BlackOrder Lisesi~~Bölüm 7 *-* (bızzt 16+) Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3, 4, 5, Sonraki |
Yazar
Mesaj
maribel yazmış:
Sakin haa ben bi kere ne olcak canim diye laptopun acilip kapanmasi icin olan o kahrolasi bozuk yere dokundum.Sonrasini ne sen dinlemek iste, ne ben hatirlamak istiyim Xd (cok acidi ama Q.Q)
Fran konusunu kesinlestirelim bu aralar kotuluk perisi (yada onun gibi bir sey) ile anlasma hazirlamayi planliom.Baya kotuluk yaptim.Yasasin kotuluk nihahahahahaha.Yine delirdim <.< asdfsdfdf
I'm a shadow.
Spoiler:
Yuki için
~~Bölüm 6~~
Endaaaa iyayyy vill olveyz lav yuu! Diye aynanın karşısında bağırıyordu.Off bu klasikleşmiş şarkıyı söylemek istemiyorum ama galiba gerçekten seviyorum.
Saçları biraz daha uzamış,şekil almaya başlamıştı ama neye yarardı ki?Öyle sarı saçlı tatlı bir çocuğun ona bakması imkansızdı.Saçlarıyla oynarken ablası kapıda belirdi.Tatlı tatlı gülümsedi.Hadi Naruto başladı,Hemde opening değişmiş xD
Gene Naruto'mun yüzünü göremedik ha!Mangada da öyle valla oh!Hasret kaldım TwT
--
Belphegor!Tanrım ne kadar harika bir isim!Bu çocuk aseksüel falan mı sınıftaki hiçbir kıza bakmıyor aaa ama belki memleketince bir sevgilisi vardır.Hıh japon kızlarını ingiliz kızlarına tercih ederim.Nana her zamanki gibi bunları düşünüyordu.Ve yine her zamanki gibi dalmıştı Lenalee'nin sevimli sesiyle irkildi “Eeeeh NANAA!Yine daldın!Tyki-sense acele edin dedi!Ve biz hala buradayız!
Tamam tamam!
5000 metre mi??Ama crosstan nefret ederim!Hııh diye somruttu ama bunu yapmak zorunda olduğu için ısınma hareketlerine başladı.Aklına Kandanın allen hakkında yaptığı şaka gelince tekrar güldü ehehe Kanda..Allen'e aşık eheh ama.. Yok canım olamazdı böyle Bir şey.
Ablasının ,evet yerlerinize!Birazdan başlayacağız sözüyle kendini toparlayıp koşu alanına gitti.
--
İnanılmaz bir şey olmuştu !Nana birinci olmuştu.Ama dedi içinden bu tam bir birincilik sayılmaz.Tek canlı koşan bendim.Diğerleri sanki koşmakistemediler.İkinciyse sınıfın en korkunç kişisi Mukuroydu.O da sanki bilerek yenilmiş gibiydi.
Elini uzattı o esrarengiz ses tonuyla, Tebrikler dedi.
Nana'nın yüzü bir anda kızardı.İçi çok garip olmuştu.Bu o hep korktuğu çocuk muydu?Evet oydu ama nedense içi çok tuhaf olmuştu.Titrek bir sesle,
“T-teşekkür e-derim” dedi.
Bakışları çok etkileyiciydi.Etkilemek az kalır, insanın nefesini kesiyordu.
Beraber ilerideki banka doğru gittiler.Nana ona, bana çok soğuk geliyordun bu yüzden bu zamana kadar seninle hiç konuşmamıştım ama şimdi görüyorum ki öyle değilmişsin... demek istiyordu.
Haah,diye derin bir nefes aldı.Önceleri... diye söze başladı Nana, Mukuro sözünü kesti;
Biliyorum insanlara çok uzak görünüyorum değil mi?Bu senin sorunun değil, dedi.Çıkışta eve beraber yürüyelim mi?.
Kanda da yoktu zaten o da Allen gibi kaç gündür gelmiyordu ,”olur” dedi gülümseyerek...
--
Okul çıkısında Belphegor yine ve yine hiçkimseyle konuşmadan evine doğru yürümeye başladı.
Aklına o anlar geliyordu yine...Fran...Neden böyle bir şey oldu aramızda?Oysa arkada-...
”arkadaş...” bu sözcük o ikisi hakkında söylenemeyecek bir söz müydü.Neden?Neden, Belphegor ona “arkadaş” diyemiyordu?
Bir pazar akşamı her zaman ki gibi Fran kapılarında belirmiş, tatlı gülümsemesiyle;
Bu gün sana bir sürprizim var, demişti.
O zaman ilk biralarını içmişlerdi.Hayal meyal hatırlıyordu, Fran dudaklarını, onunkilere bastırmıştı,kendisi de buna karşı koyamamıştı.AMA! Bunun olması imkansızdı.İkiside erkekti, bir erkek diğer bir erkeğin öpüşünden etkileniyorsa, bu na ne denirdi?
Hayır, o bir İngiliz prensiydi ve bunun olmasına izin veremezdi.Hemen ardından zaten annesinin de dünden razı olduğu Japonyaya gelmişti.
Buradaki kızların hepsi de ona yiyecek gibi bakıyorlardı.Aslında onlardan biriyle çıkıp, kendini kanıtlayabilirdi ama Fran'ı asla aklından çıkaramıyordu.
--
Kanda,Allen ve Belphegor; kendi içlerinde çok sıkıntılılardı.Üçünün de aslında dertleri aynıydı;Bir erkeğe aşık olmak...
Kanda ve Allen bunu kabullenmişleri ve bu kabullenme onları bir nebze de olsa rahatlatıyordu fakat Bel,hala kabullenemiyordu ve asla rahatlayamıyordu.
--
Lavi, Allen'i arayıp onun evine gelmesini söyledi ama Allen hasta olduğunu öne sürerek gelmemeyi tercih etti.
Lavi, duvarı yumruklayıp “kusso, kusso!” bu çocuğun derdi ne böyle? sömestırda gideceğim ama kaç gündür göremedim...
--
Yoksa.. Yoksa bu o muydu!Evet, kesinlikle oydu! Çılgınca yeşile boyanmış saçlar ve ona 15. doğum gününde aldığı sapka... Bu kesinlikle Fran'dı..Ev adresini annesinden almış olmalıydı.Yanaklarının al al olduğunu hissetti, ve kalbinin de daha fazla attığını...
--
Kanda, artık Allen i düşünmekten başka bir şey yapmıyordu.Şu lanet bebek belki konuşmaları için aracı olabilirdi.Titreyen elleriyle telefonun ahizesini kaldırdı numarayı çevirmeye başladı.Numarayı hergün çevirip çevirip,aramaya cesaret edememesinden dolayı ezberlemişti.
Telefon açıldı, karşıdaki ses,
-Alo?
-Soya filizi?
-Kaç kere söyledim aptal-Kanda!Benim adım Allen!
-Peki..peki...Fen projesi hakkında...Ne yaptın?Kaç gündür hiç sormadım ve...
hep sen ilgilendin.. ben..
-Mmm sorun yok.Komui-sensei proje bitmiştir diyene kadar bende kalsın, sorun yok.Merak etme sadece benim ilgilendiğimi söylemeyeceğim.
-Gerçekten biraz da benim ilgilenmem gerekiyor.
-Merak etme...
-Allen, ben...
-D-dur bir dakika ne dedin sen?Bana adımla hitap ettin!?Bekle birazdan size geliyorum...
Allen'in içi sevinçle dolmuştu..Ona Allen demişti...
Demek ki ondan o kadar çok nefret etmiyordu.
--
(son kontrolleri yapmadım umarım bi hata yoktur xD)
~~Bölüm 6~~
Endaaaa iyayyy vill olveyz lav yuu! Diye aynanın karşısında bağırıyordu.Off bu klasikleşmiş şarkıyı söylemek istemiyorum ama galiba gerçekten seviyorum.
Saçları biraz daha uzamış,şekil almaya başlamıştı ama neye yarardı ki?Öyle sarı saçlı tatlı bir çocuğun ona bakması imkansızdı.Saçlarıyla oynarken ablası kapıda belirdi.Tatlı tatlı gülümsedi.Hadi Naruto başladı,Hemde opening değişmiş xD
Gene Naruto'mun yüzünü göremedik ha!Mangada da öyle valla oh!Hasret kaldım TwT
--
Belphegor!Tanrım ne kadar harika bir isim!Bu çocuk aseksüel falan mı sınıftaki hiçbir kıza bakmıyor aaa ama belki memleketince bir sevgilisi vardır.Hıh japon kızlarını ingiliz kızlarına tercih ederim.Nana her zamanki gibi bunları düşünüyordu.Ve yine her zamanki gibi dalmıştı Lenalee'nin sevimli sesiyle irkildi “Eeeeh NANAA!Yine daldın!Tyki-sense acele edin dedi!Ve biz hala buradayız!
Tamam tamam!
5000 metre mi??Ama crosstan nefret ederim!Hııh diye somruttu ama bunu yapmak zorunda olduğu için ısınma hareketlerine başladı.Aklına Kandanın allen hakkında yaptığı şaka gelince tekrar güldü ehehe Kanda..Allen'e aşık eheh ama.. Yok canım olamazdı böyle Bir şey.
Ablasının ,evet yerlerinize!Birazdan başlayacağız sözüyle kendini toparlayıp koşu alanına gitti.
--
İnanılmaz bir şey olmuştu !Nana birinci olmuştu.Ama dedi içinden bu tam bir birincilik sayılmaz.Tek canlı koşan bendim.Diğerleri sanki koşmakistemediler.İkinciyse sınıfın en korkunç kişisi Mukuroydu.O da sanki bilerek yenilmiş gibiydi.
Elini uzattı o esrarengiz ses tonuyla, Tebrikler dedi.
Nana'nın yüzü bir anda kızardı.İçi çok garip olmuştu.Bu o hep korktuğu çocuk muydu?Evet oydu ama nedense içi çok tuhaf olmuştu.Titrek bir sesle,
“T-teşekkür e-derim” dedi.
Bakışları çok etkileyiciydi.Etkilemek az kalır, insanın nefesini kesiyordu.
Beraber ilerideki banka doğru gittiler.Nana ona, bana çok soğuk geliyordun bu yüzden bu zamana kadar seninle hiç konuşmamıştım ama şimdi görüyorum ki öyle değilmişsin... demek istiyordu.
Haah,diye derin bir nefes aldı.Önceleri... diye söze başladı Nana, Mukuro sözünü kesti;
Biliyorum insanlara çok uzak görünüyorum değil mi?Bu senin sorunun değil, dedi.Çıkışta eve beraber yürüyelim mi?.
Kanda da yoktu zaten o da Allen gibi kaç gündür gelmiyordu ,”olur” dedi gülümseyerek...
--
Okul çıkısında Belphegor yine ve yine hiçkimseyle konuşmadan evine doğru yürümeye başladı.
Aklına o anlar geliyordu yine...Fran...Neden böyle bir şey oldu aramızda?Oysa arkada-...
”arkadaş...” bu sözcük o ikisi hakkında söylenemeyecek bir söz müydü.Neden?Neden, Belphegor ona “arkadaş” diyemiyordu?
Bir pazar akşamı her zaman ki gibi Fran kapılarında belirmiş, tatlı gülümsemesiyle;
Bu gün sana bir sürprizim var, demişti.
O zaman ilk biralarını içmişlerdi.Hayal meyal hatırlıyordu, Fran dudaklarını, onunkilere bastırmıştı,kendisi de buna karşı koyamamıştı.AMA! Bunun olması imkansızdı.İkiside erkekti, bir erkek diğer bir erkeğin öpüşünden etkileniyorsa, bu na ne denirdi?
Hayır, o bir İngiliz prensiydi ve bunun olmasına izin veremezdi.Hemen ardından zaten annesinin de dünden razı olduğu Japonyaya gelmişti.
Buradaki kızların hepsi de ona yiyecek gibi bakıyorlardı.Aslında onlardan biriyle çıkıp, kendini kanıtlayabilirdi ama Fran'ı asla aklından çıkaramıyordu.
--
Kanda,Allen ve Belphegor; kendi içlerinde çok sıkıntılılardı.Üçünün de aslında dertleri aynıydı;Bir erkeğe aşık olmak...
Kanda ve Allen bunu kabullenmişleri ve bu kabullenme onları bir nebze de olsa rahatlatıyordu fakat Bel,hala kabullenemiyordu ve asla rahatlayamıyordu.
--
Lavi, Allen'i arayıp onun evine gelmesini söyledi ama Allen hasta olduğunu öne sürerek gelmemeyi tercih etti.
Lavi, duvarı yumruklayıp “kusso, kusso!” bu çocuğun derdi ne böyle? sömestırda gideceğim ama kaç gündür göremedim...
--
Yoksa.. Yoksa bu o muydu!Evet, kesinlikle oydu! Çılgınca yeşile boyanmış saçlar ve ona 15. doğum gününde aldığı sapka... Bu kesinlikle Fran'dı..Ev adresini annesinden almış olmalıydı.Yanaklarının al al olduğunu hissetti, ve kalbinin de daha fazla attığını...
--
Kanda, artık Allen i düşünmekten başka bir şey yapmıyordu.Şu lanet bebek belki konuşmaları için aracı olabilirdi.Titreyen elleriyle telefonun ahizesini kaldırdı numarayı çevirmeye başladı.Numarayı hergün çevirip çevirip,aramaya cesaret edememesinden dolayı ezberlemişti.
Telefon açıldı, karşıdaki ses,
-Alo?
-Soya filizi?
-Kaç kere söyledim aptal-Kanda!Benim adım Allen!
-Peki..peki...Fen projesi hakkında...Ne yaptın?Kaç gündür hiç sormadım ve...
hep sen ilgilendin.. ben..
-Mmm sorun yok.Komui-sensei proje bitmiştir diyene kadar bende kalsın, sorun yok.Merak etme sadece benim ilgilendiğimi söylemeyeceğim.
-Gerçekten biraz da benim ilgilenmem gerekiyor.
-Merak etme...
-Allen, ben...
-D-dur bir dakika ne dedin sen?Bana adımla hitap ettin!?Bekle birazdan size geliyorum...
Allen'in içi sevinçle dolmuştu..Ona Allen demişti...
Demek ki ondan o kadar çok nefret etmiyordu.
--
(son kontrolleri yapmadım umarım bi hata yoktur xD)
~~Bölüm 7~~
Bızzzzt!! 16+
Kimi wa kami koroshta!~
Beceriksiz Tsuna, ö-özür dilerim Hibari-sann... diye inledi.
Bir daha... karşıma şu aptal suratınla çıkarsan seni geberti-..
Cıks cıks cıks!Naoto, Hibarinin elini tuttu.Bu sevimli çocuğa neden böyle yapıyorsun.Bak sözlerinle onu korkuttun....Artık büyümelisin veee “Daha süper işkence yöntemleri bulmalısın!”
İşte bu da seni sevmemin nedenlerinden sadece biri, Naoto...
-
Her zaman Hibari-senpai'nin nasıl kızlarla çıkacağını düşünmüştüm diye fısıldadı sarı saçlı kız, yanındakine...Ama böyle birini..Yani tam onunla aynı huyda biriyle çıkacağını, çıkmak bir kenara dursun, böyle bir kızın olacağını hayal edememiştim.
-
--
Hayır, hayır dedi içinden, onunla tekrar konuşursam onun gözlerine tekrar bakarsam... artık kendimi tutamam. Çaresizce koşmaya başladı, koşuyordu yanakları hala kızarıktı ve zaten onu görünce hızla çarpan kalbi, koşunca daha da fazla atmaya başlamiştı.Arkadan da ayak sesleri duyuluyordu, evet arkasından koşan Fran'dı.Onu görmüş olmalıydı. Hey! Bel benim, neden kaçıyorsun? Diye bağırdı, gözlerindeki yaşları savurarak.Belphegor hala koşuyordu, çok korkuyordu.N-ne yapacağım?
Ama artık tükenmişti ve kendini, farketmeden girdiği kocaman yeşillik alana bıraktı.Sanırım burası yeni açılan bir parktı ve her yerde ağaçlar vardı. Kendini bırakır bırakmaz Fran ona yetişti ve hiçbir şey söylemeden ona sarıldı.
Sası saçları ve kıpkırmızı yüzüyle çok komik ama bir o kadar da sevimli göründüğünü düşündü.Yanağını yanağına bastırdı ve;
-Ateşin mi var senin?
-B-beni rahat bırak-k l-lütfen diyordu gözlerini sımsıkı yummuş bir halde.Seni görmek istemiyorum.NEDEN BURAYA GELDİĞİMİ DÜŞÜNÜYORSUN!?
-Beni istiyorsun,hem de çok fena... ah bana bu kadar aşık olduğunu düşünmemiştim.Beni seviyorsun değil mi?
-...
-Ah, biliyordum. Ben de seni seviyorum hem de tahmin
edebidiğinden daha çok.
Bir süre daha sessiz kaldıktan sonra Bel,
-Hey, sence İngiltereye geri dönmeli miyiz?Sen ve ben... yani ben İngiltere prensiyim.Bu asla olamaz...Ayrıca...
-Kimse bir şey farkedemez, bu aklıllarının ucuna bile gelmez. Şimdilik kimseye bir şey söylemeyiz ama ilerde, başımızın çaresine bakabiliriz bence.
-Tanrı aşkına 16 yaşındayız ve bu tür şeyleri nasıl düşünüyorsun!?
Fran, Belphegor'u kendine çekip dudaklarını alnına bastırdı ve
-O halde, İngiltereye geri dönüyoruz, öyle mi?
--
Allen, tam kapıdan çıkarken, Laviyle karşılaştı ve Lavi gerçekten sinirli,
biraz da çökmüş görünüyordu.
-Hani hastaydın?
-Y-yani, biraz başım ağrıyordu ama...
Allen, ona bakınca , ona karşı hiçbir şey hissetmediğini anladı.
-Peki senin neyin var?dedi istemeye istemeye.
-Hemen,seni istiyorum.Şimdi içeri gir ve hazırlan,çünkü seni göremediğim o onca günün acısını çıkaracağım.
Allen'in kalbini bir korku kapladı.
-Ş-şey bir işim var ve... arkadaşımın evine gitmem gerekiyor, ehhehe hem beni “istemek” derken neden bahsettiğini anlamadım dedi beceriksizce.
Lavi elini kapıya hızlıca vurup,
-Ne demek “anlamadım!?” neden böyle davranıyorsun,neden bana karşı bu kadar mesafeli olmaya başladın, ama hayır dedi sinsice sana öyle bir zevk tattıracağım ki, bir daha asla bana böyle davranamayacaksın.
Turuncu saçlı çocuk, Allen'i eve girmesi için zorladı ve onu yavaşça soymaya başladı, Allen biraz itiraz ettikten sonra kendini ona bıraktı....
--
Ahhh o aptal soya-filizi!
Tamam, tamam,artık bitti birdaha ne onu aramak var ne de onu düşünmek!
Oh, neden gelmedi acaba?
--
Lavi haklıydı gerçekten, zevkinin doruklarına ulaşmıştı.Acaba Kandayla da böyle olur muydu diye düşündü, aslında olablirdi çünkü hep onu düşünmüştü.
Fakat Kanda bu tür biri değildi ve bunu aklının ucuna bile getiremezdi Allen.
--
Ahh diye çığlık attı Nana, Mukuro şaşırmıştı.
Ynlış mı görüyorum yoksa diye heyecanla gözleri tabelaya bakıyordu. Olamaz Tanrım, ne zamandır Türk yemeği yemiyordum,burayı bulmuş olmamız bir mucize Mukuro! Ahhh karnım da çok aç hemen girelim mi? Diye sevinç içinde sordu. Mukuro şasırmıştı,Nana sanki en iyi arkadaşıymışçasına koluna girmiş, onu kafemsi yere sürüklüyordu, tabii Nana bunları istem dışı yapıyordu,kolundan tuttuğunu fark edince bir an durdu
-ehhehe, ş-şey özür dilerim ben-...
-Gidiyor muyuz? Dedi Mukuro...
--
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
*-*
Bızzzzt!! 16+
Kimi wa kami koroshta!~
Beceriksiz Tsuna, ö-özür dilerim Hibari-sann... diye inledi.
Bir daha... karşıma şu aptal suratınla çıkarsan seni geberti-..
Cıks cıks cıks!Naoto, Hibarinin elini tuttu.Bu sevimli çocuğa neden böyle yapıyorsun.Bak sözlerinle onu korkuttun....Artık büyümelisin veee “Daha süper işkence yöntemleri bulmalısın!”
İşte bu da seni sevmemin nedenlerinden sadece biri, Naoto...
-
Her zaman Hibari-senpai'nin nasıl kızlarla çıkacağını düşünmüştüm diye fısıldadı sarı saçlı kız, yanındakine...Ama böyle birini..Yani tam onunla aynı huyda biriyle çıkacağını, çıkmak bir kenara dursun, böyle bir kızın olacağını hayal edememiştim.
-
--
Hayır, hayır dedi içinden, onunla tekrar konuşursam onun gözlerine tekrar bakarsam... artık kendimi tutamam. Çaresizce koşmaya başladı, koşuyordu yanakları hala kızarıktı ve zaten onu görünce hızla çarpan kalbi, koşunca daha da fazla atmaya başlamiştı.Arkadan da ayak sesleri duyuluyordu, evet arkasından koşan Fran'dı.Onu görmüş olmalıydı. Hey! Bel benim, neden kaçıyorsun? Diye bağırdı, gözlerindeki yaşları savurarak.Belphegor hala koşuyordu, çok korkuyordu.N-ne yapacağım?
Ama artık tükenmişti ve kendini, farketmeden girdiği kocaman yeşillik alana bıraktı.Sanırım burası yeni açılan bir parktı ve her yerde ağaçlar vardı. Kendini bırakır bırakmaz Fran ona yetişti ve hiçbir şey söylemeden ona sarıldı.
Sası saçları ve kıpkırmızı yüzüyle çok komik ama bir o kadar da sevimli göründüğünü düşündü.Yanağını yanağına bastırdı ve;
-Ateşin mi var senin?
-B-beni rahat bırak-k l-lütfen diyordu gözlerini sımsıkı yummuş bir halde.Seni görmek istemiyorum.NEDEN BURAYA GELDİĞİMİ DÜŞÜNÜYORSUN!?
-Beni istiyorsun,hem de çok fena... ah bana bu kadar aşık olduğunu düşünmemiştim.Beni seviyorsun değil mi?
-...
-Ah, biliyordum. Ben de seni seviyorum hem de tahmin
edebidiğinden daha çok.
Bir süre daha sessiz kaldıktan sonra Bel,
-Hey, sence İngiltereye geri dönmeli miyiz?Sen ve ben... yani ben İngiltere prensiyim.Bu asla olamaz...Ayrıca...
-Kimse bir şey farkedemez, bu aklıllarının ucuna bile gelmez. Şimdilik kimseye bir şey söylemeyiz ama ilerde, başımızın çaresine bakabiliriz bence.
-Tanrı aşkına 16 yaşındayız ve bu tür şeyleri nasıl düşünüyorsun!?
Fran, Belphegor'u kendine çekip dudaklarını alnına bastırdı ve
-O halde, İngiltereye geri dönüyoruz, öyle mi?
--
Allen, tam kapıdan çıkarken, Laviyle karşılaştı ve Lavi gerçekten sinirli,
biraz da çökmüş görünüyordu.
-Hani hastaydın?
-Y-yani, biraz başım ağrıyordu ama...
Allen, ona bakınca , ona karşı hiçbir şey hissetmediğini anladı.
-Peki senin neyin var?dedi istemeye istemeye.
-Hemen,seni istiyorum.Şimdi içeri gir ve hazırlan,çünkü seni göremediğim o onca günün acısını çıkaracağım.
Allen'in kalbini bir korku kapladı.
-Ş-şey bir işim var ve... arkadaşımın evine gitmem gerekiyor, ehhehe hem beni “istemek” derken neden bahsettiğini anlamadım dedi beceriksizce.
Lavi elini kapıya hızlıca vurup,
-Ne demek “anlamadım!?” neden böyle davranıyorsun,neden bana karşı bu kadar mesafeli olmaya başladın, ama hayır dedi sinsice sana öyle bir zevk tattıracağım ki, bir daha asla bana böyle davranamayacaksın.
Turuncu saçlı çocuk, Allen'i eve girmesi için zorladı ve onu yavaşça soymaya başladı, Allen biraz itiraz ettikten sonra kendini ona bıraktı....
--
Ahhh o aptal soya-filizi!
Tamam, tamam,artık bitti birdaha ne onu aramak var ne de onu düşünmek!
Oh, neden gelmedi acaba?
--
Lavi haklıydı gerçekten, zevkinin doruklarına ulaşmıştı.Acaba Kandayla da böyle olur muydu diye düşündü, aslında olablirdi çünkü hep onu düşünmüştü.
Fakat Kanda bu tür biri değildi ve bunu aklının ucuna bile getiremezdi Allen.
--
Ahh diye çığlık attı Nana, Mukuro şaşırmıştı.
Ynlış mı görüyorum yoksa diye heyecanla gözleri tabelaya bakıyordu. Olamaz Tanrım, ne zamandır Türk yemeği yemiyordum,burayı bulmuş olmamız bir mucize Mukuro! Ahhh karnım da çok aç hemen girelim mi? Diye sevinç içinde sordu. Mukuro şasırmıştı,Nana sanki en iyi arkadaşıymışçasına koluna girmiş, onu kafemsi yere sürüklüyordu, tabii Nana bunları istem dışı yapıyordu,kolundan tuttuğunu fark edince bir an durdu
-ehhehe, ş-şey özür dilerim ben-...
-Gidiyor muyuz? Dedi Mukuro...
--
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
*-*
Uzaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaat şu bölümü şaka şaka ama diğer bölüm için hızlı ol XD
I'm a shadow.
Spoiler:
4. sayfa (Toplam 5 sayfa) [ 45 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |