ayhi yazmış:
Hakkaten yok artık diyorum ya! Benim kullandığım türkçenin yeterli gelmediğini düşünmeye başladım. Ben bir önceki yorumumda çeviri ile ilgili diyorumki: cümlede "sen" değil "siz" de konulsa bir şey değişmeyecektir. Sen ise bana çeviriyi yapanlardan, bilgisayar mühendisi ingilizce bilen arkadaşından falan bahsederek, ingilizce çeviri üzerinden bana birşeyler anlatmaya çalışmışsın. Hiç gerek yoktu. Çünkü ben 615. manga bölümünde verilmek istenilen mesajın gayet net olduğunu altını çizerek yine söylüyorum.
Yine o bölümdeki ifadelere bir göz atalım...
Naruto'nun tüm arkadaşlarını korumaya dair verdiği sözler ve bunu tutamamasının ardından, Tobi'nin sarf ettiği sözlerden sonra yaşadığı şok!.. Bu şoku atlatmak için Hinata'nın sarf ettiği sözleri var. Bu sözlerin içeriğine bakalım hemen: Senin hayatın sadece sana ait değil. Bizlerde(Kushina, Minato, Jiraiya, Chiyo, Nagato, İtachi, Shukaku, Hinata, Kyuubi vs diğer shinobiler) senin için, senin sahip olduğun düşünceleri paylaşıyoruz ve hayatlarımızı tehlikeye atıyoruz. Senin hayatın bencilliği ifade eden tek bir hayat değil. Hepimiz bir birimize bağlıyız, biz bir aileyiz. Yani bir bütünüz. Sonra Naruto bu düşüncelerin beyninde yarattığı itme gücü ile Hinata'nın elini tutarak, ayağa kalkıp dimdik bir şekilde durarak, sende benim yanımda oldun, kendi canını tehlikeye attın. Teşekkür ederim Hinata diyor. Asıl verilmek istenilen mesaj çok net!
Sonra çakra akışı başlıyor. Bakın burda inanılmaz diğer bir olay oluyor. Naruto çakrasını, "benim hayatım tek bir hayat değil biz birbirimize bağlıyız" dediği insanlara kusursuz şekilde aktarmaya başlıyor. Biz bir bütünsek o zaman Kyuubi çakrasını herkese aktarabilmen lazım öyle değil mi?! Hooop başlıyor çakrayı pompalamaya millete... Kishi verdiği mesajı iyi bir şekilde bağlamış mı? Evet.
Burda romantizm falan yok arkadaş. Öyle olsa, 615. manga bölümünde Hinata'nın Naruto'yu ağaç arkalarından izlediği, iki parmağını birleştirdiği sahnelerin olduğu flashback leri çakardın, bizde eyvallah der romantizm varmış sen haklıymışsın derdik. Ama bunlar olmadığına göre ve verilen mesajın içeriğine romantizmi sokarsan, 615. bölümünün genel mesajına darbe vurulacağı anlamına gelirki, buda çelişki oluşturur diyorum. Bu bölüm; Neji'nin ölümüyle birlikte, Tobi'nin bu dünyayla ilgili ifade ettiği mantalitenin yanlış olduğunu, birlik beraberlik mesajıyla çok güçlü bir şekilde vurgulayan bir şölendi. Böylesi müthiş bir tabloda romantizm çok komik kaçar. Yapmayın allah aşkına :shock.
Türkçende bir sorun yok. Sadece sen o cümlenin önemsiz olduğunu söylemeye çalışırken ben de aksine o cümlenin ne kadar önemli olduğunu söylemeye çalışıyorum. Bilgisayar mühendisi arkadaş da alt tarafı uchihamessiye esprili bir göndermeydi. Niye takıldın ki buraya
"Sen hep benim yanımdaydın" dedikten sonra zaten bahsettiğin o flashbacklerin hiçbirine gerek kalmıyor. Bu cümle başlı başına yeterli. Mesela bu kız Hinata değil de Sakura olsa, ona da aynı cümleyi kurabilir miydi? Sakura hep Narutonun yanında mıydı?
Mangada Tobi, Sasuke'ye, İtachi'yle ilgili gerçekleri anlatınca Sasuke'nin hatırladığı bir şey vardı. İtachi ayrılırken gözyaşı döküyordu. Benzer bir farkına varım da Naruto'da var. Önceden kimsenin kendisinin yanında olmadığını düşünen Naruto, artık en başından beri Hinata'nın kendisini desteklediğinin farkında. Bknz 538. bölümde
Naruto'nun anılarında Hinata Naruto'yu destekleyen tek kişi.
Üstelik Naruto'nun hayatının en önemli savaşlarında da, bir yan karakter olmasına rağmen onun yanında olup, onu destekleyen kişi hep Hinata.
Bknz:
Naruto vs Neji (Naruto'nun ilk kez kendisini bütün Konoha'ya gösterme şansı),
Naruto vs Pein (Naruto'yu kahraman yapan savaş),
Naruto vs Obito (Naruto'yu efsane yapacak savaş)
Bu çocuk ne zaman kendinden şüpheye düşse, ne zaman vazgeçmeye kalksa
Hinata kızımız birden yanında belirip ona kim olduğunu hatırlatıyor.
Ana karakter Sakura ise manganın %90'ında Naruto'nun yanında olmasına rağmen kilit anlarda yerini hep Hinata'ya bırakıyor. Sadece Sasuke ile ilgili konularda ön plana çıkıyor.
O yüzden "Sen hep benim yanımdaydın" lafını Naruto'nun söyleyebileceği çok az insan,
tek bir kız var. Dolayısıyla bu lafı önemsiz deyip kestirip atmak, hele hele "
siz de dese,
sen de dese bir şey farketmez" demek abesle iştigaldir. Bu cümle o bahsettiğin bütün flashbacklere de ihtiyaç bırakmamıştır.
Bir diğer konu, el ele tutuşmak zaten kendi başına romantik bir eylemdir. Şimdi oturup 30 yaşında adama el ele tutuşmanın neden başlı başına romantik olduğunu mu anlatayım? Olay bahsettiğin gibi çakra akışı amaçlı olsa Kishimoto bir-iki panelle bu işi hallederdi. Adam 10 tane panel çizdi, yetmedi bir de cilt kapağı yaptı ya daha ne yapsın!! Sen hala çakra için diyorsun.
Şimdi şu resmin çakra akşıyla ne alakası var?
Oğlan, kızın yüzüne gülümserken elini tutuyor!! Hiç romantik değil, tamamen çakra akışı!! Bu arada Hinata da bu olayın hiç romantik olmadığını düşünüyor olacak ki Naruto'nun elinin ne kadar erkeksi olduğunu düşünüyor bu sırada!!
Alıntı:
Eee sonra, sen ortaya bir başka durumu atıyorsun. Neymiş bu durum bakalım hemen... "sakuraya en son "kendine yalan söyleyen insanlardan nefret ederim" diyerek, "kızım, sen beni değil sasukeyi seviyorsun. kendini bare kandırma" diye düşünen adamın, aynı kıza "kızarkadaşım" dediği bu bölümü hatalı görmüyorsun."
Ben önceki yorumlarımda "kız arkadaşım, sevgili" durumunun her ikisinin onayı olmadan, sadece Naruto tarafından ifade edildiğini yazdım mı? Yazmışım.
Naruto taa en başından beri Sakura'nın Sasuke'yi sevdiğini bilmesine rağmen, hatta Sasuke köyden kaçıp gittikten sonra Sakura'ya verdiği geri getirme sözünde de, ve sonra bir çok diğer olayda yine bu durumun farkında olmasına rağmen, neden acaba hala sevgilim diyebilecek kadar kendinden emin bir ruha sahip? Ben önce bunu sorgularım, manganın geneliyle çelişir mi diye bakarım. Bu durum acaba karakterinin bir parçası olan vazgeçmemeyle ilgili, yani sevdiği kızdan vageçmemesi olarak düşünebilir miyiz? Kafasında sadece Sakura'yı sevgili olarak görmesi kızarkadaşı olarak görmesi şeklinde yorumlarsak cuk diye oturmaz mı? Adamın felsefesi bu kardeşim. Ben yazmadım ki bunu... Bütün köyün nefret ettiği bir adamken zoru başarıp, köyün bel bağladığı bir adam olup çıktı ve bu bize ters gelmedi de, kız sasukeyi seviyor diye, sevgili düşüncesinden vazgeçmesi mi gerekiyor? Hala göremiyorum bu çelişkileri. Acaba dediğin gibi ikimizin mantıkları çok mu farklı, yoksa bazı bölümlerdeki detayları bazı shipping sevgileri yüzünden görmezden mi geliyoruz @hoppalapaşam!.
Öncelikle eğer "Naruto taa en başından beri Sakura'nın Sasuke'yi sevdiğini bilmesine rağmen, hatta Sasuke köyden kaçıp gittikten sonra Sakura'ya verdiği geri getirme sözünde de, ve sonra bir çok diğer olayda yine bu durumun farkında olmasına rağmen, neden acaba hala sevgilim diyebilecek kadar kendinden emin bir ruha sahip?" düşüncesini, şu resme bakarak çıkardıysan ortada bir yanlışlık var!!
Naruto ne burda kendinden emin, ne de olayın ne olduğunu anlamış durumda! Şu surat ifadesine bir baksana!!
İkincisi bu eseri senin değil Kishimoto'nun yazdığı konusunda hemfikir olmamıza rağmen Naruto'nun karakteri konusunda fikir ayrılıklarımız var. Naruto hedeflerinden ve ideallerinden vazgeçmeyen bir adam ama sırf bu yüzden "ilk Sakura'yı sevdim, ondan vazgeçmem, artık ömrüm boyunca onu severim" diye düşüneceğini düşünmek bence pek sağlıklı bir yaklaşım değil. Ama asıl ayrıldığımız nokta, sen Naruto'nun Sakura'dan hoşlanmasını, onu direkt kız arkadaşı olarak görmesine bağlamışsın ki bu kesinlikle Naruto'nun karakterine tamamen zıt. Naruto empati sahibi bir adam. Sakura'nın Sasuke'ye olan aşkını görüp de bunu görmezden gelecek, "eninde sonunda nasılsa benim kız arkadaşım olacak" diye düşünecek biri kesinlikle değil!! Kishimoto defalarca Naruto'nun yüz ifadeleriyle bize, Naruto'nun, Sakura'nın Sasuke'ye olan aşkını anladığını,
bunu kabullendiğini hatta desteklediğini bize gösterdi. Hatta Sakura bundan vazgeçmeye çalışıp kendi duygularını dizginlemeye kalktığında, Naruto ona daha önce hiç kızmadığı kadar kızdı. Hal böyleyken Naruto'nun Sakura'yı kız arkadaşı olarak gördüğünü düşünmek bana saçma ve mantıksız geliyor.
Çalışarak didinerek belki bütün köyün hatta sevdiğin kızın sevgi ve saygısını kazanabilirsin ama aşkını kazanmak bambaşka bir olay. İnsanın kendi bile kime aşık olacağına kendi karar veremezken, kendi gönlüne laf geçiremezken, sen kızın 50 kere hayatını da kurtarsan, kızın sevdiği adam onu ve bütün sevdiklerini öldürmeye bile kalksa, gönül yine de istediğine konuyor. Sakura Sasuke yerine Naruto'yu sevmeyi denedi ama olmadı. Gönlüne laf geçiremedi. Bunu görmek için detaylara bile bakmaya gerek yok ayhi kardeşim. Görmemek için senin de dediğin gibi "shipping sevgileri" yüzünden gözleri kapamak gerekiyor sanırım.
Alıntı:
Naruto kendi karakterini gayet net biliyor. Belki bir gün, Sakura'nın yalan kelimelerle değil de, gerçek hakiki cümlelerle bu sevgi sözcüklerini Naruto'ya söyleyeceği bir gün gelecektir. Bu da Naruto'nun vazgeçmeyen tarafının yeni bir zaferi olacaktır diye düşünüyorum.
Ne ara gelecektir acaba "o" gün?? 648 bölüm oldu ve kız hala Sasuke'ye sırılsıklam aşık. Manga bu savaştan sonra bitecek dendi ve bu savaş arcında da gördük ki Sakura'nın, Naruto ve Sasuke'ye olan hislerinde en ufak bir değişiklik bile yok. Hatta Sasuke'ye olan aşkı giderek körükleniyor. Hatta ve hatta bu savaş arcında Naruto'yla Sakura arasında bırak romantik bir şeyler olmasını, sıradan bir diyalog bile görmedik neredeyse. Sasuke çıkana kadar Sakura hep geri planda Hinata ön plandaydı. Ve ayrıca yine bu arcta Kishimoto, Hinata ve Naruto arasındaki bağları sürekli kuvvetlendirdiğini gördük. Hatta Pein arctan beri filizlenen bir aşk yazıyor bile diyebiliriz. Kız, oğlan için hayatını feda eder. Oğlan kızı kaybettiğini sanınca daha önce hayatında hiç delirmediği kadar delirir, kızın yaşadığını öğrenince göz yaşlarına boğulur. Savaş başlar, oğlan kızı kurtarır, göz göze bakışıp, birbirlerini gözlerinden anlarlar. Sonra kız oğlanın yardımına koşar, bu sefer kız oğlanın hayatını kurtarır. Birlikte büyük bir acı yaşarlar. Oğlan kendini kaybetmişken yine kız, oğlanın silkinip kendine gelmesini sağlar. El ele tutuşup bu acıyı birlikte göğüslerler. Oğlanın çıkan omzunu bile, oğlan tek kelime etmemesine rağmen kız görüp onarır. Çünkü oğlan ne zaman ihtiyaç duysa kız onun yanındadır. Oğlanın tek kelime etmesine bile gerek yoktur.
Alıntı:
Babasındaki sağlam yürek, köyü ve herkesi düşünen mantalite ve sevginin gücüne inanan bütünleştirici düşüncenin aynısı oğlunda da var.
Bu karakter benzerliği değil "Ateşin İradesi".
Bütün hokagelerde ve Konohanın çoğunda mevcut. Naruto'nun karakter olarak Kushina'ya benzediği defalarca işlendi mangada. (jiraiya ve tsunade'nin son konuşması, naruto-kushina buluşması ve son olarak da 645de minato tarafından) Yani kısaca Sakura'nın Kushina'ya benzemesi hiç bir şey ifade etmiyor. Ortada MinaKushi-NaruSaku diye saçma sapan bir benzerlik yok.
Alıntı:
Minato Kushina'dan dayak yemişmidir bilmiyorum ama bu bişeyi ifade etmez. Tsunade'nin Jiraiya'yı dövmesi, onun sapık olmasından da kaynaklı. Aksine bu seriden değilde, diğer başka serilerden örnek vericek olursam, mesela Toradora serisinde, sevgili çiftten kız, oğlanı dövüyor mu? Yumruk ve tekme atıyor mu? Diğer bir örnek... Bleach serisinden bir çok kişinin favorisi ichiruki çiftinden, Rukia'nın İchigo'ya tavırlarını bir düşünün! Japon mangakalar böyle durumlardan aşk meşk yaratma konusunda gayet becerikliler sanırım. Yanlış mı düşünüyorum yoksa Çok Mutlu
Diğer mangakaları bilmem ama Kishimoto bu durumlarda genelde standardını bozmuyor. Kızlar sevdikleri erkeklere karşı gayet nazikken, kardeşi gibi gördükleri erkekleri genelde hizaya getirmek için bir temiz hırpalıyorlar.
Bknz:
Tsunade, Jiraya'yı döver, Dan'i sever
Kushina, herkesi döver, Minato'yu sever
Karin, Suigetsu'yu döver, Sasuke'yi sever
İno, Choji ve Shikamaru'yu döver, Sasuke'yi sever (en azından part 1'de)
Sakura da bir istisna değil.
Ayrıca Taiga'ya da oldum olası kanım hiç ısınmadı. Minori çok daha sevimliydi.