Güldestem... Sayfaya git: 1, 2, 3 ... 17, 18, 19, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Evetttt arkadaşlar...Sonunda bende buraya uzun dönemli bir fc koyuyorum.Ne zamandır koyacağım bakalım ya, bu güne nasipmiş.Umarım beğenirsiniz...İyi okumalar...
On yedi-on sekiz yaşlarında olduğu ilk bakışta anlaşılan bir kız... Dudaklarını büzen diş telleri, ne kadar kibar görünse de, iri, koyu kahve gözlerini adeta perdeleyen gözlükler ve atkuyruğu yaptığı için daha kısa görünen bukleli saçları çevresindekilerin ona alaycı gözlerle bakmasına yetiyordu. Sıkıcı ve aşırı ciddilikle üzerinde taşıdığı forması, güzel fiziğini gölgelemeyi başarmıştı. Tüm bunlara rağmen halinden memnun olduğu açıkça gözler önündeydi. Yanında ondan daha uzun, koyu sarı saçlı, yeşil gözlü bir çocuk. Gayet samimi bir şekilde, kızla sohbet ediyordu. Böyle bir ikilinin yan yana durması, tanınmıyor olmalarının da katkısıyla tüm lise sakinlerinin ilgisini üzerlerine toplamıştı. Ama aldırış etmedikleri her hallerinden belliydi...
-Ay yazık çocuğa ya... Pek de yakışıklıymış. Onun gibi birisi, bunun gibi iğrenç bir muşmulayla. Acıdım valla.
-Tülin, bize ne onlardan ya!!? Çocuk yakışıklı diye baktığımda gözüm kayıyor yanındaki faciaya. Sabah sabah midemi bulandıramam ben tamam mı? Güzel olması bir şey fark etmez. Salak olduğu her halinden belli çocuğun. Ben hiç üzülmedim şahsen.
-Niye kız Lerzan? Bence gayet zeki duruyor.
-Tabi öyle. Bile bile gençliğine yazık ediyor işte. Salak olmasa böyle bir kızla, bu kadar samimi dolaşır mı?
-Ay o da doğru ya...
Doğa kanunlarına aykırı diye algılanan bu çift, durumun farkında olmasına rağmen hala aldırış etmeden konuşuyordu... Çocuk sitem edercesine konuşmasına devam etti:
-Ya bu işkenceyi kendine de çevrene de çektirmek zorunda mısın?
Elini kızın çenesine dayayarak hafifçe sola çevirdi. İlk defa görüyor olmamasına rağmen biraz irkildi.
-Yaran iyileşti. Dikiş izleri tek tük belli oluyor. Neden hala seni iğrenç gösteren o telleri takıyorsun? Doktorunla konuştum, hiçbir sorun kalmamış. Hem gözlerinde de bir sorun olmadığını herkes biliyor. Üstüne bir de bu şekilde toplayınca saçını, gerçekten tam bir faciasın. Bir şey değil benim de karizmam çiziliyor.
-Yaram iyileştiği için, baktığında irktin zaten değil mi? O dikişler iyileşse de iyileşmese de, ben bu telleri takacağım. Gözlük takmayı seviyorum, iğrenç dursa bile. Saçlarımı nasıl yapacağım da seni ilgilendirmez. Karizmanız çizildiyse özür dilerim bay artist. Bundan böyle yanımda dolaşmazsınız olur biter...
Kız bu sözleri ne kadar “ ben küçük dağları yarattım, gerisi önemli değil” havasıyla söylese de, çocuk onun acı çektiğini anlıyordu.
-Özür dilerim, öyle demek istemediğimi biliyorsun. Neşelenirsin diye söyledim. Dört yıldır bu konu ne zaman açılsa hep böylesin. Anlatmak istemesen de, gizlesen de anlıyorum ben seni... Duraksadı bir an. Sonra sırıtarak:
Aman iyi karışmıyorum. Kuğuyken, kendini çirkin ördeğe çeviren bir sen varsın. Hem kimse peşinde dolanmaz, gözüm arkada kalmaz.
Kız bir hışımla sinirlendi:
-Benden uzunsun diye aynı yaşta olduğumuzu sakın unutma! Bunu unuttun diye de sakın abilik taslama! Bunu yapabilecek sadece...
Çocuk kızın sözünü kesti:
-Bir kişi var. Birgül !!! Seni ne kadar sevdiğimi biliyorsun. Sen tüm olanlara rağmen agresif biri değilsin biliyorum. Bu gün, burada, olanların suçlusuyla bağlantısı olan biri var diye, geçmiş tekrar gözünde canlandı diye böyle olmak zorunda değilsin. Buraya gelmeyi kendin istedin. Sırf bu yüzden kurulu düzenimizi bozup, okul kaydını sildirdin. Olanlardan sen sorumlu değilsin, bu yüzden kendine eziyet etmekten vazgeç! Seni burada yalnız bırakıp gitmekten çok mu memnunum sanıyorsun? Sırf canın acıyor diye geçmişini, şu anını, asıl kimliğini herkesten saklamak çözüm değil. Acım senin kadar olmasa bile, en azından bir parçasını tattım. Ve o gün yanımda beni anlayan bir sen vardın. Senin kadar mükemmel...
-DUR!!! Son cümleyi sakın tamamlama!
Kız bir anda tüm sinirinden sıyrılmış, aksine ondan hiç beklenmedik bir duygusallığa bürünmüştü. Gözlerinin kızardığı gözlüklerinden belli olmuyordu ama sesi her şeyi ele veriyordu.
-Ben mükemmel değilim tamam mı? Anla bunu artık, çünkü bir daha tekrarlamayacağım! Mükemmellik insanlar için kullanıldığında, o insanın her şeyi yapabildiğini söylemiş olursun. Ben mükemmel değilim, olamam da. Çünkü yapmak istediğim, ama yapamadığım çok şey var. Bana ağabeylik taslayabilecek bir kişi var, doğru bir tanım olmaz. Vardı... Bir zamanlar. Lütfen bunu tekrar tekrar hatırlatarak canımı yakma. Şu an normalden bin kat farklı davrandığımı biliyorum, ama lütfen alttan al, bakma bana. Sen kendin söyledin gerginim hala. Alışmaya çalışıyorum, alışacağım da. Bunu onlar için yapacağım. Kurulu düzenimizi bozdum diye burnuma kakma. Bunu yapmak zorunda hissediyorum kendimi, sözümü tutmak istiyorum.
Bu sözleri öyle hızlı söylemişti ki, nefes nefese kalmıştı... Sonra bir sessizlik oldu aralarında. Kızın gözlerinden birer damla yaş, yere aktı kimse görmeden. Hatalıymışçasına yere baktı:
-Özür dilerim... Her şey için çok özür dilerim... Her şeye rağmen hala hayatta olduğum için özür dilerim. Kimseye bir şey söyleyemediğim için, olanları hıçkırarak anlatma cesaretini kendimde bulamadığım için, kendimi överek bütün hayatımı gözler önüne sermediğim için özür dilerim. Sizi bırakmak zorunda olduğum için, kendi ayaklarım üzerinde durmak istediğim için, bu güne kadar hep senden gizli ağladığım için özür dilerim... Hayatınıza Girdiğim için... Çok Özür Dilerim...
Birgül bunları sessizce söylemesine rağmen, ona çığlık gibi geliyordu…
*************************************************************
Güllerle ilgili bir takıntım olduğu doğru.Hikayede gül kelimesini sıkça kullanacağım da doğru.Ama bu tamamen bir tesadüf. Kurguyu yapmamış olsaydım değiştirirdim.Umarım beğenrsiniz...
On yedi-on sekiz yaşlarında olduğu ilk bakışta anlaşılan bir kız... Dudaklarını büzen diş telleri, ne kadar kibar görünse de, iri, koyu kahve gözlerini adeta perdeleyen gözlükler ve atkuyruğu yaptığı için daha kısa görünen bukleli saçları çevresindekilerin ona alaycı gözlerle bakmasına yetiyordu. Sıkıcı ve aşırı ciddilikle üzerinde taşıdığı forması, güzel fiziğini gölgelemeyi başarmıştı. Tüm bunlara rağmen halinden memnun olduğu açıkça gözler önündeydi. Yanında ondan daha uzun, koyu sarı saçlı, yeşil gözlü bir çocuk. Gayet samimi bir şekilde, kızla sohbet ediyordu. Böyle bir ikilinin yan yana durması, tanınmıyor olmalarının da katkısıyla tüm lise sakinlerinin ilgisini üzerlerine toplamıştı. Ama aldırış etmedikleri her hallerinden belliydi...
-Ay yazık çocuğa ya... Pek de yakışıklıymış. Onun gibi birisi, bunun gibi iğrenç bir muşmulayla. Acıdım valla.
-Tülin, bize ne onlardan ya!!? Çocuk yakışıklı diye baktığımda gözüm kayıyor yanındaki faciaya. Sabah sabah midemi bulandıramam ben tamam mı? Güzel olması bir şey fark etmez. Salak olduğu her halinden belli çocuğun. Ben hiç üzülmedim şahsen.
-Niye kız Lerzan? Bence gayet zeki duruyor.
-Tabi öyle. Bile bile gençliğine yazık ediyor işte. Salak olmasa böyle bir kızla, bu kadar samimi dolaşır mı?
-Ay o da doğru ya...
Doğa kanunlarına aykırı diye algılanan bu çift, durumun farkında olmasına rağmen hala aldırış etmeden konuşuyordu... Çocuk sitem edercesine konuşmasına devam etti:
-Ya bu işkenceyi kendine de çevrene de çektirmek zorunda mısın?
Elini kızın çenesine dayayarak hafifçe sola çevirdi. İlk defa görüyor olmamasına rağmen biraz irkildi.
-Yaran iyileşti. Dikiş izleri tek tük belli oluyor. Neden hala seni iğrenç gösteren o telleri takıyorsun? Doktorunla konuştum, hiçbir sorun kalmamış. Hem gözlerinde de bir sorun olmadığını herkes biliyor. Üstüne bir de bu şekilde toplayınca saçını, gerçekten tam bir faciasın. Bir şey değil benim de karizmam çiziliyor.
-Yaram iyileştiği için, baktığında irktin zaten değil mi? O dikişler iyileşse de iyileşmese de, ben bu telleri takacağım. Gözlük takmayı seviyorum, iğrenç dursa bile. Saçlarımı nasıl yapacağım da seni ilgilendirmez. Karizmanız çizildiyse özür dilerim bay artist. Bundan böyle yanımda dolaşmazsınız olur biter...
Kız bu sözleri ne kadar “ ben küçük dağları yarattım, gerisi önemli değil” havasıyla söylese de, çocuk onun acı çektiğini anlıyordu.
-Özür dilerim, öyle demek istemediğimi biliyorsun. Neşelenirsin diye söyledim. Dört yıldır bu konu ne zaman açılsa hep böylesin. Anlatmak istemesen de, gizlesen de anlıyorum ben seni... Duraksadı bir an. Sonra sırıtarak:
Aman iyi karışmıyorum. Kuğuyken, kendini çirkin ördeğe çeviren bir sen varsın. Hem kimse peşinde dolanmaz, gözüm arkada kalmaz.
Kız bir hışımla sinirlendi:
-Benden uzunsun diye aynı yaşta olduğumuzu sakın unutma! Bunu unuttun diye de sakın abilik taslama! Bunu yapabilecek sadece...
Çocuk kızın sözünü kesti:
-Bir kişi var. Birgül !!! Seni ne kadar sevdiğimi biliyorsun. Sen tüm olanlara rağmen agresif biri değilsin biliyorum. Bu gün, burada, olanların suçlusuyla bağlantısı olan biri var diye, geçmiş tekrar gözünde canlandı diye böyle olmak zorunda değilsin. Buraya gelmeyi kendin istedin. Sırf bu yüzden kurulu düzenimizi bozup, okul kaydını sildirdin. Olanlardan sen sorumlu değilsin, bu yüzden kendine eziyet etmekten vazgeç! Seni burada yalnız bırakıp gitmekten çok mu memnunum sanıyorsun? Sırf canın acıyor diye geçmişini, şu anını, asıl kimliğini herkesten saklamak çözüm değil. Acım senin kadar olmasa bile, en azından bir parçasını tattım. Ve o gün yanımda beni anlayan bir sen vardın. Senin kadar mükemmel...
-DUR!!! Son cümleyi sakın tamamlama!
Kız bir anda tüm sinirinden sıyrılmış, aksine ondan hiç beklenmedik bir duygusallığa bürünmüştü. Gözlerinin kızardığı gözlüklerinden belli olmuyordu ama sesi her şeyi ele veriyordu.
-Ben mükemmel değilim tamam mı? Anla bunu artık, çünkü bir daha tekrarlamayacağım! Mükemmellik insanlar için kullanıldığında, o insanın her şeyi yapabildiğini söylemiş olursun. Ben mükemmel değilim, olamam da. Çünkü yapmak istediğim, ama yapamadığım çok şey var. Bana ağabeylik taslayabilecek bir kişi var, doğru bir tanım olmaz. Vardı... Bir zamanlar. Lütfen bunu tekrar tekrar hatırlatarak canımı yakma. Şu an normalden bin kat farklı davrandığımı biliyorum, ama lütfen alttan al, bakma bana. Sen kendin söyledin gerginim hala. Alışmaya çalışıyorum, alışacağım da. Bunu onlar için yapacağım. Kurulu düzenimizi bozdum diye burnuma kakma. Bunu yapmak zorunda hissediyorum kendimi, sözümü tutmak istiyorum.
Bu sözleri öyle hızlı söylemişti ki, nefes nefese kalmıştı... Sonra bir sessizlik oldu aralarında. Kızın gözlerinden birer damla yaş, yere aktı kimse görmeden. Hatalıymışçasına yere baktı:
-Özür dilerim... Her şey için çok özür dilerim... Her şeye rağmen hala hayatta olduğum için özür dilerim. Kimseye bir şey söyleyemediğim için, olanları hıçkırarak anlatma cesaretini kendimde bulamadığım için, kendimi överek bütün hayatımı gözler önüne sermediğim için özür dilerim. Sizi bırakmak zorunda olduğum için, kendi ayaklarım üzerinde durmak istediğim için, bu güne kadar hep senden gizli ağladığım için özür dilerim... Hayatınıza Girdiğim için... Çok Özür Dilerim...
Birgül bunları sessizce söylemesine rağmen, ona çığlık gibi geliyordu…
*************************************************************
Güllerle ilgili bir takıntım olduğu doğru.Hikayede gül kelimesini sıkça kullanacağım da doğru.Ama bu tamamen bir tesadüf. Kurguyu yapmamış olsaydım değiştirirdim.Umarım beğenrsiniz...
Uchiha_Avenger yazmış:
Teşekkür ederim, ama o senin güzelliğin...
mangaka_sym yazmış:
Beğenmene gerçekten çok çok çok sevindim mangaka...Senin gibi değerli bir insanın taktirini almak çok hoşuma gitti.Evet olaylar gelişecek.Heralde bu iki karakterle devam etmeyeceğim. Birgül'ü bu haliyle sevmiş olmana sevindim.Çünkü onu ben de çok seviyorum.Ama sen onun böyle olduğuna bakma.İlerleyen bölümlerde daha da seveceksin onu.
Bu arada Japonca isimler konusunda hiç iyi değilim.Hatta iyi bile değilim.Zaten bu hikayeyi gerçekmiş gibi hayal ettim.O yüzden böyle birşey çıktı ortaya,kusura bakmayın
Estağfirullah canım...
O senin güzelliğin...
Bu arada her hikaye Japonya'da geçmek zorunda mı canım... Ya da karakterlerin isimleri Japon ismi mi olması lazım... Bizim güzel vatanımız ve isimlerimiz varken.... Bu arada Birgül ismini çok iyi seçmişsin...
O senin güzelliğin...
Bu arada her hikaye Japonya'da geçmek zorunda mı canım... Ya da karakterlerin isimleri Japon ismi mi olması lazım... Bizim güzel vatanımız ve isimlerimiz varken.... Bu arada Birgül ismini çok iyi seçmişsin...
Beğenmene sevindim Maron_Rei.Evet japon tarzı şeylere alışık olduğumuzdan.
Bir de site animeler üzerine olunca, yadırganırmışım gibi hissettim kendimi.Tabi siz yapmazsınız öyle şeyde, ne bileyim.
Mangakacım...Birgül ismini beğenmene sevindim. İki hafta düşünmüştüm bunu bulmak için.Ama bu ismin başka bir özelliği var.Özelliklede hikayenin ismiyle ilgili.Sadece güzel olmakla kalmayacak yani.Tabi bunu ilerleyen zamanlarda öğreneceğiz.
Bir de site animeler üzerine olunca, yadırganırmışım gibi hissettim kendimi.Tabi siz yapmazsınız öyle şeyde, ne bileyim.
Mangakacım...Birgül ismini beğenmene sevindim. İki hafta düşünmüştüm bunu bulmak için.Ama bu ismin başka bir özelliği var.Özelliklede hikayenin ismiyle ilgili.Sadece güzel olmakla kalmayacak yani.Tabi bunu ilerleyen zamanlarda öğreneceğiz.
1. sayfa (Toplam 19 sayfa) [ 187 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |