Gecenin Efendileri... Sayfaya git: 1, 2, 3 ... 7, 8, 9, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Bu benim buraya yolladığım ilk hikayem.... iyi yada kötü eleştirilerinizi bekliyorum.Umarım başarılı olmuştur ve umarım hoşunuza gider....
1. Bölüm
Elimdeki kitabı yavaşça kapattım. Tanrım, başkarakter gerçekten çok şanslıydı. Vampirler, büyücüler, uçan atlarla dolu bir dünyada yaşıyordu. Üstüne üstelik çift ballı bir insan olarak hikayenin ana kahramanıydı. Onun, yaşlandığında, şömine başında otururken torunlarına böbürlene böbürlene anlatacağı müthiş hikâyeleri vardı. Hikayenin diğer kahramanları gibi ezik ezik nasıl ana kahramanın elini sıktığını değil, nasıl kahraman olduğunu anlatacaktı…
Gerçi bu ezik yan kahramanların bile benimkinden daha ilginç hayatları vardı. Onların uçan süpürgeleri, ocak yanınca çığlık atan tencereleri vardı. Benimse rahatsız ettiğimde Uzakdoğu savunma sanatları ustalarını bile kıskandıracak çığlıklar atan bir kedim. Gerçi kedime saygım sonsuzdu. Patisini kaldırıp tırmıklamak için fazla tembel olduğundan olsa gerek müthiş çığlık teknikleri geliştirmiş ve sadece ağzını oynatarak düşmanlarını kendinden hızla ulaştırma tekniğinin kurucusu olmuştu. Tek ve yegâne öğrencisinin ben olması ve tek düşmanlarının ben ve aile üyelerinin olması onun saygı değer bir usta olduğu gerçeğini değiştirmezdi.
Yanlış anlaşılmak istemem. Hayatımdan memnundum. İyi bir aile, fena olmayan maddi durum, okuma imkânı, eğer çalışırsam önümde olması muhtemel parlak bir gelecek… Milyonlarca insandan daha şanslıydım, bunun farkındaydım ve tanrıya binlerce şükür ediyordum. Ama, hadi ama, kim oturup ineklemek ve tamamen normal arkadaşlarla takılmak yerine maceradan maceraya koşmak, birbirinden ilginç, savaşçılarla, büyücülerle takılmak istemez ki?
Kıskançlıktan olsa gerek kahramanının inek tezeği yemesini dileyerek tam 5 saattir kıpırdamayan kedimi hala yaşadığına emin olmak için dürttüm. Şöyle bir gözünü açıp kapadı. Hala yaşadığının sevincinden olsa gerek içimdeki sevgi kelebekleri kıpraştı ve büyük bir gaflete kapılıp hayvanı elime almak istedim. O anda ölü gibi yatan hayvan bir anda, bütün geceyi dans ederek geçirmek için birkaç enerji içeceğini birden mideye indiren çılgın bir genç kızı bile kıskandıracak bir enerjiyle yerinden fırladı ve garip sesler çıkararak beni odanın dışına kadar kovaladı. Odamı ele geçirdiğinden emin olduktan sonra, yeni kraliyetinde keyif çatmak için odanın ucunda olan tahtına yani yatağıma yerleşti.
Biraz laflamak için kardeşimin odasına gittim ancak telefonda henüz sadece bir saat konuşmuştu. Ve daha tamamlaması gereken 1.5 saat olduğu için sinirli sinirli odasından çıkmamı işaret etti.
Dışlanmış bir yaratık olan ben de, o çok sevdiğim geceyi izlemek için balkona çıktım. Bu gece mükemmeldi. Ay kıpkırmızıydı. Ve biraz uzağında gizemli bulutlar dolaşıyordu. Hafif bir meltem ağaç yapraklarını hışırdatıyordu. Tam gözlerimi kapatıp geceyle bütünleşme moduna girecektim ki bir çift sokak kedisi özel hayatlarını bütün mahalleyle paylaşma gereği duydular ve bütün modu mahvettiler. Ancak ben pozitif bir insandım ve zorlada olsa yüzümdeki gülümsemeyi koruyarak sanki etrafta hiçbir rahatsız edici etken yokmuş gibi ( bu arada kedi seslerine birkaç sarhoş şarkısı da eklenmişti ) gözlerimi kapattım ve konuştum. “ Gecenin efendisi, gel.”
- Sen nasıl istersen tatlım!
------------------------------------------------
1. Bölüm
Elimdeki kitabı yavaşça kapattım. Tanrım, başkarakter gerçekten çok şanslıydı. Vampirler, büyücüler, uçan atlarla dolu bir dünyada yaşıyordu. Üstüne üstelik çift ballı bir insan olarak hikayenin ana kahramanıydı. Onun, yaşlandığında, şömine başında otururken torunlarına böbürlene böbürlene anlatacağı müthiş hikâyeleri vardı. Hikayenin diğer kahramanları gibi ezik ezik nasıl ana kahramanın elini sıktığını değil, nasıl kahraman olduğunu anlatacaktı…
Gerçi bu ezik yan kahramanların bile benimkinden daha ilginç hayatları vardı. Onların uçan süpürgeleri, ocak yanınca çığlık atan tencereleri vardı. Benimse rahatsız ettiğimde Uzakdoğu savunma sanatları ustalarını bile kıskandıracak çığlıklar atan bir kedim. Gerçi kedime saygım sonsuzdu. Patisini kaldırıp tırmıklamak için fazla tembel olduğundan olsa gerek müthiş çığlık teknikleri geliştirmiş ve sadece ağzını oynatarak düşmanlarını kendinden hızla ulaştırma tekniğinin kurucusu olmuştu. Tek ve yegâne öğrencisinin ben olması ve tek düşmanlarının ben ve aile üyelerinin olması onun saygı değer bir usta olduğu gerçeğini değiştirmezdi.
Yanlış anlaşılmak istemem. Hayatımdan memnundum. İyi bir aile, fena olmayan maddi durum, okuma imkânı, eğer çalışırsam önümde olması muhtemel parlak bir gelecek… Milyonlarca insandan daha şanslıydım, bunun farkındaydım ve tanrıya binlerce şükür ediyordum. Ama, hadi ama, kim oturup ineklemek ve tamamen normal arkadaşlarla takılmak yerine maceradan maceraya koşmak, birbirinden ilginç, savaşçılarla, büyücülerle takılmak istemez ki?
Kıskançlıktan olsa gerek kahramanının inek tezeği yemesini dileyerek tam 5 saattir kıpırdamayan kedimi hala yaşadığına emin olmak için dürttüm. Şöyle bir gözünü açıp kapadı. Hala yaşadığının sevincinden olsa gerek içimdeki sevgi kelebekleri kıpraştı ve büyük bir gaflete kapılıp hayvanı elime almak istedim. O anda ölü gibi yatan hayvan bir anda, bütün geceyi dans ederek geçirmek için birkaç enerji içeceğini birden mideye indiren çılgın bir genç kızı bile kıskandıracak bir enerjiyle yerinden fırladı ve garip sesler çıkararak beni odanın dışına kadar kovaladı. Odamı ele geçirdiğinden emin olduktan sonra, yeni kraliyetinde keyif çatmak için odanın ucunda olan tahtına yani yatağıma yerleşti.
Biraz laflamak için kardeşimin odasına gittim ancak telefonda henüz sadece bir saat konuşmuştu. Ve daha tamamlaması gereken 1.5 saat olduğu için sinirli sinirli odasından çıkmamı işaret etti.
Dışlanmış bir yaratık olan ben de, o çok sevdiğim geceyi izlemek için balkona çıktım. Bu gece mükemmeldi. Ay kıpkırmızıydı. Ve biraz uzağında gizemli bulutlar dolaşıyordu. Hafif bir meltem ağaç yapraklarını hışırdatıyordu. Tam gözlerimi kapatıp geceyle bütünleşme moduna girecektim ki bir çift sokak kedisi özel hayatlarını bütün mahalleyle paylaşma gereği duydular ve bütün modu mahvettiler. Ancak ben pozitif bir insandım ve zorlada olsa yüzümdeki gülümsemeyi koruyarak sanki etrafta hiçbir rahatsız edici etken yokmuş gibi ( bu arada kedi seslerine birkaç sarhoş şarkısı da eklenmişti ) gözlerimi kapattım ve konuştum. “ Gecenin efendisi, gel.”
- Sen nasıl istersen tatlım!
------------------------------------------------
Çok hoş olmuş XD
Kediye ve kız kardeşe bayıldım XD
Kedi kedii.... *-*
Zannedersem tüm kediler aynı XD Ne de olsa onlarda kendi çaplarında birer aslan değil mi ama
Kediler saygın hayvanlar U_U yaklaşmayı bilmezsen olacağı budur XP
Anlatım dilini sevdim; eğlenceli...
Konun da ilgince benziyor. Devamını beklerim...
İlk bölüm... Diyecek çok bişi bulamadım XD
Kediye ve kız kardeşe bayıldım XD
Kedi kedii.... *-*
Zannedersem tüm kediler aynı XD Ne de olsa onlarda kendi çaplarında birer aslan değil mi ama
Kediler saygın hayvanlar U_U yaklaşmayı bilmezsen olacağı budur XP
Anlatım dilini sevdim; eğlenceli...
Konun da ilgince benziyor. Devamını beklerim...
İlk bölüm... Diyecek çok bişi bulamadım XD
"Yağmurlu bir günde,
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
Yola fırlayan yeşil, sarı kertenkele.
Bir otomobilin lastiği o koca kafanı dümdüz ettiğinde,
Yine bu kadar mutlu olabilcek misin sence!"
(Roberto Totaro-Nirvana)
Trafik kurallarına uyalım ^^
harika olmuş ya XD anlatım diline koptum, özellikle kedinin davranışlarını anlatırken yerlerdeydim yani XD fantastiğe çevirmesen de olurdu var ya, bu anlatım diliyle en vasat konulu hikaye (benim için fantastik olmayan hikayeler vasat oluyo genelde(1) XD) ni bile okurdum XD çok güzel, çok güzel, devam eeeeğğğğğt!
yanlız bişi dicem azıcık betimleme yapsan tam süper olacak hani başkarakterin görüntüsü,kedisinin görüntüsü falan zaten manzarayı güzel betimlemişsin ona lafım yok
[(1): istisnalar kaideyi bozmaz ]
yanlız bişi dicem azıcık betimleme yapsan tam süper olacak hani başkarakterin görüntüsü,kedisinin görüntüsü falan zaten manzarayı güzel betimlemişsin ona lafım yok
[(1): istisnalar kaideyi bozmaz ]
Arbeit macht frei.
K.H;
beğenerek okudum (ve o tatlı espiri yeteneğinide kıskandım ); gecenin biyarısı ,davetsizce
gelen kahramanın cool ve yakışıklı olma olasılığı kafamda çok büyükk bır hızla yükseldi....
merak edicem herhalde, öyle görünüyor...
beğenerek okudum (ve o tatlı espiri yeteneğinide kıskandım ); gecenin biyarısı ,davetsizce
gelen kahramanın cool ve yakışıklı olma olasılığı kafamda çok büyükk bır hızla yükseldi....
merak edicem herhalde, öyle görünüyor...
Nemesis Divinaya sonsuz tesekkürlerimi sunarım ....cici kyo'm seviyorum seni...
_______________________
Hepinize yorumlarınınz ve okuduğunuz için tek tek teşekkür ederim
Kara Kedi yoksa sende kediye benziyor musun?
Rhea, haklısın aslında ama betimleyince çook uzuyor ben de gerektikçe betimleme yapmaya karar verdim. Ama saol biraz daha dikkat ederim
KaNaShiiSaigo, hmm aslında misafir hakkında %100 haklı değilsin
Kara Kedi yoksa sende kediye benziyor musun?
Rhea, haklısın aslında ama betimleyince çook uzuyor ben de gerektikçe betimleme yapmaya karar verdim. Ama saol biraz daha dikkat ederim
KaNaShiiSaigo, hmm aslında misafir hakkında %100 haklı değilsin
öncelikle anlatım tarzın gerçekten çok güzel, yazdıklarını okumaktan sıkılacağımı hiç zannetmiyorum, büyük bir zevkle okunuyor. hikayede sürekli ilginçlikler olacağı gözüküyor buradan.
bir de kafama takıldı hemen söylemem lazım ay kırmızı olmaz sanırım, büyük ihtimal o gördüğün marstı xD
bir de kafama takıldı hemen söylemem lazım ay kırmızı olmaz sanırım, büyük ihtimal o gördüğün marstı xD
Bu da ikici bölüm umarım hoşunuza gider. Lütfen yorumlarınızı eksik etmeyin
2.Bölüm
Komşunun oğlu yine mi kafayı bulmuştu?! Ne zaman sevgilisinden ayrılsa içer içer sapıtır sonra da mahalleyi rahatsız etmeye başlar, saçma sapan davranışlarda bulunurdu. Gerçi bu ses sarhoş bir yavşağın sesi değildi. Bu, korkunç çıkmaya çalışan cana yakın bir sesti. Bu garip sesin sahibini görebilmek için gözümü açtığımda karşımda sesi gibi tezat bir genç gördüm. Benim yaşlarımda olmalıydı. Siyah kıvırcık saçları, şirin bir yüzü vardı. Gülümsüyordu,ve ne yalan söyleyeyim gerçekten de çok tatlı bir gülümsemesi vardı. Ancak çok soluk tenliydi ,üstelik üstünde iğrenç siyah dar bir deri pantalonla siyah, metallerle kaplı deri kolsuz bir ceket vardı. Ceketin altına (tanrım, ben de giyinmeyi beceremeyenlerdenim ama bu kadarı bile benim için fazla!) sarı, resmi bir gömlek giymişti. Bütün bunların altında da beyaz spor ayakkabıları sırıtıyordu. Giydiklerinin hepsi eski ve yıpranmıştı ancak çok temizdi.
Balkonun pervazından kedi gibi narince yanıma atladı ve ben de biraz panikle bir iki adım geriye kaçtım. Ancak, böyle manyaklara korktuğunu belli etmemek lazım. Sesimdeki paniği kapatmaya çalışarak “ Lütfen dışarı çıkınız.” dedim.
Gülümsedi,yaklaşıp çenemi tuttu ve “ Ama beni buraya sen çağırdın bebeğim.” dedi. Al işte, çata çata kendini gecenin kralı sanan gerzek bir serseriye çatmıştım. Bayağı korkmuştum ama yinede “cool” görünmeye çalışarak: “Yani şimdi sen gecenin efendisi misin?” Onu en küçümseyici bakışlarımla şöyle bir süzdüm (bu, lise yıllarımda okuldaki züppelerden gördüğüm bir numaraydı.) ve ekledim: “ Hıh! Hadi oradan.” Klasik, aşağılık kompleksini ele veren bir tepki bekliyordum. Hararetle kaç şişe devirebildiğini ya da kaç hatun tavladığına dair yalanlar söylemesi gibi. ama o beni şaşırttı ve gülmeye başladı.
-Ah, şekercik, havalı görünmeye çalışıyorsun ama kalbin o kadar hızlı çarpıyor ki patlayacak… Çok mu korktun? Korkma hiç acımayacak.”
Höst! İmdat! Herif sapıktı! Kendi balkonumda tecavüze uğrayacak sonrada parçalarım çöp tenekesinde bulunacaktı. Anneme bin kere söylemiştim balkonu kapattırmasını. Zemin kat tehlikeliydi. Ve tehlikesinin ilk kanıtı ben olacakım. Kedimden öğrendiğim sanatı gerçekleştirmek için ciğerlerimi havayla doldurmuştum ki çenemi sıkmaya başladı. Ağzımı açamıyordum. Gözlerim dolmuştu. Tamam, bunu kimseye yapmak istemezdim ama zorundaydım. B planına geçtim ve kasıklarına bütün gücümü kullanarak dizimi geçirdim. Bazı erkekler bu acının öldürebileceğini iddia ederdi. Doğru olmadığını umuyordum. Sapık da olsa kimseyi öldürmek istemezdim. Tek istediğim tüyebilmekti.
Ancak karşımdaki sapığın tepkisi sadece acıyla hafifçe eğilip yüzünü buruşturmak oldu. Tanrım! Erkekler ne kadar yaygaracıydılar. Ne ölmesi, herifi beni bırakmasına yetecek kadar bile acıtamamıştım! 1-2 saniye sonra toparlandı ve “Seni sevdim, şekercik. Seni efendimize sunacağım. Memnun olacaktır… Şu kalbe bak… Ne kadar da hızlı atıyor…” saçlarımı yana attı ve işaret parmağıyla boynumun yan tarafını okşamaya başladı. Artık iyice kontrolü kaybetmiştim. Dizlerimin üstüne düştüm. Çenemi hala bırakmadığı için artık gökyüzüne bakıyordum. Ağlamaya başladım.
------------------------
2.Bölüm
Komşunun oğlu yine mi kafayı bulmuştu?! Ne zaman sevgilisinden ayrılsa içer içer sapıtır sonra da mahalleyi rahatsız etmeye başlar, saçma sapan davranışlarda bulunurdu. Gerçi bu ses sarhoş bir yavşağın sesi değildi. Bu, korkunç çıkmaya çalışan cana yakın bir sesti. Bu garip sesin sahibini görebilmek için gözümü açtığımda karşımda sesi gibi tezat bir genç gördüm. Benim yaşlarımda olmalıydı. Siyah kıvırcık saçları, şirin bir yüzü vardı. Gülümsüyordu,ve ne yalan söyleyeyim gerçekten de çok tatlı bir gülümsemesi vardı. Ancak çok soluk tenliydi ,üstelik üstünde iğrenç siyah dar bir deri pantalonla siyah, metallerle kaplı deri kolsuz bir ceket vardı. Ceketin altına (tanrım, ben de giyinmeyi beceremeyenlerdenim ama bu kadarı bile benim için fazla!) sarı, resmi bir gömlek giymişti. Bütün bunların altında da beyaz spor ayakkabıları sırıtıyordu. Giydiklerinin hepsi eski ve yıpranmıştı ancak çok temizdi.
Balkonun pervazından kedi gibi narince yanıma atladı ve ben de biraz panikle bir iki adım geriye kaçtım. Ancak, böyle manyaklara korktuğunu belli etmemek lazım. Sesimdeki paniği kapatmaya çalışarak “ Lütfen dışarı çıkınız.” dedim.
Gülümsedi,yaklaşıp çenemi tuttu ve “ Ama beni buraya sen çağırdın bebeğim.” dedi. Al işte, çata çata kendini gecenin kralı sanan gerzek bir serseriye çatmıştım. Bayağı korkmuştum ama yinede “cool” görünmeye çalışarak: “Yani şimdi sen gecenin efendisi misin?” Onu en küçümseyici bakışlarımla şöyle bir süzdüm (bu, lise yıllarımda okuldaki züppelerden gördüğüm bir numaraydı.) ve ekledim: “ Hıh! Hadi oradan.” Klasik, aşağılık kompleksini ele veren bir tepki bekliyordum. Hararetle kaç şişe devirebildiğini ya da kaç hatun tavladığına dair yalanlar söylemesi gibi. ama o beni şaşırttı ve gülmeye başladı.
-Ah, şekercik, havalı görünmeye çalışıyorsun ama kalbin o kadar hızlı çarpıyor ki patlayacak… Çok mu korktun? Korkma hiç acımayacak.”
Höst! İmdat! Herif sapıktı! Kendi balkonumda tecavüze uğrayacak sonrada parçalarım çöp tenekesinde bulunacaktı. Anneme bin kere söylemiştim balkonu kapattırmasını. Zemin kat tehlikeliydi. Ve tehlikesinin ilk kanıtı ben olacakım. Kedimden öğrendiğim sanatı gerçekleştirmek için ciğerlerimi havayla doldurmuştum ki çenemi sıkmaya başladı. Ağzımı açamıyordum. Gözlerim dolmuştu. Tamam, bunu kimseye yapmak istemezdim ama zorundaydım. B planına geçtim ve kasıklarına bütün gücümü kullanarak dizimi geçirdim. Bazı erkekler bu acının öldürebileceğini iddia ederdi. Doğru olmadığını umuyordum. Sapık da olsa kimseyi öldürmek istemezdim. Tek istediğim tüyebilmekti.
Ancak karşımdaki sapığın tepkisi sadece acıyla hafifçe eğilip yüzünü buruşturmak oldu. Tanrım! Erkekler ne kadar yaygaracıydılar. Ne ölmesi, herifi beni bırakmasına yetecek kadar bile acıtamamıştım! 1-2 saniye sonra toparlandı ve “Seni sevdim, şekercik. Seni efendimize sunacağım. Memnun olacaktır… Şu kalbe bak… Ne kadar da hızlı atıyor…” saçlarımı yana attı ve işaret parmağıyla boynumun yan tarafını okşamaya başladı. Artık iyice kontrolü kaybetmiştim. Dizlerimin üstüne düştüm. Çenemi hala bırakmadığı için artık gökyüzüne bakıyordum. Ağlamaya başladım.
------------------------
off harika olmuş ya koptum yanlız, cidden yerlerdeydim okurken XD höst' herif sapık! kendi balkonunda tecavüz hahahaha XD düşündükçe gülüyorum bak hala XD
oyy sarı gömlek moda anlayışı ölmüş abi bu adamın XD ama süper gidiyosun devam devam!!
oyy sarı gömlek moda anlayışı ölmüş abi bu adamın XD ama süper gidiyosun devam devam!!
Arbeit macht frei.
Hımmmsss;
Neşeli, eğlenceli ...
şirin ....
Giyim zevki ve kıvırcık saçları ile off oldu, gözümden düştü...Reelci yaklaşım tarzı fantastik bir hikayeye nazaran göz doldurucu...Kısa ama akıcı ...
yeni bölümde merak edeceğimiz bişiy ver bize ...mesela bi yakışıklı olabılır ...bölümü geciktirme ama unutmayalım nerede kaldığımıızı.
eline sağlık ...
Neşeli, eğlenceli ...
şirin ....
Giyim zevki ve kıvırcık saçları ile off oldu, gözümden düştü...Reelci yaklaşım tarzı fantastik bir hikayeye nazaran göz doldurucu...Kısa ama akıcı ...
yeni bölümde merak edeceğimiz bişiy ver bize ...mesela bi yakışıklı olabılır ...bölümü geciktirme ama unutmayalım nerede kaldığımıızı.
eline sağlık ...
Nemesis Divinaya sonsuz tesekkürlerimi sunarım ....cici kyo'm seviyorum seni...
_______________________
1. sayfa (Toplam 9 sayfa) [ 83 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |