' Curtis!' * Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, Sonraki |
Yazar
Mesaj
^.^ Değişik bir hikaye olduğunu baştan belirtmeliyim ^^ Kurgunu özellikle İsimsiz Kitap adlı hikayene göre daha güçlü bulduğumu -hatta buna Nina bile dahil olabilir- belirtmeliyim ^^
Curtis'in hayatının bazı yerlerinde kendimi buldum *-* Aslında tek bir yerinde kendimi buldum da neyse XDXD Annesinden çok babasının ona yakın olması gibi *-*
Nastya iyi bir kız *-* Nadya'nın erkekler konusundaki aşırı sokulgan tavırlarına karşılık, Nastya'nın tereddütlü tavırlarını hikayeye güzel aktarmışsın *-*
Kızların birbirlerini sevdiklerini, birbirilerine bağlı olduklarını da güzel anlatmışsın ^.^ Nastya'nın, Nadya'nın abisine olan platonik aşkını, utangaç tavırlarını, arkadaşına olan sevgisini de gayet yerinde buldum *-* Bazıları bu utangaç tavır olayını bayağı bayağı abarttıkları için ciddi sorunlar yaşar, sen dozunda bırakmışsın bu şekilde devam et *-*
Curtis ve Nastya *-* Sevilmek istenen, kalbinin bir yerlerinde sevgiye, güvene adeta susamış Curtis'ciğimiz ve ince ruhlu, sevecen, tatlı, utangaç Nastya'mız *-* Bana olabilitesi yüksek bir ilişki gibi göründü haydi hayırlısı bakalım *-*
Aslında argo kullanımı sevmem ama 19 yaşında, bu tür psikolojik sorunlar yaşayan bir gencin de dilinin çok da tatlı olmaması gerektiği de kaçınılmaz bir gerçek ^.^ Zaten normal hikayelerinde neredeyse hiç argo kullanmıyorsun ^.^
Bu yüzden buna takılmadım ^^
Güzel bir hikaye olmuş devamını bekliyorum ^^
Curtis'in hayatının bazı yerlerinde kendimi buldum *-* Aslında tek bir yerinde kendimi buldum da neyse XDXD Annesinden çok babasının ona yakın olması gibi *-*
Nastya iyi bir kız *-* Nadya'nın erkekler konusundaki aşırı sokulgan tavırlarına karşılık, Nastya'nın tereddütlü tavırlarını hikayeye güzel aktarmışsın *-*
Kızların birbirlerini sevdiklerini, birbirilerine bağlı olduklarını da güzel anlatmışsın ^.^ Nastya'nın, Nadya'nın abisine olan platonik aşkını, utangaç tavırlarını, arkadaşına olan sevgisini de gayet yerinde buldum *-* Bazıları bu utangaç tavır olayını bayağı bayağı abarttıkları için ciddi sorunlar yaşar, sen dozunda bırakmışsın bu şekilde devam et *-*
Curtis ve Nastya *-* Sevilmek istenen, kalbinin bir yerlerinde sevgiye, güvene adeta susamış Curtis'ciğimiz ve ince ruhlu, sevecen, tatlı, utangaç Nastya'mız *-* Bana olabilitesi yüksek bir ilişki gibi göründü haydi hayırlısı bakalım *-*
Aslında argo kullanımı sevmem ama 19 yaşında, bu tür psikolojik sorunlar yaşayan bir gencin de dilinin çok da tatlı olmaması gerektiği de kaçınılmaz bir gerçek ^.^ Zaten normal hikayelerinde neredeyse hiç argo kullanmıyorsun ^.^
Bu yüzden buna takılmadım ^^
Güzel bir hikaye olmuş devamını bekliyorum ^^
Sewimlİ_HırsıZ'a bu güzel imzadan dolayı çok teşekkür eder ve minnetimi gönderirim
Spoiler:
Kanlı Kontes yazmış:
=)))
Yapabildiğim, yazabildiğim en iyi hikaye bu. En azından şimdilik. Diğerlerinden daha iyi görünmesi beni çok mutlu etti
Alıntı:
Şöyle bir amacım vardı. İnsanların, daha çok gençlerin yani bizlerin. İçinde tuttuğu düşünceleri, anne babası bile olsa onların arasındaki bağlarını açıkça söylemek. Böyle annesini sevmeyen, annesini yakın bulamayan ya da babasını yakın bulmadığını düşünen, söyleyen kişiler psikolojisi bozuk gibi görünüyor nedense. Oysa böyle onlardan uzaklaştıran nedenlerin ortaya dökülmesini, aile , arkadaş, çevre, okul ilişkilerinin ön planda olduğu hafifçe fantastik bir hikaye düşündüm=)
Alıntı:
Zıt karakterli de olsa, aradaki dosrtluk;güven, saygı ve sevgi olduğu sürece arkadaş olunabiliyor. Hem de sonsuza kadar
Alıntı:
Ne argo, ne de küfürden hoşlanırım. Ama eğer karakteri gerçekmiş gibi önünüze sunmak istiyorsam olduğu gibi, sözcükleriyle, hareketleriyle göstermek zorundaydım.
Sadece Amerikan filmi tarzı 'lanet olsun!' ya da 'kahretsin'lerle artık bir yere varılamıyor, olay gözümüze çok yalın, sıradan geliyor.
Normal hayatta sinirlenince nasıl davranıyorsa o şekilde tanıttım karakteri. Böylece daha çabuk benimsenecek ve ruh halini hissedebilirsiniz.
Okuduğun için, düşüncelerini ve gözlemlerini benimle paylaştığın için çok teşekkür ederim *-* Yorumların benim için çok önemli. Çok güzel ayrıntılar yakalayabiliyorsun. Böylelikle daha da hırslanıyor ve ilham geliyor yazmaya=)))
Emy'ciğim, yaptıklarından birşey anlasam bir de, mutlu olacağım. İyice karman çorman oldu
Звезды ближе ко мне, чем когда-либо ♥
Yukiko-chan ...
güzel ...
efet bır tek kelimeyle kısa ve öz anlatmak lazım değilmi
güzel ....
kızları sıradan,önemli değil ama Curtis' i deli seevdim heleki hayatını çok sevdim emin olabilirsin buna ne olur yarım bırakma
şimdiden yeni bçlümler için ellerine sağlık ...
not : Curtis 'e daha uzun ve genişş yer ver lütfen ...
güzel ...
efet bır tek kelimeyle kısa ve öz anlatmak lazım değilmi
güzel ....
kızları sıradan,önemli değil ama Curtis' i deli seevdim heleki hayatını çok sevdim emin olabilirsin buna ne olur yarım bırakma
şimdiden yeni bçlümler için ellerine sağlık ...
not : Curtis 'e daha uzun ve genişş yer ver lütfen ...
Nemesis Divinaya sonsuz tesekkürlerimi sunarım ....cici kyo'm seviyorum seni...
_______________________
Nadya'nın sonunun iyi olmayacağı belliydi zaten... Nastya, Nadya'nın hareketlerinden hoşlanmıyorsa dostlukları devam etsin diye de yanında olan böyle bir olaya izin vermemeli bence... İnsan iyi ya da kötü yönde arkadaşlarından etkilenebilir... Nastya bu konuda Nadya için bir duraksama olabilir ama tabi bu biraz da hikayenin konusuna bağlı...
Gerçekten bazı gençler ebeveynlerinin hayatlarına hiç müdahalede bulunmasını istemiyorlar... Bu düşüncenin ise ne kadar yanlış olduğunu yaş kemale geldiğinde anlarlar ki çoğunlukla ortada ne ana kalır ne baba... Günün birinde kendi çocukları olduğunda daha iyi anlarlar belki... Ama asıl önemli olan bunun erken farkına varmaktır... Bunun yanı sıra ebeveynler de çocuklarından bihaber olmamalıdırlar.
Günümüzde bu vakaların ne acı sonuçlar doğurduğunu görüyoruz...
Neyse Yukikocuğum... Vermek istediğin mesaj beni öyle etkiledi ki o yüzden dayanamayıp bunları yazıverdim... Şu hakaret içeren sahnelerde kalıplı cümleler artık inandırıcı gelmiyor evet... Bu yüzden karakterlerinin hepsi de olması gerektiği yerdeler...
Diğer bölümü çok merak ediyorum... Bekliyorum...
Gerçekten bazı gençler ebeveynlerinin hayatlarına hiç müdahalede bulunmasını istemiyorlar... Bu düşüncenin ise ne kadar yanlış olduğunu yaş kemale geldiğinde anlarlar ki çoğunlukla ortada ne ana kalır ne baba... Günün birinde kendi çocukları olduğunda daha iyi anlarlar belki... Ama asıl önemli olan bunun erken farkına varmaktır... Bunun yanı sıra ebeveynler de çocuklarından bihaber olmamalıdırlar.
Günümüzde bu vakaların ne acı sonuçlar doğurduğunu görüyoruz...
Neyse Yukikocuğum... Vermek istediğin mesaj beni öyle etkiledi ki o yüzden dayanamayıp bunları yazıverdim... Şu hakaret içeren sahnelerde kalıplı cümleler artık inandırıcı gelmiyor evet... Bu yüzden karakterlerinin hepsi de olması gerektiği yerdeler...
Diğer bölümü çok merak ediyorum... Bekliyorum...
Başarısızlık
Sessizliğin içindeydim...
Biraz önce huzurluyken, şimdi herşeyi tekrar tekrar hatırlamaya başlamıştım.
Anılar yine canlanıyordu. Sırayla...
Annem.
O herih... Allah belasını versin! Gebersin!
Kardeşim.
Kanlar...
Evet dostum, şimdi net bir şekilde hatırlıyorum.
Eve girmiştim, annemi o herihle basmıştım. Annemi öpecekti... Odaya girmiştim, bağırmıştım. Yo,yo önce annem fark etmişti. Of... Tam hatırlamıyorum ama sana hatırladıklarımı anlatacağım.
En son bağırdığımı hatırlıyorum. Defalarca ''anne!'' diye bağırdım. İkisi de oturdukları yerden sıçradılar. Annem elini kalbine götürerek, ''Curtis?! Bağırma!'' dedi. Harif te ayağa kalkmıştı. Şaşırmıştı... Arkamda ayak sesleri duydum. Gelen kardeşimdi, ''n'oluyor?'' dedi. Annem sanki herşeyin suçlusu benmişim gibi:
-Curtis işte! Ödümü kopardı ya,'' diye kanepeye yığıldı. Kardeşim koşup yanına bileğini ovmaya başladı. ''Tamam anne, sorun yok''
Deliriyordum...
Sanki çok normal birşey olmuş gibi davranmıyorlar mı, iyice deliriyorum! Ulan sen kimsin de evime ayağını atıyorsun?! Annemin fenalaşmış olması umrumda değildi. Vücudum kızgın yağla dolu tava gibiydi. Her akan ter damlası beni daha da çıldırtıyordu. Kamçılıyordu sanki biri.
Herif en fazla otuzlu yaşlardaydı... Bir yumruğumla ağzı yüzü kan içinde olacaktı. İki-üç saniyelik onun dağılmış, yamulmuş yüzünün hali geçti gözlerimin önünden. Büyük bir keyif!
Büyük bi intikam!
Delirdim !
kesinlikle delirdim! Sanki birisi ''hadi lan, sen bu kadar mı cesursun?!'' dedi ve damarıma bastı. Hızla kanepeye yürüdüm. Anneme doğru eyilmiş elini tutan p*çi yakasından tutup birkaç adım uzaklaştırdım annemle kardeşimden. Herhangi bir kazada onlar da zarar görmesinler diye. Balkon kapısına iki üç saniyede çekmiştim ve vurdum kafayı. Benden hafif uzun olmasından dolayı da kafayı burbuna indirmem zor olmadı.
Annemin çığlığını duydum ama bırakmadım. Yine vurdum. Burnunun kırıldığını duyar gibi olmuştum. Tok bir ses çıkıyordu. Herifin kan damlaları alnımdan burnuma doğru hareket ediyordu. Annem koluma yapıştı. ''Bırak Curtis! Bırak dedim!'' Annemi sertçe ittim, kanepeye düştü. Herif hala ellerimin aarsında ''oh'' diye debeleniyordu. Yere doğru ittim. Kafasını balkon kapısına çarparak düştü. Annem yetişmeden yanına çömeldim.
Geber!
Öl!
Komaya gir!
Sakat kal! Umrumda değil p*ç oğlu p*ç!!! Artık ne kadar vaktim varsa o kadar yumrukları savurdum. Her birinde herif bağırmaya çalışıyordu. Birileri beni çekiştiriyordu ama ben devam ettim.
Vurdum, vurdum, vurdum...
Nefes nefese kalana kadar, gücüm bitene kadar. Annemin tiz çığlıkları kulağımda yankılanıp duruyordu. Kardeşimin bağırışları... Hala vuruyordum.
Artık herif bana karşı koymuyordu.
Yüzünün tamamı kan içindeydi. Ben bu kanlı surata vurup duruyordum. Her vuruşumda kanlar yüzüme sıçrıyordu. Gözüme giriyordu...
Kafası yana düştü.
Devam ettim, ölsün! Gebersin lan!
O sırada ne hissediyordum?
Hiç birşey!
Acı ?
Hayır dostum, acı yoktu. Acı hissetmediğim için de daha çok hırslanıyordum. Benim canım yanmıyorsa bu adamın acısı hiç olmaz diye düşünüp daha da yükleniyordum.
Bir güç beni ordan kaldırdı.
Baktığımda komşularımızdan birkaç kişiydi. Annem anında adamın yanına çömelip onu kendine getirmeye çalıştı. Kendine gelmedi, ölü gibi yatıyordu. Kafası öylece yerdeydi. Tek bir tepki yok. Kardeşim ağlıyordu ve alt dudağının kenarında kan vardı. Kanepeye oturup, başını her iki elinin arasına alıp hüngür hüngür, sarsılarak ağlamaya başladı. Annem ise hala uğraşıyordu. Sonunda 'ambülans!' diye feryat etti.
Kızarmış, yorgun ve şaşkın gözleriyle bana baktı.
-Curtis! Ona birşey olursa!'' diye ağlamaya başladı. Bense artık tükenmiştim. Zor nefes alıyordum. Yine de ayakta dikiliyordum. Komşular hala kollarıma yapışmıştı. Bir gözümü açamıyordum, içinde kan vardı.
Gülümsedim:
-Gebersin... '' dedim.
Komşularımızdan saydığım, sevdiğim bi amca vardı. O beni çekiştirerek odama götürdü. Zorla yatağa oturttu. O sırada ambülans sirenleri duyulmaya başlamıştı. İçerden annem ağlayıp duruyordu.
-Curtis, oğlum... '' Yüzüme baktı kaldı bir süre. Buna bir anlam veremedim. Ben de onun yüzüne baktım.
Yavaşça kendime gelmeye başladım. Nick amca omuzlarımı o kadar sert tutmuştu ki ancak anladım ve yüzüm buruştu. Hemen bıraktı, ''acıdı mı?'' dedi.
-Evet''
-Bu güzel, sonunda şoktan çıktın,'' dedi.
Yorgundum, merak edip yumruklarıma baktım. Yaralar içindeydi. Ancak acıyı şimdi hissediyordum. Deri soyulmuş, buna rağmen devam etmişim. Şimdi çok canım yanıyordu. Ama bütün bunlardan daha çok kalbim acıyordu.
Zor atıyordu.
Bir şey sanki onu sıkıyor gibiydi...
Derin nefes aldım, bu sefer daha da kötü oldu. Sıkışıyordu, içerde atmak için paniklemiş gibi daha hızlı atmaya başladı. Ama işe yaramadı. Artık sol tarafım tamamen gidiyordu.
Sanki bir el kalbimi avucuna almış ve sıkıyordu.
Son çırpınışlarımdı.
-N-Nick...''
Öhüm, öhüm...
Sakin ol dostum. Hala yaşıyorum, merak etme. Yorgun ve bıkkın halde yaşıyorum.
Doktor kalp krizi geçirme tehlikesi geçirdiğimi söyledi. Tepemde dikiliyorlar şu anda. Ben hala uyuyor numarası yapıyorum.
Ölecektim, intihar etmeme gerek kalmayacaktı.
Ama ölmedim...
Hala anlamıyorum, ben neden hala yaşıyorum?!
Sessizliğin içindeydim...
Biraz önce huzurluyken, şimdi herşeyi tekrar tekrar hatırlamaya başlamıştım.
Anılar yine canlanıyordu. Sırayla...
Annem.
O herih... Allah belasını versin! Gebersin!
Kardeşim.
Kanlar...
Evet dostum, şimdi net bir şekilde hatırlıyorum.
Eve girmiştim, annemi o herihle basmıştım. Annemi öpecekti... Odaya girmiştim, bağırmıştım. Yo,yo önce annem fark etmişti. Of... Tam hatırlamıyorum ama sana hatırladıklarımı anlatacağım.
En son bağırdığımı hatırlıyorum. Defalarca ''anne!'' diye bağırdım. İkisi de oturdukları yerden sıçradılar. Annem elini kalbine götürerek, ''Curtis?! Bağırma!'' dedi. Harif te ayağa kalkmıştı. Şaşırmıştı... Arkamda ayak sesleri duydum. Gelen kardeşimdi, ''n'oluyor?'' dedi. Annem sanki herşeyin suçlusu benmişim gibi:
-Curtis işte! Ödümü kopardı ya,'' diye kanepeye yığıldı. Kardeşim koşup yanına bileğini ovmaya başladı. ''Tamam anne, sorun yok''
Deliriyordum...
Sanki çok normal birşey olmuş gibi davranmıyorlar mı, iyice deliriyorum! Ulan sen kimsin de evime ayağını atıyorsun?! Annemin fenalaşmış olması umrumda değildi. Vücudum kızgın yağla dolu tava gibiydi. Her akan ter damlası beni daha da çıldırtıyordu. Kamçılıyordu sanki biri.
Herif en fazla otuzlu yaşlardaydı... Bir yumruğumla ağzı yüzü kan içinde olacaktı. İki-üç saniyelik onun dağılmış, yamulmuş yüzünün hali geçti gözlerimin önünden. Büyük bir keyif!
Büyük bi intikam!
Delirdim !
kesinlikle delirdim! Sanki birisi ''hadi lan, sen bu kadar mı cesursun?!'' dedi ve damarıma bastı. Hızla kanepeye yürüdüm. Anneme doğru eyilmiş elini tutan p*çi yakasından tutup birkaç adım uzaklaştırdım annemle kardeşimden. Herhangi bir kazada onlar da zarar görmesinler diye. Balkon kapısına iki üç saniyede çekmiştim ve vurdum kafayı. Benden hafif uzun olmasından dolayı da kafayı burbuna indirmem zor olmadı.
Annemin çığlığını duydum ama bırakmadım. Yine vurdum. Burnunun kırıldığını duyar gibi olmuştum. Tok bir ses çıkıyordu. Herifin kan damlaları alnımdan burnuma doğru hareket ediyordu. Annem koluma yapıştı. ''Bırak Curtis! Bırak dedim!'' Annemi sertçe ittim, kanepeye düştü. Herif hala ellerimin aarsında ''oh'' diye debeleniyordu. Yere doğru ittim. Kafasını balkon kapısına çarparak düştü. Annem yetişmeden yanına çömeldim.
Geber!
Öl!
Komaya gir!
Sakat kal! Umrumda değil p*ç oğlu p*ç!!! Artık ne kadar vaktim varsa o kadar yumrukları savurdum. Her birinde herif bağırmaya çalışıyordu. Birileri beni çekiştiriyordu ama ben devam ettim.
Vurdum, vurdum, vurdum...
Nefes nefese kalana kadar, gücüm bitene kadar. Annemin tiz çığlıkları kulağımda yankılanıp duruyordu. Kardeşimin bağırışları... Hala vuruyordum.
Artık herif bana karşı koymuyordu.
Yüzünün tamamı kan içindeydi. Ben bu kanlı surata vurup duruyordum. Her vuruşumda kanlar yüzüme sıçrıyordu. Gözüme giriyordu...
Kafası yana düştü.
Devam ettim, ölsün! Gebersin lan!
O sırada ne hissediyordum?
Hiç birşey!
Acı ?
Hayır dostum, acı yoktu. Acı hissetmediğim için de daha çok hırslanıyordum. Benim canım yanmıyorsa bu adamın acısı hiç olmaz diye düşünüp daha da yükleniyordum.
Bir güç beni ordan kaldırdı.
Baktığımda komşularımızdan birkaç kişiydi. Annem anında adamın yanına çömelip onu kendine getirmeye çalıştı. Kendine gelmedi, ölü gibi yatıyordu. Kafası öylece yerdeydi. Tek bir tepki yok. Kardeşim ağlıyordu ve alt dudağının kenarında kan vardı. Kanepeye oturup, başını her iki elinin arasına alıp hüngür hüngür, sarsılarak ağlamaya başladı. Annem ise hala uğraşıyordu. Sonunda 'ambülans!' diye feryat etti.
Kızarmış, yorgun ve şaşkın gözleriyle bana baktı.
-Curtis! Ona birşey olursa!'' diye ağlamaya başladı. Bense artık tükenmiştim. Zor nefes alıyordum. Yine de ayakta dikiliyordum. Komşular hala kollarıma yapışmıştı. Bir gözümü açamıyordum, içinde kan vardı.
Gülümsedim:
-Gebersin... '' dedim.
Komşularımızdan saydığım, sevdiğim bi amca vardı. O beni çekiştirerek odama götürdü. Zorla yatağa oturttu. O sırada ambülans sirenleri duyulmaya başlamıştı. İçerden annem ağlayıp duruyordu.
-Curtis, oğlum... '' Yüzüme baktı kaldı bir süre. Buna bir anlam veremedim. Ben de onun yüzüne baktım.
Yavaşça kendime gelmeye başladım. Nick amca omuzlarımı o kadar sert tutmuştu ki ancak anladım ve yüzüm buruştu. Hemen bıraktı, ''acıdı mı?'' dedi.
-Evet''
-Bu güzel, sonunda şoktan çıktın,'' dedi.
Yorgundum, merak edip yumruklarıma baktım. Yaralar içindeydi. Ancak acıyı şimdi hissediyordum. Deri soyulmuş, buna rağmen devam etmişim. Şimdi çok canım yanıyordu. Ama bütün bunlardan daha çok kalbim acıyordu.
Zor atıyordu.
Bir şey sanki onu sıkıyor gibiydi...
Derin nefes aldım, bu sefer daha da kötü oldu. Sıkışıyordu, içerde atmak için paniklemiş gibi daha hızlı atmaya başladı. Ama işe yaramadı. Artık sol tarafım tamamen gidiyordu.
Sanki bir el kalbimi avucuna almış ve sıkıyordu.
Son çırpınışlarımdı.
-N-Nick...''
Öhüm, öhüm...
Sakin ol dostum. Hala yaşıyorum, merak etme. Yorgun ve bıkkın halde yaşıyorum.
Doktor kalp krizi geçirme tehlikesi geçirdiğimi söyledi. Tepemde dikiliyorlar şu anda. Ben hala uyuyor numarası yapıyorum.
Ölecektim, intihar etmeme gerek kalmayacaktı.
Ama ölmedim...
Hala anlamıyorum, ben neden hala yaşıyorum?!
Звезды ближе ко мне, чем когда-либо ♥
5. sayfa (Toplam 8 sayfa) [ 77 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |