördüğüm kızın evinin tarafına gidecektim. Nedense dünkü genç kızı görmek istiyordum. Onda anlamadığım bir şey vardı. Ve nedense bugün daha mutluydum. Mucize olmuştu. Dün gece gördüğüm genç kız ve yanında onun yaşlarında bir kız önümde konuşarak ilerliyorlardı. Görünmez olup onların arkasından ilerlemeye başladım. Konuştuklarını duyamadığımdan belli bir süre sonra onlarla birlikte yürümeye başladım.
“Dün ne oldu?
“Hiçbir şey.”
“Melodie anlat işte bir şey olmuş. Bu ne dalgınlıktı bugün?”
“Dün birisiyle tanıştım.”
“Eee?”
“Vampirdi.”
“Eee ne var bunda?”
“Yüzünde...bir mutsuzluk vardı...bir şeye üzülmüş gibiydi.”
“Melodie başkaların hüzünleri seni ilgilendirmez.”
**
Bir his vardı.Sanki buradan 2 kişi değil de 3 kişi yürüyorduk. Evin önüne geldiğimizde zile bastım. Annem solgun bir yüzle kapıyı açtı. Bende şaşırmıştım.Sabahki halini düşününce amcamın çoktan onun gönlünü alırdı. Başka bir şey vardı...ama ne?
“Anne iyi misin?”kolundan tutup endişeyle sordum.
“Elbette iyiyim” dedi ve gülümsemeye çalıştı.
Ama o yeşil gözlerin arkasında başka şeyler saklı olduğunu biliyordum.
“Ella tatlım sen nasılsın?”
“İyiyim Engelbertine Teyze siz?”
“İyi siz odanıza çıkın. Bizde zaten şimdi çıkacak değil mi?Adrien hadi!”
**
Melodie’nin arkadaşı girdiği anda kapı kapanmadan bende girmiştim. Melodie’nin annesi çok genç yaştaydı. 25 yaşlarında gösteriyordu. omzunu biraz geçmiş kızıl saçlarını açık bırakmıştı. Kızıl saçlarının uçarlı bukleliydi. Bukleleri hoş gözüküyordu. Koyu yeşil gözleri ise olağanüstüydü. Baktıkça insana rahatlık veriyordu. Annesini süzdükten sonra evi incelemeye başladım. Duvarlarda çoğunlukla Melodie’nin fotoğrafları vardı. Duvarlar lila rengiydi. Yerler ahşaptan yapılmıştı. Girişte nerdeyse hiçbir şey yok denilebilirdi. Etrafı süzmemi engelleyen duyduğum isim oldu.
Melodie’nin annesinin ismi...Engelbertine?Daha önce nerde duymuştum bu ismi?
**
Annemle amcamla gittikten sonra üst kata çıktık. Zaten saat gecenin saat 9 olmuştu. Zamanın çabucak geçmesine canım sıkılmıştı. Ella’da tabi bunu hemen anlamıştı.Yanıma geldi. Elini omzuma attı ve her zamanki alaycı bir donuyla beni teselli etmeye başladı.
“Üzülme Melodie daha önümüzde 2 gece ve 3 gün var! Değil mi?”
“Ve tabi 3 gün 2 gecede var “ dedim gülümseyerek.
Nedense canım sıkılmıştı. Annemler neden aniden İtalya’ya gitmek istemişlerdi ki?Kafamı bu gece bunun için yormayacaktım. Yatağımıza yattık. Işıkları söndürdük. Ella başını yastığa koyar koymaz uyumuştu. Ben ise tedirgin olmaya başlamıştım. Bu odada bizden başka biri daha vardı!Emindim...Ama gözlerim kapanmaya başladı. Uyumaktan başka çarem yoktu.
**
Gece bir hışırtı ve soğuklukla kalktım. Saat tam 12’ydi. Yatağımdan fırladım. Pencere açıktı. Hemen pencerenin yanına koşturdum. Birisi gidiyordu. Göğüslerini kadar gelen saçlarını ve ayışığında parlayan kırmızı gözlerini hızlıca ağaçların arkasından geçse de görebiliyordum. Luminor’du bu...Eminim...Ama neden?Nasıl?Ne yapıyordu ki burada?
Okula doğru ilerliyordum. Okul yolunda kimse yoktu. Kimsenin olmaması beni şaşırtmıştı. Bu saatte öğrenciler okul yolunda toplanırlardı. Okulda ben dışında kimse bile olmazdı. Okul bahçesine yaklaşınca bir kalabalık gördüm herkesten sesler çıkıyordu.
“Kimmiş?”
“Hani?”
“Orda işte”
“Vvv olamaz çok kötü.”
İlerledim. Yerlerde kıpkırmızı kan vardı. Neler olmuştu buraya?Kalabalığın içine daldım. Kalabalığın ortasında bembeyaz sırtüstü yatmış bir ceset vardı. Kanı emilmişti. Oğlanlardan birisi cesede yaklaşıp yüzünü görmemi sağladı. Ceset...bendim...Ben!
**
Sıçrayarak yataktan kalktım. Sadece bir rüya olduğu için içim biraz rahatlamıştı. Ter içinde kalmıştım. Terlerimi silemeden annem odama girdi. Her zamanki gibi bir şey demeden pencereyi açtı. Yerdeki kıyafetlerimi yerden alıp katlamaya başladı.
“Günaydın” dedi buz gibi bir sesle.
Anlaşılan amcamla dün gece kavga etmişlerdi. Onun sesi ancak amcamla kavga edince böyle buz gibi çıkabiliyordu. Gülümsemek istemiyordum bende aynı onun gibi buz gibi “günaydın” dedim. Noel’e 10 gün kalmıştı. Yarın hafta sonu olduğu için mutluydum. Okul yoktu. Doya doya gezecektim. Tertemiz annemin dün yıkadığı okul kıyafetlerimi giydim. Servisi beklemek için evin önüne çıktım. Ella ile kaç gündür görüşmüyorduk. Sınıflarımız ayrıydı. Teneffüslerde de bile sınıfına gidene kadar zil çalıyordu. Okulumda son senemizdeydik. Ama ikimizde ne okuyacağımıza hangi liseye gideceğimize karar verememiştik. Servis buz gibi soğukta beni 5-10 dakika beklettikten sonra gelmişti. Biner binmez Ella’nın yanına oturdum. 4 gün boyunca okula babası bıraktığı için servise gelememişti. Ella camdan dışarı bakıyordu. Anlaşılan derinlere dalmıştı. Geldiğimin farkında bile değildi. Elimle ceketini dürtünce farkına vardı. Yüzü solmuştu.
“Ella iyi misin?”
“Evet,sadece açım. “
“Açsın?Sen?”
“Cam kenarına geçebilir miyim?”
İlk hayır demek için ağzını açtı ama daha sonradan beni şaşırtarak ‘evet’ dedi. Şok olmuştum. Normalde cam kenarından öldürseler kalkmazdı. Yer değiştirdik. Başımı cama dayadım. Sanırım Ella’nın duymaması doğaldı. Servis giderken dışarıyı izlemek çok güzeldi. Birden bir sanat lisesinin önünden geçerken bahçesinde dün gece gördüğüm oğlanı gördüm. Hayretle bana bakıyordu. Pek umursamadım. Kafam hala dün gece gördüğüm rüyada kalmıştı.
**
Akşamüstü eve doğru yürüyordum. Bugün eve gitmeden önce arkadaşıma verdiğim defterimi almak için dün gece gördüğüm kızın evinin tarafına gidecektim. Nedense dünkü genç kızı görmek istiyordum. Onda anlamadığım bir şey vardı. Ve nedense bugün daha mutluydum. Mucize olmuştu. Dün gece gördüğüm genç kız ve yanında onun yaşlarında bir kız önümde konuşarak ilerliyorlardı. Görünmez olup onların arkasından ilerlemeye başladım. Konuştuklarını duyamadığımdan belli bir süre sonra onlarla birlikte yürümeye başladım.
“Dün ne oldu?
“Hiçbir şey.”
“Melodie anlat işte bir şey olmuş. Bu ne dalgınlıktı bugün?”
“Dün birisiyle tanıştım.”
“Eee?”
“Vampirdi.”
“Eee ne var bunda?”
“Yüzünde...bir mutsuzluk vardı...bir şeye üzülmüş gibiydi.”
“Melodie başkaların hüzünleri seni ilgilendirmez.”
**
Bir his vardı.Sanki buradan 2 kişi değil de 3 kişi yürüyorduk. Evin önüne geldiğimizde zile bastım. Annem solgun bir yüzle kapıyı açtı. Bende şaşırmıştım.Sabahki halini düşününce amcamın çoktan onun gönlünü alırdı. Başka bir şey vardı...ama ne?
“Anne iyi misin?”kolundan tutup endişeyle sordum.
“Elbette iyiyim” dedi ve gülümsemeye çalıştı.
Ama o yeşil gözlerin arkasında başka şeyler saklı olduğunu biliyordum.
“Ella tatlım sen nasılsın?”
“İyiyim Engelbertine Teyze siz?”
“İyi siz odanıza çıkın. Bizde zaten şimdi çıkacak değil mi?Adrien hadi!”
**
Melodie’nin arkadaşı girdiği anda kapı kapanmadan bende girmiştim. Melodie’nin annesi çok genç yaştaydı. 25 yaşlarında gösteriyordu. omzunu biraz geçmiş kızıl saçlarını açık bırakmıştı. Kızıl saçlarının uçarlı bukleliydi. Bukleleri hoş gözüküyordu. Koyu yeşil gözleri ise olağanüstüydü. Baktıkça insana rahatlık veriyordu. Annesini süzdükten sonra evi incelemeye başladım. Duvarlarda çoğunlukla Melodie’nin fotoğrafları vardı. Duvarlar lila rengiydi. Yerler ahşaptan yapılmıştı. Girişte nerdeyse hiçbir şey yok denilebilirdi. Etrafı süzmemi engelleyen duyduğum isim oldu.
Melodie’nin annesinin ismi...Engelbertine?Daha önce nerde duymuştum bu ismi?
**
Annemle amcamla gittikten sonra üst kata çıktık. Zaten saat gecenin saat 9 olmuştu. Zamanın çabucak geçmesine canım sıkılmıştı. Ella’da tabi bunu hemen anlamıştı.Yanıma geldi. Elini omzuma attı ve her zamanki alaycı bir donuyla beni teselli etmeye başladı.
“Üzülme Melodie daha önümüzde 2 gece ve 3 gün var! Değil mi?”
“Ve tabi 3 gün 2 gecede var “ dedim gülümseyerek.
Nedense canım sıkılmıştı. Annemler neden aniden İtalya’ya gitmek istemişlerdi ki?Kafamı bu gece bunun için yormayacaktım. Yatağımıza yattık. Işıkları söndürdük. Ella başını yastığa koyar koymaz uyumuştu. Ben ise tedirgin olmaya başlamıştım. Bu odada bizden başka biri daha vardı!Emindim...Ama gözlerim kapanmaya başladı. Uyumaktan başka çarem yoktu.
**
Gece bir hışırtı ve soğuklukla kalktım. Saat tam 12’ydi. Yatağımdan fırladım. Pencere açıktı. Hemen pencerenin yanına koşturdum. Birisi gidiyordu. Göğüslerini kadar gelen saçlarını ve ayışığında parlayan kırmızı gözlerini hızlıca ağaçların arkasından geçse de görebiliyordum. Luminor’du bu...Eminim...Ama neden?Nasıl?Ne yapıyordu ki burada?
hmmmm...Güzel gidiyo.Ani geçişler süperdi.Ama biraz karıştırdım, kim kimdi kimin nesiydi diye.Sakın yanlış anlama...Sorun bende.Ani geçişlere tepkim genelde böyle olurda.
Nese tekrar tekrar okuyup telafi ettim ben Çok güzel gidiyor.Dewamını bekliyorum.
Nese tekrar tekrar okuyup telafi ettim ben Çok güzel gidiyor.Dewamını bekliyorum.
yapmaaaaaaaaaaaaa
lütfen cb yi ktama bu davanın içine
eveeeet gene çok güze bir bölüm olmuş biraz da kpouk ama bu yazını akıcılaştırmış yni evet çok iyi
lütfen cb yi ktama bu davanın içine
eveeeet gene çok güze bir bölüm olmuş biraz da kpouk ama bu yazını akıcılaştırmış yni evet çok iyi
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
2. sayfa (Toplam 2 sayfa) [ 20 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |