Oraklı melekler-Kanlı gözyaşları-12 T_____________T Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 9, 10, 11 ... 13, 14, 15, Sonraki |
|
Yazar
Mesaj
hoballleeeeyy
LEA FAN CLUB
taptım bu kıza yauufff
edward nası da köpürdü zevkten dört köşe oldum walla sanırım kendimi léa nın yerine koyuyorum xD eric
muhahahah benim olacaksııınn
yine müthiş bir bölüm teprik ediorum xunlaiciim bu arada bilgsyr hala bozuk tatildede yaptıramadım çünkü evde deildim
psiconuz tüm tatil boyunca sürttü
tüm çeşmeyi acaba melloya bnzer bi çocuk bulurmuyum die dolaştı XD ama sonuç negatif tabiiki xD

taptım bu kıza yauufff







*TRUST&BETRAYAL*
[img]http://www.imgplace.com/[/img]
[img]http://www.imgplace.com/[/img]

Psicooooo
koimk kızsın
Léa yı sevmene sevindim
yorumuna daha da çpok sevindim ama şu sizin bilgisayarda
Umarım iyi geçmiştir tatilin



koimk kızsın

Léa yı sevmene sevindim

yorumuna daha da çpok sevindim ama şu sizin bilgisayarda

Umarım iyi geçmiştir tatilin

"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^

Upuzun bir bölüm ile karşınızdayım. Umarım sıkılmazsınız
Artık odamdan defolup gitmesini istiyordum. Ne diye kafa yoruyordu ki anlamadığı işlere! Eğleniyordum ve eğlenecektim. İntikam istiyordum ve alacaktım. Ona keşke dedirtecektim. Ona keşke “Edmund'u kovmasaydım” Dedirtecektim.
En sonunda çıktı ve gitti.
Heyecanla, balonun sonunda Lord Eric'in avucuma sıkıştırdığı notu açtım. Kalbim küt küt atıyordu. O kağıtta alışkın olduğum aşk cümlelerinin olmadığına adım gibi emindim.
“Ormandaki av kulubesinde saat ikide
seni küçük sırrımla tanıştırıcam”
İçimde feci bir kasılma oldu. Ahırdan at kaçırmam gerekiyordu. Niye bizde sanki normal genç lordlar leydiler gibi, şapellerde, mahzenlerde buluşmuyorduk ki?
Derin bir iç çektim. Eric ve Arnaud eğlenceli tiplerdi. Böylesi kesinlikle daha heycanlı olmalıydı. Kıkırdadım.
Beyaz ince geceliğimin üstüne siyah sıradan bir cüppe geçirdim. Kapşonu kafama geçirdikten sonra aynada kendime baktım. Yüzümün yerini bir siyahlık doldurmuştu...
Ağır cüpbemi ayaklarıma takılmayacak şekilde kaldırdım. Kalemin karanlık koridorlarında küçük adımlarla koşmaya başladım. Kapşonum açılmıştı. Saçlarım uçuşuyordu.
Duyulan tek ses, koşarken çıkarttığım hışırtılat ve sessiz kıkırdamalarımdı.
O gece yaptığım şey bana tek kelimeyle büyüleyici geliyordu. Lanetli olduğu söylenen bir ormanda, bembeyaz bir atın üstüne oturmuş, siyah cüppeli, saçları ay ışığında parlayan , dört nala at koşturan gizemli ve büyüleyici bir prenses olarak görüyordum kendimi.
Kulubenin kapısı gıcırdayarak açıldı. Nefes nefese kalmıştım.
Arnaud, Eric ve adını bile bilmediğim bir kız...
Arnaud gömleğini çıkarmış, üzerine çirkin mi çirkin bir kazak geçirmişti. Gözlerimle, hiç birşey demeden “gömleği” aradım. Onu aradığımı anlayınca uffladı ve bana gösterdi. O “Paris Yapımı Şık Gömleği” kırmızı olmuştu. Sadece kırmızı.
-Annem kızacak.
-Ne oldu?
-Bu kadar kaba olma Léa! Ilk önce Annie' ye bir merhaba de.
-Merhaba.
Dedim umursamazca, saçları beni bile kıskandıracak kadar sağlıklı gözüken kıza. Simsiyahtı, ben hayatımda böyle bir siyah görmemiştim. Dalgalı uzun... Kafasını öyle bir öne eğmişti ki; yüzüne dair Hiçbir şey göremiyordum.
Umursamazlığımı fark etmişti. Başını bir kraliçe edasıyla kaldırdı. Dondum kaldım. İnsan mıydı bu kız? İmkansızdı. O güzelliği bir insan taşıyamazdı. Teni kar kadar beyaz, gri gözlerindeki bakışlar şubat kadar soğuktu. Dolgun vişne rengi dudakları ölümle parlıyordu adeta. Heralde kızın insanüstü güzelliğine alışan Arnaud ve Eric bir atın kişnemesi gibi iğrenç kahkahalar atarken, kız sadece zalimce gülümsedi.
Kendimi toparladım. Belkide düşündüğüm kadar eğlenceli değillerdi. Şöminenin yanına tünedim.
-Kesin şunu!
Tok sesim hepsini etkilemiş ve susturmuştu.
-Sana anlattığımız kadar varmış değil mi Annie?
O kız benden hoşlanmamıştı. Belkide Arnaud ve Eirc üzerinde kuramadığı otoritemi kıskanıyordu.
-Hadi göster ona Annie!
Arnaud'nun heyecanı onu tiksindirmişti belliki.
-Evet, hadi. Demiri kır, kediyi ye...
Milyonlarca tiksinç örnek veriyordu susmadan. Neden bahsediyordu bu lanet olasıcalar. En sonunda kız öyle bir baktı ki, ikiside tek bir kelime daha edemedi.
-Sizi öldürsem ha? Yeterince etkilenir mi?
Tıslayışı hala kulaklarımda. Ölüm kokuyordu sözcükleri. Arnaud, korkudan titremeye başlamışken, Eric büyük bir cesaretle ona;
-Onu iç Annie.
Dedi.
Not: Annie yi Psicoya ithaf ediyorum. Umarım seversin U_U

Artık odamdan defolup gitmesini istiyordum. Ne diye kafa yoruyordu ki anlamadığı işlere! Eğleniyordum ve eğlenecektim. İntikam istiyordum ve alacaktım. Ona keşke dedirtecektim. Ona keşke “Edmund'u kovmasaydım” Dedirtecektim.
En sonunda çıktı ve gitti.
Heyecanla, balonun sonunda Lord Eric'in avucuma sıkıştırdığı notu açtım. Kalbim küt küt atıyordu. O kağıtta alışkın olduğum aşk cümlelerinin olmadığına adım gibi emindim.
“Ormandaki av kulubesinde saat ikide

İçimde feci bir kasılma oldu. Ahırdan at kaçırmam gerekiyordu. Niye bizde sanki normal genç lordlar leydiler gibi, şapellerde, mahzenlerde buluşmuyorduk ki?
Derin bir iç çektim. Eric ve Arnaud eğlenceli tiplerdi. Böylesi kesinlikle daha heycanlı olmalıydı. Kıkırdadım.
Beyaz ince geceliğimin üstüne siyah sıradan bir cüppe geçirdim. Kapşonu kafama geçirdikten sonra aynada kendime baktım. Yüzümün yerini bir siyahlık doldurmuştu...
Ağır cüpbemi ayaklarıma takılmayacak şekilde kaldırdım. Kalemin karanlık koridorlarında küçük adımlarla koşmaya başladım. Kapşonum açılmıştı. Saçlarım uçuşuyordu.
Duyulan tek ses, koşarken çıkarttığım hışırtılat ve sessiz kıkırdamalarımdı.
O gece yaptığım şey bana tek kelimeyle büyüleyici geliyordu. Lanetli olduğu söylenen bir ormanda, bembeyaz bir atın üstüne oturmuş, siyah cüppeli, saçları ay ışığında parlayan , dört nala at koşturan gizemli ve büyüleyici bir prenses olarak görüyordum kendimi.
Kulubenin kapısı gıcırdayarak açıldı. Nefes nefese kalmıştım.
Arnaud, Eric ve adını bile bilmediğim bir kız...
Arnaud gömleğini çıkarmış, üzerine çirkin mi çirkin bir kazak geçirmişti. Gözlerimle, hiç birşey demeden “gömleği” aradım. Onu aradığımı anlayınca uffladı ve bana gösterdi. O “Paris Yapımı Şık Gömleği” kırmızı olmuştu. Sadece kırmızı.
-Annem kızacak.
-Ne oldu?
-Bu kadar kaba olma Léa! Ilk önce Annie' ye bir merhaba de.
-Merhaba.
Dedim umursamazca, saçları beni bile kıskandıracak kadar sağlıklı gözüken kıza. Simsiyahtı, ben hayatımda böyle bir siyah görmemiştim. Dalgalı uzun... Kafasını öyle bir öne eğmişti ki; yüzüne dair Hiçbir şey göremiyordum.
Umursamazlığımı fark etmişti. Başını bir kraliçe edasıyla kaldırdı. Dondum kaldım. İnsan mıydı bu kız? İmkansızdı. O güzelliği bir insan taşıyamazdı. Teni kar kadar beyaz, gri gözlerindeki bakışlar şubat kadar soğuktu. Dolgun vişne rengi dudakları ölümle parlıyordu adeta. Heralde kızın insanüstü güzelliğine alışan Arnaud ve Eric bir atın kişnemesi gibi iğrenç kahkahalar atarken, kız sadece zalimce gülümsedi.
Kendimi toparladım. Belkide düşündüğüm kadar eğlenceli değillerdi. Şöminenin yanına tünedim.
-Kesin şunu!
Tok sesim hepsini etkilemiş ve susturmuştu.
-Sana anlattığımız kadar varmış değil mi Annie?
O kız benden hoşlanmamıştı. Belkide Arnaud ve Eirc üzerinde kuramadığı otoritemi kıskanıyordu.
-Hadi göster ona Annie!
Arnaud'nun heyecanı onu tiksindirmişti belliki.
-Evet, hadi. Demiri kır, kediyi ye...
Milyonlarca tiksinç örnek veriyordu susmadan. Neden bahsediyordu bu lanet olasıcalar. En sonunda kız öyle bir baktı ki, ikiside tek bir kelime daha edemedi.
-Sizi öldürsem ha? Yeterince etkilenir mi?
Tıslayışı hala kulaklarımda. Ölüm kokuyordu sözcükleri. Arnaud, korkudan titremeye başlamışken, Eric büyük bir cesaretle ona;
-Onu iç Annie.
Dedi.
Not: Annie yi Psicoya ithaf ediyorum. Umarım seversin U_U
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^


teşekkür ederim Hiza
birde ip ucu vereyim:

Spoiler:
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^











"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^




"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^

travmatik
deliler yağıyor. piskopatları sezdim
tam gothic tarz bu. ama Léa nın daha güçlü durmasını beklerdim
çok değişken bunlar ya
vay vay notlara bak sen
yeni bölümü iştahla bekleriz xunlai 








***VeRa TePeS***
Eski Maron_Rei
Karin Axelsson

Eski Maron_Rei

Karin Axelsson


10. sayfa (Toplam 15 sayfa) [ 149 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |