Köyde evlenmişlerdir. Adam çalışmak için gurbete gider. Kadını da ikide bir rahatsız eden bir adam vardır. Ama kadın O'ndan nefret etmektedir. Kadın o sırada hamiledir ve vakti geldiğinde bir erkek çoğuğu dünyaya getirir. Bu zamanda da kocasından mektuplar alır. Okuma yazma bilmemektedir. O yüzden mektupları köyün muhtarına okutur. Ardından kocası da döner. Adam bir türlü köy hayatına alışamaz. Şehir hayatından çok etkilenmiştir..Tabi şehir kadınlarından da... Karısının da onlar gibi güzel giyinmesini ister. Hediyeler almıştır bu yüzden. Biraz kaldıktan sonra tekrar gurbete dönmek ister. Karısına da bir kaç ay sonra O'nu ve çocuğunu da şehre alacağını söyleyerek ayrılır. Ve bir kaç mektubun ardından bir daha gurbetten mektup gelmez. Kadın kocasına mektup yazmak ister. Okuma yazma öğrenmek için köyün öğretmenine gelir kucağında çocuğuyla. Köylü bu gidip gelmelerden raharsız olur ve iftira ederler kadınla öğretmene. Kadının kocasına durumu anlatan bir mektup yazarlar.
Kadın bu sıkıntılı günlerinde bir gün çocuğuyla nehir üzerindeki köprüden geçerlerken karşılarına kadının peşinde olan adam çıkar ve adamlarıyla saldırırlar. Bu kargaşada çocuk nehre düşer. Kadın da can havliyle peşinden atlar ama çok geçtir. Köye kucağında çocuğunun cansız bedeniyle döner. Kendini eve kapatır ve çocuğunun gömülmesine razı gelmez. Günler sonra ceset şişmeye başlar. Köylü zorla girmek ister eve ama kadın silahla karşılık verir. O sırada öğretmen gelir ve üzerinde hakkı olduğunun söyleyerek kadına çocuğunu gömmesini söyler. Kadın en sonunda razı olur. Ardından evine dönerek tüm eşyalarını yakar. O sırada peşindeki adam gelir va kadın da O'nunla gitmeye razı olur. O nehir üzerindeki köprüye gelince anıları canlanır ve adamın atındaki silahı yaya yürüyen adama doğrultur. Adamı vurur. Vurulan adam nehre düşer. Kadın çaresiz bir halde yürümeye devam eder. İlerde bir kalabalık görür. Yaklaşınca biri kadın diğeri erkek iki ceset görür üzerleri gazete ile örtülü... Araba kazası yapmışlardır. Dikkatli bakınca birinin kocası olduğunu anlar. Diğerinin de yeni eşi olduğunu düşünür. Hüzünle oradan ayrılır ve ilerden bir ağlama sesi duyar. Arabanın bazı parçaları oraya fırlamıştır. O parçaları korkuyla ağlayarak hareket ettiren 1-2 yaşlarında bir çocuk görür. Üzeri toz toprak içindedir. Çocuk ağlaya ağlaya düşe kalka kadının yanına gelir ve sarılır kadın da buna dayanamaz ve çocuğu sahiplenir adeta. Anlar ki bu çocuk o trafik kazasından kurtulmuştur ve kocasının yeni eşinden olan çocuğudur. Filmin sonu.... (Özellikle Türkan Şoray'a doğru gelmekte olan bebek içimi parçalamıştı. Bu arada fon müziğini de söylemekte yarar var.
"Gözlerimde kanlı yaşlar,
Hasretin bağrımda kışlar.
Başa geldi olmaz işler
Yokluğunda öldü gönlüm..."
)