Okuyup Beğendiğiniz ve Önerdiğiniz Kitaplar Hangileri?? Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 24, 25, 26 ... 58, 59, 60, Sonraki |
Yazar
Mesaj

Arka kapak;
... Anahtarı bulmak için bedeni aramam gerektiğini biliyordum, bu yüzden kapağı kaldırdım ve duvara dayadım; ve sonra ruhumu korku ile dolduran bir şey gördüm. Kont orada yatıyordu, ama sanki gençliği yenilenmiş gibi görünüyordu, çünkü beyaz saçları ve bıyığı karanlık bir demir grisine dönüşmüştü; yanakları daha dolgundu ve beyaz derisinin altı yakut kırmızısı görünüyordu; ağzı her zamankinden de kırmızıydı, dudaklarında taze kan damlaları vardı ve ağzının kenarlarından aşağı akıyor, çenesinden ve boynundan süzülüyordu. Derin, alev alev gözleri bile şişmiş etlerin arasına gömülmüş gibi görünüyordu, çünkü gözkapaları ve göztorbaları kabarmıştı. Sanki korkunç yaratık tamamen kanla dolmuş gibiydi; doygunluk içinde bitkin düşmüş, pis bir sülük gibi yatıyordu orada.
Dracula...
Gerilim ve korku türünün başyapıtı...
Viktorya Dönemi'nin aşırı ahlakçı görünümünün ardında yatan karanlığı ve ikiyüzlülüğü açığa vuran bir anlatı. Stoker bu yapıtıyla, yaşadığı dönemin ahlakçı ve bilimci ütopyacılığını, kana susamış bir vampirin şahsında, ustalıkla bir biçimde eleştiriyor.
Bu kitabı okumuş olduğum için şaşaırtıcı derecede mutluyum. Bram Stoker yazmış ne de olsa. Dili muhteşem ve yer yer bana gçre ağır. Demek istediğim; bazı yerlerinde sıkıldım. Üzerime bir ağırlık çöktü. Buna rağmen kesinlikle tavsiye ettiğim bir kitap. Sıkılmadığım yerlerde çok sürüklendim.


Kitapta ilgimi çok çeken noktalardan birisi de kadına bakış açısıydı. Prof. Van Hellsing' in çok beğendiği Mina Harker için "Ah, onda bir erkek beyini var hem de akıllı bir erkek beyni..." Demesi aklımdan çıkacak gibiye benzemiyor (Burada düşünme biçimi açısındandır diyebilirsiniz ama genel olarak kitap insana toplumun kadınlara birazcık aptal gözüyle bakıyormuş hissi veriyor. Kadınlarda kendilerini çok yülsek hissetmiyorlar sanki o zamanalr. Ama eserin yazıldığı döneme bakarsak bu elbette ki çok normal) Her ne kadar böyle görülsede kadınlara bir o kadar da saygı var XD Bütün erkekler pek bir centilmen. Ve kadına verilen değer büyük.
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^

Stoker'ın Dracula'sının genelde romantik olması beklenir. Ama çok ağır eleştiriler ve göndermelerle dolu bir kitaptır. Bu tür beklentiler yüzünden bazen sıkıcı gelebilir. Özellikle günceler ve dili kitabın yavaş akan yanlarıdır. Fakat dünya klasikleri arasında olması ile korku edebiyatına ilgi duymayanların bile denemesi gerektiği bir tat olarak dikkate alınması gerektiğine inanıyorum.
Aslında Pisi-chan orada kadına verilen değerin yüksek olması bir göndermeyi daha belirgin hale getirmek açılı diye düşünüyorum. Çünki Dracula temizlik ve asillik timsali kadınların bile doğasını bozabilmektedir. Yani korku ve şehvet karşısında düşülen zayıflığı konu alır gibi. Kurbanları olan aristokrat kadınlarının baştan çıkarılarak şehvet ve korku içinde asil kimliklerinden sıyrılarak ahlaksız ve şehvet düşkünü yaratıklar haline getirir. Kibar kocalar ve canını onca boş yere koyan adamların ise yüceltmek karşısındaki çaresizliklerini ve aslında hiç varolmamış tarafımızdan kutsanmış hayale aşık olmayı betimler. Tam kestiremiyorum. Belki tam tersine saf duyguların sömürüsü üzerine bir göndermedir. Belki de hiçbiridir. Sonuçta ne yapmak istediğini en iyi yine Stoker bilebilir.
Birde Pisi-chan eminim H.P.Lovecraft'ı ve Cuthulhu Mitos'una ait kitapları duymuşsundur. Bilinmezliğin korkusu üzerinedir. Korkunun ve dehşetin çevresinde dolandırır. Gizemin ve belirsizliğin, şekillenmemiş korkunun içinde delirmenin tadını yudumlarsın hep. Denemeni öneririm.
Aslında Pisi-chan orada kadına verilen değerin yüksek olması bir göndermeyi daha belirgin hale getirmek açılı diye düşünüyorum. Çünki Dracula temizlik ve asillik timsali kadınların bile doğasını bozabilmektedir. Yani korku ve şehvet karşısında düşülen zayıflığı konu alır gibi. Kurbanları olan aristokrat kadınlarının baştan çıkarılarak şehvet ve korku içinde asil kimliklerinden sıyrılarak ahlaksız ve şehvet düşkünü yaratıklar haline getirir. Kibar kocalar ve canını onca boş yere koyan adamların ise yüceltmek karşısındaki çaresizliklerini ve aslında hiç varolmamış tarafımızdan kutsanmış hayale aşık olmayı betimler. Tam kestiremiyorum. Belki tam tersine saf duyguların sömürüsü üzerine bir göndermedir. Belki de hiçbiridir. Sonuçta ne yapmak istediğini en iyi yine Stoker bilebilir.
Birde Pisi-chan eminim H.P.Lovecraft'ı ve Cuthulhu Mitos'una ait kitapları duymuşsundur. Bilinmezliğin korkusu üzerinedir. Korkunun ve dehşetin çevresinde dolandırır. Gizemin ve belirsizliğin, şekillenmemiş korkunun içinde delirmenin tadını yudumlarsın hep. Denemeni öneririm.
şiddet sorununu çözemiyorsa kesinlikle eksik kullandığındandır

Aslında evet çok haklısın Yakut ^_^. Kitabın göndermelerle dolu olduğunu biliyordum, çok yakalayamamış olsam da yakalamış olduklarım vardı, ve bu kadın meselesine benim için çok büyük bir açıklık getirdin. ^^ Teşekkür ederim.
Lovecreaft' ı çok duysam da hiç bir zaman okuma fırsatını elde edemedim. Nedense onun kitaplarını hep elime alırım, alacağım diye içimden geçiririm ve sonra aklımı başka kitaplar çeler... Ama senin bu tavsiyen üzerne, onu kesin alacam ve okuyacam U______U Yalnız ne zaman olur bilemiyorum çünkü sınavlarım bir hafta sonra, edebiyat , dil ve analtım kitaplarını ve de tarih kitabını okumam gerek onları okuamk için bir haftam var. Sonraki iki hafta da full sınav ve matemaitkte durum biraz kritik XD
Tekrar teşekkür ederim Yakut
Lovecreaft' ı çok duysam da hiç bir zaman okuma fırsatını elde edemedim. Nedense onun kitaplarını hep elime alırım, alacağım diye içimden geçiririm ve sonra aklımı başka kitaplar çeler... Ama senin bu tavsiyen üzerne, onu kesin alacam ve okuyacam U______U Yalnız ne zaman olur bilemiyorum çünkü sınavlarım bir hafta sonra, edebiyat , dil ve analtım kitaplarını ve de tarih kitabını okumam gerek onları okuamk için bir haftam var. Sonraki iki hafta da full sınav ve matemaitkte durum biraz kritik XD
Tekrar teşekkür ederim Yakut

"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^

Yok yok, yani illa benim söylediğimi ima etmiş olmak zorunda değil. ^^'. Sadece bir varsayımdan ibaret benimkisi. Hepsinin ötesinde sırf kendi zevkince böyle uygun görmüş olduğu için; bir şey ima etmeden yazmışta olabilir. Belki senin dediğin gibi kadınlar hakkında kendi dönemine göre daha olumlu düşünceleri vardı ya da tam tersine Dracula'nın gözüyle görüyordu kadınları. Bilemiyorum; benimde kafam karıştı şimdi =).
Lovecraft'a başlayacağın zaman söylemeliyim ki dili terimlere boğulmak yüzünden biraz ağır ve aksak ilerler gelebilir. Ne yazıkki "Deliliğin Dağlarında" adlı öyküsünde terim açıklaması okumaktan gına gelmişti bana. Ama bir yandanda yararlı oluyor.
Özellikle terimler hakkında geniş bilgi elde etmek istiyorsan Dost Kitapevi' nin toplu olarak öykülerini yayınladığı bir dizisi var. Bu derleme seri üzerinden okumak doyum elde etmek açsından daha makul gelmişti bana. 6.45 çevirileri de alternatif olabilir. Bir şey okurken yayınevleri ve yayın kadrosu eserden doyum elde etmek adına önem kazanıyor.
Asıl ben teşekkür ederim Küçük Kuzgun ^^. Sayende bende bu kitaplar hakkında bir iki sohbet etme fırsatı yakalayıp, yeni alternatifler yakalama şansı elde ediyorum (bkz. Bronte Kardeşler)
Sınavlarında başarılar !!!. Keşke bende azcık sorumluluklarıma sahip çıksam.
Lovecraft'a başlayacağın zaman söylemeliyim ki dili terimlere boğulmak yüzünden biraz ağır ve aksak ilerler gelebilir. Ne yazıkki "Deliliğin Dağlarında" adlı öyküsünde terim açıklaması okumaktan gına gelmişti bana. Ama bir yandanda yararlı oluyor.
Özellikle terimler hakkında geniş bilgi elde etmek istiyorsan Dost Kitapevi' nin toplu olarak öykülerini yayınladığı bir dizisi var. Bu derleme seri üzerinden okumak doyum elde etmek açsından daha makul gelmişti bana. 6.45 çevirileri de alternatif olabilir. Bir şey okurken yayınevleri ve yayın kadrosu eserden doyum elde etmek adına önem kazanıyor.
Asıl ben teşekkür ederim Küçük Kuzgun ^^. Sayende bende bu kitaplar hakkında bir iki sohbet etme fırsatı yakalayıp, yeni alternatifler yakalama şansı elde ediyorum (bkz. Bronte Kardeşler)
Sınavlarında başarılar !!!. Keşke bende azcık sorumluluklarıma sahip çıksam.

Bence varsayımın çok başarlıl Yakut ^_^. Ondan yani :happy:Ama haklısın tabii ki kimsenin Bram Stoker' ın ne düşündüğüne bilmesine imkan yok.
Dilinin terimlerle dolu olması, okuyuşu zorlaştırabilir benim için. Ama olacak o kadar ^_^. Okurken eğlenmeyi severim nitekim okurken öğrenmek te çok ayrı bir haz veririr. Bazen-içinde öyle çok terim olan kitapları okuduktan sonra- kitabın bana ne kadar çok şey kattığını görüyorum ve çok mutlu oluyorum.^_^
Lovecraft'ta da sıkılacak olursam bile eğleneceğimi sezinliyorum
Zaten demişsin terimler üzerine geniş bilgi istiyorsan eğer diye ^^ sanin tavsiyen üzere dost yayınevinin serisini okumaya karar verdim.
Bu arada kitaplar üzerinde konuşmayı- hele de senin gibi bana bir şeyler katan insanlarla- çok seviyorum. Dolayısıyla çok teşekkür etmem gerektiğini düşünüyorum ^_^.
Bşarı dilerklerin için de çok teşekkür ederim
Yalnız ben ne yazık ki çok sorumluluk sahibi sayılmam U___U Şu ana kadar çok önemsemediğğim için onları, şu andan sonra çok önemsemem gerek ^_^
Dilinin terimlerle dolu olması, okuyuşu zorlaştırabilir benim için. Ama olacak o kadar ^_^. Okurken eğlenmeyi severim nitekim okurken öğrenmek te çok ayrı bir haz veririr. Bazen-içinde öyle çok terim olan kitapları okuduktan sonra- kitabın bana ne kadar çok şey kattığını görüyorum ve çok mutlu oluyorum.^_^
Lovecraft'ta da sıkılacak olursam bile eğleneceğimi sezinliyorum

Zaten demişsin terimler üzerine geniş bilgi istiyorsan eğer diye ^^ sanin tavsiyen üzere dost yayınevinin serisini okumaya karar verdim.
Bu arada kitaplar üzerinde konuşmayı- hele de senin gibi bana bir şeyler katan insanlarla- çok seviyorum. Dolayısıyla çok teşekkür etmem gerektiğini düşünüyorum ^_^.
Bşarı dilerklerin için de çok teşekkür ederim

"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^


*Tübitak'taki siyasi değişmelerin ardından birçok Tübitak bilim yazarı Ntv Yayınları'na geçiş yaptı. Ve popüler bilim serileri konusunda kadrosunu genişleten Ntv Yayınları giderek hoş bir hal almaya başladı.
Neyse Ntv yayını olarak çıkmış bir kitabı önermek istiyorum.
Cahillikler Kitabı.
Kitap edebi ya da çok kullanışlı bir değere sahip değil. Fakat bilindik, kabullenilmiş şeylerin aslında bilindiğin ötesinde ayrıntılar taşıdığını öğreniyoruz.
Panter diye bir hayvan var mıdır? Var derseniz yanılırsınız.
Robin Hood'un taytı yeşil miydi? Yeşil derseniz yanılırsınız. (Kendisi kırmızı, adamları yeşil giyermiş)
Katarina Baltacı'nın çadırına girdi mi? Girdi derseniz yanılırsınız.
Yaşayan en büyük şey nedir? Dendiğinde Balina dereniz yanılırsınız. (Bir orman alanını kaplayan bir mantarmış)
Şu ana kadar yaşamış en tehlikeli hayvan nedir? Denildiğinde bir yırtıcı derseniz yanılırsınız. (Dişi sivrisineklermiş. Günümüzde bile her 12 saniyede bir kişi öldürüyorlarmış.)
Amerika adını nereden almıştıra? Amerigo Vespucci derseniz yanılırsınız. (Galli ve zengin Bristol tüccarı Richard Amery'ten almış.)
Evrendeki en soğuk yer neresidir? Tabi kimseye makul bir cevap gelmiyecek ama Finlandiya'daymış xD.
Neyse böyle gerekli, gereksiz bolca ayrıntı sayılacak bilgi var. Ve hepsi üzerine bir yazı. Eğlenceli bir kitap. Sıkılmama garantisi verebilirim.
Vikipedi tanıtımından:
"Cahillikler Kitabı, (İng:The Book of General Ignorance) İngiliz yazarlar John Lloyd ve John Mitchinson tarafından kaleme alınan kitap, toplumca genel olarak bilinen birtakım bilgilerin aslında kesin doğru olamayabileceğini gözler önüne seriyor. Kitabın özellikle Türk toplumunun da ilgisini çekebilecek kısımlarında Türk yazarlardan yararlanılıyor.
Stephen Fry tarafından yazılan kitabın önsözünden; İnsanlar bazen beni çok şey bildiğim için suçlar. Suçlayıcı bir edayla “Stephen, çok şey biliyorsun” derler. Bu durum, üzerinde çok az kum tanesi bulunan birine kumla dolu olduğunu söylemek gibidir. Yeryüzündeki devasa kum miktarını göz önünde bulundurduğumuzda böyle bir insanın üzerinde neredeyse hiç kum yoktur. Bizim üzerimizde de hiç kum yoktur. Hepimiz cahiliz. Bırakın ziyaret etmeyi, varlığını bile tahmin bile edemeyeceğimiz bilgi kumsalları, çölleri ve tepecikleri var."

cahillikler kitabı
gereksiz bilgilerle doluydu ama iligi çekiciydi şu kafasız tavuk çok ilgimi çekmişti öyle önemsiz bilgileri seviyorsanız bu kitabı sevebilirsiniz.Hakan Günday'ın Piç adlı kitabı çok güzeldi,2 gün önce bitirdim etkisindeyim halen *-*.Şimdi ise fotoğraf makinesi diye jean philippe toussaint'in bir kitabına başladım ince sıkıcı geldi ama okuyoruz artık.ayrıntı yayınlarını çok seviyorum,yeraltı edebiyatı serisini birde.


Gerçekten yeraltı edebiyatını bu yaşlarda takip ediyor musun? Saldırı amaçlı ya da yaşını küçümsemek adına sormuyorum. Genelde yıkıcı ve kontrolsüz bir edebiyat türü kabülüm ve daha alt yaş grubunun bu türe ilgisinin az olduğunu varsaydığım için soruyorum. Sen takip eder misin diye sorsan hayır etmiyorum derim. Sadece bir kaç kişinin kitabı. Tahmin edersin az buçuk kimlerin okuduğunu =). Nedenimse yine yıkıcı ve kontrolsüz bir tür olarak bulmamdan. Fakat el altı dağıtılan kısa öyküleri, denemeleri ya da fanzin tarzı örneklerinden hoşlanmıyorda değilim.


Bu başlıkta bir kaç hafta önce güdülenmemden dolayı hakaret ettiğim bir arkadaştan özür dilemek istiyorum. Elbetteki fikirlerimin arkdasındayım ama yazının sonunda tarafımdan yapılmış gereksiz hakaret insanın üstüne almaması gereken ya da kişilikle ilgili bir duruş olarak algılanmamalı. En başta kendi düşüncelerime ve ötesinde birisinin kalbini kırmak gibi bir cüretkarlığa sebebiyet vermiş bulundum.
Hataların yaşla ya da herhangi bir şeyle elle tutulur yanı olamaz. Ve bazen gururumuz terbiye edilmelidir. Ve en zayıf olduğumuz durumlarımızda ham, şekillenmemiş duygularımız açığa çıkar!
Bu yazı ile kendimi kınamak istiyorum. Özür dileklerimin ise içten olarak algılanması temennimdir.
Çin toplumu ile ilgili izlediğim bir belgeselde kültürel devrim ve yeni oluşan sosyal yaşam anlayışı üzerinde bir şey dikkatimi çekmişti:
İki öğrenci kendi arasında kavga ediyor ve birisi suçlu. Herhangi bir disiplin cezası verilmiyor çocuğa. Onun yerine sınıfının ortasına çıkarılarak tüm sınıf arkadaşlarından eğilerek özür dilemesi isteniyor. Ve özür sonunda alkışlanıyor. Sonraki karede çocuğun ağladığını. Ötesinde pişmanlık ve affedilmeyi en içten şekilde yaşadığını görüyoruz. Gururun kırılması ise en büyük artı.
Bu tablonun yorumlanışına gelirsek:
1. Adım: Çocuk önce herkesin karşısında eğilerek gururu kırılıyor.
2. Adım: Topluluğun önüne çıkarılarak kırılmış gurur karşında çocuk toplum kavramını öğreniyor. Yani biz kavramı, ben kavramının önüne geçiyor. Toplumun gücü kanıtlanıyor.
3. Adım: Alkışlarla birlikte ben kavramı, biz kavramına dahil oluyor. Yani verdiği özrün ve gururunun kırılmasının topluluk karşısında takdir edilmesi, ötesinde onaylanışı, çocukta doğru bir davranışı ve sonrasında da bu topluluğun içinde olduğunun bilincine ulaştırıyor. Yani ben kavramı biz kavramı içerisinde vücut buluyor.
İşte Çin kültürel devrimini özetleyen bir tablo. Hoş bu kadar bilge katili adamların, temelde böyle bir sistem kurmuş olmaları çok ilginç. Kendi liderlerinin ağzından yaptıkları sonrasında ilk Çin İmparatoru' na hakaret eden bir arkadaşına pişmanlıklar üzerinde şu benzeri sözleri dökülür: " İlk Çin İmparatorunun hayatı boyunca döktüğü bilge kanının tümünden fazlasını biz bir gecede döktük"
* Bu söz aslında sayılarla ifade edilmişti ve biraz daha uzun bir olay anlatımı vardı. Ben hatırlayamadığım için çıkardığım sonuç kadarıyla sözü aktarmak istedim.
Tam dersi bir durumda ne olur? Bizimki gibi ödüllendirme ve ceza durumlarında. Çocukta benlik bilinci ve toplumdan ayrılılık, içten içe doğrulama gibi sonuçlar doğurur. Basittir. Ceza verirsin, beyinde baskılamaya çalışırsın. Baskılayamayacağın beyin olursa iyice toplum dışına itmek için cezaların sayısını arttırısın. Yani daha çok toplum dışına itersin. Ve sen bir toplumsan yavaş yavaş tutunamayan üyelerini kaybederek kendini eritmeye başlarsın bile. Gurur kavramı artar, bencillik tırmanır. Sonra oturur ağlarsın: "Biz niye böyle olduk ?" diye.
Not: Bu düşünceler toplum kavramının dinamikleri üzerinedir. Aile eğitimini içermiyor. Ona ayrı bir örnekle değinmek gerek ama zamanı ya da yeri konu ile alakalı değil.
Çok çok önemli not: Çin hakkında aktarmaya başladığım kısımlardan intibaren lütfen beni bir siyasi düşüncenin içine, adlara, kalıplara hapsetmeyiniz. Ülkemde soytarı çok benide soytarı etmeyin! Tüm ülke siyasetine duyduğum ilgiyi ve sevgiyi özetlemektedir bu son cümlem. Bir siyasetçimiz yoktur ki toprak ağası olmasın. İster solunda, ister sağında, ister duruşsuzlarında olsun. Fiziksel olarak varolmayan fakat zihinlerde varolan bir feodal rejimin tutsaklarıyız. Fikirlerimizde çoğu zaman bir taraf seçerek güdülenip anlamlı kabul edilen ama evrende boş lakırtılar haline gelen sloganlar oluyor.
Ama inanıyorum ki bir gün bu aşılacak. Bir çok kişi olduğunu biliyorum benim gibi düşünen ve fikirlerimizi birilerine aktardıkça sayımız artacak ve bir gün durdurulmaz olacağız. Ha! ben görürüm göremem, bilemem ya da o zaman kendi derdime düşmüş olurum. Bilemiyorum. Her dediği tutan bir münceccim değilim. Sadece bir hayalperestim.
Ve bir hayalperestin sözü: Gelecek umutlarla beslenen bir muammadır!
Neyse konuyu dağıttım. Özünde yukarıda etkilendiğim ve saygımı kazanmış bir fikir eşliğinde gururumun kırılmasını ve özürümü daha içimde hissederek dileyebilmek istiyorum.
Hataların yaşla ya da herhangi bir şeyle elle tutulur yanı olamaz. Ve bazen gururumuz terbiye edilmelidir. Ve en zayıf olduğumuz durumlarımızda ham, şekillenmemiş duygularımız açığa çıkar!
Bu yazı ile kendimi kınamak istiyorum. Özür dileklerimin ise içten olarak algılanması temennimdir.
Çin toplumu ile ilgili izlediğim bir belgeselde kültürel devrim ve yeni oluşan sosyal yaşam anlayışı üzerinde bir şey dikkatimi çekmişti:
İki öğrenci kendi arasında kavga ediyor ve birisi suçlu. Herhangi bir disiplin cezası verilmiyor çocuğa. Onun yerine sınıfının ortasına çıkarılarak tüm sınıf arkadaşlarından eğilerek özür dilemesi isteniyor. Ve özür sonunda alkışlanıyor. Sonraki karede çocuğun ağladığını. Ötesinde pişmanlık ve affedilmeyi en içten şekilde yaşadığını görüyoruz. Gururun kırılması ise en büyük artı.
Bu tablonun yorumlanışına gelirsek:
1. Adım: Çocuk önce herkesin karşısında eğilerek gururu kırılıyor.
2. Adım: Topluluğun önüne çıkarılarak kırılmış gurur karşında çocuk toplum kavramını öğreniyor. Yani biz kavramı, ben kavramının önüne geçiyor. Toplumun gücü kanıtlanıyor.
3. Adım: Alkışlarla birlikte ben kavramı, biz kavramına dahil oluyor. Yani verdiği özrün ve gururunun kırılmasının topluluk karşısında takdir edilmesi, ötesinde onaylanışı, çocukta doğru bir davranışı ve sonrasında da bu topluluğun içinde olduğunun bilincine ulaştırıyor. Yani ben kavramı biz kavramı içerisinde vücut buluyor.
İşte Çin kültürel devrimini özetleyen bir tablo. Hoş bu kadar bilge katili adamların, temelde böyle bir sistem kurmuş olmaları çok ilginç. Kendi liderlerinin ağzından yaptıkları sonrasında ilk Çin İmparatoru' na hakaret eden bir arkadaşına pişmanlıklar üzerinde şu benzeri sözleri dökülür: " İlk Çin İmparatorunun hayatı boyunca döktüğü bilge kanının tümünden fazlasını biz bir gecede döktük"
* Bu söz aslında sayılarla ifade edilmişti ve biraz daha uzun bir olay anlatımı vardı. Ben hatırlayamadığım için çıkardığım sonuç kadarıyla sözü aktarmak istedim.
Tam dersi bir durumda ne olur? Bizimki gibi ödüllendirme ve ceza durumlarında. Çocukta benlik bilinci ve toplumdan ayrılılık, içten içe doğrulama gibi sonuçlar doğurur. Basittir. Ceza verirsin, beyinde baskılamaya çalışırsın. Baskılayamayacağın beyin olursa iyice toplum dışına itmek için cezaların sayısını arttırısın. Yani daha çok toplum dışına itersin. Ve sen bir toplumsan yavaş yavaş tutunamayan üyelerini kaybederek kendini eritmeye başlarsın bile. Gurur kavramı artar, bencillik tırmanır. Sonra oturur ağlarsın: "Biz niye böyle olduk ?" diye.
Not: Bu düşünceler toplum kavramının dinamikleri üzerinedir. Aile eğitimini içermiyor. Ona ayrı bir örnekle değinmek gerek ama zamanı ya da yeri konu ile alakalı değil.
Çok çok önemli not: Çin hakkında aktarmaya başladığım kısımlardan intibaren lütfen beni bir siyasi düşüncenin içine, adlara, kalıplara hapsetmeyiniz. Ülkemde soytarı çok benide soytarı etmeyin! Tüm ülke siyasetine duyduğum ilgiyi ve sevgiyi özetlemektedir bu son cümlem. Bir siyasetçimiz yoktur ki toprak ağası olmasın. İster solunda, ister sağında, ister duruşsuzlarında olsun. Fiziksel olarak varolmayan fakat zihinlerde varolan bir feodal rejimin tutsaklarıyız. Fikirlerimizde çoğu zaman bir taraf seçerek güdülenip anlamlı kabul edilen ama evrende boş lakırtılar haline gelen sloganlar oluyor.
Ama inanıyorum ki bir gün bu aşılacak. Bir çok kişi olduğunu biliyorum benim gibi düşünen ve fikirlerimizi birilerine aktardıkça sayımız artacak ve bir gün durdurulmaz olacağız. Ha! ben görürüm göremem, bilemem ya da o zaman kendi derdime düşmüş olurum. Bilemiyorum. Her dediği tutan bir münceccim değilim. Sadece bir hayalperestim.
Ve bir hayalperestin sözü: Gelecek umutlarla beslenen bir muammadır!
Neyse konuyu dağıttım. Özünde yukarıda etkilendiğim ve saygımı kazanmış bir fikir eşliğinde gururumun kırılmasını ve özürümü daha içimde hissederek dileyebilmek istiyorum.

25. sayfa (Toplam 60 sayfa) [ 598 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |