Başlık konusunda hala kararsızım ama buyrun başlıyorum.

Bölüm 1- Sana Hayranım

Bir öğle vakti RBL yapım şirketinin başkanı Darcy ve yardımcısı Ryuu konuşuyorlar.
-Onu dünya starı yapmak amacındayım, o kızda bana ilginç gelen bir şey var... Şu ana kadar yurt çapında pek çok star çıkardım ama o diğerlerinden farklı, farklı bir ışığı var! O yüzden ilk kez böyle bir işe kalkışmaya karar verdim!
Kızıl saçları konuşmasına ahenkle katılan başkan Darcy'nin gri gözleri heyecandan parlayarak konuşmasını bitirdi, başkan yardımcısı Ryuu'ya onay bekler gibi bakmaya koyuldu. Darcy 45 yaşlarında müzik tutkunu, yaptığı işlerde hala heyecanlı ve yakışıklı diyebileceğiniz bir tip adamdı. Ryuu'nun ise kayıtsız koyu kahve gözleri ise az önce başkanın bir şeyler karaladığı çizgisiz sarı sayfalı not defterine bakıyordu. Bu herifin aklından ne geçtiğini kimse bilemiyor gerçekten diye düşünerek konuşmaya katıldı:
-Dün bir bugün iki. Biraz ani karar vermiyor musun? Daha adı yeni duyulmuş bir grubun elemanı alt tarafı, mükemmel bir sesi olduğunu söyleyemem, aşırı bir yetenek görmedim ama gösterişli biri kesinlikle parlak yine de Darcy çok ileri gitmiyor musun?
Ryuu, Darcy'ye göre hep soğukkanlı, duygusal değil daha mantıksal bir adamdı. Yine de Darcy kararlıydı ve arkadaşının gönlünü yapmak istiyordu.
-İleriyi görmek benim işim, kızın yapım şirketiyle bir görüşme ayarla bana, onlara bundan bahsedicem ve reddedilemeyecek bir teklifim var kesinlikle işlerine gelecek.
Ryuu ellerini önünde toplayıp sırtını dikleştirir ve gözlerini devirerek başkana bakar:
-Yapma ama o kadar iyi durumda da değiliz, yeni birinden daha çok neden şirkette hali hazırda bulunan sanatçılara biraz daha yardım etmiyorsun?
Masadan destek alıp sandalyeyi iterek ayağa kalktı. Duyduklarına biraz alınmış gibiydi.
-Ne dediğine dikkat et Ryuu! Bunu nasıl söyleyebildiğini düşünemiyorum bile! Biz de o yollardan geçtik, hepsinin yerine kendimizi koyup yardım etmedik mi? Bu şirketi bunun için kurmadık mı, o yapmak istedikleri şeyler kalplerinde parıldayan insanlara her şeyi biraz daha kolay yapmak için burada değil miyiz?
-Şirketin altın grubu The Rules dağılmanın eşiğinde biliyorsun... Onlardan bahsediyorum... Bunu düşünmemiz gerekmez mi?
-Ben onları hiçbir zaman kazanç kapısı görmedim, senin de öyle biri olmadığını biliyorum. Biz bir aileyiz ve öyle de gidecek, o çocuklar artık beraber müzik yapmak istemiyorlar. Defalarca konuştuk gözlerinde istek yok dolayısıyla kararlarına saygı duyuyorum anlaşmalarını fes edeceğim. Tabi buna mantıklı bir sebep bulursun sen, sana güveniyorum, dışarıdan kurallarımız var"mış" gibi gözüksün yeter.
-Bu kadar mı yani? Hey Darcy mantıklı karar alamıyorsun, şirketi kurmuş olabilirsin ama başkan olmana karşıyım bunu karşında da söylüyorum.
-Konumuz ben değilim, neyse şimdi gitmem gerek.
-Darcy! Nereye?! Konuşmamız bitti mi?
-Hala oturmayan bir şeyler var... Bir sonuca bağlanınca oturup daha ayrıntılı konuşabiliriz.
Adeta çocukça bir tavırla havanın ne kadar sıcak olduğundan yakınarak, Ryuu'yu odasında suratında boş bir ifadeyle yalnız bıraktı. Ne yapmaya çalıştığını gerçekten anlayan söylese diye iç geçirip yapılacak işlerini gözden geçirmeye başladı.

C sütudyonun önündeki koltuğa uzanmış, kulağında kulaklığı ile yaptıkları son berbat demoyu dinleyen Nile'ın memnuniyetsiz ifadesi başkanı karşısında görmesiyle gerildi. Darcy elini havaya kaldırıp Nile'a çak işareti yaptı. Her zamanki başkan diye içinden geçirip gülmekten kendini alamadı.
-Ne dinliyorsun?
Nile kulaklığını Darcy'den kurtararak:
-Boşver.
-Benimle bu kadar rahat konuşabilen tek kişi sensin, haha. Yine de bana saygı duyduğunu biliyorum. Garip bir çocuksun. Nile... Şey... grup hakkında...
-Galiba gerçekten bitti.
-Anlıyorum, Ryuu'ya bundan bahsettim zaten.
Nile ellerini başının arkasına koyup geriye doğru kaydı. Mavi gözleri aşağıya bakarak:
-Buraya kadarmış babalık.
-Hey! Baba olmak için çok gencim çocuk! Abi filan de bari çok kötüsün! Ayrıca Nile seninle konuşmak istediğim bir şey var...
Nile tuhaf bakışlarla Darcy'ye dönerken, onun kocaman gülümsemesini görüp korkmadı değil.

Aynı günün akşam üstü. Darcy aynalı gözlüklerinin arkasından, önündeki çikolatalı suffleye bakıyordu.
-Pembe Köşe'ye bayılıyorum, mm nım bu tatlıyı bu kadar nım mükemmel yapan başka bir yer var mıı? mm İyi ki erken geldim. Diyerek sesli düşünürken tıkınmadan duramadı. Tabaktan gözlerini ayırıp karşısına baktığında ise uzun ince yapılı, beline kadar parlak,düz, koyu kahve saçlı, mavi yüksek topuklu ayakkabılarıyla başarıyla yavaş yavaş yürüyen bir genç bir kız ve yanında 30'lu yaşlarında sarışın ve uzun elbiseli, kızdan biraz daha aceleci duran bir kadını özel odalara doğru giderken gördü. Beklediği misafirler onlardı. Darcy gözlüklerini ters çevirip ağız tarafına tuttu ve dişerine göz attıktan sonra arkalarından gitmek için masadan kalktı.
Odaya geldiğinde genç kız John Lennon gözlüğünü ve minik kareli fötr şapkasını çıkarmış, canlı siyah gözleriyle ona bakıyordu, dudaklarındaki hafif yukarı kıvrımla başıyla ona selam verdi ve elini uzattı:
-Merhaba bay Darcy, menajerimle konuştuğunuz konu beni şaşırttı. Daha doğrusu önerileriniz...
Darcy kızın elini sıkıp:
-Merhaba Merche, aslında direkt konuya girmen beni sevindirdi. Ve seni böyle heyecanlı görmek de. Hayran olduğun Nile ile grup kurma fikrini nasıl karşılarsın merak ediyordum...