| Küçükken Hayalinizdeki Dost Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5, 6 ... 10, 11, 12, Sonraki |
Yazar
Mesaj
ben kendimle konuşurdum hatta şarkı savaşı yapardım ama ikinci bir dostum vardı yanımda devamlı gezen ama hiç konuşmadığımız Red Kit.i devamlı yanımda gezdirip hayal ederdim çok naidir de takılırdık baş başa ama o az konuşan bir karakter olduğu için fazla sohbet etmezdik yani ben yalnız bir çoçukluk geçirmedim hatta tersine çok kabalalık çevrelerde bulundum hala da bulunuyorum ama yine de bazen kendi kendime konuştuğumu şarkı savaşı yaptığımı bile bilirim zaman zaman.....
yani bence yalnızlıkla alakalı bir şey değil bu hayali arkadaş konusu...
yani bence yalnızlıkla alakalı bir şey değil bu hayali arkadaş konusu...
17 Şub 2009 21:19
17 Şub 2009 21:23
JEANNE D'ARC yazmış:
benim ailem de 17 yaşıma gelişime kadar çalıştı ve de okullarda özel günlerde hatta ilk yazılışımda bile yanımda yoklardı çünkü onlar başka ailelerin çoçuklarını eğitmekle meşgullerdi,8 yaşıma kadar anneannem vardı yanımda her özel günlerimde ama anne baba.nın yeri her zaman ayrıdır bence....
kalabalık çevreden kastım aile ya da arkadaşlık değildi zaten...
8 yaşımdan sonra da evde çoğu kez tek başıma kaldığım zamanlar öğle yemeklerimi tek başıma yediğim zamanlar oldu ama bu onların suçu değildi,arkadaş konusuna gelince zaten ben herkesle arkadaş olamayan bir yapıdayım hala da vardır bu yani soyutlamak kendimi ama hayali arkadaş olayı bence bunla alakalı değil,ha birden fazla yaratıyorsan bu bence yalnızlıktandır işte....
17 Şub 2009 21:26
17 Şub 2009 21:32
JEANNE D'ARC yazmış:
evet bu konuda tamamen haklısın zaten fazla insanla çok şey paylaşıyorsan ortaya kargaşa çıkar en güzeli az ama nadir dosttur benim de 16 yaşımdan beri varolan tek bir dostum vardır o ve de benden 2 yaş büyük ablam hayattaki en büyük dostumdur onlar dışında da kimse benim iç yüzümü bilmez ha tek onlar mı var hayatımda aksine kaç kat fazlası mevcut ama sadece bazen beraber vakit geçirmekten ileriye gitmediğim arkadaşlarımdır....
17 Şub 2009 21:35
tamam jeanne seni anlıyorum tamam düşünelim ki kitap yok, bilgisayar yok, yemek yok, eşya yok, hapis gibi bir odaya kilitlendin. hiç bir şey yok. tamam diyelim durum bu.
yine de hayali bir arkadaş üretmem. üretmedim de. görmüş olduğum gerçek insanları düşünürüm, ağlarım, uyurum ama hayali arkadaş üretmem.
ayrıca mangaka sym bana katıldığın için teşekkürler. doğrusunu söylemek gerekirse jeannin herşeyi çok katı bir üslupla ve gerçekmiş gibi söylemesi sinirimi bozmaya başlıyordu
yine de hayali bir arkadaş üretmem. üretmedim de. görmüş olduğum gerçek insanları düşünürüm, ağlarım, uyurum ama hayali arkadaş üretmem.
ayrıca mangaka sym bana katıldığın için teşekkürler. doğrusunu söylemek gerekirse jeannin herşeyi çok katı bir üslupla ve gerçekmiş gibi söylemesi sinirimi bozmaya başlıyordu
dünya çok büyük.dost bulmak aynen samanda iğne aramak gibidir.binlerce samanda bir iğne aramak ne kadr zordur.işte bazen gerçek dostunu bulmak samanda iğne aramaktantan daha zordur.ben bunu düşünüyorum ve sadece gerçek dostunu bulmak çok zordur
17 Şub 2009 21:41
17 Şub 2009 22:07
Aslında ben biraz daha değişik diye düşünüyorum size göre sanırım.
Bence hayali arkadaş üretmek veya üretmemek kişilikten ve kabullenme duygusunun gelişip gelişmemesi gibi şeylerden kaynaklanıyor. Açıklamalıyım diye düşünüyorum.
Yani kişi kendini olabildiği gibi kabul edebiliyorsa, yani kendi kusurlarını kapatmayı ve kendiyle yüzleşmekten korkmamayı öğrendiği zaman bu hayali arkadaş olayı bitiyor. Çünkü biz o hayali arkadaşlara danışıyor, onlara sorular soruyoruz. Küçükken bunu kendi başımıza yapamayacağımız kadar erişkin olmadığımız için bir arkadaş yardımıyla yapıyor olmuş olabiliriz. Ama büyüdükçe ortadan kalkmaya başlıyor olabilir çünkü birey artık ergenlik çağında kendiyle yüzleşmeye ve kusurlarıyla uğraşmaya başlıyor ve hayatı öğrenme aşamasıı daha derinlemesine yaşıyor. Bu nedenle de kişinin kendine olan özgüveni daha da artığı veya azaldığı için, hayali arkadaşa gerek kalmıyor. Yani bu arkadaşlar kişiliğimizin, isteklerimizin ve bazı ihtiyaçlarımızın yansıması. Onlarda bulunan özelliklerle kendimizi tamamladığımızı düşünüyor, doğrudan kendi karakterimizi araştırmak istemediğimiz için de onlara danışarak kendi karakterimizle kendimize soru soruyoruz. Böylelikle de yanıtlarını vermek bize daha kolay geliyor.
Yalnız kalmak meselesi ise bence sadece kişiye bağlı, onun düşünce ve yetiştiriliş tipine bağlı. eğer yalnız kalmaktan hoşlanmıyorsa ve bu nedenle bir hayali arkadaş yaratıyorsa, demek ki daha kendi içini çözme aşamasına ulaşamamış, önünde kendisini nelerin beklediğini bilmediğinden korkuyor olabilir. ama yalnız kalmaktan hoşlanıyor ama yine de hayali arkadaş yaratıyorsa, birilerinin yanında olmasından, onu gözetmesinden hoşlanıyor veya bir şeyleri sadece çok güvendiği biriyle paylaşmaktan hoşlanıyor olabilir. Ama yalnızlığı seviyor ve hayali arkadaş da istemiyorsa, gerçekten kendiyle barışık ve kendi kendisini çözmeye adımlarını atmış veya bu yolun çoğunu yürümüştür. Ya da tam tersi bir şekilde aşırı özgüvenden dolayı kendini toplumdan soyutlanmış hissetmeyi seviyor ve yalnızken düşüncelerini toplayark başkalarının sorunlarıyla da ilgilenmek, tek başınalığı paylaşmak istemiyordur.
Neyse, özetle kişi eğer küçükse kendi karakterik yapısını araştıramayacak kadar gelişmemiştir daha. Bu nedenle bu hayali dost adını verdiğimiz, karakterimizin bir yansıması olan hayal ürününe danışırlar. Fakat büyüdükçe de devam eden bu hayali dost, artık yansıma omaktan çıkmalı ve kişiyle tek bedende birleşmelidir. Kişi artık kendi karakteriyle yüzleşmelidir. Fakat yine de yalnız hissedilen anlarda, umutsuzluk veya hüzün anlarında bu yansıma size yardım eder. Çünkü bu yansıma sizsinizdir ve kendi kendinizle bir iç diyalog kurmanıza yardımcı olan bir araçtır bu hayal dost.
İşte benim düşüncem, yorumum.
Alıntı değildir, Uchichi'nin parmağıyla yazıldı.
***************************************
Off, acayip bir psikolog gibi konuşmuşum.
Ama gerçek düşüncelerim bunlar yani.
Bu arada, bu düşüncelere takiben, kendi kendine konuşan kişilere deli diyenleri kınıyor ve onların kendileriyle konuşamayacak kadar yüzeysel olmalarına acıyorum.
Neyse işte psikolog konuşması gibi düşüncelerim. Ama yemin ederim ki ben yazdım. Benim hayali dost ile ilgili görüşlerim.
Bence hayali arkadaş üretmek veya üretmemek kişilikten ve kabullenme duygusunun gelişip gelişmemesi gibi şeylerden kaynaklanıyor. Açıklamalıyım diye düşünüyorum.
Yani kişi kendini olabildiği gibi kabul edebiliyorsa, yani kendi kusurlarını kapatmayı ve kendiyle yüzleşmekten korkmamayı öğrendiği zaman bu hayali arkadaş olayı bitiyor. Çünkü biz o hayali arkadaşlara danışıyor, onlara sorular soruyoruz. Küçükken bunu kendi başımıza yapamayacağımız kadar erişkin olmadığımız için bir arkadaş yardımıyla yapıyor olmuş olabiliriz. Ama büyüdükçe ortadan kalkmaya başlıyor olabilir çünkü birey artık ergenlik çağında kendiyle yüzleşmeye ve kusurlarıyla uğraşmaya başlıyor ve hayatı öğrenme aşamasıı daha derinlemesine yaşıyor. Bu nedenle de kişinin kendine olan özgüveni daha da artığı veya azaldığı için, hayali arkadaşa gerek kalmıyor. Yani bu arkadaşlar kişiliğimizin, isteklerimizin ve bazı ihtiyaçlarımızın yansıması. Onlarda bulunan özelliklerle kendimizi tamamladığımızı düşünüyor, doğrudan kendi karakterimizi araştırmak istemediğimiz için de onlara danışarak kendi karakterimizle kendimize soru soruyoruz. Böylelikle de yanıtlarını vermek bize daha kolay geliyor.
Yalnız kalmak meselesi ise bence sadece kişiye bağlı, onun düşünce ve yetiştiriliş tipine bağlı. eğer yalnız kalmaktan hoşlanmıyorsa ve bu nedenle bir hayali arkadaş yaratıyorsa, demek ki daha kendi içini çözme aşamasına ulaşamamış, önünde kendisini nelerin beklediğini bilmediğinden korkuyor olabilir. ama yalnız kalmaktan hoşlanıyor ama yine de hayali arkadaş yaratıyorsa, birilerinin yanında olmasından, onu gözetmesinden hoşlanıyor veya bir şeyleri sadece çok güvendiği biriyle paylaşmaktan hoşlanıyor olabilir. Ama yalnızlığı seviyor ve hayali arkadaş da istemiyorsa, gerçekten kendiyle barışık ve kendi kendisini çözmeye adımlarını atmış veya bu yolun çoğunu yürümüştür. Ya da tam tersi bir şekilde aşırı özgüvenden dolayı kendini toplumdan soyutlanmış hissetmeyi seviyor ve yalnızken düşüncelerini toplayark başkalarının sorunlarıyla da ilgilenmek, tek başınalığı paylaşmak istemiyordur.
Neyse, özetle kişi eğer küçükse kendi karakterik yapısını araştıramayacak kadar gelişmemiştir daha. Bu nedenle bu hayali dost adını verdiğimiz, karakterimizin bir yansıması olan hayal ürününe danışırlar. Fakat büyüdükçe de devam eden bu hayali dost, artık yansıma omaktan çıkmalı ve kişiyle tek bedende birleşmelidir. Kişi artık kendi karakteriyle yüzleşmelidir. Fakat yine de yalnız hissedilen anlarda, umutsuzluk veya hüzün anlarında bu yansıma size yardım eder. Çünkü bu yansıma sizsinizdir ve kendi kendinizle bir iç diyalog kurmanıza yardımcı olan bir araçtır bu hayal dost.
İşte benim düşüncem, yorumum.
Alıntı değildir, Uchichi'nin parmağıyla yazıldı.
***************************************
Off, acayip bir psikolog gibi konuşmuşum.
Bu arada, bu düşüncelere takiben, kendi kendine konuşan kişilere deli diyenleri kınıyor ve onların kendileriyle konuşamayacak kadar yüzeysel olmalarına acıyorum.
Neyse işte psikolog konuşması gibi düşüncelerim. Ama yemin ederim ki ben yazdım. Benim hayali dost ile ilgili görüşlerim.
''Haruki suzukeru, Allen!''
''Zavallı şeytan, ruhunun kurtarılmasına izin ver!''
Uchihi çok güzel anlatmışsın, benzer bir şekilde ben de yazmayı düşünmüştüm fakat jeanne yazdıklarımın hiç birini umursamamakta ve kendi fikirlerini ısrar etmekte kararlı olduğu için vazgeçmiştim. -.-
zaten ben senin yazdıklarını şizofreni hastalığıyla bağdaştırıyorum biraz da. şizofreni biyolojik olsa da daha çok psikolojik bir hastalık. yalnız ve dışlanamış kişilerin ürettiği halüsinasyonlar.
mesela orta paragrafına tamamen katılıyorum:
fakat ilk paragrafına ekleme yapmak istiyorum
bence ergenlikte hayali arkadaş sorunu ciddi bir şekilde varsa, ortadan kalkması biraz zor. kişiler zaten küçüklükten itibaren böyle bir yatkınlıktaysa daha sonra bu huylarından vazgeçmeleri biraz zor. Ergenlik sorunları olan biri hayali arkadaş değil ama başka yollarla kişilik problemlerine çözüm bulabilir, isterse hapis gibi bir oda da yaşasın.
fakat şöyle bir durum da var ki eğer bu hayal ürünlerini pozitif şekilde kullanabilirlerse diğer yetişkinlerin sahip olmadığı çok güzel artistik özelliklere sahip olabilirler. zaten çoğu kişi pozitif yönde kullanıyor
zaten ben senin yazdıklarını şizofreni hastalığıyla bağdaştırıyorum biraz da. şizofreni biyolojik olsa da daha çok psikolojik bir hastalık. yalnız ve dışlanamış kişilerin ürettiği halüsinasyonlar.
mesela orta paragrafına tamamen katılıyorum:
Uchiha_Avenger yazmış:
fakat ilk paragrafına ekleme yapmak istiyorum
bence ergenlikte hayali arkadaş sorunu ciddi bir şekilde varsa, ortadan kalkması biraz zor. kişiler zaten küçüklükten itibaren böyle bir yatkınlıktaysa daha sonra bu huylarından vazgeçmeleri biraz zor. Ergenlik sorunları olan biri hayali arkadaş değil ama başka yollarla kişilik problemlerine çözüm bulabilir, isterse hapis gibi bir oda da yaşasın.
fakat şöyle bir durum da var ki eğer bu hayal ürünlerini pozitif şekilde kullanabilirlerse diğer yetişkinlerin sahip olmadığı çok güzel artistik özelliklere sahip olabilirler. zaten çoğu kişi pozitif yönde kullanıyor
| 5. sayfa (Toplam 12 sayfa) [ 111 mesaj ] |
| Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |





