Taksim Gezi Parkı Eylemi Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 24, 25, 26 ... 55, 56, 57, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Bu mesaja teşekkür edenler (2 kişi): Faust13, Neith
Spoiler:
Biz kask numarasını kapayan polise değil sadece, kask numarasını kapayan çapulcuya da karşıyız.

O değil cidden su etiketiyle kask numarasını kapatan polisler vardı, keçeli kalemleri, bantları falan mı bitti acep.


Uygar'ı yırtarım O__O
Spoiler:
Bu mesaja teşekkür edenler (2 kişi): Shanks, Strawberry
_proxy_ yazmış:
''vay be! atatürkle kıyaslanıyorum, onunla aynı kareleri paylaşıyorum. demek bu insanlar beni o denli yüceltmiş. atatürk vs atayyip diye bir yarıştırmayı denesek hmmm... kazanma ihtimalim olabilir, karıyı sandalyeye oturtur, asil göründüğüm fotoşoklar yayınlarsam, bir de şu at olayını hallettik miydi... evet evet oluyor gibi'' imza: tayyip olsaydım...
biri atatürk, diğeriyse sadece bi başbakan. bu fark bu kadar ortadayken daha fazla kıyaslamalara girmek tayyibin ekmeğine yağ sürmek olur.
bonus: tayyibinden.com

mangaka_sym yazmış:
mangaka_sym yazmış:
Bunların üstüne diyecek seviyeli laflar bulamadım özür dilerim. Hani bi' insan daha ne kadar yobaz olabilir diye düşünüyorum. Yok ya... Bi biber gazı yetti nedir? Allahınızdan bulun, o kadar diyorum.
Aay soldan soldan geliyolar Tahsin...

"Sensei ni, yoroshiku na!"
Bu mesaja teşekkür edenler (3 kişi): Enel, Neith, Tifa
5 gündür Beşiktaşdaydım.Daha yeni döndüm eve 

Fear is necessary for evolution. The fear that one could be destroyed at any moment
Uploaded with ImageShack.us

Uploaded with ImageShack.us


Sırayla iki parça halinde yazıyorum ben gideli çok şey dönmüş... Bi finale gittik bir anlık boşlukta Ironborn yandaşlar Winterfell'e saldırmış. Neyse ki bizim Winterfell ayakta
Genel olarak cleric'e cevabım:
Zaten kendisine eğer benimle akademik kalitede tartışamayacaksan hiç uğraşma demiştim. Kendisi biraz da bence bu nedenle çevreden dolanmış. Sorun değil. Nitekim "uzmanlığın" önemini "bir adet makine mühendisinin" ve "tırışka bir fakülteden mezun başka bir kişinin" yönettiği ekonomi Mehmet Şimşek gibi bir ekonomi uzmanının bile maliye/para politikalarıyla kurtaramayacağı seviyeye gelince anlayacak.
@mangaka_sym
Biber gazı değil de canlı canlı yakılmaya çalışılmak çok koymuştur diye düşünüyorum. Ya da belki polis şiddeti nedeniyle bir arkadaşlarının kaybettiği uzuvun bıraktığı tüten yara da sinirlerini oynatmış olabilir. O değilse nedensizce ve fütursuzca atılan sayısız bombadan kıl kapmış da olabilirler tabii.
Burası 22'ye kadar olan kısım. Devamı gelecek.
Devamı:
Aslında pek de devamı yokmuş. Standart şeyler işte, "yandaşs gonna yandaş"...
Neyse bari ben de hırsımı cleric'den çıkartayım... Hayek Reyiz'in en büyük hatası çok fazla boşluk var diye Keynes Reyiz'in kitabına cevap vermemesiydi... Hem belki okumak isteyen vardır.
Öncelikle örnek: Mecburen sığ. Çünkü d'Hondt sistemi ve seçim barajları olgusunu en basit bu şekilde anlatabilirdim.
Verilmek istenen mesaj da geniş ve tüm anlamlarıyla aslında şuydu:
Bir konuda bilgi sahibi olmak zaman ve ilgi gerektiren bir şeydir. Her insan farklıdır. Kimimiz sosyal bilimlerde yetenekliyizdir, kimimizden iyi sporcu olur, bazılarımız sanat eserleri yaratma ilhamı ile doğmuştur.
Bu noktada sıkıntı en başta Locke ve Hobbes'in belirttiği Doğa Durumu'ndan nasıl kurtulabileceğinin cevabı olan iktidarın bir kişiye/kuruma/zümreye devridir. İktidar'ın devredildiği kişilerin ehil olması gerekir. Teori özünde krallıklar döneminde yayıldığı için günümüze uyarladığımızda sisteme bir parametre daha ekleniyor: İktidarı teslim edecek olan kişilerin nitelikleri. Başka bir deyişle İktidar'ın devredileceği kişiyi seçme ehliyetinin tüm seçmenlerde bulunup bulunmadığı tartışması ortaya çıkıyor.
Bu noktada şöyle bir sıkıntı var: Devlet yönetimi, ülkenin her alanıyla ilgili kararların verildiği bir merci olan hükümet tarafından regüle edilir. Buradan yola çıkarsak seçmen kitlesinin "muhakeme" yeteneği bu regülasyonun kalitesini belirler demek mümkündür.
Ancak demokrasi özellikle Demokrasi'nin Dilemma'sı dediğimiz olgu sebebiyle günümüz toplumlarında "çoğunluğun diktatörlüğüne" dönüştüğü için çoğunluğun ehilliğinin sağlanamadığı ortamlarda yanlış karar veren seçmen kitleleri iktidarı yanlış kararlar verme ihtimali yüksek olan zümrelere teslim edebilir.
Bu noktada ülkenin tüm saygın ekonomi profesörlerince "dengesiz ve tehlikeli" bir politika izleyeceği gözlemlenen bir parti, "IS-LM" eğrilerinden haberi bile olmayan bir çoğunlukça göreve getirilebilir ve aslen çoğunluğun gücüyle azınlığın teslim etmeye razı olmadığı iktidara da el koyar.
Bu noktada eğitimli azınlığın iki şansı vardır: Kalmak ya da gitmek. "Gitmek" terchinindeki beyin göçü olgusunun ouroborotik sorunsalı şudur: Eğitimli insanların ülkeyi terketmesi, eğitim olanaklarını ve ülkenin bilgiye ulaşma kapasitesini çökerteceğinden uzun vadede bir "cahilleşme" döngüsü başlatacaktır. Geri dönülemez noktadan sonra ise ülke 3. Dünya Yaşam Şartları'na sabitlenecektir.
Basit bir şekilde anlatmak gerekirse: Uzman görüşleri her hangi bir konuda karar verilecekse "tek dinlenilen otorite" olmalıdır. Herkesin kendi yetenekleri doğrultusunda bir uzmanlık alanı olduğundan iktidarın devrinin verimliliği maksimum olacaktır.
Anime örneğimize geri dönersek, "hangi animenin en iyi olduğu" konusunda tercihi yapacak bireyler bu tercihi yaparken eksik bilgiden muzdariptirler. Hayek ile başladım Hayek alıntısıyla bitireyim: “Toplumun problemi, kısaca söylemek gerekirse, bir bütün olarak hiç kimseye verilmemiş olan bilginin kullanımı problemidir. Başka bir anime örneği verirsek: Gintama... Gintama'dan gerçekten zevk alabilmek için gerçekten anime kültürüne aşina olmak gerekir. Peki "daha kaliteli anime" konusunda Naruto, Bleach ve Gintama arasında tercih yapmak zorunda kalacak olan bir bireyin, izlediği toplam anime sayısı 20 ise gerçekte iki seriden de daha başarılı olan Gintama'nın seçilme olasılığı kaçtır?
Bu da bizi çok acı bir soruya götürüyor: Çoğunluğun kararı her zaman doğru mudur? Toplumlar kitlesel olarak refah düzeyini yükseltecek yönetimleri rasyonel beklentilere uygun bir biçimde mi seçebilirler mi? Yoksa eksik bilgi nedeniyle "ters seçim" yapma ihtimalleri ya da "daha fazlasına sahip olma potansiyeli varken daha azıyla yetinilinen eksik denge" durumları mevcut mudur?

Genel olarak cleric'e cevabım:
Zaten kendisine eğer benimle akademik kalitede tartışamayacaksan hiç uğraşma demiştim. Kendisi biraz da bence bu nedenle çevreden dolanmış. Sorun değil. Nitekim "uzmanlığın" önemini "bir adet makine mühendisinin" ve "tırışka bir fakülteden mezun başka bir kişinin" yönettiği ekonomi Mehmet Şimşek gibi bir ekonomi uzmanının bile maliye/para politikalarıyla kurtaramayacağı seviyeye gelince anlayacak.
@mangaka_sym
Biber gazı değil de canlı canlı yakılmaya çalışılmak çok koymuştur diye düşünüyorum. Ya da belki polis şiddeti nedeniyle bir arkadaşlarının kaybettiği uzuvun bıraktığı tüten yara da sinirlerini oynatmış olabilir. O değilse nedensizce ve fütursuzca atılan sayısız bombadan kıl kapmış da olabilirler tabii.
Burası 22'ye kadar olan kısım. Devamı gelecek.
Devamı:
Aslında pek de devamı yokmuş. Standart şeyler işte, "yandaşs gonna yandaş"...
Neyse bari ben de hırsımı cleric'den çıkartayım... Hayek Reyiz'in en büyük hatası çok fazla boşluk var diye Keynes Reyiz'in kitabına cevap vermemesiydi... Hem belki okumak isteyen vardır.
Öncelikle örnek: Mecburen sığ. Çünkü d'Hondt sistemi ve seçim barajları olgusunu en basit bu şekilde anlatabilirdim.
Verilmek istenen mesaj da geniş ve tüm anlamlarıyla aslında şuydu:
Bir konuda bilgi sahibi olmak zaman ve ilgi gerektiren bir şeydir. Her insan farklıdır. Kimimiz sosyal bilimlerde yetenekliyizdir, kimimizden iyi sporcu olur, bazılarımız sanat eserleri yaratma ilhamı ile doğmuştur.
Bu noktada sıkıntı en başta Locke ve Hobbes'in belirttiği Doğa Durumu'ndan nasıl kurtulabileceğinin cevabı olan iktidarın bir kişiye/kuruma/zümreye devridir. İktidar'ın devredildiği kişilerin ehil olması gerekir. Teori özünde krallıklar döneminde yayıldığı için günümüze uyarladığımızda sisteme bir parametre daha ekleniyor: İktidarı teslim edecek olan kişilerin nitelikleri. Başka bir deyişle İktidar'ın devredileceği kişiyi seçme ehliyetinin tüm seçmenlerde bulunup bulunmadığı tartışması ortaya çıkıyor.
Bu noktada şöyle bir sıkıntı var: Devlet yönetimi, ülkenin her alanıyla ilgili kararların verildiği bir merci olan hükümet tarafından regüle edilir. Buradan yola çıkarsak seçmen kitlesinin "muhakeme" yeteneği bu regülasyonun kalitesini belirler demek mümkündür.
Ancak demokrasi özellikle Demokrasi'nin Dilemma'sı dediğimiz olgu sebebiyle günümüz toplumlarında "çoğunluğun diktatörlüğüne" dönüştüğü için çoğunluğun ehilliğinin sağlanamadığı ortamlarda yanlış karar veren seçmen kitleleri iktidarı yanlış kararlar verme ihtimali yüksek olan zümrelere teslim edebilir.
Bu noktada ülkenin tüm saygın ekonomi profesörlerince "dengesiz ve tehlikeli" bir politika izleyeceği gözlemlenen bir parti, "IS-LM" eğrilerinden haberi bile olmayan bir çoğunlukça göreve getirilebilir ve aslen çoğunluğun gücüyle azınlığın teslim etmeye razı olmadığı iktidara da el koyar.
Bu noktada eğitimli azınlığın iki şansı vardır: Kalmak ya da gitmek. "Gitmek" terchinindeki beyin göçü olgusunun ouroborotik sorunsalı şudur: Eğitimli insanların ülkeyi terketmesi, eğitim olanaklarını ve ülkenin bilgiye ulaşma kapasitesini çökerteceğinden uzun vadede bir "cahilleşme" döngüsü başlatacaktır. Geri dönülemez noktadan sonra ise ülke 3. Dünya Yaşam Şartları'na sabitlenecektir.
Basit bir şekilde anlatmak gerekirse: Uzman görüşleri her hangi bir konuda karar verilecekse "tek dinlenilen otorite" olmalıdır. Herkesin kendi yetenekleri doğrultusunda bir uzmanlık alanı olduğundan iktidarın devrinin verimliliği maksimum olacaktır.
Anime örneğimize geri dönersek, "hangi animenin en iyi olduğu" konusunda tercihi yapacak bireyler bu tercihi yaparken eksik bilgiden muzdariptirler. Hayek ile başladım Hayek alıntısıyla bitireyim: “Toplumun problemi, kısaca söylemek gerekirse, bir bütün olarak hiç kimseye verilmemiş olan bilginin kullanımı problemidir. Başka bir anime örneği verirsek: Gintama... Gintama'dan gerçekten zevk alabilmek için gerçekten anime kültürüne aşina olmak gerekir. Peki "daha kaliteli anime" konusunda Naruto, Bleach ve Gintama arasında tercih yapmak zorunda kalacak olan bir bireyin, izlediği toplam anime sayısı 20 ise gerçekte iki seriden de daha başarılı olan Gintama'nın seçilme olasılığı kaçtır?
Bu da bizi çok acı bir soruya götürüyor: Çoğunluğun kararı her zaman doğru mudur? Toplumlar kitlesel olarak refah düzeyini yükseltecek yönetimleri rasyonel beklentilere uygun bir biçimde mi seçebilirler mi? Yoksa eksik bilgi nedeniyle "ters seçim" yapma ihtimalleri ya da "daha fazlasına sahip olma potansiyeli varken daha azıyla yetinilinen eksik denge" durumları mevcut mudur?
Bu mesaja teşekkür edenler (5 kişi): Kawa No Uta, FaintSmile, Pyskhe, marxwell, Neith
Yeşilköy havaalanında başbakanı desteklemek isteyenler demokratik haklarını kullanıp toplanıyorlar. Şu ana kadar bibergazı yemeden coşkulu bir şekilde bu haklarını kullanabildiklerini görmek güzel
Umarız bundan sonra aynı durum her kesim için gerçekleşebilir 


Bu mesaja teşekkür edenler (1 kişi): Pyskhe
"Yobaz" lafı birilerine iadedir... Ve evet herkes hakettiğini bulur... Dileğimiz yine de rahmetten yanadır...
Faust13 haklıyken haksız duruma düşülmesine üzülüyorum ben de... Çok tahribat oldu çünkü... Eylemcilerle polisin anlaştığı videoları görünce ne kadar sevindiğimi anlatamam... Yani hani tahrip ettikleri alanlarda zafer pozları verenleri (eylemci-polis) gördükçe haklı direnişe anlam veremiyorum... Toma'ya Kürdistan yazılmış misal... Şimdi oranın hepsi halk dersek, buna ne diyeceğiz? Provakatör deyip ayırt etmek gerekmiyor mu?
Faust13 haklıyken haksız duruma düşülmesine üzülüyorum ben de... Çok tahribat oldu çünkü... Eylemcilerle polisin anlaştığı videoları görünce ne kadar sevindiğimi anlatamam... Yani hani tahrip ettikleri alanlarda zafer pozları verenleri (eylemci-polis) gördükçe haklı direnişe anlam veremiyorum... Toma'ya Kürdistan yazılmış misal... Şimdi oranın hepsi halk dersek, buna ne diyeceğiz? Provakatör deyip ayırt etmek gerekmiyor mu?


Benim zaten bu süreçteki icraatlarım şu şekilde
%75 Revir malzemesi taşımak.
%5 Eylem
%20 Provakatör avı. Uzaktan adam tanıyabilecek, ve yakaladığı adamı da sinir krizi geçirip patır kütür dövmeyecek insanlar lazım bunun için. Aslında feci zor ve belli yerlerde de utanç verici, çünkü arada provakatör diye düşündüğünüz adamın aslında önceki günden fişekle yaralandığı için yakasına doğru eğik olduğunu öğreniyorsunuz.
Yakaladığımız tiplerin neredeyse hepsinin üzerinden polis kimliği çıkıyor. Bunun dışında bir iki tane cidden aşırı uç olan oluşumlardan üyelere de rastladık. Ama hani öyle aşırı uçlar ki normal bir insanın isimlerini duymuş olması imkansıza yakın. Ben bile-ki bu fraksiyonları bir ara feci iyi biliyordum- bazılarını tanımıyorum.
Devrilen arabalar konusu: Çoğunluğu eylemcilere zarar vermek için "vur-kaç" eylemine gelmiş araçlar(manevra yapamayınca, trafiğe takılınca yakalanıyorlar). Bunun dışında sivil polis araçları ve bir adet de İhlas Haber Ajansı'na ait olduğu iddia edilen minivan var. AKM'nin oradaki araç mesela bariyerleri yarmaya çalıştı, başaramadı, aracı yardılar. Yıkmak istediği duvarın parçası oldu.
Favori polis bulma methodum: İddia ettiği fraksiyonun türünü bilmek(ÖR: Troçkist), yanına gidip konuşma açmak, konuşmada yem atmak(Ör: Stalin süper adam). Normal bir Troçkist'in vereceği standart tepki: "Deget" ayarındadır. "Aynen" derse, bir iki kontrol daha yapılır ve sonra "gel kardeşim gel kollarıma" denilir.
Not: Belli yerlerde polisin iyi işler yaptığı da kulağıma geliyor. Ancak işte Rize gibi olayların yanında feci azınlıktalar.
%75 Revir malzemesi taşımak.
%5 Eylem
%20 Provakatör avı. Uzaktan adam tanıyabilecek, ve yakaladığı adamı da sinir krizi geçirip patır kütür dövmeyecek insanlar lazım bunun için. Aslında feci zor ve belli yerlerde de utanç verici, çünkü arada provakatör diye düşündüğünüz adamın aslında önceki günden fişekle yaralandığı için yakasına doğru eğik olduğunu öğreniyorsunuz.
Yakaladığımız tiplerin neredeyse hepsinin üzerinden polis kimliği çıkıyor. Bunun dışında bir iki tane cidden aşırı uç olan oluşumlardan üyelere de rastladık. Ama hani öyle aşırı uçlar ki normal bir insanın isimlerini duymuş olması imkansıza yakın. Ben bile-ki bu fraksiyonları bir ara feci iyi biliyordum- bazılarını tanımıyorum.
Devrilen arabalar konusu: Çoğunluğu eylemcilere zarar vermek için "vur-kaç" eylemine gelmiş araçlar(manevra yapamayınca, trafiğe takılınca yakalanıyorlar). Bunun dışında sivil polis araçları ve bir adet de İhlas Haber Ajansı'na ait olduğu iddia edilen minivan var. AKM'nin oradaki araç mesela bariyerleri yarmaya çalıştı, başaramadı, aracı yardılar. Yıkmak istediği duvarın parçası oldu.
Spoiler:
Favori polis bulma methodum: İddia ettiği fraksiyonun türünü bilmek(ÖR: Troçkist), yanına gidip konuşma açmak, konuşmada yem atmak(Ör: Stalin süper adam). Normal bir Troçkist'in vereceği standart tepki: "Deget" ayarındadır. "Aynen" derse, bir iki kontrol daha yapılır ve sonra "gel kardeşim gel kollarıma" denilir.
Not: Belli yerlerde polisin iyi işler yaptığı da kulağıma geliyor. Ancak işte Rize gibi olayların yanında feci azınlıktalar.
Bu mesaja teşekkür edenler (5 kişi): Kawa No Uta, camdansarkar, Soul King Brook, saim, Trapspringer
25. sayfa (Toplam 57 sayfa) [ 561 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |