Destiny's Tears (Bölüm 10 ^^ ) Sayfaya git: Önceki, 1, 2, 3 ... 24, 25, 26 ... 36, 37, 38, Sonraki |
Yazar
Mesaj
mirate yazmış:
ben 59 alsam bana yeterde artar bile beee...eheheh tabii üniversitede bu notlar gayet iyi olarak algılanabiliyor










Normalinde 3.5 sayfa falan yazardım şimdi hemen hemen 6 sayfa oldu. Umarım okumaya üşenmezsiniz
******* ******* ******* *******
#Part 2#
Grimmjow ’un suratına haylaz bir sırıtış yerleşti.
“Nihayet o konuya geldik değil mi?”
Kanepenin yanında çömelmişti ve ani bir hareketle Narumi ‘nin yanına geçip oturdu. Narumi ise resmen kanepenin tepesine çıkmıştı ondan uzak olabilmek için.
“ Şimdi söyle bakalım” dedi Grimmjow .”Ne zamandan beri benden hoşlanıyorsun?”
“Ne? Ha-ha… Saçmalama Grimmjow. Senin gibi birinden neden hoşlanayım ki?”
“ Bilmem. “ Grimmjow konuşurken aynı zamanda Narumi ‘ye daha çok yaklaşıyordu. Narumi ise gittikçe uzaklaşıyordu. “ Aşırı derecede yakışıklı olmamla alakası olmasın?”
“Ne?1 Sen mi aşırı yakışıklı? Yok a- Ah!” Narumi nihayet kanepenin tepesinden düşmüştü(çanak gitti).
Grimmjow ‘umutsuz vaka’ dermiş gibi kanepenin üstünden Narumi ‘ye baktı.
“ Bir kere!” diye sesini yükseltti Narumi kalçasını tutarak ayağa kalkarken “ Senin gibi birini asla sevmem ben!”
“Öyle mi? O yüzden oturup da suratımı baya inceledin, harika saçlarımı okşadın falan…”
-harika?-Narumi kızarmıştı. Masaya yöneldi. “ Boya mı değil mi onu anlamaya çalışıyordum bir kere!”
“ Ha”
“ Sen bilirsin; birisinin saçı boya olunca genelinde yumuşacık olmaz…”
Grimmjow Narumi ‘ye başka dünyadan gelen bir yaratıkmış gibi bakıyordu.
“ Psikopat mısın sen?”
“ Yooo.” dedi Narumi gayet doğal bir şekilde. “Neyse sorun halledilmiş oldu. Boya değilmiş. Ama söyleyeyim saçlarının böyle olması çok güzel. Rengi de sana uymuş. Gözlerine falan.”
“ Kıvırma hemen…. Beni sevdiğini ikimiz de biliyoruz!” dedi Grimmjow ve ayağa kalkıp Narumi ‘ye doğru yürüdü.
“ Offf… Ne saçmalıyorsun..”
“ Sana yalan söyleme dedim!” Grimmjow ile Narumi artık birbirlerine çok yakın duruyorlardı.
“ Yalan söylemiyorum neden atar yapıyorsun ki şimdi?!” Narumi onun bu olayı uzatmasına sinirlenmişti. Ve küstahça devam etti.” Belki de seni sevdiğimi söylememi istiyorsundur?”
Grimmjow ‘un gözleri hayretle açılmıştı.
“ Ha? Ne? Saçmalama! Seni niye seveyim ki? Senin gibi kısa,çok konuşan gerzek birini? Ha-ha…”
“ Üstüme battaniye örterken öyle düşünmüyordun sanırım?”
Genç adamın yüzündeki şaşkınlık ifadesi yerini kasılmalara bıraktı. Ama hemen toparlandı.
“ Görüntü kirliliği yapıyordun aklına başka bir şey gelmesin.”
“Pardon?”
“Kanepede kıvrılmış yatan sümüklü bir yaratık olunca pek hoş görünmüyor anlarsın ya.”
“Sümüklü bir yaratık mı?! Hadi sümüklüyü geçtim sümüklü ‘insan’ değil, sümüklü ‘yaratık’!”
“ Nihayet anladın …”
“ Bir de bana senin neyini seveyim diyordun! Ben senin neyini seveyim?! Tamam yakışıklısın falan ama hödüğün tekisin ! Başkalarının ne düşündüğünü anlamayan,kendini bir halt sanan, her şeyin etrafında döndüğünü düşünen birisin. Hatta çoğu zaman kafanın içinde beyin yerine tezek olduğunu bile düşünüyorum!”
Narumi 1 saniye sonra kendini Grimmjow tarafından boğazından tutulup duvara yapıştırılmış bir şekilde buldu. Kafasını duvara çarptığı için çektiği acıdan gözleri yaşarmıştı.
“ SINIRLARINI AŞMA!” diye bağırdı Grimmjow.
“ NE SINIRI YA!” diye bağırdı Narumi de boğazına olan yapışmış olan eli hiddetle iki eliyle itti.” NE SINIRI!” diye bir kez daha sordu. “ Sanki normal bir hayat yaşıyormuşuz gibi konuşuyorsun! Güneşin bile gerçek olmadığı, kimseyle konuşmadığım, kullanıldığım ve en sonunda öldürülecek olduğum yerde lanet olasıca her dakikayı sayarak yaşıyorum! Evimden uzakta, Arkadaşlarımdan, ailemden… Onların yaşadığından bile emin değilim artık! Ve buradaki herkesten nefret ediyorum! Hayatımı zindan eden herkesten! Senden de! Ve her fırsat bulduğunda beni duvara yapıştırmandan nefret ediyorum! Çok istiyorsan hemen gebertsene!”
Narumi görüşünü engelleyecek kadar çok ağladığını yeni anlamıştı. Elinin tersiyle iki gözünü de sildi ve hıçkırıkları arasında konuşmaya devam etti. Fakat bu defa sesi fazla çıkmıyordu.
“ Şu an konuşurken bile o lanet şeyin üstümdeki etkisini hissedebiliyorum. Ne kadar berbat bir şey haberin var mı? İlk geldiğimde bunun yüzünden nefes bile alamıyordum. Geldiğimden beri bir kez bile doğru dürüst uyuyamadım. Neden biliyor musun? Sizin psikopat olan bakıcınız Aizen yüzünden, siz,onların emirlerine uyan salaklar, yüzünden..”
Grimmjow tek kelime edemiyordu. Sinirinin tümü geçmiş , yerini şaşkınlığa bırakmıştı. Karşısında gözyaşlarını tutamayarak ağlayan kız için ne hissettiğini anlamaya çalışıyordu ; acıma, nefret, tiksinti? Belki de sevgi?
Kız nefesini düzene sokmak ve içindeki ağlama isteğini bastırmaya çalışırken bir yandan da gülümsüyordu.
“ Evet anlayacağını düşünmüyordum zaten.” Arkasını dönüp kanepeye geçti. “ Şu anda salya sümük ağlayan kızla dalga geçmeni bekliyorum. Bu kadar zayıf olduğu için, küçük bir çocuk gibi mızmızlandığı için, ağladığında komik durduğu için v-“
“Hayır” dedi Grimmjow birden. Bağırmıyordu ama sesinin sertliği insanı keşke bağırsa diye düşündürüyordu.
“Ne?”
Adamın söylediği kelimeler ağzından zorla çıkıyordu.
“ Ağladığında hiç de komik durmuyorsun. Ve kesinlikle zayıf olan kişi sen değilsin. Ben senin yerinde olsam senin kadar dayanamazdım.” Son cümlesini söylerken tereddütlüydü” Benden daha güçlüsün ve karşındaki insana hemen kapılmıyorsun”
Narumi karşısındakinin Grimmjow olduğuna inanamıyordu. Az önce ona ne demişti?’ Benden daha güçlüsün? Karşındaki insana hemen kapılmıyorsun?’
“ Iıı… Şey… Teşekkürler?.. Ama karşındakine kapılmıyorsun derken?”
Grimmjow gözlerini yere çevirdi, elleriyle saçlarını karıştırıyordu.
“Öyle işte”
Masaya doğru yürümeye başladı. Sonra birden aklına bir şey gelmiş gibi durdu ve bakışlarında onun arkasından ciddi bir şok içinde bakan Narumi ‘ye çevirdi.
“ Sen neyden bahsediyordun?”
“Neyden?” diye sordu Narumi salak salak bakarak.
“Ben de onu soruyorum zeki.”
“ Ben de ney ‘ney’i diye soruyorum zaten.”
İkisi de normal hallerine dönmüşlerdi.
“ Dedin ya ‘ İlk başta nefes alamıyordum’ falan?”
“Ha.. O mu?”
“ Of evet o!” dedi Grimmjow ciddi bir bıkkınlık içinde.
“ Bilmiyor musun gerçekten?”
“ Asıl ben senin kafanın tezek dolu olduğunu düşünüyorum. Bilmiyorum ki soruyorum di mi?”
“ Of tamam. Şu sizin pembe kafalı bir herif var ya… Stayel… Snazer… Şnitzel…Sl-“
“Syazel!” dedi Grimmjow ciddi bir bıkkınlık içinde.
“Hah! O işte. O lanet olasıca gay kılıklı herif-bilmiyorum belki de öyledir, dikkatli ol bak- odaya bişi kurdu gücümü emen ya da engelleyen bir şey ben de tam olarak bilmiyorum. O kadar güçlü ki ilk geldiğimde geberiyordum resmen. Ama artık çok az etkiliyor… Bazen de gaz yapıyor işte.”
“Peki beni niye etkilemiyor?” diye sordu Grimmjow son cümleyi duymamış gibi yaparak.
“ Sadece bana çalışacak şekilde yapmıştır ne biliyim. Harry Potter büyüsü gibi. Ki eskiden Harry Potter ‘ı severdim hani.”
Grimmjow bir süre durdu.
“ Peki neden öyle bir şey yapma gereği duydu?”
“ Hava atmak gibi olmasın ama baya baya güçlüyüm” dedi Narumi sırıtarak.
“ Sen mi?”
“ Ne var yani?” dedi Narumi bozulmuş gibi yaparak. Sonra birden yüzü karardı. “ Neden buradayım sanıyordun?”
“ Aizen senin gücünü mü kullanacak yani?”
“ Evet “ dedi Narumi artık sesi duyulamayacak kadar azdı. “ Şu hollow zımbırtısını daha erken uyandırmak için beni öldürecek ve ruh gücümü kullanacakmış.” Sonra gülerek ekledi” Al sana başka bir H.P. büyüsü daha”
Grimmjow ‘un geniş çaplı bir şok yaşadığı yüzünden hemen anlaşılıyordu. Ama şok ifadesi yerini hemen kızgınlığa bıraktı.
“ Nasıl gülüyorsun?” diye sordu yavaşça ama sert bir şekilde.
“ Ne? Aslında sinirsel bir şey, yanaklarını yana kaydırdığında dudakların genişliyor falan… Sonuç olarak gülmüş oluyorsun. Böylece öm-“
“ Nasıl gülüyorsun?” diye tekrar etti Grimmjow sesini biraz yükselterek.” Kısa süre sonr burada öleceğini bilerek nasıl gülüyorsun?”
“ Eğer gülümsemezsem “ dedi Narumi yavaşça” o zaman asıl istediklerini yerine getirmiş olurum ve kendimi asla affetmem.-yani öbür tarafta- Eğer gülümsemezsem biçare bir şekilde ölümünü bekleyen bir solucandan farkım kalmaz. Eğer gülümsemezsem… İşte o zaman elimde kalan tek şey olan onurumu da terk etmiş olurum.-yani bu şartlarda ne kadar onurlu ölebilirsen tabi-“
Bunları söylerken gülümsüyordu. Grimmjow ise hala masanın yanında ayakta duruyordu. Gözlerindeki şaşkınlık yavaş yavaş geçmeye başlamıştı. Ağır adımlarla ilerleyip Narumi ’nin yanına oturdu. Bu sefer Narumi ondan kaçmamıştı. Aksine tam gözlerinin içine bakıyordu. Grimmjow kafasını kanepenin arkaya,kanepeye yaslarken konuşuyordu.
“ Düşündüğümden çok farklı çıktın”
“İyi anlamda mı kötü anlamda mı?” dedi Narumi gülümseyerek.
“ Her ikisi de” diye yanıtladı Grimmjow . O da gülümsüyordu.” Ve sanırım belayı çekiyorsun”
“ Ah. Bunu çoktan bilmediğimi mi sanıyorsun? Ayrıca sen de göründüğün gibi değilsin. Yani tam olarak.”
Grimm kafasını kaldırmadan yana yatırıp Narumi ‘ye bakmaya başladı.” Yani?”
“Yani” dedi Narumi çok bariz olan bir şeyi söylüyormuş gibi ” dışarıdan göründüğün gibi psikopat,duygusuz bir manyak olduğunu düşünmüyorum. Tamam psikopatlık var ve hala hödüksün ama- Grimmjow ’un nasıl baktığını görüp hemen sonuca bağladı- bence çevrendeki ‘insanları’ umursuyorsun. Az önce olduğu gibi küçük esprilere gülümseyebiliyorsan bu duyguların olduğunu gösterir. Yalnızca bunu açığa çıkarmak istemiyorsun.”
Adamın suratı ifadesizdi. Bir süre düşündükten sonra kafasını yeniden tavana doğru çevirdi.” Bir şey biliyormuş gibi konuşma. Ayrıca duygular yalnızca bela getirir.”
“ Hayır asıl duygusuzluk bel getirir. Çevrendeki insanları umursamayınca rahat olacağını düşünen salaklardan olduğunu sanmıyorum. Öyle yapınca insan daha sonra pişmanlık duyuyor emin ol.”
“ Eğer burada yaşıyorsan ve benim gibi biriysen duyguların varsa bile onları yok etmek zorunda kalırsın.” dedi Grimmjow.
“ Peki hiç burayı bırakmayı düşünmedin mi?”
“ Az önce kendimden bahsetmiyordum.”
“ Of tamam! Senin gibi biri-bir espada- neden burayı bırakmayı hiç düşünmez?”
“Bıraksa bile ne yapacak? Adamlarını öldürdüğü S.S. ‘de mi yaşayacak?”
“ Dünya ne güne duruyor?” dedi Narumi sanki birinin evinden bahsediyormuşçasına.
“ Varlığını hissetmediklerini mi sanıyorsun?”
“ Gizlenemez mi?” diye sordu Narumi.
“7/24 değil. Bu o kadar kolay bir şey değil ayrıca ne yapacak oraya giden tek başına kovboy hayatı mı yaşayacak?”
“ Burada da tek başına yaşamıyor musun zaten?”
Grimmjow hiçbir şey söylemedi. Kafasını kaldırıp eliyle saçlarını karıştırdı ve ‘ bir oflasam karşıki dağlar yıkılır’ efkarında ‘sigh’ ladı.
“ Baş belasının tekisin” dedi Narumi ‘ye bakarak.
Narumi” Nedense herkes aynı şeyi söylüyor” diye karşılık verdi gülümseyerek.
Grimmjow bir an için kızın ela gözlerine ve gülümsemesine daldı. Ela renkteki gözler o kadar derin bakıyordu ki…
Kendini silkeleyerek düşündüğü şeyden sıyrıldı” Neyse ben gidiyorum”
“Tamam” dedi Narumi. Ve tereddütle ekledi.” Şey… Sen öğrendin ya benim…. Yani ne olacağını. Lütfen kendini ‘ölecek’ diye şartlama ve saf bir hödük gibi davranıp yine salak salak konuş olur mu?”
Adam yüksek sesli bir kahkaha attı.
“ Başka bir şey düşünmüyordum zaten”
Nihayet kapıyı çekip kapatıp çıktığında nefes nefeseydi. Mavi saçlarını çekiştirerek söyleniyordu.
“ Tatlı veya güzel falan değil. Ben bir erkeğim değil mi!! Lanet olasıca seksi bir piliç sadece!!”
******* ******* ******* *******

******* ******* ******* *******
#Part 2#
Grimmjow ’un suratına haylaz bir sırıtış yerleşti.
“Nihayet o konuya geldik değil mi?”
Kanepenin yanında çömelmişti ve ani bir hareketle Narumi ‘nin yanına geçip oturdu. Narumi ise resmen kanepenin tepesine çıkmıştı ondan uzak olabilmek için.
“ Şimdi söyle bakalım” dedi Grimmjow .”Ne zamandan beri benden hoşlanıyorsun?”
“Ne? Ha-ha… Saçmalama Grimmjow. Senin gibi birinden neden hoşlanayım ki?”
“ Bilmem. “ Grimmjow konuşurken aynı zamanda Narumi ‘ye daha çok yaklaşıyordu. Narumi ise gittikçe uzaklaşıyordu. “ Aşırı derecede yakışıklı olmamla alakası olmasın?”
“Ne?1 Sen mi aşırı yakışıklı? Yok a- Ah!” Narumi nihayet kanepenin tepesinden düşmüştü(çanak gitti).
Grimmjow ‘umutsuz vaka’ dermiş gibi kanepenin üstünden Narumi ‘ye baktı.
“ Bir kere!” diye sesini yükseltti Narumi kalçasını tutarak ayağa kalkarken “ Senin gibi birini asla sevmem ben!”
“Öyle mi? O yüzden oturup da suratımı baya inceledin, harika saçlarımı okşadın falan…”
-harika?-Narumi kızarmıştı. Masaya yöneldi. “ Boya mı değil mi onu anlamaya çalışıyordum bir kere!”
“ Ha”
“ Sen bilirsin; birisinin saçı boya olunca genelinde yumuşacık olmaz…”
Grimmjow Narumi ‘ye başka dünyadan gelen bir yaratıkmış gibi bakıyordu.
“ Psikopat mısın sen?”
“ Yooo.” dedi Narumi gayet doğal bir şekilde. “Neyse sorun halledilmiş oldu. Boya değilmiş. Ama söyleyeyim saçlarının böyle olması çok güzel. Rengi de sana uymuş. Gözlerine falan.”
“ Kıvırma hemen…. Beni sevdiğini ikimiz de biliyoruz!” dedi Grimmjow ve ayağa kalkıp Narumi ‘ye doğru yürüdü.
“ Offf… Ne saçmalıyorsun..”
“ Sana yalan söyleme dedim!” Grimmjow ile Narumi artık birbirlerine çok yakın duruyorlardı.
“ Yalan söylemiyorum neden atar yapıyorsun ki şimdi?!” Narumi onun bu olayı uzatmasına sinirlenmişti. Ve küstahça devam etti.” Belki de seni sevdiğimi söylememi istiyorsundur?”
Grimmjow ‘un gözleri hayretle açılmıştı.
“ Ha? Ne? Saçmalama! Seni niye seveyim ki? Senin gibi kısa,çok konuşan gerzek birini? Ha-ha…”
“ Üstüme battaniye örterken öyle düşünmüyordun sanırım?”
Genç adamın yüzündeki şaşkınlık ifadesi yerini kasılmalara bıraktı. Ama hemen toparlandı.
“ Görüntü kirliliği yapıyordun aklına başka bir şey gelmesin.”
“Pardon?”
“Kanepede kıvrılmış yatan sümüklü bir yaratık olunca pek hoş görünmüyor anlarsın ya.”
“Sümüklü bir yaratık mı?! Hadi sümüklüyü geçtim sümüklü ‘insan’ değil, sümüklü ‘yaratık’!”
“ Nihayet anladın …”
“ Bir de bana senin neyini seveyim diyordun! Ben senin neyini seveyim?! Tamam yakışıklısın falan ama hödüğün tekisin ! Başkalarının ne düşündüğünü anlamayan,kendini bir halt sanan, her şeyin etrafında döndüğünü düşünen birisin. Hatta çoğu zaman kafanın içinde beyin yerine tezek olduğunu bile düşünüyorum!”
Narumi 1 saniye sonra kendini Grimmjow tarafından boğazından tutulup duvara yapıştırılmış bir şekilde buldu. Kafasını duvara çarptığı için çektiği acıdan gözleri yaşarmıştı.
“ SINIRLARINI AŞMA!” diye bağırdı Grimmjow.
“ NE SINIRI YA!” diye bağırdı Narumi de boğazına olan yapışmış olan eli hiddetle iki eliyle itti.” NE SINIRI!” diye bir kez daha sordu. “ Sanki normal bir hayat yaşıyormuşuz gibi konuşuyorsun! Güneşin bile gerçek olmadığı, kimseyle konuşmadığım, kullanıldığım ve en sonunda öldürülecek olduğum yerde lanet olasıca her dakikayı sayarak yaşıyorum! Evimden uzakta, Arkadaşlarımdan, ailemden… Onların yaşadığından bile emin değilim artık! Ve buradaki herkesten nefret ediyorum! Hayatımı zindan eden herkesten! Senden de! Ve her fırsat bulduğunda beni duvara yapıştırmandan nefret ediyorum! Çok istiyorsan hemen gebertsene!”
Narumi görüşünü engelleyecek kadar çok ağladığını yeni anlamıştı. Elinin tersiyle iki gözünü de sildi ve hıçkırıkları arasında konuşmaya devam etti. Fakat bu defa sesi fazla çıkmıyordu.
“ Şu an konuşurken bile o lanet şeyin üstümdeki etkisini hissedebiliyorum. Ne kadar berbat bir şey haberin var mı? İlk geldiğimde bunun yüzünden nefes bile alamıyordum. Geldiğimden beri bir kez bile doğru dürüst uyuyamadım. Neden biliyor musun? Sizin psikopat olan bakıcınız Aizen yüzünden, siz,onların emirlerine uyan salaklar, yüzünden..”
Grimmjow tek kelime edemiyordu. Sinirinin tümü geçmiş , yerini şaşkınlığa bırakmıştı. Karşısında gözyaşlarını tutamayarak ağlayan kız için ne hissettiğini anlamaya çalışıyordu ; acıma, nefret, tiksinti? Belki de sevgi?
Kız nefesini düzene sokmak ve içindeki ağlama isteğini bastırmaya çalışırken bir yandan da gülümsüyordu.
“ Evet anlayacağını düşünmüyordum zaten.” Arkasını dönüp kanepeye geçti. “ Şu anda salya sümük ağlayan kızla dalga geçmeni bekliyorum. Bu kadar zayıf olduğu için, küçük bir çocuk gibi mızmızlandığı için, ağladığında komik durduğu için v-“
“Hayır” dedi Grimmjow birden. Bağırmıyordu ama sesinin sertliği insanı keşke bağırsa diye düşündürüyordu.
“Ne?”
Adamın söylediği kelimeler ağzından zorla çıkıyordu.
“ Ağladığında hiç de komik durmuyorsun. Ve kesinlikle zayıf olan kişi sen değilsin. Ben senin yerinde olsam senin kadar dayanamazdım.” Son cümlesini söylerken tereddütlüydü” Benden daha güçlüsün ve karşındaki insana hemen kapılmıyorsun”
Narumi karşısındakinin Grimmjow olduğuna inanamıyordu. Az önce ona ne demişti?’ Benden daha güçlüsün? Karşındaki insana hemen kapılmıyorsun?’
“ Iıı… Şey… Teşekkürler?.. Ama karşındakine kapılmıyorsun derken?”
Grimmjow gözlerini yere çevirdi, elleriyle saçlarını karıştırıyordu.
“Öyle işte”
Masaya doğru yürümeye başladı. Sonra birden aklına bir şey gelmiş gibi durdu ve bakışlarında onun arkasından ciddi bir şok içinde bakan Narumi ‘ye çevirdi.
“ Sen neyden bahsediyordun?”
“Neyden?” diye sordu Narumi salak salak bakarak.
“Ben de onu soruyorum zeki.”
“ Ben de ney ‘ney’i diye soruyorum zaten.”
İkisi de normal hallerine dönmüşlerdi.

“ Dedin ya ‘ İlk başta nefes alamıyordum’ falan?”
“Ha.. O mu?”
“ Of evet o!” dedi Grimmjow ciddi bir bıkkınlık içinde.
“ Bilmiyor musun gerçekten?”
“ Asıl ben senin kafanın tezek dolu olduğunu düşünüyorum. Bilmiyorum ki soruyorum di mi?”
“ Of tamam. Şu sizin pembe kafalı bir herif var ya… Stayel… Snazer… Şnitzel…Sl-“
“Syazel!” dedi Grimmjow ciddi bir bıkkınlık içinde.
“Hah! O işte. O lanet olasıca gay kılıklı herif-bilmiyorum belki de öyledir, dikkatli ol bak- odaya bişi kurdu gücümü emen ya da engelleyen bir şey ben de tam olarak bilmiyorum. O kadar güçlü ki ilk geldiğimde geberiyordum resmen. Ama artık çok az etkiliyor… Bazen de gaz yapıyor işte.”
“Peki beni niye etkilemiyor?” diye sordu Grimmjow son cümleyi duymamış gibi yaparak.
“ Sadece bana çalışacak şekilde yapmıştır ne biliyim. Harry Potter büyüsü gibi. Ki eskiden Harry Potter ‘ı severdim hani.”
Grimmjow bir süre durdu.
“ Peki neden öyle bir şey yapma gereği duydu?”
“ Hava atmak gibi olmasın ama baya baya güçlüyüm” dedi Narumi sırıtarak.
“ Sen mi?”
“ Ne var yani?” dedi Narumi bozulmuş gibi yaparak. Sonra birden yüzü karardı. “ Neden buradayım sanıyordun?”
“ Aizen senin gücünü mü kullanacak yani?”
“ Evet “ dedi Narumi artık sesi duyulamayacak kadar azdı. “ Şu hollow zımbırtısını daha erken uyandırmak için beni öldürecek ve ruh gücümü kullanacakmış.” Sonra gülerek ekledi” Al sana başka bir H.P. büyüsü daha”
Grimmjow ‘un geniş çaplı bir şok yaşadığı yüzünden hemen anlaşılıyordu. Ama şok ifadesi yerini hemen kızgınlığa bıraktı.
“ Nasıl gülüyorsun?” diye sordu yavaşça ama sert bir şekilde.
“ Ne? Aslında sinirsel bir şey, yanaklarını yana kaydırdığında dudakların genişliyor falan… Sonuç olarak gülmüş oluyorsun. Böylece öm-“
“ Nasıl gülüyorsun?” diye tekrar etti Grimmjow sesini biraz yükselterek.” Kısa süre sonr burada öleceğini bilerek nasıl gülüyorsun?”
“ Eğer gülümsemezsem “ dedi Narumi yavaşça” o zaman asıl istediklerini yerine getirmiş olurum ve kendimi asla affetmem.-yani öbür tarafta- Eğer gülümsemezsem biçare bir şekilde ölümünü bekleyen bir solucandan farkım kalmaz. Eğer gülümsemezsem… İşte o zaman elimde kalan tek şey olan onurumu da terk etmiş olurum.-yani bu şartlarda ne kadar onurlu ölebilirsen tabi-“
Bunları söylerken gülümsüyordu. Grimmjow ise hala masanın yanında ayakta duruyordu. Gözlerindeki şaşkınlık yavaş yavaş geçmeye başlamıştı. Ağır adımlarla ilerleyip Narumi ’nin yanına oturdu. Bu sefer Narumi ondan kaçmamıştı. Aksine tam gözlerinin içine bakıyordu. Grimmjow kafasını kanepenin arkaya,kanepeye yaslarken konuşuyordu.
“ Düşündüğümden çok farklı çıktın”
“İyi anlamda mı kötü anlamda mı?” dedi Narumi gülümseyerek.
“ Her ikisi de” diye yanıtladı Grimmjow . O da gülümsüyordu.” Ve sanırım belayı çekiyorsun”
“ Ah. Bunu çoktan bilmediğimi mi sanıyorsun? Ayrıca sen de göründüğün gibi değilsin. Yani tam olarak.”
Grimm kafasını kaldırmadan yana yatırıp Narumi ‘ye bakmaya başladı.” Yani?”
“Yani” dedi Narumi çok bariz olan bir şeyi söylüyormuş gibi ” dışarıdan göründüğün gibi psikopat,duygusuz bir manyak olduğunu düşünmüyorum. Tamam psikopatlık var ve hala hödüksün ama- Grimmjow ’un nasıl baktığını görüp hemen sonuca bağladı- bence çevrendeki ‘insanları’ umursuyorsun. Az önce olduğu gibi küçük esprilere gülümseyebiliyorsan bu duyguların olduğunu gösterir. Yalnızca bunu açığa çıkarmak istemiyorsun.”
Adamın suratı ifadesizdi. Bir süre düşündükten sonra kafasını yeniden tavana doğru çevirdi.” Bir şey biliyormuş gibi konuşma. Ayrıca duygular yalnızca bela getirir.”
“ Hayır asıl duygusuzluk bel getirir. Çevrendeki insanları umursamayınca rahat olacağını düşünen salaklardan olduğunu sanmıyorum. Öyle yapınca insan daha sonra pişmanlık duyuyor emin ol.”
“ Eğer burada yaşıyorsan ve benim gibi biriysen duyguların varsa bile onları yok etmek zorunda kalırsın.” dedi Grimmjow.
“ Peki hiç burayı bırakmayı düşünmedin mi?”
“ Az önce kendimden bahsetmiyordum.”
“ Of tamam! Senin gibi biri-bir espada- neden burayı bırakmayı hiç düşünmez?”
“Bıraksa bile ne yapacak? Adamlarını öldürdüğü S.S. ‘de mi yaşayacak?”
“ Dünya ne güne duruyor?” dedi Narumi sanki birinin evinden bahsediyormuşçasına.
“ Varlığını hissetmediklerini mi sanıyorsun?”
“ Gizlenemez mi?” diye sordu Narumi.
“7/24 değil. Bu o kadar kolay bir şey değil ayrıca ne yapacak oraya giden tek başına kovboy hayatı mı yaşayacak?”
“ Burada da tek başına yaşamıyor musun zaten?”
Grimmjow hiçbir şey söylemedi. Kafasını kaldırıp eliyle saçlarını karıştırdı ve ‘ bir oflasam karşıki dağlar yıkılır’ efkarında ‘sigh’ ladı.
“ Baş belasının tekisin” dedi Narumi ‘ye bakarak.
Narumi” Nedense herkes aynı şeyi söylüyor” diye karşılık verdi gülümseyerek.
Grimmjow bir an için kızın ela gözlerine ve gülümsemesine daldı. Ela renkteki gözler o kadar derin bakıyordu ki…
Kendini silkeleyerek düşündüğü şeyden sıyrıldı” Neyse ben gidiyorum”
“Tamam” dedi Narumi. Ve tereddütle ekledi.” Şey… Sen öğrendin ya benim…. Yani ne olacağını. Lütfen kendini ‘ölecek’ diye şartlama ve saf bir hödük gibi davranıp yine salak salak konuş olur mu?”
Adam yüksek sesli bir kahkaha attı.
“ Başka bir şey düşünmüyordum zaten”
Nihayet kapıyı çekip kapatıp çıktığında nefes nefeseydi. Mavi saçlarını çekiştirerek söyleniyordu.
“ Tatlı veya güzel falan değil. Ben bir erkeğim değil mi!! Lanet olasıca seksi bir piliç sadece!!”
******* ******* ******* *******



mirate konuyu süper bağlamışsın ya,işler de gelişiyor


mirate yazmış:




Son cümle de...ah grimm ahhhh...
Grimm'e not:Grimmciğim,bak canım,şu Narumi var ya,hah işte sen bırak onu bana gel.Ela göz,kahverengi saç,1.68 boy...hepsi bende de var yavrum,sen gel bana,bırak şu kızı,hayır yok ondan sana...

Eveeeet!!!Evet!Biliyordum!!!Yaşıyorsun!!!!!!!!!! <3 <3 <3



25. sayfa (Toplam 38 sayfa) [ 371 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |