Bold yazıları okumak göz yoruyor yapmayın etmeyin.

AIDS ve ALS bilimin yarattığı şeyler değil. Kırım Kongo da öyle. Mesela AIDS zaten primatlar arasında olan bir hastalıktı, National Geographic'in bu konuyla ilgili çok güzel bir özel kapak konusu sayısı vardı. Ama eğer illa bilimin rolünü arıyorsak bu hastalıkların yayılmasında globalleşmenin etkilerinden söz edebiliriz. Günümüz dünyasının ulaşım/iletişim kolaylığı bu tarz hastalıkların hızla yayılmasına/hastalarından haberdar olunmasına olanak tanıyor. ALS hastası olan belki de geçmişte binlerce milyonlarca kişi vardı ancak ne olduğu bilinmiyordu. Koskoca Rus Kraliyet ailesi günümüzde liselerde bile öğretilen Hemofili hastalığı nedeniyle cam bebek gibi yaşıyordu.

Güneşin yokolması denilen olay için biçilen sürenin milyarlarca yıl olduğu göz önüne alınırsa eğer zaten o zamana kadar uzaya açılmayı çözemediyse insanlık varsın yok olalım. Sonuçta insanlık şu son 250 yılda 5000 yıllık tarihinin sıçramasını yaptı. Her 5000 yılda bir böyle bir sıçrama yaptığımızı varsayarsak-bundan önceki sıçrama MÖ3500 yılında yazının bulunmasıydı- Güneş'in insanı zincirlemesi mümkün gözükmüyor.

Kader kavramı ve buna inanları rencide etmenin manası yok. Sonuçta herkes istediğine inanır, düşünür. Kimisi Shinto Mitolojisi'ne inanır, kimi Yunan Mitolojisi'ne, kimi 7. Yüzyıl Arap Mitolojisi'ne inanır kimiyse Uçan Spagetti Canavarı'na birisi çıkıp da ben Force'a inanıyorum, hepimiz evrensel enerjinin uzuvlarıyız derse de kimsenin çıkıp da ona sen yanlışsın demeye de hakkı yoktur.

Sonuçta insan ya bir şekilde varlığının sona ereceğini kabul eder ya da bununla mücadele etmenin yollarını arar. Kimisi eserleriyle ebedi olur bununla yetinir, kimisi bilimsel araştırmalar yapar. Trajikomik bir biçimde ortalama insan ömrü arttıkça ortaya çıkan eserler seviye olarak düşmektedir.