NANA Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 14, 15, 16 |
Yazar
Mesaj
Sevmeme rağmen resmen süründüre süründüre izlediğim animelerden biri olma şerefine nail olmuştur kendisi. Zira ne zaman izlemeye başladığımı hatırlayamayacak kadar uzun süre başlamış olmama rağmen geçtiğimiz günlerde ancak bitirebildim.
Genel olarak sevdim fakat başlarda epey sarıp sonlara doğru (özellikle Black Stones televizyona çıktıktan sonraki bölümler) biraz sıktı beni. Yine de her bölüm kendi içinde güzel kurgulanmıştı kanımca ve bitince hemen bi' sonraki bölüme geçme isteği uyandırıyordu. Lâkin, böyle bir animeye yaraşır bi' final yapmadığını düşünüyorum. Son bölüm hele... Tam bir fiyasko! 5 yıl sonrasının Ren'ini, Nana'sını görebilseydik hiç olmazsa. Neyse, zaten hikaye tam bitmedi neticede ama bu kadar zaman olmuş, devamı gelir mi bilinmez. Mangası da pek sık yayınlanmıyor sanırım -ya da hiç mi yayınlanmıyor ki artık?-. Hikayenin geri kalanı için mangadan devam edeceğim de muhtemelen.
İzlemeden önce okuduğum yorumlarda Hachiko'ya karşı bi' nefret (veya nefret demeyelim de, hoşnutsuzluk) vardı hep. O yüzden ilk izlemeye başladığım zamanlarda bu yüzden Nana'nın sevgilisini çalmasını falan bekledim durdum. Nana'ya zarar verecek bi' şey yapmalıydı sanki. Ama yapmadı. Belki de bundan sevdim Hachi'yi. Yine de ilk defa bir karakterde "hem severim hem itici bulurum" kafası yaşıyorum sanırım. Maksimum seviyede yaşadığı kararsızlığı, abuk subuk şeyleri kendine dert edip saçma sapan kararlar alması, çocuktan beter oluşu vesaire anime boyunca delirtti beni.
Nana ise her anlamda taş bi' ablamız. Hem kendi hem kafası taş. Bu yüzdendir ki bazen mantıklı düşünemiyor. Gerçi kalbi taş diyemeyiz, o bildiğin marshmhallow kıvamında çünkü. Duygusallıktan kırılıyor. Yine de Nana'yı da seviyorum. Hatta 3 ana kız karakter içinde en çok onu seviyorum sanırım.
Bu arada RenxNana yerine YasuxNana ve TakumixHachi yerine NobuxHachi olmasını deli gibi istemiştim ama ikisi de olmadı vcnmöbxn. Shin'i de yerim ya, en sevdiğim karakter oldu kendisi ama bebeğim gitti salak Reira'ya tutuldu o da. (Şu an bu mesajı yazdığım yerin üzerinde -Laurana-'nın Reira'lı imzasıyla bakışıyor olmak da enteresan oldu tabii.) Reira da yeri gelince pek bi' şeker aslında ama gördüğü ilgiyi hakketmediğini düşünüyorum şahsen. Gerçi Takumi gibi bi' öküze aşık olarak allahından bulmuş, daha ne gelsin kızın başına durumu da mevcut. Bilemedim.
Neyse, Ren'e geliyorum. Nana sevse de ben çok net bi' şekilde, sevmiyorum kendisini.
Ve NOBUUUUUU! Adeta bir duygusal ergen. Bunun iyi anlamı olur mu bilmiyorum açıkçası ama iyi anlamda söylüyorum bunu. Biraz daha kendine güveni olsa 4/4lük bi' sevgili olacak da işte nasip kısmet. Arkadaşlık konusunda epey level kasmış (bkz: oyun oynamaktan kafası bulanmış yeni nesil ve oynadığı oyun en fazla Solitaire olduğu halde bu yeni neslin oyun jargonunu kapmakta geri kalmamış genç) ama. Sonuç olarak, ailecek seviyoruz.
Animenin en -hatta tek- mantıklı düşünen kişisine geliyorum şimdi, Yasu. Adam her durumda mükemmel olmak için yaratılmış resmen. İsmi de nedense ayrı bir hoşuma gidiyor ve Shin'in Yas-chan deyişleri.<3
Son olarak Takumi'ye de değineyim ve anlatacaklarım bitsin artık. Başta tipi itibariyle çok beğenmiştim ama tanıdıkça böyle bi' sevmedim kendisini. Yani aslında sevmedim de denemez ama beklediğimden daha az sevdim. Her ne kadar animenin kötü karakteri de olsa, yeri geldi onu da bağrıma basmak istedim. Aslında NANA'nın güzel yanı da bu. Hiçbir karakter tamamen iyi veya kötü değil -bu biraz günlük hayata yakın oluşundan da kaynaklanıyor gerçi-. Hepsi kendi içinde zayıflıkları olan insanlar ama her birinde sevebileceğiniz yanlar da mevcut.
Ayrıca, müzikler de fena değil. İlk kapanış ve Black Stones'un ilk şarkısı -ki bu aynı zamanda ilk açılışta da kullanılmıştı sanırım- ayrı bi' güzel.
Neeeee, Nana!
EDIT: Son bölüm konusunda spoiler okumuş bulunmaktayım da, Ren ve Nana'nın neden gözükmediğini anladım şimdi............ Bir an önce mangayı okumam lazım!
Genel olarak sevdim fakat başlarda epey sarıp sonlara doğru (özellikle Black Stones televizyona çıktıktan sonraki bölümler) biraz sıktı beni. Yine de her bölüm kendi içinde güzel kurgulanmıştı kanımca ve bitince hemen bi' sonraki bölüme geçme isteği uyandırıyordu. Lâkin, böyle bir animeye yaraşır bi' final yapmadığını düşünüyorum. Son bölüm hele... Tam bir fiyasko! 5 yıl sonrasının Ren'ini, Nana'sını görebilseydik hiç olmazsa. Neyse, zaten hikaye tam bitmedi neticede ama bu kadar zaman olmuş, devamı gelir mi bilinmez. Mangası da pek sık yayınlanmıyor sanırım -ya da hiç mi yayınlanmıyor ki artık?-. Hikayenin geri kalanı için mangadan devam edeceğim de muhtemelen.
İzlemeden önce okuduğum yorumlarda Hachiko'ya karşı bi' nefret (veya nefret demeyelim de, hoşnutsuzluk) vardı hep. O yüzden ilk izlemeye başladığım zamanlarda bu yüzden Nana'nın sevgilisini çalmasını falan bekledim durdum. Nana'ya zarar verecek bi' şey yapmalıydı sanki. Ama yapmadı. Belki de bundan sevdim Hachi'yi. Yine de ilk defa bir karakterde "hem severim hem itici bulurum" kafası yaşıyorum sanırım. Maksimum seviyede yaşadığı kararsızlığı, abuk subuk şeyleri kendine dert edip saçma sapan kararlar alması, çocuktan beter oluşu vesaire anime boyunca delirtti beni.
Nana ise her anlamda taş bi' ablamız. Hem kendi hem kafası taş. Bu yüzdendir ki bazen mantıklı düşünemiyor. Gerçi kalbi taş diyemeyiz, o bildiğin marshmhallow kıvamında çünkü. Duygusallıktan kırılıyor. Yine de Nana'yı da seviyorum. Hatta 3 ana kız karakter içinde en çok onu seviyorum sanırım.
Bu arada RenxNana yerine YasuxNana ve TakumixHachi yerine NobuxHachi olmasını deli gibi istemiştim ama ikisi de olmadı vcnmöbxn. Shin'i de yerim ya, en sevdiğim karakter oldu kendisi ama bebeğim gitti salak Reira'ya tutuldu o da. (Şu an bu mesajı yazdığım yerin üzerinde -Laurana-'nın Reira'lı imzasıyla bakışıyor olmak da enteresan oldu tabii.) Reira da yeri gelince pek bi' şeker aslında ama gördüğü ilgiyi hakketmediğini düşünüyorum şahsen. Gerçi Takumi gibi bi' öküze aşık olarak allahından bulmuş, daha ne gelsin kızın başına durumu da mevcut. Bilemedim.
Neyse, Ren'e geliyorum. Nana sevse de ben çok net bi' şekilde, sevmiyorum kendisini.
Ve NOBUUUUUU! Adeta bir duygusal ergen. Bunun iyi anlamı olur mu bilmiyorum açıkçası ama iyi anlamda söylüyorum bunu. Biraz daha kendine güveni olsa 4/4lük bi' sevgili olacak da işte nasip kısmet. Arkadaşlık konusunda epey level kasmış (bkz: oyun oynamaktan kafası bulanmış yeni nesil ve oynadığı oyun en fazla Solitaire olduğu halde bu yeni neslin oyun jargonunu kapmakta geri kalmamış genç) ama. Sonuç olarak, ailecek seviyoruz.
Animenin en -hatta tek- mantıklı düşünen kişisine geliyorum şimdi, Yasu. Adam her durumda mükemmel olmak için yaratılmış resmen. İsmi de nedense ayrı bir hoşuma gidiyor ve Shin'in Yas-chan deyişleri.<3
Son olarak Takumi'ye de değineyim ve anlatacaklarım bitsin artık. Başta tipi itibariyle çok beğenmiştim ama tanıdıkça böyle bi' sevmedim kendisini. Yani aslında sevmedim de denemez ama beklediğimden daha az sevdim. Her ne kadar animenin kötü karakteri de olsa, yeri geldi onu da bağrıma basmak istedim. Aslında NANA'nın güzel yanı da bu. Hiçbir karakter tamamen iyi veya kötü değil -bu biraz günlük hayata yakın oluşundan da kaynaklanıyor gerçi-. Hepsi kendi içinde zayıflıkları olan insanlar ama her birinde sevebileceğiniz yanlar da mevcut.
Ayrıca, müzikler de fena değil. İlk kapanış ve Black Stones'un ilk şarkısı -ki bu aynı zamanda ilk açılışta da kullanılmıştı sanırım- ayrı bi' güzel.
Neeeee, Nana!
EDIT: Son bölüm konusunda spoiler okumuş bulunmaktayım da, Ren ve Nana'nın neden gözükmediğini anladım şimdi............ Bir an önce mangayı okumam lazım!
müzik, her daim.
16. sayfa (Toplam 16 sayfa) [ 152 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |