Toplumda Tabular & Dogmalar & Baskılar Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Bu mesaja teşekkür edenler (4 kişi): lunarpisces, Birisi, sad eyes, prenses serenity
Reikonsan yazmış:
simdi yazdiklarimi neden dogru anlayamadigini sormak istemiyorum...
belki gurbette dogdugum icin kendimi dogru ifade edemiyorum...
neyse...
benim bahsettigim tabular, baslikta yazdigi gibi toplumsal uygulanan tabular...
fakat sizin yaptiginiz azinlikta ugulanan tabulari örnek gösterip beni cehaletle suclamaktir.
tabu yazdigim gibi cogu zaman bir koruma mekanizmidir.
daha da ileri giderek, tabu barisi ve hosgörüyü korumak icin vardir...
mesela ben bir kac örnek vereyim:
- bir tanidiginizin sevdigi bir yakini vefat edince, gidipte...
"zaten hic sevmezdim" gibi ugunsuz laf etmek.
- bir insanin özeli üzerinde konusmak
- yedigi, ictigi ve parasi ile hava atmak
- toplum icinde bel alti, argo konusmak
- toplum icinde ayakkabiyi cikarmak
- öksürürken vs. agzini burnunu kapatmamak
- yemek yerken konusmak
- toplum icinde "gaz" birakmak
ve bu liste böyle uzar gider. bunlarin hepsi tabu... iyikide tabu.
cogu sey tabudur ve siz farkinizda bile degilsinizdir.
öyle benimsemissinizdir, tartismazsiniz.
cünkü kücük seylerdir, topluma faydali tabulardir.
benim kastim böyle örneklerdi, cünkü bu tabular cogunlukta.
öyle asiri göze batan ve büyük kesimleri rahatsiz eden bir tabu varsa, o aslinda toplumsal bir tabu degildir. belirli kisiler uygular.
[b]
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): cleric
Tabu..kime tabu??..
Günlük hayatta kullandığımız birçok kavram kişiden kişiye değişkendir..Bahsettiğin şeylerin tabu olması senin kendi çevrende gördüklerinden ve yaşadıklarından kaynaklanır..Ve senin orda yazdığın tabuların birçoğuyla ben hiç karşılaşmadım..
Örneğin ben ve sınıfım hem din ve felsefe derslerinde Allah'ın varlığını tartışmışızdır..Biz cinsellik dersini sağlık dersinde büyük bir ciddiyetle sorarak ve öğrenerek işledik..Babam hiçbir zaman benimle kıyafetlerim konusunda tartışmadı..Ve sıkıyorsa sınıftaki erkekler beni kendilerinden güçsüz görsünler..hepsinin canını okurum
Ama çocukların azıcık anormal davranmasında insanların hemen çocuğa garip damgası vurması..işte bununla hem kendimde hem kardeşimde karşılaştım..ben hiç sosyal olmadığımdan,sürekli kitap okuduğumdan,fazla konuşmadığımdan..kardeşim ise fazla sosyal oluşundan,aşırı hareketliliğinden ve biraz geveze oluşundan dolayı sürekli yargılandık (gerçi annem bunlara hiç izin vermediğinden bunların çoğundan yıllar sonra haberimiz oldu..). Benim asosyal olduğumu düşünenler..kardeşime hiperaktif diye tanı koyanlar..Peki bu tabu mudur?..Bu bana tabudur..
Bu görüşüme dayanarak şunu belirtmeliyim ki..bence tabu konusunun bu kadar tartışılmasının bir sebebi de herkes için farklı şeyler ifade etmesidir..
Ve tartışalım..buna karşı değilim..konuşalım..düşüncelerimizi paylaşalım.. soralım sorgulayım..ancak bu şekilde birbirimize faydalı olabilir..birbirimize bir şeyler kazandırabiliriz..
Okuma zahmetine katlanan herkese teşekkürler.. (biraz tribünlere oynar gibi oldu bu cümle ama )
Günlük hayatta kullandığımız birçok kavram kişiden kişiye değişkendir..Bahsettiğin şeylerin tabu olması senin kendi çevrende gördüklerinden ve yaşadıklarından kaynaklanır..Ve senin orda yazdığın tabuların birçoğuyla ben hiç karşılaşmadım..
Örneğin ben ve sınıfım hem din ve felsefe derslerinde Allah'ın varlığını tartışmışızdır..Biz cinsellik dersini sağlık dersinde büyük bir ciddiyetle sorarak ve öğrenerek işledik..Babam hiçbir zaman benimle kıyafetlerim konusunda tartışmadı..Ve sıkıyorsa sınıftaki erkekler beni kendilerinden güçsüz görsünler..hepsinin canını okurum
Ama çocukların azıcık anormal davranmasında insanların hemen çocuğa garip damgası vurması..işte bununla hem kendimde hem kardeşimde karşılaştım..ben hiç sosyal olmadığımdan,sürekli kitap okuduğumdan,fazla konuşmadığımdan..kardeşim ise fazla sosyal oluşundan,aşırı hareketliliğinden ve biraz geveze oluşundan dolayı sürekli yargılandık (gerçi annem bunlara hiç izin vermediğinden bunların çoğundan yıllar sonra haberimiz oldu..). Benim asosyal olduğumu düşünenler..kardeşime hiperaktif diye tanı koyanlar..Peki bu tabu mudur?..Bu bana tabudur..
Bu görüşüme dayanarak şunu belirtmeliyim ki..bence tabu konusunun bu kadar tartışılmasının bir sebebi de herkes için farklı şeyler ifade etmesidir..
Ve tartışalım..buna karşı değilim..konuşalım..düşüncelerimizi paylaşalım.. soralım sorgulayım..ancak bu şekilde birbirimize faydalı olabilir..birbirimize bir şeyler kazandırabiliriz..
Okuma zahmetine katlanan herkese teşekkürler.. (biraz tribünlere oynar gibi oldu bu cümle ama )
Lying beside you..
Listening to you breathe..
The life that flows inside of you..
Burns inside of me..
Listening to you breathe..
The life that flows inside of you..
Burns inside of me..
Ryuusuke yazmış:
Bu dediklerin tabu değil görgü kurallarıdır ki ben görgü kurallarının tabu olduklarını düşünmüyorum.
Konuşursan ayıp etmiş olursun, ama bizim bahsettiğimiz tabular itiraz etmeye hakkımız olan tabular.
Diğerleri, başkalarını ciddi derecede rahatsız edebilecek davranışlar dolayısıyla görgü kuralları gereği.
Ama bizim bahsettiğimiz fikir alışverişimizi engelleyecek, düşünce özgürlüğümüzü kısıtlayacak tabular.
Örnekler iyi olmamış olabilir, ama eklemek isterim ben o örnekleri gece 2'ye yakın bir zamanda yazdım.
Everyone is alone. Everyone is empty. People have no longer any need of others. You can always find a substitute for any talent. Any relationship can be replaced. I've grown sick of a world like that… - Shougo Makishima
durun buraya ufak bir katkı yapayım:
tabu, hakkındaki düşüncelerini rahatça ifade ettiğinizde toplumda uygunsuz görüldüğünüz, hatta bazen de yok sayıldığınız konulardır. bazı meşhur insanları eleştirmek mesela, eğer siz eleştiri yaptığnızda susturuluyorsanız bu bir tabudur. din vs. konularsa bazı çevrelerde tabudur, bazılarında da gayet rahat konuşulur, bunu tüm topluma atfedemezsin. öhm neyse, yani öyle ''tabu koymak'', ''tabu uygulamak'' gibi şeyler yoktur. tabu zaten toplumda kendiliğinden oluşur. insanlar ''dur biz bu konuya tabu koyalım da kimse konuşamasın hohahoah'' tarzı şeyler yapmaz, ama bir konuda konuşmaya başladığınızda ortam gerim gerim geriliyorsa, biri neyse diyip konuyu değiştiriyorsa veya tehditler alıyorsanız o konuya tabu diyebilirsiniz. ki senin dediklerinin çoğu da bazı saçmasapan insanların saçmasapan görüşleri, tabuyla zerre alakası yok. tüm arkadaşlar için konuşuyorum, konunun devamı için, lütfen önce sözlükten tabu ve dogma kelimelerinin anlamına ve toplumun geneline bakınız, sonra devam ediniz. sevgiler.
bu arada;
tabu, hakkındaki düşüncelerini rahatça ifade ettiğinizde toplumda uygunsuz görüldüğünüz, hatta bazen de yok sayıldığınız konulardır. bazı meşhur insanları eleştirmek mesela, eğer siz eleştiri yaptığnızda susturuluyorsanız bu bir tabudur. din vs. konularsa bazı çevrelerde tabudur, bazılarında da gayet rahat konuşulur, bunu tüm topluma atfedemezsin. öhm neyse, yani öyle ''tabu koymak'', ''tabu uygulamak'' gibi şeyler yoktur. tabu zaten toplumda kendiliğinden oluşur. insanlar ''dur biz bu konuya tabu koyalım da kimse konuşamasın hohahoah'' tarzı şeyler yapmaz, ama bir konuda konuşmaya başladığınızda ortam gerim gerim geriliyorsa, biri neyse diyip konuyu değiştiriyorsa veya tehditler alıyorsanız o konuya tabu diyebilirsiniz. ki senin dediklerinin çoğu da bazı saçmasapan insanların saçmasapan görüşleri, tabuyla zerre alakası yok. tüm arkadaşlar için konuşuyorum, konunun devamı için, lütfen önce sözlükten tabu ve dogma kelimelerinin anlamına ve toplumun geneline bakınız, sonra devam ediniz. sevgiler.
bu arada;
Spoiler:
Bu mesaja teşekkür edenler (3 kişi): lunarpisces, ayhi, Stravagante
bu biraz doğuştan aşılanıyor insanın ruhuna .ben böyle insanları suçlamıyorum. insanın yaşadığı ortam,ailesi ve çevresi çok etki ediyor böyle konularda. şey... biraz zihinlerini açsalar belki bunlardan kurtulurlar ama bence böyle insanlarda lazım topluma.
İmza için Viliaine teşekkürler.
Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): lunarpisces
nedense forumlarda böyle konular hiçbir zaman 'seviyeli' bir şekilde tartışılamaz, illa birşeyler çıkar.
It wearies me; you say it wearies you;
But how I caught it, found it, or came by it,
What stuff ’tis made of, whereof it is born,
I am to learn;
And such a want-wit sadness makes of me,
That I have much ado to know myself.
Sadece forumlarda olsa ne güzel... İnsanlar karşılıklı bir şey hakkında tartışmaktan aciz iş bir yerden sonra kim kime diş geçirecek meselesine dönüyor.
Bügün yaşadığım bir olayı örnek vereyim.Bir derste hocadan felsefe sınavına çalışmak için izin istedik.Sonra hoca ne yapıyorsunuz falan diye sordu felsefe dersinde.Hoca felsefeye hiç sıcak bakmıyormuş hatta yerden yere vur tabi sınıfta arkasından aynı nidalarla eşlik etti hocaya.
Hocanın sıcak bakmamasının sebebi insanın inaçlarından etmesiymiş.Kaç kişi dinden çıkmış v.b.Olabilir ancak benim burada yadırgadığım durum hocanın düşünceleri değil.Ben de felsefe hakkında kendi düşüncelerimi söyledim insana kattığı artılardan bahsettim.Tabi sınıfın müsade gösterdiği kadar.Eh ergenlik işte birbirine bağırarak monolog yapmaktan başka türlü tartışamazlar .
İnsanlar bir düşüncesini dile getirdikten sonra bir de karşısındakini anlamaya kalksa,hadi onu geçtim dinleme nezaketini gösterseler bari.Madem benim düşüncemi merak etmiyorsun bana ne demeye anlatıyorsun.Böyle insanlarla her yerde karşılaşmak mümkün.
Bügün yaşadığım bir olayı örnek vereyim.Bir derste hocadan felsefe sınavına çalışmak için izin istedik.Sonra hoca ne yapıyorsunuz falan diye sordu felsefe dersinde.Hoca felsefeye hiç sıcak bakmıyormuş hatta yerden yere vur tabi sınıfta arkasından aynı nidalarla eşlik etti hocaya.
Hocanın sıcak bakmamasının sebebi insanın inaçlarından etmesiymiş.Kaç kişi dinden çıkmış v.b.Olabilir ancak benim burada yadırgadığım durum hocanın düşünceleri değil.Ben de felsefe hakkında kendi düşüncelerimi söyledim insana kattığı artılardan bahsettim.Tabi sınıfın müsade gösterdiği kadar.Eh ergenlik işte birbirine bağırarak monolog yapmaktan başka türlü tartışamazlar .
İnsanlar bir düşüncesini dile getirdikten sonra bir de karşısındakini anlamaya kalksa,hadi onu geçtim dinleme nezaketini gösterseler bari.Madem benim düşüncemi merak etmiyorsun bana ne demeye anlatıyorsun.Böyle insanlarla her yerde karşılaşmak mümkün.
Bu mesaja teşekkür edenler (2 kişi): lunarpisces, ayhi
Ortalık sakinken yorumumuzu yapalım. Geç oldu biraz. İlk olarak verilen örnekleri değerlendirip yorumladım.
@Zerinda
@Reikonsan
@ShinraTensei
@Deicide
Son olarak tabu ve dogmalara ne yapmalıyızla ilgili bir kaç şey yazacağım. Tabu dogma ve baskılar sorgulanmalımıdır ve yıkılmalımıdır? Esas önemli sorular bunlar. Tabuların dogmaların ve baskıların, kaynağı korku ve cehaletin olduğu bir savunma mekanızması olduğu aşikar. Atatürk neden tabulaştırılıyor. Onun değerlerini, fikirlerini korumak ve ona duyduğumuz sevginin yok olacağı ve bu sayede bir ülkenin parçalanacağı düşünüldüğü için yapılıyor. Bunun olmaması için ne yapmalısınız? Onu kutsallaştırıp, bir takım yasaklar koyarak koruma altına almalısınız. Mekanizma böyle işliyor. Cehalet kokan ama tamamiylede haksız diyemeyeceğimiz bir yaklaşım var. Bunu yapan kim peki? İnsan. Bir insanın varlığının özü olan, düşünme ve sorgulama yetenekleri köreltilir ve etkisizleştirilirse, o insan cehalet bataklığına sürüklenmeye başlar. Bir şeyi merak edip araştırmaz. Başkalarının söyledikleriyle hareket etmeye başlar. Bu daha sonra bir takım, yersiz korkularıda doğurur ve korkuları tarafından kontrol edilen insan tipinide çoğaltır. Buda kısır ve içinden çıkılması zor bir döngüye girilmesine neden olur. Düşünme ve sorgulama adına bir örnek vereyim. Okuyun lütfen.
Vernon adında Amerikalı bir fizyoloji profesörü Nobel ödülü almış. Öğrencilerinden biri ödülden sonraki ilk derste, hocaya şu soruyu sormuş: "Fizyoloji alanında bu ülkede üç binin üzerinde bilim adamı var. Bu kadar bilim adamının arasında bu ödüle niçin siz layık görüldünüz? Sizi diğer bilim adamlarından ayıran özellik ne?" Profesör yüzünde gülümsemeyle şu cevabı vermiş: "Hepsini anneme borçluyum. Diğer çocukların anneleri, onlar okuldan dönünce, "Söyle bakalım, öğretmeninin sorularına iyi cevap verebildin mi?" derken, annem "Vernon, bugün öğretmene iyi bir soru sordun mu?" diye araştırırdı. Ben niçin Nobel ödülü aldım? Beni diğerlerinden ayıran özellik ne? Bunu soruyorsunuz, değil mi? Beni diğerlerinden ayıran özellik, benim diğerlerinin sormadığı soruları sormam ve sormaya devam etmemdir!".
Görüyorsunuz değil mi? Nasılda daha küçüklüğünde annesi tarafından kendisine düşünen ve sorgulayan bir yaklaşım enjekte edilmiş. Düşünmek ve sorgulamak tekrar tekrar yazıyorum, varlığımızın gereğidir. Toplumları oluşturan bireyler gelişirse, bu toplumada yansıyarak toplumunda gelişmesine neden olacaktır. Bu gelişime engel olan tabu, dogma, baskı, önyargı her ne varsa etkisizleştirilmeli, yıkılmalı yada yok edilebilmelidir. Ama kaş yapıyım derkende göz çıkarmamak gerekir. Yada bilirsiniz. Büyük binaları yıkmak için patlayıcı kullanılır. Binanın kolonlarına patlayıcı yerleştirilip kontrollü bir şekilde kimseye zarar vermeden yıkım yapılır. Dikkatli ve işinizi iyi bilen biri değilseniz, yani patlayıcıları doğru şekilde yerleştirmediyseniz, bu bina diğer başka binaların da üstüne yıkılabilir. Bunuda unutmayalım Yani sorumlu birer birey olarak davranmalıyız. Sorumlu olan bireyde öncelikle içinde yaşadığı gerçekleri algılamaktan sorumludur. Ben istediğimi yaparım bu başkalarını ilgilendirmez yada ben onlardan etkilenmeden kendi yaşamımı sorumluluk bilincinde yönlendiririm demek, sorumluluk bilinci değil aksine gerçeklikten kopmadır. Bir şeyleri değiştirmek için gerçekleri göz ardı edenler, sorumluluk bilincine sahip olamayan henüz olgunlaşmamış kişilerdir.
Din konusunda birşeyler söylemek istiyorum. Dini bir dogma olarak görme konusunda pek emin değilim. Özelikle islam dini açısından bunu düşününce dogma olması zor geliyor. Dogmanın tanımına bakıyorum: a. 1. Belli bir konuda ileri sürülen bir görüşün sorgulanamaz, tartışılamaz gerçek olarak kabul edilmesi. 2. fel. Doğruluğu sınanmadan benimsenen, bir öğretinin veya ideolojinin temeli yapılan sav, nas, inak.
Yani din bir inançtır. Daha doğrusu Din sizi belli bir hedefe götüren bir araçtır. Sorgulamadan doğruluğunu sınamadan inanmak pek tabi mümkün. Ki bu yüzden adına inanç deniyor. Ama islam dinine inanmak demek, seni hedefe(dünya ve ahirette mutluluk) götürecek olan kuralları hiç sorgulama demek değildir. İslam dini düşünme demiyor. Tartışma demiyor. Böyle bir yasak yok. Böyle bir yasak olamazda zaten. Çünkü insanın özüne ters gelen birşeyin yasaklanması kadar saçma birşey olamaz. Dini dogmalaştıranlar maalesef insanlardır. Dini başkalaştırarak, tartışılamaz sorgulanamaz konuşulamaz yapıp, bunu yapanlarıda ölüm yada cehennem azabı korkusuyla tehdit ederek, din denilen olguyu dogmalaştıranlar var. İşte asıl dogma budur. İşte asıl yıkılması yok edilmesi gereken budur. Bu ayırımı yapmakta çok çok önemlidir. Elma ile armutu birbirine karıştırırsak, yıktığımız şey dogma değilde başka birşeyde olabilir.
Son cümlelerim şunlar olsun. Maalesef Türkiye'de tabular dogmalar ve baskılar mevcut. Ben gerçi azaldığını düşünüyorum ama yinede hissedilir yoğunluktalar. Bu tabular dogmalar baskılar yada önyargılar maalesef insanın, insan olma bilincini oluşturmasını engelleyen ve bu sebeplede gelişmesini, ilerlemesini, yani özünü dışına yansıtmasına izin vermeyen olgulardır. Bunlara karşı koymalıyız. Ki e.e cummings derki;
seni diğerlerinden farksız yapmaya
bütün gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada,
kendin olarak kalabilmek,
dünyanın en zor savaşını vermek demektir.
bu savaş başladı mı,
artık hiç bitmez!...
Bu savaşı hepimiz verebilmeliyiz. Bunun içinde sorgulayıcı olmak, düşünebilmek, içinde bulunduğu gerçekliğin farkında olan, sorumluluk bilincine sahip bireyler olmamız gerekir diye düşünüyorum. Böyle bir kişi yanlışla doğruyu kolay bir şekilde ayırt ederek, doğru adımları atmasını bilecektir. Hadi bakalım o zamanda, tabular, dogmalar, önyargılar ve baskılar bu kadar yaygınlaşsında görelim! Çok uzun olan yazımı okuyan herkese saygılar.
@Zerinda
Spoiler:
@Reikonsan
Spoiler:
@ShinraTensei
Spoiler:
@Deicide
Spoiler:
Son olarak tabu ve dogmalara ne yapmalıyızla ilgili bir kaç şey yazacağım. Tabu dogma ve baskılar sorgulanmalımıdır ve yıkılmalımıdır? Esas önemli sorular bunlar. Tabuların dogmaların ve baskıların, kaynağı korku ve cehaletin olduğu bir savunma mekanızması olduğu aşikar. Atatürk neden tabulaştırılıyor. Onun değerlerini, fikirlerini korumak ve ona duyduğumuz sevginin yok olacağı ve bu sayede bir ülkenin parçalanacağı düşünüldüğü için yapılıyor. Bunun olmaması için ne yapmalısınız? Onu kutsallaştırıp, bir takım yasaklar koyarak koruma altına almalısınız. Mekanizma böyle işliyor. Cehalet kokan ama tamamiylede haksız diyemeyeceğimiz bir yaklaşım var. Bunu yapan kim peki? İnsan. Bir insanın varlığının özü olan, düşünme ve sorgulama yetenekleri köreltilir ve etkisizleştirilirse, o insan cehalet bataklığına sürüklenmeye başlar. Bir şeyi merak edip araştırmaz. Başkalarının söyledikleriyle hareket etmeye başlar. Bu daha sonra bir takım, yersiz korkularıda doğurur ve korkuları tarafından kontrol edilen insan tipinide çoğaltır. Buda kısır ve içinden çıkılması zor bir döngüye girilmesine neden olur. Düşünme ve sorgulama adına bir örnek vereyim. Okuyun lütfen.
Vernon adında Amerikalı bir fizyoloji profesörü Nobel ödülü almış. Öğrencilerinden biri ödülden sonraki ilk derste, hocaya şu soruyu sormuş: "Fizyoloji alanında bu ülkede üç binin üzerinde bilim adamı var. Bu kadar bilim adamının arasında bu ödüle niçin siz layık görüldünüz? Sizi diğer bilim adamlarından ayıran özellik ne?" Profesör yüzünde gülümsemeyle şu cevabı vermiş: "Hepsini anneme borçluyum. Diğer çocukların anneleri, onlar okuldan dönünce, "Söyle bakalım, öğretmeninin sorularına iyi cevap verebildin mi?" derken, annem "Vernon, bugün öğretmene iyi bir soru sordun mu?" diye araştırırdı. Ben niçin Nobel ödülü aldım? Beni diğerlerinden ayıran özellik ne? Bunu soruyorsunuz, değil mi? Beni diğerlerinden ayıran özellik, benim diğerlerinin sormadığı soruları sormam ve sormaya devam etmemdir!".
Görüyorsunuz değil mi? Nasılda daha küçüklüğünde annesi tarafından kendisine düşünen ve sorgulayan bir yaklaşım enjekte edilmiş. Düşünmek ve sorgulamak tekrar tekrar yazıyorum, varlığımızın gereğidir. Toplumları oluşturan bireyler gelişirse, bu toplumada yansıyarak toplumunda gelişmesine neden olacaktır. Bu gelişime engel olan tabu, dogma, baskı, önyargı her ne varsa etkisizleştirilmeli, yıkılmalı yada yok edilebilmelidir. Ama kaş yapıyım derkende göz çıkarmamak gerekir. Yada bilirsiniz. Büyük binaları yıkmak için patlayıcı kullanılır. Binanın kolonlarına patlayıcı yerleştirilip kontrollü bir şekilde kimseye zarar vermeden yıkım yapılır. Dikkatli ve işinizi iyi bilen biri değilseniz, yani patlayıcıları doğru şekilde yerleştirmediyseniz, bu bina diğer başka binaların da üstüne yıkılabilir. Bunuda unutmayalım Yani sorumlu birer birey olarak davranmalıyız. Sorumlu olan bireyde öncelikle içinde yaşadığı gerçekleri algılamaktan sorumludur. Ben istediğimi yaparım bu başkalarını ilgilendirmez yada ben onlardan etkilenmeden kendi yaşamımı sorumluluk bilincinde yönlendiririm demek, sorumluluk bilinci değil aksine gerçeklikten kopmadır. Bir şeyleri değiştirmek için gerçekleri göz ardı edenler, sorumluluk bilincine sahip olamayan henüz olgunlaşmamış kişilerdir.
Din konusunda birşeyler söylemek istiyorum. Dini bir dogma olarak görme konusunda pek emin değilim. Özelikle islam dini açısından bunu düşününce dogma olması zor geliyor. Dogmanın tanımına bakıyorum: a. 1. Belli bir konuda ileri sürülen bir görüşün sorgulanamaz, tartışılamaz gerçek olarak kabul edilmesi. 2. fel. Doğruluğu sınanmadan benimsenen, bir öğretinin veya ideolojinin temeli yapılan sav, nas, inak.
Yani din bir inançtır. Daha doğrusu Din sizi belli bir hedefe götüren bir araçtır. Sorgulamadan doğruluğunu sınamadan inanmak pek tabi mümkün. Ki bu yüzden adına inanç deniyor. Ama islam dinine inanmak demek, seni hedefe(dünya ve ahirette mutluluk) götürecek olan kuralları hiç sorgulama demek değildir. İslam dini düşünme demiyor. Tartışma demiyor. Böyle bir yasak yok. Böyle bir yasak olamazda zaten. Çünkü insanın özüne ters gelen birşeyin yasaklanması kadar saçma birşey olamaz. Dini dogmalaştıranlar maalesef insanlardır. Dini başkalaştırarak, tartışılamaz sorgulanamaz konuşulamaz yapıp, bunu yapanlarıda ölüm yada cehennem azabı korkusuyla tehdit ederek, din denilen olguyu dogmalaştıranlar var. İşte asıl dogma budur. İşte asıl yıkılması yok edilmesi gereken budur. Bu ayırımı yapmakta çok çok önemlidir. Elma ile armutu birbirine karıştırırsak, yıktığımız şey dogma değilde başka birşeyde olabilir.
Son cümlelerim şunlar olsun. Maalesef Türkiye'de tabular dogmalar ve baskılar mevcut. Ben gerçi azaldığını düşünüyorum ama yinede hissedilir yoğunluktalar. Bu tabular dogmalar baskılar yada önyargılar maalesef insanın, insan olma bilincini oluşturmasını engelleyen ve bu sebeplede gelişmesini, ilerlemesini, yani özünü dışına yansıtmasına izin vermeyen olgulardır. Bunlara karşı koymalıyız. Ki e.e cummings derki;
bütün gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada,
kendin olarak kalabilmek,
dünyanın en zor savaşını vermek demektir.
bu savaş başladı mı,
artık hiç bitmez!...
Bu savaşı hepimiz verebilmeliyiz. Bunun içinde sorgulayıcı olmak, düşünebilmek, içinde bulunduğu gerçekliğin farkında olan, sorumluluk bilincine sahip bireyler olmamız gerekir diye düşünüyorum. Böyle bir kişi yanlışla doğruyu kolay bir şekilde ayırt ederek, doğru adımları atmasını bilecektir. Hadi bakalım o zamanda, tabular, dogmalar, önyargılar ve baskılar bu kadar yaygınlaşsında görelim! Çok uzun olan yazımı okuyan herkese saygılar.
Spoiler:
Bu mesaja teşekkür edenler (15 kişi): asmin, Anka, hp^star, lunarpisces, Desdemona, nigma, Enel, Nami, Zerinda, vgrkaya, Silvers Rayleigh, Atabetü'l-Hakayık, mangaka_sym, Miyuki, Birisi
4. sayfa (Toplam 5 sayfa) [ 45 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |