Niara-Ölüm öpücükleri- 17 bitti Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5, 6 ... 30, 31, 32, Sonraki |
|
Yazar
Mesaj
Çapkın ve muzip yeşil gözlerinin arkasında yoğun bir sevgi hissettim. Oda anlamıştı gördüğümü duygularını. Utançla kafasını öne eğdi. Kızarmıştı. Elini siyah kıvırcık saçlarının arasına daldırdı.
Karşısında sırıtıyordum. Utandı ve gitti.
Üzülmüştüm gidişine. Daha kibar olmalıydım.
—Virana! ?
Diyen sesini duyunca durdum.
—Aman, ne oldu gülüm niye ağlıyorsun?
Virana ağlıyor muydu? Neden? Daha iki saniye önce onunla beraber… Konuşmalarını dinlemişti demek.
***********
Şimdi üçümüzde sessizce ağlıyorduk.
Canavardı insanlar.
Bu topraklara o lanetli ayaklarını basmışlardı engin denizleri aşarak.
O yüzden şarkı söylüyordu güzel sirenler.
Masum bir peri kızına…
Lanetlenecekti hepsi.
Masum bir peri kızına pisliklerini bulaştırmış, onun gibi temiz bir meyveyi tatmışlardı, alçak insanlar.
Bedelini elbette ödeyeceklerdi.
***********
Halkımız korkuyordu. Bizde… Her ne kadar sirenler kirli işimizi halledip bütün insanları tutsak almış olsalar da hepimiz tatlı rüyalarımızdan mahrum oluyorduk.
Gözlerimi her kapayışımda o kız geliyordu aklıma.
O alışkın değildi erkeklerin bu kadar canavar olmasına. Her zaman baş tacı olan bir peri kızıydı o ve yaşadığı korkuya acıya daha fazla dayanamamıştı…
*************
Bir hafta sonra;
Siren zindanları nasıldır? Orada ne olur.
Korkunçtur oralar. Hiç kimse hak etmez kendisini acımasız bir sirenin kollarında bulmayı.
Hiç kimse…
Yapmamalıydım. Sırf merak ve nefret duyduğum için o zindana gizlice gitmemeliydim. Çok büyük bir hata yaptım.
Yeşil gözlü siyah kıvırcık saçlı güzel sevgilimi ve ona duyduğum aşkı unuttum onu görünce.
Nefret ettiğime, bir insana, delice ve aptalca bir sevgi duymaya başladım.
Elmacık kemiklerinden akan kanlı gözyaşları, yara bere içindeki kusursuz vücudu ve yardım çağıran güzel dudakları…
Ben değil miydim, insanlara acınmaması gerektiğini savunan?
Bendim. Ve artık geceleri uyuyamıyordum. Zavallı peri kızı yüzünden değil, zavallı sarışın denizci yüzünden.
Belki de âşık değilim. Âşık mıyım yoksa gerçektende? Ne yapıyorum ben? Neyin peşinden koşuyorum. Kendimi tanıyamıyorum artık.
—İyi misiniz?
Asbarla’ nın sıcak ellerini boynumda hissettim.
—Evet, elbette.
Dedim ve her zamanki gibi gülümsedim. Saçlarımı taramaya devam etti.
O da gitti.
Soğuk yatağıma girdim. Pembe dünyam kararmıştı. Yalnızdım, kendimi çok yalnız hissediyordum. Hâlbuki hiçbir şeyim eksik değildi. Çok iyi anlaştığım bir kız kardeşim ve süper bir nedimem, evleneceğimi düşündüğüm enfes bir sevgilim vardı. Bir prensestim. Şımarıktım…
Bir kez daha görmek istiyordum onu. Onu tanımak, onu-gözlerinin rengini bilmek istiyordum.
Ne saklıydı onun o kusursuz göz kapaklarının arkasında?
Bir delilik yapmıştım.
Kraliyet armamı kullanarak, tutsak denetleyicisi kılığında girmiştim siren zindanına.
O karşımdaydı. Ellerinden duvara asılmıştı. Diğer tutsakların ve işkence görenlerin arasında bir güneş gibi parlıyordu. Açılan yarlarından kan değil masumluk akıyordu adeta. Bunu göremezdi ki acımasız ve güzel sirenler.
Orda durmuş onu seyrettim. Onun suçu neydi?
Cevabı biliyordum.
Tıpkı diğerleri gibi insan olmuş, sonra bizim topraklarımıza gelmişti.
Ölmeliydi.
Diğerlerine kıyasla inanılmaz genç gözüküyordu. Neydi bu? Bir çocuk falan mı? Hareket edebileceğim gücü bulduktan sonra, usulca ilerledim ona doğru.
Etrafıma bir kez daha bakındım. Tutsaklar ya baygındı ya da hiçbir şeyi anlayamayacak durumdaydılar. Gardiyan-sirenler ise insanları küçümsediklerinde olsa gerek, etrafta dolaşmıyorlardı.
***
Karşısında sırıtıyordum. Utandı ve gitti.
Üzülmüştüm gidişine. Daha kibar olmalıydım.
—Virana! ?
Diyen sesini duyunca durdum.
—Aman, ne oldu gülüm niye ağlıyorsun?
Virana ağlıyor muydu? Neden? Daha iki saniye önce onunla beraber… Konuşmalarını dinlemişti demek.
***********
Şimdi üçümüzde sessizce ağlıyorduk.
Canavardı insanlar.
Bu topraklara o lanetli ayaklarını basmışlardı engin denizleri aşarak.
O yüzden şarkı söylüyordu güzel sirenler.
Masum bir peri kızına…
Lanetlenecekti hepsi.
Masum bir peri kızına pisliklerini bulaştırmış, onun gibi temiz bir meyveyi tatmışlardı, alçak insanlar.
Bedelini elbette ödeyeceklerdi.
***********
Halkımız korkuyordu. Bizde… Her ne kadar sirenler kirli işimizi halledip bütün insanları tutsak almış olsalar da hepimiz tatlı rüyalarımızdan mahrum oluyorduk.
Gözlerimi her kapayışımda o kız geliyordu aklıma.
O alışkın değildi erkeklerin bu kadar canavar olmasına. Her zaman baş tacı olan bir peri kızıydı o ve yaşadığı korkuya acıya daha fazla dayanamamıştı…
*************
Bir hafta sonra;
Siren zindanları nasıldır? Orada ne olur.
Korkunçtur oralar. Hiç kimse hak etmez kendisini acımasız bir sirenin kollarında bulmayı.
Hiç kimse…
Yapmamalıydım. Sırf merak ve nefret duyduğum için o zindana gizlice gitmemeliydim. Çok büyük bir hata yaptım.
Yeşil gözlü siyah kıvırcık saçlı güzel sevgilimi ve ona duyduğum aşkı unuttum onu görünce.
Nefret ettiğime, bir insana, delice ve aptalca bir sevgi duymaya başladım.
Elmacık kemiklerinden akan kanlı gözyaşları, yara bere içindeki kusursuz vücudu ve yardım çağıran güzel dudakları…
Ben değil miydim, insanlara acınmaması gerektiğini savunan?
Bendim. Ve artık geceleri uyuyamıyordum. Zavallı peri kızı yüzünden değil, zavallı sarışın denizci yüzünden.
Belki de âşık değilim. Âşık mıyım yoksa gerçektende? Ne yapıyorum ben? Neyin peşinden koşuyorum. Kendimi tanıyamıyorum artık.
—İyi misiniz?
Asbarla’ nın sıcak ellerini boynumda hissettim.
—Evet, elbette.
Dedim ve her zamanki gibi gülümsedim. Saçlarımı taramaya devam etti.
O da gitti.
Soğuk yatağıma girdim. Pembe dünyam kararmıştı. Yalnızdım, kendimi çok yalnız hissediyordum. Hâlbuki hiçbir şeyim eksik değildi. Çok iyi anlaştığım bir kız kardeşim ve süper bir nedimem, evleneceğimi düşündüğüm enfes bir sevgilim vardı. Bir prensestim. Şımarıktım…
Bir kez daha görmek istiyordum onu. Onu tanımak, onu-gözlerinin rengini bilmek istiyordum.
Ne saklıydı onun o kusursuz göz kapaklarının arkasında?
Bir delilik yapmıştım.
Kraliyet armamı kullanarak, tutsak denetleyicisi kılığında girmiştim siren zindanına.
O karşımdaydı. Ellerinden duvara asılmıştı. Diğer tutsakların ve işkence görenlerin arasında bir güneş gibi parlıyordu. Açılan yarlarından kan değil masumluk akıyordu adeta. Bunu göremezdi ki acımasız ve güzel sirenler.
Orda durmuş onu seyrettim. Onun suçu neydi?
Cevabı biliyordum.
Tıpkı diğerleri gibi insan olmuş, sonra bizim topraklarımıza gelmişti.
Ölmeliydi.
Diğerlerine kıyasla inanılmaz genç gözüküyordu. Neydi bu? Bir çocuk falan mı? Hareket edebileceğim gücü bulduktan sonra, usulca ilerledim ona doğru.
Etrafıma bir kez daha bakındım. Tutsaklar ya baygındı ya da hiçbir şeyi anlayamayacak durumdaydılar. Gardiyan-sirenler ise insanları küçümsediklerinde olsa gerek, etrafta dolaşmıyorlardı.
***
wauuww müthij yine axunlaiciim ama biraz karışık olmuş sanki siyah saçlı yeşil gözlü bizim prensesin sevgilisimi şimdi onu biliyimde bilirsin beni askıntıyımdır puahah
*TRUST&BETRAYAL*
[img]http://www.imgplace.com/[/img]
[img]http://www.imgplace.com/[/img]
Yorumlarınınz için çok teşekkür ediyorum. Biliyorum yaa ben karışık yazıyorum Peki nasıl daha bağlantılı ve net yazabilirim acaba? Tüyolarınızı beklitorum
Birde evet; yeşil gözlü ve yatağın üzerinde ayakkabalıtrıyla yatan çocuk kızın sevgilisi
Birde evet; yeşil gözlü ve yatağın üzerinde ayakkabalıtrıyla yatan çocuk kızın sevgilisi
Devami nerde hanin
cakal_akin@hotmail.com <----- isteyen ekleyebilir Çekinmeden ekleyin xD
çooook güzel gidiyorsun dewamını bekliyorum.Betimlemeler üzerinde tekrar tekrar çalış.Sana tavsiyem, yazılarını bilgisayara veya siteye geçirmeden önce, el yazınla içinden mırıldanarak yazman.Konuşurken yazdığın için cümlelerin düşüklük oranını anlayabiliyorsun.Birde deneme olarak elde yazdığın için değiştirmesi daha kolay olur, daha iyi farkedersin.Biraz zor ama çok işe yarıyor.Ben herzaman yaparım ve şimdiye kadar hiçbir şekilde yarıyolda kalmadım.
5. sayfa (Toplam 32 sayfa) [ 320 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |